ArticlePDF Available

Konstrüktivizm (Sosyal İnşacılık) Kuramı Bağlamında Afrika Birliği

Authors:

Abstract

The experiences, which people as social beings accumulate, diversify and transform their aims of organization in social life. As this process prolongs, the number of national and international organizations shall increase rapidly. The interactions of individuals who make up societies combine with the identities and interests of different segments of people and produce a process of collectivization. This situation results in countries in an organization draw their identities and interests closer with others and enlarges the common space of identity and interest. Therefore, an international organization gains autonomy from its own members and transforms into a political actor on its own in international system. The constructivist theory underlines that states are not the only primary units in international arena, that the identity and interests of states shape through historical process and that African Union is a part of this system.
İNSAN VE TOPLUM BİLİMLERİ
ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
Cilt: 4, Sayı: 3, 2015
Sayfa: 634-650
Konstrüktivizm (Sosyal İnşacılık) Kuramı Bağlamında Afrika
Birliği
Muhammed TANDOĞAN
Dr., İstanbul Ü. Avrasya Enstitüsü
tandoganmuhammed@gmail.com
Öz
Sosyal bir varlık olan insanın başından geçen olaylar sonucu edindiği tecrübeler, beşeri
hayattaki örgütlenme gerekçelerini değiştirebilmekte veya çeşitlendirebilmektedir. Yaşanan bu
süreç devam ettiği müddetçe ulusal veya uluslararası örgütlenmelerin de hızla artacağı
aşikârdır. Zira toplumları oluşturan fertlerin karşılıklı etkileşimiyle bu sürece dahil olan farklı
kesimlerin çıkarları ve kimlikleri birleşince daha geniş alanları kapsama ve kolektifleşme
eğilimi görülmektedir. Bu durum, bir örgütün bünyesinde barındırdığı ülkelerin çıkarlarını ve
kimliklerini diğerleriyle yakınlaştırma eğilimi içerisine girerek, bu süreci yapıcı manada
ilerletmekte ve ortak çıkar ile ortak kimlik olgusunun kapsadığı alanın da genişlemesini
sağlamaktadır. Dolayısıyla uluslararası bir örgüt, zamanla kendi üyelerinden özerklik kazanıp,
uluslararası sistemde kendi başına siyasi bir aktör olabilme yoluna girebilme gücüne
ulaşabilmektedir. Bu yönüyle konstrüktivizm kuramı, uluslararası dengeler açısından temel
birimlerin yalnızca devletler olmadığını; devletlerin çıkar ve kimliklerinin belirli bir tarihî
süreçle şekillenmesi yanında Afrika Birliği’nin de yapısı gereği bu sistemin bir unsuru
olduğunun altını çizmektedir.
Anahtar Kelimler: Afrika Birliği; Konstrüktivizm; Uluslararası Örgütler; Afrika; Uluslararası
Sistem.
The African Union within the Social Constructivist
Framework
Abstract
The experiences, which people as social beings accumulate, diversify and transform their aims
of organization in social life. As this process prolongs, the number of national and international
organizations shall increase rapidly. The interactions of individuals who make up societies
combine with the identities and interests of different segments of people and produce a process
of collectivization. This situation results in countries in an organization draw their identities
and interests closer with others and enlarges the common space of identity and interest.
Therefore, an international organization gains autonomy from its own members and transforms
into a political actor on its own in international system. The constructivist theory underlines
that states are not the only primary units in international arena, that the identity and interests of
states shape through historical process and that African Union is a part of this system.
Keywords: The African Union; Constructivism; International Organizations; Africa;
International System.
Muhammed TANDOĞAN
“İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi”
“Journal of the Human and Social Sciences Researches”
[itobiad-e-issn: 2147-1185]
Cilt: 4,
Sayı: 3
Volume: 4,
Issue: 3
2015
Giriş
Uluslararası örgütleri bir inceleme birimi olarak kabul eden ve 1980’lerin
ortalarından itibaren öne çıkan yaklaşımlardan biri olan konstrüktivizm
1
devletler, çıkarlar, beşeri aktörler, kimlikler, norm ve kurumlar gibi sosyal
olguların da tarihsel süreç içerisinde devamlı bir sûrette değişim ve yeniden
şekillenmeye tabi olduğunu savunmaktadır. Bu yönüyle bu kuram,
uluslararası sistemde rol oynayan temel birimlerin yalnızca devletler
olmadığını; bilakis örgütlerinde teorik çoğulluk durumunun bir unsuru
olduğunu vurgulamaktadır. Birçok farklı konstrüktivist yaklaşım
bulunduğu için, bu çalışmada ortak noktalar üzerinden konstrüktivizmin
kendine özgü yanlarıyla Afrika Birliği (Örgütü) ele alınmaya çalışılacaktır.
İnsanoğlu, çevresi ve doğayla süreklilik arz eden bir ilişki ve etkileşim
içerisindedir. Yaşanan bu süreç, sosyal bir yapı içerisinde ve belirli kurallar
dahilinde âmiller ve kurumlar vasıtasıyla devam etmektedir.
2
Bu yönüyle
toplumların belli aidiyetler kazanarak sosyalleşmesini sağlayan en temel
öğeler; normlar, kurallar, kurumlar ve ortak kültürdür.
3
İnsanların toplumu,
toplumların da insanları oluşturduğunu varsayan bu yaklaşımda karşılıklı
etkileşim süreklilik arz etmektedir.
4
Bu yüzden sosyalleşme, bu kuramın öne
çıkan en temel özelliğidir.
5
Buna göre her sosyal olgu, tarihsel süreç
içerisinde farklı sosyal aktörlerin katılımıyla inşa edilerek dönüşmüş ve
dönüştürülmeye de devam etmektedir. Uluslararası sistem içerisinde yer
alan devlette, beşeri hayatın bir parçası olduğuna göre; sosyal gerçekliğin
inşası içerisinde belli süreçlerden geçerek oluşmakta ve sürekli nüşüme
uğramaktadır. Bu bağlamda devletin ve onu oluşturan yapıların içerisinde
barındırdığı bütün unsurların sosyal inşa sürecine tabi olduğu temel
savından hareket edersek, konstrüktivizmin hâlihazırda dünyanın içinde
bulunduğu ortamı ve durumu sorgulamaya çalıştığı ve günümüz
1
Konstrüktivizmin uluslararası ilişkiler kuramları arasında yer alıp almadığıyla ilgili ciddi
tartışmalar bulunmaktadır. Bilhassa Soğuk Savaş’ın bitimiyle birlikte ‘konstrüktivizm’
üzerindeki kuramsal tartışmalar giderek artış göstermiştir. Detaylı bilgi için bkz. John
Gerard Ruggie, ‚What Makes The World Hang Together? Neo-Utilitarianism and The
Social Constuctivist Challenge‛, International Organization 52/4, (1988): 880; Alexander E.
Wendt, ‚Anarchy is What States Make of It: The Social Construction of Power Politics‛,
International Organization 46/2, (Spring 1992): 391-425; Wendt, Social Theory of International
Politics (Cambridge: Cambridge University Press, 1999), s. 193.
2
Sezgin Kaya, ‚Uluslararası İlişkilerde Konstrüktivist Yaklaşımlar‛, Ankara Üniversitesi SBF
Dergisi 63-3, (2008): 95.
3
Nicholas Onuf, Worlds of Our Making: rules and Rule in social Theory and International
Relations (Columbia: University of South Carolina Press, 1989), s. 64.
4
Onuf, ‚Constructivism: A User’s Manuel‛, International Relations in A Constructed World,
(eds.) Vendulka Kubalkova, Nicholas Onuf, Paul Kowert (New York: M. E. Sharpe, 1998),
s. 59.
5
Jeffery T. Checkel, ‚Social Contructivism in Global and European Politics (A Review
Essay)‛, ARENA Working Papers 15/03, (2003): 2-3; Antje Wiener, ‚Constructivism: The
Limits of Bridging Gaps‛, JIRD (Journal of International Relations and Development) 6/3,
(2003): 257, 259.
Konstrüktivizm (Sosyal İnşacılık) Kuramı Bağlamında Afrika Birliği
“İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi”
“Journal of the Human and Social Sciences Researches”
[itobiad]
ISSN: 2147-1185
[636]
dünyasının inşa edilme sürecine dahil olduğu gayet açıktır. Bu varsayım
üzerinden inşa içerisindeki devletler, çıkarlar, aktörler, kimlikler, norm ve
kurumlar gibi unsurların da uluslararası politikadaki değişime direkt etkisi
söz konusudur.
6
Bu yüzden uluslararası politikanın temel yapılarının maddi
olmaktan öte sosyalliğine vurgu yapan konstrüktivizm
7
normatif olanın,
maddi yapılar üstündeki önceliğine” özellikle vurgu yapar.
8
Bu yönüyle sosyal
gerçekliğin doğal bir unsuru olan uluslararası örgütler, devletlerarasındaki
politikaların seyrinin değişiminde direkt etkiye sahiptir. Her uluslararası
ilişkiler kuramında olduğu gibi, “bir şey ve birisi için
9
varsayımı üzerinden
hareket edecek olursak konstrüktivizmin ‚kim ve ne için” olduğu sorusu akla
gelmektedir.
10
Beşeri hayattaki değişime ve gelişmeye bağlı olarak, sosyal bir varlık olan
insanın da örgütlenme gerekçeleri değişebilmekte veya çeşitlenebilmektedir.
Bu etkileşim var olduğu müddetçe uluslararası örgütlenmeler de hızla
artacaktır. Zira toplumları oluşturan fertlerin birbirleriyle olan etkileşimi ile
bu sürece dahil olan kesimlerin çıkarları ve kimlikleri birleşince daha geniş
alanları kapsama ve kolektifleşme eğilimi görülmektedir. Bu durum, bir
örgütün oluşum ve kuruluş aşamasına katılan ülkelerin çıkarlarını ve
kimliklerini diğerleriyle/ötekileriyle yakınlaştırma eğilimi içerisine girerek,
bu süreç yapıcı manada ilerlemekte ve ortak çıkar ile ortak kimlik
olgusunun kapsadığı alanın da genişlemesini sağlamaktadır. Bu sayede
uluslararası bir örgüt, zamanla kendi üyelerinden özerklik kazanıp,
uluslararası sistemde kendi başına siyasi bir aktör olabilme yoluna
girebilmektedir.
