ArticlePDF Available
34 Düşünen Adam The Journal of Psychiatry and Neurological Sciences, Volume 27, Number 1, March 2014
Büyüsel Düşünce Ölçeğinin
Psikometrik Özelliklerinin
Liseye Devam Eden
Ergenlerde İncelenmesi
Zekeriya Çam1,
Sedef Seydooğulları2,
Müge Artar3
1
Araşt. Gör.,
3
Doç. Dr., Ankara Üniversitesi Eğitim
Bilimleri Fakültesi, Eğitimde Psikolojik Hizmetler
Bölümü, Ankara - Türkiye
2
Psikolojik Danışman, Cahit Elginkan Anadolu Lisesi,
Kocaeli - Türkiye
Araştırma / Research
ÖZET
Büyüsel düşünce ölçeğinin psikometrik özelliklerinin liseye devam eden ergenlerde
incelenmesi
Amaç: Bu araştırmanın amacı, daha önce üniversite öğrencileri ile geçerlilik ve güvenilirlik çalışması yapılan
Büyüsel Düşünce Ölçeği’nin (BDÖ) liseye devam eden ergenlerde psikometrik özelliklerini belirlemektir.
Yöntem: Araştırmaya 2011-2012 eğitim öğretim yılında Kocaeli il merkezindeki Anadolu Lisesinde ve genel
liselerde öğrenim gören 422 öğrenci katılmıştır. Katılımcıların 222’si (%52.6) kız ve 200’ü (%47.4) erkektir.
Katılımcılara BDÖ ve Akılcı Olmayan İnanç Ölçeği Ergen Formu (AOİÖ-EF) uygulanmıştır. Uygulanan ölçeklerin
ardından, BDÖ’nin geçerlilik çalışması için doğrulayıcı faktör analizi ve güvenilirlik analizi için Cronbach alfa
katsayısı, %27 alt-üst grup yöntemi kullanılmıştır. Ölçeğin ayırt edici geçerlilik işlemi için ise AOİÖ-EF ile
korelasyon değeri hesaplanmıştır.
Bulgular: BDÖ için yapılan doğrulayıcı faktör analizi işleminin ardından, Yaklaşık Hataların Ortalama
Karekökü=0.039, Normlaştırılmamış Uyum İndeksi=0.90, Karşılaştırmalı Uyum İndeksi=0.91, Artan Uyum
İndeksi=0.91 ve Uyum İyiliği İndeksi=0.90 olarak hesaplanmıştır. Ayrıca, ölçek için hesaplanan iç tutarlılık
katsayısı ise, kız öğrenciler için α=0.80 ve erkekler için α=0.76 olarak elde edilmiştir. Ayırt edici geçerlilik
çalışmasında da akılcı olmayan inançlar ile büyüsel düşünce arasında r=0.11 düzeyinde bir ilişki elde edilmiştir.
Sonuç: Çalışmadan elde edilen geçerlilik ve güvenilirlik analizi bulguları, BDÖ’nin ergenlerde büyüsel düşünceyi
ölçmede geçerli ve güvenilir bir ölçek olduğunu ortaya koymuştur. Buna dayanarak, konu ile ilgili olarak
ergenlerle yapılacak çalışmalarda bu ölçeğin yeterli olduğu söylenebilir.
Anahtar kelimeler: Büyüsel düşünce, doğrulayıcı faktör analizi, geçerlilik, güvenilirlik
ABSTRACT
Psychometric properties of the magical ideation scale in high school adolescents
Objective: The validity and reliability studies of the Magical Ideation Scale (MIS) have already been
conducted among university students. The purpose of this study was to define the psychometric properties
of the MIS among adolescents attending high school.
Method: Four hundred twenty two high school students attending an Anatolian High School and classical
high schools within Kocaeli city center during the education year 2011-2012 participated in this research.
Among the participants 222 (52.6%) were female and 200 (47.4%) were male. The average age of the
students was 15.68±0.67. The participants were administered MIS and Irrational Belief Scale Adolescent Form
(IBS-A). For the confirmatory factor analysis and reliability analysis, Cronbach alpha coefficient 27% sub-upper
group method was used for the validation of the MIS. For the discriminant validity transaction of the scale,
the correlation value was calculated with the IBS-A.
Findings: After the confirmatory factor analysis transaction, Root Mean Square Error of Approximation
(RMSEA) was found as 0.039; Non-normed Fit Index (NNFI) was calculated as 0.90; Comparative Fit Index (CFI)
was calculated as 0.91; Incremental Fit Index (IFI) was found as 0.91; and Goodness of Fit Index (GFI) was
found as 0.90. Besides, the internal consistency coefficient was found as α=0.80 for female students and
α=0.76 for male students. In the discriminant validity study, the level of relation between the irrational
beliefs and magical ideation was calculated as r=0.11.
Conclusion: The validity and reliability analysis findings obtained from the study revealed that the MIS was
a valid and reliable scale in measuring the magical ideation. Based on those findings, it may be stated that
this scale would be sufficient in the studies to be conducted on the adolescents.
Key words: Magical ideation, confirmatory factor analysis, validity, reliability
Düşünen Adam The Journal of Psychiatry and Neurological Sciences 2014;27:34-42
DOI: 10.5350/DAJPN2014270105
Yazışma adresi / Address reprint requests to:
Araşt. Gör. Zekeriya Çam,
Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi,
Eğitimde Psikolojik Hizmetler Bölümü, 06590,
Ankara - Türkiye
Telefon / Phone: +90-312-363-3350/7103
Faks / Fax: +90-312-363-6145
Elektronik posta adresi / E-mail address:
zekeriyacam@gmail.com
Geliş tarihi / Date of receipt:
12 Aralık 2012 / December 12, 2012
Kabul tarihi / Date of acceptance:
3 Ocak 2013 / January 3, 2013
35
Çam Z, Seydooğulları S, Artar M
Düşünen Adam The Journal of Psychiatry and Neurological Sciences, Volume 27, Number 1, March 2014
GİRİŞ
Birçok araştırmacı uzun yıllardır büyüsel düşünce
olarak isimlendirilen akılcı olmayan düşünce şekil-
leri üzerinde çalışmalarını sürdürmektedir. Büyüsel
düşüncenin, tehlikenin algılandığı durumda aktive olan
varlıkbilimsel inanışın ilkel bir hali olduğu öne sürül-
mektedir (1,2). Büyüsel düşünce psikanalitik açıdan ilk
kez Freud tarafından, “Totem ve Tabu” adlı kitabında
açıklanmıştır. Freud, büyüsel düşüncenin insanların
önemli sayılmayan spekülatif garipliklere maruz kalma
eğilimini yansıttığını ve bunun sonucunda insanların
kendi evrensel sistemlerini yarattıklarını ifade etmiştir
(3).
Büyüsel düşünce, ruhsal/sembolik ve fiziksel/maddi
gerçeklik arasındaki alışılmış sınırların geçirgenliği ola-
rak değerlendirilmektedir. Büyüsel düşünce kavramı,
gündelik yaşama dair nedensel ilişki içinde bulunma-
yan, ancak içinde nedenselliği barındırabilen olayların
yarı ciddi bir şekilde değerlendirilmesi olarak tanımlan-
maktadır (4). Doğaüstü inanışlar, gaipten sesler duyma,
astroloji, telepati ve ruhların etkisine inanmak gibi
durumlar büyüsel düşünceye örnek olarak verilebilir (5).
