ArticlePDF Available

Yeşil Hastane Konsepti ve Türkiye Deneyimi

Authors:
  • Uşak Üniversitesi

Abstract

The effect of global warming emerge from result of mankind 's individual activities has became to be felt progressively in our world; to use energy resources efficiently, produce alternative energy resources, ensure water resources and choose eco-friendly materials in the construction industry have been crucial not only reducing the cost but also increasing in the level of public health. In parallel to this, green concept came to the fore and the green building philosophy has became dominate in all public and private building which are built recently in order to save energy, ensure resource efficiency, emit less CO2 to the environment, sustain green area. The aim of this article is to put forth the example of green buildgs in Turkish health sector by mentioning the history of green building philosophy existing for years, adressing the prosperities of green buildings and relations with health. When the benefits of green buildings taken into consideration, the quality and quantity of green buildings should be increased and the number of hospital has green building certificate should be increased in the following years.
SAĞLIK YÖNETİMİ
75
Yeşil Hastane Konsepti ve Türkiye Deneyimi
The Experience of Turkey and Green Hospital Concept
Özet: İnsanoğlunun bireysel faaliyetleri sonucu ortaya çıkan küresel
ısınma etkilerinin giderek daha fazla hissedilmeye başladığı
dünyamızda; enerji kaynaklarını verimli kullanabilmek, alternatif enerji
kaynakları üretebilmek, su kaynaklarının kontrolünü sağlayabilmek ve
yapı sektöründe çevre dostu malzemeler tercih etmek, sadece
maliyetlerin en aza düşürülmesinde değil, toplumun sağlık düzeyinin
yükseltilmesinde de önemli bir hale gelmiştir. Buna paralel olarak yeşil
kavramı ön plana çıkmış ve yeni inşa edilen tüm kamu ve özele ait
binalarda; enerji tasarrufu ve kaynak verimliliği sağlayan, çevreye daha
az karbondioksit yayan ve yeşil alanların sürdürülebilirliğini esas alan
bir yeşil bina anlayışı hakim olmaya başlamıştır. Bu makalenin amacı;
yurtdışında uzun yıllardır uygulanmakta olan yeşil bina felsefesinin
tarihine, yeşil binaların özelliklerine ve sağlıkla olan ilişkilerine
değinerek, Türkiye’de sağlık sektöründe böyle bir farkındalığın ürünü
olan yeşil hastane örneklerinin varlığını ortaya koymaktır. Yeşil
hastanelerin; sadece hasta ve hasta yakınlarına değil aynı zamanda
sağlık profesyonellerine ve topluma sağladığı faydalar dikkate
alındığında, sürdürülebilir yeşil alanlara niteliksel ve niceliksel olarak
önem verilmesi ve çevre dostu yeşil hastane unvanı almış sertifikalı
hastane sayısının arttırılması gerektiği önerilebilir.
Anahtar Kelimeler: rdürülebilirlik, yeşil bina, yeşil hastane
Abstract: The effect of global warming emerge from result of
mankind 's individual activities has became to be felt progressively in
our world; to use energy resources efficiently, produce alternative
energy resources, ensure water resources and choose eco-friendly
materials in the construction industry have been crucial not only
reducing the cost but also increasing in the level of public health. In
parallel to this, green concept came to the fore and the green building
philosophy has became dominate in all public and private building
which are built recently in order to save energy, ensure resource
efficiency, emit less CO2 to the environment, sustain green area. The
aim of this article is to put forth the example of green buildgs in
Turkish health sector by mentioning the history of green building
philosophy existing for years, adressing the prosperities of green
buildings and relations with health. When the benefits of green
buildings taken into consideration, the quality and quantity of green
buildings should be increased and the number of hospital has green
building certificate should be increased in the following years.
Keywords: Sustainability, green building, green hospital
Haydar HOŞGÖR1
1İstanbul Üniversitesi,
Sağlık Bilimleri Fakültesi,
Sağlık Yönetimi Bölümü
Yazışma adresi/
Coresspondence
Öğr. Gör. Haydar
HOŞGÖR,
İstanbul Üniversitesi
Sağlık Bilimleri Fakültesi,
Sağlık Yönetimi Bölümü,
Demirkapı C. Karabal S.
Bakırköy-İstanbul
Telefon:0212 414 15 00
h.hosgor@istanbul.edu.tr
Geliş Tarihi /Recevied
16/06/2014
Kabul Tarihi/Accepted
15/09/2014
HSP 2014 1(2):75-84
DERLEME HSP 2014;1(2):75-84
Yeşil Felsefesi ve Yeşil Binalar
Yeşil alanlar, kentsel alan içinde estetik, eğitimsel, rekreasyonel, kültürel ve sürdürülebilir
arazi kullanışlarına yönelik olarak çok amaçlı planlanan, tasarlanan, bu amaçla inşa edilen ve
yönetilen kamuya ait alanlar ya da özel mülkiyet alanlarıdır.1
Bugün sürdürülebilir, ekolojik, yeşil, çevre dostu gibi pek çok isim altında karşımıza
çıkan doğayla uyumlu yapılar; yapının arazi seçiminden başlayarak yaşam döngüsü
çerçevesinde değerlendirildiği, bütüncül bir anlayışla sosyal ve çevresel sorumluluk
anlayışıyla tasarlandığı, iklim verilerine ve o yere özgü koşullara uygun, ihtiyacı kadar
tüketen, yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmiş, doğal ve atık üretmeyen malzemelerin
kullanıldığı, işbirliğini teşvik eden, ekosistemlere duyarlı yapılar olarak tarif edilebilir.2
Yeşil teknoloji, yapım projelerinin çevresel etkilerini azaltmak için yenilikçi bir anlam
getirmiştir. Hatta mülkiyet sahipleri için yaşam döngüsüne sahip olan sürdürülebilir yapıların
maliyetlerinin düşmesini sağlamıştır. Bu yeni teknolojinin etkili ve verimli bir şekilde
uygulanması için bina tasarımları, mülkiyet sahiplerinin gereksinimlerine paralel olarak
tarihsel olarak planlanmalıdır. Dolayısıyla başarılı firmalar, müşterilerine kaliteli hizmet
sunabilmek için ileriye nük yeşil yönetim tekniklerini öğrenme ihtiyacı duyacaktır. Yeşil
binalar, inşaları esnasında çevreyi daha az etkiler, çevre sakinleri için daha sağlıklı bir ortam
sağlar ve bu binaların yaşam döngüleri geleneksel binalara göre daha maliyet-etkilidir.
Multidisipliner bir yaklaşım olarak bilinen yeşil yapı felsefesinde tüm ekip özgür ve yaratıcı
bir şekilde fikirlerini paylaşabilir. Bu düşünce sistemine göz atıldığında, maliyet-etkililikle
ilgili problemlere bütüncül çözümler sunulduğu dikkat çekmektedir.3
Neden Yeşil Binalar?
Bilimsel kanıtların büyük bir kısmı; iklim değişikliğinin ciddi ve acil bir konu olduğunu
göstermektedir. Dünyanın iklimi, insan faaliyetleri tarafından meydana gelen sera
gazlarındaki artışların bir sonucu olarak hızlı bir şekilde değişmektedir. Sera gazları arasında,
enerji üretimleri için fosil yakıtların kullanımından kaynaklanan karbondioksitin aşırı
kullanımı, ine rastlanmamış çevresel kirlilik ve sağlık riskleri ortaya çıkarmıştır.
Sürdürülebilir ve yenilenebilir enerji teknolojileri hem enerji taleplerini karşılamak hem de
fosil yakıtların kullanımını azaltmak için önemli çözümlerdir. Özellikle binaların enerji
tüketimlerinin önemli bir miktarı açısından temel problemleri çözmek ve böylece binaların
çevre üzerindeki olumsuz etkilerini en aza indirmek için önemli bir konudur. Bu bakış
ısından hareketle yeşil binalar; sürdürülebilir ve yenilenebilir enerji teknolojilerini
kullanarak, binaların çevreye olan olumsuz etkilerini en aza indirmektedir.4
Küresel ısınma ve çevre kirliliği artıkça, doğa ürünü kaynaklar da hızla azalarak
canlıların sıkıntı yaşamasına neden olmaktadır. 21. yüzyıl başında Dünya’nın içinde
bulunduğu ve giderek ciddileşen küresel ısınma sorunu, orman yangınları, göllerin küçülmesi,
ırmakların kuruması, kıyı şeritlerinin erozyona uğraması, buzulların erimesi ile deniz
seviyesinin yükselmesi ve iklim değişikliği gibi daha birçok ekolojik ve iklimsel
olumsuzluklar, insanlara her alanda olduğu gibi yapı sektöründe de yeşil olma bilinci ve
sorumluluğu yüklemiştir. Bunun neticesinde kaynakların doğru kullanılması amacıyla çevre
76
SAĞLIK YÖNETİMİ
77
dostu binalar diyebileceğimiz yeşil binaların yapılması fikri ortaya atılmıştır.5
Yeşil bina kavramı literatürde incelendiğinde genel olarak; sürdürülebilir bina veya
ekolojik bina isimleriyle de karşımıza çıkmakta olup, sürdürülebilirlik kavramına özellikle
vurgu yapıldığı görülmektedir. Sürdürülebilirlik kavramına dair çeşitli tanımlamaların olduğu
bilinmektedir. Bu tanımlarda sürdürülebilirlik: uygun bir standartta bina veya konutun her bir
bölümünü restore etmek için üstlenilen bir iş; binanın değeri ve kullanımını sürdürmek için,
uygun bir standardizasyon ile binaya ait fonksiyonların, bina çevresinin ve binanın her bir
bölümünün iyileştirilmesi veya restore edilmesi için üstlenilen bir iş; fiziksel bir
değerlendirmeye tabi tutmak için yönetim eylemleri ve farklı tekniklerle ilişkili çabalar
bütünü6 olarak ifade edilmiştir.
