Content uploaded by Hakan Aslan
Author content
All content in this area was uploaded by Hakan Aslan on Jun 05, 2015
Content may be subject to copyright.
T.C.
MARMARA ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
İŞLETME ANABİLİM DALI
FİNANSAL PİYASALAR VE YATIRIM YÖNETİMİ
BİLİM DALI
ALTERNATİF BİR YATIRIM VE
FİNANSMAN ARACI OLARAK SUKUK:
YAPISI, İŞLEYİŞİ VE TÜRKİYE PİYASASI
İÇİN ÖNERİLER
Yüksek Lisans Tezi
HAKAN ASLAN
İstanbul, 2012
T.C.
MARMARA ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
İŞLETME ANABİLİM DALI
FİNANSAL PİYASALAR VE YATIRIM YÖNETİMİ
BİLİM DALI
ALTERNATİF BİR YATIRIM VE
FİNANSMAN ARACI OLARAK SUKUK:
YAPISI, İŞLEYİŞİ VE TÜRKİYE PİYASASI
İÇİN ÖNERİLER
Yüksek Lisans Tezi
HAKAN ASLAN
Danışman: PROF.DR. CEMAL ÇAKICI
İstanbul, 2012
Marmara Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü
Tez Onay Belgesi
İŞLETME Anabilim Dalı FİNANSAL PİYASALAR VE YATIRIM YÖNETİMİ
Bilim Dalı Yüksek Lisans öğrencisi HAKAN ASLAN nın ALTERNATİF BİR YATIRIM
yE FİNANSMAN ARACI OLARAK SUKUK: YAPISI, İŞLEYİŞİ VE TÜRKİYE PİYASASI
İÇİN ÖNERİLER adlı tez çalışması .Enstitümüz Yönetim Kurulunun 11.07.2012 tarih ve
2012-18/9 sayılı kararıyla oluşturulan jüri tarafından oybirliği/oygokluğu ile Yüksek
Lisans Tezi olarak kabul edilmiştir.
Öğretim Üvesi Adı Soyadı
Tez Savunma Tarihi
1) Tez Danışmanı
2) Jüri Üyesi
3) Jüri Üyesi
PROF. DR. CEIMAL ÇAKICI
YRD. DOÇ.DR. IMEHIMET ALTAN IMASUN
DOÇ. DR. İLYAS AKHİSAR
İmzası
GENEL BİLGİLER
Adı ve Soyadı : Hakan ASLAN
Anabilim Dalı : İşletme
Programı : Finansal Piyasalar ve Yatırım Yönetimi
Tez Danışmanı : Prof. Dr. Cemal ÇAKICI
Tez Türü ve Tarihi : Yüksek Lisans – Temmuz 2012
Anahtar kelimeler : Faizsiz Bankacılık, Kira Sertifikası, Sukuk,
İslami Finans, Katılım Bankacılığı
ÖZET
ALTERNATİF BİR YATIRIM VE FİNANSMAN ARACI OLARAK SUKUK: YAPISI
İŞLEYİŞİ VE TÜRKİYE PİYASASI İÇİN ÖNERİLER
Dünya ekonomisinin büyümesiyle birlikte, finansal piyasalar gelişmekte ve her
geçen gün yeni bir finansal ürün piyasaya girmektedir. Son yıllarda bu ürünlerin başında
faizsiz finansal ürünler gelmekte ve bir çok çeşit sunmaktadır. Faizsiz finansal ürünlerin;
portföyleri çeşitlendirmek, farklı ürün ve hizmet sunmak ve piyasadan inançları gereği uzak
duran yatırımcıları piyasaya çekmek için iyi bir alternatif oluşturduğu görülmektedir. Faizsiz
finansal ürünler arasında en hızlı büyümeyi gerçekleştiren sukuk, Türkiye piyasasına yeni bir
ürün olarak sunulmaya çalışılmaktadır. Ülkemizdeki ekonomik durumun istikrarlı olması ve
son yıllardaki ekonomik büyümenin dünya ortalamasının üstünde gerçekleşmiş olması
dolayısıyla sermaye piyasalarını da olumlu etkilemiştir. Bu nedenle Türkiye piyasası gelişme
göstermektedir. Katılım bankalarının, kendi prensipleri gereği faizli finansal piyasa
araçlarından uzak durmalarından dolayı Türkiye piyasası faizsiz finansal araçlara ihtiyaç
duymaktadır. Sukuk ile bu alandaki açık bir anlamda giderilmeye çalışılmaktadır. Sukuk,
Türkiye piyasasına “kira sertifikası” olarak sunulmuştur. Bu çalışma ile Türkiye piyasasına
sunulan sukuk ürünü detaylı bir şekilde ele alınmış, yapısı ve işleyişi anlatılmıştır. Elde edilen
nitel ve nicel veriler ışığında sukukun, Türkiye piyasasına iyi bir alternatif oluşturacağı ancak
çeşitli eksiliklerinin olduğu görülmüştür. Bu eksiklerin giderilmesi ve sukuk piyasasının etkili
bir şekilde büyüyebilmesi için çeşitli öneriler sunulmuştur.
GENERAL KNOWLEDGE
Name and Surname : Hakan ASLAN
Field : Business Administration
Programme : Financial Markets and Investment Management
Supervisor : Prof. Dr. Cemal ÇAKICI
Degree Awarded and Date : Masters Degree – July 2012
Keywords : Interst-free Banking, Rental Certificate, Sukuk,
Islamic Finance, Participation Banking
SUKUK AS AN ALTERNATIVE INVETMENT AND FINANCING TOOL:
STRUCTURE, IMPLEMENTATION ANDIMPLICATIONS FOR TURKISH
MARKET
ABSTRACT
Parallel to the growth of the world economy, financial markets are developing and
new financial tools are being introduced to the markets each day. For instance, Islamic
financial tools are playing an important role on emerging markets. Furthermore Islamic
financial tools, providing different products and services, are seen as good alternatives for
portfolio diversification and attract investors staying away from conventional financial
markets as a consequence of their beliefs. Nowadays Sukuk, the fastest growing part of
Islamic financial markets, is also being tried to be introduced on the Turkish market as a new
financial tool. Also, having a stable economic situation and achieving economic growth above
the world average, Turkey’s economy on last decade had influenced its capital markets in a
positive manner. Therefore, Turkish financial markets has been in a developing trend too. In
this climate, Turkey needs Islamic (interest-free) finacial tools due to incorporate its
participation banks into the markets which are mostly stand apart from interest-free financial
tools because of their principles. It is also expected to overcome the problems of
participitation banks in this field. Sukuk is firstly presented as a “rental certificate” in Turkish
market. In this study, structure and implementation of Turkey case of Sukuk is described and
examined in detail. In the light of qualitative and quantitative data examined, Sukuk is
considered to be a good alternative for Turkish market but several deficiencies has been found
in these research. Finally, a number of policy implementations are suggested to resolve these
problems and empower the effective growth of Turkey’s Sukuk market.
i
İÇİNDEKİLER
Sayfa No.
TABLO LİSTESİ ........................................................................................ v
ŞEKİL LİSTESİ ......................................................................................... vi
KISALTMALAR ....................................................................................... vii
1.GİRİŞ ......................................................................................................... 1
2. GENEL OLARAK FAİZSİZ BANKACILIK SİSTEMİ VE
DURUMU ..................................................................................................... 4
2.1 FAİZ, KAR VE KİRA KAVRAMSAL ÇERÇEVESİ ........................................... 4
2.1.1. Faizin Tanımı .............................................................................................................. 5
2.1.2. Tarihsel Süreç İçerisinde Faize Bakış ......................................................................... 6
2.1.3 Faiz Çeşitleri .............................................................................................................. 11
2.1.3.1 İslam’a Göre Faiz Çeşitleri................................................................................. 11
2.1.3.2 Günümüz İktisat Uygulamalarına Göre Faiz Çeşitleri ....................................... 14
2.1.4 Faizin Yasak Olma Nedenleri .................................................................................... 16
2.1.5 Faiz ve Karın Karşılaştırılması ................................................................................... 18
2.1.6 Faiz ve Kiranın Karşılaştırılması................................................................................ 19
2.2 FAİZSİZ BANKACILIK SİSTEMİNİN KURULUŞ NEDENLERİ ................... 20
2.2.1 Dini Nedenler ............................................................................................................. 21
2.2.2 Ekonomik Nedenler ................................................................................................... 22
2.2.3 Sosyal Nedenler ......................................................................................................... 23
2.3 FAİZSİZ BANKACILIĞIN ÇALIŞMA ESASLARI ........................................... 24
2.3.1 Faizin Yasak Olması .................................................................................................. 24
2.3.2 Kar-Zarar (Riskin) Paylaşımı ..................................................................................... 25
2.3.3 Belirsizliğin Yasak Olması ........................................................................................ 26
2.3.4 Faaliyet Alanlarının Belirli Olması ............................................................................ 26
2.3.5 Spekülasyonun Yasak Olması .................................................................................... 27
2.3.6 Faaliyetlerinin Şeffaf Olması ..................................................................................... 27
ii
2.4 FAİZSİZ BANKACILIĞIN GELİŞİMİ ............................................................... 28
2.4.1 Faizsiz Bankacılığın Ortaya Çıkışı ve Dünyadaki Gelişimi ....................................... 28
2.4.2 Faizsiz Bankacılığın Türkiye’deki Gelişimi .............................................................. 33
3. FİNANSAL PİYASALAR VE FİNANSAL PİYASA ARAÇLARI . 37
3.1 FİNANSAL PİYASALAR.................................................................................... 37
3.2 FİNANSAL PİYASALARIN SINIFLANDIRILMASI ....................................... 38
3.2.1 Para ve Sermaye Piyasaları ........................................................................................ 38
3.2.2 Birincil ve İkincil Piyasalar ........................................................................................ 38
3.2.3 Organize ve Tezgahüstü Piyasalar ............................................................................. 39
3.2.4 Ulusal ve Uluslararası Piyasalar ................................................................................. 40
3.3 MENKUL KIYMETLER VE DİĞER SERMAYE PİYASASI ARAÇLARI ..... 40
3.3.1 Hisse Senetleri ............................................................................................................ 41
3.3.2 Tahviller ..................................................................................................................... 42
3.3.2.1 Hisse Senedine Dönüştürülebilir Tahvil (HDT) ................................................. 43
3.3.2.2 Değiştirilebilir Tahvil (DET).............................................................................. 43
3.3.3 Bonolar ....................................................................................................................... 44
3.3.3.1 Finansman Bonosu ............................................................................................. 44
3.3.3.2 Kıymetli Maden Bonoları ................................................................................... 44
3.3.3.3 Banka Bonoları ve Banka Garantili Bonolar ...................................................... 44
3.3.4 Gelir Ortaklığı Senetleri (GOS) ................................................................................. 45
3.3.5 Gelire Endeksli Senetler (GES) ................................................................................. 45
3.3.6 Yatırım Fonları Katılma Belgeleri ............................................................................. 46
3.3.7 Borsa Yatırım Fonları ................................................................................................ 47
3.3.8 Varlığa Dayalı Menkul Kıymetler (VDMK) .............................................................. 47
3.3.9 Gayrimenkul Sertifikaları ........................................................................................... 48
3.3.10 Varlık Teminatlı Menkul Kıymetler ........................................................................ 48
3.3.11 İpotekli Sermaye Piyasası Araçları .......................................................................... 49
3.3.12 Kar Zarar Ortaklığı Belgesi (KZOB) ....................................................................... 50
3.3.13 Varantlar ................................................................................................................... 50
3.3. 14 Katılma İntifa Senedi (KİS) .................................................................................... 50
3.3.15 Kira Sertifikaları....................................................................................................... 51
iii
3.4 SERMAYE PİYASASI ARAÇLARININ FAİZSİZ BANKACILIK
PRENSİPLERİ AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ........................................... 52
4. SUKUKUN KAVRAMSAL ÇERÇEVESİ ......................................... 55
4.1 SUKUN TANIMI.................................................................................................. 55
4.2 SUKUKUN GENEL İLKELERİ VE ÖZELLİKLERİ ......................................... 56
4.3 SUKUKUN DİĞER YATIRIM ARAÇLARIYLA KIYASLANMASI ............... 57
4.4 SUKUKUN TARİHSEL GELİŞİMİ .................................................................... 59
4.5 SUKUKUN KULLANIM ALANLARINA GÖRE SINIFLANDIRILMASI ...... 63
4.5.1 Proje Endeksli Sukuk ................................................................................................. 63
4.5.2 Varlık Endeksli Sukuk ............................................................................................... 63
4.5.3 Bilanço Endeksli Sukuk ............................................................................................. 64
4.6 SUKUK ÇEŞİTLERİ ............................................................................................ 64
4.6.1 İcara Sukuk ................................................................................................................ 65
4.6.2 Mudaraba Sukuk ........................................................................................................ 69
4.6.3 Muşaraka Sukuk ......................................................................................................... 72
4.6.4 Murabaha Sukuk ........................................................................................................ 74
4.6.5 Selem Sukuk .............................................................................................................. 78
4.6.6 İstisna Sukuk .............................................................................................................. 80
4.6.7 Hibrid Sukuk .............................................................................................................. 83
4.6.8 Diğer Sukuk Çeşitleri ................................................................................................. 83
4.7 DÜNYA SUKUK PİYASASININ GENEL DURUMU....................................... 86
4.8 SUKUKUN TAŞIDIĞI RİSKLER ....................................................................... 90
5. SUKUKUN TÜRKİYE’DEKİ DURUMU VE GELECEĞİ ............. 92
5.1 LİTERATÜR......................................................................................................... 92
5.2 SUKUK İHRAÇLARI AÇISINDAN TÜRKİYE PİYASASININ
DEĞERLENDİRİLMESİ ........................................................................................... 97
5.2.1 Kuveyt Türk Katılım Bankası Sukuk İhraçları .......................................................... 99
5.2.1 Diğer Sukuk İhraçları ............................................................................................... 106
5.3 SUKUKUN HUKUKİ AÇIDAN DEĞERLENDİRİLMESİ.............................. 107
5.3.1 Kira Sertifikaları (Sukuk) Hakkında Tebliğ ............................................................. 107
iv
5.3.2 6111 Sayılı Kanun İle Gelen Düzenlemeler ............................................................. 109
5.3.3 Diğer Hukuki Düzenlemeler .................................................................................... 110
5.4 PİYASA ŞARTLARI AÇISINDAN SUKUKUN DEĞERLENDİRİLMESİ .... 111
5.5 SUKUKUN AVANTAJLI VE DEZAVANTAJLI YÖNLERİNİN TÜRKİYE
PİYASASI AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ ............................................... 115
5.6 TÜRKİYE PİYASASI İÇİN ÖNERİLER .......................................................... 117
6. SONUÇ ................................................................................................. 124
EKLER ..................................................................................................... 127
KAYNAKÇA ........................................................................................... 137
v
TABLO LİSTESİ
Sayfa No.
Tablo 1: Fazlalık Faizinin Tahakkuk Etmemesi İçin Ödeme Şekli ............................... 12
Tablo 2: İlk Dönem Faizsiz Bankacılık İşlemleri .......................................................... 29
Tablo 3: Son Dönem Faizsiz Bankacılık İşlemleri ........................................................ 30
Tablo 4: İslami Finans Fonlarının Sektörlere ve Ülkelere Göre Dağılımı..................... 32
Tablo 5: Sukuk ile Diğer Yatırım Araçlarının Kıyaslanması ........................................ 57
Tablo 6: Sukuk, Bono ve Hisse Senedinin Kıyaslanması .............................................. 58
Tablo 7: Asset-backed (Varlığa Dayalı) ve Asset-based (Varlık Temelli) Sukukların
Karşılaştırılması .............................................................................................................. 68
Tablo 8: Mudaraba ve Muşaraka Arasındaki Farklar .................................................... 72
Tablo 9: Dünya Sukuk İhraçları (Ocak 2001- Aralık 2011) .......................................... 86
Tablo 10: Türkiye Piyasası Sukuk İhraç Tablosu .......................................................... 99
Tablo 11: Dünya 2009-2011 yılları arası Ekonomik Büyüme Rakamları (%) ............ 112
Tablo 12: Türkiye Geneli Menkul Kıymet Stokları ..................................................... 113
Tablo 13: Türkiye’de Özel Sektör Borçlanma Araçları 1990-2011 (Milyon USD) ... 114
vi
ŞEKİL LİSTESİ
Sayfa No.