11
Bu temel argümanlardan yola çıkılarak Afrika Birliği’nin
kuruluş aşamasından günümüze kadar geçirdiği evreler, ele alınmaya ve
değerlendirilmeye çalışılacaktır.
Afrika Birliği’nin Kuruluş Süreci ve Tarihsel Arka Planı
Modern Afrika tarihinin oluşum sürecine kısa bir göz atacak olursak,
sömürgeciliğin derin izlerini gayet açık bir şekilde görebiliriz. Çünkü
Avrupalı sömürgeci devletler, 19. yüzyılda Afrika’nın paylaşımında kendi
çıkarlarını ve fiili durumlarını göz önünde bulundururken, aksine kıtanın
6
Margaret P. Karns, Karen A. Mingst, International Organizations: The Politics and Processes
of Global Govarnance (London: Lynne Rienner Publishers, 2004), s. 50; M. Griffiths, Steven
C. Roach, M. Scott Solomon, Fifty Key Thinkers in International Relations (2. Bs., Londra-
New York: Routledge), 2009, s. 123-124.
7
Emanuel Adler, ‚Seizing the Middle Ground: Constructivism in World Politics‛, European
Journal of International Relations 3/3, (1997): 324.
8
Kaya, ‚Uluslararası İlişkilerde Konstrüktivist Yaklaşımlar‛, s. 83.
9
Cox, Robert, ‚Social Forces, States and World Order: Beyond International Relations
Theory‛, Millennium: Journal of International Studies 10/2, (1981): 128.
10
Davut Ateş, ‚Konstrüktivizm, Tek Kutupluluk ve Amerikan Hegemonyası‛, Uluslararası
Hukuk ve Politika 5/ 20, (2009): 82.
11
Remi Maier-Rigaud, International Organizations as Corporate Actors: Agency and Emergence
in Theories of International Relations (Bonn: Preprints of the Max Planck Institute on
Collective Goods, 2008), s. 3.
Muhammed TANDOĞAN
“İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi”
“Journal of the Human and Social Sciences Researches”
[itobiad-e-issn: 2147-1185]
Cilt: 4,
Sayı: 3
Volume: 4,
Issue: 3
2015
sınırları, tarihsel ve etnik özelliklerini dikkate almamışlardır. Bu paylaşım,
gökbilimsel, geometrik ve coğrafi kıstaslara göre belirlenerek çizilmiştir. Bu
durum farklı etnik grupları, yer yer aynı toprak parçası içerisinde
bırakırken, bir kısım aynı kabileye mensup olanları da farklı toprak parçaları
içerisinde kalmaya zorlamıştır. Bu yapay sınırlar, Afrika ülkelerinin
bağımsızlıklarını kazanmaları sonrası gelinen süreçte, gerginlikleri ve
çatışmaları da beraberinde getirmiştir.
12
Yaşanan bu derin/acı tecrübeler,
Afrika’daki birlik düşüncesinin de zeminini hazırlamıştır ve bu süreç
yaklaşık geçen yüzyılın başına denk düşmektedir. Modern dönemden geriye
doğru kıtanın tarihsel arka planına bakacak olursak, batılı ülkelerin bölgede
icra ettikleri sömürge uygulamalarının ne kadar sert bir süreç izlediği
görülecektir. ‚Negro‛ diye tabir ettikleri kölelerin büyük bir ticari sektör
haline getirilmesiyle başlayan ve zamanla farklılık steren sömürge
usulleri, kıtanın yer altı ve yer üstü zenginliklerinin zaman içerisinde Batı
tarafından kontrol altına alındığını gün yüzüne çıkarmaktır.
Batıdaki Afrika kökenlilerin birlik ve dayanışmasını sağlamak amacıyla
1900’de Londra’da toplanan Pan-Afrika Kongresi, Afrika Birliği Örgütü’ne
giden yoldaki ilk adımdır.
13
Özellikle bu kongre iki savaş arası nemde
aralıklarla yapılmış ve 1945’te ise kongreye katılım genele şâmil olmuştur.
İkinci Dünya Savaşı sonrası hem batılı ülkelerde hem de Afrika’daki
sömürgelerde ortaya çıkmaya başlayan sorunlar, kongrenin önemini
arttırmış ve dikkatleri üzerine çekmiştir. Bu süreçten yaklaşık on yıl sonra,
Afrika’daki bağımsızlık hareketleri büyük bir ivme kazanmış ve
sömürgecilik, bağımsızlık sonrası kalkınma, nüfus, göç, iltica, kuraklık,
açlık, salgın hastalıklar ve sınır problemleri gibi konular, bütün Afrika
ülkelerinin ortak sorunları olarak görülmeye başlanmıştır.
14
Ancak
bağımsızlıklarını kazanan ülkelerin, sömürgeci yönetimlerden devraldıkları
sınırların adil olmadığı ve halk oylamalarının yapılmasının gerekliliği de
yeni bir tartışma konusu olmuştur. Bu yüzden bu meselenin çözüme
kavuşabilmesi için, 1958 yılında günümüzde Gana’nın başkenti olan
Akra’da gerçekleştirilen Afrika Halkları Konferansı’nda yapılan görüşmeler
sonucunda (Berlin Konferansı’nda alınan kararların bir neticesi olarak)
devralınan yapay sınırları tartışma konusu yapmanın, büyük bir kaosa
(anlaşmazlık ve uyuşmazlık) zemin hazırlayacağı anlaşılmış
15
ve en iyi
çözümün uti possidetis [neye sahipsen ona sahip kal] ilkesine bağlı kalmakla
sağlanabileceği sonucuna varılmıştır.
16
Nihayetinde Afrika ülkeleri,
12
Türkkaya Ataöv, Afrika Ulusal Kurtuluş Mücadeleleri (Ankara: SBF Yayınları 1975), s.
635-636.
13
M. Hasgüler, M.B. Uludağ, Uluslararası Örgütler (İstanbul: Alfa Yayınları, 2010), s. 416.
14
Karns, Mingst, International Organizations: The Politics and Processes of Global Govarnance, s.
203.
15
Michael G. Roskin, Çağdaş Devlet Sistemleri: Siyaset, Coğrafya, Kültür (4. bs, Ankara: Adres
Yayınları, 2013), s. 644.
16
Ali L. Karaosmanoğlu, İç Çatışmaların Çözümü ve Uluslararası Örgütler (İstanbul: Boğaziçi
Üniversitesi Yayınları, 1981), s. 79-80.
Konstrüktivizm (Sosyal İnşacılık) Kuramı Bağlamında Afrika Birliği
“İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi”
“Journal of the Human and Social Sciences Researches”
[itobiad]
ISSN: 2147-1185
[638]
Kahire’de 17-21 Temmuz 1964 tarihleri arasında toplanan Devlet ve
Hükümet Başkanları Konferansı’nda Afrika devletlerinin sömürgeci
devletlerden devraldıkları sınırların değişmezliğini hükme bağlamıştır ve
21-25 Ekim 1965 tarihlerinde Akra’da toplanan Devlet ve Hükümet
Başkanları Konferansı’nda alınan kararla teyit edilmiştir
17
:
“(Konferans) Afrika ülkelerinin sınırlarının, bağımsızlığın kazanıldığı
tarihte elle tutulmuş bir gerçek oluşturduğunu göz önünde tutarak,
… bütün üye ülkelerin, bağımsızlığın kazanılmış olduğu tarihteki
şekliyle mevcut sınırlara saygı göstereceklerini açıkça ilan eder.
[AHG/Res. 16 (I)]
“Afrika devletleri içindeki etnik azınlıklar ve kabilelerin self-
determination hakkı yoktur. [AHG/Res. 27]
Bu bağlamda sosyal inşacılar tarafından uluslararası politikada dönüşümün
bir aracı olarak kabul edilen uluslararası örgütler için birinci nokta, kuralları
belirlemek ve bunların genelleşmesini sağlamaktır.
18
Yani bu kurama göre âmil
(agent), kural ve yapı girift bir yapı içerisindedir. Bu yüzden insanları ve
toplumları birbirine bağlayan ana unsur, kurallardır. Mevcut kurallar,
insanlara neyi yapıp neyi yapmaması gerektiğinin sınırlarını çizmektedir.
Ayrıca bunlar, hem kurumların oluşumunu sağlamakta, hem de kurumlar
ile âmilleri birbirlerine bağlayan bir fonksiyon icra etmektedirler.
19
Burada
kurallar ile âmiller arasında pratik bir ilişki söz konusudur. Her ne kadar
kurallara uyup uymamak, âmillerin tercihiyse de genelde kurallara uyma
eğilimindedirler.
20
Sosyal bir varlık olan insanoğlu tarafından kurulan
örgütler, belirli amaçları olan aktörlerdir. Âmiller ve sosyal yapılar teorik
olarak birbirlerine muhtaçtırlar.
21
Karşılıklı etkileşim içerisindeki Afrika ülkeleri, birer birer bağımsızlıklarını
elde etseler de belirli problemlerin devamlılık arz etmesi yüzünden,
bunların çözümünde ortaklaşa hareket etme zorunluluğu hissetmiştir.
22
Bilhassa 1957 yılında Gana ile başlayarak, Sahra’nın güneyindeki Afrika
(SAGA) ülkelerinin bağımsızlıklarını zla kazanmalarıyla doğru orantılı
17
Alınan kararlar sayesinde, Afrika devletlerinin birbirlerinden toprak talebinin önüne
geçilmiş ve bu devletlerin parçalanmasına yol açacak ayrılma talepleri yasa dışı kabul
edilmiştir. Detaylı bilgi için bkz: Baskın Oran, Azgelişmiş Ülke Milliyetçiliği, (Ankara: SBF
Yayınları, 1977), s. 298; Karaosmanoğlu, İç Çatışmaların Çözümü ve Uluslararası Örgütler, s.
80-81.
18
Karns, Mingst, International Organizations: The Politics and Processes of Global Govarnance, s.
50, 203.
19
Harry D. Gould, ‚What is at Stake in the Agent-Structure Debate?‛, International Relations
In a Constructed World, (Eds.) Vendulka Kubalkova, Nicholas Onuf, (New York: M. E.
Sharpe, 1998), s. 83.
20
Onuf, ‚Constructivism: A User’s Manuel‛, s. 74-75.
21
Wendt, ‚The Agent-Structure Problem in International Relations Theory‛, International
Organizations 41/3, (1987): 337-338.
22
Mike Aguilar, Thera Watson, Dave Verge, ‚African Union‛, National Model United Nations
8, (2008): 5.