Yeşil Binaların Tarihsel Kökeni
Yeşil binalar 19. yüzyılın sonunda ve 20. yüzyılın başlarında ortaya çıkmıştır. Fakat yeşil
binaların gelişmesi son zamanlarda yaygınlık kazanmıştır. 1980’lerde sürdürülebilir
gelişmelerin kapsamı ve sürdürülebilir tasarımlar altında yeşil binalar, sürdürülebilirliğe olan
katkıları sayesinde başarılı olduğunu kanıtlamıştır. Yeşil bina kavramı, sürdürülebilir
gelişmelerin şemsiyesi altında ele alınmaktadır.7
Yeşil binaların tarihsel keni bir asır veya daha öncesine dayanmaktadır. 19. yüzyılın
başlarında Milan’da düzenlenen ilk dünya sergisinde British Palace’ın ortam ısısını
ayarlamak için yeraltı hava soğutma kutusu ve çatı fanı gibi pasif sistemler kullanılmaya
başlanmıştır. 20. yüzyılın başlarında, Amerika’daki New York Times ve Flatiron Binaları,
güneş ışığını azaltmak için duvarlarına mülü pencerelerle tasarlamıştır. Ekolojik sistem
veya doğal çevre, ilk mimari tasarımlarda zaten göz önünde bulundurulmuş ve yeşil binalar
ilk tomurcuklarını bu dönemlerde vermeye başlamıştır. 1960’lara kadar Amerikan mimar
Paola Soleri, ekoloji ve bina sözcüklerini birleştirmiş ve bu iki sözcükten ekolojik (yeşil)
binaların yeni fikrini ortaya atmıştır. 1969’da Amerikan mimar Ian Lennox McHorg
tarafından “Doğa ile Tasarla” adlı kitabın yayımlanmasıyla ekolojik mimarinin doğumu
dikkatleri üzerine çekmiştir. Yarım yüzyıldan fazladır yeşil binalar yeni bir bina türü olmaya
başlamıştır. Bu binalar tamamen bütünleşik enerji tasarrufu, bina tasarımı ve çevreyi koruma
özellikleri ile ilk basit hallerinden farklı olarak enerji kıtlığının mevcut şartlarına daha fazla
uyum sağlamıştır. Bu yüzden bu yeni bina türleri, gelişmiş bina modellerinin yeni bir
trendidir. Dünyadaki ülkeler, gelişmiş yeşil binalar için en iyi çevresel şartları oluşturmak için
konuyla ilgili standartlar formüle etmeye başlamıştır. Amerika, 1975’in ilk zamanlarında
“Yeni Binaların Tasarımında Enerji Tasarrufu Standardı” olan ASHRAE’yi yürürlüğe
koymuştur. İngiltere, 1990’ların başında yeşil bina standartlarını oluşturmaya başlamış ve
2008’de İngiltere’deki tüm binalarda yeşil bina kriterleri tatmin edici düzeye ulaşmıştır.
2009’da İngiltere, “Düşük Karbona Geçiş Planı” nı bildirerek 2016’da tüm yeni binaların sıfır
karbon salınım düzeyine erişmesini zorunlu hale getirmiştir. 2018’de tüm yeni kamu
binalarının, 2019’da da tüm işyeri binaları ve ofislerinin bu düzeye erişmesini hedefleyerek
2020’den önce İngiltere’deki m yerleşkelerde bu hedeflere erişilmek amaçlanmıştır. Son
zamanlarda Avrupa Birliği, enerji tasarrufu alanında “Bina Enerji Verimlilik Performansı” adı
altında daha ileri ve yasal bir sistem yürürlüğe koymuştur. Kanun gereği olarak 2020’ye kadar
tüm eyaletler veya kullanılan binalar neredeyse sıfır enerji tüketimi yapıyor olacaktır. İlk
başlarda gelişmiş ülkelerde bina enerji tasarrufu işinde büyük başarılara ulaşılmıştır.
DERLEME HSP 2014;1(2):75-84
Danimarka’da 1972’den 1985’e kadar ısınma alanı %30 artmış ve kömürden elde edilen
enerji tüketimi yaklaşık 3,18 milyon ton azalmıştır. Amerika 2011’de ilk enerji tasarrufu
standardını uyguladığından beri çevre yönetimi ve enerji maliyetlerinde 43 milyar dolar
tasarruf etmiştir.8
Yeşil Binaların Önemi
Yeşil binalar, alışılagelmiş bina tasarımlarının sınırlarını verimlilik, fonksiyonellik,
dayanıklılık ve kullanışlı olma alanlarında genişletmektedir. Yeşil binaların tasarlanmasındaki
amaç, yapısal çevrenin insan sağlığı ve doğa üzerindeki olumsuz etkilerini azaltmak olup ana
başlıklarıyla; enerji, su ve doğal kaynakları verimli bir şekilde kullanmak, kullanıcı sağlığını
koruyup, üretkenliği geliştirmek, ak, israf, kirlilik ve çevresel tahribatı azaltmak şeklinde
sıralanabilir. Tüm bunlara rağmen yil binaların daha yüksek maliyet getireceği yönünde
yaygın bir inancın olduğu söylenebilmektedir. Oysaki geleneksel uygulamalara oranla, yil
bina uygulamaları ilk amada %2 oranında daha ksek maliyet oluştursalar da yaşam resi
boyunca bu giderin 10 katı kadar kazanç sağlamaktadırlar. z konusu kazanç, hizmetlerin
daha verimli kullanılması sonucu enerji giderlerindeki düşüşte görülmektedir. Bunun yanı
sıra, yeşil binalarda çalışanların üretkenliklerinin de arttığı bilinmektedir. 20 yıllık bir süreci
kapsayan çalışmalar bazı yeşil binaların başına 53-71 $ arası kazanç sağladığını
göstermektedir. Farklı sektörlerin ise enerji giderlerinde 130 milyon $ kadar kazanç
sağlayabilecekleri belirtilmektedir.9
Yeşil binalar üzerinde yapılan araştırmalar; binaların bu şekilde tasarlanması ve
işletilmesi durumunda geleneksel yöntemlerle tasarlanmış ve işletilen ortalama binalara göre
enerji kullanımında %24 ile %50 arasında tasarruf, karbondioksit salınımlarında %33 ile %39
arasında, su tüketiminde %30 ile %50 arasında, katı atık miktarında %70 oranında, bakım
maliyetlerinde ise %13 oranında azaltım (tasarruf) sağlanabileceğini göstermektedir.
Amerikan Yeşil Bina Konseyi (United States Green Building Council, USGBC), ortalama bir
yeşil binanın yaklaşık %32 daha az elektrik kullanarak tasarrufa geçileceğini ifade
etmektedir.10
Samer; yeşil özellikte olan ve olmayan binaları binaların enerji tüketimi, bina içi çevre
kalitesi, bina atık yönetimi ve bina malzemeleri özelliklerini göz önünde bulundurarak şu
şekilde sınıflamaktadır (Tablo 1).11
Yeşil binalarda kullanılan malzemeler ise; biyolojik ve ekolojik çimento, yeşil beton,
kamış hasır, çelik profil ve cam olarak sıralanmaktadır (Tablo 2).11
Çimento endüstrisinin, küresel ölçekte insan kaynaklı karbondioksit salınımının
yaklaşık %5’ini teşkil ettiği bilinmektedir. Çimentoya olan talebin ise yıllık %4,7’ye kadar
büyüyeceği tahmin edilmekte ve bunun da karbondioksit salınımını arttıracağı
vurgulanmaktadır. Çimento üretimi esnasında karbondioksit üretimini azaltmanın bir yolunun
bio-çimento adı verilen biyolojik çimento kullanmaktan geçtiği ileri sürülmektedir. Silis,
kum, çakmaktaşı ve kuvars gibi silisyum oksijeni bileşimlerinden oluşan biyolojik çimento
kullanımının ise karbondioksit üretimini azaltacağı vurgulanmaktadır. Tropikal bölgelerde
küçük ölçekte üretilen biyolojik çimentolar; çevresel, ekonomik ve teknik faydaları
bünyesinde ihtiva etmektedirler.12
78
SAĞLIK YÖNETİMİ
79
Tablo 1: Yeşil ve Yeşil Olmayan Binaların Kıyaslanması
Bina Türü
Yeşil Binalar
Yeşil Olmayan Binalar
Enerji tüketimi
Düşük
Yüksek
Bina içi çevre kalitesi
Çok iyi
İyi
Salınımlar
Düşük
Yüksek
Atık yönetimi
Oldukça verimli
Verimli
Bina malzemeleri
Çevre dostu
Çevre dostu değil
Proje uygulamaları
Karmaşık
Normal
Uygulanabilirliği
Eşik değerden %5 fazla
Eşik değerde
Tablo 2: Yeşil Binalarda Kullanılan Bazı Malzemeler ve Özellikleri
Malzeme
Kaynak
Doğal Döngü
Biyolojik Çimento
Organik
İçerir
Ekolojik Çimento
Organik
İçerir
Yeşil Beton
Organik/İnorganik
Sınırlı içerir
Kamış Hasır
Organik
İçerir
Saz Hasır
Organik
İçerir
Çelik Profil
İnorganik
İçermez
Cam
İnorganik
İçermez
Yeşil çatılar; pasif bir soğutma tekniği olup, bina yapısının alt kısımlarına ulaşan
güneş radyasyonunu durdurmak için inşa edilir. Yeşil çatıların enerji verimliliği açısından
faydası hakkında yapılmış çalışmalar; yeşil çatıların kışın ısınmak için harcanan enerjiyi
azalttıkları, yazın ise serinleme sağladıklarını göstermektedir. Ayrıca yeşil çatıya sahip
olmayan mevcut ve eski geleneksel binaların çatıları yeşil çatı sistemleriyle güçlendirildiği
takdirde, yıllık bina enerji tüketimlerinde önemli ölçüde azalma olacağı vurgulanmaktadır.13
Çatıların bitkilendirilmesi, sızdırmaz daire yüzeyleri tarafından yaratılan ısıyı
azaltarak hava kalitesini arttırır. Buna ek olarak bitkiler, toz ve kir taneciklerinin taşınmasını
engelleyen eşsiz bir kapasiteye sahiptir. Binaların yan yüzeyleri üzerinde ve çatılarında
yetiştirilen bitkiler doğal bir filtre görevi üstlenirken aynı zamanda da ısıyı düzenleyip, hava
kalitesini iyileştirmektedir.14
Yeşil Bina Derecelendirme Yöntemlerine Genel Bir Bakış
Türkiye ve dünyada sağlık sektöründen beklentilerin artması hastane binalarının da
yenilenmesi ihtiyaçlarını doğurmuştur. Hasta ve hasta yakınları ile sağlık çalışanlarının
ihtiyaçları, binaların daha kullanıcı dostu olmaları ve bir konfor algısı yaratmaları iken;
hastane yöneticilerinin ihtiyaçları ise teknolojik altyapısı geliştirilmiş ve işletme maliyeti
DERLEME HSP 2014;1(2):75-84
düşürülmüş binalara sahip olmaktır. Bu anlamda sürdürülebilir bina tasarımcılarının,
bahsedilen ihtiyaçlara uyum sağlamaktaki yol göstericilerinden bir tanesi de yeşil bina
sertifikasyon sistemleri olmaktadır.15
BEPAC, CASBEE, GHEM, SBAT, LEED ve CPA gibi yeşil bina derecelendirme ve
değerlendirme yöntemlerinden bazıları Ding tarafından ülkelere göre şu şekilde kategorize
edilmektedir (Tablo 3).16
Tablo 3: Yeşil bina performans değerlendirme yöntemlerinden bazıları
Değerlendirme
Yöntemi
Köken
Özellikler
BEPAC (Building Environmental
Performance Assesment Criteria)
Kanada
BREEAM’a benzer fakat daha detaylı ve
kapsamlı bir değerlendirme yöntemleri sunar.