Şekil 1: Ülkeler Bazında Faizsiz Bankacılığın Toplam Bankacılık Sektörü İçinde Sahip
Olduğu Pay (%) .............................................................................................................. 32
Şekil 2: Katılım Bankalarının Aktif Gelişimi ................................................................. 35
Şekil 3: Global Toplam Sukuk İhraç Miktarları (milyon USD) ..................................... 62
Şekil 4: İcara Sukukunun İşleyişi ................................................................................... 66
Şekil 5: Mudaraba Sukukunun Yapısal Diyagramı ........................................................ 70
Şekil 6: Muşaraka Sukukunun Yapısal Diyagramı ........................................................ 73
Şekil 7: Murabaha Sukukunun Yapısal Diyagramı ........................................................ 77
Şekil 8: SelemSukukunun Yapısal Diyagramı ............................................................... 79
Şekil 9: İstisna Sukukunun Yapısal Diyagramı .............................................................. 81
Şekil 10: Sukuk İhraçlarının Para Birimlerine Göre Dağılımı (2001–Mart 2012) ......... 87
Şekil 11: Sukuk İhraçlarının İç Piyasalarda Sukuk Yapılarına Göre Dağılımı (2001-
2011) ............................................................................................................................... 88
Şekil 12: Sukuk İhraçlarının Uluslarası Piyasalarda Sukuk Yapılarına Göre Dağılımı
(2001-2011) .................................................................................................................... 88
Şekil 13: Toplam Sukuk İhracının İhraççılara Göre Dağılımı (2001-2011 ) ................. 89
Şekil 14: Sukuk İhraçlarının Vadelerine Göre Dağılımı (2001-2011) ........................... 90
Şekil 15: Kira Sertifikalarının İşleyişi ............................................................................ 97
Şekil 16: Kuveyt Türk’ün İlk Sukuk İhracının Yatırımcı Dağılımı (%) ...................... 100
Şekil 17: Kuveyt Türk’ün İkinci Sukuk İhracının Yatırımcı Dağılımı (%) ................. 102
Şekil 18: Kuveyt Türk’ün İlk Sukuk İhracının Diyagramı........................................... 104
Şekil 19: Kuveyt Türk’ün İkinci Sukuk İhracının Diyagramı ...................................... 105
Şekil 20: 2005-2011 Yılları Arasında Katılım Bankalarının Leasing Alacakları ........ 119
Şekil 21: Önerilen Danışma ve Denetleme Kurulu Organizasyon Şeması .................. 122
vii
KISALTMALAR
AAOIFI Accounting and Auditing Organization for Islamic Financial Institutions
(İslami Finansal Kurumlar için Muhasebe ve Denetim Kurumu)
AED Arap Emirlikleri Dirhemi
BHD Bahreyn Dinarı
BSMV Banka Sigorta Muamele Vergisi
C. Cilt
DESİYAB Devlet Sanayi ve İşçi Yatırım Bankası
DET Değiştirilebilir Tahvil
DHMİ Devlet Hava Meydanları İşletmeleri
DJIMTR Dow Jones Islamic Market Turkey
DMO Devlet Malzeme Ofisi
Ed. Editör
G20 Group of 20 (20 Maliye Bakanı ve Merkez Başkanı Grubu)
GES Gelire Endeksli Senet
GOS Gelir Ortaklığı Senedi
HDT Hisse Senedine Dönüştürülebilir Tahvil
HMC Hamad Medical Center (Hamad Sağlık Merkezi)
Hz. Hazreti
Hzl. Hazırlayan
IDB Islamic Development Bank
IDR Endonezya Rupiahı
IFSB Islamic Financial Services Board (İslami Finansal Hizmetler Kurulu)
IIFM International Islamic Financial Market (Uluslararası İslami Finans
Piyasası)
viii
IILM International Islamic Liquidity Management (Uluslararası İslami Likidite
Yönetimi)
İMKB İstanbul Menkul Kıymet Borsası
K/Z Kar-Zarar
KIYEM Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü
KİS Katılma İntifa Senedi
KİT Kamu İktisadi Teşebbüsü
KZOB Kar Zarar Ortaklığı Belgesi
LIBOR London InterBank Offered Rate (Londra Bankalararası Faiz Oranı )
MYR Malezya Ringgiti
OECD Organisation for Economic Co-Operation and Development (Ekonomik
Kalkınma ve İşbirliği Örgütü )
OYHS Oydan Yoksun Hisse Senedi
ÖFK Özel Finans Kurumu
ÖFKBİR Özel Finans Kurumları Birliği
PKR Pakistan Rupisi
QAR Katar Riyali
RM Malezya Ringiti
s. Sayfa
S. Sayı
SAR Suudi Arabistan Riyali
sav Sallallahu Aleyhi Vesellem
SDG Sudan Paundu
SPK Sermaye Piyasası Kurulu
SPV Special Purpose Vehicle (Özel Amaçlı Şirket/Fon)
ss. Sayfadan Sayfaya
ix
TCMB Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası
TDK Türk Dil Kurumu
TKBB Türkiye Katılım Bankalar Birliği
TL Türk Lirası
TMSF Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu
TPAO Türk Petrolleri Anonim Ortaklığı
TSPAKB Türkiye Sermaye Piyasası Aracı Kurumlar Birliği
TÜİK Türkiye İstatistik Kurumu
UKIFS United Kingdom Islamic Finance Secretariat (İngiltere İslami Finans
Sekreteryası)
USD United States Dollar (Amerikan Doları)
UTESAV Uluslararası, Teknolojik, Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Vakfı
vb. Ve benzeri
vd. Ve diğerleri
VDMK Varlığa Dayalı Menkul Kıymet
VKŞ Varlık Kiralama Şirketi
vs. Vesaire
yy. Yüzyıl
1.GİRİŞ
İnsanoğlunun, tarihin başlangıcından beri ihtiyaçlarını karşılamak için tüketim
eğiliminde olduğu bilinmektedir. İnsanlar, ihtiyaçlarını karşılamak için önceleri
avlanmış sonra da tarımla birlikte üretici vasfını ortaya koymuştur. İnsanlar ilk başlarda
ihtiyaçları kadar üretim yapmakta iken, toplumların ilerlemesi ve üretim tekniklerinin
gelişmesi ile birlikte insanlar daha fazla üretmeye başlamışlardır.
Toplumların gelişmesi ile birlikte ihtiyaçlar da fazlalaşmış, insanların birbirleri
ile sahip oldukları malları takas yapmaları bir nevi zorunlu hale getirmiştir. Böylece
ticaret doğmuş ve başlangıçta takas ile yapılan mübadele işlemleri, paranın icadıyla
birlikte yerini paraya bırakmıştır. Paranın insan hayatında yer edinmesinden sonra
ekonomik faaliyetler hız kazanmış ve dolaylı olarak her yeni gelişme farklı bir kurumun
ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Bankalar, sigorta şirketleri, borsalar vb. kurumlar
dünyanın, başta ekonomik alanda olmak üzere, küreselleşmesini hızlandırmıştır. Bu
hızlanma ile birlikte finans sektörü meydana gelmiş, finansal piyasalar oluşmuş ve
finansal piyasa araçları türemiştir.
Finansal piyasa araçlarına ve finansal hizmetlere, her geçen gün, ihtiyaca
binaen yeni birisi eklenmektedir. Faizsiz bankacılık ve faizsiz finans sektörü (nam-ı
diğer İslami Finans Sektörü) de; finansal ürün ve hizmetlere çeşitlilik getirmek,
tasarrufta atıl olarak tutulan sermayeyi yatırıma dönüştürmek yani finansal piyasalara
kazandırmak, inançları dolayısıyla finansal hizmetlere çekinceli yaklaşan insanları
sisteme kazandırmak ve petrol zengini ülkelerin fonlarını bu sektöre kazandırarak kendi
ülkelerinde değerlendirilmesini sağlamak gibi amaçlarla ortaya çıkmıştır.
Dünya ekonomisindeki hızlı gelişmeler, finans sektörünü de direkt olarak
etkilemektedir. 1970’lerden sonra petro-dolar fiyatlarının artması, petrol zengini Orta
Doğu ülkelerinin zenginleşmesine sebep olmuştur. Zenginleşen bu ülkeler çeşitli
ülkelere yatırım yapmakta ve bu ülkeler de ihtiyaçlarına binaen çeşitli finansal ürünler
sunmaktadır. Genellikle faizsizlik prensibine uygun yerlere yatırım yapan bu ülkeler, bu
prensiplere uygun çalışan ürünlerin artmasına ve çeşitlenmesine neden olmuştur.
2
1940’lı 50’li yıllarda teorik çalışmaları yapılan ve 1960’lı yıllarda kurulan ilk
İslami banka ile İslami finans sektörü doğmuş ve gelişmeye başlamıştır. İlk başlarda
sadece banka faaliyeti gerçekleştiren, çeşitli risk sermayesine dayalı proje finansmanı
gerçekleştiren ve kısıtlı bir bölgede işlev gösteren bu sektör hızlı bir büyüme göstererek
günümüzde dünyanın neredeyse her yerinde uygulanmakta ve finansal ihtiyaçların
artmasıyla birlikte, konvansiyonel finans sektörüne sunduğu alternatifleri artırmaktadır.
Günümüzde her konvansiyonel finans ürününün, İslami prensiplere göre çalışan bir
alternatifi bulunmaktadır. Bugün faizsiz bankacılık, bir çok sektörde hizmet
verebilmektedir: bankacılık, sigortacılık, yatırım şirketleri, aracı kurumlar, e-ticaret vd.
Faizsiz finans ürünlerinden en hızlı gelişmeyi gösteren ürün olarak “sukuk”
karşımıza çıkmaktadır. Yaklaşık 10 yıl gibi kısa bir sürede, dünya genelinde 180 milyar
dolarlık bir işlem hacmine ulaşmıştır. Finansal ürünlerin çeşitlendirilmesi, faizsiz
bankalara likidite sağlaması ve yatırımcılar açısından faizsiz bir alternatif sunması
nedeniyle sukuk, önemli bir finansal araçtır. Konvansiyonel tahvilin sağladığı yararları
sağladığı gibi varlığa dayanmasından dolayı daha güvenilir bir finansal araç olduğu
söylenebilmektedir.
Faizsiz finansman ve bankacılık ile ilgili gelişmeler ülkemizde 1980’li yıllarda
başlamıştır. Faizsiz finansman yöntemiyle çalışan Gelir Ortaklığı Senetleri, 1983 yılında
ülkemizde ihraç edilmeye başlamıştır. Aynı yıl içerisinde Özel Finans Kurumlarının
kurulmasıyla ilgili kararname çıkmış ve 1985 yılında kurulan ilk faizsiz bankayla bu
alanda bir ilke imza atılmıştır. 1999 yılında ÖFK’lar Bankacılık Kanunu’na tabi olmuş,
2005 yılından itibaren de Katılım Bankası statüsü kazanmıştır. Katılım bankalarının
ihtiyaçlarını karşılamak, finansal ürün çeşitliliğini arttırmak üzere SPK tarafından çeşitli
ürünlerin düzenlemesi gerçekleştirilmiştir. Kar Zar Ortaklığı Belgesi, Varlığa Dayalı
Menkul Kıymetler ve Katılma İntifa senetleri faizsiz olarak çalışabilen ürünler olarak
piyasaya sürülmüştür.
Global piyasalardaki faizsiz finans piyasası alanındaki gelişmeler ve ülkemizde
faizsiz prensiple çalışan bankaların büyüme rakamları son yıllarda dikkat çekici
boyutlarda gerçekleşmektedir. İslami finans sektörünün dünya genelindeki hızlı
yükselişi, son yıllarda yaşanan finansal krizlerle birlikte alternatif arayışına yönelen
3
dünya ekonomisinin faizsiz prensiplerle çalışan ürünlere yönelinmesi ve sukukun
Türkiye piyasasında henüz tam olarak tecrübe edilmemiş bir ürün olması sukuk
konusunu önemli kılmaktadır.
Bu çalışmanın amacı; faizsiz finans alanında en hızlı büyüyen ve ülkemizde
yeni yeni temeli atılmaya çalışılan “sukuk” (SPK tebliğine göre kira sertifikası)
ürününün, Türkiye piyasasında yeni bir yatırım ve finansman alternatifi oluşturup
oluşturamayacağını analiz etmek ve elde edilen nicel ve nitel veriler ışığında Türkiye
piyasası için öneriler sunmaktır.
Çalışma giriş ve sonuç bölümleri dışında dört ana bölümden meydana
gelmektedir. İlk bölümde faizsiz bankacılığın genel çerçevesinden ve faizsiz bankacılık
prensiplerinden bahsedilmiştir. İkinci bölümde finansal piyasa kavramları genel olarak
anlatışmış ve Türkiye piyasasında işlem görmüş/görmeye devam eden finansal piyasa
araçlarından genel olarak bahsedilmiştir. Bu iki bölüm, faizsiz finans prensiplerinin
kavranması ve sukukun gireceği piyasadaki ürünlerin bilinmesi ve böylece hangi
ürünlere alternatif oluşturabileceğinin bilinmesi açısından önem arz etmektedir. Üçüncü
bölümde sukukun kavramsal çerçevesi çizilmiş, sukuk yapıları anlatılmış ve global
sukuk piyasası çeşitli tablolar ve grafikler yardımıyla analiz edilmiştir.
Son bölümde bu alanda daha önce yapılan eski çalışmalara değinilmiş ve bu
çalışmalarda elde edilen önemli sonuçlar aktarılmıştır. Türkiye’deki bankalar tarafından
yapılan ve yapılacak olan sukuk ihraçlarına değinilmiş ve bu alanda ilk ihracı yapan
Kuveyt Türk’ün sukuk ihraçlarının özellikleri, fon akış diyagramı, yatırımcıların
bölgesel ve sektörel dağılımı anlatılmıştır. Sonra sukukla ilgili ülkemizde yapılan
hukuki düzenlemeler değerlendirilmiş ve Türkiye piyasasının durumu çeşitli grafikler
ve tablolar yardımıyla anlatılmıştır. Daha sonra Türkiye piyasasının sukuk ihraçları
açısından avantajları, dezavantajları ve sorunları ele alınmıştır.
Son olarak da yapılan literatür çalışması, elde edilen veriler, global
piyasalardaki gelişmeler ve Türkiye piyasasının genel görünümü ışığında sukukun,
Türkiye sermaye piyasasına iyi bir alternatif olabilmesi, sağlıklı gelişmesi ve işleyişi
için çeşitli öneriler sunulmuştur.
4
2. GENEL OLARAK FAİZSİZ BANKACILIK SİSTEMİ VE
DURUMU
Günümüzde bankacılık işlemleri, konvansiyonel bankaların dışında, kendine
has prensiplere sahip olan faizsiz bankalar tarafından da gerçekleştirilebilmektedir.
Bankacılık sektörünün gelişimine bakıldığında, bu bankaların ortaya çıkışını sağlayan
çeşitli sebepler belirmektedir. Son yıllarda faizsiz bankacılık sektörünün, her ne kadar
dünya genelinde bankacılık sektöründe almış olduğu pay konvansiyonel bankalara
oranla daha az olsa da, gelişimi ve büyümesi kayda değer bir şekilde yüksektir.
Bu bölümde faizsiz bankacılık sektörünün genel kapsamı ele alınmaktadır. Bu
bölümde öncelikle faiz kavramı irdelenmekte, kar ve kira gibi benzetilen diğer
kavramlardan farkı ortaya konulmaktadır. Faiz kavramının iyi bilinmesi sonraki
bölümlerde anlatılacak olan finansman teknikleri açısından önem arz etmektedir. Daha
sonra faizsiz bankacılık sistemini ortaya çıkaran nedenlere değinilmekte ve bu
bankaların genel çalışma prensipleri anlatılmaktadır. Son olarak da faizsiz bankacılığın
dünyadaki ve Türkiye’deki gelişimi ve bu sektörün büyüklüğü çeşitli grafiklerle ifade
edilmektedir.
2.1 FAİZ, KAR VE KİRA KAVRAMSAL ÇERÇEVESİ
Faizsiz bankacılık sisteminin anlaşılması için, faizsiz bankacılığın
konvansiyonel bankalardan ayrılan önemli noktalarının bilinmesi gerekmektedir. Bu
kavramların iyi bilinmemesi durumunda faizsiz bankalar, konvansiyonel bankalarla
aynıymış gibi görülebilmektedir.
Faizsiz bankacılığı, konvansiyonel bankacılıktan ayıran temel özelliklerinden
bir tanesi olan faizin bankacılık işlemlerinde kullanılmamasıdır. Faizin tanımının iyi
yapılmış olması ve “Faizsiz Bankacılık”
*
literatüründe faiz kavramının ne demek
olduğunun iyi kavranılması, bu iki tip bankacılık sisteminin ayırt edilmesi açısından
önem arz etmektedir. Genellikle faiz, kar ve kira kavramları ile aynı görüldüğü ya da
*
Uluslararası literatürde genelde İslami Bankacılık (Islamic Banking) terimi kullanılmaktadır. Faizsiz Bankacılık
(Interest-free Banking) şeklinde, Türkçe literatürlerde de Katılım Bankacılığı (Participation Banking) terimleri
kullanılmaktadır. Günümüzdeki uygulamalar göz önünde bulundurulduğundan ve global olarak konu incelendiğinden
genel olarak Faizsiz Bankacılık teriminin kullanılması tercih edilmiştir. Ancak tam anlam karşılığını vermesi
açısından çalışma içerisinde yer yer İslami Bankacılık ve Katılım Bankacılığı tabirleri de kullanılmaktadır.
5
benzetildiği için faizsiz bankaların diğer konvansiyonel bankalarla karıştırılması söz
konusu olmaktadır. Bu nedenle öncelikle faizin ne olduğunun, faizin çeşitlerini ve
yasaklanma nedenlerinin bilinmesi gerekmektedir. Böylelikle faizin, kar ve kira ile
kıyaslanabilineceği aralarındaki farkın idrak edilebilineceği düşünülmektedir.
