Conference PaperPDF Available

Yoksulluk ve Gıda İsrafı Sarmalı Poverty and Spiral of Food Waste

Authors:

Abstract

zet Dünya gıda arz-talep dengesinde yaşanan değişimlerle ortaya çıkan krizler, iklim değişikliğinin yarattığı baskı altında sürdürülebilirliğin risk altında olması ve yoksullukla mücadelede hedeflenen gelişmenin sağlanamaması tüm dünyada gıda güvenliği tartışmalarını artırmıştır. Bu tartışmalar içinde "gıda israfı" ve "gıda kaybı" ve de bunların yarattığı sosyal, ekonomik ve çevresel etkiler en yüksek sesle yerini almıştır. Gıda kaybı daha çok gelişmekte olan ülkelerde önemli boyutta iken gıda israfı gelişmiş ülkelerde daha yüksektir. Gelişmiş ülkelerde gelir artışı ve buna bağlı olarak tüketim miktar ve çeşidindeki artış, ev dışı tüketimin artması, alış veriş mecralarının çeşitlenmesi ve artması, pazarlama karması içinde tutundurmanın öne çıkması, kentleşme ile doğadan ve tarımdan uzaklaşma israfı artıran önemli faktörlerdir. Tüm gıda zincirinde yetersiz teknoloji, taşıma, depolama ve ambalajlama, saklama koşulları israfı etkileyen başka bir boyuttur. Dünyada her 3 tabaktan biri çöpe gitmektedir ve öte yandan her 1 dakikada 3 çocuk açlıktan ölmektedir. İsraf edilen gıdanın yüzde 60'ının yeniden kazanılabileceği gerçeği bu konunun önemini bir kez daha göz önüne sermektedir. Bu istatistikler tüm ülkeleri ve uluslararası kuruluşları önlem almaya yöneltmiş ve olumlu sonuçlar da ortaya çıkarmaya başlamıştır. Ancak bu önlemlerin hızı ve yaygınlığı eş zamanlı olmadığı takdirde iklim, su, toprak, çevrenin yanı sıra biyoçeşitlilik de risk altında kalacak ve dünya gıda arzında sürdürülebilirlik tehlikesi ile karşı karşıya kalacaktır. Anahtar Kelimeler: Gıda israfı, Gıda kaybı, Yoksulluk
Yoksulluk ve Gıda İsrafı Sarmalı
Celile Ö.Dölekoğlu1 Sema Gün2 F.Handan Giray3
1. Doç.Dr. Çukurova Üniversitesi, Sivil Havacılık Yüksekokulu, BESYO Kat:3 Balcalı/Adana (cdolekoglu@cu.edu.tr)
2. Doç.Dr. Ankara Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Tarım Ekonomisi Bölümü, Dışkapı/Ankara (asemagun@gmail.com)
3. Doç.Dr. Süleyman Demirel Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Tarım Ekonomisi Bölümü 32000 Çünür/Isparta
(handangiray@sdu.edu.tr)
Özet
Dünya gıda arz-talep dengesinde yaşanan değişimlerle ortaya çıkan krizler, iklim değişikliğinin yarattığı baskı altında
sürdürülebilirliğin risk altında olması ve yoksullukla mücadelede hedeflenen gelişmenin sağlanamaması tüm dünyada gıda
güvenliği tartışmalarını artırmıştır. Bu tartışmalar içinde "gıda israfı" ve "gıda kaybı" ve de bunların yarattığı sosyal,
ekonomik ve çevresel etkiler en yüksek sesle yerini almıştır.
Gıda kaybı daha çok gelişmekte olan ülkelerde önemli boyutta iken gıda israfı gelişmiş ülkelerde daha yüksektir.
Gelişmiş ülkelerde gelir artışı ve buna bağlı olarak tüketim miktar ve çeşidindeki artış, ev dışı tüketimin artması, alış veriş
mecralarının çeşitlenmesi ve artması, pazarlama karması içinde tutundurmanın öne çıkması, kentleşme ile doğadan ve
tarımdan uzaklaşma israfı artıran önemli faktörlerdir. Tüm gıda zincirinde yetersiz teknoloji, taşıma, depolama ve
ambalajlama, saklama koşulları israfı etkileyen başka bir boyuttur. Dünyada her 3 tabaktan biri çöpe gitmektedir ve öte
yandan her 1 dakikada 3 çocuk açlıktan ölmektedir. İsraf edilen gıdanın yüzde 60’ının yeniden kazanılabileceği gerçeği bu
konunun önemini bir kez daha göz önüne sermektedir. Bu istatistikler tüm ülkeleri ve uluslararası kuruluşları önlem almaya
yöneltmiş ve olumlu sonuçlar da ortaya çıkarmaya başlamıştır. Ancak bu önlemlerin hızı ve yaygınlığı eş zamanlı olmadığı
takdirde iklim, su, toprak, çevrenin yanı sıra biyoçeşitlilik de risk altında kalacak ve dünya gıda arzında sürdürülebilirlik
tehlikesi ile karşı karşıya kalacaktır.
Anahtar Kelimeler: Gıda israfı, Gıda kaybı, Yoksulluk
Poverty and Spiral of Food Waste
Abstract
Debates on food security have increased internationally by the crises occurred through the changes in the world food
supply and demand balance; the risks of sustainability under the climate changes’ pressure and because of unsuccessful fights
against poverty. “Food wastes” and “food losses” and their socio-economic and environmental effects take an important place
in these debates.
Food losses are at a high level in the developing countries while food wastes are higher in the developed countries. In the
developed countries, increases in income, consumption in general, outdoor consumption, diversification and increases in
consumption venues, standing out promotion in marketing mix, urbanisation and moving away from nature and agriculture
are important factor increasing food wastes. Another dimension impacts on food wastes is insufficient technology,
transportation, storage and packing conditions throughout food chain. One of each three plates goes to the garbage while
three children die in each minute in the world. The fact that 60 per cent of the wasting food can be recycled brings out again
how this issue is important. Taking account these realities all countries and international organisations started to address
taking measurements against food wastes and positive results are appearing. However, in case the measurements are not
concurrently implemented beside the climate, water and soil biodiversity will be at risk and world will face to challenges in
sustainable food supply.
Key words: Food wastes, Food losses, Poverty.
1. Giriş
Dünya var olduğundan bu yana açlık ve yoksulluk, kaynakların etkin kullanılmaması çelişkisi ile var
olmuştur. 10.000 yılı aşan kullan- tüket- terk et ile başlayan tarımsal üretim, verimlilik artışı, çeşitlilik arayışı ve
daha fazla tüketme arzusunda olan insanoğlu için yeşil devrim olarak anılan sürece girmiş ve bu ekosistemin
daha hızlı yıkılmasının da başlangıcı olmuştur. Çevresel felaketlerin artması, doğal yaşamda yok olma riskleri
(hayvan nesillerinin tükenmesi, bitki türlerinde azalma, fosil yakıtların tükenmesi, tarım alanlarının yanlış
kullanımı vb.), insanların doğa ile olan iletişiminin ve etkileşiminin artması ve en önemlisi uluslararası
ilişkilerdeki gelişmelerin diplomatik boyutun ötesinde bireye indirgenmiş olması ile ilginin yayılması doğal
kaynakların etkin kullanımıyla ilgili her platformda uyanışa neden olmuştur. Bir yandan yetersiz beslenen, açlık
tehlikesi içinde yaşayan insanlar için çareler aranması diğer yandan üretim fazlalığı ve yüksek tüketim oranları
ile ekosistem üzerindeki baskının artması ve yaşanacak gıda krizleri tehlikesi milenyumda önemli hedeflerin
başına yer almıştır.
Her gün yaklaşık 1 milyar kişi aç uyurken 1,4 milyar kişi de aşırı kiloları nedeni ile sorunlar yaşamakta ve
her yıl 2,8 milyon insan da aşırı kiloları nedeniyle hayatını kaybetmektedir (WHO, 2014). Diğer yandan 1,3
milyon ton gıdanın israfı da çelişkinin başka bir boyutu olarak ortaya çıkmaktadır. Dünyada üretilen gıdaların
üçte biri çöpe atılmaktadır. Bu, dünya enerji tüketiminin yüzde 10'unundan fazla bir değere eşittir (FAO, 2013
a) ve ekonomik yükü ise 750 milyar $'dır (http://www.un.org ulaşım; 20.11.2013). Kalori eşdeğeri ise 1,5
katrilyon kcal’dir ve en çok tüketimine ihtiyaç duyulan tahıllar enerji kaybında ilk sırada yer almaktadır (%53).
Bu kayıpta en büyük payı da endüstrileşmiş ülkeler (%56) almaktadır. Gıda israfı ve kaybının boyutları ve yönü,
ülkelerin sosyo-ekonomik özelliklerine göre farklılaşmaktadır. Gelişmiş ülkelerde israf ön plana çıkarken
gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkelerde kayıplar önemli olmaktadır. Gelişmiş ülkelerde perakende ve ketici
kaynaklı yüzde 40'ı aşan kayıp ve israf 222 milyon ton gıdaya eş değerdir ve bu Sahra-altı Afrika'nın toplam
üretimine yaklaşık bir değeri ifade etmektedir (Gustavsson vd, 2011). Küresel gıda israfının yüzde 56’sından
gelişmiş ülkeler, yüzde 44’ünden gelişmekte olan ülkeler sorumludur (www.worldbank.org ulaşım: 17.04.2014).