Gönüllü bir araçtır.
CASBEE (Comprehensive
Assessment System for Building
Environmental Efficiency)
Japonya
Sanayi ve hükümet arasında bir işbirliği
projesidir.
Bölgesel özellikleri göz önünde bulundurur.
Çevresel kapasiteleri belirlemek için kapalı
ekosistemlerin konseptine dayanır.
GHEM (Green Home Evaluation
Manual)
Çin
İmar Bakanlığı ile Bilim ve Teknoloji Geliştirme
Teşvik Merkezi tarafından tanıtılmıştır.
Performans standartlarıyla ilişkili ilk çevresel
standartlar ve tasarım rehberleri hazırlanmıştır.
İç çevre kalitesi ve kaynak tahsisine önem
vermektedir.
SBAT (Sustainable Building
Appraisal Routine)
Güney
Afrika
Sosyal ve ekonomik konuları ele alan bir
değerlendirmeyi içermektedir.
15 bölümden oluşan 5 performans kriteri vardır.
Yaşam döngüsüne dayalı bina süreçlerini ele
almaktadır.
LEED (Leadership in Environmental
and Energy Design)
ABD
Amerikan Yeşil Bina Konseyi (USGBC)
tarafından geliştirilmiştir.
Endüstriyel bir standart yaratmak için geliştirilen
sertifikasyon sürecidir.
Sertifika, gümüş, altın ve platin olmak üzere 4
bölümden oluşan bir derecelendirme sistemine
sahiptir.
Bina performanslarını derecelemek için
kullanılan basit bir kontrol listesi vardır.
Gönüllü bir araçtır.
CPA ((Comprehensive Project
Evaluation)
İngiltere
Diğer bina performans değerlendirme
sistemlerinden farklı olarak finansal ve ekonomik
yaklaşımların bir kombinasyonunu
kullanmaktadır.
Bağımsız bir değerlendirmeyi eren kontrol
listesi içermektedir.
Gönüllü bir araçtır.
80
SAĞLIK YÖNETİMİ
81
Neden Yeşil Hastaneler?
Hastaneler, 7 gün 24 saat kesintisiz sağlık hizmetlerinin verildiği, kompleks biyomedikal
teknolojilerin kullanıldığı, hava şartları, soğutma, jeneratör sistemleri ve tıbbi ekipmanların
sağlık hizmet sunumunda çok önemli bir rol oynadığı yapılardır. Sağlık bakım hizmetleri
gerek karmaşık mühendislik hizmetleri, gerekse de sunulan hizmetlerin heterojen yapısı
sebebiyle genellikle kamu binaları arasında yeşil felsefesi ve yeşil sürdürülebilirlik
açılarından yönetilmesi belki de en zor olan yapılardandır. Dahası, bu hizmetleri ve
hizmetlerin sunulduğu yapıların koşullarını güvenlik ve hijyen açısından göz önünde
bulundurmak özellikle hassas bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır.17
Hastane atıkların büyük bir bölümünün genellikle klinik (tıbbi) atıklardan oluştuğu
yönünde bir yanılgı mevcuttur. Oysaki hastaneler tarafından üretilen tıbbi atıkların yalnızca
%15’i sağlığa zararlıdır. Geriye kalan %85’lik kısmın ise kağıtlar, plastik malzemeler,
yiyecekler ve diğer materyallerden oluşan ve 3R stratejisi olarak bilinen Reduce (azaltım),
Reuse (yeniden kullanım) ve Recycle (geri nüşüm) türlerinden oluşmaktadır. Ayrıca,
%15’i teşkil eden tıbbi atıklar bu 3R stratejisi kapsamına dahil edilmemektedir.18
Word Health Organization and Health Care Without Harm; çevre dostu yeşil
hastanelerin 7 bileşenini özelliklerine göre şu şekilde bir sınıflandırmaya tabi tutmaktadır
(Şekil 1).19
Şekil 1: Çevre dostu yeşil hastanelerin 7 bileşeni
Enerji
Verimliliği
Verimlilik ve koruma önlemleri yoluyla hastanelerin enerji tüketimini ve maliyetlerini
azaltmak
Yeşil Bina
Tasarımı
Enerji ve kaynak taleplerini azaltacak ve bölgesel iklim şartlarına duyarlı hastaneler
inşa etmek
Alternatif
Enerji
Üretimi
• Güvenilir ve esnek çalışmayı sağlamak için temiz, yenilenebilir enerji üretmek
ve/veya tüketmek
Taşıma
Hastane araç filoları için alternatif yakıtlar kullanmak; hastalar, sağlık personelleri ve
toplumun taşıma ihtiyaçlarını en aza indirmek; yürüyüş yollarını ve bisiklet
kullanımını teşvik etmek
Gıda
• Sağlık personelleri ve hastalar için o bölgeye özgü yeşil gıdaların üretim ve tüketim
anlamında sürdürülebilirliğini sağlamak
Atık
• Atıkları yakmak için alternatifler geliştirmek ve atık miktarını azaltmak
Su
• Suları muhafaza edebilecek güvenli alternatifler olduğunda, şişelenmiş sulardan
kaçınmak
DERLEME HSP 2014;1(2):75-84
Yeşil bir çevrede vakit geçirmek; ölüm oranlarını düşürmekte, hastalıkların
yayılmasını azaltmakta ve genel sağlığı olumlu nde etkilemektedir. Ayrıca doğa ve yil
alanlar, fiziksel aktiviteleri geliştirmek için ucuz bir kaynak sunmakta ve böylece tükenmişlik
sendromu gibi doğrudan yaşam tarzlarıyla ilgili hastalıkları önleyici bir görev
üstlenmektedirler.20
Kardiyovasküler kalp hastalıkları dahil olmak üzere kroner kalp hastalığı, felç ve
kanser gibi hastalıklar Doğu ve Batı ülkelerinin çoğunda ölümlerin en önde gelen sebepleri
olmaya devam etmektedir. Çoğu yüksek gelirli ülkelerde sonlanmış olan bulaşıcı olmayan
hastalıkların ve kardiyovasküler hastalıklara b ölüm oranlarının azalması temel olarak;
değişen yaşam tarzlarıyla, sigarayı azaltmayla, kolesterol ve tansiyon düzeylerinin
kontrolüyle, fiziksel aktivitelerin artışıyla ve sağlıklı beslenme alışkanlığı kazanılmasıyla
bağlantılıdır. Park ve yeşil alanlara yakınlık, kent sakinlerinin sağlığı için faydalıdır. Sağlık
üzerinde yeşil alanların etkisi sıklıkla yeşil alan-obezite ve yeşil alan-fiziksel aktivite
ortaklığıyla açıklanabilmektedir. Kardiyovasküler hastalıklara bağlı ölüm oranlarının
düşmesi, stresin azalması, ruhsal sağlık ve bilişsel fonksiyonların en iyi olması durumu, yeşil
alanların ve dolayısıyla yeşil hastanelerin varlığı ile yakından ilişkilidir.21
Türkiye’nin Yeşil Hastane Deneyimi
Dünyanın yeşil hastane konseptine olan farkındalığı ve ilgisi, varlığını inşa edilen yüzlerce
kamu ve özel yeşil hastane binalarında sterirken; bu durum Türkiye’de henüz emekleme
aşamasındadır. Türkiye’de yeşil felsefe konseptiyle inşa edilmiş olan sadece iki özel hastane
mevcut olup, ikisi de İstanbul’da yer almaktadır. Bunlardan ilki İstanbul Florence Nightingale
Hastanesi, diğeri ise Medistate Kavacık Hastanesidir. Bu iki sağlık tesisini yeşil hastane
yapan özelliklere bakmak gerekirse; Florence Nightingale grubunun beşinci hastanesi olarak
hizmete giren İstanbul Florence Nightingale Hastanesi İstanbul'un merkezi Şişli'de 50.254
kapalı alana sahip olup toplam 18 kattan oluşmaktadır. Binanın çatısında bulunan heliport
alanı her türden hava ambulans helikopterinin in-kalkış yapmasına uygun olarak
tasarlanmıştır. Akıllı hastane olarak inşa edilen İstanbul Florence Nightingale Hastanesi TUV
Hessen Green Building sertifikası ile ülkemizin ilk "Yeşil Hastane Binası" unvanını almış
olan hastanesidir. Yapımına 2008 yılında başlanmış olan hastanenin 219 hasta yatağı 51
yoğun bakım yatağı, hepsi laminar hava akımı ile donatılmış 11 ameliyathanesi ve 2
doğumhanesi bulunmaktadır. Ameliyathanelerin odyovizüel olarak 300 kişilik
konferans salonuna ve uluslararası noktalara bağlanabilmekte, bu sayede interaktif tıp eğitimi
ve bilimsel aktivitelere imkân sağlamaktadır. Radyoloji sonuçlarının incelendiği rapor
odasında hekimler dünyanın herhangi bir yerindeki hekim ile görüntülü ve sesli bağlantı
kurabilmekte, hasta raporlarını inceleyerek karşılıklı görüş alışverişi yapabilmektedirler. Yine
ülkemizde ilk kez kullanılmaya başlanan EOS cihazı ile ortopedik görüntülemede çok düşük