Muhammed TANDOĞAN
“İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi”
“Journal of the Human and Social Sciences Researches”
[itobiad-e-issn: 2147-1185]
Cilt: 4,
Sayı: 3
Volume: 4,
Issue: 3
2015
olarak
23
, Afrika’da “birlik düşüncesi” hız kazanmıştır.
24
Bu yeni süreç, ister
istemez Afrika kıtasındaki devletlerin adı ve kuralları belirlenmiş bir örgüte
olan ihtiyacı arttırmıştır. 1960’ların başına gelindiğinde, Afrika ülkeleri
arasında etkin bir işbirliği ve bilgi koordinasyonun oluşturulması
noktasında çabalar artmış ve kısa vadeli de olsa olumlu sonuçlar alınmaya
başlamıştır. Habeşistan İmparatoru Haile Selasiye’nin gayretleriyle 25 Mayıs
1963’te Etiyopya’nın başkenti Addis Ababa’da bir araya gelen Afrika
Liderleri Zirve Konferansı’nda alınan karar
25
, Temmuz 1964’te Kahire’de
toplanan Devlet ve Hükümet Başkanları Konferansı’nda
26
onaylanarak
Afrika Birliği Örgütü *AfBÖ+ adıyla resmen kurulmuştur.
27
Bu tarihlerde uluslararası konjonktürde Afrika Birliği Örgütü’nün antlaşma
metni ve uygulanması aslında self-determination’un hak ve yükümlülük
doğuran bir hukuk kuralı olarak belirginleşmesine büyük katkı sağlamıştır.
Bilhassa antlaşma metninin önsözünde halkların kendi kaderlerini
kendilerinin belirlemelerinin, “vazgeçilmez” bir hak olduğu açıkça
belirtildikten sonra, 2. maddesinde de “Afrika’da her türlü sömürgeciliğe son
verilmesi”nin gerektiğinin altı çizilmiştir. Ayrıca bu metnin önsöz kısmında
“yeni sömürgeciliğe karşı savaşma” konusundaki kararlılık da
vurgulanmaktadır.
28
Antlaşma metninin 3. maddesinin 6. fıkrasında da
“henüz bağımsızlığına kavuşmamış Afrika ülkelerinin tam kurtuluşları davasına
kesin bağlılık” ilkesi de, Afrika’daki ülkelerin sömürgecilikten
kurtulabilmeleri için atacakları adımlar için teşvik edici olmuştur. Bu
çerçeve içinde Afrika Birliği Örgütü, apartheid
29
ve her türlü ırk ayrımıyla
23
Can Altan, ‚Afrika Birliği‛, Türkiye-Afrika Birliği, (ed.) Fatma Günce Kanlı, (İstanbul:
Tasam Yayınları, 2008), s. 15.
24
Davut Ateş, Uluslararası Örgütler-Devletlerin Örgütlenme Mantığı (İstanbul: Dora
Yayıncılık, 2010), s. 276.
25
Bu antlaşma metnine, zirve konferansına katılan bağımsız otuz iki Afrika ülkesinden
otuzu kurucu antlaşmanın ilk gününde imzasını atmıştır. Fas ve Togo ise kurucu
antlaşmayı, 1963 yılı içerisinde imzalayarak sürece dahil olmuştur. Fakat Fas, ilerleyen
süreçte Batı Sahra konusunda Afrika Birliği Örgütü ile ters düşerek yapıdan ayrılmıştır.
26
Leonard T. Kapungu, ‚The OAU’s Support fort he Liberation of Southern Africa‛, The
OAU After Ten Years, (ed.) Yassin el-Ayouty, (New York: Praeger, 1975), s. 136, 150.
27
Hasgüler, Uludağ, Uluslararası Örgütler, s. 416-420; Davut Dursun, ‚Afrika Birliği
Teşkilâtı‛, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi (DİA) (İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı,
1988), c. 1, s. 439.
28
Karaosmanoğlu, İç Çatışmaların Çözümü ve Uluslararası Örgütler, s. 71, dipnot: 81.
29
Apartheid: Afrikaanca dilinde, ‚ırk ayrımı‛ manasına gelmektedir. Güney Afrika
Cumhuriyeti’nde 1948 yılında iktidara gelen D. F. Malan iktidarıyla birlikte aşırılaşan, J.
C. Stridjom (1954-1958) ve 1966’da öldürülen Handrick Verwoerd ile devam eden aşırı
ırkçı süreçtir. Bu siyaseti uygulayan azınlık konumundaki Beyazlar (İngilizler), insanları
deri renklerine göre sınıflandırmışlar ve toplumu dört parçaya (beyazlar, siyahlar,
‚coloured diye isimlendirilen melezler ve Asyalılar yani Hintliler) ayırmışlardır. Bu
süreçte beyazların ve siyahların okulları birbirinden ayrılmış ve ırklar coğrafi
tanımlamaya tabi tutulmuştur. Bilhassa Johannesburg’daki Sophiatown ile Capetown’un
6 ilçesinde halkın gerçekleştirdiği protestolara polisin sert müdahalesiyle birlikte çok
sayıda kişi yaşamını yitirmiştir. Kısacası beyaz azınlık dışında kalanlara Ulusal Parti
hükümeti tarafından uygulanan ırkçı politikalar, bu sürecin en büyük müsebbibidir. Daha
Konstrüktivizm (Sosyal İnşacılık) Kuramı Bağlamında Afrika Birliği
“İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi”
“Journal of the Human and Social Sciences Researches”
[itobiad]
ISSN: 2147-1185
[640]
mücadeleye de özel olarak yoğunlaşmış ve çözüm üretici adımlar atmaya
gayret göstermiştir.
Afrika Birliği Örgütü’nün merkezi Addis Ababa’da bulunmakta olup,
kuruluşunda en aktif rolü Afrika’daki Müslüman ülkeler oynamışlardır.
Üye olan Afrikalı Müslüman ülkelerin hepsi, aynı zamanda İslam İşbirliği
Teşkilatı’nın da üyesidirler. Bu bağlamda Müslüman olan bu ülkelerin
Afrika Birliği’nin, İslâm İşbirliği Teşkilatı ve Arap Birliği ile ilişkilerinde
yapıcı bir etkiye sahip olduğunu söyleyebiliriz.
30
Sosyal inşacıların altını çizdikleri en önemli noktalardan ikincisi ise;
sosyalleşme” ve kimliklerin yakınlaşması”r. Kısacası konstrüktivizm,
realizm ve liberalizm gibi kuramlardan farklı olarak ‚devletlerin tek amacının
hayatta kalmak” tezinin tam tersine devletlerin çıkar ve kimliklerinin belirli
bir tarihsel süreçle şekillendiğini kabul etmektedir. Bu temel rüş
üzerinden yaşanan sürece bakılacak olursa, Afrika Birliği Örgütü’nün üyelik
şartının belirli bir coğrafyaya yönelik olması ve aynı çatı altında birleşen
devletlerin bu örgütün belirlediği kurallar temelindeki ortak uygulamalara
tabi olması beraberinde ‚sosyalleşmeyi” ve ‚ikili ortaklıkların artmasını” da
sağlamaktadır. Bu sayede zaman içerisinde devletler, ortak kimliğe/kültüre
doğru yol almaya başlamaktadır. Bu bağlamda Afrika Birliği için örnek
teşkil eden en önemli uluslararası örgüt, Avrupa Birliği’dir. Çünkü ulus
devlet söylemine sahip ülkelerin zaman içerisinde sürece dahil olarak
sağladıkları ortak ‚Avrupalılık kimliği” ylemi, beraberinde “Avrupa
vatandaşlığı” söylemini de getirmiştir.
31
Böylece Avrupa’da başarıyla tatbik
edilen bu yapı, Afrika halkları için örnek teşkil edecek ve belki de ilerleyen
süreçte Afrika Birliği’nin kıtadaki yapıcı ve birleştirici uygulamalarıyla
uluslar üstü bir söylem geliştirilerek ortak bir ‚Afrika vatandaşlığı‛ ve
beraberinde ‚Afrikalılık kimliği‛ söyleminin oluşumuna zemin
hazırlanabilecektir.
Sosyal inşacıların vurgulamış oldukları sosyalleşmenin sağlanabilmesi ve
ortak bir Afrikalılık kimliği‛nin oluşabilmesi için “self-determination
32
,
Afrika Birliği Örgütü’nün en temel söylemlerinden birisi olmuştur. Çünkü
ortak bir paydada buluşabilmek için, Afrika halklarının kendi kaderlerini
kendilerinin tayin edebilmeleri ve bunun ‚her yerde ve her zaman geçerli,
istisna tanımayan bir hak” olarak görülmesi gerekmektedir. Self-determination
ilkesinin uygulanması, bu kıtada yaşanan bölgesel çatışmalarla ilgili kuvvet
detaylı bilgi için bkz. Michael Bratton, ‚South Africa‛, Comparative Politics: Interests,
Identities and Institutions in a Changing Global Orders, (eds.) Jeffrey Kepstein, Mark
Lichbach (Cambridge: Cambridge University Press, 2000), s. 387-390.
30
Dursun, ‚Afrika Birliği Teşkilâtı‛, s. 439.
31
Ateş, Uluslararası Örgütler-Devletlerin Örgütlenme Mantığı, s. 90.
32
Buradaki self-determination’dan maksat, “genellikle kabul gören, yerleşmiş ve süregelen
sınırlar içindeki bir ülke halkının sömürge yönetiminden kurtulma hakkı”dır. Kısacası, burada
bir ülke içinde yaşanan etnik grupların “ayrılma hakkı” kastedilmemektedir. Detaylı bilgi
için bkz. Karaosmanoğlu, İç Çatışmaların Çözümü ve Uluslararası Örgütler, s. 76.
Muhammed TANDOĞAN
“İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi”
“Journal of the Human and Social Sciences Researches”
[itobiad-e-issn: 2147-1185]
Cilt: 4,
Sayı: 3
Volume: 4,
Issue: 3
2015
kullanımının yasaklanması, büyük devletlerin Afrika devletlerinin iç işlerine
müdahale etmemesi ve barışçı yollarla çözüm adımlarına göre geçiş
üstünlüğüne sahip olunması açısından büyük önem arz etmektedir.
33
İlerleyen süreçte bilhassa Soğuk Savaş yılları boyunca uluslararası sistemin
iki kutuplu yapısı yani kapitalist Batı ile sosyalist Doğu’nun karşı karşıya
gelmesinin, Afrika’da da ciddi manada hissedildiği ve yaşanan bölünmeler
nedeniyle örgütün işlevselliğini kısa süreli de olsa kaybettiği gözlerden ırak
tutulmamalıdır.