2. Yoksulluk
Yoksulluğun nedenleri, yapısı ve ölçümü ile ilgili görüşler zaman içinde değişime uğrayabileceği gibi
herkesin görüş birliğine vardığı ortak kabul edilebilen bir tanımı da yoktur. Yoksulluk farklı kriterlere göre
tanımlansa da genel bir ifade ile toplumsal refah düzeyi, toplumun yaşam standartlarının mutlak veya göreli
olarak minimum bir düzeyinin altında kalan kişinin statüsü olarak tanımlanabilir. Dünya Bankasına göre
yoksulluk, asgari yasam standardına erişememe durumudur. Yoksulluk açlık, barınacak yerin olmaması, yeterli
sağlık hizmetinin alınamaması, eğitim hizmetinden yararlanamama, iş sahibi olmama, gelecek için korku ve
endişe duyma, temiz su kaynaklarına ulaşamama, temsil edilmeme ve özgürlükten yoksun olma ile ilişkilidir.
Yoksulluğun mekândan mekâna ve zaman içinde değişen birçok yüzü vardır ve birçok şekilde tanımlanabilir.
Ancak nasıl tanımlanırsa tanımlansın yoksulluk insanların kaçınmak istediği bir durumdur (Coşkun, 2012).
Yoksulluk 3 farklı kritere göre tanımlanarak daha öznel hale getirilmektedir. Mutlak yoksulluk; hane
halkının ya da bireyin asgari yaşam düzeyini sürdürebilmesi için gerekli, yalnızca en temel ihtiyaçlarını bile
karşılayamaması durumudur. Birinci dereceden yardıma muhtaç olarak algılanması gereken bu grup temel insani
ihtiyaçlarını bile karşılayamamakta, hatta bu duruma düşen bir kişiye dışarıdan yardım edilmediği takdirde ölüm
riskiyle bile karşı karşıya gelmesi kaçınılmaz olabilmektedir. Mutlak yoksulluk dünyanın her tarafında var
olmasına karşın, gelişmekte olan ülkelerde daha fazla görülebilmektedir (Taş ve Özcan, 2012).
Göreceli Yoksulluk; Adam Smith’in tanımına göre, temel ihtiyaçlarını mutlak olarak karşılayabilen ancak
kişisel kaynakların yetersizliği yüzünden toplumun genel refah düzeyinin altında kalan ve topluma sosyal açıdan
katılımları engellenmiş olanlar göreli yoksullardır. Göreli yoksullar, birinci dereceden yoksul olmaktan ziyade
daha çok ikinci derecede dar gelire sahip, asgari yaşam seviyesini yakalamış olsalar da ortalama refah
seviyesinin altında olan insanlardır. Temel ihtiyaçlarını kısmen karşılamakla beraber, eğitim, sağlık, sosyal
katılım yönünden yetersiz olup desteğe ihtiyaç duyarlar (Taş ve Özcan, 2012).
İnsani yoksulluk; 1997 yılında ilk defa Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP)’nın İnsani Gelişme
Raporu ile ortaya atılmış bir kavramdır. Mutlak ve göreli yoksulluk tanımlarını içermekle birlikte, okur-yazarlık,
yetersiz beslenme, kısa yaşam süresi, ana-çocuk sağlığının yetersizliği, önlenebilir hastalıklara yakalanmak gibi
temel insanî yeteneklerden/kapasiteden yoksun olmak biçiminde tanımlanabilir. Buna göre temel insan
yeteneklerini sürdürebilecek olan mal, hizmet ve altyapıya - enerji, hijyen, eğitim, iletişim, içme suyu - ulaşımın
yokluğu ya da kısıtlanması, yoksulluğun “insanî” boyutu olarak nitelendirilmektedir (Anonim, 2009).
Yoksulluk her ne kadar dünya gündeminde son 30 yılda yer almaya başlamış olsa da dünya tarihinde her
toplumun baş başa kaldığı önemli bir sorundur. 2005’de yapılan ve 68 ülkeyi kapsayan Gallup Araştırması’na
göre de, dünya vatandaşlarının yüzde 26’sı yoksulluğu veya zengin ve yoksul arasındaki açıklığı dünyanın en
önemli sorunu olarak görmektedir; yoksulluk veya eşitsizlik, terörden (%12), işsizlikten (% 9) savaş ve
çatışmalardan (% 8) çok daha önemli bir sorun olarak algılanmaktadır (Noel,2006; aktaran: Koray, 2009). Her
gün 21.000 çocuk açlıktan ölmektedir ve açlık dünyada bulaşıcı hastalıklardan daha çok ölümcüldür (Anonim,
2014 ve WFP, 2014). Açlık ayrıca, ishal (%61), sıtma (%57), zatüre (%52) ve kızamık (%45) gibi hastalıkları
ortaya çıkardığı için çocuk ölümlerine neden olmaktadır. Açlık nedeniyle yılın ortalama 160 gününü hasta olarak
geçiren azımsanmayacak sayıda çocuğun olduğu bilinmektedir (Whes, 2013).
World Resources Institute (WRI)'nin araştırmasına göre 2050 yılında dünya nüfusu 9,6 milyara yükselecek
ve dünya yüzde 70'lere varan gıda açığı ile karşı karşıya kalacaktır (WRI, 2014). Bu açık, özellikle gıda
güvencesinden yoksun gelişmekte olan ülkelerde daha çok etkisini gösterecektir. Dünyada sekiz kişiden biri
kronik açlık yaşamaktadır ve beslenme yetersizliği çeken nüfusun yalnızca yüzde 15'i gelişmiş ülkelerde
yaşamaktadır. Son yıllarda Asya- Pasifik, Latin Amerika ve Karayipler'de açlıkla mücadelede olumlu gelişmeler
yaşanırken Afrika'da beslenme yetersizliği çeken nüfus artış göstermektedir (http://www.fao.org/news; ulaşım:
06.03.2014). Rakamsal bir iyileşme görülse de yoksulluk hala dünyanın önemli sorunlarının başında
gelmektedir. Dünyada yoksulluk oransal ve mutlak olarak azalmaktadır. 1990'da dünya nüfusunun yüzde 36'sı
(1,9 milyar kişi) 1,25 $'dan daha az günlük gelir ile yaşarken 2010'da bu oran yüzde 18'e (1,2 milyar kişi)
düşmüştür ve 2030'da da yüzde 3'e gerileyeceği tahmin edilmektedir (WB, 2014 a). Uluslararası yoksulluk
sınırına göre rakamlar daha ürkütücüdür. Buna göre dünya nüfusunun hala 1/5’i günde 2 ABD$’nın altında
gelirle yaşamaktadır. 1990’da yoksulluk oranında Sahra altı Afrika’sı ile aynı ligde olan Doğu ve Güney Asya
ülkeleri ekonomik gelişme ve ticaret artışı ile 2000’lerde hızlı bir iyileşme sürecine girmiştir (Çizelge 2.1). Bu
küresel yoksulluk ölçütü birçok ülke için gerçekçi değildir. Türkiye gibi ülkelerde günlük 1,25 $ kazançla bir
kişinin harcama sepetindeki temel ihtiyaçlarını giderip yoksul sınıfından çıkacağını söylemek haksızlık ve
hayalcilik olacaktır. Gerek ulusal gerekse de uluslararası yoksulluk ve yetersiz beslenme hesaplama
yöntemlerinde farklılıklar, metodolojinin değişimi dünyada yoksulluğun gerilediğini vurgulasa da hesaplama
yönteminde kaynaklanan sayısal bir aldatmacanın da olduğu tartışılmaktadır. Nitekim Birleşmiş Milletler Gıda
ve Tarım Örgütü (FAO) verileri, açlık kriteri değiştiği için 2009'da 1 milyarı aşkın olarak açıklanan enerji
alımına göre yetersiz beslenen kişi sayısı 2012'de 842 milyona düşmüştür (Çizelge 2.2).
Ulusal hesaplar da Türkiye'de yoksulluk sorununun olmadığını belirtmekte ve yüzde 5’in altında yoksul
sınıfın varlığından bahsedilmektedir. Bu sonuçlara göre Türkiye, düşük riskli ülkeler arasında yer almaktadır.
Ancak hesaplama yöntemlerindeki farklılıklar resmi istatistiklerde de kendini göstermektedir. Satın alma gücü
paritesine göre nüfusun yüzde 2,27'si yoksulluk sınırı altında iken (TÜİK, 2013a) eş değere hane halkı
kullanılabilir gelirine göre nüfusun yüzde 16’sı yoksuldur ve sürekli yoksulluk riski altındadır (TÜİK, 2013b).
Resmi istatistikler ile sivil toplum kuruluşları (STK) ve sendikaların hesaplamaları da farklılık göstermektedir.
Türk-İş'in hesaplamalarına göre Şubat 2014'de açlık sınırı 1.130 TL ve yoksulluk sınırı da 3.682 TL'ye ulaşmıştır
(http://www.genel-is.org.tr/ ulaşım:5.05.2014). DİSK 4 kişilik bir aile için açlık sınırını Mart 2014 için 1.047,
yoksulluk sınırını ise 3.312 TL olarak açıklamıştır (DİSK, 2014). Ancak asgari ücretli çalışanların yüksekliği ve
asgari ücretin (net 910 TL) açlık sınırının altında olması, kayıt dışı çalışan yevmiyeli işgücünün varlığı da bu
oranlardan daha yüksek bir yoksul nüfusun varlığı ile ilgili şüpheleri artırmaktadır. Tahminlere göre Türkiye'de 6
milyon asgari ücretli ve 9,5 milyon kayıt dışı istihdam vardır.