dozlu 2D / 3D Xray ışınları kullanılarak radyasyon dozu ile ilişkili riskler hastalar için en aza
indirgenmiştir. 22
Özel mimari ile tasarlanan Medistate Kavacık Hastanesi, alanı daha verimli kullanmak
ve yakın bölümlerin birbirleri ile bağlantısını artırarak hastane içerisinde daha hızlı ve güvenli
hareket etmek amacıyla doktorlar ile birlikte tasarlanmıştır. Hastane için önemli olan, mevcut
alanın en verimli ve en çevreci olacak şekilde kullanılabiliyor olmasıdır. Denizaltı tarzıyla 82
SAĞLIK YÖNETİMİ
83
tasarlanan hastane, bu sayede mevcut alanın en verimli kullanımını sağlamıştır. Toprak
üzerinde 8.000 , toprak altında ise 2.400 ’lik bir kullanım alanına sahip olan hastane,
toplam 12 kattan oluşmaktadır. Hastanenin en önemli özelliklerinden birisi de, her odasından
İstanbul’un farklı açılardan manzarasının görülebilmesi ve Türkiye’nin en büyük acil
servisine sahip olmasıdır.23 İlerleyen yıllarda Türkiye için bu sayının artırılması gerek sağlık
sektörünün geleceği gerekse de sağlık hizmetlerinin kalitesinin arttırılması konusunda büyük
önem taşımakta ve bir noktada zorunluluk arz etmektedir. Sadece özel hastanelerin değil,
kamu hastanelerinin de bu yeşil felsefe anlayışıyla yeşil hastaneler inşa etmeleri ve sağlık
hizmeti sunmaları umulmaktadır.
Kaynaklar
1. Tosun E. Tekirdağ İli Çorlu İlçesi Açık ve Yeşil Alanların Saptanması Üzerine Bir Çalışma [A
research carried out to determine the open and green areas of Çorlu in Tekirdağ province][Yüksek
Lisans Tezi]. 2007.Tekirdağ: Trakya Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü [Thrace University Graduate
School of Natural and Applied Sciences], Tekirdağ, Türkiye, 2007, 4.
2. Çevre Dostu Yeşil Binalar Derneği. Yeşil Bina Nedir? 2011. (Güncelleme Tarihi: 2011; Erişim
Tarihi: 19 Mayıs 2014) Erişim Adresi: http://cedbik.org/sayfalar.asp?KatID=3&ID=24
3. Doyle JT, Brown RB, Leon DP, Ludwig L. Building Green-Potential İmpacts to the Project
Schedule. AACE İnternational Transactions 2009; 8:1-2.
4. Lee S, Lee B, Kim J, Kim J. A Financing Model to Solve Financial Barriers for İmplementing
Green Building Projects. The Scientific World Journal[ID 240394], 2013[cited 2014 May 07].
Available from: http://dx.doi.org/10.1155/2013/240394
5. Oğuz HK, Özoğlu F, Yalçın S, Kılıç F. Yeşil Binalar ve Lokasyonlarının CBS ile
Değerlendirilmesi: İstanbul Örneği [Investıgatıon About Green Buıldıngs Locatıon Wıth GIS
Analysıs: Istanbul]. TMMOB Coğrafi Bilgi Sistemleri Kongresi Kitabı (Ankara, 11-12 Kasım 2013) s.
1.
6. Lee HNY, Scott D. Overview of Maintenance Strategy, Acceptable Maintenance Standard and
Resources From a Building Maintenance Operation Perspective. Journal of Building Appraisal 2008; 4
(4): 269-278.
7. Wu P, Low SP. Project Management and Green Buildings: Lessons from the Rating Systems.
Journal of Professional Issues in Engineering Education and Practice 2010;136 (2): 64-70.
8. Li Y, Yang L, He B, Zhao D. Green Building in China: Needs Great Promotion. Sustainable Cities
and Society 2014[cited 2014 May 10]. Available from: http://dx.doi.org/10.1016/j.scs.2013.10.002
9. Candemir B, Beyhan B, Karaata S. İnşaat Sektöründe Sürdürülebilirlik: Yeşil Binalar ve
Nanoteknoloji Stratejileri [Sustainability in Construction: Green Building and Nanotechnology
Strategies]. İstanbul: Sis Matbaası; 2012, s.47.
10. Kobaş B. Oluşturulmakta Olan Türk Yeşil Bina Değerlendirme Sisteminin Malzeme Kategorisi
İçin BREEAM ve LEED Örneklerinin İncelenmesi [Evaluatıng Breeam And Leed’s Buıldıng Materıal
Credıts In Order To Form A Roadmap For Turkısh Green Buıldıng Assessment System][Yüksek
Lisans Tezi] 2011. İstanbul: İstanbul Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü [ Istanbul University
Graduate School of Natural and Applied Sciences], İstanbul, Türkiye, 2011, s.1-2.
11. Samer M. Towards the İmplementation of the Green Building Concept in Agricultural Buildings:
A Literature Review. Agric Eng Int: CIGR Journal 2013; 15 (2): 26.
DERLEME HSP 2014;1(2):75-84
12. Hosseini M, Shao Y, Whalen J. Biocement Production from Slicon-Rich Plant Residues:
Perspectives and Future Potential in Canada. Biosystems Engineering 2011; 110 (4): 351-362.
13. Casleton H, Stovin V, Beck S, Davison J. Green Roos; Building Energy Savings and the Potential
for Retrofit. Energy and Buildings 2010; 42 (10): 1582-1591.
14. Thomas M, Thomas R. Green Roof for Sustainable Cities/ Sustainable Cities 2025. England: Civil
Engineering and Design 2003; p. 10.
15. Yeşil Hastaneler 2012. (Güncelleme Tarihi: 19 Eylül 2012; Erişim Tarihi: 20 Mayıs 2014) Erişim
Adresi: http://surdurulebilirbina.blogspot.com.tr/2012/09/yesil-hastaneler.html
16. Ding GKC. Sustainable Construction-The Role of Environmental Assessment Tools. Journal of
Environmental Management 2008; 86: 451-464.
17. Zawawi EMA, Kamaruzzaman SN, Ali AS, Sulaiman R. Assesstment of Building Maintenance İn
Malaysia: Resolving Using a Solution Diagram. Journal of Retail and Leisure Property 2010; 9 (4):
350-351.
18. Burger B, Newman P. Hospitals and Sustainability. Australia: Curtin University of Tecnology;
Consruction Innovation Building Our Future 2013 [update 2013; cited 2014 May 25]. Available from:
http://www.curtin.edu.au/research/cusp/local/docs/hospitals-sustainability.pdf
19. World Health Organization and Health Care Without Harm. Healthy Hospitals-Healthy Planet-
Healthy People: Addressing Climate Change in Health Care Setting. England: World Health
Organization (update 2009; cited 2014 April 27). Available from:
http://www.who.int/globalchange/publications/climatefootprint_report.pdf?ua=1
20. Haluza D, Schönbauer R, Cervinka R. Green Perspectives for Public Health: A Narrative Review
on the Physiological Effects of Experiencing Outdoor Nature. International Journal of Environmental
Research and Public Health 2014; 11: 5446.
21. Tamosiunas A, Grazuleviciene R, Luksiene D, Dedele A, Reklaitiene R, Baceviciene M, et al.
Accessibility and Use of Urban Green Spaces, and Cardiovascular Health: Finding from a Kaunas
Cohort Study. Environmental Health Journal 2014; 13 (20): 2.
22. İstanbul Florence Nightingale Hastaneleri, Yeni Florence Nightingale, Yine Florence Nightingale
(Güncelleme Tarihi: 2011; Erişim Tarihi: 02 Haziran 2014) Erişim Adresi:
http://www.florence.com.tr/istanbul-florence-nightingale-hastanesi.html
23. Medistate Kavacık Hastanesi (Güncelleme Tarihi: 2014; Erişim Tarihi: 02 Haziran 2014) Erişim
Adresi: http://www.medistate.com.tr//tr-TR/yazili-basin/502_hastane-01-03-2011a.aspx
84
... Su yönetimi, hastanelerde suyun tasarruflu kullanımını, suyun geri dönüşümünü, suyun kalitesinin korunmasını, su kaynaklarının korunmasını, suyun israfının önlenmesini amaçlar (Sarıyıldız, 2021). Hastanenin en önemli özelliği su altı tasarımı sayesinde mevcut alanların en verimli ve çevreci şekilde kullanılmasıdır (Hoşgör, 2014). Radyolojik sonuçların incelendiği rapor odasında doktorlar, dünyanın her yerindeki doktorla görüntülü ve sesli bağlantı kurabiliyor ve hasta raporlarını incelerken görüş alışverişinde bulunabiliyor. ...