Faiz kavramının kar ve kira kavramlarıyla kıyaslanmadan önce, faizin kısaca
tarihi süreç içerisindeki durumunun bilinmesinin, düşünürlerin ve iktisatçıların bu
konudaki görüşlerinin aktarılmasının konunun iyi anlaşılması açısından faydalı olacağı
için çalışmanın bu bölümünde bu kavramlar detaylı olarak anlatılmaktadır. Bölüm diğer
kısımlarında ise faizsiz bankacılığı meydana getiren sebeplere yer verilmekte ve faizsiz
bankacılığın genel çalışma prensiplerine değinilmektedir. Bölümün sonunda da faizsiz
bankacılık sisteminin dünyadaki ve Türkiye’deki gelişimine ve son durumuna
değinilmektedir.
2.1.1. Faizin Tanımı
Faiz kelimesi dilimizde terim anlamıyla kullanılmaktadır. Faiz kelimesinin
dilimizde terim anlamı dışında kullanımı yoktur. Faizin tanımı sözlüklerde, günümüzde
kapitalist ekonomi modelinin hakim olması nedeniyle, kapitalist ekonomi modelinde
kabul gören faiz tanımlarına göre tanımlanmıştır. Faizsiz Bankacılık açısından faizin
tanımı ise İslami ekonomik görüşün faize yaklaşımını yansıtacak şekilde yapılmıştır.
Tarihsel süreç içerisinde toplumlar faizi farklı şekillerde tanımlamış ve
yorumlamışlardır. Bu tanımlar ve toplumların faize bakış açıları, ilgili başlık altında
incelenecektir.
Faizin tanımı, TDK(Türk Dil Kurumu)’nın sözlüğünde “İşletmek için bir yere
ödünç verilen paraya karşılık alınan kâr, getiri, ürem, nema.” ve “Kapitalist
ekonomide, artık değerin değişikliğe uğramış biçimi olarak paranın fiyatı, kiralanan
paranın kira bedeli.”
1
şeklinde yer almaktadır. TCMB(Türkiye Cumhuriyeti Merkez
Bankası) terimler sözlüğünde faiz, “Üretim faktörlerinden sermayenin elde ettiği
getiridir. Diğer bir ifade ile paranın kullanım bedelidir.”
2
şeklinde tanımlanmıştır.
1
http://www.tdksozluk.com/s/faiz/
2
http://www.tcmb.gov.tr/yeni/iletisimgm/sozluk.htm#faiz
6
Günümüz Türkçe’sinde faiz olarak kullanılan kelimenin karşılığı Arapça’da
“riba”dır ve literatürde genellikle bu şekilde kullanılmaktadır. Riba kelimesi
Türkçe’deki faiz kelimesi gibi olmayıp terim anlamının dışında da anlamlar ifade
edebilmektedir. Riba, kelime anlamı olarak fazlalık, artış, yükseklik
3
, büyüme ve
yücelme
4
veya gelişme
5
gibi anlamlara gelmektedir. İngilizce’de ise riba kelimesinin
karşılığı “usury” ya da “interest” şeklindedir
6
. “Usury” kelime anlamı itibariyle tefecilik
manasına da gelmektedir. Tarihsel süreç içerisinde usury kelimesi daha az tepki çeken
interest kelimesi ile yer değiştirmiştir. Almanca’da “zins” , Fransızca’da ise “interêt”
tabiri literatürlerde yer edinmiştir.
7
Riba ile faiz kavramlarının birbirinin aynısı olmadığı, her faizin riba olarak
görülemeyeceği ile ilgili görüşler de bulunmaktadır.
8
Ancak bu görüşler genelde zayıf
görülmüş ve eleştiriye maruz kalmıştır.
9
Yapılan bu tanımlar ışığında “İki kişi arasında gerçekleşen herhangi bir alım-
satım, ödünç veya aynı cins malların mübadelesi işlemlerinde taraflardan birinin,
herhangi bir sebeple (ör: borcun gecikmesi, mübadele edilen mallar arasındaki kalite
farkı vs.) karşı tarafa ödemiş olduğu karşılığı olmayan fazlalığa faiz denir.” şeklinde bir
genel tanımlama yapabiliriz.
Kar kavramı da bu tanıma dahilmiş gibi algılanabilir fakat kar kavramı bu
tanımın dışındadır. Çünkü kar elde edebilmek için bir karşılık verilmektedir. Fakat faiz
geliri için bir karşılık verilmemektedir. Bu kavramlar arasındaki irdeleme ileriki bir
bölümde yapılacağından bu bölümde detaylara girilmemiştir.
2.1.2. Tarihsel Süreç İçerisinde Faize Bakış
3
Nezih Hammad, İktisadi Fıkıh Terimleri, Recep Ulusoy (çev), 1.Basım, İstanbul: İz Yayıncılık, 1996, s.279
4
Ziauddin Ahmad, “Riba Teorisi”, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Ali Rıza Gül (çev.), Cilt.44,
Sayı.1 (2003), s.454
5
Mevdudi, Faiz, N.Ahmet Asrar (çev.), İstanbul: Hilal Yayınları, 2004, s.99
6
Ibrahim Warde, Islamic Finance in the Global Economy, Edinburgh: Edinburgh University Press, 2000, s.243
7
Servet Armağan, İslam Ekonomisi, 1.Basım, İstanbul: Gündönümü Yayınları 2005, s.187
8
Abdil Karakuş, “İslam Hukuk Kaynaklarındaki Faiz Kavramının Modern Ekonomi Bağlamında Yeniden
Değerlendirilmesi”, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Kahraman Maraş Sütçü İmam Üniversitesi SBE, 2006),
s.5
9
Yunus Vehbi Yavuz. “İslam’da Faiz Meselesine Yeni Bir Bakış Adlı Kitap Üzerine Düşünceler”, İslami
Araştırmalar Dergisi, Cilt. 5, Sayı. 3, Temmuz 1991, s. 220-230, İsmail Özsoy, Faiz ve Problemleri s.174-177
7
Faiz; tarihi süreç içerisinde toplumlar tarafından farklı şekillerde
tanımlanmıştır. İlk çağdan günümüze kadar çeşitli tanımlar ve yorumlar yapılarak faiz
konusu ele alınmıştır. Din adamları ilahi yasakların olmasından dolayı konuyu
irdelemiş, filozoflar daha çok toplumsal etkilerini gözeterek konuyu ele almışlardır.
İktisatçılar ise daha çok faizin iktisadi olarak etkilerini gözeterek faizi
tanımlamışlardır.
10
İlk çağ filozoflarından Eflatun ve Aristo, faizi, çirkin bir kazanç yolu olarak
görmekle birlikte, Aristo paradan para kazanmanın gayri ahlaki olduğunu
söylemektedir.
11
Faizciliğin Babil’de tapınakların halka verdiği borçlar karşılığında aldıkları faiz
(siptou)
12
nedeniyle ilk olarak bu dönemde hasıl olduğu söylenmektedir. Borçların
karşılığında alınan bu fazlalık sebebiyle sosyal adaletsizlik artmış ve Hammurabi
M.Ö.20.yy’da olaya müdahale ederek faiz oranlarına sınırlama getirmiştir.
13
Daha
sonraki dönemlerde; birçok eski toplumda (Roma, Mısır, Eski Yunan vs.) da faizin
topluma etkisi olmuştur. Toplumu ahlaki, sosyal ve ekonomik yönden kötü yönde
etkilediği hem o dönemin yazarları tarafından belirtilmiş, hem de bu etki krallar
tarafından fark edilmiş ve dönemin kralları faiz ile mücadele etmişlerdir. O dönemdeki
toplumlar, faizin kötü etkilerinden kurtulmak için faize sınırlamalar getirilmişse de,
faizin ahlak dışı bir unsur olduğu duygusu unutturulamamıştır.
14
Beşeri bir hukuk sistemine sahip olan bu toplumlar, genelde faizi kökten
yasaklamak yerine kısıtlamalar ya da kısmi yasaklar getirmekle yetinmişlerdir. Bu
toplumların dışında ilahi bir hukuk sistemine sahip Yahudi ve Hristiyan toplumlarında
ise faiz kökten yasaklanmıştır.
15
Tevrat’ta birçok yerde faiz yasağı ile ilgili hükümler
yer almaktadır.
16
Fakat Yahudiler daha sonraları Tevrat’ı tahrif edip, faiz yasağını
sadece Yahudi olanlara has kılmışlardır. Yahudi olmayanlar için ise faiz almaya devam
10
İsmail Özsoy, Faiz ve Problemleri s.11
11
İsmail Özsoy, “Faiz”, İslam Ansiklopedisi, C.12 İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı,1995, s.110
12
İshak Emin Aktepe, Faiz ve Finansman Hadisleri, 1.Basım, İstanbul: Yedirenk Kitap, 2010, s.30 ( Zeytinoğlu,
Erol, İktisat Tarihi s.24-25)
13
Aktepe, s.30 (Zeytinoğlu s.26-27)
14
İsmail Özsoy, “Faiz”, İslam Ansiklopedisi, s.110
15
İsmail Özsoy, “Faiz”, İslam Ansiklopedisi, s.110
16
İsmail Mutlu, Faiz, 1.Basım, İstanbul: Mutlu Yayıncılık, s.26-28
8
etmişlerdir. Hatta bu yaptıklarını haklı kılmak için kendi kutsal kitapları olan Tevrat’a
dahi yabancılardan faiz alınabileceğiyle ilgili hükümleri koymuşlardır. Kur’an-ı
Kerim’de de bu konuyla ilgili görüşler bulunmaktadır.
17
Hristiyan toplumu ise faiz yasağını koruyabilmek için uzun süre direnmiştir.
Orta çağda kilise hakimiyetinin güçlü olması nedeniyle faiz sert bir şekilde
yasaklanmıştır. Daha sonraları kilisenin gücünün zayıflaması ile birlikte kademe
kademe faiz serbest hale gelmiştir. Bu dönemde faiz (interest) kelimesi riba (usury)
yerine geçmeye başlamıştır. Faiz (interest), riba (usury)’e göre daha az oranlı bir
fazlalığı ifade etmektedir.
18
Bu düşüncenin İtalyan papaz Thomas Aquinas (Akinolu
Thomas)’ın (1225-1274) ödünç alış-verişi yapılan kişiler arasında faizin olup
olmadığını dile getirmesiyle başladığı söylenmektedir. Akinolu Thomas, borç
karşılığında verilen borçlunun bir nevi şükranını ifade eden fazlalığı faiz olarak
görmemektedir.
19
Akinolu Thomas’ın bu görüşlerinin, faiz (interest) ve riba (usury)
ayrımının oluşmasında bir temel unsur olduğunu söyleyebiliriz. Bu düşünce haliyle
daha sonra gelecek din bilginlerini etkilemiştir. Martin Luther (1483-1546) her ne kadar
faiz yasağını koyu bir şekilde savunsa da bu düşüncesi yumuşamıştır. Daha sonra da
Jean Calvin (1509-1564) faizli borçlanmanın yasak olmadığı görüşünü savunmuştur.
20
Merkantilistler (1500-1700) para ile sermayeyi aynı görmüşlerdir. Bu nedenle
faizi; arazinin kirası ya da paranın (kapitalin) kirası olarak kabul etmişlerdir.
21
Fizyokratlara göre tarımın düşünce sistemlerinin merkezinde yer almasından olsa gerek,
şöyle bir düşünceye sahip olmuşlardır; “Toprak üretkendir ve rant sağlar. Dolayısı ile bu
rant sağlamaya yarayan para da ancak belli bir faiz karşılığında ödünç verilebilir.”
22
Merkantilist düşünürlerin birçoğunun sahip olduğu “faiz, kapitalin kirasıdır”
düşüncesinin yanında, faizin belirli bir haddinin olması gerektiğini ve dolayısıyla düşük
faiz oranını savunmuşlardır. Tüm bu çabalara rağmen bu dönemde faiz hadlerinin düşük
seviyede tutulması konusunda başarıya ulaşılamamıştır. Faizin alınma sebebi için çeşitli
17
İshak Emin Aktepe, İslam Hukuku Çerçevesinde Finansman ve Bankacılık, 1.Basım, İstanbul: Bilge Yayınları,
2010, s.56
18
Anwar İqbal Qureshi, Faiz Nazariyesi ve İslam, Salih Tuğ (çev.), İstanbul: İrfan Yayınevi: 1972, s.37-39
19
Mutlu, s.31
20
Mutlu, s.32 (Para, Faiz ve islam Erol zeytinoğlu)
21
Qureshi s.40, (Herchner, E.F., Mercantilisim, cilt 2, s. 200 )
22
Özsoy, Faiz ve Problemleri, sf. 28
9
görüşler ortaya konulmuş, ancak bu görüşlerin faizin tam olarak alınma sebebini
açıklama konusunda ise yeteri kadar başarılı olunamadığı düşünülmektedir.
23
Klasik iktisatçılardan Adam Smith ve David Ricardo faizi, parayı kullanan
kişinin parayı kullanmasından dolayı elde ettiği kazanca karşılık olarak, ödünç veren
kişiye ödediği bedel, şeklinde tanımlamışlardır. Ricardo: paranın kullanılmasıyla
kazancın büyük olduğu zaman, o parayı elde etmek için de aynı oranda büyük bir pay
verilmesini söylemiştir. Buradaki büyük pay ile verilmesini öngördüğü “faizi”
kastetmektedir. Ancak klasik iktisatçıların açıklamakta aciz kaldıkları nokta ise;
değişken bir gelir karşında öngördükleri sabit bir faiz oranı olmuştur.
24
Çünkü kazanç
değil de kayıp ya da beklenenin altında bir kazanç olduğu koşullarda ise neden sabit bir
faiz ödemesi yapılacağı bir muamma olarak kalmaktadır.
25
Keynes, klasik iktisatçıların “faiz oranı tasarrufu teşvik eder” şeklindeki
görüşlerini eleştirerek, tasarruf ve yatırım arasındaki dengeyi, faiz oranından ziyade
gelir düzeyinin sağladığını söyleyerek, kendi görüşünü belirtmiştir.
26
Nassau William Senior, tasarrufun bir fedakarlık gerektirdiği yani paranın
sağlayacağı faydalardan vazgeçmeyi gerektirdiği tezini savunmuştur. Fakat bu görüş
zenginlerin her hangi bir zahmete katlanmadan tasarrufta bulunmalarından ötürü birçok
eleştiriye maruz kalmıştır. Alfred Marshall ise “imsak(el çekmek)” yerine “bekleme”
terimlerini kullanmıştır. Marshall, tüketimi ertelemeyi sağlaması için teşvik edici bir
şeyin olması gerektiğini söylemiştir. Bu ertelemeyi “teşvik edici”yi faiz olarak
belirtmiştir.
27
J.M.Lauderdale ise sermayenin emek yerine ikame edilebileceğini
belirtmiş ve sermayenin üretim artışına neden olması nedeniyle de faizin var olduğunu
söylemiştir.
28
Bu görüş ilk bakışta tutarlı gibi gözükse de emek olmadan sadece sermaye
ile üretim yapılamayacağı düşünüldüğünde ve bir de sermayenin üretim değil de
tüketim için kullanıldığı zamanlarda faiz alınmasının tutarsız olduğu görülmektedir.
23
M.A Mannan, İslam Ekonomisi Teori ve Pratik, Bahri Zengin ve Tevfik Ömeroğlu (çev.). 4. Basım. İstanbul:
Fikir Yayınları, 1980, sf.229, Qureshi, s.39-41
24
Mannan, s.230
25
Özsoy, s.29
26
Mannan, s.230
27
Qureshi s.47 , Mannan s.231
28
Özsoy, İslam Ansiklopedisi, s.111
10
Böhm Bawerk’in teorisine göre şu andaki bir mal, gelecekteki tür ve
miktarından daha değerlidir. Bu teori agio (para farkı) teorisi olarak da bilinmektedir.
İktisadi bir bireyin şimdiki malı, gelecektekine tercih etmesi faiz olgusunun oluşmasının
asıl sebebi olarak görülmektedir.
29
Bu nedenle gelecekteki mal ile şimdiki aynı
miktardaki malın mübadele işleminde bir para farkı (agio) verilmelidir. Böhm
Bawerk’in bu tespiti, kendisinden on üç asır önce yaşamış olan Hz.Peygamber (sav)
tarafından aynı miktarda ve aynı cinsteki bir mal veya paranın vadeli satışının faiz
olacağı gerekçesiyle yasaklanması gerçeği ile örtüşmektedir. Böhm Bawerk bugünkü
malın daha değerli olduğunu savunan bir tek taraflı görüşü belirtirken, Hz.Peygamber
(sav) ise her iki yönde de olabileceği ve bunun önceden tespit edilemeyeceğini
bildirmektedir. Bu nedenle her iki tarafın hakkının korunması adına kendi cinsinden
vadeli para ve mal mübadeleleri yasaklanmıştır.
30
Keynes faizi, insanların alış veriş ihtiyacı, ihtiyatlı davranma vd. sebeplerden
dolayı tasarruflarını nakit olarak elde tutma isteklerine (likidite tercihi) karşı bir tedbir
olarak görmektedir. İnsanlar genel olarak parayı nakit olarak elde tutmaya eğilimli
olduklarından, bu parayı yatırıma yönlendirilmesi için bir faiz ödenmesi
gerekmektedir.