Yoksullukla mücadele, milenyum için belirlenen 8 hedefin birinci sırasında yer almaktadır. Dünya
Bankasının iki yük amacı bir nesil için yoksulluğu azaltmak ve refah paylaşımını artırmaktır. Yoksulluğun
azaltılması, zor ama başarılabilecek bir amaç olarak belirlenmiştir (WB, 2013). 2010’da günlük 1,25 $’dan daha
az gelire sahip olan yüzde 18 nüfusun 2020’de yüzde 9 ve 2030’da da yüzde 3’e düşürülmesi hedeflenmiştir.
Ancak, hala nüfusunun yüzde 40’ndan fazlası yoksul olan Kongo Cumhuriyeti (%88), Liberya (%84), Burundi
(%81), Madagaskar (%81), Zambiya (%75), Ruanda (%63), Mali (%50) ve Bangladeş (%43) gibi 27 ülkede
yoksullukla mücadelede daha fazla çabaya ihtiyaç duyulmakta; sürdürülebilirlik ve yeşil ekonomi vurgusundan
vazgeçilmeden mücadele edilmesi dikkate alınmaktadır (WB, 2014 a). Bu ülkelerin yine karşı karşıya olduğu
önemli bir sorun olan gıda kaybı için yeterli teknik ve bilgi desteğinin sağlanması da önemlidir. Hala bu
ülkelerin içinde bulunduğu Batı ve Güney Afrika’da tahıl üretim değerinin yüzde 15’i (1,6 milyar $) tüketiciye
ulaşmadan kaybedilmektedir. Özellikle küçük işletmelerde hasat sırasında kayıplar önemli düzeydedir. Hasat
sonrası ise hava koşulları, kötü depolama şartları ve haşere istilası hane gelirinde önemli olan tahıllarda fireye
neden olmaktadır (WB, 2011).
Çizelge 2.1. Uluslararası Yoksulluk Sınırına
1
Göre Yoksulluk Oranı (%)
Bölgeler
1990
2002
2005
2008
Tahmin
Öngörü
2010
2015
Doğu Asya ve Pasifik
56,2
27,6
17,1
14,3
12,5
5,5
Avrupa ve Orta Asya
1,9
2,3
1,3
0,5
0,7
0,4
Latin Amerika ve Karayipler
12,2
11,9
8,7
6,5
5,5
4,9
Orta Doğu ve Kuzey Afrika
5,8
4,2
3,5
2,7
2,4
2,6
Güney Asya
53,8
44,3
39,4
36
31
23,2
Sahra altı- Afrika
56,5
55,7
52,3
49,2
48,5
42,3
Toplam
43,1
30,8
25,1
22,7
20,6
15,5
Kaynak: (WB, 2014 b )
Çizelge 2.2. Yetersiz Beslenen Nüfus (milyon kişi)
Bölgeler
2000-02
2010-12
2011-13
Dünya
957,3
853,6
842,3
Gelişmekte olan Bölgeler
938,9
837,8
826,6
Afrika
214,3
228,6
226,4
Asya
662,3
560,0
552,0
Latin Amerika ve Karayipler
61,0
48,0
47,0
Okyanusya
1,2
1,1
1,2
Gelişmiş Bölgeler
18,4
15,9
15,7
Az gelişmiş bölgeler
245,4
253,4
252,1
1
günde 2 ABD $’nın altında gelire sahip olma
Düşük gelirli Ülkeler
241,0
238,3
235,4
Düşük-Orta Gelirli Ülkeler
438,6
390,4
384,7
Düşük gelirli gıda açığı olan ülkeler
591,5
561,2
554,9
Kaynak: (FAO, 2014)
3. Gıda Kaybı ve İsrafı
Gıda kaybı (food losses) ve gıda israfı (food waste) farklı kaynaklarda farklı şekillerde tanımlansa da daha
çok üretim ve işleme sürecindeki fireler kaybı, gıda israfı ise nihai tüketim aşamasında atılan gıdaları
içermektedir. Tüketici için üretilen gıdaların bu amaç dışında (hayvan beslenmesi, biyoenerji vb.) kullanılması
da gıda israfı olarak tanımlanmaktadır (Gustavsson vd, 2011). Her ülkede kayıp ve israf önemli olmakla birlikte
özellikle orta ve yüksek gelirli ülkelerde israf oranı daha yüksektir ve nedenleri hemen hemen her ülkede benzer
özellikler göstermektedir (Buzby and Hyman, 2012). Gıda zincirinin halkalarında ortaya çıkan bu kayıp ve
israfın ortak nedenleri aşağıdaki verilmiştir (EU, 2014 a):
Hanelerde, israfın farkında olmama, alışveriş planı yapmama, son kullanım tarihi ve kullanım talimatı ile
ilgili karmaşıklık, artan yiyeceklerin nasıl değerlendirileceği ile ilgili bilgi eksikliği,
Restoran ve hazır yemek sektöründe, standart porsiyon büyüklüğü, gelecek müşteri sayısının ve tüketim
miktarının doğru tahmin edilememesi,
Perakende satış yerlerinde, etkin olmayan stok yönetimi, satın alma sayısını artıran tutundurma çabaları (2
alana 1 bedava vb.), mağaza tasarımında estetik problemler,
Çiftçi ve imalatçılarda, üretime ilişkin eksiklikler/hatalar, hasat sırası ve sonrası kayıplar, hatalı işleme
teknikleri ile ambalajlamada hatalar ve de tüm gıda zincirinde yetersiz, elverişsiz depolama ve ambalajlamadır.
Dünyada her yıl 1,3 milyar ton gıda kaybı ve israfı yaşanmaktadır ve bu değer Sahra altı Afrika’nın yaklaşık
5-6 yıllık toplam gıda üretimine karşılık gelmektedir. Her yıl dünya tarım alanlarının yüzde 28’i olan 1,4 milyar
ha alan gıda israfı ve kaybı nedeni ile etkin kullanılamamaktadır (FAO, 2013 b). Enerji bakımından da israfın
boyutlarının yüksekliği dikkat çekicidir. Üretilen enerjinin toplam kaybı 1,5 katrilyon kaloridir ve özellikle
Kuzey Amerika ve Okyanusya’da kaybolan günlük kişi başına enerji miktarı Sahra altı Afrika’sında yaşayan
nüfusun yaklaşık yüzde 40’nın günlük enerji ihtiyacını karşılayacak yüksekliktedir (Şekil 1). Sahra altı
Afrika’sında yetersiz beslenen yüzde 28,2 nüfus (FAO, 2012) dikkate alındığında daha geniş bir bölgede
yaratacağı etki mutlaktır.
Kaynak: Gustavsson vd, 201.
Gıda kayıpları Afrika ve Güney Asya
gibi yetersiz beslenmenin yüksek olduğu
bölgelerde, kişi başına günde 400 - 500
kalori gıdaya eşdeğer bir miktardır ki
gelişmiş ülkelerde günde 750-1500 kalori
gıda kaybı söz konusudur (WB, 2014 c).
Dünya çapında bakıldığında en fazla
meyve ve sebze, kök ve yumrulu bitkiler
ile tahıl israf edilmektedir (Şekil 3.2).
Gıda zincirinde en fazla tüketim (%35),
üretim (%24), ile toplama ve depolama
(%24) aşamalarında önemli kayıplar
1520
748 746
594 545 453 414
Kuzey Amerika ve
Okyanusya
Avrupa Sanayileşmiş Asya Kuzey Afrika Batı ve
Merkez Asya
Alt Sahra Afrika Latin Amerika Güney/Güneydoğu
Asya
Şekil 3.1. Kişi Başına Günlük İsraf Edilen ya da Kaybolan Kalori Miktarı
%61 Tüketicilerce israf
edilmekte
% 87'si üretim, taşıma ve
depolamada kaybolmakta
19%
20%
44%
3%
4%
8% 2%
Şekil 3.2. Neyi İsraf Ediyoruz
tahıl
kök ve yumrulu bitkiler
meyve sebze
yağlı tohumlar
et
süt
balık ve deniz ürünleri
yaşanmaktadır (Gustavsson, vd. 2011). Dengesiz beslenme ile yaşayan yüksek nüfusa karşılık yüksek gelirli
ülkeler ve Latin Amerika ülkeleri et israfının yaklaşık yüzde 80'inden sorumludur (FAO, 2013 b).
Kronik açlıkta Asya ve Afrika ülkeleri en fazla riski taşırken gelişmiş ülkelerde de beslenme yetersizliği
çeken nüfus ve buna karşılık israf edilen gıda miktarının (34 milyon ton/yıl) çokluğu dikkat çekicidir. ABD'de
hanelerin yüzde 14'ü gıda güvensizliği altında yaşarken toplam gıdanın yüzde 19'u hanelerce israf edilmektedir.
