Content uploaded by E. Altunel
Author content
All content in this area was uploaded by E. Altunel on Dec 23, 2014
Content may be subject to copyright.
MTA 118, 47-64, 1996
PAMUKKALE TRAVERTENLERİNİN MORFOLOJİK ÖZELLİKLERİ, YAŞLARI VE
NEOTEKTONİK ÖNEMLERİ
Erhan Altunel*
Öz.- Denizli havzasının kuzey kenarında yer alan Pamukkale travertenleri morfolojik özelliklerine göre beş kategoride
sınıflandırılabilirler. Bunlar: (1) Teras tipi travertenler; (2) sırt tipi travertenler; (3) fay önü travertenleri, (4) kendiliğinden
oluşan kanal travertenleri ve (5) aşınmış örtü travertenlerdir. Bu beş kategoriden fay önü travertenleri, kendiliğinden oluşan
kanal travertenleri ve sırt tipi travertenler; traverten oluşumu sırasına ve sonrasına ait tektonik özellikler içerdiklerinden tek-
tonik açıdan önemlidirler. Pamukkale travertenlerine uygulanan uranyum serisi yaş yöntemi, travertenlerin 400.000 yıldan bu
yana değişik lokasyonlarda çökelmeye devam ettiklerini ortaya koymuştur. Bölgede traverten oluşturan suların yüzeye çık-
masını sağlayan açılma çatlakları yaklaşık olarak 0.02 ile 0.1 mm/yıl oranında doğrultuya dik yönde açılırken, yaklaşık 20
mm/yıl oranında da doğrultu yönünde açılırlar. Pamukkale bölgesi son 200.000 yıldan bu yana KD-GB yönünde 0.23 ile 0.6
mm/yıl hızıyla açılmaktadır.
GİRİŞ
Ege bölgesinde diri ve normal faylar ile sınırlı
doğu-batı uzanımlı Büyük Menderes ile kuzeybatı-
güneydoğu uzanımlı Gediz grabenlerinin birleştiği
bölgede Denizli havzası yer alır (Şek. 1). Yaklaşık
50 km. uzunluğunda ve 20 km. genişliğindeki bu
havza güneyde ve kuzeyde diri-normal faylar ile sı-
nırlanmıştır (Koçyiğit, 1984; Şaroğlu ve diğerleri,
1987; Westaway, 1990, 1993). Denizli havzasının
kuzey kenarında yer alan ve yaklaşık 10 km2 lik
bir alanı kapsayan Pamukkale travertenleri, havza-
nın doğu kesiminde yer alan dört ayrı traverten küt-
lesinden biri olup, havzayı kuzeyden sınırlayan Pa-
mukkale fayının düşen bloğu üzerinde halen oluş-
maya devam etmektedirler. Şekil 1'deki jeolojik ha-
ritadan da görüldüğü gibi, Pamukkale bölgesinde
dört ayrı jeolojik birim mevcuttur. Bunlar, Neojen
öncesine ait mermer ve şist içeren metamorfik ka-
yalar, Neojen yaşlı çakıltaşı, kumtaşı ve kireçtaşı
içeren sedimanter kayalar, Kuvaterner yaşlı alüvyo-
lar ve travertenlerdir.
Denizli havzasındaki travertenler ilk kez MTA
(1964) tarafından 1: 500.000 ölçekli Türkiye jeoloji
haritasında gösterilmiştir. Pamukkale bölgesinde
yapılan daha sonraki çalışmalarda genellikle böl-
gedeki suların kimyası (Gökalp, 1971; Koçak,
1976, Eşder ve Yılmazer, 1991), sıcak sular ve tra-
vertenlerdeki sorunlar (Canik, 1978; Altunel 1993;
Atiker, 1993) tartışılmıştır. Yukarıdaki çalışmalarda
travertenlerin oluşumu ve özellikleri üzerinde çok
kısa yorumlar yapılmıştır.
