ArticlePDF Available

EBÛ REYYE'NİN TEVESSÜL HADİSİ KONUSUNDAKİ GÖRÜŞLERİNİN TAHLİLİ

Authors:

Abstract

zet Herhangi bir hadisi tetkik etmek istediğimizde, atmamız gereken ilk adım, o ha-disin kaynağını araştırmaktır. Sonrasında isnadı varsa, sağlam olup olmadığının tespitidir. Eğer sağlamsa, muhtevasının İslam " ın temel esaslarına, Kur " an " a, Sün-net " e, akla, tarihî gerçeklere vb. uygunluğunun araştırılmasıdır. Şüphesiz isnad değerlendirmesinde hadisin farklı tarîklerini bir araya getirmenin hadisi doğru anlamada önemi yadsınamaz. Dini anlama ve yaşamada Hz. Peygamber " i sürekli takip eden sahabîlerin söz ve davranışlarından sahih ve sağlam olanları, zayıf ve uydurma olanlardan ayırmak gerekir. Zira alimlerimizin hadislerde aradığı çözümü bulamadıklarında, sahabe-nin konuyla ilgili görüşlerine başvurdukları tarihi bir gerçektir. Bu bağlamda yağmur duasıyla ilgili olan Hz. Ömer " in sözünün de bu süreçten geçerek değer-lendirilmesi gerektiği inancındayız.  Analyzing Of The Abu Rayya's Ideas On The Hadith Of Tawassul Abstract When we want to examine any hadith, we have to take first step is to investigate the source of that hadith. Afterwards, If it has an isnad (supporting), it is to detect whether it is valid or not. If it is really valid, we have to research whether its content is suitability with the main principles of Islam, Quran, Sunnah, reason , historical truths or etc. Definitely, as we assessing of an isnad (supporting); it " s very important to collect together of different rumours and ways (tariq) of hadith. We need to distinguish true and valid words and behaviours of the Holy Prophet " s followers from the weak and fabricated one " s on understanding and living of religion. When Islamic scholars couldn " t find any solution about a problem, it " s a historical fact that they applied to views of followers. In this context, we belive that it is necessary that " Umar " s word about the " rain pray " (istisqa) has to be assessed in light of this process.
db 11/3
Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi
Cilt 11, Sayı 3, 2011
ss. 35-72
EBÛ REYYE’NİN TEVESSÜL HADİSİ
KONUSUNDAKİ GÖRÜŞLERİNİN
TAHLİLİ
Hüseyin AKYÜZ *
Özet
Herhangi bir hadisi tetkik etmek istediğimizde, atmamız gereken ilk adım, o ha-
disin kaynağını araştırmaktır. Sonrasında isnadı varsa, sağlam olup olmadığının
tespitidir. Eğer sağlamsa, muhtevasının İslam‟ın temel esaslarına, Kur‟an‟a, Sün-
net‟e, akla, tarihî gerçeklere vb. uygunluğunun araştırılmasıdır. Şüphesiz isnad
değerlendirmesinde hadisin farklı tarîklerini bir araya getirmenin hadisi doğru
anlamada önemi yadsınamaz.
Dini anlama ve yaşamada Hz. Peygamber‟i sürekli takip eden sahabîlerin söz ve
davranışlarından sahih ve sağlam olanları, zayıf ve uydurma olanlardan ayırmak
gerekir. Zira alimlerimizin hadislerde aradığı çözümü bulamadıklarında, sahabe-
nin konuyla ilgili görüşlerine başvurdukları tarihi bir gerçektir. Bu bağlamda
yağmur duasıyla ilgili olan Hz. Ömer‟in sözünün de bu süreçten geçerek değer-
lendirilmesi gerektiği inancındayız.
Anahtar Kelimeler: Hadis, İsnad, Yağmur duası, Ebû Reyye, Hz. Ömer

Analyzing Of The Abu Rayya’s Ideas On The Hadith Of Tawassul
Abstract
When we want to examine any hadith, we have to take first step is to investigate
the source of that hadith. Afterwards, If it has an isnad (supporting), it is to
detect whether it is valid or not. If it is really valid, we have to research whether
its content is suitability with the main principles of Islam, Quran, Sunnah, rea-
son, historical truths or etc. Definitely, as we assessing of an isnad (supporting);
it‟s very important to collect together of different rumours and ways (tariq) of
hadith.
We need to distinguish true and valid words and behaviours of the Holy Proph-
et‟s followers from the weak and fabricated one‟s on understanding and living of
religion. When Islamic scholars couldn‟t find any solution about a problem, it‟s a
historical fact that they applied to views of followers. In this context, we belive
that it is necessary that „Umar‟s word about the “rain pray” (istisqa) has to be as-
sessed in light of this process.
Key Words: Isnad (supporting), Rain Pray, Abu Rayya, „Umar
* Yrd. Doç. Dr., Artvin Çoruh Üniversitesi Eğitim Fakültesi İlköğretim Din Kültürü ve
Ahlak Bilgisi Eğitimi Bölümü, huseyinakyuz73@gmail.com
HÜSEYİN AKYÜZ
DİNBİLİMLERİ AKADEMİK ARAŞTIRMA DERGİSİ CİLT 11 SAYI 3
36| db
Giriş
Müslümanlar, geçmişte olduğu gibi günümüzde ve gelecekte
karşılaşacakları problemlere cevap bulmaya çalışırken başvuracak-
ları ilk kaynaklar, Kur‟ân ve Hz. Peygamber‟in hadisleri olacaktır.
Kur‟ân‟ın her hangi bir tahrife uğramaksızın günümüze kadar ulaş-
tığı hususu inkâr edilemez bir gerçektir. Ancak aynı durumu Hz.
Peygamber‟in hadisleri için söylemek pek mümkün görülmemekte-
dir. Hadisler nesillerden nesillere gerek sözlü ve gerekse yazılı ola-
rak aktarılırken muhtelif nedenlerden dolayı Hz. Peygamber‟in bu-
yurduğu şekilde nakledilememiş ve uydurma rivayetlerin hadislerle
karışmasına engel olunamamıştır. Bu bağlamda tarih boyunca
Resullullah (sav)‟ın sözlerinden sahih ve sağlam olanları, zayıf ve
uydurma olanlardan ayırmak önemli bir uğraş olmuştur.
Hz. Peygamber‟in sözleri hakkında durum böyle iken, O‟nun ilk
muhatapları olan ve kaynağa en yakın insanlar olarak nitelendirdi-
ğimiz sahabenin söz, uygulama ve takrirleri de aynı akıbete uğra-
mıştır. Hadisçiler, Mevkûf hadis olarak adlandırılan bu rivayetleri
de incelemişler, onların sened ve metinlerine bakarak sahabîlere
aidiyetini tespit etmeye çalışmışlardır1. Bu bağlamda Mahmud Ebû
Reyye‟nin hadislerde İsrailiyât kültürünün etkisi olduğunu ispatla-
mak için Ka‟bu‟l-Ahbâr (ö.32/652)‟ın İslam dinini nasıl bozmaya
çalıştığına dair vermiş olduğu bir örneği incelemeyi uygun gördük.
Mahmud Ebû Reyye, Muhammedi Sünnetin Aydınlatılması adlı
eserinde, hadislerde İsrailiyât kültürünün etkisi olduğunu ispatla-
mak için Ka‟bu‟l-Ahbâr (ö.32/652)‟ın İslam dinini nasıl bozmaya ve
Hz. Peygamber‟e nasıl iftiralar isnad etmeye çalıştığına dair örnek-
ler verir. Bu örneklerden birisi de Hz. Ömer (ö.23/644)‟in yağmur
talep etme hadisesidir. Yazar, Ka‟bu‟l-Ahbâr‟ın Ramâde yılındaki2
1 Mevkûf Hadis ile sahabeden rivayet edilen söz, fiil ve takrirler kastedilmektedir. Bu
tür rivayetlerin de sahih, zayıf ve uydurmaları mevcuttur. Dolayısıyla böylesi rivayet-
lerle amel edilmesi caiz olanlar olabileceği gibi amel edilmesi caiz olmayanlar da
vardır. Bkz.:es-Sâlih, Subhi, Hadis Ġlimleri ve Hadis Istılahları, Çev.:M. Yaşar Kande-
mir, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, Ankara 1986, ss.175-176
2 Hicretin 17. yılında Hicaz'da müthiş bir kıtlık ortaya çıkmıştır. O yılda Arab
Yanmadası'na yağmur yağmamış, yerler kupkuru kalmış, hayvanlar helak olmuş ve
insanlar susuzluktan dolayı yorgun düşmüşlerdi. Bu yıla arazinin kuraklıktan kül gibi
renk almasından ötürü Ramâde yılı adı verildi. Çünkü yağmurun azlığından ötürü
toprakların rengi değişmiş, âdeta küle dönmüşlerdi. Yine yağmurun azlığı sebebiyle
rüzgârlar toprakları kül gibi savuruyordu. Muhtemelen bu iki sebepten ötürü bu se-
neye "kül senesi" anlamına gelen "Ramâde senesi" denilmiş olabilir. 9 ay süren bu kıt-
lıkta kabileler, Medine'ye akın akın geldiler. Hiçbirinin yanında azık kalmamıştı.
Bunlar, Hz. Ömer'e başvurdular. Halife Hz. Ömer, bir taraftan halkı açlıktan kurtar-
EBÛ REYYE’NİN TEVESSÜL HADİSİ KONUSUNDAKİ GÖRÜŞLERİNİN TAHLİLİ
DİNBİLİMLERİ AKADEMİK ARAŞTIRMA DERGİSİ CİLT 11 SAYI 3
db | 37
kuraklığı fırsat bilip Hz. Ömer'e yağmur duasına çıkmasını önerdi-
ğini nakleder3. Ardından bazı rivayetlerde Hz. Ömer‟in Peygambe-
rimizin amcası Hz. Abbâs (ö.32/652)'ı vesile kılarak yağmur duası-
na çıktığını söyler4. Böylece Ka‟bu‟l-Ahbâr‟ın telkiniyle, şirk oldu-
ğunda şüphe bulunmayan tevessülcülük5 çukuruna düşen Hz.
Ömer‟in bu uygulamasına meşruiyet kazandırılması gerekiyordu6.
Yazara göre söz konusu rivayetlerin sonraki nesillere aktarılması bu
mak için zahire toplamaya başladı. Suriye ve Filistin‟den gelen buğday sayesinde
Müslümanların sıkıntısı biraz hafifletilmiş oldu. Bkz.: et-Taberî, Ebû Ca‟fer Muham-
med b. Cerir, Tarihu’l-Umem ve’l-Mulûk, Dâru‟l-Kütübi‟l-İlmiyye, Beyrut 1407, II,
507-509
3 Mahmud Ebû Reyye tarafından kaynak belirtilmemiştir.
4 el-Buharî, Ebû Abdillah Muh. b. İsmail, el-Câmi’u’s-Sahîh, İstanbul 1992, 15 İstiskâ, 3
(II/15-16); 62 Kitâbu Ashabi‟n-Nebî, 11(IV/209)
5 Tevessül Arapçada “Sultanın yanındaki makam, derece, yakınlık, ihtiyaç, vasıta, araç,
arzu ve rağbet” anlamlarına gelen „vesile‟den türetilmiş bir kelimedir. Örneğin; “

” denildiği zaman “kişi Allah‟a yaklaşabildiği bir iş yaptı” anlamı kaste-
dilir. ifadesiyle de “Allah‟a bir amel ile yakınlaştı” denilmek istenir.
(İbn Manzûr, Ebu‟l-Fadl Cemâlüddin Muhammed b. Mükerrem el-Ifrıkî el-Mısrî
Lisânu’l-‘Arab, Dâru Sadr, Beyrut 1375/1956, XI, 724-725) Kur‟ân‟da “tevessül” ifa-
desi geçmemesine rağmen, “el-vesile” kelimesi ise “Ey İman edenler, Allah‟tan sakı-
nın. Ona vesile arayın.” (5 Mâide, 35) ve “Onların yalvardıkları bu varlıklar, hangi-
miz daha yakın olacağız diye Rablerine vesile ararlar”( 17 İsrâ, 57) şeklinde iki ayrı
yerde geçmektedir. Hadislerde ise bu kelime Allah‟a yakınlık, şefaat, cennetteki ko-
naklardan biri anlamlarında kullanılmıştır. (Muslim, Ebu‟l-Huseyn Muslim b. Haccac
el-Kuşeyrî, Sahîhu Muslim, İstanbul 1992, 4 Salât, 11 (I/ 288-289); Ebû Davud,
Suleyman b. el-Eş‟as es-Sicistânî, Sunen, Çağrı Yayınları, İstanbul 1992, 2 Salât, 36
(I/360-361 H.N.:523); en-Nesaî, Ebû Abdurrahman Ahmed b. Şuayb, Sunen, Çağrı
Yayınları, İstanbul 1992, 7 Ezân, 37 (II/25-26 H.N.:676); et-Tirmizî, Ebû İsa Mu-
hammed b. İsa, Sunen, Çağrı Yayınları, İstanbul 1992, 46 Menâkıb, 1 (V/586,
H.N.:3612); İbn Hanbel, Ahmed b. Muhammed, el-Musned, Çağrı Yayınları, İstanbul
1992, II, 168, 265, 365; III, 83; V, 395). Tevessül dini literatürde ise bir isteğin, bir
işin veya arzunun yerine gelebilmesi için ilim, amel, ahlâk veya bazı şahısları aracı
kılmayı ifade etmektedir. (Komisyon, Dinî Kavramlar Sözlüğü, DİB Yayınları, İstanbul
2009, ss.573-574); Geniş bilgi için bkz.: Güler, Zekeriya, “Vesîle ve Tevessül Hadisle-
rinin Kaynak Değeri (Tahric ve Değerlendirme)”, ĠLAM AraĢtırma Dergisi, İlmî Araş-
tırmalar Merkezi, İstanbul, 1997, C.II, Sayı:1, ss.85-87; Güler, Zekeriya, " Vesîle ve
Tevessül Hadislerinin Kaynak Değeri”, Tasavvuf Ġlmî ve Akademik AraĢtırma Dergisi,
Kültür Matbaası, Ankara, 2003, C.IV, Sayı:10, ss.47-48; Bardakçı, Mehmet
Necmeddin, “Tasavvufî Bir Terim Olarak Tevessül ve Vesîle”, Tasavvuf Ġlmî ve Aka-
demik AraĢtırma Dergisi, Kültür Matbaası, Ankara, 1999, C.I, Sayı:2, ss.33-38; Çalış-
kan, İsmail, “Allah-İnsan İlişkisinde Aracı Fikri: Vesilecilik”, Ġslâmiyât, Avrasya Yay.,
Ankara, 2002, C.V, Sayı:1, ss.184-185
6 Ebu Reyye, Hz. Ömer (ö.23/644)‟in Rasulullah (sav)‟ın amcası ile Allah‟a tevessül
etmesini şirk olarak telakki etmesine rağmen başta İbn Teymiyye (ö.729/1328) ol-
mak üzere bu davranışı meşru kabul eden alimlerimiz olmuştur. Bkz.: Güler, “Vesîle
ve Tevessül Hadislerinin Kaynak Değeri (Tahric ve Değerlendirme)”, s.92; Güler, "
Vesîle ve Tevessül Hadislerinin Kaynak Değeri”, ss.53-56; Bardakçı, a.g.m., ss.42-45;
Çalışkan, a.g.m., ss.184-185
HÜSEYİN AKYÜZ
DİNBİLİMLERİ AKADEMİK ARAŞTIRMA DERGİSİ CİLT 11 SAYI 3
38| db
amacı gerçekleştirmiş ve bu yüzden asırlar boyu Müslümanların
akidesi olumsuz etkilenmiştir. Ancak Hz. Ömer, üstün dini basireti
ve ince anlayışıyla durumu fark etmiş ve Kâb'ın tezgâhladığı tuzağa
düşmemiştir. Zira bazı rivayetlerde Hz. Ömer duasında Hz. Pey-
gamber'i bile tevessül etmemiş, sadece af dilemeyle yetinmiştir7.
Şüphesiz yazarın bu değerlendirmelerinin satır aralarında “bir
taşla iki kuş vurmak” kabilinden okuyucuyu tereddüde düşürecek
birkaç husus vardır. Bunları şöyle sıralayabiliriz:
Yazar;
*İlkönce Ramâde yılında Ka‟bu‟l-Ahbâr‟ın Hz. Ömer'e yağmur
duasında bulunmasını telkin ettiğini ve onun da bu öneri sayesinde
içinde şirk unsuru taşıyabilecek bir davranışta bulunduğunu yle-
yerek, hadislerde İsrailiyât kültürünün etkisi olduğunu ispatlamaya
çalışmaktadır.
*İkinci olarak Hz. Ömer'in Ka‟bu‟l-Ahbâr‟ın telkininden etki-
lendiğini ispatlamak için el-Buhârî (ö.256/870)‟nin Hz. Enes
(ö.93/712) kanalıyla gelen rivayeti delil getirir. Bu rivayetin güçlü
diğer muhalif rivayetler karşısında tutunamayacağını, hatta Hz.
Enes‟in rivayetlerinde çok güvenilmeyen bir ravi olduğunu, Ebû
Hanife (ö.150/767)'nin bile onun rivayetlerine güvenmediğini ifade
eder8. Böylece Ebû Reyye, hem el-Buhârî‟yi eleştirmiş hem de Hz.
Enes‟in rivayeti hakkında kuşku uyandırmış olmaktadır.
*Üçüncü olarak bazı rivayetlerde Hz. Ömer‟in yağmur duasında
sadece duayla yetindiğini ve Kur‟an ayetleriyle de desteklenen bu
rivayetin sahih olduğunu söyleyerek İslam dininin hamiliğine kal-
kışmıştır. Okuyucu nazarında sanki İslam akaidinin korunması için
şirk unsuru ifade etmeyen rivayetlere dayanılması gerektiği izleni-
mini uyandırmaya çalışmıştır. Ama bu masum düşüncenin arka
planında Ebû Reyye, hem el-Buhârî hadisini reddetmiş hem de Hz.
Ömer‟in yağmur duasına çıkarak Ka‟bu‟l-Ahbâr‟ın telkinine uyduğu-
nu yani hadislere İsrailiyât kültürünün karıştığını ispatlamış olmak-
tadır.