Beslenme ve Yardım Programından (SNAP) yararlanan kişi sayısı 2000-2011 yıllarında yüzde 171 artış
göstermiş ve 2011 yılında 47 milyon kişiye ulaşmıştır. Veriler 7 kişiden 1’nin bu yardımlardan yararlandığını
ortaya koymaktadır. SNAP’ın 2012 yılı maliyeti 80 milyar $ olmuştur (PRB, 2014). Buna karşılık ABD’de
aileler satın aldıkları gıda ve içeceğin yaklaşık yüzde 25'ini de atmaktadır ve bu ortalama dört kişilik bir aile için
yıllık 1.365-2.275 $'ın çöpe atıldığını göstermektedir. Özellikle 2007 finansal krizle artan gıda yardımına muhtaç
nüfus ve israf ülke açısından iki yönlü maliyet artışı da yaratmaktadır. En fazla israf edilen ürünler de genel israf
yapısından farklı olarak et, kümes hayvanları ve balık (%41), sebzeler (%17) ve süt ürünleridir (%14) (Buzby ve
Hyman, 2012).
Avrupa Birliği'nde (AB)’de bir yandan gıda yardımı alan nüfus varken diğer yandan da israf önemli
düzeydedir. Nitekim, AB’de 79 milyon insan yoksulluk sınırının altında yaşamaktadır ve bunun 16 milyonu gıda
yardımı almaktadır. AB'de her yıl toplam 89 milyon ton ve kişi başına 179 kg. gıda çöpe atılmaktadır. 2020
yılında bu rakamın 120 milyon tona ulaşacağı tahmin edilmektedir (EESC, 2014). Gıda israfının yüzde42'si
haneler tarafından yapılmaktadır. Gıda endüstrisinin israftaki payı yüzde39; dağıtımın yüzde5 ve restoran vb.
gibi alanların ise yüzde14'tür (EESC, 2013). İngiltere'de her yıl 7 milyon tonu hanelerce olmak üzere 8,3
milyon ton gıda israf edilmektedir ve bunun 4,2 milyon tonu hala yenilebilir gıdalardan oluşmaktadır ve bu her
hafta 6 tabak yemeğin çöpe gittiğini göstermektedir. Yunanistan'da tüketicilerin yüzde 40'ı son kullanım
tarihinden önce yenilebilir gıdayı atmaktadır (Abeliotis vd, 2014). Hollandalı tüketiciler satın aldıkları gıdanın
yaklaşık yüzde 8-11'ini çöpe atmaktadır ve bunun yıllık kişi başına ekonomik karşılığı 270-400 Avrodur (Parfitt
vd, 2010). DEFRA'nın (2012) verilerine göre İngiltere'de yıllık satın alınan ekmeğin yüzde 32’si ve İspanya'da
da dağıtım aşamasında ekmeklerin yüzde 7’sinin çöpe atıldığı belirlenmiştir (Mena vd; 2011). Kuzey Amerika
ve Okyanusya bölgeleri israf oranının en fazla olduğu ülkeler içinde yer almaktadır ki bu bölgede üretilen
gıdanın yaklaşık yüzde 42’si israf edilmektedir (Lipinski vd., 2013). Kuzey Amerika ve Avrupa'da kişi başına
israf 280-300 kg/yıldır (Nahman ve Lange, 2013).
Orta ve yüksek gelirli ülkelerde tüketime uygun gıdalar önemli düzeyde israf edilirken düşük gelirli ülkelerde
tüketici israfı düşük olup üretim sürecinde kayıplar önemli olmaktadır. Sahra-altı Afrika ile Güney ve
Güneydoğu Asya'da kişi başına israf 120-170 kg/yıldır (Nahman ve Lange, 2013). Düşük teknoloji ile hasar,
yetersiz depolama ve toplama yöntemleri özellikle Afrika kıtasında kayıpların başlıca nedenidir ve enerji değeri
açısından toplam israfın yüzde 76’sı bu iki aşamada yaşanmaktadır. Sadece yüzde 5’i tüketici kaynaklıdır.
Meyve-sebze; işleme ve paketleme (%25) ile dağıtım (%17) aşamasında, et; üretim (%15), balık ve su ürünleri;
dağıtım (%15), süt ürünleri ise depolama (%11) aşamalarında daha çok kayba uğramaktadır (Gustavsson vd.,
2011). Hububatta ise tahminlere göre hasat sonrasında yüzde 10-20 arasında kayıp söz konusudur. Sahra-altı
Afrika’da gerek beslenmedeki önemi gerekse de küçük işletmelerin tek geçim kaynağı olan hububatta israf/kayıp
önemlidir. Hasat sonrası hububat kaybının yıllık değeri 4 milyar $ olup yıllık tahıl ithalat değerine eşittir ve 48
milyon kişinin yıllık kalori ihtiyacına (2.500 kcal/kişi/gün) eşdeğerdir. Ayrıca, 1998-2008 yılları arasında
yapılan toplam gıda yardımlarının da (6,1 milyar $) oldukça üzerinde bir değer olması önemini yeterince
vurgulamaktadır. Hasat sonrası kayıpların yaşanması açlığın artmasının dışında gübre, su işgücü gibi maliyeti
yüksek girdilerin de çöpe atılması demektir. Kayıpların azaltılması gıda güvenliğini artırmanın ötesinde çiftlik
düzeyinde üretkenliği artıracak ve kırsal alanda fakir nüfus için de önemli etkisi olacaktır. Bu kaybın yüzde 1
azaltılması yıllık 40 milyon $ kazanç sağlayabilecektir. Hasat sonrası yüksek gıda kaybı özellikle gıda krizi
sonrasında dikkat çekici olmuş ve bu kaybın azaltılması için küresel çabalar da başlatılmıştır. Gıda güvenliği ve
beslenmenin sağlanması için BM, Dünya Bankası Küresel Tarım ve Gıda Güvenliği Programı, Afrika Kalkınma
Bankası son zamanlarda da Dünya Gıda Güvenliği Komitesi bu amaçla ortak çalışmalar yapmaktadır. Düşük
gelirli ve yoksulluğun önemli düzeyde olduğu Benin, Yeşil Burun Adaları, Hindistan ve Ruanda’da düşük
maliyetle yapılan depolama ve toplama teknikleri ile gıda kayıplarında yüzde 60’ın üzerinde azalma yaşanmıştır
(WB, 2011).
Çizelge 3.1. Kişi Başına Yıllık Gıda İsrafı/Kaybı ve Yoksulluk
Bölgeler
Toplam
İsraf/Kayıp
(kg)
Üretim- Tüketim
sürecinde israf/kayıp
(kg)
Tüketici
israfı (kg)
Dünya
Enerji
Kaybındaki
Payı (%)
Yetersiz
Beslenen Nüfus
(milyon)*
Avrupa
280
190
90
14
16,9
Kuzey Amerika ve
Okyanusya
295
185
110
14
Endüstriyel Asya
240
160
80
28
165,6
Sahra altı -Afrika
160
155
5
9
222,7
Kuzey Afrika, Batı ve
Orta Asya
215
180
35
7
29,8
Güney/ Güneydoğu Asya
125
110
15
23
359,2
Latin Amerika
225
200
25
6
47,0
Kaynak: (Gustavsson, vd. 2011)
* (FAO, 2014)
3.1. Gıda İsrafının/Kaybının Etkileri
Gıda israfı ve kaybı tarladan sofraya geçen tüm süreçte gıdaların üretimi için ayrılan üretim faktörlerinin
(işgücü, sermaye, girişimcinin fırsat maliyeti, doğal kaynaklar) etkin kullanılamaması ve atık yönetimi için
yüklenilen maliyetle ortaya çıkan ekonomik kayıplara ve negatif dışsallığa neden olmaktadır. İsraf ile 250 km3
su izi bırakılırken 3,3 milyar ton da karbon ayak izi bırakılmaktadır (FAO, 2013 c). İsveç'te gıda atıkları nedeni
ile toplam işlenen alanın yüzde 1,5'inin heba edildiği; ABD'de atık gıdalar nedeni ile içme suyunun yüzde
25’nden fazlasının ve 300 milyon varil petrolün bu yolla atıldığı tahmin edilmektedir (Buzby ve Hyman, 2012).
İngiltere’de haneler gıda israfı ile yıllık ihtiyaç duyulan suyun yüzde 6’sını israf etmektedir (Chapagain ve
James, 2013). Çin'de gıda kaybının yarattığı su israfı 135 milyar m3'tür ve gıda israfına bağlı olarak 26 milyon ha
(11) ekilebilir alan da israf edilmektedir (Jungo vd., 2013). Ayrıca atıkların bertaraf edilmesi toplumsal maliyet
de yaratmaktadır. Güney Afrika'da yalnız evsel yemek atıklarının yarattığı negatif dışsallığın toplumsal maliyeti
yılda yaklaşık 2,7 milyar dolardır ve bu Güney Afrika GSYİH'nın yüzde 0.82 olarak tahmin edilmektedir
(Nahman vd.,2012). İngiltere’de gıda ve içecek atıklarındaki azalmanın yerel yönetimlerde yaklaşık 85 milyon
sterlin tasarrufa neden olacağı tahmin edilmektedir (WRAP, 2012).