34
Bilhassa İkinci Dünya Savaşı sonrasında ABD’nin
kendisini bölgesel güvenliğin polis‛i ilan etmesi
35
ve Soğuk Savaş sonrası
süreçte takındığı hegemonik tavır (tek kutupluluk) ile konstrüktivizmin
‚oluşum (construction)‛ savı arasındaki paralellik dikkat çekicidir. Tek
kutuplu dünyada etkin olarak sürdürülen bu hegemonik bakış,
konstrüktivizmi nyanın farklı toplumlarında olağanlaştırma ve
meşrulaştırma aracı olarak kullanabilme potansiyeline sahiptir. Kısacası;
konstrüktivizm Amerikan hegemonyasının kuramsal boyutunu
temellendirerek, aslında yenidünya düzeninin biçimlendirilme sürecinin de
alt yapısını oluşturmaktadır.
36
Afrika Birliği Örgütü’nün öncelikli hedefi olan sömürgecilikle mücadelede
sağladığı başarı yanında, üye ülkelerinin ödemesi gereken katkı paylarının
aksaması, örgütün değişen dünya konjonktürüne hızla adapte olamaması ve
Kurucu Antlaşma metninde bazı yapıcı değişikliklere zaman içerisinde
gidilememesi etki gücünün azalmasına neden olmuştur. Bu mevcut yapının
değişime olan ihtiyacını, 9 Eylül 1999’da Libya’nın Sirte şehrinde ilk defa
dile getiren kişi ise Libya’nın devrik liderlerinden Muammer Kaddafi’dir ve
bu süreçte 33 Afrika ülkesinden direkt olumlu cevap almıştır.
37
Soğuk Savaş
sonrası dönemle birlikte, örgütün kurucu statüsünün 2000 yılında
değiştirilip, üye devletler tarafından 26 Mayıs 2001 yılında yeniden
imzalamasıyla yürürlüğe girmesi mevcut yapıya canlılık kazandırmıştır. Bu
tarihten itibaren Afrika Birliği Örgütü’nün ismi, Afrika Birliği *AfB+ olarak
değiştirilmiştir.
38
33
Romain Yakemtchouk, ‚The Organization of African Unity and International Law‛, The
OAU After Ten Years, (ed.) Yassin el-Ayouty, (New York: Praeger, 1975), s. 96-97.
34
Mike Aguilar, Thera Watson, Dave Verge, ‚African Union‛, s. 5.
35
Robert Latham, The Liberal Moment: Modernity, Security, and the Making of Postwar
International Order (Columbia: Columbia University Press, 1997), s. 148.
36
Ateş, ‚Konstrüktivizm, Tek Kutupluluk ve Amerikan Hegemonyası‛, s. 81-82, 97-100.
37
Alex De Waal, ‚What is new in the ‘New Partnership for Africa’s Development?’,
International Affairs 78/3 (2002): 468.
38
AfB’ye geçiş aşamasının sorunsuz olmasını sağlayabilmek için, Afrika Birliği Kurucu
Antlaşma metni yaklaşık bir yıl daha yürürlükte kalmıştır. Bu kurucu antlaşma metni 8
Temmuz 2002 tarihinde Güney Afrika’nın Durban şehrinde düzenlenen zirveyle fiilen
sona ermiştir. Detaylı bilgi için bkz. ‚Afrika Birliği Kurucu Antlaşma Metni‛, erişim
tarihi: 17.12.2013, http://www.africa-
union.org/official_documents/Speeches_&_Statements/HE_Thabo_Mbiki/Launch%20of%
20the%20African%20Union,%209%20July%202002.htm. 2001 sonrası gelinen süreç ile ilgili
detaylı bilgi için bkz: Thomas Kwasi Tieku, ‚Explaining the Clash and Accommodation of
Konstrüktivizm (Sosyal İnşacılık) Kuramı Bağlamında Afrika Birliği
“İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi”
“Journal of the Human and Social Sciences Researches”
[itobiad]
ISSN: 2147-1185
[642]
Günümüz itibariyle 54 Afrika ülkesi içerisinde önemli bir yere sahip olan
Fas, Batı Sahra’yı
39
ilhak ettiğinde bu durum Afrika Birliği Örgütü’nce
tanınmamıştır. Akabinde Batı Sahra’nın üyeliğe kabul edilmesi, Fas’ı ciddi
manada rahatsız etmiş ve bu kararı protesto etmek amacıyla üyelikten
çekilmiştir. Günümüzde üyeliği askıya alınan ülkeler ise Mısır
40
,
Madagaskar, Gine Bissau ve Orta Afrika Cumhuriyeti’dir. Diğer taraftan
Haiti Cumhuriyeti ve Kazakistan gibi, Türkiye Cumhuriyeti’de 12 Nisan
2005 tarihinde Afrika Birliği’nde gözlemci ülke statüsünü kazanmıştır. Bu
gözlemci ülke statünün kazanımı sonrası Afrika Birliği Komisyonu Başkanı
Prof. Dr. Alpha Oumar Konare, dönemin Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri
Bakanı Abdullah Gül’ün resmi davetlisi olarak 21-25 Kasım 2005 tarihleri
arasında Türkiye’ye yapmış olduğu ziyaret ile ülkemize birlik adına ilk üst
düzey ziyaretini gerçekleştirmiştir.
41
Afrika Birliği’nin Amaçları ve Temel Prensipleri
Afrika ülkelerinin bağımsızlıklarını kazanmalarının hemen akabinde
karşılaştıkları kamu düzeni eksikliği, fakirlik, az gelişmişlik, bağımlılık,
kalkınmamışlık, yüksek seviyedeki insan hakları ihlalleri
42
, sınır ve mülteci
sorunları gibi problemler çözüm beklemekteydi. Bunların birlikte ele
alınması ve belli bir değerlendirmeye tabi tutularak ortak bir birliktelik
harmonisinin oluşturulması temelinde kurulan birliğin belli başlı amaçları
ve temel prensiplerini şöyle sıralayabiliriz
43
:
Kıtada siyasal ve sosyo-ekonomik bütünleşme sürecini hızlandırmak,
Afrika ülkelerinin ve halklarının ortak çıkarlarını savunmak,
Afrika’da barış ve güvenliğin sağlanmasına katkı sağlamak,
44
Interests of Major Actors in the Creation of the African Union‛, African Affairs 103/411,
(April, 2004): 249-267.
39
Batı Sahra (Arapça: ةيبرغلا ءارحصلا), Afrika’nın kuzeybatısında yer almaktadır. Yüzölçümü
266.000 km²'dir. Batısında Atlas Okyanusu; kuzeyinde Fas, Cezayir; güneyde ise
Moritanya bulunmaktadır. 1976’da İspanya’dan ayrılmış olsa da Fas tarafından 1984
yılında hak iddia edilerek fiilen yönetimi altına alınmıştır. Bölgede bağımsızlığını ilan
etmiş olan Sahra Arap Demokratik Cumhuriyeti’nin bağımsızlığı ve devlet statüsü ise
halen tartışmalıdır. Fas’tan ayrılıp ayrılmama hususunda referanduma gidilmesi
düşünülse de, hala bu konuda net bir adım atıl(a)mamıştır.
40
‚Afrika Birliği’nden ‘Mısır’ Kararı‛, Anadolu Ajansı, erişim tarihi: 09.01.2014,
http://www.aa.com.tr/tr/dunya/253733--afrika-birliginden-quot-misir-quot-aciklamasi.
41
‚Afrika Birliği (AfB)‛, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, erişim tarihi: 07.07.2015,
http://www.mfa.gov.tr/afrika-birligi.tr.mfa.
42
Özellikle Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Sierra Leone, Liberya, Sudan, Zimbabve ve
Fildişi Sahilleri'nde raporlaştırılan birçok insan hakları ihlali, halen çözüme
kavuşturulmayı beklemektedir.
43
Ateş, Uluslararası Örgütler-Devletlerin Örgütlenme Mantığı, s. 277.
44
BM Antlaşması’nda belirtilen uluslararası barış ve işbirliğinin sağlanabilmesi için insan
haklarına saygının bir neticesi olarak sömürgeciliğin ve bütün dolaylı uygulamalarının
sona erdirilmesi ve bu bağlamda büyük devletlerin boyunduruğu altındaki Afrika
Muhammed TANDOĞAN
“İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi”
“Journal of the Human and Social Sciences Researches”
[itobiad-e-issn: 2147-1185]
Cilt: 4,
Sayı: 3
Volume: 4,
Issue: 3
2015
Kıtada insan haklarının, iyi yönetimin ve demokratik kurumların
yerleşmesini teşvik etmek ve insanların yaşam seviyelerini yükseltmek,
Apartheid ve sömürgecilikten arta kalan sorunlardan ortak politikalar
yoluyla kurtulmak,
Afrika ülkeleri arasındaki birlik ve dayanışmayı teşvik etmek,
Üye ülkelerin egemenliğini ve toprak bütünlüğünü korumak,
Üye ülkelerde sürdürülebilir kalkınmayı teşvik etmek,
Bu amaçlar doğrultusunda diğer bütün uluslararası örgütlerle işbirliği
yapmak.
Zikrettiğimiz bu amaç ve ilkelerin gerçekleştirilmesi sırasında üzerinde
önemle durulan temel ilkeler ise; Afrika birliğini tesis etmek, şeffaflık ve hesap
verilebilirlik, yerindelik ve üyelerin egemenliği, bağımsızlığı ve toprak bütünlüğüne
saygı gösterilmesidir.
45
Afrika’nın geçmişine bakılırsa, sömürgecilik
döneminin kalıcı izlerini rmek mümkündür. Bilhassa 1960’lardan sonra,
kıta Afrika’sında ortaya çıkan uluslararası örgütlenmelerde bu izlerin etkisi
büyüktür. Bağımsızlık dönemiyle birlikte sömürgeciliğin geride bıraktığı
sorunların çözülmesi meselesi, Afrika ülkelerini birlikte hareket etmeye sevk
etmiştir.
46
Özellikle sömürge dönemi sınırlarının yeni devletleşme
döneminde esas kabul edilmesi
47
, bölgenin venliği için büyük önem arz
etse de, aslında birçok sorunu da beraberinde getirmiştir. Özellikle
demokratik hesap verebilirliğin zayıf olması, Afrika kıtasındaki bazı
ülkelerde otoriter rejimlerin mevcudiyetini güçlendirerek muhafaza
etmesine sebebiyet vermektedir.