Büyüsel düşünce, şizotipal kişilik bozukluğunun
belirtileri arasında yer aldığı gibi, şizofreniye yatkınlığın
da bir göstergesi olarak kabul edilmektedir (6). Dünya
Sağlık Örgütü’nün Ruhsal ve Davranışsal Bozukluklar
Sınıflandırması’nda (ICD-10), “Şizofreni”yle aynı başlık
altında yer alan ve şizotipal kişilik bozukluğu taşıyan
bireylerin özellikleri sıralanırken, bu kişilerin, büyüsel
düşünceye yatkın oldukları ifade edilmektedir (7).
DSM-IV’de de, şizotipal kişilik bozukluğunun belirtileri
listesinde yer alan büyüsel düşünce, bu yönüyle şizoti-
pal kişilik bozukluğunun alt boyutu olarak değerlendi-
rilmektedir (3).
İnsanların sergilediği bazı ritüelistik davranışlar,
araştırmacıları, büyüsel düşünceyi, bünyesinde takıntılı
düşünce ve eylemleri barındıran obsesif kompulsif
bozukluk (OKB) açısından da incelemeye yöneltmiştir.
Söz konusu ilişkiyi açıklamaya yönelik çok sayıda araş-
tırma vardır (1,2,8-10). Araştırma sonuçlarına göre, kişi-
nin kendisi ve başkalarıyla ilgili özel korkularını içeren
takıntılı kontrol etme davranışı ve batıl inançlar şeklinde
görülen büyüsel düşüncenin OKB ile yakından ilişkisi
vardır. OKB olan bireylerin yüksek düzeyde paranoya,
algısal yanılsama, büyüsel düşünce ve düşünce-eylem
kaynaşmasına sahip oldukları ifade edilmektedir (8).
Eckblad ve Chapman’a (6) göre büyüsel düşünce,
kişinin kavramlarla ilgili yaşadığı, bulunduğu kültür
tarafından kabul edilmeyen nedensellik ilişkileri kurma-
sıdır. Atbaşoğlu ve arkadaşları (7), kişinin böyle bir ola-
sılığa ilişkin öznel yaşantısının önemi üzerinde durmuş-
lardır. Onlara göre, bir düşüncenin büyüsel nitelikte
olup olmadığına karar verebilmek için kişinin kültürel
özelliklerinin bilinmesi gerekmektedir. Kültürel nitelik-
lere vurgu yapan bu düşünceye ek olarak, Moulding ve
Kyrios (9) büyüsel düşüncenin kaynağının kişinin çevre-
yi kontrol etme isteği ile algıladığı kontrol arasındaki
çelişki olduğunu öne sürmekte ve büyüsel düşüncenin
kültür ve çevreden bağımsız olmadığı görüşünü destek-
lemektedirler. Yine nazara ve bazı nesnelerin uğur getir-
diğine inanma, nesneler arası enerji geçişi olduğunu
düşünme gibi inanışlarda biyolojik faktörlerin etkisi de
araştırmacıların üzerinde durduğu noktalardan birisidir
(10).
Yaşamın erken dönemlerinde büyüsel düşüncenin
ürünü olan bazı ritüeller çocuklara, belirsizlik durumun-
da hissedilen korku ve anksiyete durumunda kontrol
duygusu sağlar. Küçük yaşlardan itibaren görülen ritüel-
lerin yaklaşık 4 yaş civarındaki çocuklarda tehlike ve
belirsizlik anksiyetesiyle ilgili olduğu belirtilmektedir.
Bununla beraber, ilerleyen yaşlarda büyüsel düşünce-
nin azaldığı, fakat tamamen ortadan kalkmadığı vurgu-
lanmaktadır (2).
Klinik çalışmalara ek olarak, literatürde, çocuklar ve
üniversite öğrencileri gibi klinik dışı örneklemlerle yürü-
tülen ve büyüsel düşünceyi değerlendirmeye yönelik
psikometrik çalışmalar yapılmıştır (4,6,7,11). Söz konu-
su çalışmalarda, büyüsel düşünceyi değerlendirmek için
geliştirilen farklı ölçme araçlarına rastlanmaktadır.
Ergenlerde ve çocuklarda büyüsel düşüncenin ölçülme-
sine yönelik Bolton ve arkadaşları (12) tarafından, 30
sorudan oluşan “Büyüsel Düşünce Anketi” geliştirilmiş-
tir. Konuya ilişkin yaygın olarak kullanılan diğer bir ölç-
me aracı da Eckblad ve Chapman (6) tarafından gelişti-
rilen “Büyüsel Düşünce Ölçeği”dir. Söz konusu ölçeğin
Türkçe formunun üniversite öğrencilerindeki geçerlilik
ve güvenilirlik çalışması ise Atbaşoğlu ve arkadaşları (7)
36 Düşünen Adam The Journal of Psychiatry and Neurological Sciences, Volume 27, Number 1, March 2014
Büyüsel düşünce ölçeğinin psikometrik özelliklerinin liseye devam eden ergenlerde incelenmesi
tarafından yapılmıştır. Yapılan çalışmada tespit edilen
büyüsel düşünce eğiliminin kadınlarda erkeklerden
daha yüksek olduğu yönündeki bulgu dikkat çekicidir.
Kadınlarda şizotipal özelliklerin dindarlıkla ilişkili olma-
dığı, ancak erkeklerde dini inancın güçlülüğü, duygusal
bağ ve dini düşünce sıklığı ile ilişkili olduğu da araştır-
manın sonuçlarındandır.
Yetişkinlerde büyüsel düşünce ile bilimsel düşünce-
nin bir arada varolması araştırmacıların üzerinde durdu-
ğu konulardan bir diğeridir. Bu durum, yetişkinlerin
herhangi bir belirsizliği ya da tehlikeyi algıladıkları
zamanlarda, büyüsel düşünceyle ve bunun devamı olan
bazı ritüellerle, durum üzerinde kontrol sağladıklarına
ilişkin inançlarını harekete geçirdikleri şeklinde açıklan-
maktadır (2). Yani, bu tarz bir düşünce şekli, bireylere,
belirsiz olduğuna inandıkları durumları açıklama ve
kontrol etme fırsatı vermektedir (3).
Büyüsel düşünceyle ilgili olarak yabancı literatürde
pek çok araştırmaya rastlanmakla birlikte (1,2,5,6),
Türkiye’de yapılan sınırlı sayıda araştırmalardan biri
Yorulmaz ve arkadaşlarının (13) araştırmasıdır. Yazarlar,
çalışmalarında OKB’de büyüsel düşünceyi incelemişler-
dir. Diğer bir araştırma da, daha önce bahsedildiği gibi,
Atbaşoğlu ve arkadaşlarının (7) çalışmasıdır.