İsraf ekonomik kayba ek olarak CO2 emisyonuna da yol açmaktadır. FAO verilerine göre gıda israfının
ortalama karbon ayak izi kişi başına yaklaşık 500 kg CO2 eşdeğerindedir. Avrupa, Kuzey Amerika, Okyanusya,
sanayileşmiş Asya ülkeleri en yüksek payı alırken (kişi başına 700-900 kg CO2 eşdeğer) Afrika ülkelerinin
bıraktığı karbon ayak izi kişi başına 180 kg CO2 eşdeğerindedir (FAO, 2013 b). 2002 verilerine göre Avrupa'da
depolama alanlarına atılan organik atıkların sera gazı emisyonuna yaklaşık yüzde 3 etki etmesi bu konuda
yasakların da artışına neden olmuştur (Refsgaard ve Magnunsen, 2008). İngiltere’de evsel gıda ve içecek
atıklarının yarattığı sera gazı emisyonu 17 milyon ton CO2'ye eş değerdir ve aynı zamanda atıkların depolanması
için de 19.000 km2 alan ihtiyacı doğurmaktadır (WRAP, 2012). 2006 yılında AB'de gıda israfından kaynaklanan
sera gazı emisyonu 170 milyon ton CO2 emisyonu eşdeğerindedir. Gıda israfı dolayısı ile oluşan atık depolama
alanlarının yarattığı metan gazı yer altı sularını kirletmenin yanı sıra yağmur sularının kirlenmesine ve organik
bozulmaya da neden olmaktadır (Buzby ve Hyman, 2012).
3.2. Türkiye’de Gıda İsrafı ve Kaybı
Türkiye’de gıda israfının boyutu ve gıda zincirinde yaşanan kayıplar tam olarak bilinmemektedir. Türkiye'de
gıda israfına yönelik çalışmalar daha çok son yıllarda ürün bazında yapılmıştır. Hane halkı düzeyinde yapılan
çalışma Pekcan ve arkadaşlarının 2006 yılında yaptığı "Household Food Wastage in Turkey"dir ve temel bir
çalışma olarak kabul edilmektedir. Ankara’da 500 hane ile yapılan çalışmada günlük enerji tüketimlerine göre
israfa odaklanılmıştır. İsraf 3 kategoride ele alınarak, gıdaların satın alınması-hazırlanması; pişirme-sunum ve
tabaktan çöpe giden hane başına israf üç sosyo-ekonomik grup için ayrı ayrı hesaplanmıştır. Tabaktan çöpe
giden ortalama günlük enerji kaybı hane başına sırasıyla 481,7 kcal / gün ve kişi başına 215,7 kcal / gün olarak
hesaplanmıştır. Tüm sosyo-ekonomik gruplarda en fazla israf satın alma ve hazırlık kategorisinde yaşanırken,
pişirme-sunum süreçlerinde en yüksek israf edilen ürünler taze meyve sebze ve tabaktan çöpe kadarki süreçte en
fazla israf edilen ürün ekmek olmuştur (Pekcan vd., 2006). Ekmeğin en fazla israf edilen ürün olması ve bunun
gerek kamu gerekse de toplumsal olarak fark edilebilir olması bu ürüne olan dikkati de artırmıştır. Toprak
Mahsulleri Ofisinin (TMO) "Ekmeğini İsraf Etme" kampanyası dâhilinde yaptığı araştırmada Türkiye'de her yıl
6 milyon ekmeğin israf edildiği belirtilmektedir (TMO, 2013). Adana’da yapılan çalışmada ortalama günlük
ekmek israfının yüzde9,63 olduğunu ve yüksek gelirli ailelerde bu oranın arttığı ve düşük gelirli ailelerde ekmek
israfının yüzde 6,96'ya düştüğü belirlenmiştir. Alışkanlık, bayat ekmeğin sevilmemesi ve ihtiyaç fazlası ürün
alımı israfın önemli nedenleridir (Gül vd., 2003). Tokat ilinde 2012 yılında yapılan bir çalışmada ise
cevaplayıcıların yüzde 47,79'u satın aldıkları ve/veya yaptıkları ekmeğin farklı miktarlarda olmak üzere
bayatladığını ve bunların yüzde 63,08'ının israf edildiğini belirtmişlerdir (Bal ve ark., 2013). Van ilinde yapılan
bir araştırmada da, tüketicilerin büyük bir çoğunluğunun bayat ekmekleri ya farklı yemeklerde değerlendirdikleri
(%48,50) veya hayvanlara ya da sütçülere verdikleri (%40,53), bununla birlikte çöpe atan (%5,65) ve fakirlere
verme gibi diğer şekillerde (%5,32) değerlendiren ailelerin olduğu da tespit edilmiştir (Koç, 2011). Sivas’ta ise
ekmek israfı yüzde 44,3 olarak belirlenmiştir (Aydın ve Yıldız, 2011). Benzer şekilde Adana, Mersin ve Antalya
illerinde yapılan bir çalışmada da ekmek israf oranının % 38,2 olduğu belirlenmiştir
(http://www.dha.com.tr/yuzde-8i-cope-atiliyor_436614.html ulaşım:05 Mart 2013).
Türkiye'de israfın önlenmesi ile ilgili STK’lar, çeşitli organizasyonlar ve son yıllarda da kamunun önemli
çalışmaları vardır. En önemlilerden ve başlangıçlarından biri de Türkiye İsrafı Önleme Vakfı (TİÖV) tarafından
Gıda Bankasının kurulmasıdır. Gıda bankacılığı, bağışlanan veya üretim fazlası gıda maddelerini ihtiyacı
olanlara ulaştıran bir sistemdir ve insan sağlığı açısından uygun ve güvenilir ürünlerden oluşacağı taahhüt
edilmektedir (TİÖV, 2014). Güncel olarak TİÖV bu faaliyetleri yürütmemekte ancak, Gıda Bankacılığı Derneği
bu konuda işletmelere, STK ve yerel yönetimlere destekler vermektedir. Türkiye'de net olmamakla birlikte 50'yi
aşkın gıda bankasının olduğu beyan edilmektedir.
İsrafta en çok adı geçen ürün olan ekmek için kamunun 2013 yılında başlattığı "Ekmeğini İsraf Etme"
kampanyası israfı yüksek olan gıda ürünleri düşünüldüğünde sembolik de olsa önemli bir başlangıçtır. Yerel
yönetimlerin de örnek çabaları vardır. Bayat ekmeklerin toplanması için toplama kutularının oluşturulması son
zamanlarda en sık rastlanan örnektir.
Onuncu Kalkınma Planında da "öncelikli dönüşüm programları" başlığı altında yurtiçi tasarrufların
artırılması ve israfın önlenmesi programına yer verilmiş ve programın ikinci bileşeni olarak da israfın
boyutlarının tespit edilmesi, bilinçli tüketimin yaygınlaştırılması, israfın azaltılması ile ilgili kampanyaların
düzenlenmesi öngörülmüştür (KB, 2013). Kalkınma Planına henüz girmiş olması ve sınırlı bilgilerle yer alması
mevcut durumun israfın birçok üründe kabaca tahminlerin ötesinde olmadığını göstermektedir. Ayrıca,
bileşenlerden sorumlu kuruluş arasında Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının yer almaması israfa salt
finansal ve enerji paralelinde bakıldığını düşündürtmektedir.
3.3. Dünyada İsrafa Yönelik Çabalar
Dünya Bankası Başkanı Jim Yong Kim "Dünya hali hazırda iklim değişikliğinin neden olduğu arz
dalgalanmaları ile tehlike altında iken mevcut kaynakların etkin kullanılması şarttır ve gıda israfı tüm ülkelerin
gıda güvenliğini artırmak ve yoksullukla mücadele edebilmek için dikkate alınması gereken önemli bir konudur"
uyarısını yapmaktadır.
Önemli bir sıraya yerleşmiş olan gıda kaybı ve israfı sorunu uluslararası kuruluşlar, STK, hükümetler ve
işletmeler gibi geniş bir yelpazede gündemdedir. Son yıllarda da gıda israfı ile ilgili projeler açlıkla mücadele
programını destekleyici olmaya başlamıştır. İsrafı önleyici çeşitli TV programları da yapılmakta, tüketicilere
dolapta kalan ürünleri nasıl değerlendirebilecekleri pratik yöntemlerle anlatılmaktadır.
AB’de gıda israfı ile ilgili düzenlemeler için 2012 yılı Ocak ayında Avrupa Parlamentosunda gıda israfının
2025 yılında yarıya indirilmesi için Avrupa Komisyonunun önlemler alması yönünde karar alınmıştır ve 2014
yılı "Avrupa Gıda İsrafına Karşı Aksiyon Yılı" ilan edilmiştir (EU, 2014 b). Avusturya'da 2011 yılında israf
yönetim planı açıklanmıştır (Lebersorger ve Schneider, 2011). Küresel, bölgesel ve yerel düzeyde de çok sayıda
çalışma yapılmaktadır (Çizelge 3.2).
Çizelge 3.2. Küresel, bölgesel ya da yerel düzeyde organizasyonlar/faaliyetler
Organizasyon
Kapsamı
Faaliyetleri/Paydaşları
SAVE FOOD
Küresel
FAO ve fuar organizasyonu yapan Messe
Düsseldorf tarafından 2011 yılından itibaren yürütülmektedir.,
Kalkınma ajansları, finansal kurumlar ve özel sektör (özellikle gıda
paketleme sektörü) paydaşlarıdır. Programın dört amacı vardır;
bilinçlendirme; hemfikir olan girişimlerle işbirliği; politika, strateji
ve program geliştirme ve gıda zincirindeki tüm aktörleri
desteklemektir (Lipinski vd., 2013).