Konstrüktivist mantıkta yapı, ‚sabit ve değişmez” değildir; değişim şarta bağlı
olarak mümkündür. Buradaki yapıdan kasıt, karar alıcıların anlayışları,
beklentileri ve sahip oldukları bilgilerdir. Yapılar, ilişkilerin doğası gereği ya
çatışmacı ya da işbirlikçi/uzlaşmacı olmak durumundadır. Mesela “güvenlik
ikilemi” bir sosyal yapıdır ve bu ortamın ortadan kaldırılması da devletlerin
birbirlerine güvenmesi ve savaşa başvurmadan da sorunların çözüme
kavuşturulabileceğine olan inançlarıyla direkt ilgilidir. Şayet devletler,
“kendi kendine yardım” ilkesi doğrultusunda süreci tanımlarsa, “güvenlik
toplumu”nu tesis edilebilirler. Örneğin, bir devlet silahlanmaya hız verirse,
diğer devletler de karşı tarafın bu kararını tehdit olarak algılayacak ve
silahlanmayı arttıracaktır. Ancak silahlanmaya hız veren devlet, bu
ülkelerinin bağımsızlıklarına kavuşmaları gerekmekteydi. B. Boutros-Ghali,
L’Organisation de l’Unité Africaine (Paris: Armand Colin, 1969), s. 67-68.
45
Karnst, Mingst, International Organizations: The Politics and Processes of Global Govarnance, s.
201.
46
Ateş, Uluslararası Örgütler-Devletlerin Örgütlenme Mantığı, s. 278.
47
Detaylı bilgi için bkz. W. Andy Knight, Kassu Gebremariam, ‚UN Intervention and
Peacebuilding in Somalia: Constraints and Possibilities‛, Adapting in the United Nations to a
Postmodern Era, (ed.) W. Andy Knight (New York: Palgrave Macmillan, 2005).
Konstrüktivizm (Sosyal İnşacılık) Kuramı Bağlamında Afrika Birliği
“İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi”
“Journal of the Human and Social Sciences Researches”
[itobiad]
ISSN: 2147-1185
[644]
kararından vazgeçer ve karşı tarafa güven verici politikalara yeniden
yönelirse, bu etki tam tersine dönecektir.
48
Bu yüzden Afrika Birliği, özellikle
üyesi olan ülkelere konvansiyonel silahların kullanımının azaltılması veya
sınırlandırılması noktasında yaptırımlarda bulunmakta ve bu konuda BM ile
ortaklaşa hareket etmektedir.
Afrika Birliği bünyesinde 1964’te kurulan Hakemlik, Uzlaştırma ve
Arabuluculuk Komisyonu üye ülkeler arasındaki anlaşmazlıkların çözümünde
aktif bir rol oynamıştır. Örneğin Eylül 1967’de Nijerya’da baş gösteren ve
1969’a kadar süren Biafra Ayrılma Hareketi
49
ve 1972’de Güney Sudan
ayrılık taraftarlarının eylemleri
50
yanında Gine-Yukarı Volta, Gana-Fildişi
Sahili ve Fas-Cezayir sınır anlaşmazlıklarının çözümünde; Somali-
Habeşistan ve Kenya-Somali sınır çatışmalarının durdurulmasında büyük
bir görev icra etmiştir.
51
Güney Afrika Cumhuriyeti’ndeki beyaz azınlık
yönetiminin uyguladığı ırkçı politikaya karşı ortak bir politik dil
geliştirilmesinde mevcut yönetimle mücadele edenlere destek vermiştir.
Ayrıca yakın dönemde 2003’te Burundi’de, 2004’te Darfur’da ve 2007’de
Somali’de görevlendirilen Afrika Birliği Barış Gücü misyonları, bölgesel
güvenliğin tesisinde önemli bir rol üstlenmiştir. Ancak bu olumlu etkiler
yanında, 1967-69 yılları arasında Nijerya’da yaşanan karışıklıkların
önlenmesi noktasında ise başarı sağlayamamıştır. Burada belirtmek
gerekirse; Afrika Birliği Barış ve Güvenlik Konseyi oluşumu dışında, ta
Afrika’sında hala kapsamlı bir güvenlik kuruluşu örgütlenmesine
gidilebilmiş değildir.
52
Bu yüzden Afrika Birliği, kıtada varlığını sürdüren
ekonomik ve siyasal amaçlı diğer bütün bölgesel örgütlerle işbirliğini
sürdürmek için azami gayret göstermektedir.
53
Afrika Birliği’nin Yapısı ve Temel Organları
Afrika Birliği’nin yapısı, kısmen AB’nin bütünleştirici yapısını; kısmen de
niteliksel özellikler bakımından BM’yi andırmaktadır.
54
Birliğin organları
Asamble (Devlet ve Hükümet Başkanları Kurulu), Yürütme Konseyi (Bakanlar
Konseyi), Komisyon/Sekreterya, Barış ve Güvenlik Konseyi, Daimi Temsilciler
Komitesi, Pan-Afrika Parlamentosu (PAP), Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Konsey,
Adalet Divanı ve uzmanlaşmış diğer komitelerden meydana gelmektedir.
55
Bu
yapının en temel organlarını ise kısaca şöyle ele alabiliriz:
Asamble (Devlet ve Hükümet Başkanları Kurulu): Afrika Birliği’nin en üst
karar alma organı olan Asamble, üye olmayı kabul eden ülkelerin devlet ve
48
Wendt, ‚Constucting International Politics‛, International Security 20/1, (1995): 73-80.
49
Roskin, Çağdaş Devlet Sistemleri: Siyaset, Coğrafya, Kültür, s. 656-658.
50
Karaosmanoğlu, İç Çatışmaların Çözümü ve Uluslararası Örgütler, s. 82-83.
51
Dursun, ‚Afrika Birliği Teşkilâtı‛, s. 439.
52
Mike Aguilar, Thera Watson, Dave Verge, ‚African Union‛, s. 7.
53
Detaylı bilgi için bkz. Gille Olakounle Yabi, ‚The Role of ECOWAS in Managing Political
Crisis and Conflict‛, FES Peace and Security Series, Abuja 2010.
54
Ateş, Uluslararası Örgütler-Devletlerin Örgütlenme Mantığı, s. 278.
55
Mike Aguilar, Thera Watson, Dave Verge, ‚African Union‛, s. 6.
Muhammed TANDOĞAN
“İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi”
“Journal of the Human and Social Sciences Researches”
[itobiad-e-issn: 2147-1185]
Cilt: 4,
Sayı: 3
Volume: 4,
Issue: 3
2015
hükümet başkanlarından oluşmaktadır. Birliğin bünyesinde bulunan her
üye devletin, eşit oy hakkı vardır. Birliğin alacağı önemli kararların
tümünde oybirliği esastır. Asamblenin en önemli kararları arasında üye
kabulü ve üyelikten çıkarma, üye ülkelerden birinin isteği doğrultusunda
barış ve güvenliği sağlayıcı bölgesel müdahale, diğer organların
başkanlarının ve alt komisyonlarının belirlenmesi, savaş suçları, soykırım,
insanlığa karşı işlenen suçlar kapsamında üye devletlerden birine yapılacak
yaptırım veya müdahaleyi zikredebiliriz. Bu organ birliğin temel
politikalarını ve önceliklerini belirlemektedir.
56
Yürütme Konseyi (Bakanlar Konseyi): Üye olan devletlerin şişleri
bakanlarından ve organın bünyesinde yer alan otoritelerin başkanlarından
oluşmaktadır. Yürütme Konseyi’nin en temel görevi, alınan kararların
uygulanmasını sağlamak, Asamble’nin ndemini belirleyerek, üye
devletlerin uygulamalarını uyumlu hale getirmektir. Bilhassa başta Afrika
Kalkınma Bankası olmak üzere diğer bölgesel örgütlenmelerle ikili
ortaklıkların sağlanması da önem arz eden diğer görevleri arasındadır.
57
Pan-Afrika Parlamentosu (PAP): Kurucu Antlaşma’nın 17. maddesi
gereğince Mart 2004’de kurulmuştur. “Danışma meclisi niteliğine sahip olan
parlamento, Afrika Cumhuriyeti’nin Johannesburg şehrinde bulunmaktadır.
Bir nevi platform özelliği taşıyan organ, tüm “üye ülke temsilcilerini bir araya
getiren çok geniş bir platform” izlenimi vermektedir.
58
Komisyon/Sekreterya: Afrika Birliği’nin “yürütme organı” işlevini
görmektedir ve birliğin Genel Sekreterliği görevini de üstlenmiştir.
Komisyon içerisinde yer alan her bir üye, Asamble’nin belirlemiş olduğu
politikalardan birinin yürütülmesinden sorumludur. Bu yönüyle AB’nin
örgütlenme şemasıyla benzerlik taşımaktadır.
59
Bu organın yönetiminde
genel sekreter haricinde bir genel sekreter yardımcısı, sekiz komiser ve diğer
görevliler bulunmaktadır. Her komiserin takip ettiği alanın sınırları ise net
olarak belirlenmiştir.
60
Afrika Birliği kuruluş senedinde yer alan kurallarla oluşturulan ana
organlar, kurucu zleşmede yerini almıştır. Elbette ki kuruluş senedinde
yer alan kurallar, zaman içerisinde değişkenlik gösterebilmektedir. Çünkü
halen aktif olan bu yapıların geçirdiği süreçler statik değil, dinamik bir
niteliğe sahiptir. Yani bir kez kurucu sözleşmenin ana hatlarıyla belirlenip,
yürürlüğe konması sonrasında süreç tamamlanmamıştır.
61
Tıpkı Afrika
56
Ateş, Uluslararası Örgütler-Devletlerin Örgütlenme Mantığı, s. 278.
57
Ateş, Uluslararası Örgütler-Devletlerin Örgütlenme Mantığı, s. 278.
58
Ateş, Uluslararası Örgütler-Devletlerin Örgütlenme Mantığı, s. 278.
59
Ateş, Uluslararası Örgütler-Devletlerin Örgütlenme Mantığı, s. 278-279.
60
Özmen, Ersin, ‚Afrika Birliği (African Union-AU)‛, erişim tarihi: 27.12.2013,
http://www.beykent.edu.tr/WebProjects/Web/egitim.php?CategoryId=833&ContentId=65
7&phpMyAdmin=26b1ab37aa748d52c4747d623bec741b.