Araştırmacılar BDÖ’nün Türkçe formunu üniversite
öğrencileri için geliştirmişlerdir. Türkçe literatürde
büyüsel düşünce için belirtilen ölçeğin dışında, mevcut
başka bir ölçme aracına rastlanmamıştır. Bu sınırlılıktan
hareketle, ergenlerde büyüsel düşünceyi belirlemek için
bir ölçme aracına gereksinim olduğu söylenebilir.
Bu araştırmanın temel amacı Eckblad ve Chapman
(6) tarafından geliştirilen, Atbaşoğlu ve arkadaşları (7)
tarafından Türkçeye uyarlanan BDÖ’nün ergenlerden
oluşan bir grupta psikometrik özelliklerinin belirlenme-
sidir. Ergenlik dönemi dünyaya dair karmaşık ve ileri
çıkarsamaların gelişim gösterdiği bir dönem olarak bilin-
mektedir. Araştırmacılar, bu dönemde ergenlerin kul-
landıkları akıl yürütme becerisinin mantıksal problem
çözümünü kolaylaştırdığını ifade etmektedirler (14). Bu
beceri ergen tarafından hem karşılaştığı problem durum-
larında hem de çeşitli tartışma ortamlarında kullanılır.
Ergenin başkalarının görüşlerini sorgulamadan kabul
etmemesinin temelindeki bu özellik, onun bilişsel yete-
neğindeki gelişmenin göstergesidir (15). Bilişsel
alandaki bu gelişime ek olarak, yine bilindiği üzere
ergenlik dönemi çeşitli toplumsal kural ve değerlerin
sorgulandığı, toplumsal kurallar ve değerler açısından
mantıklı gelmeyenin reddedildiği bir süreç olarak tanım-
lanmaktadır (14).
Ancak, ergenlerin bazı belirsizlik durumlarında
yetişkinler tarafından başvurulan nazara inanma, bazı
sayıların uğuruna ya da uğursuzluğuna inanma gibi
büyüsel düşünceye ilişkin öğelere sahip olmaları, ergen-
lerde büyüsel düşünce biçiminin ele alınmasını gerekli
kılmaktadır. Ancak bu konuda yapılabilecek çalışmalar-
da, büyüsel düşünceyi belirlemek için kullanılacak bir
ölçme aracına rastlanmamaktadır. Türkçe literatürde var
olan tek ölçme aracının da üniversite öğrencilerine
yönelik olması, ergenler üzerinde gerçekleştirilebilecek
olan çalışmaları sınırlandırmaktadır. Literatürde yukarı-
da belirtilen sınırlılıktan hareketle, daha önce üniversite
öğrencileri üzerinde uyarlama, geçerlilik ve güvenilirlik
analizleri yapılan BDÖ’nün liseye devam eden ergen
grubundaki psikometrik niteliklerinin belirlenmesi
amaçlanmıştır. Bu çalışmanın diğer bir amacı ise, konu
ile ilgili olarak ergenlerle yapılacak çalışmalara bir ölçme
aracı kazandırmaktır.
YÖNTEM
Katılımcılar
Araştırmanın katılımcıları, 2011-2012 eğitim öğre-
tim yılında Kocaeli il merkezindeki Anadolu Lisesi ve
genel liselerde öğrenim gören ve çalışmaya gönüllü ola-
rak katılan toplam 422 öğrenciden oluşmaktadır.
Katılımcıların 222’si (%52.6) kız ve 200’ü (%47.4) erkek
öğrencilerden oluşmaktadır. Katılımcıların yaş ortala-
maları 15.68±0.67’dir. Katılımcıların 179’u (%42.4)
genel liseye, 243’ü (%52.1) Anadolu lisesine devam
etmektedir. Son olarak, araştırmadaki katılımcıların
202’si (%47.9) 9. sınıfta ve 220’si (%52.1) ise 10. sınıfta
öğrenim görmektedir.
Ölçekler
Araştırmada katılımcıların demografik bilgilerini
belirlemek için araştırmacılar tarafından hazırlanan
37
Çam Z, Seydooğulları S, Artar M
Düşünen Adam The Journal of Psychiatry and Neurological Sciences, Volume 27, Number 1, March 2014
kişisel bilgi formu, büyüsel düşünceyi ölçmeye yönelik
Atbaşoğlu ve arkadaşları (7) tarafından Türkçeye uyarla-
ması yapılan BDÖ ve Türküm ve arkadaşları (16) tara-
fından geliştirilen Akılcı Olmayan İnanç Ölçeği’nin
Ergen Formu kullanılmıştır.
Büyüsel Düşünce Ölçeği (BDÖ): Eckblad ve
Chapman (6) tarafından geliştirilen BDÖ toplamda 30
maddeden oluşmakta olup, gençlerde ileride ortaya çık-
ması muhtemel psikotik olayları yordamak amacıyla
geliştirilmiştir. Ölçekte yer alan toplam 30 madde, doğ-
ru-yanlış biçiminde puanlanmaktadır. Ölçekte yer alan
7 madde tersten puanlanmakta (M7, M12, M13, M16,
M18, M23, M24), diğer 23 maddenin puanlanması ise
düz yapılmaktadır. Buna bağlı olarak, ölçekten alınabi-
lecek yüksek puanlar büyüsel düşüncenin yüksek oldu-
ğunu, düşük puanlar ise büyüsel düşüncenin düşük
olduğuna işaret etmektedir. Türkçeye uyarlama çalış-
ması kapsamında Atbaşoğlu ve arkadaşları (7) tarafın-
dan gerçekleştirilen güvenilirlik analizlerinde, ölçeğin
Cronbach alfa katsayısı 0.78 olarak hesaplanmıştır.
Akılcı Olmayan İnanç Ölçeği Ergen Formu
(AOİÖ-EF): AOİÖ-EF 16 maddeden oluşan ve her bir
maddeye verilebilecek “hiç uygun değil” (1 puan), “pek
uygun değil” (2 puan), “kararsızım” (3 puan), “oldukça
uygun” (4 puan) ve “tamamen uygun” (5 puan) şeklinde
verilebilecek cevaplardan oluşan beşli Likert tipi bir
ölçektir. Ölçekten alınan puanın yükselmesi, bireylerin
akılcı olmayan inanç düzeyinin de yüksek olduğunu
göstermektedir. Ölçeğin güvenilirlik çalışması kapsa-
mında, iki yarı test korelasyonu ve iç tutarlılık katsayısı
hesaplanmıştır. Güvenilirlik çalışmasından elde edilen
bulgulara göre, iki yarı korelasyon katsayısı 0.69, ölçe-
ğin Cronbach alfa iç tutarlılık katsayısı ise 0.70 olarak
bulunmuştur (16).
İşlem
Araştırmanın verileri toplanırken, katılımcıların araş-
tırmaya gönüllü olmaları dikkate alınmış ve araştırmaya
katılımda gönüllü olan kişilerden veriler toplanmıştır.
Araştırmacı, çalışmanın amacı ve yapılacak uygulama
konusunda genel bir bilgilendirme yaptıktan sonra,
gönüllü olan öğrencilerden yazılı onam izinlerini almış-
tır. Araştırmanın katılımcılarına herhangi bir ücret öden-
memiş ve veriler, okulda derslerin bitiminin ardından
araştırmacılar tarafından toplanmıştır. Buna ek olarak,
ölçek üzerinde herhangi bir çeviri ya da uyarlama işlemi
gerçekleştirilmemiştir.