Think Eat Save
Campaign
Küresel
SAVE FOOD içinde UNEP, FAO ve Messe Düsseldorf'un yer
aldığı bir kampanyadır. Küresel, bölgesel, ulusal düzeyde israfı
azaltmak için tüketiciler, perakendeciler ve oteller hedef kitledir.
İlham verici fikirler ve çözümler, haberlerin yer aldığı bir web sitesi
ile kampanyayı yaymaktadır (Lipinski vd, 2013)
OECD Gıda Zinciri
Analiz Ağı
Küresel
Gıda zincirinde ortaya çıkan sorunlarına çözümüne yaklaşım,
analitik çalışma ve politika deneyimlerini içeren geniş bir diyalog
platformu üzerine inşa edilmiştir. Hükümet yetkilileri, uluslararası
kuruluşlar, sektör paydaşlarının, tüketiciler, üniversitelerden
uzmanlar ve STK, paydaşlarıdır (Lipinski vd, 2013).
Küresel Gıda Bankası
Küresel
Dünya genelinde kar amacı gütmeden gıda bankaları ve gıda
bankası ağları oluşturmayı hedeflemiştir. Yetersiz beslenen nüfusun
1/3’den fazlasının yaşadığı 25’den fazla ülkede doğrudan faaliyet
göstermektedir. Bağışlanan gıdaların ve fakir nüfusa
ulaştırılmasını sağlar (Lipinski vd, 2013).
Küresel Gıda Kayıp ve
İsrafı Önleme Protokolü"
(FLW Protokol)
Küresel
Gıda kaybı ve israfının nasıl ölçüleceği konusu da soru işaretleri
içermektedir. Küçük boyutlarda örnekleme için ölçümler kolay olsa
da farklı yöntemler hala tartışılmaktadır. Ölçümdeki bu zorlukları
ele almayı amaçlayan, güvenilir pratik ve tutarlı tahminler yapmak
için küresel gıda israfı standartları geliştirmeyi hedefleyen World
Resources Institute tarafından yürütülmektedir. Consumer Goods
Forum, FAO, UNEP, FUSIONS, World Business Council for
Sustaniable Development ve WRAP paydaşlarıdır ve vizyonları
gıda israfını minimize etmek, gıda güvenliği, ekonomik kalkınma
ve çevre sağlığını artırmaktır (WRI, 2014).
Food Use for Social
Innovation by
Optimising Waste
Prevention Strategies
(FUSIONS)
Bölgesel
Avrupa'da kaynak etkinliğini artırmak ve gıda israfını azaltmak
amacıyla yapılan AB 7.çerçeve projesidir. 2016 yılında bitecek olan
ve 13 ülkeden 21 ortağı olan projede seminerler, gösteriler,
söyleşiler gibi çeşitli etkinliklerle gıda israfında farkındalığın
yaratılması sağlanmaktadır. Örneğin Brüksel'de yapılan bir
etkinlikle gönüllülerle 750 kg üretim fazlası sebze soyularak ve
doğranarak 6000 kişi beslenmiştir. Danimarka'da üretim fazlası
gıdalar evsizler için toplanırken, atık organik gıdalar da biogaz
üretimi için gönüllülerce toplanmıştır. Fransa'da okullar arasında
israfı önleme yarışması yapılmıştır. Yine Fransa'da 24 aile odak
grup olarak seçilmiş ve 14 hafta süresince verilen özel kurallarla
ailelerin isra azaltmaları sağlanmıştır (http://www.eu-
fusions.org/what-is-fusions; http://www.eu-fusions.org/events; son
ulaşım: 2 Nisan 2014).
Afrika, Asya ve Orta
Asya Programı
Bölgesel
FAO ve AB’nin açlık sorunu ile en fazla yüz yüze kalan bölgede
gıda israfını azaltmayı amaçlayan programıdır. Afrika Kalkınma
Bankası 2009-2011 yılları arasında hasat sonrası kayıpları azaltmak
için bu kapsamda proje yapmıştır. Ayrıca, Avrupa Komisyonu, tahıl
ürünlerinde kaybı ölçebilmek için Afrika Hasat Sonrası Kayıp Bilgi
Sistemini bu program kapsamında kurarak karar alıcılara veri
sağlanmaya başlamıştır (Lipinski vd, 2013)
Waste & Resources
Action Programme
(WRAP)
Ulusal
(İngiltere)
2000’de İngiltere’de kamu desteği ile kar amacı gütmeyen bir
organizasyon olarak kurulmuştur. Vizyonu israfsız bir dünyadır.
Bireyler, işletmeler ve çeşitli topluluklarla çalışarak onlara
kaynakların etkin kullanımı ve sürdürülebilir üretimin sağlanması
için israfın azaltılmasının yaratacağı faydalar konusunda yardım
eder. İsrafın azaltılmasının yaratacağı ekonomik ve çevresel
faydaları ile ilgili çeşitli araştırmalar ve etkinliklerde bulunur
(WRAP,2012).
Greencook
Ulusal
(Hollanda)
Profesyonel şef ve catering şirketleri eğitilerek çeşitli etkinliklerle
ünlü şefler tarafından potansiyel atık olacak gıdalarla yemek
tarifleri gösterilmiş ve yemekler tattırılmış, bu yolla tüketicilerin
bilinçlendirilmesi sağlanmıştır. Bu proje ile aynı zamanda yerel
ürünlerin tüketilmesi ile bölgesel ekonomiye katkı sağlanması da
hedeflenmiştir. Düzenlenen seminerlerle davranış değişikliği
yaratma hedeflenirken anketlerle porsiyon büyüklüğü, artan
yemeklerin alınması konusunda görüş alınmıştır. Atıkların
tartılması ve yerinde ayrılması ile de atık yönetimi hakkında
katılımcılara bilgi verilmiş ve bu yolla israfta yüzde 20 azalma da
sağlanmıştır. Projeye katılan işletmelerde proje sonucunda enerji
tasarrufu ve maliyetlerde de iyileşmeler sağlanmıştır. İşletmelerde
aylık yaklaşık 100-2000 Avro arasında tasarruf sağlanmıştır
(Greencook, 2012).
Love Food Hate Waste
Ulusal
(İngiltere)
2007 yılında İngiltere’de gıda tasarrufunu artırmak için uygulanan
bir projedir
Less Food Wasted
Means More Money in
Your Wallet
Ulusal
(Finlandiya)
2005-2007 yılları arasında Helsinki'de uygulanan bir projedir.
Gıda israfını azaltma
Kampanyası
Yerel
(İngiltere)
Worcestershire kent konseyinin, 900 hane ile yaptığı 3 aylık bir
kampanyadır. Üniversiteler, işletmeler, STK ve okulların
desteklediği etkinlikler yapılmış ve 3 ay sonunda gıda israfında
yüzde 14,7 oranında azalma sağlamıştır (Lipinski vd., 2013).
4. Sonuç ve Öneriler
Mevcut gıda kaybı, nüfus artışı, tarımın ekosistem üzerindeki baskısı dikkate alındığında gıda israfı ve
kayıpları konusunda acil ve somut önlemlerin alınması gereklidir. Önlem alınmadığı takdirde dünya, israfın her
yıl yüzde 10 artacağı tehlikesi ile karşı karşıyadır. Gelişmiş ülkelerde özel sektör ve STK’lar toplumsal
pazarlama ve/veya sosyal sorumluluk başlıkları altında sorunu sahiplenmiştir. Ancak, gelişmekte olan ülkelerde
kamunun öncülüğü ile mücadele ön planda olmak zorundadır. .
Gıda zincirinde yer alan tüm paydaşların farklı da olsa görevleri vardır. Zincirde davranış değişikliği en zor
olan tüketiciler için doğru iletişim yöntemlerinin seçilmesi gereklidir. Tüketicilere hangi gıdaların hâlâ
yenilebilir olduğu (son kullanma tarihi/tavsiye edilen tüketim tarihi ile ilgili hala birçok ürün için karışık bilgiler
mevcuttur), alışveriş rutinlerini düzenleme, artan yemek başta olmak üzere tüm gıdaların nasıl saklanacağı
konusunda bilgi verilmelidir. Ayrıca atılan gıdaların miktarı hakkında bilgi sahibi olmalarını sağlamak konunun
ciddiyetini de ortaya koyacaktır. Bu bilgiler perakendeci kanalı ile tüketicilere alışveriş broşürleri, stantlar ya da
ürün ile verilen notlar yardımı ile yapılabilir. STK, yerel yönetimler ve kamu işbirliği ile tüketici bilincini
artıracak etkinlikler düzenlenebilir. Görsel medyada kamu spotu yerine TV programları ile gıda fuarlarında
kurulacak ve uygulama yapacak stantlarla, okul, işyeri gibi toplu tüketim yerlerinde çalışanlara verilecek eğitim
ve tüketicilere yapılacak sunumlarla katkı sağlanabilir.