31
Keynes binlerce yıllık tasarruflara rağmen dünyanın çekmiş olduğu
sermaye malları sıkıntısını önceleri araziye şimdi ise paraya verilen yüksek faize
bağlamaktadır.
32
Faiz teorileri genellikle faizi bir ilke olarak benimsemektedirler. Faizin
kaynağının, haklılığının ve dayandığı gerekçelerin açıklanması noktasında faiz teorileri,
açık ve kesin bir hükme varamamaktadır. Günümüzde ise faizin haklı olup olmamasının
ispatlanmasından ziyade faiz haddinin belirleme noktasında tartışmalar devam
etmektedir.
33
29
İsmail Seyrek ve Zekeriya Mızırak, “Faiz Teorileri Üzerine Bir İnceleme: Finansal İstikrarsızlık Hipotezinin Temel
Dayanağı”, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Sayı.22 (Ekim 2009), s.388
30
Özsoy, İslam Ansiklopedisi, s.111
31
Özsoy, İslam Ansiklopedisi, s.112
32
Qureshi, s.65
33
Özsoy, İslam Ansiklopedisi, s.112
11
2.1.3 Faiz Çeşitleri
Faizin çeşitlendirmesi yapılırken günümüz iktisadi uygulamaları açısından ve
İslam (dolayısıyla faizsiz bankacılık) açısından çeşitleri diye iki ana sınıfa ayırmamız
mümkün olmaktadır.
2.1.3.1 İslam’a Göre Faiz Çeşitleri
İslam’a göre faizi; borç faizi(ribe’d deyn) ve alış-veriş faizi (ribe’l-bey) diye
ikiye ayırabilinmektedir.
34
Borç faizi İslam hukukuyla ilgili kitaplarda aynı zamanda
Cahiliyye ribası (faizi) şeklinde de bilinmektedir.
35
Cahiliyye faizi diye terimleşen borç faizi, İslamiyet’ten önceki Arap
toplumunda yaygın olarak görülen bir faiz çeşididir. Bir kişiye belirli bir vadeye kadar
borç verilip her ay faiz alınıp süre sonunda da anapara istenmekteydi. Eğer borçlu
ödemeyi gerçekleştiremezse faiz arttırılarak vade uzatılırdı.
36
. Aynı şekilde faizli veya
faizsiz bir borç verilip vade bitiminde vadesinin uzatılmasına karşılık borç miktarının
arttırılmaktaydı. Bir de vadeli borç işleminde vade sonunda “ödüyor musun yoksa
arttırıyor musun?” denilerek borç miktarı arttırılıp yeni bir vade belirlenmekteydi.
37
Bu
şekilde borçlar iki ya da üç katına çıkmaktaydı.
38
Bu borç şekli günümüz tabiriyle bir “kredi” anlaşması örneğidir diyebiliriz.
Günümüzde bankaların vermiş oldukları krediler, mevduat hesaplarına dağıtmış
oldukları faizler ve tahvillere ödenen faizler bu faiz türünün kapsamı içindedir.
Alış-veriş faizi(ribe’l-bey) de kendi içinde erteleme faizi(ribe’l nesie) ve
fazlalık faizi(ribe’l fadl) şeklinde ikiye ayrılmaktadır.
39
İsimlerinden de anlaşılacağı
üzere fazlalık faizi (ribe’l fadl) peşin yapılan alış verişlerde, erteleme faizi(ribe’l nesie)
ise vadeli yapılan alış-verişlerde ortaya çıkmaktadır.
34
İsmail Özsoy, Özel Finans Kurumları, 1. Basım, İstanbul: Asya Finans Kültür Yayınları, 1997, s.66
35
Hammad, s.279
36
Aktepe, Faiz ve Finansman Hadisleri, s.31
37
Aktepe, Faiz ve Finansman Hadisleri, s.32
38
Ahmad, s.453
39
Hammad, s.280
12
Alış-veriş faizinin temel dayanak noktası Hz. Peygamber (sav)’in konuyla ilgili
söylemiş olduğu literatürde altı mal hadisi diye bilinen hadisidir. Hadis “Altına karşılık
altın, gümüşe karşılık gümüş, buğdaya karşılık buğday, arpaya karşılık arpa, hurmaya
karşılık hurma, tuza karşılık tuz, misli misline eşit ölçülerde ve peşin mübadele
edilmelidir. Mallar farklı cinslerden ise, istediğiniz gibi (peşin veya veresiye ve
istediğiniz miktarlarda) mübadele edebilirsiniz.”
40
şeklinde geçmektedir. İslam
hukukçuları bu hadise göre faizin tahakkuk etmesi hususunda farklı görüşler
bildirmişlerdir. Faizin tahakkuk etmesini buradaki altı mal ile sınırlayanlar olduğu gibi
bu hadiste adı geçen altı malın örnek teşkil etmesi için verildiğini söyleyenler de ise
tartılabilirlik, yiyecek maddesi olma veya saklanıp depolanabilen mal olma özelliğinden
yola çıkarak faiz olup olmama hususunda görüşler ortaya çıkmıştır.
41
Aşağıdaki tabloda
faizin tahakkuk etmemesi için hadiste bahsedilen ürünlerin alışverişi esnasında ne
şekilde ödeme yapılması gerektiği görülmektedir.
Tablo 1: Fazlalık Faizinin Tahakkuk Etmemesi İçin Ödeme Şekli
Değerli Madenler
Yiyecekler
Altın
Gümüş
Buğday
Arpa
Hurma
Tuz
Değerli Madenler
Altın
EP*
P**
S***
S
S
S
Gümüş
P
EP
S
S
S
S
Yiyecekler
Buğday
S
S
EP
P
P
P
Arpa
S
S
P
EP
P
P
Hurma
S
S
P
P
EP
P
Tuz
S
S
P
P
P
EP
Kaynak: Servet Armağan, İslam ekonomisi, s.199
*Eşit ve Peşin Ödeme
**Peşin Ödeme
***Serbest Ödeme.
Aynı cins, ölçü ile ya da tartı ile alış-verişi gerçekleştirilen malların kendi
cinsleriyle mübadelesinden birinin diğerinden fazla olma durumunda fazlalık faizi
40
Özsoy, Özel Finans Kurumları, s.69
41
Abdulaziz Bayındır, “İslam’da Faiz Mefhumu ve Unsurları”, Para, Faiz ve İslam, İstanbul: İSAV Yayınları, 1987,
s.129-136
13
ortaya çıkar. Bu faiz türü metre ile veya sayı ile satılan mallarda tahakkuk etmez.
42
Vadeli yapılan bir mübadele sırasında eğer işlem para ile yapılmıyorsa bedeller, cinsler
ve miktarlar arasındaki fark olsun veya olmasın veresiye faizi ortaya çıkar.
43
Örneğin on
yumurtayı, on veya on beş yumurta karşılığında veresiye olarak satmak faizin bu türüne
örnek verilebilir.
Faizin hangi durumlar ortaya çıktığıyla ilgili bir kaç örnek verilirse konu daha
iyi anlaşılacaktır. Örneğin bir ölçek iyi hurmanın iki ölçek kötü hurmayla mübadelesi
faizi meydana getirir. Böyle bir durumda kötü olan hurmanın satılıp, iyi olan hurmanın
parayla satın alınılması tavsiye edilmektedir.
44
İslam’da kalite, ayar ve işçilik farkları
tam olarak mal gibi görülmediği için mübadele işlemlerinde bir değeri yoktur.
45
Örneğin işlemiş 10 gram altın ile işlenmemiş 15 gram altının mübadelesinde faiz
tahakkuk eder. Bu yüzden bu gibi mübadele işlemlerinde altınlardan birinin satılıp
diğerinin karşılığı para ile alınması gerekmektedir.
Vadeli işlemlerde ise dikkat edilmesi gereken husus mübadele işleminde araya
vade girdiği zaman yapılan işlemin para ile yapılması gerekliliğidir. Örneğin aynı cins
ve miktarda mal bile olsa vadeli veresiye işleminin yapılması faizin ortaya çıkmasına
neden olmaktadır. Çünkü vadenin araya girmesi iki bedel arasında bir fark ortaya
çıkarabilmektedir. Mesela kaliteli bir ölçek buğday 5 TL ve kalitesiz buğdayın ise iki
kilogramı 5 TL olsun. İki malın para araya girmeden peşin mübadelesi faizi ortaya
çıkarır. Aynı şekilde veresiye mübadelesi de faizi meydana getirir. Çünkü vade dolunca
kaliteli buğday 6 TL olabilirken diğerinin fiyatı sabit kalabilir. Bu belirsizlik nedeniyle
vadeli işlemlerde faizin tahakkuk etmemesi için para ile alış-veriş yapılmalıdır.
Bir durumu daha belirtmek gerekirse o da ödünç işlemi ile borç işleminin farklı
olduğudur. Borç bir sözleşme veya tazminat nedeniyle ortaya çıkan ödeme yüküdür.
Ödünç ise tüketmek ve daha sonra dengini vermek üzere alınan borçtur.
46
Örneğin bir
kişi, başka bir kişiye borç olarak belli bir miktar altın ödünç vermiş olsa ve ödüncü alan
kişi belli bir süre(vade) geçtikten sonra borcunu öderse eğer faiz tahakkuk etmez.
42
Döndüren, Hamdi, Delilleriyle Ticaret ve İktisat İlmihali, İstanbul: Erkam Yayınları, 1993, s.388.
43
Özsoy, ÖFK, s.70
44
Aktepe, Faiz ve Finansman Hadisleri, s.148-149.
45
Özsoy, Özel Finans Kurumları, s.70
46
Abdulaziz Bayındır, Ticaret ve Faiz, 1.Baskı, İstanbul: Süleymaniye Vakfı Yayınları, 2007, s.49.
14
Genel hatlarıyla İslam hukuku literatüründe yer alan faiz çeşitleri yukarıda
belirtilen faiz türledir. Faizin nasıl tahakkuk edeceği konusunun anlaşılması açısından
verilen örnekler temel anlamda yeterli olduğu düşünülmektedir.
47
2.1.3.2 Günümüz İktisat Uygulamalarına Göre Faiz Çeşitleri
Faizin günümüz iktisat uygulamalarında birçok farklı çeşidi mevcuttur.
Bankacılık ve diğer bazı finansal işlemlerde rastlanılabilen bu faiz türlerinin bilinmesi
faiz kavramanın iyi anlaşılması açısından faydalı olacaktır.
Basit Faiz: Vade sonunda anaparayla birlikte ödenmesi taahhüt eden faiz
oranıdır. Genellikle kağıt üzerinde faiz denilince kastedilen basit faizdir.
Nominal ve Reel Faiz: Bankacılık ve diğer finansal kurumların yaptığı
işlemlerde duyurdukları faiz oranları nominal faiz oranıdır. Nominal faiz oranı herhangi
bir düzeltme ve ayarlama yapılmamış faiz oranı olması itibari ile de basit faizle aynıdır
denilebilir.
48
Enflasyon neticesinde para değerlerinde değişiklik meydana
gelebilmektedir. Bu nedenle bu enflasyonun satın alma gücüne etkisine göre belirlenen
faize de reel faiz denilmektedir. Diğer bir ifade ile nominal faiz kredi işleminin
alacaklıya para birimi cinsinden, reel faiz ise paranın satın alabileceği mal ve hizmet
cinsinden sağladığı gelirdir. Enflasyonun olmadığı, yani para değerinin değişmediği
durumlarda nominal faiz ile reel faiz birbirine eşit olacaktır.
49
Negatif ve Pozitif Faiz: Faiz işlemlerinde yukarıda tanımladığımız gibi
nominal faiz her zaman pozitif değerlidir. Fakat vade sonunda reel faiz negatif veya
pozitif olabilir. Eğer vade sonunda anaparadan daha az mal satın alma gücü söz konusu
ise faiz negatiftir.
Sabit ve Değişken Faiz: Belirlenen faiz oranının değişmeyeceği yapılan
sözleşmede belirtilmişse sabit faiz, eğer bu oran belirli şartlar altında değişiklik
gösterecekse değişken faiz söz konusudur.
47
Faizin tahakkuk ettiği durumlar hakkında detaylı bilgi için bkz. Armağan, age., s.184-245, Özsoy, “Faiz”, İslam
Ansiklopedisi, s.110-125
48
Sami Uslu, İslam’da Faiz Yasağı ve Çağdaş Finans, 1.Baskı, İstanbul: Zafer Yayınları, 2005, s.25.
49
Sabri Orman, “Modern İktisat Literatüründe Para, Kredi ve Faiz” , Para, Faiz ve İslam, İstanbul: İSAV Yayınları,
1987, s.66-67
15
Serbest ve Kontrollü Faiz: Faiz oranları piyasa şartlarının arz talep dengesine
göre serbestçe belirlenebiliyorsa serbest faiz oranı vardır. Eğer faiz oranları herhangi bir
otorite tarafından tek yönlü olarak belirleniyorsa kontrollü faiz mevcuttur.
50
Bileşik Faiz: Basit bir faiz oranının her dönem itibariyle anapara ve faizin
toplamı üzerine aynı faiz şartlarıyla uygulanmasıyla oluşan faiz tutarına bileşik faiz
denir. Örneğin 100TL’lik %10’dan 2aylık basit faiz oranıyla elde edilen faiz geliri
(100x0,1x2) 20TL iken bileşik faizde ise (100x(1,1)
2
- 100) 21TL’dir. Bileşik faiz bir
nevi faiz üzerinden faiz kazanmaktır. Bankalar genelde kredi işlemlerinde faiz oranını
duyururken bileşik faiz olduğunu duyurmazlar. Bu da uzun vadede faizin katlanarak
anaparayı dahi katlaması demektir.
İskonto Faizi: Gelecekteki değeri bilinen bir miktar paranın, belirli bir faiz
oranı üzerinden bugünkü değerinin hesaplanmasıdır. Faktoring şirketleri bu yönteme
başvurarak müşterilerine hizmet sağlarlar. Tefeciler de iskonto faizini kullanarak para
satma işlemi yaparlar.
Gecikme Faizi: Borçlunun, borcunu vadesinde ödememesi durumunda
alacaklının uğradığı zararın karşılığı olarak alınan faizdir. Kredi kartı borçlarının vb.
faturaların zamanında ödenmemesi durumunda uygulanan faiz çeşididir.
51
İtibari ve Efektif Faiz: Tahvillerin üzerinde yazılı olan faiz oranına itibari faiz
oranı denir. Tahvillerin nominal değerleri üzerinde veya altında ihraç edilmesi
durumunda ise tahvil üzerinde belirtilen değerin üzerinde veya altında satılabilir.
Tahvilin piyasa fiyatına göre hesaplanan faiz oranına da efektif faiz oranı veya fili faiz
oranı da denilebilir.
52
Günümüz finans uygulamalarında tanımlarını vermiş olduğumuz faiz türleri
dışında da bazı faiz türleri uygulanmaktadır. Burada verilen faiz türlerinin temel
uygulamalardaki faizleri kavrama açısından yeterli olduğu düşünüldüğünden tek tek
tüm faiz türleri anlatılmamıştır. Burada belirtilen faiz türleri İslam hukuku açısından da
genellikle faiz olarak görülmektedir.
50
Orman, s.66
51
Uslu, s.26-28
52
Orman, s.65
16
2.1.4 Faizin Yasak Olma Nedenleri
İslam inancına sahip insanlar açısından İslam dinindeki emir ve yasaklar bir
sorumluluk arz etmektedir. Bu nedenle bu inanca sahip olan insanlar emir ve yasaklara
uyma zorunluluğu hissetmektedirler. Bu emir ve yasakların geneline bakıldığı zaman
toplumsal yaşam açısından faydalı olduğu rahatlıkla gözlenebilmektedir. Bu farkındalık
benzer yasakların da beşeri sistemlerin sunduğu kanunlara yansımıştır. Örneğin alkol ve
kumar
53
da beşeri kanunlar tarafından ya yasaklanmış ya da sınırlandırılmıştır. Bazen
de koruma için önlem alınacağı belirtilmiştir.
54
Kumar gibi kötü alışkanlıklar hem maddi hem de manevi zararlar vermektedir.
Konuyla ilgili raporlara
55
bakıldığında zararın boyutunun büyüklüğü gün geçtikçe
artmaktadır. Alkol ise bağımlılık yaptığı için sağlık problemlerine, dolaylı olarak da
toplumsal yapının bozulmasına ve ekonomik olarak da zarara neden olduğu
bilinmektedir.
56
Faizin yasaklanma sebebi hakkında ortaya atılan farklı görüşler bugüne kadar
kavranabilen temel görüşlerdir. Faizin zararları aynı zamanda faizin yasaklanmasının
sebeplerini de açıklamaktadır.
57
- Faiz miktarı önceden belirlendiği ve vade sonunda oluşacak fiyatlar önceden
tam olarak kestirilemediği için, faizin haksızlığa neden olabileceği
savunulmaktadır.