İstatistiki Analiz
Örneklemde yer alan katılımcıların özelliklerine
yönelik olarak tanımlayıcı istatistikler hesaplanmıştır.
Bununla beraber, BDÖ için öncelikle SPSS programı ara-
cılığıyla Cronbach alfa iç tutarlılık katsayısı, madde top-
lam korelasyon değerleri hesaplanmıştır. Ayrıca, ölçeğin
ergenlerdeki psikometrik niteliklerini ortaya koymak için
LISREL programı ile doğrulayıcı faktör analizi işlemi ger-
çekleştirilmiştir. Doğrulayıcı faktör analizi işlemi ile
ölçek için model uyum iyiliği katsayıları hesaplanmıştır.
BULGULAR
Güvenilirlik ve Madde Analizleri
Ölçek için ilk aşamada Cronbach alfa iç tutarlılık kat-
sayısı hesaplanmıştır. Ölçek için hesaplanan alfa değeri
0.78 olarak elde edilmiştir. Ayrıca kız ve erkekler için de
ayrı ayrı tutarlılık katsayısı hesaplanmıştır. Buna daya-
lı olarak, ölçeğin kızlar için hesaplanan alfa değeri 0.80,
erkekler için hesaplanan alfa değeri ise 0.76 olarak
bulunmuştur. Bununla beraber, ölçek için madde anali-
zi işlemi gerçekleştirilmiş ve madde-toplam korelasyon
değerleri hesaplanmıştır. Elde edilen madde-toplam
korelasyon değerleri Tablo 1’de verilmiştir.
Madde analizi işleminde, ölçek maddelerinin madde-
toplam korelasyon değerleri hesaplanmıştır. Hesaplanan
değerlere bakıldığında, 6 maddenin (M1, M12, M13,
M16, M23, M24) madde-toplam korelasyon değerinin
0.20’nin altında olduğu görülmektedir. Madde analizi
kapsamında ölçek için %27 alt ve üst grup işlemi gerçek-
leştirilmiştir. Bu bağlamda elde edilen t değerinin istatis-
tiksel açıdan anlamlı olduğu görülmüştür [(Üst
Grup=17.87; Alt Grup= 5.48), t (226)=38.651; p<0.01].
Elde edilen t değerinin istatistiksel açıdan anlamlı olması
ölçeğin güvenirliğine bir kanıt olarak değerlendirilebilir.
38 Düşünen Adam The Journal of Psychiatry and Neurological Sciences, Volume 27, Number 1, March 2014
Büyüsel düşünce ölçeğinin psikometrik özelliklerinin liseye devam eden ergenlerde incelenmesi
Doğrulayıcı Faktör Analizi
BDÖ’nün özgün formunun tek boyutlu yapısının
ergenlerde incelenmesi amacıyla, LISREL programı yardı-
mıyla, ölçek için doğrulayıcı faktör analizi işlemi gerçek-
leştirilmiştir. Doğrulayıcı faktör analizi işleminin ardın-
dan uyum indekslerine (ki-kare/sd, GFI, CFI, IFI, NNFI ve
RMSEA) bakılarak ölçeğin uyum iyiliği değerlendirilmiş-
tir. Bu bağlamda elde edilen ki-kare uyum istatistiği
anlamlı bulunmuştur (χ2=666,702; SD=405; χ2/SD=1.65).
Ki-kare değerinin serbestlik derecesine bölümünün 5’ten
küçük olması durumunda modelin kabul edilebilir
olduğu, 3’ten küçük olması durumunda ise modelin iyi
uyum gösterdiği ifade edilmektedir (17,18). Buna ek ola-
rak, ölçeğin diğer uyum indekslerinden elde edilen değer-
ler ise şu şekildedir: Yaklaşık Hataların Ortalama Kare
Kökü (RMSEA)=0.039, Normlaştırılmamış Uyum İndeksi
(NNFI)=0.90, Karşılaştırmalı Uyum İndeksi (CFI)=0.91,
Artan Uyum İndeksi (IFI)=0.91 ve Uyum İyiliği İndeksi
(GFI)=0.90. Bunların yanı sıra, ölçeğin ayırt ediciliğini
sınamak amacıyla, BDÖ ile AOİÖ-EF’nın korelasyon
değeri hesaplanmıştır. Bu işlemin ardından hesaplanan
korelasyon değerinin düşük, ancak istatistiksel açıdan
anlamlı olduğu görülmüştür (r=0.11, p<0.05).
Tablo 1: Büyüsel Düşünce Ölçeğine ait madde-toplam korelasyon değerleri
Maddeler
Düzeltilmiş madde-
toplam korelasyon
değerleri
Madde çıkartılınca
oluşan Cronbach alfa
değeri
Maddeler
Düzeltilmiş madde-
toplam korelasyon
değerleri
Madde çıkartılınca
oluşan Cronbach alfa
değeri
Madde 1 0.17 0.77 Madde 16 0.08 0.78
Madde 2 0.26 0.77 Madde 17 0.42 0.76
Madde 3 0.25 0.77 Madde 18 0.19 0.77
Madde 4 0.32 0.77 Madde 19 0.35 0.77
Madde 5 0.26 0.77 Madde 20 0.37 0.76
Madde 6 0.24 0.77 Madde 21 0.34 0.77
Madde 7 0.30 0.77 Madde 22 0.32 0.77
Madde 8 0.41 0.76 Madde 23 0.07 0.78
Madde 9 0.32 0.77 Madde 24 0.11 0.78
Madde 10 0.20 0.77 Madde25 0.39 0.76
Madde 11 0.37 0.77 Madde 26 0.26 0.77
Madde 12 0.19 0.77 Madde 27 0.36 0.76
Madde 13 0.18 0.77 Madde 28 0.27 0.77
Madde 14 0.32 0.77 Madde 29 0.29 0.77
Madde 15 0.41 0.76 Madde 30 0.47 0.76
Tablo 2: Doğrulayıcı faktör analizi sonuçları
Ölçek Maddeleri Standartlaştırılmış
Yükler t-değeri R2Ölçek Maddeleri Standartlaştırılmış
Yükler t-değeri R2
Madde 1 0.21 3.92 0.08 Madde 16 0.06 1.11* 0.03
Madde 2 0.30 5.65 0.11 Madde 17 0.52 10.37 0.25
Madde 3 0.30 5.61 0.13 Madde 18 0.22 4.09 0.11
Madde 4 0.37 7.11 0.18 Madde 19 0.42 8.12 0.20
Madde 5 0.29 5.41 0.13 Madde 20 0.44 8.51 0.22
Madde 6 0.29 5.54 0.10 Madde 21 0.39 7.45 0.19
Madde 7 0.33 6.34 0.12 Madde 22 0.37 7.13 0.18
Madde 8 0.47 9.28 0.20 Madde 23 0.08 1.42* 0.03
Madde 9 0.35 6.66 0.17 Madde 24 0.09 1.62* 0.04
Madde 10 0.25 4.70 0.12 Madde25 0.45 8.77 0.22
Madde 11 0.44 8.56 0.16 Madde 26 0.28 5.22 0.12
Madde 12 0.19 3.60 0.09 Madde 27 0.41 8.04 0.20
Madde 13 0.16 3.01 0.08 Madde 28 0.30 5.70 0.15
Madde 14 0.37 7.07 0.15 Madde 29 0.37 7.17 0.17
Madde 15 0.46 9.13 0.21 Madde 30 0.55 11.19 0.27
*p>0.05, R2: Yordama katsayısı, t:Parametre değerlerinin anlamlılık değeri
39
Çam Z, Seydooğulları S, Artar M
Düşünen Adam The Journal of Psychiatry and Neurological Sciences, Volume 27, Number 1, March 2014
Doğrulayıcı faktör analizinden elde edilen sonuçlar
incelendiğinde, ölçekteki üç maddenin t değerlerinin
anlamlı olmadığı ve bu maddelerin ölçekte ters kodla-
nan maddeler olduğu görülmektedir. Bu maddeler;
Madde 16, Madde 23 ve Madde 24’tür (Tablo 2).