Perakendecilere de görevler düşmektedir. Özellikle tutundurma faaliyetlerinde tüketimi artıracak yöntemlere
(1 alana 1 bedava, ürün sepeti vb.) tedbirli yaklaşılma konusunda tüketicilerin bilinçlendirilmesi, son
kullanım/tavsiye edilen tüketim tarihi yaklaşmış ürünlerin özel raflarda bilgi verilerek satılması yönteminin
yaygınlaştırılması, özellikle semt pazarları gibi yakın yerlerde daha düşük gramajlı ürün alınmasını özendirecek
kampanyaların yürütülmesi, perakendecinin uygun depolama koşullarına sahip olması ya da düşük stokla
çalışması bu halkada israfı düşürecektir. Gerek perakendeci gerekse de üretici, toptancı düzeyinde satılmayan
ancak hâlâ yenilebilir gıdaların Gıda Bankalarına ulaşması için Gıda Bankacılığını tanıtmak ve yaymak da
gereklidir.
Taşıma sırasında yaşanan kayıplar daha çok kolay bozulabilir gıdaların uygun olmayan fiziksel şartlarda
taşınması sırasında olduğu için üretici, dağıtıcı ya da aracının bu şartları sağlayacak fiziksel dağıtım ağından
yararlanması gereklidir. Ayrıca, giderek yaygınlaşan yerel ürünlerin tüketilmesinin yaygınlaştırılması,
benimsetilmesi bu alandaki kaybı da azaltabilecektir.
En çok israfın yaşandığı alanlardan biri de hazır yiyecek sektörüdür. Restoranlarda tüketiciye özgün
porsiyon hazırlamak, tüketici tabağında kalan yiyeceklerin paketlenmesini sağlamak, tüketici almıyor ise
yeniden değerlendirilebileceği alanlarla gerekli işbirliğini sağlamak, açık büfe uygulamalarını sınırlı ürün çeşidi
ile taze yapmak ve tüketiciye bu konuda okuyabileceği uyarıcılara yer vermek israfın azaltılmasını sağlayacaktır.
Türkiye özelinde yerel ve proje bazında yapılan çalışmaların olumlu sonuçları da dikkate alındığında örnek
alınabilecek ve bölgesel koşullara uyarlanabilecek uygulamalar değerlendirilmelidir. Ancak Türkiye’de her
şeyden önce israfın ve gıda kayıplarının düzeyinin belirlenmesine ve sonuçlarının ciddi bir tehlikeye uyarı
niteliğinde duyurulmasına ihtiyaç vardır. Yakın dönemdeki uygulamaların referans metni olan Onucu Kalkınma
Planında “tasarrufların artırılmasının önemine” vurgu yapılmakla birlikte ancak gıda israfı ve/veya gıda tasarrufu
konularının bu kapsamda olup olmadığı net anlaşılamamaktadır. Ayrıca, “israfın önlenmesi programında”
sayılan paydaşlar içinde Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının olmaması çok önemli bir eksikliktir.
Bakanlığın hem paydaşlar arasında yerini alarak ortak çalışmalara dâhil olması hem bu konuda yapılacak kamu
dışındaki projelere önderlik ederek, kurumsal ve finansal destek vermesi de önemlidir. Daha çok üretmeye her
üründe ihtiyaç olmadığı gibi, ortaya çıkarılacak israf rakamları bazı ürünlerin ihtiyaç fazlası olduğunu belki gün
yüzüne çıkaracak ve üretim planlamasında dikkate alınacak bir kriter olabilecektir.
Kaynaklar
Abeliotis, K., Lasaridi, K., Chroni C. 2014. Attitudes and behaviour of Greek households regarding food
waste prevention. Waste Management & Research 32(3). 237240.
Anonim 2009. Kentsel Yoksulluk, Göç ve Sosyal Politikalar, Kentleşme Şûrası 2009, Bayındırlık ve İskân
Bakanlığı, s.113.
Anonim, 2014. Hunger and World Poverty . Available from URL: http://www.poverty.com. [Ulaşım:20
Mayıs 2014].
Aydın F., Yıldız Ş., 2011. Sivas İlinde Ekmek Tüketim Alışkanlıkları Ve Tüketici Dinamiklerinin
Belirlenmesi. Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi 42(2). 165-180.
Bal, E.Z., Sayılı M., Gözener B., 2013. Tokat İli Merkez İlçede Ailelerin Ekmek Tüketimleri Üzerine Bir
Araştırma. Gaziosmanpaşa Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi 30 (1). 61-69.
Buzby, J.C., Hyman, J.2012. "Total and per capita value of food loss in the United States",Food
Policy,37,561-570.
Capagain, A.K., James, K., 2013. Accounting for the Impact of Food Waste on Water Resources and Climate
Change. Food Industry Wastes Assessment and Recuperation of Commodities. Chapter 12. 217-236.
Coşkun, M.N., 2012.Türkiye’de Yoksulluk: Bölgesel Farklılıklar Ve Yoksulluğun Profili, Türkiye Ekonomi
Kurumu, Tartışma Metni 2012/59. s.1-20.
DİSK, 2014. Açlık ve Yoksulluk Sınırı Ne Kadardır? Available from URL: http://www.genel-
is.org.tr/diger_incele.php?id=MTIzMQ==. [Ulaşım:30 Mayıs 2014].
EESC, 2013. Prevention and Reduction of Food Waste, NAT/570, s.11.
EESC, 2014. Prevention and reduction of food waste. Available from
URL:http://www.eesc.europa.eu/?i=portal.en.nat-opinions.25955. [Ulaşım: 05 Mayıs 2014].
EU, 2014 a. Causes of food waste. Available from
URL: http://ec.europa.eu/food/food/sustainability/causes_en.htm[Ulaşım:01 Mayıs 2014].
EU, 2014 b. EU Actions. Available from
URL: http://ec.europa.eu/food/food/sustainability/eu_actions_en.htm. [Ulaşım:01 Mayıs 2014].
FAO, 2012. The State of Food Insecurity in the World, Economic growth is necessary but not suf_cientto
accelerate reduction of hunger and malnutrition, s.58.
FAO,2013 a .Food waste harms climate, water, land and biodiversity new FAO report. Available from
URL: http://www.fao.org/news/story/en/item/196220/icode/. [Ulaşım:09 Mayıs 2014].
FAO, 2013 b. Food wastage footprint. Impacts on natural resources. Summary report. Available from
URL: http://www.fao.org/docrep/018/i3347e/i3347e.pdf. [Ulaşım:20 Mart 2014].
FAO, 2013 c . Food waste harms climate, water, land and biodiversity new FAO report. Available from
URL:www.fao.org/news/story/en/item/196220/icode. [Ulaşım:15 Mayıs 2014].
FAO, 2014. Food Security Indicators. Available from URL: http://www.fao.org/economic/ess/ess-fs/ess-
fadata/en/#.U4jc8vl_t8E. [Ulaşım:20 Mart 2014].
Greencook, 2012. Common Strategies Methods and Tools, to defeat food wastege, . Available from
URL: http://www.green-cook.org/-At-home-.html [Ulaşım: 20 Mayıs 2014].
Gustavsson, J., Cederberg, C., Sonesson, U., van Otterdijk, R., Meybeck, A., 2011.Global Food Losses and
Food Waste: Extent, Causes and Prevention. Study conducted for the International Congress SAVE FOOD!
Interpack 2011 (FAO). Düsseldorf. Germany.23.
Gül, A., Isik, H., Bal, T., Özer, S,. 2003. Bread Consumptıon And Waste Of Households In Urban Area Of
Adana Provınce. Electronic Journal of Polish Agricultural Universities 6(2). Available from
URL: http://www.ejpau.media.pl/volume6/issue2/food/art-10.html. [Ulaşım:02 Mart 2014].
Junguo, L., Lundqvist, J., Weinberg, J., Gustafsson, J. 2013. Food Losses and waste in China and their
implication for water and land. Environmental Science & Technology 47.10137−10144.
KB, 2013. Onuncu Kalkınma Planı 2014-2018. Ankara.
Koç, B. 2011. Ekmek Tüketiminde Tüketici Tercihleri: Van İli Örneği. Tarımsal Ekonomi ve Politika
Geliştirme Enstitüsü Yayını. TEPGE Yayın No: 196. Ankara.
Lebersorger S., Schneider F. 2011. "Discussion on the methodology for determining food waste in household
waste composition studies", Waste Management, 31,19241933
Lipinski,C., Hanson, C., Lomax, J., Kitinoja, L., Waite, R., Searchinger,T., 2013. Reducing Food Loss and
Waste, Installment 2 of Creating a Sustainable Food Future. World Research Institute Working Paper.40.
Mena C., Diaz B.A., Yurt Ö., 2011. The Causes of Food Waste in the Supplier-Retailer Interface: Evidence
from the UK and Spain. Resources, Conservaton and Recycling, Vol:55 (6), pp648-658.
Nahman, A., Lange,W., Oelofse, S., Godfrey, L.2012. The costs of household food waste in South Africa.
Waste Management 32. 21472153.
Nahman, A., Lange,W. 2013. Costs of food waste along the value chain: Evidence from South Africa. Waste
Management 33. 24932500.
Noel, A., 2006, “The New Global Politics of Poverty”, Global Social Policy, 6 (3), s. 304-333. Aktaran;
Koray, M., 2009. Büyüyen Yoksulluk ve Yoksunluk Sorunu Karsısında İnsan Hakları Tartışması", Toplum ve
Demokrasi, 3 (5), Ocak-Nisan, s. 1-25.