Bu çalışmada, traverten tanımı, travertenlerin
yaşlarını belirlemede kullanılan yöntemin tanıtıl-
ması ve yöntemin travertenler uygulanırlığını içe-
ren giriş bölümünden sonra, Pamukkale'de günü-
müzde halen oluşmaya devam eden travertenlerin
morfolojik özellikleri tanıtılacaktır. Daha sonra Pa-
mukkale travertenlerinden alınan örneklerden uran-
yum serisi yaş metodu ile elde edilen sonuçlar veri-
lecek ve travertenlerin neotektonik açıdan önemle-
ri vurgulanacaktır.
TRAVERTENİN TANIMI VE ETİMOLOJİSİ
Traverten, kelime anlamı itibariyle bütün araştı-
rıcılar tarafından aynı şekilde tanımlanmıştır. Tra-
verten, tufa ile aynı anlamda kullanılmış fakat daha
ziyade bu iki kelime sert ve kompak kayaçlar (yani
traverten) ile yumuşak, gözenekli ve süngerimsi ka-
yaçlar (yani tufa) arasındaki farklılığı belirtmek için
kullanılmıştır. Challinor'un Jeoloji Sözlüğündeki
(Wyatt, 1986; s. 324) traverten tanımı, kaynak ve-
ya süzülen sulardan çökelen sert ve kompak bir çe-
şit kireçtaşı şeklindedir. Challinor, kelimenin köke-
nini açıklamak için Lyell'e (1983) değiniyor: "Kelime
olarak (travertino) İtalyanca, ve Tiburtinus kelimesi-
nin zaman içinde değişmiş hali, Roma'ya yakın Ti-
• bur'da çok miktarda oluşan bu kayaç eski devirler-
de-Lapis Tiburtinus olarak adlandırılıyordu". Ford
ve Pedley (1992) tufanın kökenini şöyle belirtiyor-
lar: "tufa kelime olarak, eski Roma devirlerinde ince
tanelere ufalanabilen ve bugün tufa olarak bildiği-
miz kayacı ve ince taneli beyazımsı volkanik tozla-
rı (ki biz bunları şimdi tüf olarak adlandırıyoruz) içe-
ren beyaz kayaçlara verilen Tophus'dan geliyor".
Challinor'un Jeoloji Sözlüğü (Wyatt, 1986; s. 327)
tufayı "kaynak veya süzülen sulardan oluşan yumu-
şak ve poröz bir çeşit kireçtaşı" olarak tanımlıyor.
Organik madde içerdikleri için tufaların çoğu göze-
nekli ve süngerimsidir (Irion ve Müller, 1968; Bögli,
1980; Pedley, 1990). Traverten ile karıştırılan diğer
bir kelime ise 'kalksinter'dir, bu kelime de traverten
anlamında kullanılmıştır. Challinor Jeoloji Sözlü-
ğünde, kayaçlara veya zemin üzerindeki sert ka-
buklaşmalar kalk-sinter olarak tanımlanmıştır.
U- TH YAŞ YÖNTEMİNİN METODOLOJİSİ
Uranyum-toryum yaş analizi tekniğinin genel
prensipleri için Şımart (1991) esas alınmıştır.
Teorik olarak uranyum, kalsiyum içeren doğal
sularda kolaylıkla çözülebilir ve kolaylıkla anyon
kompleksleri oluşturur. Buna karşın toryum, çözel-
tide hızlıca hidroliz olur ve kil mineralleri ve diğer
katı yüzeyler üzerine sıkıca adsorblanır. Bundan
dolayı doğal sulardaki toryum miktarı dikkate alın-
maz. Kalsiyum karbonatın biyolojik veya kimyasal
çökelmesiyle oluşan katı formlarında, uranyum da
aynı zamanda çökelir ve kalsit kristalleri arasına
hapis olur. Çökelimde toryum mevcut değildir. Bun-
dan
dolayı
ana
izotop
234U'ya
karşın
230Th
eksik-
liği vardır. Zaman içinde
230Th/234
U
oranı eşitlik
sağlanıncaya kadar kademeli olarak artar. Bunun
yanında
234U
ve
238U
arasında
da bir
eşitsizlik
vardır
ve
234U'un
ayrışması zamanla
230Th/234U
oranını yavaş yavaş artırır (Şek. 2). Şekil 2'deki
izokronlar kapalı bir sistem için başlangıçtaki de-
ğişken
234U/238U
oranı
ve
sıfır olan
230Th/234U
oranı arasında zamana bağlı ilişkiyi göstermekte-
dir.