Ebû Reyye‟nin yapmış olduğu değerlendirmeleri incelendiği-
mizde asıl amacının İsrâiliyyâtın Müslüman kafalara çeşitli vesile-
7 Mahmud Ebû Reyye, Advau ‘ala’s-Sünneti’l-Muhammediyye, Dâru‟l-Meârif, Kahire t.y.,
ss.128-129
8 Ebû Reyye, a.g.e., s.128 (3. dipnot)
EBÛ REYYE’NİN TEVESSÜL HADİSİ KONUSUNDAKİ GÖRÜŞLERİNİN TAHLİLİ
DİNBİLİMLERİ AKADEMİK ARAŞTIRMA DERGİSİ CİLT 11 SAYI 3
db | 39
lerle sokulduğunu ispatlamaya çalışmak; ikinci amacının ise el-
Buhârîdeki Hz. Enes kanaliyle nakledilen bir hadisi reddetmeye
çalışmak olduğu anlaşılmaktadır. Bu amaçları gerçekleştirirken
yaptığı değerlendirmelerde dikkate şayan önemli hususlar ise şun-
lardır:
1. Ebû Reyye, Ka‟bu‟l-Ahbâr‟ın yağmur duası yapılması husu-
sunda Hz. Ömer'e telkinde bulunduğunu ifade eden cümlelerin
kaynağını zikretmemiştir.
2. Genel anlamda birbiriyle çelişik her iki rivayetin isnadları
üzerinde değerlendirme yapılmamış olup sadece Hz. Enes ile ilgili
kısmî bir değerlendirmede bulunulmuştur.
3. Hz. Ömer‟in yağmur duasında Hz. Abbas (ö.32/652)‟ı vesile
edinip edinmediği konusunda birbiriyle çelişik iki rivayeti de nak-
letmiştir. Fakat Hz. Abbas‟ın vesile kılınmadığına dair rivayetin
hadis kaynaklarındaki nakledilişi hakkında bilgi verilmemiştir9.
4. “Kur‟an ayetleriyle teyit edilen sahih haberlerle de bildirildi-
ği üzere” ifadesiyle Hz. Ömer‟in dua yaparken hiç kimseyi vesile
edinmediğine dair rivayeti sahih görmektedir. Zira bu rivayetin
içerisindeki Kur‟an ayetleri hadisin doğruluğunu te‟yid etmektedir.
Yazar, bu rivayetin niçin sahih olduğu konusunda ise başka her-
hangi bir söz söylememektedir.
5. Ebû Reyye‟nin İsrâiliyyâtın nasıl telkin edildiği konusunu
netleştirmeden rivayetler arasındaki çelişkiyi ön plana çıkarması, bu
çelişkili rivayetleri genişçe ele almadan bir tanesini sahih kabul
etmesi okuyucunun zihnini bulandırmaya çalışmak istemesi ve riva-
yetlere karşı önyargılı yaklaşmasının bir sonucudur10.
İnsanın kendi düşüncelerinden sıyrılıp konuya tarafsız bir şe-
kilde bakması ilmî zihniyetin bir gereğidir. Kendi düşüncesini des-
9 Ebû Reyye‟nin eserini Türkçe‟ye çeviren Muharrem Tan, bu rivayetin kaynakları
arasında Ahmed b. Hanbel (ö.241/855)‟i kaynak gösterse de söz konusu alimin ese-
rinde bu rivayete rastlanılmamıştır. Ayrıca bu ilave Ebu Reyye‟nin Arapça baskısında
bulunmamaktadır. Bkz.:Mahmud Ebu Reyye, Muhammedi Sünnetin Aydınlatılması,
Çev.: Muharrem Tan, Yöneliş Yayınları, İstanbul 1988, s.173 (37. dipnot)
10 Muhammed Ebu Şehbe, Sünnet Müdafaası adlı eserinde Ebû Reyye‟nin önyargılı
davrandığı hakkında şu ifadelere yer vermektedir: “ Açıkça ortaya çıkmıştır ki, yazar
Hz. Abbas‟ı vesile edinerek yağmur talep etmenin Kâb tarafından Müslümanların
akidelerini bozmak için yapılan bir desise olduğu görüşüne varmak için arzusu doğ-
rultusunda dilediğini almış dilediğini de terk etmiştir.” Ebu Şehbe, Muhammed, n-
net Müdafaası, Çev.: Mehmed Görmez, M. Emin Özafşar, Rehber Yayıncılık, Ankara,
1990, I, 153
HÜSEYİN AKYÜZ
DİNBİLİMLERİ AKADEMİK ARAŞTIRMA DERGİSİ CİLT 11 SAYI 3
40| db
teklemek gayesiyle önyargılı bir şekilde rivayetleri incelemeye tabi
tutmadan nakletmek ve değerlendirmek tarafsızlık ilkesinin çiğ-
nenmesidir. Bu ruh hali, daima araştırıcıya düşüncesinde olmayan
her türlü gerçeği reddetmeyi empoze eder. Önyargılar, çağdaş hadis
değerlendirmelerinde daha çok 3K formülü diyebileceğimiz “ka-
rartma”, “kurtulma” ve “kurtarma” şeklinde kendini göstermektedir.
Diğer bir ifadeyle, bazıları bir takım rivayetleri kullanarak hadisleri
karalamaya çalışmakta; bazıları böylesi rivayetlerin İslam‟a zarar
verdiğini gerekçe göstererek acelece onlardan kurtulmaya gayret
göstermekte; bazıları ise bu tür rivayetlerin sahih olduğunu ispat-
lamak için büyük çaba sarf etmektedirler11. Kanaatimizce Ebû
Reyye, Ka‟bu‟l-Ahbâr‟ın yağmur duası yapılması hususunda Hz.
Ömer'e telkinde bulunduğu konusunu işlerken hem hadisleri ka-
rartmayı hem de hadislerden kurtulmayı hedeflemektedir.
Ebû Reyye‟nin “Hz. Ömer‟in yağmur duası yaparken nasıl dav-
randığı konusundaki birbirine çelişik görünen rivayetlere” yaptığı
değerlendirmelerin tek tek ele alınıp incelenmesi gerekir. Dolayısıy-
la bu makalenin amacı, Ebû Reyye‟nin iddialarının gerçekliğini sor-
gulamak olacaktır. Şüphesiz üzerinde tartışmalar yapılan bir hadisi
incelerken ilk yapılması gereken şeyin, o hadisin senedinin değer-
lendirilmesi olduğunu bilmekteyiz. Aslında bir hadis, sened ve me-
tin diye iki kısımdan meydana gelir. Hadislerin güvenilirliklerini
tespit için bu iki kısmında değerlendirilmesi gerekir12. Fakat ince-
leyeceğimiz bu rivayetlerin Ebû Reyye tarafından metin tenkidi
kriterlerine göre değerlendirmesi yapılmadığından sadece isnad
değerlendirilmesi yapılacaktır. Zira Ebû Reyye, elinden gelmesine
rağmen raviler hakkında yeteri derecede araştırma yapmaksızın
hüküm vermiştir.
İsnad değerlendirmesi hadisi bize rivayet eden ravilerin dürüst-
lüklerini tespit etmeye çalışmaktır. “Cerh-ta‟dil içtihadîdir”13 pren-
sibinden hareketle varacağımız sonuçların kesin olmayıp zannî ola-
cağını bilmekteyiz. Ancak inceleyeceğimiz rivayetlerin senedleri
üzerinde yapacağımız değerlendirmelerin, o rivayetler hakkındaki
nihai hükmün verilmesine büyük ölçüde katkıda bulunacağı kanaa-
tindeyiz. Amacımız söz konusu rivayetlerin senedlerinin sıhhati
konusunu vuzuha kavuşturmaktır.
11 Coşkun, Selçuk, Hadis Değerlendirmelerinde Bütünlük, Aktif Yayınevi, Ankara 2003,
s.90
12 Kırbaşoğlu, M. Hayri, Alternatif Hadis Metodolojisi, Kitâbiyât, Ankara 2002, s.143
13 Polat, Salahattin, Hadis AraĢtırmaları, İnsan Yayınları, İstanbul ty., ss.45-71
EBÛ REYYE’NİN TEVESSÜL HADİSİ KONUSUNDAKİ GÖRÜŞLERİNİN TAHLİLİ
DİNBİLİMLERİ AKADEMİK ARAŞTIRMA DERGİSİ CİLT 11 SAYI 3
db | 41
A. Ka’bu’l-Ahbâr’ın Sözünün Kaynağı
Ka‟bu‟l-Ahbâr‟ın yağmur duası yapılması hususunda Hz. Ömer'e
telkinde bulunduğu şeklindeki ifadeler, el-Câhız (ö. 255/869)‟ın el-
Beyânu ve’t-Tebyîn14; Ebû Hilal el-'Askerî (ö.395/1004)’nin
Kitâbü'l-Evâîl15 ve İbn Asâkir (ö.571/1176)‟in Tarihu DımeĢk adlı
eserlerinde yer almaktadır16.
el-Câhız, söz konusu rivayetin sıhhatinden şüphe etmiş ol-
malı ki “Bir sözde zikrolunduğuna göre” diyerek isnadını zikret-
meksizin rivayeti nakletmiştir. Ayrıca el-Câhız’ın bu rivayetten
sonra “İşte bu rivayet, Hz. Ömer’in Hz. Abbas’ı vesile kılarak
yağmur duasına çıkmasının nedenidir” demesi oldukça mani-
dardır. Kanaatimizce Ebû Reyye’nin kanaatinin temellerinde bu
ibareler etkili olmuş olabilir. Zira O, Ka‟bu‟l-Ahbâr‟ın yağmur duası
yapılması hususunda Hz. Ömer'e telkinde bulunduğu şeklindeki
iddiasının hemen akabinde, ilk önce Hz. Ömer’in Hz. Abbas’ı vesi-
le kıldığına dair rivayeti nakletmektedir.
Ebû Hilal el-'Askerî ise bu rivayetin tüm isnadını zikretmek
yerine sadece “Bize Ebû’l-Kasım, el-Medâinî’den o da hocaların-
dan naklederek haber verdi ki” şeklinde isnadın sadece
ibtidasını vermiştir. Ayrıca el-Medâinî‟nin hocalarından rivayetini
ifade ederken “an” eda sigasını kullanmıştır. Bu eda sigasının
“ravinin şeyhinden bizzat işitip işitmediğini veya rivayetin mute-
ber bir yolla alınıp alınmadığını kesin olarak göstermediği”17
anlamına geldiği hatırlanacak olunursa, rivayetin senedinde bir
illetin olduğu anlaşılmaktadır. Çünkü sarih bir şekilde semâ’ın
olup olmadığı belli değildir.
Hadisin ravilerinden el-Medâinî, Ebu'l-Hasen Ali b. Muham-
med b. Abdullah el-Basrî el-Kureşî (ö.225/840)‟dir. Basra'da doğdu
ve burada yetişti. Medâin‟e giderek bir müddet orada yaşadığı için
Medâinî nisbesiyle de tanınmıştır. Araplara dâir haberleri onların
soylarını çok iyi bilirdi. Fetihler ve muharebeler hakkında bilgisi
14 el-Câhız, Ebû Osman „Amr b. Bahr, el-Beyânu ve’t-Tebyîn, Thk.: Abdusselâm M.
Hârun, el-Mektebetu‟l-Hancî, Mısır 1395/1975, III, 59
15 Ebû Hilal el-'Askerî, Hasan b. Abdillah b. Sehl, Kitâbü'l-Evâîl, Thk.: Muhammed
es-Seyyid el-Vekil, Dâru’l-Beşîr, Kahire 1987, s.175
16 İbn Asâkir, Ebu‟l-Kasım Ali b. el-Hasen, Tarihu DımeĢk, Thk.:Ali Şîrî, Dâru‟l-Fikr,
Beyrut 1998, XXVI, 359; Krş.: İbn Abdilberr, Ebû Ömer Yusuf, el-Ġstî’âb Ma’rifeti’l-
Ashâb, Thk.:Ali Muhammed el-Becâvî, Dâru‟l-Cîl, Beyrut 1412, II, 814
17 Aydınlı, Abdullah, Hadis Istılahları Sözlüğü, Timaş Yayınları, İstanbul 1987, ss.35-36,
103
HÜSEYİN AKYÜZ
DİNBİLİMLERİ AKADEMİK ARAŞTIRMA DERGİSİ CİLT 11 SAYI 3
42| db
pek fazlaydı. Hakkında “sika”18 , “Leyse Bihi Be‟s”19 , “Sâlihu‟l-Hadîs
(hadisi geçerli)”20 ve “sadûk”21 gibi ta‟dil ifadeleri kullanılmıştır.
Özellikle Arap tarihi ensab ve şiir rivayeti konularında “Sadûk”
kabul edilmiştir22. Ancak sika olmayan ravilerden nakillerde bu-
lunmakla da suçlanan el-Medâinî, Şiilik'le ve çelişkili haberler ara-
sında ayırım gözetmemekle de itham edilmiştir23.
Ebû Hilal el-'Askerî’nin bu rivayetinin sened analizi yapıldı-
ğında, ravilerinin tümü zikredilmediği için senedin ittisali ko-
nusunda herhangi bir karara varılamamaktadır. Diğer yandan
el-Medâinî hakkında ta‟dil ifadeleri söylense de senedin büyük bir
kısmının zikredilmemesi yani senedin munkatı’ olması ve “an”
eda sigasının kullanılması açısından rivayetin senedinin sahih
olamayacağı kanaatindeyiz.
18 Böyle bir ravinin rivayet ettiği hadis ihticâc için alınır. Bkz.:Aydınlı, a.g.e., s.138
19 Böyle bir ravinin rivayet ettiği hadis yazılır ve araştırılır. Bkz.:Aydınlı, a.g.e., s.88
20 Böyle bir ravinin rivayet ettiği hadis i‟tibar için alınır. Bkz.:Aydınlı, a.g.e., s.136
21 Böyle bir ravinin rivayet ettiği hadis yazılır ve araştırılır. Bkz.:Aydınlı, a.g.e., s.132
22 ez-Zehebî, Şemsuddîn Ebû Abdillah Muh. b. Ahmed b. Osman, Mîzânu’l-Ġ’tidâl fî
Nakdi’r-Ricâl, Thk.: Ali Muhammed Muavvız, Adil Ahmed Abdulmevcut, Dâru‟l-
Kütübi‟l-İlmiyye, Beyrut 1995, V, 184; İbn Hacer el-Askalânî, Şihâbuddin Ebu‟l-Fazl
Ahmed b. Ali, Lisânu’l-Mîzân, Thk.:Adil Ahmed Abdulmevcut, Ali Muh. Muavviz,
Dâru‟l-Kütübi‟l-İlmiyye, Beyrut 1416/1996, IV, 293-294; İbn Hacer el-Askalânî,
Şihâbuddin Ebu‟l-Fazl Ahmed b. Ali, Tehzîbu’t-Tehzîb, Dâru‟l-Fikr, Beyrut 1404/1984,
VII, 272
23 el-Câhız, el-Beyânu ve’t-Tebyîn, III, 366; el-Câhız, Ebû Osman „Amr b. Bahr, el-Kavlu
fi’l-Biğâl, (Resâilu‟l-Câhız) Nşr.: Abdusselam Muhammed Hârun, el-Mektebetu‟l-
Hancî, Mısır 1399/1979, II, 226
EBÛ REYYE’NİN TEVESSÜL HADİSİ KONUSUNDAKİ GÖRÜŞLERİNİN TAHLİLİ
DİNBİLİMLERİ AKADEMİK ARAŞTIRMA DERGİSİ CİLT 11 SAYI 3
db | 43
İbn Asâkir‟in naklindeki sened ağı da şöyledir:
Bu sened ağındaki ravilerden bazılarının tanıtımı ve hakların-
daki cerh-ta‟dil değerlendirmeleri ise şöyledir:
* Ebû Sâlih, Bâzâm/Bâzân (ö?): Ümmü Hânî binti Ebî
Tâlib‟in kölesidir. Hakkında el-Ezdî (ö.374/984) “Kezzâb (yalan-
cı)”24, İbn Maîn (ö.233/847) “Leyse bi-Şey‟ (hiç bir şey değil)”25,
Ebû Hâtim (ö.277/890) ve diğerleri “hadisi yazılır fakat O‟nunla
ihticâc edilmez”, en-Nesaî (ö.303/915) “Leyse bi-Sıka”26 ve İbn-i
Hacer (ö.852/1448) ise “Metrûk27 , müdellis ve zayıftır” demişler-
dir. Ayrıca el-Kelbî (ö.146/763), Ebû Sâlih‟in kendisine şöyle dedi-
ğini söyler: “Sana her söylediğim yalandır.” Bütün bu cerh ifadele-
24 Böyle bir ravinin rivayet ettiği hadis hiçbir suretle alınmaz. Bkz.:Aydınlı, a.g.e., s.83
25 Böyle bir ravinin rivayet ettiği hadis hiçbir suretle alınmaz. Bkz.:Aydınlı, a.g.e., s.89
26 Böyle bir ravinin rivayet ettiği hadis hiçbir suretle alınmaz. Bkz.:Aydınlı, a.g.e., s.89
27 Böyle bir ravinin rivayet ettiği hadis hiçbir suretle alınmaz. Bkz.:Aydınlı, a.g.e., s.99
HÜSEYİN AKYÜZ
DİNBİLİMLERİ AKADEMİK ARAŞTIRMA DERGİSİ CİLT 11 SAYI 3
44| db
rinin yanı sıra İbn-i Abbas‟tan tefsir rivâyet eden Ebû Sâlih, İbnu
Hibbân (ö.354/965) ve ez-Zehebî (ö.748/1347)‟nin dediği gibi ne
İbnu Abbas‟ı görmüş ne de O‟ndan hadis işitmiştir. Üstelik el-
Kelbî‟de ez-Zehebî‟nin dediği gibi Ebû Sâlih‟ten birkaç harften başka
bir şey işitmemiştir28.
* el-Kelbî, Ebu’n-Nadr Muhammed b. es-Sâib el-Kûfî
(ö.146/763): el-Buhârî (ö.256/870), İbnu Mehdî‟nin el-Kelbî‟den
hadis rivâyetini terk ettiğini söylemektedir. Hakkında kafir, yalancı,
zayıf gibi cerh nitelendirmelerine ilaveten bazı alimler de şöyle
demiştir: İbnu Maîn “Leyse bi-Şey‟”, en-Nesaî “Leyse bi-Sıka” , İbn
Ebî Hatîm “O‟nun hadisleri terk edilmiştir. O, Zâhibu‟l-Hadis‟tir
(makbul değildir)”29, ed-Dârekutnî (ö.385/995) “metrûktur”, ez-
Zehebî “Kitaplarda zikredilmesi helal olmaz. Onunla ihticâc nasıl
olsun ki”, İbn Hacer (ö.852/1448) “yalancılıkla itham edilmiş ve
Râfızilik bid‟atiyle suçlanmıştır”. Üstelik el-Kelbî‟nin şöyle dediği de
rivayet olunur: “Ebû Sâlih yoluyla İbnu Abbas‟tan söylediğim her
şey bir yalan olup, bunu benden sakın rivayet etmeyin.” Ayrıca el-
Kelbî, Yahudi Abdullah b. Sebe‟nin yandaşlarındandır30.