Parfitt1, J., Barthel, M., Macnaughton, S., 2010. Food waste within food supply chains:quantification and
potential for change to 2050. Phil. Trans. R. Soc. B, 365, 30653081.
Pekcan, G., Köksal, E., Küçükerdönmez, Ö., Özel, H., 2006. Household Food Wastage in Turkey. Available
from URL: http://www.fao.org/docrep/013/am063e/am063e00.pdf . [Ulaşım:30 Mayıs 2014].
PRB, 2014. Available from URL: http://www.prb.org/Publications/Articles/2014/us-food-stamps.aspx.
[Ulaşım:15 Nisan 2014].
Refsgaard,K., Magnussen,K., 2008. Household behaviour and attitudes with respect to recycling food waste
experiences from focus groups. Journal of Environmental Management 90. 760-771.
TMO. 2013. "Türkiye'de Ekmek İsrafı Araştırması". Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürlüğü, Ankara.
TİÖV, 2014. Gıda Bankacılığı. Available from URL: http://israf.org/index.php/gida-bankaciligi. [Ulaşım:20
Nisan 2014].
TÜİK, 2013a. Yoksulluk Çalışması, 2012, Haber Bülteni, Sayı: 16023
TÜİK, 2013b. Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması, 2012, Haber Bülteni, Sayı: 13594.
WB, 2011. Missing Food: The Case of Postharvest Grain Losses in Sub-Saharan Africa, Report Number
60371, s.96.
WB, 2013. End extreme poverty and promote shared prosperity Available from
URL: http://www.worldbank.org/content/dam/Worldbank/document/WB-goals2013.pdf. [Ulaşım:16 Mayıs
2014].
WB, 2014 a. Prosperity for all Ending extreme poverty. Available from
URL: http://siteresources.worldbank.org/INTPROSPECTS/Resources/334934-1327948020811/8401693-
1397074077765/Prosperity_for_All_Final_2014.pdf. [Ulaşım:16 Nisan 2014].
WB, 2014 b.World Development Indicators 2014. Available from URL: http://wdi.worldbank.org/tables.
[Ulaşım:16 Nisan 2014].
WB,2014 c. Food Less and Waste a Barrier to Poverty Reduction. Available from
URL: http://www.worldbank.org/en/news/press-release/2014/02/27/food-loss-waste-barrier-poverty-reduction
[Ulaşım:25 Mart 2014].
WFP, 2014. Hunger Statistics. Available from URL: http://www.wfp.org/hunger/stats. [Ulaşım:20 Mayıs
2014].
WHES, 2013. 2013 World Hunger and Poverty Facts and Statistics. Available from
URL: http://www.worldhunger.org/articles/Learn/world%20hunger%20facts%202002.htm. [Ulaşım:20 Mayıs
2014].
WHO, 2014. 10 facts on obesity. Available from URL: http://www.who.int/features/factfiles/obesity/en
[Ulaşım:15 Mayıs 2014].
WRAP, 2012. "Household Food and Drink Waste in the United Kingdom 2012 Final Report". ISBN:978-1-
84405-48-9. Available from URL: http://www.wrap.org.uk/sites/files/wrap/hhfdw-2012-main.pdf. [Ulaşım:01
Mart 2014].
WRI, 2014. Food supporting agriculture environment and sustianable development. Available from
URL: http://www.wri.org/our-work/topics/food. [Ulaşım:17 Mayıs 2014].
URL: http://www.eu-fusions.org/what-is-fusions; http://www.eu-fusions.org/events. [Ulaşım: 2 Nisan 2014].
URL: http://www.dha.com.tr/yuzde-8i-cope-atiliyor_436614.html ulaşım: [Ulaşım:05.03.2013].
URL: http://www.genel-is.org.tr/ [ Ulaşım: 5 Mayıs 2014].
URL: http://www.un.org ulaşım; [Ulaşım: 20 Kasım 2013].
Article
Full-text available
Bu çalışma, Yeşil Nesil Restoran programının La Mancha Restoran örneği üzerinden incelenmesi amacıyla planlanmıştır. Bu programın geçmişten günümüze nasıl bir süreç izlediği ve sürdürülebilir restoran farkındalığının yayılması için yapılması gerekenler belirlenmiştir. Araştırmada nitel araştırma desenlerinden Örnek Olay (Case Study) kullanılmıştır. La Mancha Restoranın kurucu ortağıyla, mutfak yöneticisiyle görüşmeler yapılmıştır. Bu görüşmeler ve işletmede yapılan gözlemlere dayalı olarak elde edilen verilerin analizi ile, işletmede uygulanan sürdürülebilirlik özellikleri incelenmiştir. La Mancha Restoran’da gerçekleştirilen sürdürülebilirlik çalışmaları gözlemlenmiştir. Yeşil Nesil Restorancılık programına restoran sektörünün beklenilen ilgiyi göstermediği ve bu nedenle de sürdürülebilir restoran hareketinin yayılmadığı bulgusuna varılmıştır. Yeşil restoran programlarını uygulayan işletmelerin diğer restoranlara göre daha fazla sorumluluk taşıdıkları ve yeşil restoran tanımından daha duyarlı hale geldiği kanısına varılmıştır
Article
Full-text available
World Resources Institute (WRI) white paper
Article
Food waste is a waste stream with serious economic, environmental and social implications. The emphasis of the reported research is on the food waste generated by households in Greece. A structured questionnaire was utilised in order to identify the attitudes of the respondents and investigate the prevalence of certain behavioural good practices that can prevent the generation of food waste. The research, to our knowledge the first of its kind in Greece, took place in February and March 2012. Face-to-face interviews were employed, resulting to a total of 231 consumers fully completing the questionnaire. Results indicate that, based on self-reported behaviour, people in Greece have positive attitudes towards food waste prevention and that their habits are close to the good practices suggested in the literature for reducing food waste. For instance, most respondents do plan their food shopping in a multitude of ways and are very careful in their purchases of fresh food supplies. However, about 40% misunderstand the meaning of food date labels. The positive findings are strongly influenced by the severe recession experienced in the country, which makes consumers more conscious of their spending. Results may serve as a yardstick to further promote and establish food waste prevention behaviour at the household level on an environmental and social awareness basis that may outlast the economic crisis.
Article
There are few peer-reviewed or major published studies that estimate the total amount of food loss in developed countries and even fewer attempt to estimate the monetary value. We compiled estimates of the amount and value of food loss for more than 200 individual foods in the United States using the US Department of Agriculture’s Economic Research Service’s Loss-Adjusted Food Availability data and then aggregated these values to estimate the total value of food loss and the value by food group. The results indicate that in 2008, the estimated total value of food loss at the retail and consumer levels in the United States as purchased at retail prices was 165.6billion.Thetopthreefoodgroupsintermsofthevalueoffoodlossattheselevelsare:meat,poultry,andfish(41165.6 billion. The top three food groups in terms of the value of food loss at these levels are: meat, poultry, and fish (41%); vegetables (17%); and dairy products (14%). Looking more closely at the estimates for the consumer level, this level of loss translates into almost 124 kg (273 lb) of food lost from human consumption, per capita, in 2008 at an estimated retail price of 390/capita/year. Food loss represents a significant share of household food expenditures: our estimates suggest that the annual value of food loss is almost 10% of the average amount spent on food per consumer in 2008 and over 1% of the average disposable income. This consumer level loss translates into over .3 kg (0.7 lb) of food per capita per day valued at $1.07/day. Our estimates of the total value of food loss in the United States and loss estimates by food group are useful in that they can generate awareness of the issue among the food industry members, governments, and consumers. Potential large-scale approaches and economic incentives to mitigate food loss in developed countries are also discussed.
Article
Conventional approaches to food security are questionable due to their emphasis on food production and corresponding neglect of the huge amount of food losses and waste. We provide a comprehensive review on available information concerning China's food losses and waste. The results show that the food loss rate (FLR) of grains in the entire supply chain is 19.0%±5.8% in China, with the consumer segment having the single largest portion of food waste of 7.3%±4.8%. The total water footprint (WF) related to food losses and waste in China in 2010 was estimated to be 135±60 billion m3, equivalent to the WF of Canada. Such losses also imply that 26±11 million hectares of land were used in vain, equivalent to the total arable land of Mexico. There is an urgent need for dialogue between actors in the supply chain, from farmer to the consumer, on strategies to reduce the high rates of food losses and waste and thereby make a more worthwhile use of scarce natural resources.
Article
In a previous paper (Nahman et al., 2012), the authors estimated the costs of household food waste in South Africa, based on the market value of the wasted food (edible portion only), as well as the costs of disposal to landfill. In this paper, we extend the analysis by assessing the costs of edible food waste throughout the entire food value chain, from agricultural production through to consumption at the household level. First, food waste at each stage of the value chain was quantified in physical units (tonnes) for various food commodity groups. Then, weighted average representative prices (per tonne) were estimated for each commodity group at each stage of the value chain. Finally, prices were multiplied by quantities, and the resulting values were aggregated across the value chain for all commodity groups. In this way, the total cost of food waste across the food value chain in South Africa was estimated at R61.5 billion per annum (approximately US$7.7 billion); equivalent to 2.1% of South Africa's annual gross domestic product. The bulk of this cost arises from the processing and distribution stages of the fruit and vegetable value chain, as well as the agricultural production and distribution stages of the meat value chain. These results therefore provide an indication of where interventions aimed at reducing food waste should be targeted.