... Radyolojik sonuçların incelendiği rapor odasında doktorlar, dünyanın her yerindeki doktorla görüntülü ve sesli bağlantı kurabiliyor ve hasta raporlarını incelerken görüş alışverişinde bulunabiliyor. Yine ülkemizde türünün ilk örneği olan EOS cihazı ile ortopedik görüntülemede çok düşük dozda 2D/3D ışınlar kullanılarak hastalara yönelik radyasyon dozu riskleri en aza indirilmektedir (Hoşgör, 2014). ...
Article
Amaç: Dünyamızda nüfus, kentleşme, atık ve kaynak sorunları artmaktadır. Bu sorunları çözmek için, yeşil hastane gibi çevre dostu uygulamalar önemlidir. Yeşil hastane, enerji, su, malzeme, atık ve sağlık açısından avantajlar sağlamaktadır. Buna bağlı olarak yeşil kavramı ön plana çıkmış ve 7/24 hizmet sağlayan hastanelerde uyarlanmaya başlanmıştır. Dünyada örnekleri çok sayıda olsa da Türkiye’de henüz dünyaya kıyasla yeterli sayıda yeşil hastane bulunmamaktadır. Yeşil hastaneler, sadece hasta ve hasta yakınlarına değil aynı zamanda sağlık profesyonellerine ve topluma sağladığı faydalar dikkate alındığında sayısının arttırılmasının gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Bu çalışma Dünya Sağlık Örgütünün yeşil hastaneler için belirlediği kriterler kapsamında yeşil hastane olan alternatif hastaneleri önceliklendirmeyi amaçlamaktadır. Yöntem: Çalışma içerisinde belirlenmiş olan kriterlerin ağırlıkları Analitik Hiyerarşi Prosesi (AHP) yöntemi kullanılarak elde edilmiştir. Ardından belirlenen kriterler kapsamında beş alternatif yeşil hastane Technique For Order Preference By Similarity To An Ideal Solution (TOPSIS) yöntemi kullanılarak önceliklendirilmiştir. Böylelikle hem yeşil hastane olabilmek için gerekli kriterlerin önem ağırlıkları belirlenerek bu sürece yeni başlayacak hastanelere yol gösterici olunacak hem de mevcutta yeşil hastane olarak hizmet veren hastaneler arasında en uygun olanı belirlenmiş olacaktır. Bulgular: Literatür çalışmaları sonucunda elde edilen bilgiler ışığında Dünya Sağlık Örgütünün yeşil hastane olma kriterleri tespit edilerek mevcut durumda bulunan 5 yeşil hastane için ölçeklendirme yapılmıştır. Elde edilen bilgiler doğrultusunda atık yönetimini 0,24 kriter ağırlığına sahip olduğu ve yeşil hastanelerin atık yönetimi konusunda eksiksiz bir çalışma gerçekleştirme gereği duyulması bulgularına rastlanmıştır. Sonuç: Türkiye'de yeşil hastane sayısı halen az olduğundan bu çalışma, halihazırda faaliyette olan veya yeni inşa edilen diğer hastanelere yol gösterici olacaktır.
... Oynayan Faktörler Kaynak: Marimuthu & Paulose, 2016. Yılın 365 günü kesintisiz hizmet sunan hastaneler, kompleks biyomedikal teknolojilerden yararlanılan, ısıtma-soğutma-aydınlatma sistemleri, jeneratör sistemleri ve tıbbi teçhizatın hizmet sürecinde önemli rol oynadığı kompleks binalardır (Hoşgör, 2014). Bu sebeple sağlık kurumları, çevre dostu, maliyetleri azaltan, süreç odaklı, sürdürülebilir, güçlendirilmiş sağlık altyapısına ihtiyaç duymaktadır (Karaca vd., 2018). ...
... 21. yüzyılın başında gittikçe ciddi bir boyuta ulaşan küresel ısınma problemi, çevre kirliliği, iklim değişikliği gibi birçok ekolojik ve iklimsel sorun her alanda etkisini göstermiştir (Hoşgör, 2014). Kaynakların azalması ve kirliliğin artması günümüzde sürdürülebilirlik noktasında soru işaretlerini de beraberinde getirmiştir. ...
Chapter
Full-text available
Tüm dünyada yaşanan iklim değişiklikleri ve küresel ısınma çevresel problemleri beraberinde getirmiştir. Artan nüfus ve gelişen teknoloji ile insanların beklenti ve ihtiyaçları artış göstermiş, tüketim artmıştır. Tüketimin artmasıyla, kıt olan kaynakların hızlıca azalması (enerji, su vb.), atıkların ve çevre kirliliğinin artması kaçınılmaz olmuştur. Enerji ve su tüketiminin büyük kısmı bina ve yapılarda gerçekleşmiş; bu yüzden sürdürülebilirlik için çevre dostu yeşil bina tasarımları önem kazanmıştır. Yeşil binalar, enerji ve kaynak kullanımının çok yoğun olduğu sağlık sektöründe de ihtiyaç haline gelmiştir. Yeşil bina planlamasıyla inşa edilen yeşil hastaneler daha az enerji harcayan ve kendi enerji ihtiyacını karşılayabilen, daha az atık üreten, sürdürülebilirliğe katkısı büyük olan çevre dostu kurumlar olarak karşımıza çıkmıştır. Günden güne sayıları artan yeşil binalar ve yeşil hastaneleri belli standartlar altında değerlendirmek ve performanslarını görmek için sertifikasyon sistemleri oluşturulmuştur. Bina ve yapıları değerlendiren bu sistemler, değerlendirme sürecinde sürdürülebilir tasarım ve inşa kriterleriyle sürdürülebilirlik açısından önem arz etmektedir.
... Hastanelerin asıl işi toplumun refah düzeyini arttırmaktır. Bununla birlikte bu hizmeti sunarken elindeki kaynakları kaliteli bir şekilde kullanması, kaynak konusunda alternatifler üretebilmesi, elektrik ve su kaynağı gibi kaynaklarının kontrolünü sağlaması, en az maliyetle toplumu ve çevreyi en düşük zararla etkileyecek şekilde binalar inşa etmesi de gerekmektedir (Hoşgör, 2015). Bu noktada karşımıza yeşil hastane kavramı çıkmaktadır. ...
... Yeni yapılacak olan binaların her ne kadar bu özellikleri taşıdığı, kurumsal olarak bu konudaki gelişmeleri takip ettiği görülse de bireysel olarak bu yöndeki talep ve beklentilerin tam olarak karşılanmadığı ifade edilmektedir (Kılıç ve Güdük, 2018). Farklı bir çalışmada ise; Türkiye'de yeşil bina felsefesinin gelişmiş ülkelerdeki farkındalığın seviyesine ulaşabilmesi için sadece hasta ve hasta yakınlarına sağladığı yararlar değil aynı zamanda sağlık çalışanlarına da faydası göz önünde bulundurularak ülkede çevre dostu yeşil hastane binalarının hem nitelik açısından hem de nicelik açısından sürdürülebilir yeşil alanlarla desteklenmesinin gerekliliğine vurgu yapılmıştır (Hoşgör, 2014). Konu ile ilgili ülke genelinde ilgili kişi ve kurumlar her ne kadar önemli adımlar atmış olsa da yeşil hastane kavramına kurumsal ve bireysel anlamda gerekli ilginin gösterilemediği gibi yapılan çalışmaların da henüz istenilen ölçüde olmadığı görülmektedir. ...
Research
Full-text available
Gelişen ve değişen dünya yerel ve küresel çapta, 20. yüzyılın yarısından günümüze kadar hızlı nüfus artışı, aşırı kentleşme, aşırı doğal kaynak kullanımına bağlı olarak çok çeşitli çevre sorunlarıyla yüzleşmektedir. Modern sağlık kurumlarında ortaya çıkan aşırı atık üretimi, aşırı enerji tüketimi ve kaynakların aşırı kullanımı ise; “yeşil hastane” terimiyle karşımıza çıkmaktadır. Bu anlamda sağlık kurumlarının çevre sorunlarını artırır nitelikteki problemlere çözümü ve çevreye daha az zararla hizmet geliştirmesi amaçlanmıştır. Sağlık kurumlarına ve çevreye sağladığı katkılar incelenerek; yeşil hastane kavramı hakkında bilgi vermek, uygulanabilir yeşil hastane kavramını ortaya koymak aynı zamanda Türkiye’de sağlık sektöründe yeşil kavramına dikkat çekmek çalışmanın amacını oluşturmaktadır. Sonuç olarak; yeşil hastane kimliğinin hem özel hem de kamu da artırılması sağlık hizmetlerinin maliyetlerini düşürmekle beraber sağlık hizmetlerinin kalitesini de artırmaktadır. Sağlık sektörünün gerek çevresel gerekse ekonomik açıdan etkileri göz önünde bulundurularak hem sağlık uzmanlarına hem de sağlık hizmetinin üretimi ve sunumunda toplumsal gelişime katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Anahtar Kelimeler: Çevre; Sağlık Politikaları; Sürdürülebilirlik; Yeşil Hastane
... Yeni yapılacak olan binaların her ne kadar bu özellikleri taşıdığı, kurumsal olarak bu konudaki gelişmeleri takip ettiği görülse de bireysel olarak bu yöndeki talep ve beklentilerin tam olarak karşılanmadığı ifade edilmektedir (Kılıç ve Güdük, 2018). Farklı bir çalışmada ise; Türkiye'de yeşil bina felsefesinin gelişmiş ülkelerdeki farkındalığın seviyesine ulaşabilmesi için sadece hasta ve hasta yakınlarına sağladığı yararlar değil aynı zamanda sağlık çalışanlarına da faydası göz önünde bulundurularak ülkede çevre dostu yeşil hastane binalarının hem nitelik açısından hem de nicelik açısından sürdürülebilir yeşil alanlarla desteklenmesinin gerekliliğine vurgu yapılmıştır (Hoşgör, 2014). Konu ile ilgili ülke genelinde ilgili kişi ve kurumlar her ne kadar önemli adımlar atmış olsa da yeşil hastane kavramına kurumsal ve bireysel anlamda gerekli ilginin gösterilemediği gibi yapılan çalışmaların da henüz istenilen ölçüde olmadığı görülmektedir. ...