* Nu’aym b. Eyyûb (ö.?): Kaynaklarda hakkında herhangi
bir bilgiye rastlanılmamıştır.
* Yahya b. Muhammed (ö.?): Kaynaklarda hakkında her-
hangi bir bilgiye rastlanılmamıştır.
* Ebû Abdillah ez-Zubeyr b. Bekkâr b. Abdillah b.
Mus’ab b. Sabit b. Abdillah b. ez-Zubeyr b. el-‘Avvâm
(ö.256/870): 172/788 yılında Medine‟de doğmuştur. Mekke kadı-
lığı yapan ez-Zubeyr b. Bekâr‟ın Kureyş kabilesinin nesebini en iyi
bilen sika, sebt ve alim bir kimse olduğu ifade edilmektedir. Hak-
kında Abdurrahman b. Ebî Hatim (ö.327/939) “ondan hadis yaz-
madım” demiştir. ed-Darekutnî (ö.385/995) O‟nu “sika” olarak
nitelendirirken; Ahmet b. Ali es-Süleymanî ise “Münkeru‟l-Hadistir”
diye cerh etmiştir. ez-Zehebî (ö.748/1347) de O‟nu sika olarak nite-
lendirmiş ve “Ahmet b. Ali es-Süleymanî‟nin onu hadis uyduranlar
arasında saymasının dikkate alınmaması gerektiğini” belirtmiştir.
28 İbn Ebî Hatim er-Râzî, Ebû Muhammed Abdurrahman Muhammed b. İdrîs, Kitâbu’l-
Cerh ve’t-Ta’dil, Dâru İhyau‟t-Turasi‟l-Arabî, Beyrut 1372/1952, II, 431; ez-Zehebî,
Mîzânu’l-Ġ’tidâl fî Nakdi’r-Ricâl, II, 3-4; İbn Hacer el-Askalânî, Tehzîbu’t-Tehzîb, I, 364
29 Böyle bir ravinin rivayet ettiği hadis hiçbir suretle alınmaz. Bkz.:Aydınlı, a.g.e., s.162
30 İbn Ebî Hatim er-Râzî, Kitâbu’l-Cerh ve’t-Ta’dil, VII, 270; ez-Zehebî, Mîzânu’l-Ġ’tidâl fî
Nakdi’r-Ricâl, VI, 159-160; İbn Hacer el-Askalânî, Tehzîbu’t-Tehzîb, IX, 157-158
EBÛ REYYE’NİN TEVESSÜL HADİSİ KONUSUNDAKİ GÖRÜŞLERİNİN TAHLİLİ
DİNBİLİMLERİ AKADEMİK ARAŞTIRMA DERGİSİ CİLT 11 SAYI 3
db | 45
Ayrıca İbn Hacer (ö.852/1448) de Ahmet b. Ali es-Süleymanî‟nin
cerhini kabul etmemiştir31.
* Ahmed b. Süleyman b. Davud b. Muhammed b.
Ebî’l-Abbâs et-Tûsî (ö.322/933): Sadûktur32.
* Ebû Tahir Muhammed b. Abdirrahman b. el-‘Abbâs
b. Abdirrahman b. Zekeriya el-Bağdadî ez-Zehebî
(ö.393/1003): el-Hâtib el-Bağdâdî (ö.463/1071) O‟nun “sika,
Salih” olduğunu belirtmektedir33.
* Muhammed b. Ahmed b. Muhammed b. Ömer b.
Hasan b. ‘Ubeyd b. ‘Amr b. Halid es-Sülemî el-Bağdadî
(ö.465/10072): Hakkında ez-Zehebî “sika ve salihtir” demiştir34.
Bütün bunlardan hareketle İbn Asâkir‟in sened ağındaki
ravilerden bazılarının hadis uydurduğu ve zayıf oldukları anlaşıl-
maktadır. Hatta bazıları hakkında bilgi bile edinilememiştir. Bu
durumda senedin ittisal ve hoca-talebe ilişkisi açılarından değerlen-
dirilmesinin imkanı yoktur. Kısacası bu rivayet hem ittisal açısından
hem de ravilerin adalet ve zabt‟ı yönünden problemli olduğu gö-
rülmektedir. Özellikle “yalancı” gibi ifadeler, bu rivayetin uydurma
olabileceğini göstermektedir.
Sonuç olarak gerek senedi zikredilmeyen veya senedi zikredil-
diği halde isnadın müntehasındaki ravilerden bazıları hakkındaki
değerlendirmelerin olumsuz olması ve gerekse bazılarının rical
eserlerinde yer almaması bizi, Kab‟u‟l-Ahbâr‟ın bu rivayetinin sene-
dinin sıhhati konusunda şüpheye düşürmektedir. el-Belâzurî
(ö.279/892) de söz konusu rivayeti “el-Kelbî (ö.146/763)‟den riva-
yet olundu ki” şeklinde temrîz sığasıyla35 nakletmiş olması sıhhat
konusundaki şüpheleri kuvvetlendirmektedir36. Ayrıca bu rivayetin
hem güvenilir hadis kaynaklarında hem de İslam Tarihi eserlerinde
31 İbn Ebî Hatim er-Râzî, Kitâbu’l-Cerh ve’t-Ta’dil, III, 585; ez-Zehebî, Mîzânu’l-Ġ’tidâl
Nakdi’r-Ricâl, III, 96-97; ez-Zehebî, Şemsuddîn Ebû Abdillah Muh. b. Ahmed b. Os-
man, Siyeru A’lâmi’n-Nubelâ, Thk.: Şuayb el-Arnavut ve diğerleri, Müessesetu‟r-
Risâle, Beyrut 1413, XII, 311-315; İbn Hacer el-Askalânî, Tehzîbu’t-Tehzîb, III, 269
32 el-Hatîb el-Bağdâdî, Ebû Bekr Ahmed b. Ali b. Sâbit, Târihu Bağdad, Dâru‟l- Kütübi‟l-
İlmiyye, Beyrut t.y., IV, 177
33 el-Hatîb el-Bağdâdî, Târihu Bağdad, II, 322-323
34 ez-Zehebî, Siyeru A’lâmi’n-Nubelâ, XVIII, 214-215
35 Hadisin hocadan muteber bir yolla alınmış olduğuna kesinlikle delalet etmeyen ve
ekseriya mechul fiillerle yapılmış olan eda sîgası. Bkz.: Aydınlı, a.g.e., s.154
36 el-Belâzurî, Ebu‟l-Abbâs Ahmed b. Yahya b. Câbir el-Bağdadî , Ensâbu’l-EĢrâf,
Thk.:Suheyl Zekkâr, Riyâd Ziriklî, Dâru‟l-Fikr, Beyrut 1996, IV, 14
HÜSEYİN AKYÜZ
DİNBİLİMLERİ AKADEMİK ARAŞTIRMA DERGİSİ CİLT 11 SAYI 3
46| db
yer almayışı dikkate şayandır. Dolayısıyla Ebû Reyye‟nin konuyu ele
alış tarzındaki başlangıç iddiası, senedler ve kaynaklar açısından
değerlendirildiğinde sahih kabul edilme olasılığı mümkün görül-
memektedir.
B. Hz. Abbas'ın Vesile Edinildiğini İfade Eden
Rivayetin Sened Tenkidi
Hz. Ömer‟in yağmur duası yaparken Hz. Abbas‟ı vesile kıldığını
ifade eden rivayetin İlk ravileri Hz. Enes (ö.93/712), Nafi‟
(ö.117/735), Yakub b. Ebî Seleme el- Mâcişûn (ö.121/739) ve Mu-
sa b. Ömer (ö.?)‟dir.
1. Hadisin Metinleri
a. Hz. Enes’den Gelen Rivayetler
* İbn Sa’d (ö.230/844): Hz. Enes dedi ki: Hz. Ömer za-
manında halk kıtlığa uğradı. O, Hz. Abbas ile birlikte yağmur dua
yapmaya çıktı ve şöyle dedi: “Ey Allahım, bizler yağmursuz kalıp
kıtlığa uğradığımızda, peygamberimizle sana tevessül ederdik ve
bize yağmur verirdin. Şimdi, Peygamberimizin amcasıyla tevessülde
bulunuyoruz, bize yağmur ver”37
* el-Buharî (ö.256/870): Hz. Enes dedi ki: Müslümanlar
kuraklık yüzünden kıtlık tehlikesiyle karşı karşıya geldikleri zaman,
halife Hz. Ömer, Hz. Abbas‟ı vesile kılarak Allah‟tan yağmur tale-
binde bulunur ve şöyle der: “Allah‟ım! Bizler daha önce Peygambe-
rimizi (sav) vesile edinerek yağmur isterdik. Sen de bize yağmur
verirdin. Şimdi ise Peygamberimiz (sav)'in amcasını vesile kılıyor ve
senden yağmur istiyoruz, bize yağmur ver." Enes b. Mâlik (ra), Hz.
Ömer‟in bu duasından sonra kendilerine yağmur ihsan edildiğini
belirtir38.
* -Şeybanî (ö.287/900): Hz. Enes dedi ki: Hz. Peygam-
ber döneminde sahabîler, yağmursuz kalıp kıtlığa uğradıklarında;
Peygamberle birlikte yağmur duasına çıkarlardı ve yağmur yağardı.
Hz. Ömer zamanında da halk kıtlığa uğradı. O, Hz. Abbas ile birlik-
te yağmur duası yapmaya çıktı ve şöyle dedi: “Ey Allah‟ım! Bizler
peygamberinin döneminde yağmursuz kalıp kıtlığa uğradığımızda,
Peygamberimizle (sav) yağmur isterdik ve bize yağmur verirdin.
37 İbn Sa‟d, Ebû Abdullah Muhammed, Kitâbu’t-Tabakâti’l-Kebîr, Dâru Sadr, Beyrut t.y.,
IV, 29
38 el-Buharî, 15 İstiskâ, 3 (II/15-16); 62 Kitâbu Ashabi‟n-Nebî, 11(IV/209)
EBÛ REYYE’NİN TEVESSÜL HADİSİ KONUSUNDAKİ GÖRÜŞLERİNİN TAHLİLİ
DİNBİLİMLERİ AKADEMİK ARAŞTIRMA DERGİSİ CİLT 11 SAYI 3
db | 47
Şimdi, Peygamberimizin (sav) amcasıyla tevessülde bulunuyoruz,
bize yağmur ver”39.
* et-Taberânî (ö.360/971): Hz. Enes dedi ki: Hz. Ömer,
yağmur duası yapmaya çıktı ve Hz. Abbas da onunla birlikte yağ-
mur duasına çıktı. Hz. Ömer: “Ey Allah‟ım! Bizler peygamberimiz
(sav) döneminde yağmursuz kalıp kıtlığa uğradığımızda, Peygam-
berini vesile edinerek yağmur isterdik. Şimdi, Ey Allah‟ım! Peygam-
berinin amcasıyla tevessülde bulunuyoruz”40.
b. Nafi’’den Gelen Rivayetler
* el-Belâzurî (ö.279/892): Nafi‟ dedi ki: Hz. Ömer,
Ramâde yılında yağmur duası yapmaya çıktı ve “Ey Allah‟ım! Bizler
Peygamberimizle yağmur isterdik ve bize yağmur verirdin. Şimdi,
Peygamberimizin (sav) amcasıyla tevessülde bulunuyoruz, bize
yağmur ver. Ravi, Hz. Ömer‟in bu duasından sonra kendilerine
yağmur ihsan edildiğini belirtir41.
* -Şeybanî (ö.287/900): Nafi‟ dedi ki: Hz. Ömer,
Ramâde yılında Hz. Abbas ile yağmur duası yapmaya çıktı ve “Ey
Allah‟ım! Peygamberimizin (sav) amcasıyla sana tevessülde bulu-
nuyoruz, bize yağmur ver” diye dua etti. Ravi, Hz. Ömer‟in bu dua-
sından sonra kendilerine yağmur ihsan edildiğini belirtir42.
* Abdullah b. Ahmed b. Hanbel (ö.290/903): Nafi‟ dedi
ki: Hz. Ömer, Ramâde yılında Hz. Abbas ile yağmur duası yapmaya
çıktı ve “Peygamberimizin (sav) amcasıyla sana geldik. Bize yağmur
ver” dedi. Ravi, Hz. Ömer‟in bu duasından sonra kendilerine yağ-
mur ihsan edildiğini belirtir 43.
c. Yakub b. Ebî Seleme el- Mâcişûn’den Gelen Rivayet
39 İbn Ebî Âsım, Ebû Bekr Ahmed b. Amr b. ed-Dahhâk b. Mahled eş-Şeybânî, Kitâbu’l-
Âhâd ve’l-Mesânî, Thk.: Basım b. Faysal Ahmed el-Cevâbira Dâru‟r-Râye, Riyad 1991,
I, 270
40 et-Taberânî, Ebu‟l-Kasım Suleyman b. Ahmed b. Eyyûb, el-Mu’cemu’l-Evsât,
Thk.:Abdulmuhsin b. İbrahim el-Huseynî, Dâru‟l-Harameyn, Kahire 1415, III, 49; et-
Taberânî, Ebu‟l-Kasım Suleyman b. Ahmed b. Eyyûb, el-Mu’cemu’l-Kebîr, Thk.:
Hamdî Abdulmecid es-Selefî, el-Mektebetu‟l-Ulûm ve‟l-Hükm, Musul 1404/1983, I,
72
41 el-Belâzurî, Ensâbu’l-EĢrâf, IV, 13
42 İbn Ebî Âsım, Kitâbu’l-Âhâd ve’l-Mesânî, I/270
43 İbn Hanbel, Ahmed b. Muhammed, Fedâilu’s-Sahâbe, Thk.: Vaseyullah Muhammed
Abbas, Müessesetu‟r-Risâle, Beyrut 1983, II, 928
HÜSEYİN AKYÜZ
DİNBİLİMLERİ AKADEMİK ARAŞTIRMA DERGİSİ CİLT 11 SAYI 3
48| db
* Abdullah b. Ahmed b. Hanbel (ö.290/903): Hz. Ömer
insanlarla yağmur duasına çıktı. Hz. Abbas‟ın elini tutarak şöyle
dedi: Ey Allah‟ım! Peygamberinin amcasıyla senden yağmur istiyo-
ruz44.
d. Musa b. Ömer’den Gelen Rivayet
* İbn Sa’d (ö.230/844): Musa b. Ömer dedi ki: Halk kıtlığa
maruz kaldı. Hz. Ömer yağmur duasına çıktı. O, Hz. Abbas‟ın elini
tutarak kıbleye yöneldi ve şöyle dedi: “Bu, Peygamberinin amcası-
dır. Onunla sana tevessül etmeye geldik. Bize yağmur ihsan et”45.
2. Hadisin Sened Ağı
44 İbn Hanbel, Fedâilu’s-Sahâbe, II, 928
45 İbn Sa‟d, Kitâbu’t-Tabakâti’l-Kebîr, IV, 29; III, 321-323
EBÛ REYYE’NİN TEVESSÜL HADİSİ KONUSUNDAKİ GÖRÜŞLERİNİN TAHLİLİ
DİNBİLİMLERİ AKADEMİK ARAŞTIRMA DERGİSİ CİLT 11 SAYI 3
db | 49
a. Mûsâ b. Ömer (ö.?)’den Gelen Rivayet
aa. İbn Sa’d (ö.230/844)’ın Ravileri
* Mûsâ b. Ömer (ö.?): Hakkında bilgiye rastlanılmamıştır.
* Yahya b. Mukle’nin babası (ö.?): Hakkında bilgiye rast-
lanılmamıştır.
* Yahya b. Mukle (ö.?): Hakkında bilgiye rastlanılmamıştır.
Ebû Bekir el-Hallâl (ö.311/923), Kitâbu's-Sünne adlı eserinde bu
raviyi Yahya b. Meskale diye isimlendirmiştir46.
* Amr b. Sâbit Ebi’l-Mikdâm b. Hurmuz el-Kûfî
(öl.172/788): Uydurma hadisleri rivayet ettiği söylenen Amr b.
Sâbit hakkında İbn Main (ö.233/848), “Leyse bi-Şey‟ (hiç bir şey
değil)”, “Leyse bi Sika ve La Me‟mûn”47 demiştir. en-Nesâî‟nin
“Metrûku‟l-Hadis”48 diye nitelendirdiği bu raviyi; İbn Hıbbân
(ö.354/965) “uydurma hadisler rivayet etmekle”, Ebû Davud
(ö.275/889) ise “Rafızî olmakla” ve bazı alimlerde zayıf olmakla
itham etmiştir49.
* Abdulvehhâb b. Atâ (ö.206/821): İlimdeki üstünlüğünü
ve sika bir ravi olduğunu bir çok alim bildirmektedir. Salih ve hayır-
bir kişi olduğu, çok ağladığı rivayet edilen Abdulvehhâb b. Atâ
hakkında “sika” , “Leyse Bihi Be‟s” , “Leyse bi‟l-Kaviyy (kavi değil-
dir)50, şeklinde ta‟dil ifadeleri kullanılmıştır. Bununla birlikte bazı
alimler onun yalan söylediğini, “Metruku‟l-Hadis” ve “Zaîfu‟l-Hadis
(Hadisi zayıftır)51olduğunu ifade etmişlerdir. Başka bir kaynakta
ise, müdellis52 olduğu belirtilmiştir53.