TARTIŞMA
Bu araştırmada BDÖ’nün liseye devam eden ergen-
lerdeki psikometrik nitelikleri incelenmiştir. Türkçe lite-
ratürde ergenlerde büyüsel düşünceyi ölçmek üzere
geliştirilmiş herhangi bir ölçme aracına rastlanmamıştır.
Bu anlamda söz konusu çalışmada, daha önce üniversi-
te öğrencileri üzerinde geçerlilik güvenilirlik özellikleri
araştırılan ölçme aracının, bu kez liseye devam eden
ergenlerdeki psikometrik nitelikleri araştırılmıştır. Bu
amaçla öncelikle ölçek için madde analizleri gerçekleşti-
rilmiştir. Yapılan madde analizi işleminde ölçeğin, mad-
de-toplam korelasyon değerleri, %27’lik alt üst grup
farkları ve Cronbach alfa iç tutarlılık katsayısı hesaplan-
mıştır. Buna ek olarak, ölçeğin tek faktörlü özgün for-
munun ergenlerde de benzer bir özellik taşıyıp taşıma-
dığı doğrulayıcı faktör analizi işlemi ile gerçekleştiril-
miştir. Ölçeğin ayırt edici geçerliğini sınamak için ise,
AOİÖ-EF ile korelasyon değerlerine bakılmıştır.
Bu çalışmada ölçek için yapılan güvenilirlik analizle-
rinde, hem ölçeğin toplam alfa değeri hem de kız ve
erkek katılımcılar için ayrı ayrı hesaplanan alfa değerle-
rinin, hem ölçeğin İngilizce olan özgün formu için hem
de üniversite öğrencileri için uyarlama çalışması yapılan
formu için benzer nitelikler taşıdığı görülmüştür (6,7).
Buna dayalı olarak, BDÖ’nün yetişkinler için geliştiril-
miş ve Türk kültürüne uyarlamış formunun, Türk örnek-
lemindeki ergenler için de geçerli ve güvenilir bir ölçek
olduğu söylenebilir. Ayrıca, ölçeğin Türkçe uyarlama
çalışmasında da, benzer şekilde, ölçekteki 6 maddenin
madde toplam korelasyon değerinin 0.20’nin altında
olduğu bulunmuştur (7). Bu maddelerden biri hariç
(Madde 1), diğer maddeler ters puanlanan maddelerdir.
Literatürde bazı ölçek geliştirme çalışmalarında da ben-
zer şekilde ters puanlanan maddelerin bir faktör altında
toplandıkları ya da ayrı bir faktör oluşturdukları ifade
edilmektedir (19,20). Ölçekte yer alan bu maddelerin
düşük korelasyon değerine sahip olması, ölçek
geliştirme çalışmalarında rastlanan bu duruma bağlana-
bilir. Buna ek olarak, ölçekte yer alan üç maddenin
(M16, M23, M24) t-değeri istatistiksel açıdan anlamlı
bulunmamıştır. Türkçeye uyarlamanın yapıldığı ilk
çalışmada ise, bu maddelerden ikisinin (M16, M24)
çalıştığı, birinin ise (M23) çalışmadığı sonucuna ulaşıl-
mıştır (7). Bu maddeler incelendiğinde, madde ifadeleri-
nin olumsuz olduğu, diğer bir deyişle bu maddelerin
tersten puanlandığı görülmektedir. Bunun yanı sıra,
madde içerikleri incelendiğinde ise anlam bakımından
bu maddelerin ergenler tarafından anlaşılmadığı söyle-
nebilir. Bunun sonucunda da maddelerin t-değerlerinin
istatistiksel açıdan anlamlı çıkmadığı düşünülebilir.
Ölçeğin farklı kültürlerde ve farklı örneklemlerde
kullanıldığı çalışmalarda ise Cronbach alfa iç tutarlılık
katsayısı 0.84 (21), 0.81 (22), 0.87 (23) olarak hesaplan-
mıştır. Ölçek için Türk örnekleminde hesaplanan güve-
nilirlik katsayılarının bu değerlere yakın, ancak yine de
bu değerlerden düşük olduğu söylenebilir. Bu durum,
çalışmaların yapıldığı örneklem yapısına ve kültüre bağ-
lanabilir.
Doğrulayıcı faktör analizi işlemi ile ölçeğin yapı geçer-
liliği yeniden hesaplanmıştır. Bu işlemlerin ardından elde
edilen uyum indekslerinin (RMSEA, GFI, CFI gibi), ölçe-
ğin ergenlerde büyüsel düşünceyi ölçmede geçerli ve
güvenilir bir ölçek olduğunu gösterdiği ifade edilebilir.
Doğrulayıcı faktör analizi kapsamında hesaplanan ki-kare
değerinin serbestlik derecesine bölünmesiyle elde edilen
değer, modelin iyi uyum gösterdiğine işaret etmektedir.
Bu değerin 5’ten küçük olması durumunda modelin
kabul edilebilir olduğu bildirilmektedir (17,18). RMSEA
değerinin 0.10’dan küçük olmasının modelin kabul edile-
bilirliği için yeterli olduğu belirtilmektedir (17). Elde edi-
len RMSEA değerinin 0.039 olarak hesaplanması mode-
lin iyi uyum gösterdiğinin bir kanıtı olarak değerlendirile-
bilir. Diğer uyum indeksleri olan NNFI, CFI, IFI ve GFI
değerlerinin 0.90’ın üzerinde olması modelin iyi uyum
gösterdiğinin bir kanıtı olarak değerlendirilmektedir (18).