58
- Faizin olduğu ekonomilerde, insanlar riske girip teşebbüste bulunmak yerine
emek sarfetmeyeceği bir yatırım olan faize yöneleceği ve bunun sonucunun
da atalete sebep olacağı,
- Faizin olduğu yerde insanların faizsiz borç alıp verme eğilimin olmayacağı
ve bunun insanlar arasındaki dayanışmaya engel olacağı,
53
TCK, md.228 , http://www.tbmm.gov.tr/kanunlar/k5237.html
54
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, md.58 , http://www.tbmm.gov.tr/anayasa/anayasa_2011.pdf
55
Aykut Okur, Kumar (Şans Oyunları) Raporu, İstanbul: Türkiye Yeşilay Cemiyeti, 2011, s.5-20
56
Mehmet Varol, Alkol Raporu, İstanbul: Türkiye Yeşilay Cemiyeti, 2011, s.3-8
57
Armağan, s.217
58
Mohammad Nejatullah Siddiqi, Riba, Bank Interest and Rationale of its Prohibition, 1.Edition, Jeddah: Islamic
Research and Training Institute, 2004, s.41-45
17
- Faiz sermayenin zenginlerin elinde toplanmasına neden olacağı gibi görüşler
faizin yasaklanma sebepleri olduğu savunulmaktadır.
59
- Faize yatırılan paralardan dolayı paraların üretime yönlendirilmeyeceği,
paranın bir elde toplanacağı ve nakit sıkışıklığına sebep olacağından
enflasyonu arttırıcı etkinin olduğu savunulmakta ve bu durum da faizin
zararları arasında görülmektedir.
60
Faizin yasaklanması ile ilgili verilen örneklerden yola çıkarak kişilere,
topluma, ekonomiye, sosyal ilişkilere ve uluslararası ilişkilere zararları olduğu görüşleri
savunulmakta olduğu söylenebilmektedir.
Faiz yasaklanırken tedrici olarak bir yasaklanma söz konusu olmuştur. Faizin
kesin olarak yasaklandığı ayetlerde sadece anaparanın alınmasına izin verdiği
belirtilmiştir.
61
“Müminler! Allah’tan korkun! Eğer inanmış kişilerseniz faizden geriye
ne kaldıysa, bırakın! Bunu yapmadınız mı bilin ki; Allah’a ve Elçisine karşı savaş
halindesiniz. Eğer tevbe ederseniz, ana mallarınız sizindir. Ne haksızlık edersiniz ne de
haksızlığa uğrarsınız.”
62
şeklinde geçen ayetler de önemli olan bir husus da “Eğer tevbe
ederseniz, ana mallarınız sizindir. Ne haksızlık edersiniz ne de haksızlığa uğrarsınız”
kısmında faizin haksızlık nedeni olduğu belirtilmiştir. Bazı kaynaklarda haksızlık zulüm
olarak da geçmektedir.
63
Alacaklının anapara dışında aldıkları da adaletsizlik olarak
değerlendirilmiş ve en temel yasaklanma sebebi eşitsizliğe ve haksızlığa/adaletsizliğe
yol açması gösterilmektedir.
64
Tüketim amaçlı kredilerde bu haksızlığa uğrayan borçlu olmaktadır. Üretim
amaçlı kredilerde ise sabit olarak belirlenen faiz oranı üretimin sonunda elde edilen
gelire göre iki taraftan birine haksızlık etmektedir. Eğer gelir faiz oranından yüksek
çıkarsa faizli borç(kredi) veren daha düşük belirlenmiş faiz oranından dolayı haksızlığa
uğramış olur. Üretimden zarar edildiği durumda ise borçlu daha zor durumda kalacaktır.
59
Cihangir Akın, Faizsiz Bankacılık ve Kalkınma, 1.Basım, İstanbul: Kayıhan Yayınevi, 1986, s.58
60
Mutlu, s.117-118
61
Bayındır, s.71
62
Kur’an, Bakara süresi, Ayet 278-279
63
Özsoy, Faiz ve Problemleri, s.36
64
Siddiqi, s.45
18
Hem faiz ödemesi hem de anapara ödemesi gibi bir zorluğa katlanacak ve de emeğinin
boşa gittiği için tamamen bir adaletsizlikle karşılacaktır.
65
Sonuç olarak diyebiliriz ki; faiz oranının az veya çok olması, faizin başka
isimler altında (fayda, nema, gelir payı) verilmesi, faizli borç(kredi) verilirken amacının
üretim veya tüketim olması, faizi ödeyecek kişinin zengin veya fakir olması, anaparaya
eklenecek olan fazlalığın ilk akitte veya vade uzatılarak eklemesi gibi durumlar arasında
hiçbir fark olmamakla beraber hepsi faiz hükmünde olduğu belirtilmektedir.
66
2.1.5 Faiz ve Karın Karşılaştırılması
Faiz ile kıyaslayabilmek için öncelikle kar kavramını tanımlamak
gerekmektedir. TDK, sözlükte karı “Üretim faktörlerinden biri olan girişimcinin
üretimden aldığı pay.”
67
şeklinde tanımlanmıştır. Arapça karşılığı ise “ribh”tir ve
“ticarette elde edilen kar” şeklinde tanımlanmıştır.
68
Kar kelimesi İngilizcede ise
“profit”
69
olarak karşılık bulmaktadır.
Karın tanımından da anlaşılacağı üzere girişimciye üretiminden dolayı ödenen
paydır. Faiz ise sermaye üzerinden alınan kira ücreti olarak tanımlanmasına rağmen bu
iki kavram karıştırılmaktadır. Hem kapitalist düşünceye sahip olan iktisatçılardan hem
de sosyalist düşünceye sahip olan bir çok iktisatçı bu iki kavramı bir tutmuştur ancak bu
iki kavramın farkını ayırt edebilen iktisatçılar da olmuştur.
70
Karın elde edilebilmesi için üretim, üretim için de emek, sermaye veya riske
katlanmak gerekmektedir.
71
Rizikoyu üstlenmenin, ticari işlemlerde kar elde etmenin
meşru yolu olarak gösterilmektedir.
72
Bir de kar anlayışı İslam ekonomi düşüncesinde
kapitalist ekonomi düşüncesindeki gibi sınırsızlığın aksine normal bir kar oranına izin
verilmektedir.
73
65
Özsoy, Faiz ve Problemleri, s.36
66
Uslu, s.41-43
67
http://tdkterim.gov.tr/bts/
68
Hammad, s.280
69
Muhammad Akram Khan, Islamic Economics and Finance: Glossary, 2.Edition, London: Routledge, 2003, s.158
70
Özsoy, Faiz ve Problemleri, s.84-86
71
Özsoy, Faiz ve Problemleri, s.102
72
Döndüren, s.262
73
Mannan, s.249
19
Faiz geliri elde ederken ise sermayedar herhangi bir riziko üstlenmemektedir,
riziko tamamen sermayeyi kullanan kişiye yüklenmiş durumdadır.
74
Faizli ticari
işlemlerde herhangi bir faiz sınırı genelde yoktur. Kapitalist iktisadi düşüncenin genel
prensibi olarak bu alanda oranı belirlemek tamamen serbesttir. Karşıdaki kişinin mağdur
olup olmadığı veya muhtaç olup olmadığı düşünülmez.
Sonuç olarak faizli işlemlerde riziko borçluya bazen de dolaylı olarak topluma
yansıtılmaktadır.
75
Kar için bir üretkenlik topluma artı değer katmak söz konusu iken
faizli işlemlerde böyle bir üretkenlik söz konusu değildir.
76
Kar elde edilen işlemlerde
hakiki bir alış-veriş söz konusu iken faizde durum böyle değildir. Rizikonun olmadığı
yerde karın olmadığı da belirtilmekte ve faiz, zarara katılmayan kar olarak
tanımlanmaktadır.
77
Bu nedenlerden dolayı faiz ve kar birbirinden ayrı kavramlar
olduğu düşünülmektedir. Bu iki kavramın da birer gelir olmasına karşın İslam inancına
sahip insanlar için ikisinin ayrı kavramlar olduğu izah edilmekte ve bu görüş
savunulmaktadır.
78
2.1.6 Faiz ve Kiranın Karşılaştırılması
Faiz ile kira kavramının da bazen birbiri ile karıştırıldığı durumlar söz
konusudur. Kira TDK sözlüğünde “Bir konutun, bir mülkün veya taşıt gibi herhangi bir
şeyin belli bir bedel karşılığında, bir süre için sahibi tarafından başkasına verilmesi,
icar.” şeklinde yer almaktadır. Kiranın Arapça karşılığı “icar”, bir bedel karşılığında
emeğin ya da eşyanın kiralanması “icâre” şeklinde yer almaktadır.
79
Bir işçinin
emeğinin karşılığında ücret vererek çalıştırmak da icâre olarak adlandırılır. İngilizce’de
ise karşılığı “leasing”
80
ya da fiil olarak “letting on lease”
81
şeklinde yer almaktadır.
Kira sözleşmesinin geçerli olabilmesi için İslam hukuku açısından belirli
şartlar söz konusudur. Kira sözleşmesi mal üzerinden yararlanma hakkı tanıyan bir
74
Döndüren, s.263
75
Özsoy, Faiz ve Problemleri, s.110
76
Mannan, s.250
77
Ali Sayı, “Faiz ve Faizin Tarihi Gelişimi”, Ahmet Tabakoğlu(hzl.) ve İsmail Kurt(hzl.), Faizsiz Yeni Bir Banka
Modeli Faizsiz Kredileşme Sistemi içinde (19-37), İstanbul: İslami İlimler Araştırma Vakfı Yayınları, 1987, s.32
78
Döndüren, s.264
79
Hammad, s.138
80
Warde, s.242
81
Khan, s.84
20
sözleşmedir. Kira sözleşmesine konu olan şeyin malın kendisi değil menfaati olmalıdır
ve bu malın menfaatinin belirsiz olmaması gerekmektedir.
82
Sadece kendisini tüketerek
yararlanılması mümkün olan şeyler kiraya verilemezler. Altın, gümüş, yiyecek ve
içecek gibi ancak kendisi tüketilerek faydalanılabilen şeylerin kira verilmesi caiz
değildir.
83
Bu tip mallara misliyat
84
(misli mal), İngilizce’de ise “fungible”
85
şeklinde
geçmektedir.
Yukarıdaki açıklamalardan sonra faiz ile kira daha rahat kıyaslanabilecektir.
Bazı iktisatçıların dediği gibi “faiz, paranın kirasıdır.” sözü İslam hukuku açısından
geçerli değildir. Çünkü para misli mal konumundadır ve aslı tüketilmeden bir fayda
sağlaması mümkün değildir. Kira geliri için bir emek veya bir mal verilmesi söz konusu
iken faizde ise böyle bir durum söz konusu değildir. Faiz gelirinin üretim için
kullanılacak olan paradan alındığı varsayıldığında bile bu sefer de belirsizlik söz konusu
olacaktır. Faiz için “misliyattan alınan kiradır.”
86
Demek doğru bir tanım olacaktır. Bu
nedenlerden dolayı faiz ile kira birbirine benzememektedir.
87
Son olarak banka komisyonunu bu durumla kıyaslayacak olursak komisyonun
alınma durumuna göre ücret-kira veya faiz olabilir. Kredinin belli bir yüzdesi olmadığı
ve yeni hizmet verilmeden tekrar ücret alınmadığı durumlarda komisyon ücret, aksi
durumlarda ise faiz hükmündedir.
88
2.2 FAİZSİZ BANKACILIK SİSTEMİNİN KURULUŞ NEDENLERİ
İnsanoğlu tarih boyunca ihtiyaçları çerçevesinde çeşitli sosyal, kültürel ve
iktisadi kuruluşlar meydana getirmişlerdir. Çalışmanın bu bölümünde iktisadi
kurumlardan olan faizsiz bankacılığa, dolaylı olarak da konvansiyonel bankaların
kuruluşuna değinilmiştir.
Tasarruf sahibi kişiler paralarını(ki o zaman kağıt para yerine altın-para
mevcuttu) muhafaza etmek amacıyla kuyumculara emanet ederlerdi. Bunun karşılığında
82
Özsoy, Faiz ve Problemleri, s.95
83
Döndüren, s.495-496
84
Sayı, s.34
85
Khan, s.126
86
Sayı, s.34
87
Mannan, s.220
88
Özsoy, s.99
21
ne kadar altın verdiklerine dair bir makbuz alırlardı. Zamanla bu makbuzlar ödeme aracı
olmaya başladı çünkü altın taşımak yerine bu kağıtları taşımak daha kolaydı.
89
Bu basit
işlemle başlayan serüven günümüzde birçok işlem gerçekleştirilebilen bankalar halini
almıştır. Aynı şekilde faizsiz bankacılığın kurulmasına da toplumun ihtiyaçları neden
olmuştur. Bu çalışmada bu nedenler üç başlık altında toplanmıştır.
2.2.1 Dini Nedenler
İnsanlar dünyanın varoluşundan bugüne kadar çeşitli inançlara ve değerlere
sahip olmuşlardır. İnsanların büyük çoğunluğu yaşamları boyunca inandığı değerler
çerçevesinde yaşamaya çalışmaktadır. Bazı insanlar bir felsefi görüşü hayat tarzı olarak
benimsemişken, bazı insanlar da inançlarını bir hayat tarzı olarak benimsemiştir.
İnsanları diğer canlılardan ayıran en önemli özelliklerden biri de yaşama tarzını tercih
edebilme iradesine sahip olmasıdır.
İslam inancına sahip insanlar da kendi inançlarına göre hayat tarzını belirleme
yükümlüğü altındadırlar. Bu inancın getirdiği emirler arasında zekât gibi ekonomik
boyutu olan ibadetler de mevcuttur. Aynı şekilde faiz ile ilgili yasaklar da İslam
inancının bir parçasıdır. Müslümanlık iddiasında bulunan insanlar bu emir ve yasakları
şek ve şüphe olmadan kabul etmelidirler. Aksi takdirde bu iddiaları geçersiz kalacaktır.
Buna göre; faiz ile ilgili yasağın Müslümanların, faizin sebep olduğu ahlaki sorunlardan
ve ekonomik haksızlardan koruyacağı iddia edilmektedir.
90
Faiz ile ilgili yasaklar sadece İslam’da değil, Hristiyanlık ve Yahudilikte de
mevcuttur. Tevrat’ta bununla ilgili kesin hükümler yer almaktadır.
91
Hatta tarih boyunca
yasak olmayan toplumlarda da faizin zararlarından ötürü kısıtlamalar getirildiğinden
çalışmanın önceki bölümlerinde bahsedilmişti.
20.yy’ın başlarından itibaren bankalar dünyada yaygınlaşmaya başlamıştır.
Müslüman toplumlarda da yaygınlaşmaya başlayan bu bankalardan insanlar, inançları
gereği uzak durmuşlardır. Batılı ülkelerde bankalarla ilişki %80’in üzerinde
89
Mevdudi, s.88
90
Özsoy, Özel Finans Kurumları, s.96
91
Mustafa Uçar, Türkiye’de – Dünyada Faizsiz Bankacılık ve Hesap Sistemleri, 1.Basım, İstanbul: FEY Vakfı
Yayınları, 1993, s.24
22
seyrederken, Müslüman toplumların da dâhil olduğu gelişmemiş ülkelerde %2 ile %6
civarındaydı.
92
Faiz konusundaki ayetlerdeki
93
ve hadislerdeki
94
şiddetli yasaklar nedeniyle
Müslümanlar sermayelerini değerlendirebilecekleri alternatif yerler aramaya başladılar.
Bu arayış günümüzdeki İslami Bankacılık kavramının ortaya çıkmasına neden olmuştur.
Nitekim ülkemizde de manevi hassasiyeti olan insanların olması önce Özel Finans
Kurumlarının kurulmasına, sonra da Katılım Bankalarının kurulmasına zemin
hazırlamıştır.
95
2.2.2 Ekonomik Nedenler
Faizsiz bankacılığın kurulmasındaki ekonomik nedenlerin başında 1970’lerin
başında OPEC
96
( Organization of Petroleum Exporting Countries)’in petrol fiyatlarında
zam yapmaları sonucu büyük petrol rezervlerine sahip İslam ülkeleri daha da
zenginleşmeye başlamıştır.
97
Bu yüksek miktarlardaki petro-dolarlar daha çok batı
ülkelerine gitmekteydi. Bu ülkelerin petro-dolar fazlaları bazı batı ülkelerinin zor
zamanında risk sermayesi olarak yer almıştır.
98
İslam ülkelerinin bir kısmının petro-dolarla zenginleşmesi ve diğer ülkelerdeki
emek ve doğal kaynak potansiyelinin yüksek olması nedeniyle, Müslümanlar, İslam
ülkeleri arasındaki sermayeyi hareketlendirecek arayışlara yönelmişlerdir. Bunun
sonucunda 1974 yılında İslam Kalkınma Bankası(IDB-Islamic Development Bank)
kurulmuştur. IDB kurulurken ticari bankaların kısa vadeli ticari kredileri yerine uzun
vadeli kalkınma hedefli finansman sağlama amacı güdülmüştür.