İncelediğimiz senedin birkaç ravisi hakkında bilgiye rastlanıl-
maması, senedin ittisali konusunda bir yargıya varmamızı güçlen-
46 Ebû Bekir el-Hallâl, Ahmed b. Muhammed b. Harun b. Yezîd, Kitâbu’s-Sünne,
Thk.:Atiye ez-Zehrânî, Dâru‟r-Râye, Riyad 1410, I, 91
47 Böyle bir ravinin rivayet ettiği hadis hiçbir suretle alınmaz. Bkz.:Aydınlı, a.g.e., s.89
48 Böyle bir ravinin rivayet ettiği hadis hiçbir suretle alınmaz. Bkz.:Aydınlı, a.g.e., s.99
49 İbn Hıbbân, Muhammed b. Ahmed Ebû Hâtim el-Bustî, el-Mecrûhîn, Thk.:Mahmud
İbrahim Zâyed, Dâru‟l-Va‟y, Halep t.y., II, 76; ez-Zehebî, Mîzânu’l-Ġ’tidâl Nakdi’r-
Ricâl, V, 302-303; İbn Hacer el-Askalânî, Lisânu’l-Mîzân, VII, 371
50 Böyle bir ravinin rivayet ettiği hadis i‟tibar için alınır. Bkz.:Aydınlı, a.g.e., s.88
51 Böyle bir ravinin rivayet ettiği hadis i‟tibar için alınır. Bkz.:Aydınlı, a.g.e., s.163
52 Rivayet ettiği hadiste bulunan bir kusuru gizleyip onun olmadığını zannettirecek bir
şekilde rivayette bulunan ravi. Bkz.:Aydınlı, a.g.e., s.106
53 ez-Zehebî, Mîzânu’l-Ġ’tidâl fî Nakdi’r-Ricâl, IV, 435; İbn Hacer el-Askalânî, Şihâbuddin
Ebu‟l-Fazl Ahmed b. Ali, Tabakâtu’l-Mudellisîn, Thk.:„Asım b. Abdillah el-Karyûtî,
Mektebetu‟l-Menâr, Umman 1983, s.41
HÜSEYİN AKYÜZ
DİNBİLİMLERİ AKADEMİK ARAŞTIRMA DERGİSİ CİLT 11 SAYI 3
50| db
dirmektedir. Amr b. Ebi‟l-Mikdâm, bazı cerh ve ta‟dil alimleri tara-
fından zayıf, metrûk olmak ve uydurma hadisleri rivayet etmekle
itham edilmiştir54. Böylesi nitelendirmelere maruz kalmış bir
ravinin rivayetinin hiçbir surette alınamayacağı aşikardır. Diğer bir
ravi Abdulvehhâb b. Atâ hakkında ise hem cerh hemde ta‟dil ifade-
leri kullanılmıştır. “Bir ravi hakkında cerh ve ta‟dil lafızları kulla-
nılmışsa, cerh takdim olunur”55 prensibince, söz konusu ravinin
zayıf kabul edilebileceği söylenebilir. Bütün bu değerlendirmeler
göz önünde bulundurulduğunda, İbn Sa‟d‟ın senedinin ittisal açı-
sından problemli olabileceği, ravilerinden bazılarının adalet ve zabt
açısından oldukça zayıf oldukları anlaşılmaktadır. Bazı raviler hak-
kındaki “yalancıdır” gibi cerh ifadeleri, söz konusu rivayetin sıhhati
hakkında kuşkular doğurmaktadır. Ayrıca Ebû Bekir el-Hallâl
(ö.311/923) da bu senedi zayıf olarak nitelendirmiştir56.
b. Enes b. Malik (ö.93/712)’ten Gelen Rivayet
ba. el-Buharî (ö.256/870)’nin Ravileri
* Enes b. Malik (ö.93/712): Ebu Hamza Enes b. Malik b.
Nadr el-Ensârî. Hicretten on yıl önce yılında doğmuş, 10 yaşından
itibaren Hz. Peygambere hizmet etmiş ve vefatına kadar onun ya-
nından hiç ayrılmamıştır. Bu birliktelik sayesinde en çok hadis ri-
vayet eden sahabîler arasında yer almış ve Hz. Peygamberin halle-
rini, sözlerini, ahlâkını, işlerini rivayet etme bakımından önde gelen
sahabîler arasında yer almıştır. Hz. Peygamber‟in vefatından sonra
Basra‟ya gitti ve orada ikamet etti. Zamanının çoğunu fıkıh öğret-
mekle geçirdi. Enes b. Mâlik hadis rivayeti sırasında titiz davranır,
hata yapmaktan korkardı. Basra hadis ekolünün kurucusu olarak
kabul edilen Enes b. Malik, abid ve zahid bir şahsiyete sahipti. Hat-
ta namazda ayaklarına kan duruncaya kadar ayakta durduğu riva-
yet olunmaktadır57.
54 İbn Hıbbân, el-Mecrûhîn, II, 76; ez-Zehebî, Mîzânu’l-Ġ’tidâl fî Nakdi’r-Ricâl, V, 302-
303; İbn Hacer el-Askalânî, Lisânu’l-Mîzân, VII, 371
55 es-Suyûtî, Abdurrahman b. Ebî Bekr, Tedrîbu’r-Râvî fî ġerhi Takrîbi’n-Nevevî, Thk.:
İrfân el-Aşşâ Hassûne, Dâru‟l-Fikr, Beyrut 1993, s.204
56 Ebû Bekir el-Hallâl, Kitâbu’s-Sünne, I, 91
57 el-Buharî, Ebû Abdillah Muh. b. İsmail, et-Târîhu’l-Kebîr, Thk.:es-Seyyid Hâşim en-
Nedvî, Dâru‟l-Fikr, Beyrut t.y., II, 27; İbn Ebî Hatim er-Râzî, Kitâbu’l-Cerh ve’t-Ta’dil,
II, 286; İbn Hıbbân, Muhammed b. Ahmed Ebû Hâtim el-Bustî, Kitâbu’s-Sikât,
Thk.:es-Seyyid Şerefuddin Ahmed, Dâru‟l-Fikr, y.y. 1975, III, 4; İbn Hacer el-
Askalânî, Tehzîbu’t-Tehzîb, I, 329-330
EBÛ REYYE’NİN TEVESSÜL HADİSİ KONUSUNDAKİ GÖRÜŞLERİNİN TAHLİLİ
DİNBİLİMLERİ AKADEMİK ARAŞTIRMA DERGİSİ CİLT 11 SAYI 3
db | 51
* Sümâme b. Abdillah b. Enes (ö.110/728 sonrası)
:Basra kadılarındandır. Kendisinden Katâde (ö.118/736) ve
Hammad b. Seleme (ö.167/784) gibi bir çok alimden rivayette bu-
lunmuştur. Hz. Enes‟ten yaptığı rivayetler muttasıldır. Hakkında
“Salih (hadisi geçerli)”58 ve “Lâ Be‟se Bih (onda bir beis yok)”59
denilmiştir. Az hadis rivayet ettiği (Kalîlu‟l-Hadîs) nakledilmektedir.
Ebû Hurayra‟dan Mürsel rivayetlerde bulunmakla birlikte Ahmed b.
Hanbel (ö.241/855), İbn Hacer (ö.852/1448), ez-Zehebî
(ö.748/1347) ve en-Nesâî (ö.303/915) tarafından “sika” ve “saduk”
gibi lafızlarla ta‟dil edilmiştir. Ayrıca “za‟îf”60 lafzıyla da cerh edil-
miştir61.
* Abdullah b. el-Musennâ b. Abdillah b. Enes b. Malik
el-Ensârî (ö.?): Künyesi Ebu‟l-Musennâ olup Muhammed b.
Abdillah el-Ensârî‟nin babasıdır. el-Hasan el-Basrî (ö.110/728),
amcası Sümâme b. Abdillah b. Enes ve Sâbit b. Elsem el-Bunânî
(ö.127/745)‟den rivayette bulunmuştur. Kendisinden oğlu el-Ensârî
(ö.215/830) ve Müsedded (ö.228/843) gibi alimler rivayette bu-
lunmuştur. Hakkında “Sâlih, Sâlihu‟l-Hadis (hadisi geçerli)” gibi
ta‟dil lafızları kullanılmıştır. Ayrıca hadis ashabından olmadığı ve
za‟îf, Leyse bi Şey‟62, Leyse bi‟l-Kaviyy ve Munkeru‟l-Hadis gibi cerh
ifadelerine maruz kalmıştır. Hakkında İbn Hibban (ö.354/965)
“hata yapmaktadır”, İbn Hacer (ö.852/1448) “hatası çoktur” ve Ebû
Davud (ö.275/888) da “onun hadisini almıyorum” demiştir63.
* Muhammed b. Abdillah b. el-Musennâ b. Abdillah b.
Enes b. Malik el-Ensârî (ö.215/830): Fakihlerden olup Hârun
er-Reşîd (170-193/786-809) zamanında Basra‟da, el-Me‟mûn (198-
218/813-833) zamanında Bağdat‟ta kadılık görevinde bulunmuştur.
Humeyd et-Tavîl (ö.142/759), Süleyman et-Teymî (ö.143/760),
Hişam b. Hasan (ö.147/765) gibi alimlerden rivayette bulunmuş-
tur. Buna mukabil kendisinden Ebû Bekir b. Ebî Şeybe (ö.235/849)
58 Böyle bir ravinin rivayet ettiği hadis i‟tibar için alınır. Bkz.:Aydınlı, a.g.e., s.136
59 Böyle bir ravinin rivayet ettiği hadis i‟tibar için alınır. Bkz.:Aydınlı, a.g.e., s.86
60 Böyle bir ravinin rivayet ettiği hadis i‟tibar için alınır. Bkz.:Aydınlı, a.g.e., s.162
61 İbn Ebî Hatim er-Râzî, Kitâbu’l-Cerh ve’t-Ta’dil, II, 466; İbn Hıbbân, Muhammed b.
Ahmed Ebû Hâtim el-Bustî, Kitâbu’s-Sikât, Thk.:es-Seyyid Şerefuddin Ahmed, Dâru‟l-
Fikr, y.y. 1975, IV, 96; İbn Hacer el-Askalânî, Tehzîbu’t-Tehzîb, II, 26
62 Böyle bir ravinin rivayet ettiği hadis hiçbir suretle alınmaz. Bkz.:Aydınlı, a.g.e., s.89
63 İbn Ebî Hatim er-Râzî, Kitâbu’l-Cerh ve’t-Ta’dil, V, 177; ez-Zehebî, Mîzânu’l-Ġ’tidâl fî
Nakdi’r-Ricâl, IV, 193; İbn Hacer el-Askalânî, Tehzîbu’t-Tehzîb, V, 338
HÜSEYİN AKYÜZ
DİNBİLİMLERİ AKADEMİK ARAŞTIRMA DERGİSİ CİLT 11 SAYI 3
52| db
gibi alimler nakilde bulunmuşlardır. Bu ravi için kaynaklarımızda
“sadûk, sika” gibi ta‟dil lafızları ifade edilmiştir64.
* el-Hasan b. Muhammed ez-Ze’ferânî (ö.260/874):
Bağdat‟ın ileri gelen güvenilir alimlerindendir. Hakkında cerh ifade-
lerinin kullanılmadığı el-Hasan b. Muhammed, -Şâfi‟î‟nin
(ö.204/819) öğrencisidir. Sika ve Sadûk gibi ta‟dil ifadeleriyle bü-
yük takdir ve beğeni görmüştür65.
Genel olarak hadisçiler, sahabîlerin adil olduğunu kabul etmiş-
lerdir66. Dolayısıyla onları cerh ve ta‟dile tabi tutmamışlardır. Bu-
nunla birlikte Mahmud Ebu Reyye, Hz. Enes‟in rivayetlerine güve-
nilmediğini hatta Ebû Hanife (ö.150/767)‟nin bile ona güven duy-
madığını söyler. Onun bu yargısı kanaatimizce Ebû Hanife'nin şu
sözünden kaynaklanmaktadır: "Sahabe'nin hepsini taklid eder, üç
kişi dışında reyimle onlara muhalefet etmeyi caiz görmem. O üçü,
Ebu Hurayra (ö.59/679), Enes b. Malik ve Semura b. Cundub
(ö.50/679)'dur. Bu hususta kendisine sorulunca: “Enes, ömrünün
sonlarında haberleri karıştırmaya başlamış, kendisine fetva soru-
lunca, kendi aklından fetva verir olmuştur. Bu durumda ben onun
aklını taklid etmem” demiştir”67. Ebû Reyye‟nin bu nakle dayanarak
Hz. Enes‟in güvenilmez olduğu sonucuna varması izah edilemeye-
cek bir bühtandır. Zira Ebû Hanife, sahabe sözünü bağlayıcı kabul
etmiş hatta Enes b. Malik ve Ebû Hurayra‟nın rivayetleriyle amel
edip onları taklit etmekten kaçınmamıştır68. O, sadece rivayet ve
ravilerin durumuna göre zaman zaman tercihlerde bulunmuştur69.
Ayrıca Enes b. Malik‟in rivayetlerinin Hanefî fıkıh kitaplarında itibar
görmesi de böylesi bir iddiayı çürütmektedir70.
64 İbn Ebî Hatim er-Râzî, Kitâbu’l-Cerh ve’t-Ta’dil, VII, 305; İbn Hıbbân, Kitâbu’s-Sikât,
VII, 443
65 İbn Ebî Hatim er-Râzî, Kitâbu’l-Cerh ve’t-Ta’dil, III, 336; İbn Hıbbân, Kitâbu’s-Sikât,
VIII, 177; İbn Hacer el-Askalânî, Tehzîbu’t-Tehzîb, II, 275
66 es-Suyûtî, Tedrîbu’r-Râvî, s.377; Ebû Zehv, Muhammed, el-Hadîs ve’l-Muhaddisûn,
Dâru‟l-Fikri‟l-Arabî, Kahire 1958, ss.130-132
67 Ebû Şâme, Abdurrahman b. İsmail b. İbrahim el-Makdisî, Muhtasaru’l-Müemmel,
Thk.:Salahaddin Makbûl Ahmed, Mektebetu‟s-Sahveti‟l-İslamiyye, Kuveyt 1403,
ss.62-63
68 es-Serahsî, Ebu Bekir Muhammed b. Sehl, Usulü’s-Serahsî, Thk.: Ebu‟l-Vefâ el-Afgânî,
Dârul Ma‟rife, Beyrut 1372, I, 342; el-Buhari, Alauddin Abdulaziz b. Ahmed b. Mu-
hammed, KeĢfu’l-Esrar an Usûl-i Fahri’l-Ġslam el-Pezdevi, Nşr.: Abdullah Mahmud Mu-
hammed Ömer, Dâru‟l-Kütübi‟l-İlmiyye, Beyrut 1997, II, 553-559
69 Ünal, İsmail Hakkı, Ġmam Ebû Hanife’nin Hadis AnlayıĢı ve Hanefi Mezhebinin Hadis
Metodu, DİB Yayınları, Ankara 1994, ss.72-74
70 es-Saymerî, Ebû Abdillah Huseyin b. Ali, Ahbâru Ebî Hanife ve Ashâbihi, Âlemu’l-
Kütüb, Beyrut 1985, ss.18-19
EBÛ REYYE’NİN TEVESSÜL HADİSİ KONUSUNDAKİ GÖRÜŞLERİNİN TAHLİLİ
DİNBİLİMLERİ AKADEMİK ARAŞTIRMA DERGİSİ CİLT 11 SAYI 3
db | 53
Amca-oğul nakliyle gelen bu senedin muttasıl olup olmadığı
konusunda bir problem gözükmemektedir. Ravilerin aynı tarihlerde
yaşamış olması muâsarat ve likânın (ravilerin birbiriyle görüşüp
görüşmediği) olduğunu kanıtlamaktadır. Ancak Abdullah b. el-
Musennâ‟nın ölüm tarihini tespit edemezsek de onun amcasından
rivayet etmesi ve kendisinden de oğlunun nakilde bulunması dikka-
te alındığında, muâsarat ve likânın gerçekleştiği görülmektedir.
Ayrıca ravilerin kullandıkları tahammül ve eda siğalarını tetkik etti-
ğimizde el-Buharî‟nin bu rivayeti, Abdullah b. el-Musennâ‟ya kadar
“tahdis”, ondan sonra ise “an‟ane” ile nakledildiği anlaşılmaktadır.
Söz konusu rivayette “haddesenâ” ifadesinin kullanıldığı kısımda
muâsaratı kesinleştirdiği gibi, likânın da olduğunu gösterir. Abdul-
lah b. el-Musennâ‟nın amcasından nakilde bulunduğu ve el-
Buharî‟nin mu‟an‟an hadislerde likânın subûtunu gerekli rdüğü71
hatırlanacak olunursa, likânın sabit olduğu kesinleşmektedir. Dola-
yısıyla söz konusu nakildeki ravilerin muâsarat ve likâsının bulun-
ması, rivayetin senedinin muttasıl olduğunu ispatlamaktadır.
Cerh ve ta‟dil ifadeleri bütün olarak değerlendirildiğinde bazı
ravilerin rivayetinin i‟tibar için alınabileceği, bazılarının ise hiçbir
surette alınamayacağı sonucu ortaya çıkmaktadır. Özellikle Abdul-
lah b. el-Musennâ hakkındaki ifadeler, zabt bakımından ravinin
problemli olduğu ihtimalini kuvvetlendirmektedir.
bb. eş-Şeybanî (ö.287/900)’nin Ravileri
* Ebû Musa Muhammed b. El-Musennâ el-Anezî
(ö.252/866): Sufyan b. 'Uyeyne, Ebû Muaviye ve birçok âlimden
rivayette bulunmuştur. Hakkında “Huccet72, Sadûk, Salihu‟l-Hadis,
Sika, La Be‟se Bih” gibi tadil ifadeleri kullanılmıştır. Hadis alanında
eseri olmasının yanı sıra diğer imamların kendisiyle hüccette bu-
lunduğu dindar bir alimdir73.
* Ebu’r-Rabî’, Süleyman b. Davud el-Ezdî el-‘Atekî ez-
Zehrânî (ö.234/849): Aslen Basra‟lıdır. Sonra Bağdat‟a yerleşti
ve orada ikamet etti. el-Musannaf adlı eseri olan Ebu‟r-Rabî‟, mu-
haddis, kari‟ ve hafızdı. Hakkında Sika, sadûk gibi ta‟dil ifadeleri
kullanılmıştır. İbn Hiraş (ö.283/896) onun hakkında, “İnsanlar,
71 es-Suyûtî, Tedrîbu’r-Râvî fî ġerhi Takrîbi’n-Nevevî, ss.138-139
72 Hadis sahasındaki ehliyeti herkes tarafından kabul edilen, rivayet ettiği hadislerle
ihticac edilmeye layık hadis alimi. Bkz.:Aydınlı, a.g.e., s.70
73 İbn Ebî Hatim er-Râzî, Kitâbu’l-Cerh ve’t-Ta’dil, VIII, 95; ez-Zehebî, Mîzânu’l-Ġ’tidâl fî
Nakdi’r-Ricâl, VI, 318
HÜSEYİN AKYÜZ
DİNBİLİMLERİ AKADEMİK ARAŞTIRMA DERGİSİ CİLT 11 SAYI 3
54| db
Ebu‟r-Rabî‟in sadûk olduğunu söylemişlerdir” demiştir. İbn Hibban
(ö.354/965), es-Sikât adlı eserinde, onu zikretmve hakkında “si-
ka” demiştir74.
Ravilerin birbiriyle muâsaratının olması irsâl şüphesini tama-
men yok etmektedir. Ayrıca bütün bu değerlendirmeler, ravilerin
sika olarak kabul edildiklerini göstermektedir.
bc. et-Taberânî (ö.360/971)’nin Ravileri
* Ebû Muslim İbrahim b. Abdillah b. Mâiz el-Basrî el-
Keşşî (ö.292/905): Bazen de el-Keccî denmiştir ki o, Basra‟da bir
ev yaptırmış ve “kecc‟e geliniz” diye çağırarak eşini dostunu davet
etmiştir. “Sünen” adlı hadis kitabı vardır. ed-Darekutnî (ö.385/995)
onu Sika saymış ve hadiste seçkin alimlerden olduğunu belirtmiştir.
Bağdat‟ta 100 yaşlarında vefat etmiş ve cenazesi Basra‟ya götürül-
müştür75.