Ölçek için hesaplanan uyum indeksi değerleri;
NNFI=0.90, CFI=0.91, IFI=0.91 ve GFI=0.90 olarak
hesaplanmıştır. Bu verilere dayalı olarak, modelin bu açı-
lardan da iyi uyum gösterdiği söylenebilir. Buna ek ola-
rak, ölçekte yer alan üç maddenin t-değeri istatistiksel açı-
dan anlamlı bulunmamış ve bu maddelerin
40 Düşünen Adam The Journal of Psychiatry and Neurological Sciences, Volume 27, Number 1, March 2014
Büyüsel düşünce ölçeğinin psikometrik özelliklerinin liseye devam eden ergenlerde incelenmesi
standartlaştırılmış yük değerlerinin diğer maddelere göre
düşük olduğu görülmüştür. Bu durum, ölçekteki madde-
lerin ters kodlanmasına bağlanabilir (19,20). Ayrıca, ölçe-
ğin Türk örneklemine uyarlandığı ilk çalışmada doğrula-
yıcı faktör analizi işleminin gerçekleştirilmemiş olması,
bu türden çalışmalara bir gereksinim olduğunun bir işare-
ti sayılabilir. Bu çalışmada ise doğrulayıcı faktör işlemi
yapılarak, bu sınırlılığın giderilmesi amaçlanmıştır.
Ölçeğin ayırt edici geçerlilik çalışmasında kullanılan
AOİÖ-EF ile BDÖ arasında r=0.11 düzeyinde anlamlı
bir ilişki elde edilmiştir. Bu durum, büyüsel düşünce ve
akılcı olmayan inançların yapısal bakımdan birbirlerin-
den farklı olduklarına dair bir bulgu olarak değerlendiri-
lebilir. Literatürde akılcı olmayan inanç kavramı, kişinin
engelleyici ya da özyıkıcı düşünce veya duygularının
yaşamını ve mutluluğunu önemli ölçüde engellemesi
olarak adlandırılmaktadır. Buna ek olarak, akılcı olma-
yan inançların toplumsal ilişkileri engelleyici bir rolü
olduğu da vurgulanmaktadır (24). Büyüsel düşünce kav-
ramı ise doğaüstü inanışlar, gaipten sesler duyma, tele-
pati ve ruhların etkisine inanma gibi durumları içinde
barındırmaktadır (5). Buna bağlı olarak, her iki düşünce
biçiminin birbirinden farklı nitelikler olduğu söylenebi-
lir. Ek olarak, AOİÖ-EF’de yer alan maddeler incelendi-
ğinde, bu maddelerin içerik açısından da BDÖ’den fark-
lılıklar taşıdığı görülebilir. Ölçek içindeki maddeler,
daha çok gündelik yaşama dair gerçekçi olmayan sosyal
ve kişisel beklentileri içermektedir. Belirtilen bu noktalar
her iki kavramın içerik bakımından birbirlerinden farklı
olduğunu göstermektedir. Bu durum, her iki ölçek
arasındaki korelasyon değerinin düşük çıkmasına bir
gerekçe olarak değerlendirilebilir.
OKB’de büyüsel düşüncenin rolünün vurgulandığı
çalışmalara literatürde sıkça rastlanmaktadır (26-29). Bu
bağlamda, özellikle ergenlerde büyüsel düşüncenin
ölçülmesine yönelik bir ölçme aracına gereksinimin
olduğu söylenebilir. Buna dayalı olarak, ergenlerde
OKB’nin değerlendirilmesinde ölçeğin bu formunun
işlevsel olabileceği düşünülebilir.
Belirtilen olumlu yönlerinin yanı sıra, bu çalışma
kendi içerisinde bazı sınırlıklıları barındırmaktadır.
Öncelikle bu çalışmanın verilerinin klinik dışı bir örnek-
lemden elde edilmiş olması, bu çalışmanın bir sınırlılığı
olarak değerlendirilebilir. Ölçeğin sadece liseye devam
eden ergenler üzerinde uygulanması diğer bir sınırlılık
olarak düşünülebilir. Bundan sonraki çalışmalarda ölçe-
ğin lise öğrenimi dışındaki ergen gruplarına da uygulan-
ması yararlı sonuçlar doğurabilir. Son olarak, gerek
yetişkinlerde gerekse ergenlerde büyüsel düşüncenin
altında yatan temel bilişsel süreçlerin anlaşılmasına
yönelik kapsamlı çalışmaların yapılması, bu konunun
gelişimsel açıdan daha net anlaşılmasına katkı sunacak-
tır. Tüm bu sınırlılıklara karşın, BDÖ için bu çalışmada
elde edilen tüm bulgular bir arada değerlendirildiğinde,
ölçeğin Türk örneklemindeki ergenler için geçerli ve
güvenilir bir ölçek olduğu söylenebilir. Ancak, ölçeğin
ergenlerde kullanılması durumunda ölçek ifadelerinin
yeniden düzenlenmesi ya da çalışma grubundan alınan
geri bildirimlerle maddelerin revize edilmesi daha geçer-
li ve güvenilir sonuçlara imkan sağlayabilir.
KAYNAKLAR
1. Einstein DA, Menzies RG. Does Magical thinking improve
across treatment for obsessive-compulsive disorder? Behav
Change 2008; 25:149-155.
2. Simonds LM, Demetre JD, Read C. Relationships between
magical thinking, obsessive-compulsiveness and other forms of
anxiety in a sample of non-clinical children. Br J Dev Psychol
2009; 27:457-471.
3. Trimble J. Bear spends time in our dreams now: magical thinking
and cultural empathy in multicultural counselling theory and
practice. Couns Psychol Q 2010; 23:241-53.
4. Berenbaum H, Boden MT, Baker JP. Emotional salience,
emotional awareness, peculiar beliefs, and magical thinking.
Emotion 2009; 9:197-205.
5. Einstein D, Menzies R, Clare T, Drobny J, Helagadottir F. The
treatment of magical ideation in two individuals with obsessive
compulsive disorder. Cognitive Behaviour Therapist 2011; 4:16-29.
6. Eckblad M, Chapman J. Magical ideation as an indicator of
schizotypy. J Consult Clin Psychol1983; 51:215-225.
7. Atbaşoğlu E, Kalaycıoğlu C, Nalçacı E. Büyüsel Düşünce
Ölçeği’nin Türkçe formunun üniversite öğrencilerindeki geçerlilik
ve güvenirliği. Turk Psikiyatri Derg 2003; 14:31-41.
41
Çam Z, Seydooğulları S, Artar M
Düşünen Adam The Journal of Psychiatry and Neurological Sciences, Volume 27, Number 1, March 2014
8. Hutson M. Magical Thinking. Psychology Today 2008. http://
www.psychologytoday.com/articles/200802/magical-thinking.
Erişim tarihi 1.10.2012.
9. Moulding R, Kyrios M. Anxiety disorders and control related
beliefs: the exemplar of Obsessive-Compulsive Disorder (OCD).
Clinical Psychol Rev 2006; 26:573-583.
10. Reynolds CA, Raine A, Mellingen K, Venables PH, Mednick
SA. Three-factor model of schizotypal personality: invariance
across culture, gender, religious affiliation, family adversity, and
psychopathology. Schizophr Bull 2000; 26:603-618.
11. Thalbourne M, French CC. Paranormal belief, manic-
depressiveness, and magical ideation: a replication. Pers Individ
Dif 1995; 18:291-292.
12. Bolton D, Dearsley P, Madronal-Luque R, Baron-Cohen S.
Magical thinking in childhood and adolescents: development
and relation to obsessive compulsion. Br J Dev Psychol 2002;
20:479-494.