Article
Full-text available
Gelişen ve değişen dünya yerel ve küresel çapta, 20. yüzyılın yarısından günümüze kadar hızlı nüfus artışı, aşırı kentleşme, aşırı doğal kaynak kullanımına bağlı olarak çok çeşitli çevre sorunlarıyla yüzleşmektedir. Modern sağlık kurumlarında ortaya çıkan aşırı atık üretimi, aşırı enerji tüketimi ve kaynakların aşırı kullanımı ise; “yeşil hastane” terimiyle karşımıza çıkmaktadır. Bu anlamda sağlık kurumlarının çevre sorunlarını artırır nitelikteki problemlere çözümü ve çevreye daha az zararla hizmet geliştirmesi amaçlanmıştır. Sağlık kurumlarına ve çevreye sağladığı katkılar incelenerek; yeşil hastane kavramı hakkında bilgi vermek, uygulanabilir yeşil hastane kavramını ortaya koymak aynı zamanda Türkiye’de sağlık sektöründe yeşil kavramına dikkat çekmek çalışmanın amacını oluşturmaktadır. Sonuç olarak; yeşil hastane kimliğinin hem özel hem de kamu da artırılması sağlık hizmetlerinin maliyetlerini düşürmekle beraber sağlık hizmetlerinin kalitesini de artırmaktadır. Sağlık sektörünün gerek çevresel gerekse ekonomik açıdan etkileri göz önünde bulundurularak hem sağlık uzmanlarına hem de sağlık hizmetinin üretimi ve sunumunda toplumsal gelişime katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
... Children playgrounds are an important part of the city and should be designed with the right design principles both in terms of quality and quantity (Türkan, 2009). These structures, which should be compatible with nature; can be defined as areas where the building is designed with a holistic understanding of social and environmental responsibility, starting from the selection of the land, in accordance with climate data, consuming as much as it needs, oriented towards renewable energy sources, using natural and non-wasteproducing materials, encouraging cooperation, and sensitive to ecosystems (Hoşgör, 2014). Children playgrounds, which form a part of open/green systems in cities, can be used by children in the 0-14 age group, meet their play and movement needs, contribute to their spiritual, physical and mental development and are safe, enables children to spend their free time and also encourage them to play and order (Uy and Nakagoshi, 2008). ...
Article
Full-text available
Children actively learn themselves, their immediate environment and the world through play. It is observed that the environment plays a major role in increasing the physical activity levels of children and ensuring their functional development. Being intertwined with nature is very important for children in environmental education. However, the importance of physical planning of ecological playgrounds for children is often overlooked. It is known that natural spaces designed within the framework of ecological principles and containing different habitat types (water, soil, plants, animals, etc.) are more suitable for environmental education than classical green spaces, especially for children living in cities. It is known that a flexible and changeable environment provides more opportunities for positive behavior in environmental education. In addition to the positive aspects that the natural elements in the environment contribute to the psychological, emotional and social integration of the child, there are also contributions in terms of motor and sensory development. In addition, the areas designed in this direction reveal the feeling of freedom of children and are effective in making them more sensitive to environmental issues.
Chapter
Full-text available
Günümüzde her alanda artan çevre bilinciyle birlikte geleceğe dönük doğa dostu yaklaşımların temelini oluşturan “yeşil felsefe” günbegün daha da önem kazanmaktadır. Çevre odaklı faaliyetlerin işletmeler açısından bir ihtiyaç hâline getirdiği yeşil felsefe; teknoloji, tasarım, inovasyon ve yönetimle iç içe geçerek işletmelerin yanı sıra çevre ve toplum için de benzersiz fırsatlar sunulmasına imkân tanımaktadır. Bu kapsamda örgütler hem kıt kaynakların daha etkin ve verimli şekilde kullanılmasını sağlamak hem de sosyal sorumluluk bilinciyle geleceğe yönelik yaşanan tedirginliği kontrol altına almak için yeşil yönetim uygulamalarını benimsemektedir. Sağlık işletmelerinde, diğer sektörlerdeki işletmelerde kullanılan tükenebilir doğal kaynakların yanı sıra çevre odaklı kullanım gerektiren çok sayıda tehlikeli ve kimyasal içerikli kaynağın da kullanması, bu işletmelerde de “yeşil” felsefesinin önemini arttırmaktadır. Çevresel sorumluluklarının farkında olan çevreye duyarlı sağlık işletmelerinin, hizmet sunumları sırasında kullandıkları kaynakları sürdürülebilir, verimli ve maliyet etkin şekilde kullanabilmek ve çevreye-topluma karşı gerçekleşebilecek muhtemel risklerin önüne geçebilmek amacıyla “yeşil yönetim” uygulamalarını sıklıkla tercih ettikleri görülmektedir. Sağlık işletmelerinde, yeşil felsefesi üzerine kurulan ve yeşil yönetim performansına etki eden bir diğer öne çıkan kavram da “yeşil hastane”lerdir. Sağlık işletmeleri, yeşil yönetim ve yeşil hastaneler sayesinde hizmet sunumlarını çevreye duyarlı hâle getirmenin yanında, kaynak kullanımına alternatifler oluşturabilme, hizmet kalitelerini ve rekabet yeteneklerini yükseltebilme fırsatını da yakalayabilmektedir. Bu doğrultuda bu çalışmanın amacının özellikle son beş yılda yerli ve yabancı alan yazında (Aristei & Gallo, 2023; Çakanel, İrmiş & Çoban Kumbalı, 2022; Doğan, 2022; Göktaş ve Şengöl, 2022; Kara, 2019; Karakuş & Erdirençelebi, 2018; Koçman, 2022; Loknath & Azeem, 2017; Mohiuddin & Al-Amin, 2022; Önel, 2021; Raharjo, 2019; Sharma, 2020; Tekin & Mert, 2021; Zhou, Shu, Jiang & Gao, 2019) artan bir şekilde ilgi gören, iş yapış süreçleriyle çevresel konuları bütünleştiren, yeşil felsefesini sağlık sektörü özelinde incelemek olduğu söylenebilir. Bu kapsamda, öncelikle sağlık sektöründe faaliyet gösteren işletmelerde yeşil yönetim kavramına, bu kavramın önemine, amacına, avantaj-dezavantajlarına ve sağlık işletmelerinde yeşil yönetim anlayışını destekleyen işletme fonksiyonlarına yer verilmiştir. Ardından da yeşil felsefenin hastane yapı ve performansı üzerinde doğrudan etkisinin bulunduğu ve çalışmanın odaklandığı bir diğer kavram olan yeşil hastanenin kavramsal çerçevesini irdeleyebilmek için ilk olarak yeşil bina tasarımları hakkında bilgi verilmiş ve akabinde yeşil hastaneler ve yeşil hastanelerin derecelendirilmesinde kullanılan sertifika sistemleri hakkında açıklamalarda bulunulmuştur. Son olarak ise bir yeşil hastane uygulama örneğinin ardından sonuç ve önerilerle çalışma tamamlanmıştır.
Article
Full-text available
Günümüzde, sosyal ve modern yaşamın getirisi olan, perakende sektöründe önemli yere sahip olan alışveriş merkezi sayıları her geçen gün artmaktadır. Bu durum yönetimleri, çeşitli ve yenilikçi arayışlara yöneltmektedir. Alışveriş merkezlerinin mevcut performanslarının analiz edilmesi ve uygun çözümler sunulması da bu arayışlara çözüm niteliğindedir. Son zamanlarda ortaya çıkan bu ihtiyaçtan yola çıkarak, alışveriş merkezlerinin performans değerlendirmesine katkı sunması amacıyla bu çalışmada alışveriş merkezleri için bir performans indeks ölçüm modeli geliştirilmiştir. Önerilen performans indeks modelinde, 6 ana kriter ve 135 alt kriter belirlenmiştir. AVM Performans kriterlerinin ve AVM’lerin performanslarının incelenmesi aşamasında, AHP ve PROMETHEE yöntemleri tercih edilmiştir. Sonuçların analizinde ise, SWOT analizi ve radar diyagram analizi olmak üzere 2 yöntemle karşılaştırmalı değerlendirilmiştir. Geliştirilen modelin uygulama aşamasında, araştırmanın örneklemi Türkiye’de İstanbul ilindeki alışveriş merkezlerine uygulanmıştır. Çalışma, alışveriş merkezlerinin performansını değerlendirmek için yeni bir model sunma açısından literatürde kapsamlı ilk çalışmadır. Önerilen model ve geliştirilen çözüm önerileri ile birlikte perakende sektöründe rekabet avantajı elde edilmesi ve sektöre olumlu katkı sağlaması umulmaktadır.