Hakkında söylenilen ta'dil ifadeleri adalet konusunda bir prob-
lemin olmadığına kanıttır.
c. Nâfi’(ö.117/735)’den gelen Rivayet
ca. eş-Şeybanî (ö.287/900)’nin Ravileri
* Nâfi’ Mevlâ Abdillah b. Ömer b. el-Hattâb el-Kureşî
(ö.117/735): Tabiîn devrinin meşhur alimlerindendir. Nesebi
kesin olarak bilinmemektedir. Hz. Ömer onu, katıldığı savaşların
birisinde esir etmiştir. Çok hadis rivayet eden Nâfi‟‟nin rivayetleri
meşhur Kütüb-i Sittede mevcuttur. Hâfız76, Sebt77 ve Sika lafzıyla
ta‟dil edilen Nâfi‟ hakkında İmam Malik (ö.179/795), “Nâfi‟‟nin
Abdullah İbn Ömer (ö.73/693)‟den rivayeti bana kafi gelirdi. Ayrıca
onu başkasından da işitme ihtiyacını hissetmezdim” demiştir. İbn
Hirâş (ö.283/896) “seçkin sikalardandır” demiştir. Rivayetlerinin
sahih olduğu hakkında ittifak edilmiştir78.
74 el-Buharî, et-Târîhu’l-Kebîr, IV, 11; İbn Hıbbân, Kitâbu’s-Sikât, VIII, 278; İbn Hacer
el-Askalânî, Tehzîbu’t-Tehzîb, IV, 165
75 İbn Hıbbân, Kitâbu’s-Sikât, VIII, 89; İbnu‟l-Kayserâni, Ebu‟l-Fadl Muhammed b.
Tahir, Tezkiretu’l-Huffâz, Thk.: Hamdi Abdulmecid İsmâil es-Selefî, Dâru‟s-Sumey‟î,
Riyad 1415, II, 620
76 Hadislerin sahih olarak sonraki nesillere intikalinde büyük emeği geçen alim. Bkz.:
Aydınlı, a.g.e., s.66
77 Özü-sözü doğru, zabtı tam, huccet sayılan ravi. Bkz.: Aydınlı, a.g.e., s.136
78 İbn Hıbbân, Kitâbu’s-Sikât, V, 467; İbn Hacer el-Askalânî, Tehzîbu’t-Tehzîb, IV, 368-
310
EBÛ REYYE’NİN TEVESSÜL HADİSİ KONUSUNDAKİ GÖRÜŞLERİNİN TAHLİLİ
DİNBİLİMLERİ AKADEMİK ARAŞTIRMA DERGİSİ CİLT 11 SAYI 3
db | 55
* Ebû Abdirrahman el-Ömerî, Abdullah b. Ömer b.
Hafs b. ‘Âsım b. Ömer İbnu’l-Hattâb (ö.186/803): Hakkın-
da Yahya b. Saîd el-Kattân (ö.198/813), “O‟ndan hadis rivayet
edilmez”; Yahya b. Main (ö.233/847) “Za‟îf” ve “Leyse bi-Şey‟”;
Ahmed b. Hanbel (ö.241/855), “Kezzâb”ve “La Be‟se Bih”79; Ebû
Davud (ö275/888), “Hadisi yazılabilir”; Ebû Hâtim er-Râzî
(ö.277/890), “Metrûkul-Hadîs” ve “Kezzâb”; en-Nesâi (ö.303/915),
“Leyse bi‟l-Kaviyy”80 ve İbn Adiyy (ö.366/975), “Sadûk” gibi cerh ve
ta‟dil ifadeleri kullanmışlardır81.
* Ebû Mu’âviye ed-Darîr, Muhammed b. Hâzim et-
Temîmî es-Sa’dî el-Kufî (ö.195/810): Hicrî 113 yılında doğan
Muhammed b. Hâzim, kendisine hiç kimsenin itirazda bulunmadığı
sika imamlardan sayılmaktadır. Ayrıca onun hakkında “Sika ve
Sadûk” gibi tadil; iyi ezber yapmadığı ve muztarib olduğu şeklinde
de cerh ifadeleri kullanılmıştır. Yahya b. Main (ö.233/847), en-
Nesâi (ö.303/915) ve ed-Darekutnî (ö.385/995) onu güvenilir bir
ravi olarak kabul etmişlerdir. Yakub b. Şeybe (ö.262/875)‟nin “sika
olmakla birlikte bazen tedlis yapıyordu” dediği bu ravi hakkında
Ebû Davud (ö275/888) ise “Kufe‟de Mürcie‟nin reisiydi” ifadesini
kullanmıştır. Ayrıca İbn Hibban (ö.354/965) da onun “Hâfız,
Mutkin82ve hain bir Mürci” olduğunu ifade etmiştir83.
Ravilerin ölüm tarihlerini dikkate aldığımızda, hadisin ittisal
açısından problemli olmadığı görülmektedir. Fakat adalet ve zabt
açısından bazı raviler oldukça sorunludur. Özellikle Ebû
Abdirrahman el-Ömerî (ö.186/803) hakkında verilen “Za‟îf, Leyse
bi-Şey, Kezzâb, La Be‟se Bih ve Metrûkul-Hadîs” gibi ifadeler, hadi-
sin zayıf olduğunu göstermektedir.
cb. el-Belâzurî (ö.279/892)’nin Ravileri
* Ebû Musa, İshâk b. el-Fervî (ö.?): Kaynaklarda Ebû Mu-
sa künyeli bu ravi hakkında bir bilgiye rastlanılmamıştır.
79 Böyle bir ravinin hadisi i‟tibâr için alınır. Bkz.: Aydınlı, a.g.e., s.86
80 Böyle bir ravinin hadisi i‟tibâr için alınır. Bkz.: Aydınlı, a.g.e., s.88
81 İbn Ebî Hatim er-Râzî, Kitâbu’l-Cerh ve’t-Ta’dil, V, 253; el-Buharî, et-Târîhu’l-Kebîr, V,
316
82 Böyle bir ravinin rivayet ettiği hadis ihticac için alınır. Bkz.: Aydınlı, a.g.e., s.121
83 İbn Ebî Hatim er-Râzî, Kitâbu’l-Cerh ve’t-Ta’dil, VII, 246-247; İbn Hıbbân, Kitâbu’s-
Sikât, VII, 441; İbn Hacer el-Askalânî, Tehzîbu’t-Tehzîb, IX, 120-121
HÜSEYİN AKYÜZ
DİNBİLİMLERİ AKADEMİK ARAŞTIRMA DERGİSİ CİLT 11 SAYI 3
56| db
Hakkında kullanılmış cerh ve ta'dil lafızlarına rastlanılmaması,
cerh ve ta'dil açısından İshâk b. el-Fervî (ö.?)'nin meçhul bir ravi
olduğunu söylemek mümkün görünmektedir.
cc. Abdullah b. Ahmed b. Hanbel (ö.290/903)’in
Ravileri
* Ebû Abdullah, Ahmed b. Muhammed b. Hanbel b.
Hilâl b. Esed ez-Zühlî -Şeybâ (ö.241/855): Aslen
Merv‟lidir. Huşeym b. Beşîr (ö.183/799)‟den dört yıl hadis dersi
alan Ahmed b. Hanbel, Hicrî 183/799 yılından itibaren dönemin-
deki en önemli ilim merkezlerini dolaşmıştır. Hadis ilminin her
sahısında söz sahibiydi. Geniş ilmi, ona “dünya imamı” ünvanı
kazandırmıştır. Çok güçlü bir hafızaya sahip olup hakkında “sika,
Hâfız, Huccet ve Sebt” denilmiştir84.
Ahmed b. Hanbel, sika olmasına rağmen senedeki Ebû
Abdirrahman el-Ömerî (ö.186/803) hakkında verilen cerh ifadeleri,
bu rivayetin de zayıf olduğunun delilidir.
d. Yakub b. Ebî Seleme el-Mâcişûn (ö.121/739)’dan
Gelen Rivayet:
da. Abdullah b. Ahmed b. Hanbel (ö.290/903)’in
Ravileri
* Ebû Yusuf el-Medenî, Yakub b. Ebî Seleme el-
Mâcişûn el-Kureşî et-Teymî (ö.121/739): Ebû Hurayra
(ö.57/676), Abdullah b. Abbâs (ö.68/687) ve Abdullah b. Ömer
(ö.73/692)'den rivayette bulunmuştur. İbn Hacer‟e göre "sadûk" bir
ravidir85.
* Yusuf b. Yakub b. Ebî Seleme el-Mâcişûn
(ö.185/802): Yahya b. Main (ö.233/847)‟e göre "sika" bir
ravidir86.
* Ebu’l-Hasan, Ali b. Müslim b. Sa’îd et-Tûsî
(ö.253/867): Hicrî 160 yılında doğan Ali b. Müslim‟i en-Nesâi
84 el-Buharî, et-Târîhu’l-Kebîr, II, 5; İbn Hıbbân, Kitâbu’s-Sikât, VIII, 18; İbn Hacer el-
Askalânî, Tehzîbu’t-Tehzîb, I, 62-65
85 İbn Hıbbân, Kitâbu’s-Sikât, VII, 643; İbn Hacer el-Askalânî, Tehzîbu’t-Tehzîb, XI, 340;
İbn Hacer el-Askalânî, Şihâbuddin Ebu‟l-Fazl Ahmed b. Ali, Takrîbu’t-Tehzîb,
Thk.:Muhammed Avvâme, Dâru‟r-Reşîd, Haleb 1986, s.608
86 İbn Ebî Hatim er-Râzî, Kitâbu’l-Cerh ve’t-Ta’dil, IX, 234; İbn Hıbbân, Kitâbu’s-Sikât,
VII, 635-636; İbn Hacer el-Askalânî, Tehzîbu’t-Tehzîb, XI, 340; İbn Hacer el-Askalânî,
Takrîbu’t-Tehzîb, s.602
EBÛ REYYE’NİN TEVESSÜL HADİSİ KONUSUNDAKİ GÖRÜŞLERİNİN TAHLİLİ
DİNBİLİMLERİ AKADEMİK ARAŞTIRMA DERGİSİ CİLT 11 SAYI 3
db | 57
(ö.303/915), “Leyse Bihi Be‟s”; ed-Darekutnî (ö.385/995) ise sika
olarak kabul etmişlerdir87.
Yakub b. Ebî Seleme el- Mâcişûn (ö.121/739) ile Hz. Ömer
(ö.23/644) arasında muâsarat şüphelidir. Onun Hz. Ömer'den zi-
yade oğlu Abdullah (ö.73/692)'dan rivayette bulunması bu
kanatimizi kuvvetlendirmektedir. Bu durumda hadisin senedinde
inkıta' var demektir. Adalet yönünden ise bir zaaf görülmemektedir.
Fakat senedin munkatı' olması hadisin zayıf sayılması için bir se-
beptir.
3. Senedlerin Değerlendirmesi
Klasik kaynaklarımızda eleştirildiği ifade edilen bu rivayet88,
dört kişi tarafından rivayet edilmiştir. Bunlardan Musa b. Ömer
(ö.?) ve Yakub b. Ebî Seleme el- Mâcişûn (ö.121/739) hariç, diğer
ikisi sahâbidir. Hatta sahâbilerden Hz. Enes en çok hadis rivayet
eden sahâbiler arasında yer almaktadır. Ebu Reyye'nin onun hak-
kında vermiş olduğu bilgiler kaynaklarımız tarafından doğrulan-
mamaktadır.
İncelediğimiz bu hadisin ikisi hariç diğer varyantlarının
senedleri muttasıldır. Bazı rivayetlerdeki ihtisar hariç bütün metin-
lerin ortak olduğu görülmektedir. Dolayısıyla rivayetlerin metinleri
arasında şuzûz da yoktur. Bununla birlikte Hz. Ömer‟in musallâda
87 İbn Hacer el-Askalânî, Tehzîbu’t-Tehzîb, VII, 334; İbn Hacer el-Askalânî, Takrîbu’t-
Tehzîb, s.405
88 M. Fethullah Gülen, “Sonsuz Nur” adlı eserinde, Hz. Ömer (ö.23/643)‟in yağmur
duasında Hz. Abbas (ö.32/652)'ı vesile kıldığına dair hadisi savunurken şu ifadeleri
söylemektedir: “Bu hâdise, İbn Ebi'd-Dünya (ö.281/894)'nın kitabı ve meşhur el-
Câhız'ın,"el-Beyânu ve't-Tebyîn"inden delil getirilerek inkâr edilmek istenmektedir.
Meşhur Mutezile imamı ve sahih hadisleri bile inkâr etmeyi meslek edinmiş, mater-
yalist en-Nazzâm (ö.230/845)'ın talebesi olan el-Câhız, adı geçen kitabında: "Hz.
Ömer'e yağmur duası adına isnad edilen şeylerin hepsinde ızdırap vardır. Çünkü kâh
minbere çıkıp dua etti, kâh namazın arkasında dua etti, kâh kürsüde dua etti den-
mektedir. Öyleyse, bu hadisler doğru olamaz." demektedir. Bir kere el-Câhız, hadisçi
değildir; hadisle alâkası, sıradan bir insan kadar ya vardır veya yoktur.” Bkz.: Gülen,
M. Fethullah, Sonsuz Nur, Feza Yayıncılık, İstanbul 1994, II, 356 Yazarın alıntı yaptı-
ğı el-Câhız'ın,"el-Beyânu ve't-Tebyîn"ini taradığımızda ise şu ifadelere rastladık:
“Yağmur duası günü Hz. Ömer, Hz. Abbas‟ın elini tutarak minbere çıktı ve istiğfarı
aşmadı. Kendisine: “Sen yağmur istemedin ancak istiğfarda bulundun.” dendiğinde
şöyle konuştu: “Ben gökyüzünün yıldızlarıyla yağmur istedim.” O, Allah‟ın şu buyru-
ğuna dayandı: “Rabbinizden bağışlama dileyin. Çünkü O, çok bağışlayıcıdır. Üzerini-
ze gökten bol bol yağmur indirsin.” 71 Nuh, 10-11; Bkz.: el- Câhız, el-Beyânu ve’t-
Tebyîn, III, 59, 279. Dolayısıyla yazarın ifade ettiği eleştirilerin söz konusu eserde ve
hatta el-Câhız'ın diğer eserlerinde bile rastlanılmadığını ifade etmek istiyoruz. Yaza-
rın bu iddiaya kaynak göstermemesi bir diğer dikkat çekici noktadır.
HÜSEYİN AKYÜZ
DİNBİLİMLERİ AKADEMİK ARAŞTIRMA DERGİSİ CİLT 11 SAYI 3
58| db
(narnazgâh) yağmur duasında bulunduğuna dair rivayetlerde mev-
cuttur89. el-Buharî (ö.256/870) nakli temel alındığında, ravi Abdul-
lah b. el-Musennâ (ö.?) hakkında yapılan değerlendirmelere göre
zabt bakımından sorunlu olduğu anlaşılmaktadır. Bu hadisin el-
Buharî (ö.256/870) naklinin muttasıl olması, başka eserlerde deği-
şik senedlerle rivayet edilmiş olması, diğer rivayetlerle metinsel
açıdan muhalefetin olmaması, birbirlerinin kusurunu tamamlama-
ları ve böylece zabt bakımından sorunlu olan Abdullah b. el-
Musennâ (ö.?)‟ın za‟fından kaynaklanan tehlikenin ortadan kalk-
ması nedeniyle hadisin sahih olabileceği kanatindeyiz90.
C. Hz. Abbas'tan Söz Edilmeyen Rivayetin Sened
Tenkidi
Hz. Ömer‟in yağmur duası yaparken Hz. Abbas‟tan söz edilme-
yen rivayetin ilk ravileri: eş-Şa‟bî (ö.103/721), Ebû Mervân el-
Eslemî (ö.?) ve Havvât b. Cubeyr (ö.40/660)‟dir.
1. Hadisin Metinleri
a. eş-Şa'bî (ö.103/721)’den Gelen Rivayetler
* Abdurrezzak b. Hemmâm (ö.211/826): -Şa'bî rivayet
etti ki : Hz. Ömer, İnsanlar için yağmur duasına çıktı. Geri dönün-
89 Abdurrazzâk b. Hemmâm, Ebû Bekir es-San‟ânî, el-Musannef, (Ma‟mer b. Râşid‟in el-
Câmi‟i ile birlikte), Thk.: Habîburrahman el-A‟zamî, el-Mektebetu‟l-İslâmî, Beyrut
1403/1983, III, 92-93; Bu rivayette Hz. Ömer, Hz. Abbas‟tan kalkmasını ve dua et-
mesini istemiştir. O da “Allâhım, bulut da su da senin katındadır, bulutu gönder ve
bize yağmur indir... diyerek uzun bir dua yapmıştır. Bu rivayetin ravilerinden el-
Hüseyin b. Abdillah b. Ubeydullah b. Abbas b. Abdi‟l-Muttalib (ö.140/757) hakkında
bir çok alim menfi ifadeler kullanmışlardır. Örneğin; Ahmed b. Hanbel (ö.241/855)
“Münker rivayetleri vardır”; İbn Hacer (ö.852/1448) “za‟îf”; en-Nesaî (ö.303/915)
“Metrûk ve Leyse bi-Sika” ve Ebû Hatim er-Râzî (ö.327/939) “Za‟îf, hadisi yazılır fa-
kat onunla ihticac olunmaz” gibi ifadeler kullanmışlardır. Bkz.: İbn Ebî Hatim er-
Râzî, Kitâbu’l-Cerh ve’t-Ta’dil, III, 57; İbn Hacer el-Askalânî, Tehzîbu’t-Tehzîb, II, 296.