13. Yorulmaz A, İnözü M, Gültepe B. The role of magical thinking in
Obsessive-Compulsive Disorder symptoms and cognitions in an
analogue sample. J Behav Ther Exp Psychiatry 2011; 42:198-203.
14. Steinberg L. Adolescence. McGraw-Hill Companies, 2005.
15. Clark R, Delia J. The development of functional persuasive skills
in childhood and early adolescence. Child Dev 1976; 47:1008-
1014.
16. Türküm A, Balkaya A, Karaca E. Akılcı olmayan inanç ölçeğinin
lise öğrencilerine uyarlanması: Geçerlilik ve güvenilirlik
çalışmaları. Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Dergisi 2005;
3:77-83.
17. Yılmaz V, Çelik HE. Yapısal Eşitlik Modellemesi. Ankara: Pegem
Yayıncılık, 2009.
18. Hu L, Bentler PM. Cutoff criteria for fit indexes in covariance
structure analysis: Conventional criteria versus new alternatives.
Struct Equ Modeling 1999; 6:1-55.
19. Marsh H. Positive and negative global self-esteem: a substantively
meaningful distinction or artifactors? J Pers Soc Psychol 1996;
70:810-819.
20. Horan P, Distefano C, Motl R. Wording effects in self-esteem
scales: methodological artifact or response style? Struct Equ
Modeling 2003; 10:435-455.
21. Gross M, Silvia P, Vidal-Barrantes N, Kwapil T. Psychometric
properties and validty of short forms of the Wisconson
Schizotypy Scales in two large samples. Schizophr Res 2012;
134:267-272.
22. Unterrainer H, Huber H, Sorgo I, Collicut J, Fink A. Dimensions
of religious/spiritual well-being and schizotypal personality. Pers
Individ Dif 2011; 51:360-364.
23. Norman R, Davies F, Malla A, Cortese L, Nicholson I.
Relationship of obsessive-compulsive syptomatology to anxiety,
depression and schizotypy in a clinical population. Br J Clin
Psychol 1996; 35:553-566.
24. Ellis A. The biological basis of human irrationality. J Individ
Psychol 1976; 32:145-168.
25. Tolin D, Abramowitz J, Kozak M, Foa E. Fixity of belief,
perceptual aberrration, and magical ideation in obsessive-
compulsive disorder. J Anxiety Disord 2001; 15:501-510.
26. Helgadóttir F, Menzies R, Einstein D. Magical thinking and
obsessive-compulsive symptoms in Austrailia and Iceland: a
cross-cultural comparision. J Obsessive Compuls Relat Disord
2012; 1:216-219.
27. Lavender A, Shubert I, Silva P. Obsessive-compulsive beliefs and
magical ideation in etating disorders. Br J Health Psychol 2006;
45:331-342.
28. Einstein D, Menzies R. Magical thinking in obsesive-compulsive
disorder, panic disorder and the general community. Behav Cogn
Psychcother 2006; 34:351-357.
42 Düşünen Adam The Journal of Psychiatry and Neurological Sciences, Volume 27, Number 1, March 2014
Büyüsel düşünce ölçeğinin psikometrik özelliklerinin liseye devam eden ergenlerde incelenmesi
BÜYÜSEL DÜŞÜNCE ÖLÇEĞİ
Ölçek Maddeleri Doğru Yanlış
1. Bazı insanlar beni düşündüklerinde o insanların farkına varabiliyorum. ( ) ( )
2. İnsan olmadığıma dair anlık duygulara kapılırım. ( ) ( )
3. Zaman zaman kaldırım çizgilerine basmaktan korkarım. ( ) ( )
4. Sanırım, eğer istersem başkalarının düşüncelerini okumayı öğrenebilirim. ( ) ( )
5. Yıldız falları ve burçlar rastlantısal olamayacak kadar sık doğru çıkıyor. ( ) ( )
6. Evde kimse olmadığı halde, bazen eve geldiğimde eşyaların yerini değişmiş buluyorum. ( ) ( )
7. 13 ve 3 gibi sayıların özel güçleri yoktur.* ( ) ( )
8. Arasıra TV ya da radyo spikeri benim kendisini dinlediğimi biliyormuş gibi aptalca bir hisse
kapılmışımdır.
( ) ( )
9. Başka gezegenlerde yaşayanların dünyadaki olayları etkileyebileceklerini düşündüğüm
olmuştur.
( ) ( )
10. Bilim adamları bize UFO’lar konusundaki gerçeği açıklamıyorlar. ( ) ( )
11. Eşyaların düzenleniş şekliyle (örneğin bir vitrinde) bana mesajlar verildiği hissine kapılmışımdır. ( ) ( )
12. Rüyalarımın yalnızca benim aklımın ürünleri olduğundan asla şüphe etmedim.* ( ) ( )
13. Uğur eşyaları iyi şans getirmez.* ( ) ( )
14. Kasetlerimde bazen olan bazen olmayan sesler fark ettiğim olmuştur. ( ) ( )
15. Zaman zaman, tanımadığım insanların, ellerinin hareketleriyle uzaktan beni etkilediklerini
hissetmişimdir.
( ) ( )
16. Olaylar olmadan önce hemen hemen hiç rüyalarını görmem.* ( ) ( )
17. Bir kişinin yerini bir benzerinin aldığı hissine kapıldığım olmuştur. ( ) ( )
18. Sadece haklarında kötü düşünerek başkalarına zarar vermek mümkün değildir.* ( ) ( )
19. Bazen, göremediğim halde etrafımda bir kötülüğün varlığını hissediyorum. ( ) ( )
20. Bazen, belli insanlar bana dokunduğunda ya da baktığında enerji kazandığımı ya da
kaybettiğimi hissederim.
( ) ( )
21. Zaman zaman, tanımadığım insanların bana aşık olduğu düşüncesi aklımdan geçmiştir. ( ) ( )
22. Bazen, aklımdan geçenlerin gerçekte başka birinin düşüncesi olduğu hissine kapılmışımdır. ( ) ( )
23. Tanımadığım insanlarla tanıştırıldığımda, onları önceden tanımış olabileceğimi düşündüğüm
çok seyrektir.*
( ) ( )
24. Olağandışı bazı deneyimlerimi, reenkarnasyon (yeniden hayata dönme) teorisiyle açıklamak
olası gözükmüyor.*
( ) ( )
25. İnsanlar sıklıkla öyle garip davranıyorlar ki, insan onların bir deneyin parçası olduklarından
şüphe ediyor.
( ) ( )
26. Zaman zaman, negatif etkileri uzaklaştırmak için belli batıl hareketler yaparım. ( ) ( )
27. Bir şeyi sadece çok fazla düşünerek, gerçekleşmesine neden olabileceğimi hissetmişimdir. ( ) ( )
28. Ölülerin ruhlarının yaşayanları etkileyip etkilemediğini merak etmişimdir. ( ) ( )
29. Bazen bir profesörün konferansının özellikle benim için hazırlandığını hissetmişimdir. ( ) ( )
30. Zaman zaman, tanımadığım kişilerin düşüncelerimi okuduklarını hissetmişimdir. ( ) ( )
*Ters puanlanan maddeler.