Article
Full-text available
Bu araştırma ile yeşil/sürdürülebilir hastaneler üzerine Türkiye’de yürütülmüş olan tez çalışmaları incelenerek hastanelerinin sürdürülebilirliği ile ilgili literatür görüşünün ortaya çıkarılması ve çalışmanın, konu ile ilgili araştırma yapmak isteyen araştırmacılara bir rehber olması amaçlanmıştır. Ayrıca yürütülen tez çalışmaları doğrultusunda Türkiye’deki hastanelerin sürdürülebilirliğine ilişkin görüşlerin ortaya çıkarılması amaçlanmıştır. Araştırmada sürdürülebilir hastaneler ile ilgili yüksek lisans ve doktora tezlerinin bibliyografik analizi ve betimsel içerik analizi yapılmıştır. Araştırma, Ulusal Tez Merkezi tarafından sunulan veri tabanı kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Ulusal Tez Merkezinde sürdürülebilir hastanelerle ilgili yer alan tezlerin farklı birçok anabilim dallarında yürütülmekle birlikte en fazla mimarlık ve işletme alanlarında yürütüldüğü tespit edilmiştir. Tezlerde en fazla araştırılan içeriğin, hastanelerin sürdürülebilirlik kriterlerine uygunluğunu değerlendirmeye yönelik olduğu saptanmıştır. Yürütülen çalışmalardan elde edilen sonuçlar doğrultusunda hastanelerin sürdürülebilirliği için ön plana çıkan kriterlerin birbirlerinden farklı oldukları belirlenmiştir. Sürdürülebilir hastanelerle ilgili yürütülen tez çalışmalarında en fazla yeşil hastane değerlendirme formu kullanılmakla birlikte genel olarak birbirlerinden farklı değerlendirme araçlarının kullanıldığı, standart bir değerlendirme aracının kullanılmadığı saptanmıştır. Ayrıca çalışmalarda toplamda 161 hastanenin (aynı hastane birden fazla kez değerlendirilmiş olabilir) incelendiği, bu hastanelerin büyük çoğunluğunun devlet hastanesi olduğu tespit edilmiştir. Hastanelerin sürdürülebilirliğinin değerlendirilmesinde araştırmacıların farklı konulara odaklandıkları görülmüştür. İncelenilen hastanelerde yeşil hastane olma kriterleri bakımından yasal kriterlere uygunluğun önemsendiği anlaşılmıştır. Hastanelerin sürdürülebilirliği ile ilgili çeşitli engellerin bulunduğu sonucuna ulaşılmıştır. Araştırma bulgularından elde edilen sonuçlara göre araştırmacılara çeşitli öneriler geliştirilmiştir.
Book
Full-text available
Yeşil bina değerlendirme sistemleri, Türkiye’de son birkaç yılda gündeme gelmeye başlamış, hızla gelişmekte olan bir piyasaya sahip bir konudur. Şu anda Türkiye’nin yerel bir değerlendirme sistemi yoktur ve bina sahipleri, yabancı sistemleri kullanarak binalarını sertifikalandırmayı tercih etmektedirler. Değerlendirme sistemlerinin bilinirliğinin artması, yerel bir değerlendirme sisteminin ihtiyacının farkına varılmasını beraberinde getirmiştir. Bu doğrultuda ÇEDBİK, bir Türk yeşil bina değerlendirme sisteminin oluşturulması için çalışmalara başlamıştır. Ülkeler, kendi değerlendirme sistemlerini geliştirirken tecrübeli olan diğer sistemlerden yararlanırlar. Pek çok ülkenin yeşil bina konseyi mevcut sistemleri inceleyip kendi yerel durumlarına adapte etmeyi tercih eder. ÇEDBİK de benzer bir yöntemle BRE Global-ÇEDBİK ortak adaptasyon çalışması ile BREEAM’i Türkiye koşullarına göre adapte ederek ulusal bir yeşil bina değerlendirme sistemi yaratmak hedeflenmektedir. Bu çalışma, bahsi geçtiği üzere henüz oluşturulma aşamasında olan yerel bir değerlendirme sisteminin malzeme kategorisinde ele alınması gereken konuları belirlemeyi, bu konuların puanlamaya tabi tutulabilmesi için referans gösterilecek mevcut yasal dokümanları incelemeyi, eksik dokümanlara dikkat çekmeyi hedeflemektedir. Özellikle malzeme konusunun seçilme sebebi, yapı malzemelerinin binanın yaşam döngüsüne, hatta binanın inşa edilmesinden önceki zaman periyodlarına yayılan bir çevresel etki yaratmasıdır. Bu inceleme çalışması için yalnızca BREEAM değil, LEED de kaynak olarak kullanılmıştır. Her iki sistemin malzeme kategorileri altında yer alan kredilerin yanısıra, yapı malzemeleriyle ilişkili olduğu düşünülen fakat farklı kategorilerde bulunan kriterler de incelenmiştir. Çalışmanın sonunda, incelenen her iki sistemin güçlü ve zayıf yanları, BREEAM adaptasyonu ile sınırlı kalındığı takdirde Türk yeşil bina değerlendirme sisteminin malzeme kategorisinde oluşacak eksiklikler belirtilerek, konuyla ilgili alınabilecek önlemler önerilmiştir. Bu öneriler yapılırken, Türkiye’nin konularla ilgili mevcut yasal altyapısı göz önünde bulundurulmuştur.
Conference Paper
Full-text available
ZET: Dünya'da yapılan tüketimlerin en önemlisi, doğal enerji kaynaklarımızın tüketimidir. Bu tüketimi azaltabilmek yolunda, doğal kaynakları verimli şekilde kullanabilecek şekilde tasarlanan, inşa edilen, yenilenen " yeşil bina " kavramı karşımıza çıkmaktadır. Bu çalışmada Leed sertifikasyon sistemi ve ülkemiz koşulları değerlendirilerek İstanbul'da Yeşil Bina olarak inşa edilebilecek alanların, bölgesel ölçekte ve Coğrafi Bilgi Sistemi (CBS) tabanlı Çok Ölçütlü Karar Analizi (ÇÖKA) yöntemi ile belirlenmesi amaçlanmıştır. CBS ortamında geliştirilen yazılımlarla veriler düzenlenerek raster analiz teknikleri ile işlenmiş, tasarlanan puanlar ile çarpılmış ve sonuçta yeşil bina potansiyel alanları verisi oluşturulmuştur. Sonuç veride yüksek puan alan yerler, mevcut sertifika almış binaların yerleri ile karşılaştırılmış ve örtüştüğü görülmüştür. ABSTRACT INVESTIGATION ABOUT GREEN BUILDINGS LOCATION WITH GIS ANALYSIS: ISTANBUL Consumption of natural resources is the most significant one in the world. The concept of green building which means that designed to be used natural resources efficiently were occurred in order to reduce natural consumption. The purpose of this study is to identify the regions for green buildings in Istanbul with evaluating Leed certification system and conditions of our country, by using GIS and multi-criteria decision analysis methods. By using developed software interface, data processed with the techniques of raster analysis and multiplied with determined scores, consequently data of potential regions of green buildings had been generated. At the result of the study, it was seen that highly rated areas corresponded certificate d buildings. 1. GİRİŞ Küresel ısınma ve çevre kirliliği artıkça, doğa ürünü kaynaklarda hızla azalarak canlıların sıkıntı yaşamasına neden olmaktadır (URL 1). 21. yüzyıl başında Dünya'nın içinde bulunduğu ve giderek ciddileşen küresel ısınma, orman yangınları, göllerin küçülmesi, ırmakların kuruması, kıyı şeritlerinin erozyona uğraması, buzulların erimesi ile deniz seviyesinin yükselmesi ve iklim kayması gibi daha nice ekolojik ve iklimsel olumsuzluklar, insanlara her alanda olduğu gibi yapı sektöründe de yeşil olma bilinci, sorumluluğu yüklemiştir (Moltay, 2012). Bunun neticesinde kaynakların doğru kullanılması amacıyla çevre dostu binalar diyebileceğimiz yeşil binaların yapılması fikri ortaya atılmıştır. Yeşil bina, doğal kaynakları verimli bir şekilde kullanabilecek şekilde tasarlanan, inşa edilen, yenilenen ve işletilen binalara verilen isimdir (Kıncay, 2012). Yapılan araştırmalarda, elektriğin yaklaşık yüzde %60'ı, kullanılan içme suyunun yaklaşık %15'i binalarda tüketilmekte, olup binalardan kaynaklı sera gazı üretimi ise yaklaşık yüzde 30 oranında oluşmaktadır. Bu açıdan bakıldığında binaların tüketim miktarları önemli rakamlara ulaşmaktadır. Bu gözle bakan yatırımcı veya daha doğal ortamda yaşamını sürdürmek isteyen çevreci bireyler %30-35 oranında daha az enerji, daha az doğal gaz ve daha az su tüketen atık maliyetlerini % 50-90 oranında azaltan çevreci binaların ortaya çıkmasına neden olmuşlardır (URL1). Belli standartlar getirilerek sertifikalanmakta olan yeşil binalar veya çevreci binalar yapı sektöründe daha değerli, doğaya saygılı, ekolojik, konforlu ve enerji tüketimini azaltan binalar olarak yeni bir yönelim ve sektör ortaya çıkarmıştır. Bu tür yapılara "yeşil bina", " çevreci bina " unvanını veya özelliğini; yer seçimi, tasarım, inovasyon, binada kullanılan yapı malzemelerinin özellikleri, yapım aşamasında dikkat edilen çevresel etkinlikler, yapım tekniği, atık malzemelerin yeniden kullanımı konularındaki seçici yaklaşımlar vermektedir. (URL 1). Bu çalışmada İstanbul'da Yeşil Bina olarak inşa edilebilecek alanların, bölgesel ölçekte ve CBS tabanlı ÇÖKA yöntemi ile belirlenmesi amaçlanmıştır. Bölgesel olarak belirlenen potansiyel alanlar mevcut sertifika almış binaların yeri ile karşılaştırılmıştır. YTÜ'de bitirme çalışması olarak hazırlanan bu çalışmada, esas olarak Leed sertifikasyon sistemi ele alınmış, bu sisteme CBS ve ülkemiz açısından bazı veriler daha eklenmiştir (Oğuz vd., 2013). Arazi kullanımı verileri Corine 2006 yılı veri tabanından; rüzgar ve güneş enerjisi verileri rüzgar ve güneş enerjisi potansiyeli atlas ve verilerinden; toplu ulaşım, kültürel ve sosyal faaliyetler için kullanılan yerler noktasal verilerden; afet açısından riskli bölgeler deprem kuşakları haritasından, eğim verileri Aster GDEM yükseklik verilerinden temin edilmiştir. İstanbul'da 26 bina yeşil bina sertifikası almıştır. Bu verilere Google Maps ortamından erişilmiştir. CBS ortamında geliştirilen yazılımlarla veriler düzenlenmiş, raster analiz teknikleri ile işlenmiş, tasarlanan puanlar ile çarpılmış ve sonuçta yeşil bina potansiyel alanları verisi oluşturulmuştur.