Diğer bir ravi İbrahim b. Muhammed b. Ebî Yahya el-Eslemî (ö.184/800) hakkında
da “yalancıdır” gibi menfi ifadeler kullanılmıştır. Bkz.: İbn Hacer el-Askalânî,
Tehzîbu’t-Tehzîb, I, 137-138
90 Ayrıca söz konusu hadisin sened ve metin yönünden sıhhati hakkında herhangi bir
problem olmadığını vurgulayan bazı çalışmalar da şunlardır: Ebu Şehbe, a.g.e., I,
153; Güler, Zekeriya, “Vesîle ve Tevessül Hadislerinin Kaynak Değeri (Tahric ve De-
ğerlendirme)”, s.89; Güler, Zekeriya, " Vesîle ve Tevessül Hadislerinin Kaynak Değe-
ri”, s.53; İsmail Çalışkan konuyla ilgili olarak yaptığı değerlendirmede: “Hadis mec-
mualarında, tevessülün bütün bu çeşitlerini destekleyen pek çok rivayete rastlamak
mümkündür. Ancak, yapılan tedkikIer, bu hadislerin hemen hepsinin sened ve metin
yönünden problemli olduklarını göstermiştir.” diye düşüncesini açıklasa da atıfta bu-
lunduğu kaynakları dikkate aldığımızda kanaatimizce “hemen hepsi” ifadesiyle bu
hadisi istisna tuttuğu anlaşılmaktadır. Çalışkan, a.g.m., s.185 (26. dipnot)
EBÛ REYYE’NİN TEVESSÜL HADİSİ KONUSUNDAKİ GÖRÜŞLERİNİN TAHLİLİ
DİNBİLİMLERİ AKADEMİK ARAŞTIRMA DERGİSİ CİLT 11 SAYI 3
db | 59
ceye kadar mağfiret dilemekten başka bir şey yapmadı. Yanında
bulunanlar: Biz senin yağmur için dua ettiğini görmedik, dediler. O,
“ben kendisi sebebiyle yağmurun yağdırılması istenen göğün
mecâdîhini (semanın yağmur yağdırma sebeplerinin tümü) zikrede-
rek yağmur talebinde bulundum” dedi ve şu ayeti okudu: “Rabbi-
nizden mağfiret dileyin. O, çok bağışlayıcıdır. Üzerinize gökten bol
bol yağmur indirsin. Sizi mallar ve oğullarla desteklesin, sizin için
bahçeler var etsin, sizin için ırmaklar var etsin”91.
* Sa’d b. Mansur (ö.227/842): -Şa'bî rivayet etti ki: Hz.
Ömer, yağmur duasına çıktı. Geri dönünceye kadar mağfiret dile-
mekten başka bir şey yapmadı. Yanında bulunanlar: Biz senin yağ-
mur için dua ettiğini görmedik, dediler. O, ben kendisi sebebiyle
yağmurun yağdırılması istenen göğün mecâdîhini (semanın yağmur
yağdırma sebeplerinin tümü) zikrederek yağmur talebinde bulun-
dum ve sonra “Rabbinizden mağfiret dileyin. O, çok bağışlayıcıdır.
Üzerinize gökten bol bol yağmur indirsin. Sizi mallar ve oğullarla
desteklesin, sizin için bahçeler var etsin, sizin için ırmaklar var et-
sin”92; “Ey kavmim, Rabbinizden mağfiret dileyin. Sonra O‟na tövbe
edin ki üzerinize gökten bol bol yağmur indirsin”93 ayetlerini oku-
du94.
* İbn Ebî Şeybe (ö.235/849): -Şa'bî rivayet etti ki : Hz.
Ömer yağmur duası için minbere çıktı ve şu ayeti okudu: “Rabbi-
nizden mağfiret dileyin. Şüphesiz O, çok bağışlayıcıdır. Üzerinize
gökten bol bol yağmur indirsin. Sizi mallar ve oğullarla desteklesin,
sizin için bahçeler var etsin, sizin için ırmaklar var etsin.”95 Sonra
“Rabbinizden mağfiret dileyin. Şüphesiz O, çok bağışlayıcıdır.” dedi
ve minberden indi. Yanında bulunanlar: Ey Müminlerin Emiri,
yağmur isteseydin, dediler. O da: Ben kendisi sebebiyle yağmurun
yağdırılması istenen göğün mecâdîhini (semanın yağmur yağdırma
sebeplerinin tümü) zikrederek yağmur talebinde bulundum” dedi96.
91 71 Nûh, 10-12; Abdurrazzâk b. Hemmâm, el-Musannef, III, 87
92 71 Nûh, 10-12
93 12 Hûd, 52
94 Sa‟îd b. Mansûr, Ebû Osman Sa‟îd b. Mansûr b. Şu‟be el-Horâsânî, Kitâbu's-Sunen,
Thk.:S'ad b. Abdillah b. Abdilaziz Âli Humeyd, Dâru'l-'Usaymî, Riyad 1414, V, 353
95 71 Nûh, 10-12
96 İbn Ebî Şeybe, Abdullah b. Muhammed b. Ebî Şeybe İbrahim İbn Osman Ebî Bekir el-
Kufî, Kitâbu‟l-Musannef fi’l-Ehâdisi ve’l-Âsâr, Thk.: Kemal Yusuf el-Hût, el-
Mektebetu‟r-Ruşd, Riyad 1409, II, 221-359; VII, 76
HÜSEYİN AKYÜZ
DİNBİLİMLERİ AKADEMİK ARAŞTIRMA DERGİSİ CİLT 11 SAYI 3
60| db
* İbn Ebî’d-Dünya (ö.281/894): -Şa'bî rivayet etti ki :
Hz. Ömer, halkla yağmur duasına çıktı. Geri dönünceye kadar mağ-
firet dilemekten başka bir şey yapmadı. Yanında bulunanlar: Biz
senin yağmur için dua ettiğini görmedik, dediler. O, ben kendisi
sebebiyle yağmurun yağdırılması istenen göğün mecâdîhini (sema-
nın yağmur yağdırma sebeplerinin tümü) zikrederek yağmur tale-
binde bulundum ve sonra “Rabbinizden mağfiret dileyin. O, çok
bağışlayıcıdır. Üzerinize gökten bol bol yağmur indirsin. Sizi mallar
ve oğullarla desteklesin, sizin için bahçeler var etsin, sizin için ır-
maklar var etsin”97; “Ey kavmim, Rabbinizden mağfiret dileyin.
Sonra O‟na tövbe edin ki üzerinize gökten bol bol yağmur indir-
sin”98 ayetlerini okudu99.
* İbn Sa’d (ö.230/844): -Şa'bî rivayet etti ki : Hz. Ömer
yağmur duasına niyetlendi ve minbere çıkıp şu ayetleri okudu: "
Rabbinizden mağfiret dileyin. O, çok bağışlayıcıdır"; “Rabbinizden
mağfiret dileyin. O‟na tövbe edin” Sonra minberden indi. Kendisi-
ne:" Ey Müminlerin Emiri! Yağmur istemene mani olan nedir? diye
soruldu. O, "ben kendisi sebebiyle yağmurun yağdırılması istenen
göğün mecâdîhini (semanın yağmur yağdırma sebeplerinin tümü-
nü) zikrederek yağmur talebinde bulundum" dedi100.
b. Ebû Mervân el-Eslemî (ö.?)’den Gelen Rivayet
* İbn Ebî Şeybe (ö.235/849): Ebû Mervân el-Eslemî (ö.?)
dedi ki: Hz. Ömer ile yağmur duasına çıktık. Mağfiret dilemekten
başka bir şey yapmadı101.
c. Havvât b. Cubeyr (ö.40/660)’den Gelen Rivayet
* İbn Ebî’d-Dünya (ö.281/894): Havvât b. Cubeyr dedi ki:
İnsanlar Hz. Ömer döneminde şiddetli bir kuraklığa yakalandılar.
Hz. Ömer halkla birlikte yağmur duasına çıktı ve onlarla iki rekat
namaz kıldı. Elbisesinin sağını soluna ve solunu sağına çevirdi. Son-
97 71 Nûh, 10-12
98 12 Hûd, 52
99 İbn Ebî‟d-Dünya, Ebu Bekir Abdullah İbn Muhammed b. Ubeyd, Kitâbu’l-Matar ve’r-
Ra’d ve’l-Berk ve’r-Rîh, Thk.:Tarık Muhammed Saklu‟ el-„Amudî, Daru İbni‟l-Cevzî,
Suudi Arabistan 1997, ss.106-107
100 İbn Sa‟d, Kitâbu’t-Tabakâti’l-Kebîr, III, 319
101 İbn Ebî Şeybe, el-Musannef, , VI, 61
EBÛ REYYE’NİN TEVESSÜL HADİSİ KONUSUNDAKİ GÖRÜŞLERİNİN TAHLİLİ
DİNBİLİMLERİ AKADEMİK ARAŞTIRMA DERGİSİ CİLT 11 SAYI 3
db | 61
ra ellerini uzatarak “Ey Allahım senden mağfiret diliyoruz. Bize
yağmur ihsan et”102
2. Hadisin Sened Ağı
a. eş-Şa'bi (ö.103/721)’den Gelen Rivayet
aa. Abdurrezzak (ö.211/826)’ın Ravileri
* Ebû Amr ‘Amir b. Şerâhîl b. ‘Abd b. Abdillah b.
Şerâhîl el-Himyerî -Şa’bî (ö.103/721): Aslen Yemenlidir.
Tabiî‟nin büyüklerinden olup muhaddis, hafız, fakih ve şairliğiyle
meşhur bir alimdir. Tefsir hususunda çok ihtiyatlı ve tedbirli dav-
randığı rivayet edilir. Devrinde Kufe, Basra ve Hicaz‟da hadisi on-
dan iyi bilen yoktu. Sahabîlerin çok olduğu zamanda bile ders hal-
102 İbn Ebî‟d-Dünya, Ebu Bekir Abdullah İbn Muhammed b. Ubeyd, el-Havâtıf,
Müessesetu‟l-Kütübi‟s-Sekâfiye, Beyrut 1413, s.26 (Rakam:16); İbn Ebî‟d-Dünya, Ebu
Bekir Abdullah İbn Muhammed b. Ubeyd, Mücâbu’d-Da’ve, Daru‟l-Kutubi‟l-İlmiyye,
Beyrut t.y., s.83 (Rakam:43)
HÜSEYİN AKYÜZ
DİNBİLİMLERİ AKADEMİK ARAŞTIRMA DERGİSİ CİLT 11 SAYI 3
62| db
kası vardı. Hadisi manen rivayet ederdi. Hz. Ömer‟den mürsel riva-
yetlerde bulunurdu. Bazıları onun mürsel rivayetlerinin de sahih
kabul edilebileceğini ifade etmişlerdir. Çok kuvvetli bir hafızaya
sahipti. Hadis ilminde sika kabul edilmiştir103.
* Ebû Bekir, Mutarrif b. Tarîf el-Hârisî (ö.143/761):
Aslen Kufe‟lidir. Ahmed b. Hanbel (ö.241/855) ve Ebû Davud
(ö.275/888)‟a göre hadiste sika, sebt bir ravidir. Osman b. Ebî
Şeybe (ö.239/853) de onun için “sika ve saduk” lafızlarını kullan-
mıştır. Mutarrif b. Tarif‟in “dünya ve içindekiler bana verilse bile
yalan söylemek beni sevindirmez” dediği rivayet olunmuştur104.
* Ebû Muhammed, Süfyân b. ‘Uyeyne b. Ebî ‘İmrân
el-Kufî (ö.198/814): Kufe‟de dünyaya gelmiştir. Sonraları baba-
sıyla birlikte Mekke‟ye göç etmiştir. Çok sağlam bir hafizaya sahipti.
Hicaz bölgesinin hadisini ondan daha iyi bilen yoktu. -Şâfi‟î
(ö.204/819) onun hakkında “Süfyan ve Malik olmasaydı Hicazın
ilmi kaybolurdu” demiştir. Büyük şöhretine rağmen bazen sika
ravilerden tedlis yapardı. Ömrünün sonlarına doğru aklı karıştığı
söylenmektedir. Hakkında “sika”, “Sebt”, “Hasenu‟l-Hadis”105,
“İmam”, Hafız, “Hüccet” ve “Fakih” gibi ta‟dil lafızları kullanılmış-
tır106.
Ravilerin kullandıkları tahammül ve eda siğalarını tetkik etti-
ğimizde, senedin tamamının “an‟ane” ile nakledildiği görülmekte-
dir. Bu eda sigasının "bizzat hocadan işitilmediği durumlarda kulla-
nıldığı" hatırlanacak olunursa, raviler arasında likânın olmadığını
söyleyebiliriz. Özellikle -Şa'bi'nin Hz. Ömer'den mürsel rivayette
bulunması; Süfyân b. 'Uyeyne'nin gerek tedlis yapması ve gerekse
ömrünün sonlarına doğru rivayetleri karıştırması dikkate alındığın-
da, söz konusu hadisin senedinin ittisâl açısından problemli ve
ravilerinin de zabt açısından sorunlu olabileceği anlaşılmaktadır.
ab. Sa’d b. Mansur (ö.227/842)'un Ravileri
* Huşeym b. Beşîr b. Kâsım b. Dinar es-Sülemî
(ö.183/799): 'Hadîs ilminde meşhûr âlimlerden olup künyesi Ebû
103 İbn Hıbbân, Kitâbu’s-Sikât, V, 185-186; İbn Hacer el-Askalânî, Tehzîbu’t-Tehzîb, V,
57-59
104 İbn Ebî Hatim er-Râzî, Kitâbu’l-Cerh ve’t-Ta’dil, VIII, 313; İbn Hıbbân, Kitâbu’s-Sikât,
VII, 493; İbn Hacer el-Askalânî, Tehzîbu’t-Tehzîb, X, 156
105 Böyle bir ravinin hadisi i‟tibâr için alınır. Bkz.: Aydınlı, a.g.e., s.69
106 İbn Ebî Hatim er-Râzî, Kitâbu’l-Cerh ve’t-Ta’dil, IV, 225-226; İbn Hıbbân, Kitâbu’s-
Sikât, VI, 403; İbn Hacer el-Askalânî, Tehzîbu’t-Tehzîb, IV, 104-107
EBÛ REYYE’NİN TEVESSÜL HADİSİ KONUSUNDAKİ GÖRÜŞLERİNİN TAHLİLİ
DİNBİLİMLERİ AKADEMİK ARAŞTIRMA DERGİSİ CİLT 11 SAYI 3
db | 63
Muâviye el-Vâsıtî‟dir. Hadîs kitaplarında kendisinden çok bahsedi-
len Hüşeym bin Beşîr, Bağdâd'ta ilk hadîs toplayanlardandır. Ayrıca
tefsîr, fıkıh ve kırâat ilimlerinde de âlimdir. Hadis ilminde
hâfızasının kuvveti ile tanınan ve yirmibin hadisi ravileriyle birlikte
ezbere bilen Hüşeym b. Beşîr hakkında sika, sebt gibi ta‟dil lafızları
kullanılmıştır. Fakat mana ile rivayetin yanı sıra çok tedlis yaptığı
da ifade edilmiştir. İbni Ebî'd-Dünyâ (ö.281/894), Hüşeym b.
Beşîr'in ölümünden önce on yıl yatsının abdestiyle sabah namazını
kıldığını haber vermiştir107.
Huşeym'in hem rivayetlerinde tedlis yapması hem de söz konu-
su hadisi "an'ane" eda sigasıyla nakletmesi dikkate alındığında, ha-
disin zayıf olabileceği ve ancak i'tibâr için kullanılabileceği görül-
mektedir.
ac. İbn Sa’d (ö.230/844)’ın Ravileri
* Ebû Abdillah, Süfyân b. Saîd b. Mesrûk b. Habîb b.
Râfî' b. Abdillah es-Sevrî (ö.161/778): Aslen Merv'lidir.
Kufe'de doğup yetişmiştir. Hadis hafızlarının seyidi, müfessir, fakih
ve müctehiddi. Devrinde bütün Irak'ta hadisi ondan daha iyi ezber-
leyen yoktu. Çok miktarda hadis bilmesine rağmen, manen rivayet-
te bulunur, bazende tedlis yapardı. Hakkında şiilik ithamı vardır.
İbnu'l-Mübârek (ö.181/797)'in hakkında "yeryüzünde ondan alim
birini bilmiyorum" dediği Süfyân es-Sevrî alimler tarafından sika
kabul edilmiştir108.
* Muhammed b. Ömer b. Vâkıd el-Eslemî
(ö.207/823): Eser sahibi olmasına rağmen zayıf kabul edilmiştir.
Ahmed b. Hanbel (ö.241/855) onun hakkında "yalancı ve hadisleri
karıştırmaktadır" demiştir. el-Buharî (ö.256/870) de onun için
"metruk" lafzını kullanmıştır. İbn Ma'în (ö.233/847) ise onun güve-
nilir olmadığını ve hadisinin yazılamayacağını" belirtmiştir. Hadis
uydurduğu ifade edilen Muhammed b. Ömer'i güvenilir kabul eden
alimlerin sayısı azdır109.
107 İbn Ebî Hatim er-Râzî, Kitâbu’l-Cerh ve’t-Ta’dil, IX, 115; İbn Hıbbân, Kitâbu’s-Sikât,
VII, 587; İbn Hacer el-Askalânî, Tehzîbu’t-Tehzîb, XI, 53-55
108 İbn Hıbbân, Kitâbu’s-Sikât, VI, 401-402; İbn Hacer el-Askalânî, Tehzîbu’t-Tehzîb, IV,
99-102
109 ez-Zehebî, Mîzânu’l-Ġ’tidâl fî Nakdi’r-Ricâl, VI, 273-276
HÜSEYİN AKYÜZ
DİNBİLİMLERİ AKADEMİK ARAŞTIRMA DERGİSİ CİLT 11 SAYI 3
64| db
Bu senetteki bazı ravilerin tedlis yapması, bazılarının da yalancı
ve hadisleri karıştırıyor olması zabt yönünden söz konusu rivayetin
sorunlu olabileceğini düşündürmektedir.
ad. İbn Ebî Şeybe (ö.235/849)'nin Ravileri
* Ebû Süfyân Vekî' b. el-Cerrâh b. Melîh er-Ruâsî el-
Kûfî (ö.197/812): Aslen Nisabur‟ludur. Vekî', devrin en meşhûr
ilim merkezlerinden Kûfe'de büyüyüp, yetişti. Hişâm b. Urve
(ö.146/763) ve Süfyân-ı-Sevrî (ö.161/778) gibi muhaddislerden
hadis dersi almıştır. Hafızası kuvvetli olup, işitmiş olduğu hiçbir
hadisi unutmazdı. Ahmed b. Hanbel onun ilmini ve fzını övmüş-
tür. Hadîs ilminde sika, sebt ve hüccettir. Alimler O'nun muhaddis-
liğini çok övmüşlerdir. Şiiliğe eğilimli olduğu rivayet edilmekte-
dir110.
Vekî' b. el-Cerrâh da hadisi "an'ane" eda sıgasıyla nakletmiştir.
Bununla birlikte ravi hakkında değerlendirmelere bakıldığında ise
adalet ve zabt yönünden bir problemin olmadığı görülmemektedir.
ae. İbn Ebî’d-Dünya (ö.281/894)'nın Ravileri
* İshâk b. İsmail et-Tâlekânî (ö.230/845): Bağdat‟ta
ikamet etmiştir. Ebû Davud (ö.275/888), ed-Darekutnî
(ö.385/995) ve bazı alimler onun hakkında "sika" demişlerdir. İbn
Ma'în (ö.233/847) ise “saduk olduğunu ümid ediyorum, onda bir
problem yoktur" ifadelerini kullanmıştır. Ayrıca onu zayıf kabul
edenler de olmuştur111.