61
Karns, Mingst, International Organizations: The Politics and Processes of Global Govarnance, s.
51.
Konstrüktivizm (Sosyal İnşacılık) Kuramı Bağlamında Afrika Birliği
“İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi”
“Journal of the Human and Social Sciences Researches”
[itobiad]
ISSN: 2147-1185
[646]
Birliği’nin kuruluş sürecinde olduğu gibi kurallar ve yapısal genişleme,
sürekli olarak gelişme ve değişme göstermektedir. Alınan kararlar ise, taraf
olan devletleri bağlamaktadır.
Afrika Birliği’ne üye Afrika ülkelerinin dünya konjonktüründeki yerine
bakılacak olursa, bilhassa Bağlantısızlar Hareketi ve Üçüncü Dünya ülkeleri
içerisindeki konumu büyük önem arz etmektedir. İkinci Dünya Savaşı
sonrasında sömürgecilerin kıtadaki görünen yüzü tasfiye edilmiştir.
Bağımsızlık hareketleriyle birlikte uluslararası politika sahnesine çıkan yeni
ülkelerin ortak sorunları Afrika ülkelerini beraber hareket etme noktasında
zorlamıştır.
62
Bununla birlikte günümüzde birliğin mevcut problemlere
gerçek manada cevap verebildiğini söylemek de güçtür. Zira Afrika kıtası
reselleşmenin şu anki evresinde defalarca tekrarlanan darbe girişimleri ve
iç çatışmalarla karşı karşıya kalmaktadır. 2000’li yılların başından itibaren
Libya, Mali, Nijer, Nijerya ve son günlerde Orta Afrika Cumhuriyeti ile
Güney Sudan’da yaşanan olaylar bunun en çarpıcı örnekleridir.
Günümüzde Afrika Birliği, kıta Afrika’sında ortaya çıkan diğer demokrasi
ve kalıcı kalkınma öncelikli bölgesel örgütlenmelerin (bilhassa Afrikalı
STÖ’lerin
63
) ve dar kapsamlı birliklerin çatı örgütü konumundadır. Örneğin
bu birlik kurulmadan önce Afrikalılar kendi aralarında birliği ve
dayanışmayı sağlamak amacıyla 1958’de Gana-Gine Birliği; 1960’da Gana-
Gine-Mali Birliği, 1961’de Afrika Devletleri ve Madagaskar Birliği,
Kazablanka Devletler Grubu ve 1961’de Monrovia Devletler Grubu
yanında
64
, ilerleyen süreçte Arap Mağrip Birliği (UMA), Batı Afrika
Ekonomik Topluluğu (ECOWAS), Orta Afrika Ekonomik Topluluğu
(ECCAS), Doğu ve Güney Afrika Ekonomik Topluluğu (COMESA), Güney
Afrika Kalkınma Topluluğu (SADC), Doğu Afrika Topluluğu (EAC) ve
Hükümetler arası Kalkınma Otoritesi (IDAG) gibi daha dar kapsamlı bazı
bölgesel organizasyonlar içerisinde yer almıştır. Ayrıca 2004’ten itibaren
Afrika Birliği Çin, AB ülkeleri, Japonya, ABD, Türkiye, Mısır, Hindistan,
Güney Kore ve Güney Amerika devletlerin bir kısmıyla uluslararası stratejik
ortaklık antlaşmaları imzalamıştır ve ortak projeler yürüterek ikili ilişkilerini
en üst seviyede tutmak için yoğun gayretlerini sürdürmektedir.
65
Afrika Ekonomik Topluluğu’nun kurulması
66
, ‚Afrika Birliği’nin ekonomik
sahadaki en geniş ölçekli örgütlenme girişimi” olarak kabul edilmektedir.
67
Bu
topluluğun amaçları arasında sosyo-ekonomik ve kültürel kalkınmayı
62
Ateş, Uluslararası Örgütler-Devletlerin Örgütlenme Mantığı, s. 279.
63
Buturo, James, ‚NGOs: Democracy and Sustainable Development in Africa‛, Voices from
Africa 5, (Haziran 1994): 29-36.
64
Dursun, ‚Afrika Birliği Teşkilâtı‛, s. 439.
65
‚Africa’s Strategic Partnerships‛, African Union, erişim tarihi: 05.01.2014,
http://www.au.int/en/sites/default/files/Partnerships.pdf.
66
‚Treaty establishing the African Economic Community‛, African Unian Summit, erişim
tarihi: 07.01.2014. http://www.au2002.gov.za/docs/key_oau/aectreat1.htm.
67
Ateş, Uluslararası Örgütler-Devletlerin Örgütlenme Mantığı, s. 279.
Muhammed TANDOĞAN
“İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi”
“Journal of the Human and Social Sciences Researches”
[itobiad-e-issn: 2147-1185]
Cilt: 4,
Sayı: 3
Volume: 4,
Issue: 3
2015
desteklemek, Afrika halkları arasındaki tarife ve tarife dışı sistemler
arasında uyum ve işbirliği sağlamak, ortak bir pazarın kurulabilmesini
sağlamak, bölgesel ve alt bölgesel düzeylerde serbest dolaşım bölgeleri ve
gümrük birlikleri oluşturarak ticaret serbestliği sürecini başlatmak yer
almaktadır. Zira ekonomi üzerinden kurulan ortaklıkların, siyasi
birliktelikleri olumlu manada daha güçlü kıldığı bilinmektedir. Ayrıca
Afrika halkları arasındaki alışverişi güçlendirmek amacıyla Abuja
Antlaşması’nda
68
(Mayıs 1994) alınan Afrika Merkez Bankası ve Afrika Para
Birliği gibi farklı iktisadi yapıların 6 aşamalı olarak kurulması
hedeflenmiştir.
69
Sonuç Yerine
Bu bağlamda konstrüktivist bakışta bölgesel ve küresel aktörlerin çoğulluğu
esas olduğu için uluslararasında ekonomik, siyasal, sosyal ya da diğer
aktörlerin birlikteliği esası hâkimdir. Nihayetinde uluslararası örgütler de,
bu çoğulluk esasının birer aktörüdürler. Realist bakışa göre; her ne kadar
Afrika Birliği henüz ‚devletlerin birer uzantısıymış imajı‛ taşısa da, sonuçta
kendisine özgü bir kurumsal kimliğe, tüzel kişiliğe ve fiziksel bir varlığa” sahiptir
ve ‚bölgesel siyasal örgütler içerisinde önemli bir inceleme alanı” olarak önemini
korumaktadır.
70
Bu yönüyle Afrika Birliği’nin herhangi bir gücün etkisi
altına girmeksizin özerk bir aktör olarak kabul edilebilmesi henüz erkense
de, uluslararası sistemi kendine özgü bir biçimde belirli sınırlar dahilinde
etkilediği ise yadsınamaz bir gerçektir.
68
Joseph Ngwawi, ‚Africa reviews progress towards economic community‛, SANF 06
(Southern African News Features) 51, (June 2006), erişim tarihi: 27.12.2013,
http://www.sardc.net/editorial/newsfeature/06510606.htm.
69
Bu iki yapının 2028 yılında hayata geçirilmesi karara bağlanmıştır. Fakat zamanı
geldiğinde bu mevcut planlamaların hayata geçirilip geçirilemeyeceği ise halen
muğlaklığını korumaktadır.
70
Ateş, Uluslararası Örgütler-Devletlerin Örgütlenme Mantığı, s. 91.
Konstrüktivizm (Sosyal İnşacılık) Kuramı Bağlamında Afrika Birliği
“İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi”
“Journal of the Human and Social Sciences Researches”
[itobiad]
ISSN: 2147-1185
[648]
Kaynakça
‚Africa’s Strategic Partnerships‛, African Union, erişim tarihi: 05.01.2014,
http://www.au.int/en/sites/default/files/Partnerships.pdf.
‚Afrika Birliği (AfB)‛, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, erişim tarihi:
07.07.2015, http://www.mfa.gov.tr/afrika-birligi.tr.mfa.
‚Afrika Birliği Kurucu Antlaşma Metni‛, erişim tarihi: 17.12.2013,
http://www.africa-
union.org/official_documents/Speeches_&_Statements/HE_Thabo_Mb
iki/Launch%20of%20the%20African%20Union,%209%20July%202002.
htm.
‚Afrika Birliği’nden ‘Mısır’ Kararı‛, Anadolu Ajansı, erişim tarihi:
09.01.2014, http://www.aa.com.tr/tr/dunya/253733--afrika-birliginden-
quot-misir-quot-aciklamasi.
Altan, Can, Türkiye-Afrika Birliği, (ed.) Fatma Günce Kanlı, İstanbul: Tasam
Yayınları, 2008.
Ataöv, Türkkaya, Afrika Ulusal Kurtuluş Mücadeleleri, Ankara: SBF
Yayınları 1975).
Ateş, Davut, ‚Konstrüktivizm, Tek Kutupluluk ve Amerikan
Hegemonyası‛, Uluslararası Hukuk ve Politika 5/20, (2009): 79-103.
Ateş, Davut, Uluslararası Örgütler-Devletlerin Örgütlenme Mantığı, İstanbul:
Dora Yayıncılık, 2010.
Bratton, Michael, ‚South Africa‛, Comparative Politics: Interests, Identities and
Institutions in a Changing Global Orders, (eds.) Jeffrey Kepstein, Mark
Lichbach, Cambridge: Cambridge University Press, 2000, s. 382-410.
Adler, Emanuel, ‚Seizing the Middle Ground: Constructivism in World
Politics‛, European Journal of International Relations 3/3, (1997): 319-363.
Aguilar, Mike, Thera Watson, Dave Verge, African Union‛, National Model
United Nations 8, (2008): 1-51.
Boutros-Ghali, B., L’Organisation de l’Unité Africaine, Paris: Armand Colin,
1969.
Buturo, James, ‚NGOs: Democracy and Sustainable Development in Africa‛,
Voices from Africa 5, (Haziran 1994): 29-36.
Checkel, Jeffery T., ‚Social Contructivism in Global and European Politics (A
Review Essay)‛, ARENA Working Papers 15/03, (2003): 1-27.
De Waal, Alex, ‚What is new in the ‘New Partnership for Africa’s
Development?’, International Affairs 78/3 (2002): 463-475.