ResearchGate has not been able to resolve any citations for this publication.
Article
Full-text available
Traditional lifeways and thoughtways of ethnocultural clients can impede the success of psychosocial interventions. Frequently hidden from the view of outsiders, traditional belief systems and practices are a source for explanations of various experiences ranging from occurrences of natural phenomena to the cause and treatment of physical and psychological conditions. Magical thinking as it's referred to in the psychiatric literature often is a source of many of the explanations. However, conventional mental health counsellors may view magical thinking as unrealistic and thus an obstruction to intervention. Given this consideration, magical thinking and its relevance for promoting cultural empathy form the major theme of this article. Challenges to the genuineness of an ethnocultural client's magical thinking calls into question a counsellor's cultural sensitivity and competence. Conversely, counsellors who establish a culturally resonant relationship with ethnocultural clients come to realize that magical thinking can dominate their clients’ worldviews. Depending on the counsellor's values and willingness to suspend judgment, in time, respect and rapport can promote cultural empathy and advance the counselling relationship.
Article
Full-text available
A unique relationship between obsessive–compulsive symptoms and magical thinking has previously been discovered in both Australian undergraduate samples and a clinical sample. The aim of this paper is to explore the cultural dependency of this relationship. Icelandic culture was selected due to evidence of an elevated belief in telepathy and the paranormal. An Icelandic undergraduate sample was gender and age matched to an Australian sample from the Einstein and Menzies study (2004b). Results indicate that the Icelandic sample had significantly higher magical thinking, superstitious thinking, obsessive–compulsive symptoms, but was not significantly different for superstitious behaviour and the TAF-Likelihood questionnaires. In a forced simultaneous regression with obsessive–compulsive symptoms as the dependent variable, only two subscales of the DASS, stress and anxiety, as well as magical thinking continued to be correlated with obsessive–compulsive symptoms. In conclusion, magical thinking is a core construct in obsessive–compulsive symptomatology, and this relationship appears to cross cultural boundaries. In particular, a sample of Icelanders with higher levels of magical thinking also demonstrated higher levels of obsessive–compulsive symptoms.
Article
Full-text available
Data collected from clinical populations indicate that magical ideation (MI) may play a causal or a mediating role in the expression of obsessive compulsive symptoms. If this is the case then when targeted in treatment, symptoms of obsessive compulsive disorder (OCD) should be altered. Two individuals diagnosed with OCD received a trial treatment targeting magical thinking. The intervention consisted of a series of procedures designed to undermine superstitious/MI without targeting obsessions or compulsions. The procedures involved critical analysis of the following material: (1) a free astrology offer; (2) a horoscope prediction exercise; (3) a description of four different cultural explanations of the origin of fire; (4) an instructive guide for Tarot card readers; (5) a report of a UFO sighting; (6) a video-clip describing a cult festival; (7) a description of a ‘hoax’ channeler and (8) a superstition exercise. Measures of obsessive compulsive symptoms, superstition, MI and thought–action fusion were administered pre-treatment, post-treatment and at 3 months’ follow-up. According to the twofold criterion of Jacobson et al. (Behaviour Therapy 1984, 15, 336–352), following treatment the patients were identified as being recovered on measures of magical and superstitious thinking and on the Padua Inventory.
Article
Global self-esteem based on M. Rosenberg's (1965) scale is typically treated as a unidimensional scale. However, factor analyses suggest separate factors associated with positively and negatively worded items, and there is an ongoing debate about the substantive meaningfulness of this distinction. Confirmatory factor analysis (CFA) was used to evaluate alternative 1- and 2-factor models and to test hypotheses about how the factors vary with reading ability and age. Responses based on the National Longitudinal Study of 1988 (S. J. Ingles et al., 1992) reflected a relatively unidimensional factor and method effects associated with negatively worded items. Such effects are common in rating stale responses, and this CFA approach may be useful in evaluating whether factors associated with positively and negatively worded items are substantively meaningful or artifactors.
Article
This article examines the analysis and interpretation of wording effects associated with the use of both positively and negatively worded items in survey instruments. Recent research using global self-esteem scales has indicated that the strategy of including both positively and negatively worded items may introduce systematic biases that interfere with the measurement of the substantive trait, self-esteem. Although such systematic elements are "methods effects," they may not be purely artifactual in nature, and we show that this distinction between artifactual and substantive interpretations of such wording effects has important implications for the structural equation modeling (SEM) strategy that is employed. We use data from a national sample of American junior and high school students to empirically evaluate 4 research questions suggested by the literature on individual response style to the wording effects observed in self-esteem scales and other survey instruments that utilize positively and negatively worded items. Results of these analyses support the interpretation of these wording effects in terms of personality traits that have potential substantive relevance and that can be estimated and evaluated using SEM modeling strategies.
Article
Magical Ideation was examined in 71 individuals across four groups matched, where possible, for gender and age. These groups were: (1) Obsessive Compulsive Disorder (OCD) patients with cleaning compulsions (n = 11); (2) OCD patients with checking compulsions (n = 20); (3) panic disorder patients with minimal obsessive compulsive symptoms (n = 19); (4) a “normal” control group with minimal obsessive compulsive symptoms (n = 21). The Magical Ideation Scale (MI, Eckblad and Chapman, 1983), the Obsessive Compulsive Inventory- Short Version (OCI-SV; Foa et al., 2002) and the Maudsley Obsessional-Compulsive Inventory (MOCI, Hodgson and Rachman, 1977) were administered to all participants. A one-way Anova was conducted with four planned contrasts. As expected, the OCD groups obtained magical ideation scores higher than the normal subjects. This suggests that OCD patients engage in more magical thinking tendencies than non-anxious controls. Similarly, OCD participants obtained a mean magical ideation score significantly higher than the panic disorder group, suggesting that obsessional compulsive patients are more likely to exhibit magical thinking than individuals with panic disorder. Of note, panic disorder and control group means on MI did not differ significantly. Finally, individuals with obsessive cleaning compulsions displayed higher levels of magical thinking compared to individuals with obsessive checking compulsions, despite no difference in severity of their obsessive compulsive symptoms. This observation was counter to previous findings (Einstein and Menzies, 2004a; Einstein and Menzies, 2004b).
Article
The present study investigated whether MI is a mechanism for change in the treatment of obsessive-compulsive disorder (OCD). The Magical Ideation scale (MI), the Obsessive-Compulsive Inventory-Short Version (OCI-SV) and the Padua Inventory were completed by 34 obsessive-compulsive patients pre- and post cognitive-behavioural treatment. Treatment did not target magical styles of thinking. Significant improvements on all three measures of obsessive-compulsive symptoms were demonstrated by t tests over the course of treatment. Improvement in magical thinking was also shown to be significant in t test results. In support of the hypothesis, correlations between MI improvement and improvement on the obsessive-compulsive symptom scales were significant (at a level of .05) suggesting that there is an association between improvement in magical thinking and improvement in obsessive-compulsive symptoms. Notably, a significant negative correlation was obtained between prescores on MI and change scores on the OCD measures. This suggests that high levels of MI are associated with high levels of treatment intractability. High MI appears to be a poor prognostic factor in OCD.