Bu değerlendirmelere göre bu hadisin i'tibar için alınabileceği
sonucu ortaya çıkmaktadır.
b. Ebû Mervân el-Eslemî (ö.?)'den Gelen Rivayet
ba. İbn Ebî Şeybe (ö.235/849)'nin Ravileri
* Ebû Mervân el-Eslemî (ö.?): İsmi hakkında ihtilaf vaki
olmuştur. Adının Sa‟îd, Muğîs ve Abdurahman b. Mus‟ab şeklinde
olduğu ifade edilmiştir. Ka‟bu‟l-Ahbar‟dan rivayette bulunmuştur.
Sahabi olup olmadığı hususunda tereddütler hasıl olmuştur. el-„Iclî
(ö.261/875) ise onun Medineli tabiinden olduğunu söylemiştir.
110 İbn Ebî Hatim er-Râzî, Kitâbu’l-Cerh ve’t-Ta’dil, I, 219-224; İbn Hıbbân, Kitâbu’s-
Sikât, VII, 562
111 İbn Hıbbân, Kitâbu’s-Sikât, VIII, 113; İbn Hacer el-Askalânî, Tehzîbu’t-Tehzîb, I, 198
EBÛ REYYE’NİN TEVESSÜL HADİSİ KONUSUNDAKİ GÖRÜŞLERİNİN TAHLİLİ
DİNBİLİMLERİ AKADEMİK ARAŞTIRMA DERGİSİ CİLT 11 SAYI 3
db | 65
Sika olmakla birlikte irsâl yaptığı zikredilmiştir. en-Nesaî
(ö.303/915) de onun “ma‟rûf” olduğunu belirtmiştir112.
* Ebû Mus’ab, ‘Atâ b. Ebî Mervân el-Eslemî (ö.130
sonrası): Medine ehlinden sayılır. Kufe‟de ikamet etmiştir. Az
rivayette bulunan 'Atâ b. Ebî Mervân hakkında "sika ve ma‟rûf" gibi
ifadeleri kullanılmıştır113.
* İsâ b. Hafs b. Asım b. Ömer b. el-Hattâb
(ö.157/774): el-„Iclî (ö.261/875)'nin güvenilir kabul ettiği İsâ b.
Hafs, alimler tarafından sika kabul edilmiştir. Ayrıca az hadis riva-
yet ettiği söylenmektedir114.
Bu seneddeki bazı ravilerin ölüm tarihlerinin tespit edilememe-
si muasarat konusunda herhangi bir şey söylemeyi güçleştirmekte-
dir. Ravilerin az hadis rivayetinde bulunmaları dikkat çekmekle
birlikte bazılarının irsâl yapması senedin zayıf olabileceğini ifade
etmektedir. Ayrıca bu değerlendirmeler ışığında zabt konusunda da
bir şey söylemek mümkün görülmemektedir.
c. Havvât b. Cübeyr (ö.40/660)'den Gelen Rivayet
ca. İbn Ebî’d-Dünya (ö.281/894)'nın Ravileri
* Ebû Salih, Havvât b. Cübeyr b. Nu'mân b. Ümeyye
el-Ensârî (ö.40/660): Uhud Gazvesinde Ayneyn tepesindeki
okçuların kumandanı olan Abdullah b. Cübeyr (ö.3/624)'in karde-
şidir. Evs kabilesine mensup olmakla beraber bazı kaynaklarda Benî
Hazrec'e nisbet edilmektedir. Havvât, Bedir Gazvesi'ne giderken
Ravhâ (Safra) denilen yerde ayağı kırıldığından Hz. Peygamber
tarafından Medine'ye geri gönderilmiş, bununla beraber kendisine
ganimetten pay ayrılmıştır. Daha sonra gerçekleşen bütün gazvelere
katılmıştır. Havvât, Hz. Peygamber tarafından Kurayzaoğulları hak-
kında bilgi toplamakla görevlendirilmiştir. Onun Sıffîn Savaşı'nda
Hz. Ali'nin saflarında yer aldığı rivayet edilir. Havvât, Resûl-i Ek-
rem'den birkaç hadis rivayet etmiş, kendisinden de Abdurrahman b.
Ebû Leylâ (ö.74/693), Atâ b. Yesâr (103/721) ve kendi oğlu Salih
112 İbn Ebî Hatim er-Râzî, Kitâbu’l-Cerh ve’t-Ta’dil, IX, 445; İbn Hacer el-Askalânî,
Tehzîbu’t-Tehzîb, XII, 251
113 İbn Hacer el-Askalânî, Tehzîbu’t-Tehzîb, VII, 188
114 İbn Ebî Hatim er-Râzî, Kitâbu’l-Cerh ve’t-Ta’dil, VI, 273; İbn Hıbbân, Kitâbu’s-Sikât,
VII, 231; İbn Hacer el-Askalânî, Tehzîbu’t-Tehzîb, VIII, 186
HÜSEYİN AKYÜZ
DİNBİLİMLERİ AKADEMİK ARAŞTIRMA DERGİSİ CİLT 11 SAYI 3
66| db
rivayette bulunmuştur. Hayatının son yıllarında gözlerini kaybet-
miştir115.
* Abdullah b. Ömer b. Hafs b. ‘Asım b. Ömer b. el-
Hattâb el-Kureşî , Ebû Abdirrahman el-Ömerî
(ö.171/787): Onun hakkında bir çok cerh ifadeleri kullanılmıştır.
Zayıf olduğu kabul edilen bu ravi hakkında, en-Nesaî (ö.303/915);
"Leyyinu'l-Hadîs" demiştir. Yahyâ b. Sa'îd el-Kattân (ö.198/813)
ondan hadis rivayetinde bulunmuyordu. Ayrıca hakkında "Lâ Be'se
Bih, Leyse bi'l-Kaviyy ve za'îf" gibi cerh; "sika, Salih ve sadûk" gibi
ta'dil ifadeleri kullanılmıştır.116.
* Ebû Mahled ‘Atâ b. Müslim el-Haffâf el-Kufî
(ö.190/806): Kufe ehlinden olup Halep‟te ikamet etmiştir. Salih
bir ravi olmasına rağmen vehm sahibi olduğu ifade edilmiştir. Ki-
taplarını gömdüğü ve ezberinden rivayette bulunduğu nakledilen
'Atâ b. Müslim hakkında "Leyse Bihi Be's, Leyse bi'l-Kaviyy, Leyse bi-
Şey', Muztaribu'l-Hadîs ve Za'îf" gibi cerh ifadeleri kullanılmıştır.
Ayrıca çok hata yaptığı da söylenmektedir117.
* Abdullah b. Affân (ö.?):Bilgiye rastlanılmamıştır.
* Ebû Bekir eş-Şeybânî (ö.?): Bilgiye rastlanılmamıştır.
Bütün bunlardan hareketle, Havvât b. Cübeyr (ö.40/660) riva-
yetinin isnadının muttasıl olabileciğini söylemek mümkün değildir.
Zira Ebû Abdirrahman el-Ömerî (ö.171/787) ile Havvât b. Cübeyr
(ö.40/660) arasında muâsaratın olmadığı anlaşılmaktadır. Dolayı-
sıyla ravi zincirindeki düşüş nedeniyle meydana gelen raviler ara-
sındaki irtibatsızlık, bu rivayete olan güveni azaltmaktadır. Ayrıca
bazı ravilerin zabt bakımından problemli olmaları da bu güvensizli-
ği pekiştirmektedir.
Bu değerlendirmelere topluca bakıldığında, bu hadisin bazı
varyantlarının ittisâl açısından problemli olduğuna ilave olarak,
ravilerinin gerek adalet ve gerekse zabt açısından problemli olduk-
ları görülmektedir. Özellikle ravilerden bazılarının "tedlis", bazıları-
115 İbn Hacer el-Askalânî, Ahmed b. Ali, el-Ġsâbe fî Temyîzi’s-Sahâbe, Thk.:Ali Muham-
med el-Becâvî, Beyrut 1412/1992, II, 346-347
116 İbn Hacer el-Askalânî, Takrîbu‟t-Tehzîb, s.314; ez-Zehebî, Mîzânu‟l-İ‟tidâl fî Nakdi‟r-
Ricâl, IV, 151-152
117 İbn Ebî Hatim er-Râzî, Kitâbu’l-Cerh ve’t-Ta’dil, VI, 336; İbn Hıbbân, Kitâbu’s-Sikât,
VII, 255; İbn Hacer el-Askalânî, Tehzîbu’t-Tehzîb, VII, 189
EBÛ REYYE’NİN TEVESSÜL HADİSİ KONUSUNDAKİ GÖRÜŞLERİNİN TAHLİLİ
DİNBİLİMLERİ AKADEMİK ARAŞTIRMA DERGİSİ CİLT 11 SAYI 3
db | 67
nın "irsâl yapmaları" ve bazılarının da "zayıf" olması, hadisin zayıf
olabileceğini göstermektedir.
3. Senedlerin Değerlendirmesi
Sened tenkidi yaptığımız bu hadisin ravilerden bazılarının sika
olmalarına rağmen irsâl ve tedlis yaptıkları, zayıf ve rivayetleri ka-
rıştırıyor oldukları anlaşılmıştır. Hadisin metinlerine baktığımızda
muhtasar nakilde bulunan Ebû Mervân el-Eslemî (ö.?) ve Havvât b.
Cubeyr (ö.40/660)'in rivayetleri hariç diğer varyantların metinleri,
sadece nerede söylenildiği hariç ortak olduğu görülmektedir. Bazı
rivayetlerde hadisin minberde, diğerlerinde ise yağmur duasına
çıkıldığında söylenildiği anlaşılmaktadır. Bu nakil farklılığı muhte-
melen Mutarrif b. Tarîf (ö.143/761)'den sonraki tabakadan kaynak-
lanmıştır. Rivayetler karşılaştırıldığında Süfyân es-Sevrî
(ö.161/778)'nin Huşeym b. Beşîr (ö.183/799) ve Süfyân b. „Uyeyne
(ö.198/814)'ye aykırı rivayette bulunduğu görülmektedir. Dolayı-
sıyla Süfyân es-Sevrî (ö.161/778)'nin şâz rivayette bulunduğu y-
lenebilir.
Yaptığımız tespite göre hadis, adalet ve zabt sahibi olmayan
raviler tarafından, muttasıl olmayan bir senedle, metnindeki küçük
farklılık hariç şâz olmayarak rivayet edilmiştir. Bir diğer ifadeyle bu
hadis, hadisin sıhhati için gerekli olan şartları taşımamaktadır. Bu
değerlendirmeler ışığında, "metin tenkidi" yapılmadan bile söz ko-
nusu rivayetin sahih olamayacağı anlaşılmaktadır.
Sonuç
Yağmur duasıyla ilgili Hz. Ömer'den nakledilen hadisin rivayet-
lerini bir araya topladığımızda, rivayetlerin lafızlarının farklı olduğu
görülmektedir. Fakat rivayetleri, yağmur duasında Hz. Abbas'ın
vesile edinilip edinilmediği şeklinde konularına ayırdığımızda birbi-
rinden farklı iki rivayete şahit olunmaktadır.
İncelediğimiz hadisteki lafız farklılığı, kanaatimizce hadisin
hangi ortamda söylenildiği, hangi şartlarda ve hangi bağlamda y-
lenildiği ile yakından ilgilidir. Yağmur duasıyla ilgili hadisin irad
edilme ortamını hatırladığımızda, 9 aylık bir süre devam eden bir
kuraklık ve kıtlık zamanında söylenildiğini görülmektedir. Şüphesiz
bu zaman zarfı içerisinde tek bir duadan bahsetmek mantıklı gö-
zükmemektedir. Şu halde, Hz. Ömer‟in yapmış olduğu bu duaların
farklı yerlerde ve farklı zamanlarda söylenildiği sonucu ortaya çık-
HÜSEYİN AKYÜZ
DİNBİLİMLERİ AKADEMİK ARAŞTIRMA DERGİSİ CİLT 11 SAYI 3
68| db
maktadır. Hz. Ömer'in bir defasında Hz. Abbas'ı vesile edinerek
yağmur istemiş, başka bir zamanda istiğfarla yetinmiş olabilir118.
Bütün bu rivayetlerden anlaşılacağı üzere, Hz. Ömer farklı bir
ortamda farklı bir hitabda bulunmuş, söz konusu rivayetleri söyle-
miştir. Konu bütünlüğü içerisindeki rivayetler arasındaki önemsiz
farklılıklar ve ihtisarlar, ya ravilerin söz konusu hitabın tamamını
değil, kendilerince ilgili gördükleri pasajları rivayet etmesinden ya
da ravilerin zabtından kaynaklanmıştır. Bunlara ilaveten hadisi
hocalarından dinleyen ve nakleden ravilerin anlayış seviyelerinin
farklı olması, mana ile rivayette bulunmaları da eklenebilir. Şüphe-
siz beşerî bir aktiviteyi nakleden bir ravinin, duyduğu bir haberi
kendi algılama ve anlama kapasitesine göre aktaracağı ya da her bir
ravinin hafızasında tutabildiği kadarıyla nakledeceği ihtimal kabul
etmez bir gerçekliktir.
İncelememiz sonucunda Ebû Reyye‟nin önyargısı sayesinde ha-
dislerin otoritesini sarsmak için Hz. Ömer‟in rivayetini kullandığı
yargısına varmaktayız. İlk bakışta söylenenleri gerçek zanneden bir
Müslüman, ya el-Buharî‟nin kitabı hakkında şüpheye düşecek ya
Hz. Enes‟in güvenilmez olduğuna karar verecek ya da hadislere
gerçekten israiliyyatın karıştığına inanacaktır. Ancak Ebû Reyye‟nin
ilk önce çıkış noktası hatalıdır. Zira yağmur duası, Hz. Peygamberin
uygulamaları ile sabit bir sünnettir119. Dolayısıyla Ka‟bu‟l-Ahbâr‟ın
telkinine ihtiyacı yoktur. İncelemiş olduğumuz Hz. Abbas‟ın vesile
kılınması ile ilgili rivayetlerin hiç birinde Ka‟bu‟l-Ahbâr‟ın adının
zikredilmemesi ve Hz. Enes‟in Yahudilerden rivayette bulunmaması
da dikkat çeken diğer bir noktadır120. Ebû Reyye‟nin Hz. Ömer‟in
yağmur duasında Hz. Abbas‟ı vesile kılmasının nedeni olarak s-
terdiği Ka‟bu‟l-Ahbâr‟ın sözünün sansürlenmiş olabileceğini de dü-
şünmek tarihi gerçekliklere aykırıdır. Zira bu söz hem uydurmadır
hem de güvenilir İslam Tarihi kitaplarında yer almamaktadır. Ka-
118 Nitekim İbn Kuteybe (ö.276/889) de aynı kanaatte olmalı ki çeşitli eserlerinde bu
rivayetleri nakletmiştir. Bkz. : İbn Kuteybe, Ebû Muhammed Abdullah b. Müslim b.
ed-Dîneverî, -ġi’ru ve’Ģ-ġuâra, Thk.:Ahmed Muhammed Şakir, Dâru‟l-Meârif, Kahi-
re t.y., II, 702; İbn Kuteybe, Ebû Muhammed Abdullah b. Müslim b. ed- Dîneverî,
Ğaribu’l-Hadis, Dâru‟l-Kütübi‟l-İlmiyye, Beyrut 1988, I, 321, 397-398
119 en-Nevevî, Ebû Zekeriyya Yahya b. Şeref, ġerhu'n-Nevevî alâ Sahîhi Müslim, Dâru
İhyâi't-Türâsi'l-Arabî, Beyrut 1392/1972, VI, 187-192
120 Muhammed Ebu Şehbe de bu konuda şöyle söylemektedir: “Şayet Kâ‟b, Enes hadisi-
nin bir ravisi olsaydı veya Enes, ehl-i kitaptan haber almakla bilinseydi yazarın de-
dikleri aklen mümkün olurdu. Ancak rivayetin uzaktan yakından Kâ‟b ile hiçbir ilgisi
yoktur. Öyleyse tüm ihtimal yolları kapanmıştır.” Bkz.: Ebu Şehbe, a.g.e., I, 153 (37.
dipnot)
EBÛ REYYE’NİN TEVESSÜL HADİSİ KONUSUNDAKİ GÖRÜŞLERİNİN TAHLİLİ
DİNBİLİMLERİ AKADEMİK ARAŞTIRMA DERGİSİ CİLT 11 SAYI 3
db | 69
naatimizce Ebû Reyye‟nin böyle bir kanaate varmasında el-Câhız (ö.
255/869)‟ın “İşte bu rivayet, Hz. Ömer’in Hz. Abbas’ı vesile kıla-
rak yağmur duasına çıkmasının nedenidir” şeklindeki sözü etkili
olmuştur.
el-Câhız (ö. 255/869)‟dan etkilendiğine inandığımız Ebû
Reyye, Hz. Abbas‟ın vesile kılınıp kılınmadığı konusundaki hadisler
arasında tercihte bulunurken peşin fikrinin esaretinde kalmıştır.
Unutulmamalıdır ki önyargılarımız bazen bir hadisi yanlış anlama-
mıza, yorumlamamıza ve hatta yanlış eleştirilerde bulunmamıza
sebep olabilir. Öte yandan Hz. Ömer‟in bu duayı kalabalık bir ce-
maatin huzurunda yapmış olabileceği ve hiçbir sahabinin de onu
„bidat‟ ve „şirk‟le itham etmemiş olması dikkate alındığında, Ebû
Reyye‟nin Hz. Abbas‟ın vesile kılındığına dair nakilde şirk unsuru
olduğunu ima etmesinin de tutarlı bir tarafı yoktur.
Bu çalışma sonucunda ortaya çıkan bir diğer gerçekte, Hz.
Ömer‟in Hz. Abbas‟ı vesile kıldığına dair rivayetin sened bakımın-
dan sahih; Hz. Abbas‟tan söz edilmeyen rivayetin ise zayıf olduğu-
dur. Bu durumda Ebû Reyye‟nin kuvvetli rivayet olarak tercihte
bulunduğu nakiller sened açısından diğerlerine göre zayıf oldukları
anlaşılmaktadır. Yaptığımız sened tenkidi sayesinde bu sonuca
ulaşmış olsak bile hadisin muhtevasının diğer delil ve bilgilerle mu-
kayesesinin yapılması gerektiği gözden ırak tutulmamalıdır. Metin
tenkidi olarak isimlendirilen bu muhteva analiz ve mukayesesi bir
başka çalışmayla mutlaka vuzuha kavuşturulmalıdır.
Kaynakça
Abdurrazzâk b. Hemmâm, Ebû Bekir es-San‟ânî (ö.211/826), el-Musannef, (Ma‟mer b.