Uranyum serisi yaş tekniğinin herhangi bir kar-
bonat örneğinde başarılı uygulanabilmesi, aşağı-
daki varsayımlar ve kriterler üzerine inşa edilmiştir.
Erhan ALTUNEL
48
PAMUKKALE TRAVERTENLERİ
49
1990; Szabo, 1990) tra-
verten dahil olmak üze-
re birçok örneğe uygu-
lanmıştır. Örneğin, aşa-
ğıda sıralanan çalışma-
lar yöntemin güvenilirli-
ğini ortaya koymakta-
dırlar. Szabo ve diğerle-
ri (1981), kırıklar ve fay-
larda çökelmiş traverten
vb. karbonatların yaşını
uranyum-toryum meto-
du ile hesaplamış ve K-
Ar ile elde ettiği sonuç-
lar ile karşılaştırarak,
sonuçların birbirleri ile
uyumlu olduğunu ortaya
koymuştur. Livnat ve
Kronfeld (1985), Kuzey
Arava (İsrail) vadisinde-
ki travertenlerin ve göl-
sel çökellerin yaşını
uranyum-toryum meto-
(1) Karbonat örneği aynı çözeltiden hemen kristal-
lenmiştir. (2) Depolanma sırasında kristallerde
230Th
mevcut olmayıp
ve
tane yüzeylerinde tor-
yum
232Th'dir.
Bundan dolayı
bu
uzun ömürlü izo-
top sonradan gelen toryum kirliliğini izlemek için
kullanılabilir.
Eğer
230TH/232Th
oranı 20'den
dü-
şük
ise,
230TH
için düzeltme gereklidir, onun için
kırıntılı ve bol gözenekli örneklerden kaçınmak ge-
rekir. Bu düzeltme için değişik yöntemler kullanıl-
maktadır. Ancak çalışmada Schvvarcz'deki (1980)
sekiz numaralı formül kullanılmıştır. (3) Sistem,
çökelme tamamlandıktan sonraki uranyum ve tor-
yum dolaşımına kapalıdır. Rekristalleşme, ikincil
kristalleşme ve yüksek porozite belirtileri gösteren
örneklerden kaçınılmalıdır. U-Th yaş metodu özel-
likle 400.000 yıl ile 5000 yıl arasında uygulanabilir.
Eğer örnek bu alt ve üst limitin dışında isi bu teknik
iyi sonuç vermez (Schvvarcz, 1982; Şımart, 1991).
METODUN TRAVERTENLERE UYGULANIRLIĞI
230Th/234U
yöntemi uranyum
serisi
içinde
en
güvenilir ve kullanışlı olanıdır (Smart, 1991). Birçok
araştırıcı tarafından (Szabo ve diğerleri 1981;
Schvvarcz ve Latham, 1984; Livant ve Kronfeld,
1985; Blackvvell ve Schvvarcz, 1986; Goff ve She-
venell, 1987; Kronfeld ve diğerleri 1988; Sturchio,
du ile hesaplamış ve elde ettiği sonuçların, alınan
örneklerin stratigrafik seviyeleri ile de desteklendi-
ğini belirtmiştir. Blackvvell ve Schvvarcz (1986), bir
grabenin (Ehringsdorf, eski Doğu Almanya) kenar-
ları boyunca sıcak sulardan oluşan bir seri traver-
ten örneğinin yaşını uranyum-toryum metodu ile
hesaplamıştır. Alttaki seviyenin yaşını >350.000 ile
300.000 yıl ve üstteki travertenin yaşını 110.000
47.000 yıl olarak hesaplamıştır. Görüldüğü gibi el-
de edilen sonuçlar ile stratigrafik istif arasında
uyumluluk vardır. Ayrıca bu çalışmadaki uranyum-
toryum yaş sonuçları ve stratigrafik seviye arasın-
daki uyumluluk da bu metodun güvenilirliğini des-
teklemektedir.