Article
Full-text available
Natural environments offer a high potential for human well-being, restoration and stress recovery in terms of allostatic load. A growing body of literature is investigating psychological and physiological health benefits of contact with Nature. So far, a synthesis of physiological health outcomes of direct outdoor nature experiences and its potential for improving Public Health is missing. We were interested in summarizing the outcomes of studies that investigated physiological outcomes of experiencing Nature measuring at least one physiological parameter during the last two decades. Studies on effects of indoor or simulated Nature exposure via videos or photos, animal contact, and wood as building material were excluded from further analysis. As an online literature research delivered heterogeneous data inappropriate for quantitative synthesis approaches, we descriptively summarized and narratively synthesized studies. The procedure started with 1,187 titles. Research articles in English language published in international peer-reviewed journals that investigated the effects of natural outdoor environments on humans by were included. We identified 17 relevant articles reporting on effects of Nature by measuring 20 different physiological parameters. We assigned these parameters to one of the four body systems brain activity, cardiovascular system, endocrine system, and immune function. These studies reported mainly direct and positive effects, however, our analyses revealed heterogeneous outcomes regarding significance of results. Most of the studies were conducted in Japan, based on quite small samples, predominantly with male students as participants in a cross-sectional design. In general, our narrative review provided an ambiguous illustration of the effects outdoor nature exerted on physiological parameters. However, the majority of studies reported significant positive effects. A harmonizing effect of Nature, especially on physiological stress reactions, was found across all body systems. From a Public Health perspective, interdisciplinary work on utilizing benefits of Nature regarding health promotion, disease prevention, and nature-based therapy should be optimized in order to eventually diminish given methodological limitations from mono-disciplinary studies.
Article
Full-text available
The aims of this study were to explore associations of the distance and use of urban green spaces with the prevalence of cardiovascular diseases (CVD) and its risk factors, and to evaluate the impact of the accessibility and use of green spaces on the incidence of CVD among the population of Kaunas city (Lithuania). We present the results from a Kaunas cohort study on the access to and use of green spaces, the association with cardiovascular risk factors and other health-related variables, and the risk of cardiovascular mortality and morbidity. A random sample of 5,112 individuals aged 45-72 years was screened in 2006-2008. During the mean 4.41 years follow-up, there were 83 deaths from CVD and 364 non-fatal cases of CVD among persons free from CHD and stroke at the baseline survey. Multivariate Cox proportional hazards regression models were used for data analysis. We found that the distance from people's residence to green spaces was not related to the prevalence of health-related variables. However, the prevalence of cardiovascular risk factors and the prevalence of diabetes mellitus were significantly lower among park users than among non-users. During the follow up, an increased risk of non-fatal and fatal CVD combined was observed for those who lived >=629.61 m from green spaces (3rd tertile of distance to green space) (hazard ratio (HR) = 1.36), and the risk for non-fatal CVD-for those who lived >=347.81 m (2nd and 3rd tertile) and were not park users (HR = 1.66) as compared to men and women who lived 347.8 m or less (1st tertile) from green space. Men living further away from parks (3rd tertile) had a higher risk of non-fatal and fatal CVD combined, compared to those living nearby (1st tertile) (HR = 1.51). Compared to park users living nearby (1st tertile), a statistically significantly increased risk of non-fatal CVD was observed for women who were not park users and living farther away from parks (2nd and 3rd tertile) (HR = 2.78). Our analysis suggests public health policies aimed at promoting healthy lifestyles in urban settings could produce cardiovascular benefits.
Article
Full-text available
Along with the growing interest in greenhouse gas reduction, the effect of greenhouse gas energy reduction from implementing green buildings is gaining attention. The government of the Republic of Korea has set green growth as its paradigm for national development, and there is a growing interest in energy saving for green buildings. However, green buildings may have financial barriers that have high initial construction costs and uncertainties about future project value. Under the circumstances, governmental support to attract private funding is necessary to implement green building projects. The objective of this study is to suggest a financing model for facilitating green building projects with a governmental guarantee based on Certified Emission Reduction (CER). In this model, the government provides a guarantee for the increased costs of a green building project in return for CER. And this study presents the validation of the model as well as feasibility for implementing green building project. In addition, the suggested model assumed governmental guarantees for the increased cost, but private guarantees seem to be feasible as well because of the promising value of the guarantee from CER. To do this, certification of Clean Development Mechanisms (CDMs) for green buildings must be obtained.
Article
Full-text available
Resource depletion and environment pollution is a great challenge in the world today. As the main human living environment, building is one of the main contributor of energy consumption and pollution emission, construction industry has become the focus of energy conservation and emission reduction. China has been the world's largest carbon emitter and the world's largest energy consumer country since 2011. To solve these two issues, the promotion of green building (GB) is of great urgency. This article analyzed GB situation and challenges in China, and then pointed out some special requirements of GB. At last, authors put forward some suggestions to promote the development of GB according to current situations in China including: taking measures to enhance awareness of stakeholders, strengthening technology research and communication and establishing codes and regulations.
Article
Full-text available
The cement industry produces about 5% of the global anthropogenic carbon dioxide (CO2) emissions. Global demand for cement is forecast to grow by 4.7% annually, which will increase CO2 emissions. One way to mitigate the CO2 generated during cement manufacturing is to use biocement. Biocement is a blend of bio-silica, produced from combustion of organic residues, with Portland cement. Biocement requires less energy intensive clinker, with its related carbon emission, to produce a good cementing agent. Small scale biocement production in tropical areas has shown that blending cement with bio-silica can have environmental, economic and technical benefits. It is also found that a number of crops grown in temperate regions of Canada with high silicon concentration and calorific content have the potential to make biocement. In addition, the combustion process can be integrated into energy production to simultaneously gain the energy and the bio-silica ash. The results indicated that switchgrass, barley, oat and sunflower produce silicon-rich residues and could be good candidates to consider for both energy and biocement production in Canada.
Article
Full-text available
The “Green Building” is an interdisciplinary theme, where the green building concept includes a multitude of elements, components and procedures which diverge to several subtopics that intertwined to form the green building concept. Generally, the green building is considered to be an environmental component, as the green building materials are manufactured from local eco-sources, i.e. environmentally friendly materials, which are then used to make an eco-construction subject to an eco-design that provides a healthy habitat built on the cultural and architectural heritage in construction while ensuring conservation of natural resources. This ensures disassembling the building components and materials, after a determined building lifetime, to environmentally friendly materials that can be either re-used or recycled. During their lifecycle, the green buildings minimize the use of resources (energy and water); reduce the harmful impact on the ecology, and provide better indoor environment. Green buildings afford a high level of environmental, economic, and engineering performance. These include energy efficiency and conservation, improved indoor air quality, resource and material efficiency, and occupant's health and productivity. This study focuses on defining green buildings and elaborating their interaction with the environment, energy, and indoor air quality and ventilation. Furthermore, the present study investigates the green building materials (e.g. biocement, eco-cement and green concrete), green designs, green roofs, and green technologies. Additionally, the present study highlights the green buildings rating systems, the economics of green buildings, and the challenges that face the implementation. Eventually, the interdependency between the green buildings and agriculture has been discussed.
Article
Building sector is the largest source of greenhouse gas emissions around the globe. Being green, or sustainable, is one pressing issue coming from both internal and external drivers for construction and engineering companies. Green building has experienced rapid growth in the past several years. To assess how green, or sustainable, the building is, several green rating systems have been developed. Among these rating systems, more similarities exist than differences. One noteworthy difference-project management-serves as the motivation behind this investigation. To identify the role of project management that is less related to technology and engineering in developing green building rating systems, this research centers on a comparison between the LEED, the Green Globes, and the BCA Green Mark to obtain an understanding of current practices, and more importantly, to address the significance of project management in achieving green or sustainable construction. The findings suggest that project management adopted in green building construction involves both the practice and the process. Although the practice-mainly represented through the project management body of knowledge-is currently the focus of green building construction, the importance of the process, such as managing people, organizational structure, building commissioning, performance documentation, and so on, cannot be neglected, as can be seen from the evolution of the green rating systems. It is recommended that the construction and engineering companies take project management in terms of both the process and the practice into consideration when fulfilling requirements of being green.
Article
Green roofs are a passive cooling technique that stop incoming solar radiation from reaching the building structure below. Many studies have been conducted over the past 10 years to consider the potential building energy benefits of green roofs and shown that they can offer benefits in winter heating reduction as well as summer cooling.This paper reviews the current literature and highlights the situations in which the greatest building energy savings can be made. Older buildings with poor existing insulation are deemed to benefit most from a green roof as current building regulations require such high levels of insulation that green roofs are seen to hardly affect annual building energy consumption.As over half of the existing UK building stock was built before any roof insulation was required, it is older buildings that will benefit most from green roofs. The case for retrofitting existing buildings is therefore reviewed and it is found there is strong potential for green roof retrofit in the UK.