99
92
Özsoy, Özel Finans Kurumları, s.97
93
Kur’an, Bakara Süresi, Ayet 275, 276, 279
94
Uçar, s.23
95
Hüseyin Tunç, Katılım Bankacılığı: Felsefesi, Teorisi ve Türkiye Uygulaması, 8.Basım, İstanbul: Nesil
Yayınları, 2010, s.172
96
Petrol İhraç Eden Üyeler Örgütü, detaylı bilgi için bkz. http://www.opec.org/opec_web/en/index.htm
97
Özsoy, Özel Finans Kurumları, s.98
98
Muhammad Nejatullah Siddiqi, Issues in Islamic Banking, Leicester: The Islamic Foundation 1983, s.50
99
Özsoy, Özel Finans Kurumları, s.99-100
23
Faizsiz bankacılığın kar-zarar paylaşımı ve proje finansmanı gibi prensiplerinin
olması hem bu bankaların önemini arttırmakta
100
hem de piyasaya alternatif
oluşturmaktadır.
Ülkemize Körfez fonlarının çekilmesi ve alternatif bir bankacılık sistemi
oluşturarak atıl fonların ekonomiye kazandırılması gibi amaçlar güdülerek, faizsiz
finans kurumlarının temeli atılmıştır. Öncelikli sebep fon çekmek olmuştur. Tabii olarak
ülkedeki manevi değerlere sahip insanların da ihtiyacı karşılanmıştır. Ülkemizdeki
faizsiz bankaların mali enstrüman çeşitliliği oluşturması sektörün derinleşmesine,
istikrarına ve büyümesine fayda sağlamaktadır.
101
2.2.3 Sosyal Nedenler
Toplumun yapısı incelediği zaman farklı sosyal sınıflar olduğu görülmektedir.
Bu farklı sınıflar bazen yaşadığı yere göre şehirli-köylü, bazen de gelirine göre zengin-
fakir olarak adlandırılmaktadır. Toplumsal yaşamın sürekliliği için bu sınıflar arasındaki
iyi ilişkilerin devamlılığı olmazsa olmazlardandır. İyi ilişkilerin gerçekleşmesi ve
devamlılığı, zengin ile fakir arasındaki maddi farkın azaltılması ile doğru orantılıdır.
102
Sosyal refahı sağlamanın yolu buradan geçmektedir.
Bugün birçok devlete baktığımız zaman sosyal güvenlik için büyük
meblağlarda paralar harcamaktadırlar fakat bu harcamalar, geleneksel ekonomik ve
finansal araçların toplumda oluşturmuş olduğu adaletsiz dağılımı azaltmamaktadır.
Çünkü hedeflenen amaçlarla, uygulanan ekonomik ve finansal yöntemler birbirleriyle
uyuşmamaktadır. Günümüz faize dayalı ekonomi sistemi ile yönetilen devletler her
geçen gün halkın akıbeti hakkında daha az rol almakta fakat büyük şirketlerin karlarını
maksimize etmesini ise kolaylaştırmaktadır.
103
Gelir dağılımındaki adaletsizlikler sosyal refahın bozulmasına ve dolaylı olarak
da fakir ile zengin arasında bir kin ortaya çıkmasına neden olmaktadır.
104
Faizin
100
Uçar, s.27
101
Tunç, s.173
102
Uçar, s. 25
103
Muhammad Ayub, Understanding Islamic Finance, 1.Edition, West Sussex: John Wiley & Sons Publishing,
2007, s.8
104
Uçar, s.26
24
yaygınlaşması da bu dengesizliği arttırmaktadır ve sosyal ilişkiler bozulmaktadır.
Günümüzde fayda ve yarar kavramları, tek bir manada kullanılmaktadır o da maddi
çıkardır.
105
Çünkü insanlar çoğunlukla faizli bankalara para yatırma seçenekleri varken
başkalarına maddi yardımda bulunup manevi ve sosyal bir faydayı düşünmemektedirler.
Faizsiz bankacılık kendi prensipleri gereği sosyal sorumluluk da
taşımaktadırlar. Bu sorumlulukları gereği sosyal refahın da sağlanması gerekmektedir.
Faizsiz bankalar karz-ı hasen olarak adlandırılan faizsiz borç verebilmektedirler. Karz
kelime olarak “borç” manasındadır.
106
Karz-ı hasen ise kelime olarak “güzel borç”
demektir. Kur’an-ı Kerim’de bir çok yerde
107
karz-ı hasen verenlerin
mükâfatlandırılacakları yazmaktadır. Karz-ı hasenden sağlanacak fayda maddi bir fayda
değil, herhangi bir gelir sağlamadığı için
108
manevi bir faydadır. Karz-ı hasen sosyal ve
üretken olmak üzere iki amaçla verilebilmektedir. Karz-ı hasenin geri ödemesi de
borçluyu zorlamayacak şekilde olması gerekmektedir.
109
Faizsiz bankacılığın kuruluş nedenleri ülkeler bazında incelediğinde daha farklı
kuruluş sebepleri de bulunmaktadır. Ancak genelde bu üç temel başlık kuruluş sebepleri
olarak yeterli görülmektedir.
2.3 FAİZSİZ BANKACILIĞIN ÇALIŞMA ESASLARI
Faiz Bankacılık sistemi günümüzde diğer bankaların yaptığı hemen hemen her
işlevi sağlayabilmektedir. Fakat faizsiz bankacılık prensibine uygun olarak çalışan
bankaların belirli çalışma esasları mevcuttur. Faizsiz bankalar bu prensiplere bağlı
kaldığı ölçüde İslami Bankacılık unsuruna yaklaşmaktadır. Bu bölümde faizsiz
bankacılık esaslarına değinilecektir.
2.3.1 Faizin Yasak Olması
Faizsiz Bankacılık sisteminde, isminden de anlaşılacağı üzere faizli işlemler
yapılmamaktadırlar. İlk bölümlerde bahsedilen faizin yasaklanma sebeplerinden dolayı
105
Mevdudi, s.68
106
Hammad, s.198
107
Kur’an, Bakara süresi, Ayet 245, Kur’an, Hadid süresi, Ayet 11 ve 18, Kur’an Teğabün süresi, Ayet 17.
108
Bayındır, s.208
109
Cihangir Akın, s.184
25
faizsiz bankalar, faiz alma-verme veya faiz içeren herhangi bir işlem yapmamaktadırlar.
Faizsiz bankalar yapacağı işlemlerin İslam hukukuna uygun olup olmadığına bakıp
yapacakları faaliyetlerin bu sınırlar içerisinde olmasına dikkat etmektedirler.
110
Faiz önceden belirlenmiş bir oran olmasından ve piyasa şartlarının
değişebileceğinden, faizli kredi, alana veya verene zararlı olabilmektedir. Bu nedenle de
faizsiz bankacılık faiz yerine alternatif olarak kar-zarar ortaklığını sunmaktadır. Faizli
işlemlerde, faiz ile gelir garantisi verilmesi söz konusu olduğundan riski olmayan, sabit
bir getiri söz konusudur. Kar-zarar ortaklığında ise durum, üretim sonucunda belirlenir
ve riske karşılık alınmaktadır. Yani faiz üretkenliği azaltırken kar-zarar ortaklığı üretken
bir ekonomiyi desteklemektedir.
111
Üretkenlikle birlikte biriken refahın adaletli bir
şekilde dağıtılması da sosyal adaletin bir gereğidir
112
. Bu sayede faizsiz bankalar sosyal
adaletin sağlanmasında da yardımcı olmaktadır.
2.3.2 Kar-Zarar (Riskin) Paylaşımı
Faizsiz bankacılık sisteminde faizin yasak olması nedeniyle alternatif
finansman araçları bulunmaktadır.
113
Faizsiz finansman araçlarının temel özelliği de
önceden belirlenmiş bir getirinin olmaması nedeniyle karşılaşılacak olan kar veya zar
durumuna göre getirinin ve riskin adil bir şekilde dağılmasını sağlamaktır. Faizsiz
finansman araçlarını kullanarak müşterilerine fon sunan bankalar sabit bir faizle kredi
vermek yerine, müşterinin yapacağı işe ortak olan bir yatırımcı gibi riskine ortak
olmaktadırlar.
114
Faizsiz bankacılık modelinin dayandığı kurallara göre kar elde etmenin meşru
yolu riske ve zarara katlanmak yani sorumluluğu üstlenmektir.
115
Faizli kredi
işlemlerinde kar-zarar gözetmeksizin sabit ve önceden belirlenmiş bir oran üzerinden
getiri sağlanır fakat faizsiz bankacılık finansman yöntemlerinde kar-zarar ortaklığı
esastır.
110
Tunç, s.122
111
Özsoy, Özel Finans Kurumları, ss.104-117
112
Faruk Akın ve Nalan Ece, “İslami Finans Sistemi İçerisinde İslami Bankacılığın Yeri ve Türkiye’de Katılım
Bankacılığının Gelişimi”, Mevzuat Dergisi, 2010, C.13, S.151, http://www.mevzuatdergisi.com/2010/07a/01.htm (6
Ocak 2012) , s.2
113
Ayub, s.76
114
Tunç, s.123, Faruk Akın,s.3
115
Ayub, s.81
26
2.3.3 Belirsizliğin Yasak Olması
Ğarar, kelime olarak “belirsizlik ve tehlike” anlamına gelmektedir. Terim
olarak da neticenin belli olmaması durumunu ifade etmektedir. Yani varlığı ile
yokluğunun kesin olmadığı bir akittir.
116
Ğararla birlikte Cehl’de yasaktır. Cehl
117
kelime olarak bilgisizlik demektir.
118
Terim olarak ise yapılan yetersiz bilgilendirme
sonucunda taraflardan herhangi birinin hakkının istismar edilmesine sebep olan
durumlar için kullanılmaktadır.
119
Örneğin örtünün altındaki bir eşyayı satmak istemek
Cehl’e örnek verilebilir. Ğarar için ise yaygın olarak denizdeki balığın ve havadaki
kuşun ticaretinin yapılması örneği verilmektedir. Kumar yani şans oyunları da
belirsizlik üzerine kurulduğu için bu gibi oyunlar da belirsizlik içermektedirler.
Faizsiz finansman yöntemlerinde; ğarar(belirsizlik), cehl(bilgi noksanlığı) ve
kumar(şans oyunları) gibi belirsizlik taşıyan unsurlar, prensipleri gereği yer
almamaktadırlar. Faizsiz bankalar işlemlerinde tam bilgilendirmede bulunmakta ve her
türlü aşırı risk taşıyan belirsizliği yüksek işlemlerden kaçınmaktadırlar.
Konvansiyonel sigorta sisteminde, sigortalı ödediği primin karşılığında
rizikosunu teminat altına almaktadır. Fakat bu rizikonun gerçekleşip,
gerçekleşmeyeceği ve gerçekleştiği takdirde ne boyutta olacağı, ne kadar tazminat
gerektireceği durumu net olmadığından günümüzdeki sigorta uygulamaları da
belirsizlik(ğarar) kapsamına girmektedir.
120
2.3.4 Faaliyet Alanlarının Belirli Olması
Faizsiz bankalar İslami kuralların uygun gördüğü faaliyet alanlarında işlem
yapmaktadırlar. Alkol, domuz ve domuz ürünleri, pornografi, kumarhane ürünleri gibi
İslam ahlakına ve prensipleriyle bağdaşmayan ürünlerin üretimi, ticareti ve bu işi
116
Hammad, s.168
117
Türkçe’de kullanılan cehalet, cahillik gibi kelimeler bu kökten gelmektedir. Kısaca bilgisizlik de denilebilir.
118
Hammad, s.53
119
Ayub, s.75
120
Yavuz Akbulak ve Erkan Özgüç. “Alternatif Finansman Yöntemi Olarak İslami Finansal Araçlar ve Türkiye’de
Uygulanabilirliği Üzerine Düşünceler”, Active Dergisi, Sayı.39( Kasım-Aralık 2004), s.2
27
yapacak kişilere finansman sağlanması yasaktır.
121
Bu nedenlerden ötürü faizsiz
bankacılık sisteminin faaliyet sağladığı alanlar belirlidir.
2.3.5 Spekülasyonun Yasak Olması
Spekülatif işlemler ekonomiye hiçbir değer katmamakla birlikte ekonomik
dengesizliğe neden olmaktadır. Spekülasyon nedeniyle ekonomik anlamda güçlü olanlar
servetlerini daha da arttırabilirken zayıflar daha da zayıf hale gelmektedir.
Spekülasyonun yasaklanmasındaki temel nedende budur.
122
Spekülasyon aynı zamanda
belirsizlikler üzerine yapıldığı için içinde ğarar ve kumar gibi durumları da barındırır.
Türev finans ürünlerinin işlem gördüğü vadeli işlem yapan borsalarda da aşırı belirsizlik
ve spekülatif işlemler yoğunluktadır. Bu nedenle türev finansman araçlarına faizsiz
bankalar yatırım yapmamaktadırlar.
2.3.6 Faaliyetlerinin Şeffaf Olması
Faizsiz bankalar yaptığı faaliyetleri, kar-zarar paylaşım yöntemlerini, mali
tablolarını ve diğer gerekli bilgileri kamuoyunu ve yatırımcıları bilgilendirmek için
şeffaflık prensibi gereği paylaşmak zorundadırlar.
123
Şeffaflığın eksik olması
durumunda bazı finansman yöntemlerinin gerçekten faizsizlik prensibine uygunluğu
konusunda şüpheye düşülebilir. Faizsiz bankalarda şeffaf olmanın bağlayıcılığı,
konvansiyonel bankalara göre daha fazladır. Faizsiz bankalar, konvansiyonel bankaların
aksine sadece faiz ödemeleriyle ilgilenmek yerine, genellikle sosyal faydası olan, reel
ekonomiye katkı sağlayan ürünlere yönelerek daha aktif bir finansör rolü
üstlenmektedirler.
124
Genel olarak özetlemek gerekirse faizsiz bankalar; belirsizlikten, kumardan,
spekülatif işlemlerden ve İslam ahlakının yasakladığı faaliyet alanlarından uzak
kalmakta, müşterilerini şeffaflık ilkesine de riayet ederek yeterli şekilde bilgilenmesini
sağlamakta ve yatırım risklerini beraber üstlenerek bir kar zarar ortaklığına göre hizmet
etmektedirler.
121
Tunç, s.125
122
Tunç, s.124
123
Tunç, s.125
124
Ayub, s.84
28
2.4 FAİZSİZ BANKACILIĞIN GELİŞİMİ
Dünya genelinde İslami Finans sektörü gün geçtikçe daha komplike hale
gelmektedir. Dünya piyasalarına bakıldığında İslami prensiplere göre çalışan çeşitli
finansal kurumlar mevcut olmasına karşın ülkemizde bu alanda sadece “katılım
bankaları” adı altında çalışan faizsiz bankalar hizmet vermektedirler. Bu nedenle
ülkemiz açısından bu sektörün temsilcisi konumunda olan katılım bankalarının ve
faizsiz bankacılığın nasıl ortaya çıktığına, dünyadaki ve Türkiye’deki gelişimine
değinilecektir. Asıl araştırma konumuz olan sukuk, bankacılık işlemlerinden ziyade
sermaye piyasaları ile ilgili olduğu için bu bölümde katılım bankacılığının sunduğu
hizmetlere ve işleyiş yapılarına detaylı olarak değinilmeyecektir.
2.4.1 Faizsiz Bankacılığın Ortaya Çıkışı ve Dünyadaki Gelişimi
İnsanlık tarihine bakıldığında, faizsiz kredileşmenin geçmişinin de neredeyse
bu tarih kadar eski olduğu görülmektedir. Çünkü insanlar ihtiyaçlarını giderebilmek için
birbirlerinden ödünçler almıştır ve paranın insan hayatında yer edinmesiyle birlikte ayni
olan bu ödünçler, nakdi ödünçlere dönüşmüşlerdir.
125
Bankacılık faaliyetleri başlangıcı M.Ö 3500 yıllarına kadar dayanmaktadır.
Tarihte bir çok toplumda görülen emanet işlemleri bankacılığın tarihi başlangıcı olarak
sayılmaktadır. Kağıt paraların kullanımına başlanılması, sanayi üretimindeki artışlar,
sermaye birikiminin sağlanması ve paraya olan talebin artması gibi nedenler, bu gibi
emanet ve ödünç işlemlerinin bankaya dönüşme nedenleridir.
126
İslam tarihine bakıldığında ise ticari ve mali işlemleri gerçekleştiren farklı
kurumlar ve oluşumlar mevcuttur. Beytü'1-mal, Sarraflar, Cehbezler ve Dostluk ve
Yardımlaşma kurumları ile Mudârabe şirketleri günümüz bankacılık işlemlerine benzer
işlemler gerçekleştirmek için kurulmuşlardır.
127
125
Uçar, s.27
126
Mustafa Canbaz, “Katılım Bankacılığı ve Türkiye’deki Gelişimi”, Ferudun Kaya (Ed.), Bankacılık: Giriş ve
İlkeleri içinde (137-198), İstanbul: Beta Yayıncılık, 2012, s.140-142
127
Server Bayındır, İslam Hukuku Penceresinden Faizsiz Bankacılık, İstanbul: Rağbet Yayınları, 2005 (online
versiyon: http://www.darulkitap.com/oku/fikih/v2/faizsiz-bankacilik/index.htm#_Toc137880416 )
29
İslam ekonomisi terimi literatüre 1945 yılından sonra girmiştir.