PAMUKKALE TRAVERTENLERİNİN ÇEŞİTLERİ
Pamukkale bölgesinde traverten çeşitleri tanıtıl-
madan önce genel olarak travertenlerin sınıflandı-
rılması kısaca özetlenecektir. Chafetz ve Folk'un
(1984) belirttiği gibi birçok traverten oluşumu orga-
nik ve inorganik işlemlerin sonucu olup, bu işlemler
sonucu oluşan materyalin miktarı birçok değişkene
bağlıdır. Örneğin, fiziko-kimyasal etkenler (sudaki
çalkantı, güneş ısısı vb.) karbonatın inorganik çö-
kelmesini etkilerken, organizmaların çokluğu ve bü-
yüme oranları da karbonatın organik çökelmesini
50
Erhan ALTUNEL
etkilerler. Heimann ve Sass'ın (1989) belirttiği gibi
travertenler anî litolojik değişiklikler gösterdikleri
için belirli stratigrafik birimlere bölünemezler. Tra-
vertenleri normal stratigrafik birimlere ayırma zorlu-
ğuna rağmen, birçok araştırcı gözeneklilik, bitki içe-
riği, morfoloji gibi değişik kriterler kullanarak traver-
tenleri sınıflandırmışlardır (Russell, 1882; Scholl,
1960; Irion ve Müller, 1968; Buccino ve diğerleri,
1978; Meredith, 1980; Julia, 1983; Chafetz ve Folk,
1984; Pedley, 1990; Ford ve Pedley, 1992; Pente-
cost, 1993; Altunel ve Hancock, 1993a).
Travertenleri sınıflandırmada en kullanışlı kriter
morfolojidir. Çünkü: (1) İdeal bir sınıflandırma (a)
farklı çevrelerde oluşan travertenlere, (b) eski (aktif ol-
mayan) ve yeni (aktif) traverten oluşumlarına ve (c)
değişik ölçeklerdeki traverten kütlelerine uygulanabilir.
(2) Chafetz ve Folk'un da (1984) belirttiği gibi morfo-
loji, çevrenin varlığını kontrol eder. Yani traverten ha-
vuzları veya eğimli yüzeyler gibi. Dolayısıyle da orga-
nik veya inorganik çökelme buna bağlı olarak gelişir.
(3) Morfolojik ölçüt yaygın bir şekilde traverten sınıf-
landırmasında kullanılmıştır. Örneğin, Tivoli (İtalya),
Mammoth Hot Springs ve Bridgeport (Califomia,
U.S.A.) ve Pamukkale gibi dünyada iyi bilinen traverten
kütleleri morfolojik özelliklerine göre sınıflandırılmıştır.
Pamukkale bölgesinde sıcaklıkları 35 ile 56 C°
arasında değişen sıcak suların aktif olarak oluştur-
dukları travertenlerin yanında bölgede geniş alan-
ları kaplayan (yaklaşık 10 km2) aktif olmayan tra-
vertenler de mevcuttur. Altunel ve Hancock (1993
a) daha önceden dünyadaki diğer travertenlerde
gözlenmiş teras tipi ve sırt tipi travertenlere ek ola-
rak Pamukkale'de üç çeşit traverten daha gözlen-
miş ve Pamukkale travertenlerini morfolojik özellik-
lerine göre beş değişik grupta sınıflamıştır (Şek.
3). Aşağıda, Pamukkale'de gözlenen bu traverten
çeşitleri, morfolojik sınıflandırmada kullanılan te-
rimlerin kronolojik kullanımı da göz önünde bulun-
durularak, tanıtılmaya çalışılacaktır.