Muhammed TANDOĞAN
“İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi”
“Journal of the Human and Social Sciences Researches”
[itobiad-e-issn: 2147-1185]
Cilt: 4,
Sayı: 3
Volume: 4,
Issue: 3
2015
Dursun, Davut, ‚Afrika Birliği Teşkilâtı‛, Türkiye Diyanet Vakfı İslam
Ansiklopedisi (DİA), İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı, 1988, c. 1, 439-
440.
Gould, Harry D., ‚What is at Stake in the Agent-Structure Debate?‛,
International Relations In a Constructed World, (Eds.) Vendulka
Kubalkova, Nicholas Onuf, New York: M. E. Sharpe, 1998.
Griffiths, M., Steven C. Roach, M. Scott Solomon, Fifty Key Thinkers in
International Relations, 2. Bs., Londra-New York: Routledge, 2009.
Hasgüler, M., M.B. Uludağ, Uluslararası Örgütler, İstanbul: Alfa Yayınları,
2010.
Kapungu, Leonard T., ‚The OAU’s Support fort he Liberation of Southern
Africa‛, The OAU After Ten Years, (ed.) Yassin el-Ayouty, New York:
Praeger, 1975, s. 135-151.
Karaosmanoğlu, Ali L., İç Çatışmaların Çözümü ve Uluslararası Örgütler,
İstanbul: Boğaziçi Üniversitesi Yayınları, 1981.
Karns, Margaret P., Karen A. Mingst, International Organizations: The Politics
and Processes of Global Govarnance, London: Lynne Rienner Publishers,
2004.
Kaya, Sezgin, ‚Uluslararası İlişkilerde Konstrüktivist Yaklaşımlar‛, Ankara
Üniversitesi SBF Dergisi 63-3, (2008): 83-114.
Knight, W. Andy, Kassu Gebremariam, ‚UN Intervention and Peacebuilding
in Somalia: Constraints and Possibilities‛, Adapting in the United
Nations to a Postmodern Era, (ed.) W. Andy Knight, New York:
Palgrave Macmillan, 2005.
Latham, Robert, The Liberal Moment: Modernity, Security, and the Making of
Postwar International Order, Columbia: Columbia University Press,
1997.
Maier-Rigaud, Remi, International Organizations as Corporate Actors: Agency
and Emergence in Theories of International Relations, Bonn: Preprints of
the Max Planck Institute on Collective Goods, 2008.
Ngwawi, Joseph, ‚Africa reviews progress towards economic community‛,
SANF 06 (Southern African News Features) 51, (June 2006), erişim tarihi:
27.12.2013, http://www.sardc.net/editorial/newsfeature/06510606.htm.
Onuf, Nicholas, Worlds of Our Making: rules and Rule in social Theory and
International Relations, Columbia: University of South Carolina Press,
1989.
Onuf, Nicholas, ‚Constructivism: A User’s Manuel‛, International Relations in
A Constructed World, (eds.) Vendulka Kubalkova, Nicholas Onuf, Paul
Kowert (New York: M. E. Sharpe, 1998), s. 58-78.
Konstrüktivizm (Sosyal İnşacılık) Kuramı Bağlamında Afrika Birliği
“İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi”
“Journal of the Human and Social Sciences Researches”
[itobiad]
ISSN: 2147-1185
[650]
Oran, Baskın, Azgelişmiş Ülke Milliyetçiliği, Ankara: SBF Yayınları, 1977.
Özmen, Ersin, ‚Afrika Birliği (African Union-AU)‛, erişim tarihi: 27.12.2013,
http://www.beykent.edu.tr/WebProjects/Web/egitim.php?CategoryId
=833&ContentId=657&phpMyAdmin=26b1ab37aa748d52c4747d623be
c741b.
Roskin, Michael G., Çağdaş Devlet Sistemleri: Siyaset, Coğrafya, Kültür, 4. bs,
Ankara: Adres Yayınları, 2013.
Ruggie, John Gerard, ‚What Makes The World Hang Together? Neo-
Utilitarianism and The Social Constuctivist Challenge‛, International
Organization 52/4, (1988): 855-885.
Tieku, Thomas Kwasi, , ‚Explaining the Clash and Accommodation of
Interests of Major Actors in the Creation of the African Union‛,
African Affairs 103/411, (April, 2004): 249-267.
‚Treaty establishing the African Economic Community‛, African Unian
Summit, erişim tarihi: 07.01.2014.
http://www.au2002.gov.za/docs/key_oau/aectreat1.htm.
Wendt, Alexander E., ‚The Agent-Structure Problem in International
Relations Theory‛, International Organizations 41/3, (1987): 335-370.
Wendt, Alexander E., ‚Anarchy is What States Make of It: The Social
Construction of Power Politics‛, International Organization 46/2,
(Spring 1992): 391-425.
Wendt, Alexander E., ‚Constucting International Politics‛, International
Security 20/1, (1995): 73-80.
Wendt, Alexander E., Social Theory of International Politics, Cambridge:
Cambridge University Press, 1999.
Wiener, Antje, ‚Constructivism: The Limits of Bridging Gaps‛, JIRD (Journal
of International Relations and Development) 6/3, (2003): 253-275.
Yabi, Gille Olakounle, ‚The Role of ECOWAS in Managing Political Crisis
and Conflict‛, FES Peace and Security Series, Abuja 2010.
Yakemtchouk, Romain, ‚The Organization of African Unity and
International Law‛, The OAU After Ten Years, (ed.) Yassin el-Ayouty,
New York: Praeger, 1975.
... Sosyal inşacıların vurgulamış oldukları sosyalleşmenin sağlanabilmesi ve ortak bir Afrikalılık kimliğinin oluşabilmesi için "self-determinasyon" kavramının Afrika Birliği Örgütü'nün en temel söylemlerinden birisi haline geldiğini belirtmiştir. 89 Çağla Gül Yesevi ve Burcu Yavuz Tiftikcigil "Sosyal İnşacılık Açısından Uluslararası Yenilenebilir Enerji Örgütü (IRENA) ve Türkiye'nin Yenilebilir Enerji Politikaları" başlıklı makalelerinde, sosyal inşacılık yaklaşımını kullanmışlardır. IRENA'nın, devletler açısından tıpkı bir "eğitmen" gibi çalıştığı, bu konuda devlet davranışlarını belirlediği ve bu kurumun hükûmetlerin yenilenebilir enerji yatırımlarını önceleyen politikalar oluşturmalarını teşvik ettiği üzerinde durmuşlardır. ...
Article
Full-text available
Bu çalışma, uluslararası ilişkiler kuramları kapsamında, sosyal inşacılık yaklaşımının tanımlanması ve bu yaklaşım üzerine yapılan tartışmalar üzerinde durmaktadır. Sosyal inşacılığın, uluslararası ilişkiler disiplini açısından, değişim, çıkar, kimlik, işbirliği ve uluslararası normlara bakışı değerlendirilmektedir. İnşacılığın uluslararası örgütler ve bölgeselleşme çalışmalarına katkısı önemlidir. Bu kapsamda, makale, uluslararası ilişkiler disiplininde, dünyada ve özellikle Türkiye'de, sosyal inşacılığın etkileri ve bu yaklaşım kullanılarak gerçekleştirilen araştırmalar üzerinde durmaktadır. Abstract This study focuses on the definition of Social Constructivism and the discussions on the Social Constructivist approach within the scope of the Theories of International Relations. Social constructivist perspectives on change, interest, identity, cooperation, and international norms have been evaluated in terms of International Relations discipline. Social Constructivism has contributed to the interpretation and evaluation of international organizations and regionalization. In this context, this article has focused on academic studies and researches of International Relations discipline which have used Social Constructivism in the world and in Turkey as well.
... If the ideas and norms change, the system itself will change itself too [13]. According to constructivism, states are not the sole units in the international system, the identity and interests of states have also an important impact on the historical processes [14]. Social constructivism aims to problematize the interests and identities of states. ...
Article
Türk dünyasındaki son otuz yıla dayanan yakın ilişkiler, ortak kültür temelli birçok işbirliği platformu meydana getirmiştir. Bunların sonuncusu olarak, Türk Devletleri Teşkilatı, müteakip yirmi yıllık sürece yönelik sağlam bir vizyon ile tüm Türk dünyasının gerçek bir uluslararası örgütü olma özelliğini haizdir. Bu çalışma, Türk devletleri arasındaki artan sinerji sayesinde Avrasya’da önemli bir uluslararası aktör haline gelmesi beklenen örgütün dinamiklerini ele almaktadır. Bu itibarla, çalışma Türk Devletleri Teşkilatı’nın uluslararası bir aktör olarak ortaya çıkışının Avrasya’daki bölgesel güç dengesine yönelik sonuçlarını incelemeyi amaçlamaktadır. Bu amaçla, SWOT analizi metodu kullanılarak, genel sonuçlar çıkarılacak şekilde örgütün güçlü yönleri, zayıf yönleri, fırsatları ve tehditleri ortaya konulmaktadır. Türk Devletleri Teşkilatı, uzun dönemde Avrasya bölgesinde çıkarları olan büyük güçler arasında göz ardı edilemez bir güç haline gelecektir.
Chapter
Full-text available
Kutsal mekân Kâbe’nin 1979 yılında radikal bir grup tarafından işgal edilmiş olması Türk medyasında yeteri kadar yer bulmuşken gerek Türk gerekse de yabancı akademisyenlerce yeterince irdelenmemiştir. Olayın çıkış sebebi geleneksel Vahhabilik ile Batı değerlerine karşı daha yumuşak davranan ulema sınıfı arasındaki gerilimdir. Suudi Arabistan, 1979 yılına kadar daha modern adımlar atarken 1979 yılından sonra devlet olarak daha koyu muhafazakâr kimliğe bürünmüştür. Prens Selman, 1979 yılındaki olayları işaret ederek 1979 yılından sonra Suudi Arabistan’da özellikle kadınlara yönelik olan haklarda daha 1979 öncesine göre daha fazla muhafazakâr davranıldığını ileri sürmüştür. Konstrüktivizm açısından bakıldığında olay neticesinde hem cihatçı örgütler daha da dini olarak radikalleşirken, Suudi Arabistan da İslam üst kimliğini korumanın yanında alt kimlik olarak diğer Körfez ülkelerine göre daha muhafazakâr bir kimliğe bürünmüştür. Neticede, Kâbe’nin işgali üst kimlik olarak Suudi Arabistan’ın İslam kimliğinde herhangi bir değişime neden olmamıştır. Ancak ülkenin alt kimliğini şekillendirmiştir. Daha modern adımlar atan ulema sınıfı sayesinde ülke modern adımlar atıp Batı’yla entegrasyonunu daha hızlandırabilecekken geleneksel Vahhabiliğin de muhalefetiyle Batılı değerlere daha uzak bir ülke haline gelmiştir. İslam’ın farklı yorumlarından kaynaklı çatışmaların önemli örneklerinden biri olması, olayın incelenmesi gereken bir konu olduğunu göstermektedir. Bu çalışmada 1979 yılında gerçekleşmiş olan Kâbe’nin işgali konstrüktivist çerçevede kimlik değişimi üzerinden incelenmiştir. Çalışmanın amacı pek bilinmeyen yönüyle Kâbe işgalinin Suudi rejiminde ve bölgede ne türden bir kimlik değişimi oluşturduğunu ortaya çıkarmak ve İslam adına radikal örgütlere bu vahim olayın neden ve nasıl örnek teşkil ettiğini göstermektir.