Râşid (öl.144/770)‟in el-Câmi’i ile birlikte), Thk.: Habîburrahman el-A‟zamî, I-XI,
el-Mektebetu‟l-İslâmî, Beyrut 1403/1983
Aydınlı, Abdullah, Hadis Istılahları Sözlüğü, Timaş Yayınları, İstanbul 1987
Bardakçı, Mehmet Necmeddin, “Tasavvufî Bir Terim Olarak Tevessül ve Vesîle”, Tasavvuf
Ġlmî ve Akademik AraĢtırma Dergisi, Kültür Matbaası, Ankara, 1999, C.I, Sayı:2,
ss.33-48
el-Belâzurî, Ebu‟l-Abbâs Ahmed b. Yahya b. Câbir el-Bağdadî (ö.279/892), Ensâbu’l-EĢrâf,
Thk.:Suheyl Zekkâr, Riyâd Ziriklî, I-XIII, Dâru‟l-Fikr, Beyrut 1996
el-Buharî, Alauddin Abdulaziz b. Ahmed b. Muhammed (ö.730/1330), KeĢfu’l-Esrar an
Usûl-i Fahri’l-Ġslam el-Pezdevi, Nşr.: Abdullah Mahmud Muhammed Ömer, I-III,
Dâru‟l-Kütübi‟l-İlmiyye, Beyrut 1997
el-Buharî, Ebû Abdillah Muh. b. İsmail (ö.256/870), el-Câmi’u’s-Sahîh, I-VIII, Çağrı
Yayınları, İstanbul 1992
, et-Târîhu’l-Kebîr, Thk.:es-Seyyid Hâşim en-Nedvî, I-VIII, Dâru‟l-Fikr, Beyrut t.y.
HÜSEYİN AKYÜZ
DİNBİLİMLERİ AKADEMİK ARAŞTIRMA DERGİSİ CİLT 11 SAYI 3
70| db
el-Câhız, Ebû Osman „Amr b. Bahr (ö.255/869), el-Beyânu ve’t-Tebyîn, Thk.: Abdusselâm
M. Hârun, I-III, el-Mektebetu‟l-Hancî, Mısır 1395/1975
, el-Kavlu fi’l-Biğâl, (Resâilu‟l-Câhız) Nşr.: Abdusselam Muhammed Hârun, I-IV,
el-Mektebetu‟l-Hancî, Mısır 1399/1979
Coşkun, Selçuk, Hadis Değerlendirmelerinde Bütünlük, Aktif Yayınevi, Ankara 2003
Çalışkan, İsmail, “Allah-İnsan İlişkisinde Aracı Fikri: Vesilecilik”, Ġslâmiyât, Avrasya Yay.,
Ankara, 2002, C.V, Sayı:1, ss.184-185
Ebû Bekir el-Hallâl, Ahmed b. Muhammed b. Harun b. Yezîd (ö.311/923), Kitâbu’s-
Sünne, Thk.:Atiye ez-Zehrânî, I-III, Dâru‟r-Râye, Riyad 1410
Ebû Davud, Suleyman b. el-Eş‟as es-Sicistânî (ö.275/889), Sunen, I-V, Çağrı Yayınları,
İstanbul 1992
Ebû Hilal el-'Askerî, Hasan b. Abdillah b. Sehl (ö.400/1009‟dan sonra), Kitâbü'l-Evâîl,
Thk.: Muhammed es-Seyyid el-Vekil, Dâru’l-BeĢîr, Kahire 1987
Ebû Şâme, Abdurrahman b. İsmail b. İbrahim el-Makdisî (ö.665/1268), Muhtasaru’l-
Müemmel, Thk.:Salahaddin Makbûl Ahmed, Mektebetu‟s-Sahveti‟l-İslamiyye, Ku-
veyt 1403
Ebu Şehbe, Muhammed, Sünnet Müdafaası, Çev.: Mehmed Görmez, M. Emin Özafşar, I-
II, Rehber Yayıncılık, Ankara, 1990
Ebû Reyye, Mahmud, Advau ‘ala’s-Sünneti’l-Muhammediyye, Dâru‟l-Meârif, Kahire t.y.
, Muhammedi Sünnetin Aydınlatılması, Çev.:Muharrem Tan, Yöneliş Yayınları,
İstanbul 1988
Ebû Zehv, Muhammed, el-Hadîs ve’l-Muhaddisûn, Dâru‟l-Fikri‟l-Arabî, Kahire 1958
Güler, Zekeriya, “Vesîle ve Tevessül Hadislerinin Kaynak Değeri (Tahric ve Değerlendir-
me)”, ĠLAM AraĢtırma Dergisi, İlmî Araştırmalar Merkezi, İstanbul, 1997, C.II,
Sayı:1, ss.83-132
, " Vesîle ve Tevessül Hadislerinin Kaynak Değeri”, Tasavvuf Ġlmî ve Akademik
AraĢtırma Dergisi, Kültür Matbaası, Ankara, 2003, C.IV, Sayı:10, ss.45-98
el-Hatîb el-Bağdâdî, Ebû Bekr Ahmed b. Ali b. Sâbit (ö.463/1071), Târihu Bağdad, I- XIV,
Dâru‟l- Kütübi‟l- İlmiyye, Beyrut t.y.
İbn Abdilberr, Ebû Ömer Yusuf, el-Ġstî’âb fî Ma’rifeti’l-Ashâb, Thk.:Ali Muhammed el-
Becâvî, I-IV, Dâru‟l-Cîl, Beyrut 1412
İbn Asâkir, Ebu‟l-Kasım Ali b. el-Hasen (ö.571/1176), Tarihu DımeĢk, Thk.:Ali Şîrî, I-LXX,
Dâru‟l-Fikr, Beyrut 1998
İbn Ebî Âsım, Ebû Bekr Ahmed b. Amr b. ed-Dahhâk b. Mahled eş-Şeybânî (ö.287/900),
Kitâbu’l-Âhâd ve’l-Mesânî, Thk.: Basım b. Faysal Ahmed el-Cevâbira I-VI, Dâru‟r-
Râye, Riyad 1991
İbn Ebî‟d-Dünya, Ebu Bekir Abdullah İbn Muhammed b. Ubeyd (ö.281/894), el-Havâtıf,
Müessesetu‟l-Kütübi‟s-Sekâfiye, Beyrut 1413
, Kitâbu’l-Matar ve’r-Ra’d ve’l-Berk ve’r-Rîh, Thk.:Tarık Muhammed Saklu‟ el-
„Amudî, Daru İbni‟l-Cevzî, Suudi Arabistan 1997
, Mücâbu’d-Da’ve, Daru‟l-Kutubi‟l-İlmiyye, Beyrut t.y.
İbn Ebî Şeybe, Abdullah b. Muhammed b. Ebî Şeybe İbrahim İbn Osman Ebî Bekir el-Kufî
(ö.235/849), Kitâbu’l-Musannef fi’l-Ehâdisi ve’l-Âsâr, Thk.: Kemal Yusuf el-Hût, I-
VII, el-Mektebetu‟r-Ruşd, Riyad 1409
İbn Ebî Hatim er-Râzî, Ebû Muhammed Abdurrahman Muhammed b. İdrîs (ö.327/939),
Kitâbu’l-Cerh ve’t-Ta’dil, I-IX, Dâru İhyau‟t-Turasi‟l-Arabî, Beyrut 1372/1952
EBÛ REYYE’NİN TEVESSÜL HADİSİ KONUSUNDAKİ GÖRÜŞLERİNİN TAHLİLİ
DİNBİLİMLERİ AKADEMİK ARAŞTIRMA DERGİSİ CİLT 11 SAYI 3
db | 71
İbn Hacer el-Askalânî, Şihâbuddin Ebu‟l-Fazl Ahmed b. Ali (ö.852/1448), el-Ġsâbe fî
Temyîzi’s-Sahâbe, Thk.:Ali Muhammed el-Becâvî, I-VIII, Daru‟l-Cîl, Beyrut
1412/1992
, Tabakâtu’l-Mudellisîn, Thk.:„Asım b. Abdillah el-Karyûtî, Mektebetu‟l-Menâr,
Umman 1983
, Takrîbu’t-Tehzîb, Thk.:Muhammed Avvâme, Dâru‟r-Reşîd, Haleb 1986
, Tehzîbu’t-Tehzîb, I-XIV, Dâru‟l-Fikr, Beyrut 1404/1984
, Lisânu’l-Mîzân, Thk.:Adil Ahmed Abdulmevcut, Ali Muh. Muavviz, I-VII, Dâru‟l-
Kütübi‟l-İlmiyye, Beyrut 1416/1996
İbn Hanbel, Ahmed b. Muhammed (ö.241/855), Fedâilu’s-Sahâbe, Thk.: Vaseyullah
Muhammed Abbas, I-II, Müessesetu‟r-Risâle, Beyrut 1983
, el-Musned, I-VI, Çağrı Yayınları, İstanbul 1992
İbn Hıbbân, Muhammed b. Ahmed Ebû Hâtim el-Bustî (ö.354/965), el-Mecrûhîn,
Thk.:Mahmud İbrahim Zâyed, I-III, Dâru‟l-Va‟y, Halep t.y.
, Kitâbu’s-Sikât, Thk.:es-Seyyid Şerefuddin Ahmed, I-IX, Dâru‟l-Fikr, y.y., 1975
İbnu‟l-Kayserâni, Ebu‟l-Fadl Muhammed b. Tahir (ö.507/1113), Tezkiretu’l-Huffâz, Thk.:
Hamdi Abdulmecid İsmâil es-Selefî, I-IV, Dâru‟s-Sumey‟î, Riyad 1415
İbn Kuteybe, Ebû Muhammed Abdullah b. Müslim b. ed-Dîneverî (ö.276/889), Ğaribu’l-
Hadis, I-II, Dâru‟l-Kütübi‟l-İlmiyye, Beyrut 1988
, -ġi’ru ve’Ģ-ġuâra, Thk.: Ahmed Muhammed Şakir, I-II, Dâru‟l-Meârif, Kahire
t.y.
İbn Sa‟d, Ebû Abdullah Muhammed (ö.230/844), Kitâbu’t-Tabakâti’l-Kebîr, I-VIII, Dâru
Sadr, Beyrut t.y.
İbn Manzûr, Ebu‟l-Fadl Cemâlüddin Muhammed b. Mükerrem el-Ifrıkî el-Mısrî
(ö.711/1311), Lisânu’l-‘Arab, I-XV, Dâru Sadr, Beyrut 1375/1956
Kırbaşoğlu, M. Hayri, Alternatif hadis Metodolojisi, Kitâbiyât, Ankara 2002
Komisyon, Dinî Kavramlar Sözlüğü, DİB yayınları, İstanbul 2009
Muslim, Ebu‟l-Huseyn Muslim b. Haccac el-Kuşeyrî (ö.261/875), Sahîhu Muslim, I-III,
Çağrı Yayınları, İstanbul 1992
en-Nesaî, Ebû Abdurrahman Ahmed b. Şuayb (ö.303/915), Sunen, I-V, Çağrı Yayınları,
İstanbul 1992
en-Nevevî, Ebû Zekeriyya Yahya b. Şeref (ö.676/1277), ġerhu'n-Nevevî alâ Sahîhi Müs-
lim, I-XVIII, Dâru İhyâi't-Türâsi'l-Arabî, Beyrut 1392/1972
Polat, Salahattin, Hadis AraĢtırmaları, İnsan Yayınları, İstanbul t.y.
Sa‟îd b. Mansûr, Ebû Osman Sa‟îd b. Mansûr b. Şu‟be el-Horâsânî (ö.227/842), Kitâbu's-
Sunen, Thk.:S'ad b. Abdillah b. Abdilaziz Âli Humeyd, I-V, Dâru'l-'Usaymî, Riyad
1414
es-Sâlih, Subhi, Hadis ilimleri ve Hadis Istılahları, Çev.: M. Yaşar Kandemir, Diyanet İşleri
Başkanlığı Yayınları, Ankara 1986
es-Saymerî, Ebû Abdillah Huseyin b. Ali, Ahbâru Ebî Hanife ve Ashâbihi, Âlemu‟l-Kütüb,
Beyrut 1985
es-Serahsî, Ebu Bekir Muhammed b. Sehl, Usulü’s-Serahsî, Thk.: Ebu‟l-Vefâ el-Afgânî,
Dârul Ma‟rife, I-II, Beyrut 1372
es-Suyûtî, Abdurrahman b. Ebî Bekr (ö.911/1505), Tedrîbu’r-Râvî fî ġerhi Takrîbi’n-
Nevevî, Thk.: İrfân el-Aşşâ Hassûne, Dâru‟l-Fikr, Beyrut 1993
et-Taberânî, Ebu‟l-Kasım Suleyman b. Ahmed b. Eyyûb (ö.360/971), el-Mu’cemu’l-Evsât,
Thk.:Abdulmuhsin b. İbrahim el-Huseynî, I-X, Dâru‟l-Harameyn, Kahire 1415
HÜSEYİN AKYÜZ
DİNBİLİMLERİ AKADEMİK ARAŞTIRMA DERGİSİ CİLT 11 SAYI 3
72| db
, el-Mu’cemu’l-Kebîr, Thk.: Hamdî Abdulmecid es-Selefî, I-XX, el-Mektebetu‟l-
Ulûm ve‟l-Hükm, Musul 1404/1983
et-Taberî, Ebû Ca‟fer Muhammed b. Cerir (ö.310/922), Tarihu’l-Umem ve’l-Mulûk, I-V,
Dâru‟l-Kütübi‟l-„İlmiyye, Beyrut 1407
et-Tirmizî, Ebû İsa Muhammed b. İsa (ö.279/892), Sunen, I-V, Çağrı Yayınları, İstanbul
1992
Ünal, İsmail Hakkı, Ġmam Ebû Hanife’nin Hadis AnlayıĢı ve Hanefi Mezhebinin Hadis
Metodu, DİB Yayınları, Ankara 1994
ez-Zehebî, Şemsuddîn Ebû Abdillah Muh. b. Ahmed b. Osman, Mîzânu’l-Ġ’tidâl fî Nakdi’r-
Ricâl, Thk.: Ali Muhammed Muavvız, Adil Ahmed Abdulmevcut, I-VIII, Dâru‟l-
Kütübi‟l-İlmiyye, Beyrut 1995
, Siyeru A’lâmi’n-Nubelâ, Thk.: Şuayb el-Arnavut ve diğerleri, I-XXIII,
Müessesetu‟r-Risâle, Beyrut 1413

ResearchGate has not been able to resolve any citations for this publication.
Amr b. Bahr (ö.255/869), el-Beyânu ve't-Tebyîn
  • Ebû El-Câhız
  • Osman
el-Câhız, Ebû Osman "Amr b. Bahr (ö.255/869), el-Beyânu ve't-Tebyîn, Thk.: Abdusselâm M. Hârun, I-III, el-Mektebetu"l-Hancî, Mısır 1395/1975 , el-Kavlu fi'l-Biğâl, (Resâilu"l-Câhız) Nşr.: Abdusselam Muhammed Hârun, I-IV, el-Mektebetu"l-Hancî, Mısır 1399/1979
Allah-İnsan İlişkisinde Aracı Fikri: Vesilecilik
  • İsmail Çalışkan
Çalışkan, İsmail, " Allah-İnsan İlişkisinde Aracı Fikri: Vesilecilik ", Ġslâmiyât, Avrasya Yay., Ankara, 2002, C.V, Sayı:1, ss.184-185
Muhammed b. Harun b. Yezîd (ö.311/923) Kitâbu's- Sünne, Thk.:Atiye ez-Zehrânî, I-III, Dâru " r-Râye
  • Ebû Bekir El-Hallâl
Ebû Bekir el-Hallâl, Ahmed b. Muhammed b. Harun b. Yezîd (ö.311/923), Kitâbu's- Sünne, Thk.:Atiye ez-Zehrânî, I-III, Dâru " r-Râye, Riyad 1410
el-Eş " as es-Sicistânî (ö
  • Ebû Davud
  • Suleyman B
Ebû Davud, Suleyman b. el-Eş " as es-Sicistânî (ö.275/889), Sunen, I-V, Çağrı Yayınları, İstanbul 1992
Abdillah b. Sehl (ö.400/1009 " dan sonra), Kitâbü'l-Evâîl, Thk.: Muhammed es-Seyyid el-Vekil
  • Ebû Hilal El-'askerî
  • Hasan B
Ebû Hilal el-'Askerî, Hasan b. Abdillah b. Sehl (ö.400/1009 " dan sonra), Kitâbü'l-Evâîl, Thk.: Muhammed es-Seyyid el-Vekil, Dâru'l-BeĢîr, Kahire 1987
İsmail b. İbrahim el-Makdisî (ö.665/1268), Muhtasaru'l-Müemmel, Thk.:Salahaddin Makbûl Ahmed, Mektebetu"s-Sahveti"l-İslamiyye
  • Ebû Şâme
Ebû Şâme, Abdurrahman b. İsmail b. İbrahim el-Makdisî (ö.665/1268), Muhtasaru'l-Müemmel, Thk.:Salahaddin Makbûl Ahmed, Mektebetu"s-Sahveti"l-İslamiyye, Kuveyt 1403
  • Ebu Şehbe
  • Sünnet Muhammed
  • Müdafaası
  • Çev
Ebu Şehbe, Muhammed, Sünnet Müdafaası, Çev.: Mehmed Görmez, M. Emin Özafşar, I- II, Rehber Yayıncılık, Ankara, 1990
Advau 'ala's-Sünneti'l-Muhammediyye, Dâru " l-Meârif
  • Ebû Reyye
Ebû Reyye, Mahmud, Advau 'ala's-Sünneti'l-Muhammediyye, Dâru " l-Meârif, Kahire t.y. , Muhammedi Sünnetin Aydınlatılması, Çev.:Muharrem Tan, Yöneliş Yayınları, İstanbul 1988
el-Hadîs ve'l-Muhaddisûn, Dâru " l-Fikri " l-Arabî
  • Ebû Zehv
  • Muhammed
Ebû Zehv, Muhammed, el-Hadîs ve'l-Muhaddisûn, Dâru " l-Fikri " l-Arabî, Kahire 1958
Sayı:1, ss.83-132 Vesîle ve Tevessül Hadislerinin Kaynak Değeri
  • Zekeriya Güler
Güler, Zekeriya, " Vesîle ve Tevessül Hadislerinin Kaynak Değeri (Tahric ve Değerlendirme ) ", ĠLAM AraĢtırma Dergisi, İlmî Araştırmalar Merkezi, İstanbul, 1997, C.II, Sayı:1, ss.83-132 , " Vesîle ve Tevessül Hadislerinin Kaynak Değeri ", Tasavvuf Ġlmî ve Akademik AraĢtırma Dergisi, Kültür Matbaası, Ankara, 2003, C.IV, Sayı:10, ss.45-98 el-Hatîb el-Bağdâdî, Ebû Bekr Ahmed b. Ali b. Sâbit (ö.463/1071), Târihu Bağdad, I-XIV, Dâru " l-Kütübi " l-İlmiyye, Beyrut t.y.