(1) Teras tipi travertenler (terraced-mound tra-
vertines): Pamukkale'deki teras tipi travertenler ak-
tif kırıklar ve fay segmentleri üzerinde yer alan kay-
naklardan çıkan suyun yamaç aşağı akmasıyla
oluşurlar. Eğimli bir yamaç boyunca yer alan teras
tipi travertenler, boyutları birkaç santimetreden bir-
kaç metreye varan traverten havuzları ve teraslar
içerirler (Şek. 4). Bargar (1978) bu küçük ölçekteki
yapıları daha geniş olan ve bir bütün oluşturan ana
teraslardan ayırmak için, bunlara terracettes adını
vermiştir. Su, ana teras üzerindeki havuzlar, teraslar
ve eğimli yüzeyler üzerinde küçük çağlayanlar halin-
de akarak kar beyazı renginde traverten çökeltir ve
zamanla bu küçük ölçekli yapıların büyümesine sağ-
lar.
VVeed'e
(1887) göre
travertenin
çökelme
hızı
su-
yun sıcaklığı ile ilgilidir. Ana terasın üst kısımlarında
daha hızlı traverten çökelirken, alt seviyelerde tra-
verten çökelimi daha yavaş olur. Bu da alt kesimler-
de suyun kısmen soğumuş olmasıyla ilişkilidir.
Travertenler, yamaç üzerinde bulunan kırık, or-
ganik veya kırıntılı malzeme, veya duvar şeklindeki
kendiliğinden oluşan kanal travertenler (kendiliğin-
den oluşan kanal travertenler daha sonra ele alına-
caktır) gibi su akışında düzensizlikler yaratan engel-
ler üzerinde çökelmeye daha yakındır. Suyun bu tür
engeller üzerinde akması sonucu yamaç üzerinde
yarımküre şeklinde tepecikler, havuzlar, teraslar,
sarkıtlar gibi daha küçük ölçekte şekiller oluşur. Ken-
diliğinden oluşmuş eski kanal travertenlerinin üzerle-
rinin daha genç traverten ile örtülmesi tabakalı bir is-
tif görünümü verir. Altunel ve Hancock (1993a) bu ta-
bakalı görünüme "yalancı tabakalanma" adını ver-
mişlerdir. Bunların en belirgin örnekleri Pamukkale
(Ecirli) köyünün hemen kuzeydoğusundaki yüksek
terasta yamaç eğimine yaklaşık paralel olarak geliş-
miştir. Teraslardan süzülen sular ana terasın etekle-
rinde kalınlıkları suyun akış yönünde azalan örtü ha-
linde travertenler oluştururlar. Bu traverteler genellik-
le bitkisel artıkları ve üst kısımlardan yuvarlanmış
blok ve çakılları çimentolamaktadırlar.
(2) Sırt tipi travertenler (fissure-ridge travertines)-
Catlaklar boyunca yüzeye çıkan sıcak suların yü-
zeyde çökeldiği travertenler zamanla çatlak boyunca
sırt oluştururlar. Traverten hem çatlak içinde (bantlı
traven, fissure travertine) ve hem de yüzeyde çöke-
lir (tabakalı traverten, bedded travertine). Çatlak bo-
yunca yüzeye doğru yükselen sıcak su çatlağın her
iki yüzeyinde onikse benzeyen beyazdan-kırmızım-
sı beyaza değişen renklerde, sert ve sıkı dokulu,
çatlak duvarına paralel bantlı traverten çökeltir.
Bantlar çatlak duvarından merkeze doğru gelişirler.
Dolayısıyle çatlak duvarına yakın bantlı traverten,
merkezdeki bantlı travertene göre daha yaşlıdır. Bu
durum daha sonra açıklanacağı gibi izotopik yaş
yöntemi ile kanıtlanmıştır. Çatlaktan çıkan suyun,
yüzeyde çatlağın her iki tarafında akmasıyla tabaka-
51
PAMUKKALE TRAVERTENLERİ
lı travertenler oluşur. Traverten tabakalarının eğim-
leri sırt eksininden uzağa doğrudur. Yani sırt tipi tra-
vertenler bir nevi çatı şeklindedir (Şek. 5).