Article
Full-text available
Savaş, anarşizm, kaos adına ne denirse densin ulusal ve uluslararası düzensizliğe, kuralsızlığa, umutsuzluğa ve mutsuzluğa sebep olur. Böylesi bir duruma son vermek için ulusal veya uluslararası bir takım sözleşmeler, anlaşmalar ve düzenlemeler yapılır. Tıpkı Modern dönem toplumsal sözleşmecilerden olan Machiavelli, Rousseau ve Locke gibi düşünürlerin ulusal düzeyde kargaşayı nihayete erdirmek üzere önerdikleri toplumsal düzen gibidir. Burada dikkate alınması gereken husus; düşünürlerin, düzenin sağlanması için sözleşmeye toplumun ekseriyetinin katılımı noktasında ortak bir argüman geliştirmiş olmalarıdır. İşte uluslararası düzeyde gerçekleştirilmesi düşünülen örgütlerin de, tüm aktörlerin veyahut ekseriyetinin katılımının sağlandığı, ortak çıkarlar ve değerler üzerine kurulan heterojen bir toplumsal yapı arz etmesi beklenir. Tam bu noktada uluslararası bir örgüt olarak Milletler Cemiyeti’nin ve Birleşmiş Milletler’in mütecanis bir yapıya düşmeden uluslararası bir toplum olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği önem kazanmaktadır. Bu gerekçeyle Birinci Dünya Savaşından sonra barışın ve nizamın tesisini sağlayacak bir sistem olarak kurulmuş olan Milletler Cemiyeti’nin ve İkinci Dünya Savaşı sonrasında dünyada güveni ve barışı tesis etmek için büyük devletler öncülüğünde kurulmuş olan Birleşmiş Milletler’in uluslararası bir toplum olup olmadığı tartışması çalışmamızın amacını oluşturmuştur. Bu perspektifle ilk olarak, Millet Cemiyeti’nin ve Birleşmiş Milletler’in kuruluş sürecine değinilmiştir. İkinci olarak, İngiliz Okulu ve inşacılık teorisi irdelenmiştir. Son olarak ise, İngiliz Okulu üzerinden Millet Cemiyeti ve İnşacılık teorisinin anahtar kavramları ile de Birleşmiş Milletler, uluslararası toplum bağlamında tartışılmaya çalışılmıştır. Çalışmada tarihsel sosyoloji, içerik analizi ve karşılaştırmalı analiz olarak birden fazla yöntem kullanılmıştır.
Article
Full-text available
Development of renewable energy requires the adoption and internalization of an international understanding by state institutions. Turkey is an energy dependent country. High degree of external dependency on energy creates problems in terms of energy supply security in Turkey. Policies and policy instruments for increasing the share of renewable energy sources in Turkey constitute an important policy area in terms of eliminating this problem. The aim of the study is to examine the renewable energy policies of Turkey and to analyze the compliance of these policies with the policies of the International Renewable Energy Agency (IRENA). In the first part of this study, IRENA has been examined in terms of social constructivist theory. Moreover, IRENA's objectives, policies and policy instruments have been examined. In the second part of the study, Turkey's renewable energy policy and the compatibility of these policies with the IRENA’s policies have been evaluated.
Article
Full-text available
The article discusses the input of constructivist research on international relations theory (IR). To that end, it reconstructs the central arguments of the so-called constructivist turn in IR, highlights the central constructivist interest in theorising the impact of the social on world politics, assesses the theoretical output of constructivist positions, and scrutinises bridge-building efforts in IR. The constructivist's value-added is characterised as the focus on social ontologies, illustrated with reference to the role of norms in IR. The article demonstrates that, based on a principally different conceptualisation of norms as constitutive and regulative on one hand, and mutually constituted by the interrelation with social practices on the other, constructivists have settled into two distinct research strands. The significant difference between them lies in their respective transdisciplinary efforts in addressing the social. While the compliance approach follows a neo-Durkheimian structural understanding of social facts, the societal approach works with a Giddensian reflexive approach to the social construction of reality.
Article
Full-text available
Alexander Wendt is Associate Professor of Political Science at Yale University. For their exceptionally detailed and helpful comments I am grateful to Mike Barnett, Mlada Bukovansky, Bud Duvall, Peter Katzenstein, Mark Laffey, David Lumsdaine, Sylvia Maxfield, Nina Tannenwald, Jutta Weldes, and the members of the Yale IR Reading Group. 1. John J. Mearsheimer, "The False Promise of International Institutions," International Security, Vol. 19, No. 3 (Winter 1994/95). Subsequent references appear in parentheses in the text. 2. Other efforts include Robert Gilpin, "The Richness of the Tradition of Political Realism," International Organization, Vol. 38, No. 2 (Spring 1984), pp. 287-304, and Markus Fischer, "Feudal Europe, 800-1300," International Organization, Vol. 46, No. 2 (Spring 1992), pp. 427-466. 3. On neoliberalism and critical theory, see Robert Keohane, "International institutions: Two approaches," International Studies Quarterly, Vol. 32, No. 4 (December 1988), pp. 379-396, and Wendt, "Collective Identity Formation and the International State," American Political Science Review, Vol. 88, No. 2 (June 1994), pp. 384-396. Mearsheimer treats collective security as a third form of institutionalism, but this is unwarranted. Collective security is an approach to international order, arguable on either neoliberal or critical grounds, not a form of institutional analysis. 4. This makes them all "constructivist" in a broad sense, but as the critical literature has evolved, this term has become applied to one particular school. 5. These are far more than differences of "emphasis," as suggested by Mearsheimer's disclaimer, note 127. 6. "Constitute" is an important term in critical theory, with a special meaning that is not captured by related terms like "comprise," "consist of," or "cause." To say that "X [for example, a social structure] constitutes Y [for example, an agent]," is to say that the properties of those agents are made possible by, and would not exist in the absence of, the structure by which they are "constituted." A constitutive relationship establishes a conceptually necessary or logical connection between X and Y, in contrast to the contingent connection between independently existing entities that is established by causal relationships. The identity-behavior distinction is partly captured by Robert Powell's distinction between preferences over outcomes and preferences over strategies; Robert Powell, "Anarchy in International Relations Theory," International Organization, Vol. 48, No. 2 (Spring 1994), pp. 313-344. The main exception to the mainstream neglect of structural effects on state identity is Kenneth Waltz's argument that anarchy produces "like units"; Kenneth Waltz, Theory of International Politics (Reading, Mass.: Addison-Wesley, 1979), pp. 74-77. Constructivists think there are more possibilities than this; see Alexander Wendt, "Anarchy is What States Make of It: The Social Construction of Power Politics," International Organization, Vol. 46, No. 2 (Spring 1992), pp. 391-425. 7. What follows could also serve as a rough definition of "discourse." 8. See Karl Deutsch, et al., Political Community and the North Atlantic Area (Princeton: Princeton University Press, 1957). 9. For a good general discussion of this point, see Douglas Porpora, "Cultural Rules and Material Relations," Sociological Theory, Vol. 11, No. 2 (July 1993), pp. 212-229. 10. On the social content of interests, see Roy D'Andrade and Claudia Strauss, eds., Human Motives and Cultural Models (Cambridge: Cambridge University Press, 1992). 11. See Alexander Wendt, "The Agent-Structure Problem in International Relations Theory," International Organization, Vol. 41, No. 3 (Summer 1987), pp. 335-370; and, for fuller discussion, Ian Shapiro and Alexander Wendt, "The Difference that Realism Makes," Politics and Society, Vol. 20, No. 2 (June 1992), pp. 197-223. 12. See, among others, Michael Barnett, "Institutions, Roles, and Disorder," International Studies Quarterly, Vol. 37, No. 3 (September 1993), pp. 271-296; David Lumsdaine, Moral Vision in International Politics (Princeton: Princeton University Press, 1993); Samuel Barkin and Bruce Cronin, "The State and the Nation," International Organization, Vol. 48, No. 1 (Winter 1994), pp. 107-130; Rey Koslowski and Friedrich Kratochwil, "Understanding Change in International Politics," International Organization, Vol. 48, No. 2 (Spring 1994), pp. 215-248; Thomas Biersteker and Cynthia Weber, eds., State Sovereignty as Social Construct (Cambridge: Cambridge University Press, forthcoming); and Peter Katzenstein, ed., Constructing National Security (working title), forthcoming. 13. On the social basis of conflict, see Georg Simmel...
Article
Full-text available
Drawing upon philosophy and social theory, Social Theory of International Politics develops a theory of the international system as a social construction. Alexander Wendt clarifies the central claims of the constructivist approach, presenting a structural and idealist worldview which contrasts with the individualism and materialism which underpins much mainstream international relations theory. He builds a cultural theory of international politics, which takes whether states view each other as enemies, rivals or friends as a fundamental determinant. Wendt characterises these roles as 'cultures of anarchy', described as Hobbesian, Lockean and Kantian respectively. These cultures are shared ideas which help shape state interests and capabilities, and generate tendencies in the international system. The book describes four factors which can drive structural change from one culture to another - interdependence, common fate, homogenization, and self-restraint - and examines the effects of capitalism and democracy in the emergence of a Kantian culture in the West.
Article
World of our Making is a major contribution to contemporary social science. Now reissued in this volume, Onuf’s seminal text is key reading for anyone who wishes to study modern international relations.
Article
A abordagem construtivista no estudo das relações internacionais é submetida a um exame, com ênfase nas questões epistemológicas que ela suscita e na importância da dimensão sócio-cognitiva na sua formulação e aplicação.