128
Hint
altkıtasındaki borç kooperatifleri, Avrupalıların ortak borç deneyimlerinden etkilenmiş
ve 1940’lardan itibaren dini ve etik değerlerini aşılamaya başlamışlardır. Pakistantan’da
kırsal kesimdeki arazi sahipleri 1950’lerin sonunda faizsiz kredi ağı kurmuştur. 1963’te
Malezya’da Müslümanların hac ibadetini yerine getirebilmeleri için Müslüman Hacı
Tasarruf Kurumu (Muslims Pilgrims Savings Corperation) kurulmuştur.
129
Bankacılık
alanındaki çalışmalar ilk meyvesini 1963 yılında vermiştir. Ahmed en-Neccar, Mısır’ın
Mit-Gamr kasabasında ilk İslami Bankacılık denemesini gerçekleştirmiştir. 1967 yılında
ise siyasi baskılar neticesinde kapanmak zorunda kalmıştır.
130
1974’te Cidde’de kurulan
ve 1975’te faaliyet göstermeye başlayan İslam Kalkınma Bankası; yaşayan faizsiz
bankaların ilkidir.
131
1940’ların ortalarından sonra kavramsal gelişimi başlayan faizsiz
bankalar, ilerleyen dönemlerde de pratik çalışmalarla bunu takip etmiştir. 1970’lerden
sonra Orta Doğu ülkelerinin petro-dolarlar sayesinde zenginleşmesiyle birlikte birçok
ülke kendi faizsiz banka modelini kurmuş ve günümüzde ise tüm dünyaya yayılan bir
banka modeli olarak dünya bankacılık sektöründe yerini almıştır.
132
Faizsiz bankacılık ilk dönemlerinde aşağıdaki tabloda görülen fon kaynaklarına
ve fon kullandırma tekniklerine sahipti:
133
Tablo 2: İlk Dönem Faizsiz Bankacılık İşlemleri
Fon Kaynakları
Fon Kullandırma Teknikleri
Banka Ortaklarının Sermayesi
Murabaha esaslı finansman
Mudaraba Mevduatı (Yatırım Hesabı)
Muşaraka(Ortaklık) Esaslı Finansman
Vadesiz Mevduat (Cari Hesap)
Direkt Yatırım (Kar-zarar paylaşımı esasına
dayalı olarak kamu ve özel sektör tarafından ihraç
edilen yatırım sertifikası veya herhangi bir ticari
veya sanayi teşebbüsün adi senetlerini almak
Karz-ı Hasen (Faizsiz Borç)
Kaynak: Mikail Altan, “Faizsiz Bankacılığın Temelleri”, İslam Hukuku Araştırmaları
Dergisi, S.16 (Ekim 2010), s.136
128
Ali Polat, “Katılım Bankacılığı: Dünya Uygulamalarına İlişkin Sorunlar-Fırsatlar; Türkiye İçin Projeksiyonlar”,
Aydın Yabanlı (ed.), Finansal Yenilik ve Açılımları ile Katılım Bankacılığı içinde (77-120), İstanbul: TKBB,
2009, s.83
129
Warde, s.73
130
Bayındır, Servet, http://www.darulkitap.com/oku/fikih/v2/faizsiz-bankacilik/index.htm#_Toc137880421
131
Zerka, M.A ve A.M. Neccar, İslam Düşüncesinde Ekonomi, Banka ve Sigorta. Hayrettin Karaman (çev.).
2.Basım, İstanbul: İz Yayıncılık, 2009, s.26
132
Polat, s.84
133
Mikail Altan, “Faizsiz Bankacılığın Temelleri”, İslam Hukuku Araştırmaları Dergisi, S.16 (Ekim 2010), s.136
30
Daha sonra gelişen faizsiz bankacılık sistemi, günümüzde ise aşağıdaki tabloda
da belirtilen daha kapsamlı bankacılık işlemlerine sahip olmuştur:
Tablo 3: Son Dönem Faizsiz Bankacılık İşlemleri
A)Kaynak Oluşturma İşlemleri
1.Cari Hesap Açma
Emanet Hesabı (Ürdün)
Karz-ı Hasen Cari
Hesabı (İran)
2.Tasarruf Hesabı
Vedia olarak,
Karz-ı Hasen olarak,
Özel yatırım
müsadesiyle,
Müşterek yatırım
müsadesiyle.
3.Yatırım Hesapları
Müşterek-sınırsız genel
yatırım hesabı,
Müşterek sınırlı genel
yatırım
hesabı,
Özel sınırsız yatırım
hesabı,
Özel sınırlı yatırım
hesabı.
B)Kaynak Kullandırma İşlemleri
1. Murabaha
Murabahanın Akreditif
uygulanması,
Satış rehinli murabaha,
Bonoya bağlanmış
murabaha,
Hisse satışlı murabaha (Int.
Trade Fund).
2. Muşaraka
Devamlı muşaraka,
Azalan muşaraka,
İç ticarette muşaraka,
Mal ithalatında muşaraka,
Muşaraka esaslı akreditif,
Tarımda muşaraka.
3. Vadeli Satış (Bey-i Müeccel)
4. Mudaraba
Projeye katılma,
Mudaraba sertifikası,
5. İcara (Leasing)
Kiralama-Satınalma,
Kira paylaşımı.
6. Direkt yatırım
Şirket kurmak,
Şirket hisselerinden satın
almak,
Özel projeler geliştirmek
(konut,
alışveriş merk. vb.)
7. Karz-ı Hasen (Karşılıksız Borç)
8. Geliştirme Masraflarını
Üstlenme
9. Taşınır ve Taşınmaz Mal Geri
Satın Alma
Çalışma sermayesi
finansmanı,
Ev, inşaat vb. finansmanı
10. Selef işlemler,
11. Taksitli satış
12. Cuala,
13. Muzaraa
14. Musakat
C) Hizmet İşlemleri
1. Havale ve transfer işlemleri
2. Seyahat çekleri,
3. Çek senet ödemeleri ve
takaslaşma,
4. Kredi kartı uygulamaları,
5. Akreditif,
6. Belge karşılığı ödeme,
7. Peşin ödeme,
8. Alıcı firma prefinansmanı,
9. Spot döviz alım satımı,
10. Hisse senedi ve kâr
ortaklığı senedi plasmanı,
11. Hise senedi ve kâr
ortaklığı belgelerini saklama
ve portföy idare etme,
12. Hisse senedi ve kâr
ortaklığı belgelerini teminat
olarak kabul etme,
13. Kiralık kasalar,
14. Fizibilite etüdü
hazırlamak,
15. Konsorsiyum kurmak
veya katılmak,
16. Teminat mektubu vermek
Kaynak: Altan, s.137
31
UKIFS (United Kingdom Islamic Finance Secretariat)’in raporuna
134
göre 2006
yılında 509 milyar dolar olan İslami fonların büyüklüğü, 2010 yılı sonunda 1.130 milyar
dolara (1,13 trilyon dolara) ulaşmıştır. 2011 yılında ise yaklaşık 1,3 trilyon dolara
ulaşması tahmin edilmektedir. Beş yıl içerisinde yaklaşık %150 gibi bir büyüme oranına
ulaşarak, İslami fonların ne kadar hızlı geliştiği gözlenmektedir. Tablo-4’te de İslami
fonların sektörlere ve ülkelere göre dağılımı gösterilmektedir. Faizsiz Bankacılık
görüldüğü gibi en büyük payı almaktadır. Ülkemizde sadece bankacılık alanında
faaliyet gösteren firmalar mevcuttur. 4 katılım bankasının toplam fon büyüklüğü 28
milyar dolardır. Avrupa ülkelerinde yaklaşık 49 adet İslami Prensiplere göre çalışan
banka mevcuttur. 22 tanesi İngiltere’de bulunmaktadır, 10 tane banka ile ABD,
İngiltere’yi takip etmektedir. Bu bankaların tamamı İslami usullere göre kurulmamıştır.
Bir kısmı konvansiyonel banka olup, İslami Pencere (Islamic Windows) adı altında
fonların ayrı bir havuzda değerlendirildiği hesapları işletmektedir. Örneğin İngiltere’de
sadece 5 tane banka tamamen İslami usullere göre çalışmaktadır.
135
Türkiye’de, faizsiz bankacılığın sahip olduğu fon değeri birçok ülkeye göre,
Tablo-4’te de gösterildiği gibi, oldukça geridedir. Şekil-1’de yer alan %5’lik değer de
göz önüne alındığında Türkiye’deki faizsiz bankacılığın kat edeceği yolun daha çok
olduğu görünmektedir. Kendi sektöründe %5 gibi küçük bir orana sahip olmasına
rağmen Türkiye aktif büyüklüğü açısından global faizsiz bankacılıkta 2010’da 7.
136
,
2011’de ise 8.sırada yer almaktadır.
Global finansal krizden sonra bir çok ülke yeni alternatif arayışlarına yönelmiş
ve konvansiyonel bankacılığa göre krizden daha az etkilenen faizsiz bankacılık sistemi,
bir çok ülkenin dikkatini çekmiştir. Başta Brezilya olmak üzere Güney Amerika
ülkeleri, Rusya ve Hindistan faizsiz bankacılık sistemini hayata geçirmeye
hazırlanmaktadır.
137
134
UKIFS, Islamic Finance 2012, London, 2012, s.1
135
UKIFS, s.4-5
136
TKBB, Katılım Bankacılığı 2010, İstanbul, 2010, s.29
137
TKBB, s.28
32
Tablo 4: İslami Finans Fonlarının Sektörlere ve Ülkelere Göre Dağılımı
Milyar $
Toplam
Bankalar
Takaful*
Yatırım
Firmaları
Diğerleri
Firma Sayısı**
İran
388,0
383,5
4,2
0,3
---
27
S.Arabistan
151,0
147,8
3,2
---
0,0
26
Malezya
133,4
120,4
9,9
---
3,2
39
BAE
94,1
92,5
1,5
0,0
0,1
21
Kuveyt
79,7
68,9
0,1
10,6
0,0
39
Bahreyn
57,9
56,2
0,4
1,3
---
33
Katar
52,3
50,0
0,5
1,8
0,1
19
TÜRKİYE
28,0
28,0
---
---
---
4
İngiltere
19,0
19,0
---
---
---
6
Sudan
12,1
12,1
---
---
---
13
Bangladeş
11,7
11,4
0,3
0,1
---
16
Endonezya
10,5
10,0
0,5
---
---
26
Suriye
8,7
8,7
---
---
---
3
Mısır
7,9
7,9
---
---
---
2
İsviçre
6,6
6,6
---
---
---
2
Ürdün
5,9
5,7
0,1
0,1
---
10
Pakistan
5,7
5,6
---
---
0,1
23
Brunei
3,8
3,8
---
---
---
1
Diğerleri
10,3
9,8
0,4
0,1
0,0
35
Toplam
1086,46
1047,7
20,9
14,3
3,5
345
Kaynak: IFIS, s.3
*İslami Sigorta. **Yalnızca verilerini paylaşan bankalar yer almaktadır.
Şekil 1: Ülkeler Bazında Faizsiz Bankacılığın Toplam Bankacılık Sektörü İçinde
Sahip Olduğu Pay (%)
Kaynak: TKBB, Katılım Bankacılığı 2010, s.29
33
2.4.2 Faizsiz Bankacılığın Türkiye’deki Gelişimi
Türkiye’de faizsiz bankacılık fikri başlangıçta teorik olarak ele alınmaktaydı ve
faizin haram oluşu ve zararları üzerine durulmaktaydı. Türkiye’de K/Z (kar-zar)
ortaklığı yoluyla çalışacak olan ilk banka DESİYAB (Devlet Sanayi ve İşçi Yatırım
Bankası)’dır. DESİYAB 1975 yılında kurulmuş
138
ancak 1978 yılında yönetim
kurulunun almış olduğu kararla faizli sisteme geçmiştir. İkinci olarak da Türkiye’de
faizsiz finansman adına önemli bir adım olan KZOB (Kar-Zarar Ortaklığı Belgesi)’nin
çıkarılmasıdır.
139
Faizsiz Bankacılığın Türkiye için başlangıcı sayılan ÖFK’ler (Özel Finans
Kurumu), 16/12/1983 gün ve 837506 sayılı kanun hükmünde kararname ile
kurulmuştur. Karara ilişkin tebliğ 25 Şubat 1984’te resmi gazetede yayınlanmış ve
yürürlüğe girdikten sonra 1985 yılında “Al-Baraka Türk ve Faisal Finans” kurumları,
1989 yılında ise Kuveyt Türk Evkaf Finans Kurumu kurulmuştur.
140
Bunu takip eden
yıllarda 1991’de Anadolu Finans Kurumu, 1994’te İhlas Finans Kurumu ve 1996’da da
Asya Finans Kurumu kurulmuştur.
141
ÖFK’ler, İslam Bankacılığının Türkiye’ye uyarlanmış şekli olarak
görülmektedir. Petrol ihracatçısı olan Arap ülkelerinin, batı ülkelerine yönelen fon
fazlaları ÖFK aracılığıyla ülkemize çekilmesi amaçlanmıştır.
142
1980 sonrasında hızlı
ekonomik büyüme dolayısıyla uzman bankacılığın gelişmesine ve ÖFK’nın Türkiye’ye
gelmesi finans kesimine büyük bir canlılık katmıştır. Banka sistemine akmayan
tasarrufları ekonomiye kazandırması açısından finans piyasasına yeni alternatifler
getirmiştir.
143
138
H.İbrahim Bulut ve Bünyamin Er, “Katılım Bankacılığında İki Yeni Finansal Teknik Önerisi: Mudaraba-Risk
Sermayesi Yatırım Ortaklıkları ve Mudaraba-Risk Sermayesi Yatırım Fonları”, Aydın Yabanlı (ed.), Finansal
Yenilik ve Açılımları ile Katılım Bankacılığı içinde (11-75). İstanbul: TKBB, 2009, s.17
139
Uçar, s.61
140
Zerka, M.A ve A.M. Neccar, s.48
141
Ahmet Battal, Bankalarla Karşılaştırmalı Olarak Hukuki Yönden Özel Finans Kurumları, 1.Basım, Ankara:
Banka ve Ticaret Hukuku Araştırmaları Enstitüsü, 1999, s.22
142
Ayten Merki, Özel Finans Kurumları, Ankara: Türkiye İş Bankası İktisadi Araştırmalar Müdürlüğü, 1986, s.51-
52
143
Nazif Gürdoğan, “Özel Finans Kurumlarının Fonksiyonları ve İşleyiş Mekanizması”, Özel Finans Kurumları ve
Türkiye Uygulaması Sempozyumu, İstanbul: MÜ Ortadoğu ve İslam Ülkeleri Araştırma Merkezi, 28-29 Mayıs
1988, s.172-173
34
ÖFK’ları piyasada yeni olması ve diğer ekonomik şartlardan dolayı yavaş
büyüme göstermiştir. ÖFK’lar ilk ciddi sınavını 1994 krizinde vermiştir.
144
1994
tarihinde gerçekleşen krizin etkilerini, ÖFK’ları diğer bankalara göre daha geç
hissetmiştir. Bu krizden ders çıkaran ÖFK’lar 1998 ekonomik krizine daha tecrübeli
olarak girmiş ve böylece bu krizden fazla etkilenmemişlerdir.
145
1997-1999 yılları
arasında üç banka tasfiye sürecine girmiş, iki bankanın faaliyet izni iptal edilmiş ve 10
adet bankaya da devlet el koymuştur. Bu kriz süreci ÖFK’ların krize karşı
dayanıklılığının ve üstünlüğünün bir örneği olmuştur.
146
1999 yılında çıkarılan kanun ile ÖFK’lar, sahip oldukları çalışma prensipleri
korunarak bankacılık kanununa dahil edilmiş ve önceki mevzuatlar iptal edilmiştir. Bu
kanunla birlikte ilk defa banka gibi adlandırılmışlardır. 2001 yılında ÖFKBİR (Özel
Finans Kurumları Birliği) kurulmuştur.
147
ÖFK’lerin bankacılık kanununa dahil
edildikten sonra bazı çevreler tarafından alternatif isimler düşünülmüştür. İslam
Bankacılığı ismi, eğer banka yönetiminin yanlışı olursa, bu hataların İslam dinine
atfedilebilir veya haksız rekabete yol açabilir gibi çekinceler yüzünden
düşünülmemiştir. Faizsiz Bankacılık ismi de bir olumsuzluk ile isimlendirilmenin kötü
olacağı savunulmuştur. En iyi öneri olarak sistemin bir nevi özünü yansıtan “Katılım
Bankacılığı” ismi önerilmiştir.
148
2005 yılında çıkarılan 5411 sayılı kanun ile “Özel Finans Kurumu” olan isim,
“Katılım Bankası” olarak değiştirilmiştir. Bu tarihten sonra TKBB (Türkiye Katılım
Bankalar Birliği) kurulmuştur. Sistemi koruma adına oluşturulan Güvence fonu TMSF
(Tasarruf Mevzuatı Sigorta Fonu)’na dahil edilmiştir. Katılım Bankaları 5411 sayılı
kanundan sonra diğer bankalara parelel mevzuat düzenlemelerine, denetlemelere ve
uyulması gereken kurallara tabi olmuşlardır.