Uzun eksenleri boyunca bir uçtan diğer uca yak-
laşık düşey bir merkezî çatlak içeren traverten sırt-
larını ilk kez Hayden (1872) Mammoth Hot Springs
travertenlerinde farketmiş fakat bunlara tomruk gi-
bi tepe (oblong mounds) adını vermiştir. Weed
(1887) yine Mammoth bölgesinde sırt tipi traverten-
leri yüzeyde dalgalı çizgiler halindeki küçük tepe-
cikler şeklinde tanımlıyor. Ancak sırt tipi traverten
ilk kez Jones (1925) tarafından Bridgeport trave-
renlerini tanımlamak için yayımlanmamış bir rapor-
da kullanılmıştır. Daha sonra Bargar (1978),
Mammont (U.S.A) travertenlerini; Chafetz ve Folk
(1984), Tivoli (Roma) yakınlarındaki travertenleri
ve Altunel ve Hancock (1993a) Pamukkale traver-
tenlerini sınıflandırmada sırt tipi terimini kullanmış-
lardır.
Sırt tipi travertenler Pamukkale bölgesinde en
yaygın traverten çeşitidi ve yaklaşık 3 km2'lik bir
alan kaplarlar. Sırt tipi travertenler Pamukkale ve
Karahayıt köyleri arasında KB-GD doğrultusunda
bir zon şeklinde uzanırlar (Şek. 3). Bu zon içerisin-
de çok sayıda aktif ve aktif olmayan sırt tipi traver-
tenler mevcuttur. Bütün traverten sırtları, uzun ek-
senleri boyunca uzanan merkezî bir çatlak içerirler.
Sıcak sular bu merkezî çatlak boyunca yüzeye yük-
selirler. Sırt tipi travertenlerde tabaka kalınlığı bir-
kaç santimetreden bir metreye kadar değişir. Taba-
kalı travertenler genellikle sert, gözenekli olup yapı
taşı olarak işletilmektedirler. Çatlaklarda gelişen
bantlı travertenler ise tabakalı travertenler oranla
daha sıkı ve sert olup süs taşı olarak işletilmekte-
dir.
Pamukkale'deki sırt tipi travertenleri oluşturan
tabakalı ve çatlak içlerindeki bantlı travertenlerin iş-
letilmesi, traverten sırtlarının üç boyutlu görünüm-
lerini ve iç yapılarını incelemeye olanak sağlamak-
tadır. Merkezî çatlak boyunca oluşmuş travertenle-
rin en önemli özellikleri, derinliğe bağlı olarak tra-
verten kalınlığının doğru orantılı veya kademeli
olarak artmasıdır (Şek. 6 a,b). Şekil 6 a'da açıkça
görüldüğü gibi, sıcak suyun yukarıya yükselmesi
sırasında merkezî çatlak içinde çökelen bantlı tra-
verten genellikle simetriktir. Yaklaşık düşey olan
bantlı travertenler içinde cep şeklinde boşluklar
mevcuttur. Bu ceplerin bazıları yataya yakın lami-
nalar içerir (Şek. 6b). Bu laminalar muhtemelen, ya
sıcak su yükselimi durduktan sonra meteorik sula-
Erhan ALTUNEL
52
PAMUKKALE TRAVERTENLERİ
53
rın sisteme sızması sonucu (Altunel ve Hancock
1993a) ya da sıcak su yükselimi sırasında boşluk-
lara sızan sulardan oluşmuştur. Bantlı travertenler
tabakalı travertenler ait kırıntılı malzemeler içerir-
ler ve bunlar bantlı traverten tarafından kabuk şek-
linde çevrelenmiştir.