149
Katılım bankaları günümüzde kendi özel
prensiplerini koruyarak konvansiyonel bankaların yapabildiği her işlemi
gerçekleştirebilmektedirler.
144
Tunç, s. 177
145
Batu Tunay, Finansal Sistem: Yapısı, İşleyişi ve Ekonomisi, 1.Basım, İstanbul: Birsen Yayınevi, 2005, s.330
146
Tunç, s.178
147
Canbaz, s.169-170
148
Mehmet Emin Özcan ve Temel Hazıroğlu, “Bankacılıkta Yeni Bir Boyut: Katılım Bankacılığı”, Türkiye’de Özel
Finans Kurumları: Teori ve Uygulama, 1.Basım, İstanbul: Albaraka Türk Yayınları, 2000, s.192-195
149
Tunç, s.185-187
35
Faizsiz bankacılığın ülkemizdeki temsilcisi olan katılım bankalarının geçirmiş
olduğu sürece değinilmiştir. Aşağıdaki grafikte ise katılım bankalarının 2002-2010
yılları arasında aktif büyüklüğü ve bankacılık sektöründen aldığı pay görülmektedir.
Katılım bankaları gerek aktif büyüklüğü olsun, gerek karlılığı olsun bankacılık
sektöründe hızla gelişim göstermekte ve büyümektedir. Ancak sektörde elde etmiş
olduğu % 4-5 civarındaki pay ile katılım bankacılığının Türk bankacılık sektöründe
daha kat edecek çok yolunun olduğu görünmektedir.
Şekil 2: Katılım Bankalarının Aktif Gelişimi
Kaynak: TKBB, Katılım Bankaları 2010, s.74
Ülkemizde şu anda Asya Katılım Bankası A.Ş (Bank Asya), Kuveyt Türk
Katılım Bankası A.Ş, Türkiye Finans Katılım Bankası A.Ş ve Albaraka Türk Katılım
Bankası A.Ş olmak üzere dört adet katılım bankası bulunmaktadır ve verilerde bu dört
adet katılım bankasının toplam verilerine aittir. Dubai merkezli GE Capital tarafından
36
satın alınan Adabank A.Ş’nin katılım bankası olarak çalışması için gerekli lisanslama
belgesini almıştır. Önümüzdeki süreç içerisinde katılım bankası olarak bankacılık
sektöründe çalışmaya devam edecektir.
150
150
http://www.finansgundem.com/haber/Lisans-tamam-sirada-yonetim-var/84594 ( 8 Mayıs 2012 )
37
3. FİNANSAL PİYASALAR VE FİNANSAL PİYASA ARAÇLARI
Finansal piyasalarda işlem gören veya işlem görecek olan bir yatırım ve
finansman aracının, o piyasa içerisinde bir alternatif oluşturma potansiyelinin olup,
olmadığını anlayabilmek için işlem göreceği finansal piyasanın şartlarının iyi bilinmesi
gerekmektedir. Bu amaçla çalışmanın bu bölümünde, finansal piyasaların temel
özelliklerinden bahsedilmekte ve Türkiye piyasasında işlem görmüş, gören ve görecek
olan finansal piyasa araçlarına değinilmektedir. Bölümün sonunda da SPK tarafından
tanımlanan sermaye piyasası araçlarından, Türkiye piyasasında daha önce işlem görmüş
olan veya görmeye devam eden faizsiz finansal piyasa araçlarının genel bir
değerlendirilmesi yapılmaktadır. Bu araçların genel özelliklerinin bilinmesi, çalışmanın
konusu olan sukukun bulunacağı piyasa şartları açısından iyi değerlendirilebilmesi
açısından faydalı olacağı düşünülmektedir.
3.1 FİNANSAL PİYASALAR
Ekonomik sistem içerisinde bazı kurumların veya kişilerin para ihtiyacı olduğu
gibi bazı kişi veya kurumların ise sahip oldukları gelirlerini yatırıma dönüştürme
ihtiyaçları olabilmektedir. Burada bahsedilen fon fazlası olanlar ile fon talebi olanların
bir araya geldiği ve karşılıklı fon alış-verişinin sağlandığı yerlere finansal piyasalar
denilmektedir.
151
Finansal piyasalarda fon talep edenler (yatırımcılar) ile fon arz edenler (tasarruf
sahipleri) arasındaki bu fon alış verişini sağlarken kullanılan belgelere ya menkul
kıymetler ya da finansal varlıklar denilmektedir. Ekonominin sağlıklı işlemesi, fon
transferlerin etkin bir şekilde sağlandığı işlevsel olarak etkin finansal piyasalara
dayanmaktadır.
152
151
Nurhan Aydın (ed.), Sermaye Piyasaları ve Finansal Kurumlar, Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Yayınları,
2004, s.3
152
Gürel Konuralp, Sermaye Piyasaları Analizler, Kuramlar ve Portföy Yönetimi, 1.Basım. İstanbul: Alfa Basım
Yayım, 2001, s.16
38
Bir ekonomide fon arz ve talep edenler, bunlar arasında fon akışını düzenleyen
kurumlar, finansal varlıklar, piyasanın işleyişini düzenleyen hukuki ve idari kurallardan
oluşan yapıya da finansal sistem denilmektedir.
153
3.2 FİNANSAL PİYASALARIN SINIFLANDIRILMASI
Finansal piyasalar fonların süreleri, işlevleri, işlem gördüğü piyasalar gibi
çeşitli sınıflara ayrılmaktadır. Sınıflandırma yaparken kıstaslar arttırılarak daha fazla
sınıflara da ayırmak mümkündür.
3.2.1 Para ve Sermaye Piyasaları
Finansal piyasalar, fonların arz ve talep sürelerine göre para piyasaları ve
sermaye piyasaları olarak ikiye ayrılmaktadır. Kısa vadeli fon arz ve talebinin bir araya
geldiği piyasalara “Para Piyasaları”, orta ve uzun vadeli fon arz ve talebinin bir araya
geldiği piyasalara da “Sermaye Piyasaları” denilmektedir.
154
Bu iki piyasa arasındaki etkileşimin yüksek olmasından dolayı gerçekte böyle
bir ayrımın yapılması biraz yapay olarak kalmaktadır. Para piyasalarında vadeler kısa
olduğu için, sermaye piyasalarına göre faiz oranları genelde daha düşük olmaktadır.
Ancak çeşitli sebeplerle tam tersi olduğu durumlar da söz konusu olabilmektedir.
155
Bir yıldan kısa vadeli finansal varlıklar, para piyasası araçları arasında
sayılmaktadır. Bir yıldan uzun vadeli finansal varlıklar ise sermaye piyasası araçları
olarak sayılmaktadır. Para piyasalarında vade kısa olduğu için getiri ve risk düşük iken
sermaye piyasası araçlarında durum tam tersidir.
156
3.2.2 Birincil ve İkincil Piyasalar
Finansal piyasalar, finansal varlığın işlem durumuna göre birincil ve ikincil
piyasalar olarak sınıflandırılmaktadır. Menkul kıymetleri ilk olarak ihraç eden
kuruluşlar ile yatırımcıların bir araya geldiği piyasalara birincil piyasalar, ihraç edilen
153
Aydın, s.4
154
Nuray Ergül, Herkes İçin Finans, 1.Basım, İstanbul: Literatür Yayıncılık, 2004, s.7-8
155
Aydın, s.4
156
Konuralp, s.18
39
menkul kıymetleri satın alanların bunları tekrar sattığı piyasaya da ikincil piyasalar
denilmektedir.
157
Birincil piyasalarda menkul kıymetler bir kez el değiştirirken, ikincil
piyasalarda menkul kıymetin vadesi dolana kadar, istenildiği kadar el
değiştirebilmektedir. Görüldüğü gibi işletmelere asıl fonu sağlayan birincil
piyasalardır.
158
İkincil piyasalar, menkul kıymetlerin paraya dönüşüm hızını arttırarak,
birincil piyasalara talep arttırmak ve gelişmesine yardımcı olmak amacıyla işlem
yapmaktadırlar. Bu işlemlerin işletmelerle doğrudan bağlantısı söz konusu değildir.
159
İkincil piyasaların en önemli işlevi likiditeyi sağmaktır. Birincil piyasadaki bir
şirketin ihraç etmiş olduğu finansal varlığa olan talep, bu finansal varlığın ikincil
piyasada hızlı alınıp-satılabilmesi ile doğru orantılıdır. Eğer yatırımcı bu finansal
varlığın paraya çevrilme hızının düşük olduğunu düşünürse, söz konusu olan finansal
varlığa olan talep düşecektir.
160
Menkul kıymet borsaları ve finansal aracı kuruluşlar ikincil piyasanın en
önemli kurumları olarak sayılmaktadır.
161
3.2.3 Organize ve Tezgahüstü Piyasalar
Finansal piyasalar, örgütlenme biçimine göre organize veya tezgahüstü
piyasalar olarak adlandırılmaktadır. Belirli kuralları, düzenlenmeleri olan ve belirli bir
mekan içerisinde işlemlerin gerçekleştirildiği piyasalara organize piyasalar, işlemlerin
yapılması için belirli bir mekan, kural ve düzenlemenin olmadığı piyasalara da
tezgahüstü veya organize olmamış piyasalar denilmektedir.
162
Örneğin İMKB (İstanbul Menkul Kıymet Borsası) organize olmuş bir
piyasadır. SPK (Sermaye Piyasası Kurulu)’nun belirlediği kurallara ve düzenlemelere
göre işlemlerini gerçekleştirmektedir. İMKB’de sadece borsa üyeleri işlem
157
Niyazi Berk, Finansal Yönetim, 8.Basım, İstanbul: Türkmen Kitabevi, 2005, s.327
158
Aydın, s.5
159
Ergül, s.8
160
Konuralp, s.19
161
Aydın, s.5
162
Aydın, s.6
40
yapabilmektedir.
163
Bireysel yatırımcılar ise buraya üye olan finansal piyasa aracıları
sayesinde işlem yapabilmektedir. Hemen hemen bütün bankalar aynı zamanda finansal
aracılık hizmetini de sağlamaktadır.
3.2.4 Ulusal ve Uluslararası Piyasalar
Bir finansal piyasa, sadece o ülke içinde ihraç edilen menkul kıymetlerin alım-
satım işlemlerinin yapıldığı bir piyasa ise ulusal bir finansal piyasadır. Uluslararası
piyasalarda ise sadece o ülke içinde ihraç edilen menkul kıymetler değil aynı zamanda
yurt dışında ihraç edilen menkul kıymetler de işlem görmektedir. New York, Londra ve
Tokyo gibi büyük finansal merkezler hem ulusal hem de uluslararası işlemleri
gerçekleştirmektedirler. Euro-tahvil ve Euro-dolar piyasaları uluslararası finansal piyasa
olarak kabul edilmektedirler.
Euro-tahviller, milli para cinsinden ihraç edilip, yurt dışında satılan tahvillerdir.
Bu tahvillerin işlem gördüğü pazarlar da Euro-pazar olarak isimlendirilmektedir. Euro-
pazarlar, hükümetlerin uyguladıkları yasal düzenlemelerden bağımsız oldukları için çok
hızlı gelişmiştir. Bu piyasalarda Dünya Bankasının, hükümetlerin veya çok uluslu
şirketlerin ihraç ettiği finansal varlıklar yer almaktadır.
164
Finansal piyasaların belirlediğimiz kriter sayısını arttırarak daha fazla
sınıflandırılması da mümkündür. Ancak çalışmamız açısından yukarıda açıklanmış olan
sınıflandırmaların konunun kavranması için yeterli olduğu düşünülmektedir.
3.3 MENKUL KIYMETLER VE DİĞER SERMAYE PİYASASI
ARAÇLARI
Sermaye piyasası araçları menkul kıymetler ve diğer sermaye piyasası araçlar
diye ikiye ayrılır.
Menkul kıymetler; ortaklık veya alacaklılık sağlayan, belirli bir miktarı temsil
eden, yatırım aracı olarak kullanılan, dönemsel gelir getiren, misli nitelikte, seri halinde
çıkarılan, ibareleri aynı olan ve şartları Sermaye Piyasası Kurulu’nca belirlenen kıymetli
163
Konuralp, s.19
164
Konuralp, s.20
41
evraktır. Hisse senedi ortaklık hakkı sağlayan, tahvil de alacaklılık hakkı sağlayan
menkul kıymetlere örnek olarak verilebilir.
165
3.3.1 Hisse Senetleri
Anonim ortaklıklar tarafından ihraç edilen, anonim ortaklığın sermayesine
katılma payını temsil eden ve yasal şekil şartlarına uygun olarak düzenlenen kıymetli
evraklara hisse senedi denir. Literatürde esham, pay senedi ya da sadece hisse olarak da
geçmektedir.
166
Hisse senedi sahipleri ortaklık hakkı, yönetime katılma(oy) hakkı, kar
payı(temettü) alma hakkı, bedelsiz pay alma hakkı, tasfiyeden pay alma hakkı, bilgi
edinme hakkı ve rüçhan hakkı gibi haklar elde etmektedirler. Hisse senetleri sahipleri
gelir olarak kar payı almakta ya da hisse senedi değerinin artmasıyla gelir elde
etmektedirler.
Hisse senetleri devir şekli, hak paylaşımı, ihraç yolu ve ihraç bedeline göre
gruplara ayrılmaktadır. Hisse senetleri nama ya da hamiline yazılı çıkarılabilmektedir.
Hisse senedindeki pay bölüşümü eşit ise adi farklı haklar varsa imtiyazlı hisse senedi
olarak adlandırılmaktadır. Hisse senetleri nominal değerden ihraç ediliyorsa primsiz, bu
değerden yüksek bir bedelle ihraç ediliyorsa primli hisse senedi denilmektedir. Eğer
hisse senetleri sermaye artırımıyla ihraç ediliyorsa bedelli, iç kaynaklardan sermaye
artırımıyla ihraç ediliyorsa bedelsiz hisse senedi denilmektedir.
167
Anonim ortaklıklar, esas sözleşmelerinde hüküm bulunmak kaydıyla, sermaye
artırımı ile ihraç edebilecekleri, kar payından ve tasfiye bakiyesinden yararlanmada
ayrıcalık sağlayan, oy hakkından yoksun paylar ihraç edebilir ve bunları temsil eden
hisse senetlerini halka arz edebilirler.
168
Bu hisse senetlerine Oydan yoksun hisse
senetleri(OYHS) denilmektedir. Bu hisse senetlerindeki amaç ortaklık yapısı ve
yönetimin düzenini değiştirmeden alternatif bir yatırım amacı sunmaktır.
169
165
Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), Sermaye Piyasası Araçları, Eylül, Ankara, 2010, s.4
166
İlhan Uludağ ve Erişah Arıcan, Finansal Hizmetler Ekonomisi, 2.Basım, İstanbul: Beta Yayıncılık, 2001, s.142
167
SPK, s.5-6
168
Konuralp, s.30
169
SPK, s.8
42
OYHS’ler nama yazılı ihraç edilirler. OYHS ihraç eden şirket 3 yıl üst üste kar
payı dağıtamazsa veya mevzuat uyarınca izin verilmediği halde, herhangi bir nedenden
ötürü bir yıl kar payı dağıtmazsa, bu durumun kesinleştiği genel kurul toplantından bir
yıl sonra OYHS sahipleri oy hakkı elde ederler. Böylece hisse senedi adi hisse senedine
dönüşmektedir.
170
3.3.2 Tahviller
Devletin ya da özel şirketlerin orta ve uzun vadeli fon sağlama amacı ile
çıkartmış oldukları borç senetlerine tahvil denilmektedir. Tahvil alacak hakkı
tanımlayan bir menkul kıymettir. Bu hak tahvil bedelinin ödenip, tahvilin alınmasıyla
elde edilmektedir. Tahvil ihraççısı belli bir oranda faizi ve anaparayı tahvil sahibine geri
ödemeyi garanti etmektedir.
171
Tahvillerin daha iyi anlaşılması için hakkında nominal değer, vade, kupon
oranı ve itfa kavramlarının bilinmesi gerekmektedir.
Nominal değer: Tahvil ve bononun vadesinde yatırımcının eline geçecek olan
para miktarını ifade etmektedir.
Kupon oranı: Nominal değer üzerinden yüzde olarak belirlenmiş olan tahvil
sahibinin alacağı faiz miktarını ifade etmektedir.
Vade: Anaparanın ve son faiz ödemesinin yapılacağı tarihi belirtir. Tahvillerde
vade bir yıldan az olmamak şartıyla serbestçe belirlenebilmektedir. Anapara vade
bitiminde tek seferde ya da taksitler halinde vade süresince ödenebilmektedir.
İtfa: Borcun borçlu tarafından bir defada veya belirli dönemlerde yapılan
ödemeler ile ortadan kaldırılmasını ifade etmektedir.
Kamu borçlanma aracı dışındaki tahviller SPK’ya göre kaydettirilmesi
zorunludur. Tahviller sözleşmede veya özel mevzuatta bulunma koşulu ile kar payı da
170
Ergül, s.14
171
Konuralp, s.31
43
dağıtabilirler. Sadece kar payı, faiz artı kar payı ya da faizin düşük olma