Aktif traverten sırtlarında çatlak içindeki bantlı
travertenlerin yüzeydeki kalınlıkları birkaç santi-
metre iken, aktif olmayan traverten sırtlarında yü-
zeyde birkaç metreye varan kalınlıklarda bantlı tra-
vertenler mevcuttur. Bu bantlı travertenlerin kalın-
lıkları, traverten sırtından o noktada su çıkma sü-
resine bağlıdır. Bantlı travertenlerin yüzeydeki ka-
lınlıkları sırt merkezine yakın yerlerde maksimum,
merkezden uzun eksen boyunca uçlara doğru gidil-
dikçe kalınlık azalmakta ve sırtın uçlarında bantlı"
traverten yok olmaktadır.
Pamukkale bölgesindeki bütün traverten sırtla-
rının uzun eksenleri boyunca genişlikleri 5 m., de-
rinlikleri 30 m'.yi bulan açlıklar mevcuttur (Şek. 5).
Bu açıklıkların bazıları her ne kadar çatlak içindeki
bantlı travertenlerin süs taşı olarak işletilmesinin bir
sonucu ise de bu çatlaklar, daha sonra da ayrıntı-
lı açıklanacağı gibi, bölgedeki tektonik hareketlerin
traverten depolanması durduktan sonrada devam
etmesi sonucu açılmışlardır.
(3) Fay önü travertenleri (range-front traverti-
nes)- Normal fayların düşen blok tarafında yer
alan travertenler fay önü travertenler diye adlandı-
rılmıştır. Bu travertenlerin tabanında yamaç molo-
zu veya kırıntılı malzeme traverten ile çimentolan-
mışken, üst seviyelere doğru traverten içinde kırın-
tılı malzeme yok denecek kadar azdı. Fay boyunca
fay doğrultusunda paralel olarak metamorfik kayaç
içinde gelişmiş çok sayıda bantlı traverten damar-
ları mevcuttur. Altunel ve Hancock (1993 a,b) bu
bantlı traverten damarlarını fay önü travertenlerini
oluşturan suların çıkış yeri olarak yorumlanmakta-
dırlar.
(4) Kendiliğinden oluşmuş kanal travertenleri
(self-built channel travertines)- Kalsiyum karbonat-
ça zengin suyun kanal içinde akması sonucu, kanal
Erhan ALTUNEL
54
tabanında ve kenarlarında travertenin çökelmesiy-
le oluşan duvar şeklindeki travertenler kendiliğin-
den oluşan kanal travertenleri diye adlandırılmıştır
(Şek. 7). 'Self-built' terimi ilk kez Bean (1971) tara-
fından Pamukkale'deki bu duvar şeklindeki traver-
tenleri tanımlamak için kullanılmıştır. Traverten
oluşumunu sağlayan kanallar, teraslardan drenaj
olana suların aktığı doğal kanallar veya insanların
sulama amaçlı yaptıkları kanallar olabilir. Kanal
içindeki suyun akışı kanal kenarlarında kanal mer-
kezine göre daha çalkantılı olduğu için traverten
çökelemi kenarlarda daha fazladır. Dolayısıyle ka-
nal tipi travertenlerin dikey kesitleri genellikle "M"
şeklinde bir görünüm sunarlar.
(5) Aşınmış örtü travertenler (eroded-sheet tra-
vertines)- Bu kategori, kenarları büyük ölçüde
aşınmış ve diğer traverten çeşitleri ile yüzey bağ-
lantıları olmayan tüm tabakalı travertenleri içerir.
Bu kategorideki travertenler bölgedeki en yaşlı tra-
verten türüdür çünkü travertenler büyük ölçüde
aşınmışlardır. Bu travertenlerin aşınmadan önce
tabakalı-sırt tipi, fay önü veya teras tipi travertenle-
rin bir parçası olduğu düşünülmektedir.
55
PAMUKKALE TRAVERTENLERİ
Pamukkale travertenlerinden derlenen örnekler
genellikle sırt tipi travertenlerin merkezî çatlakların-
da oluşan bantlı travertenler ile fay önü travertenle-
rinin oluşumuna kaynak olduğu düşünülen bantlı
damarlardan alınmıştır. Bunların yanında göze-
nekli olmalarına rağmen yaşları hakkında yaklaşık
bir bilgi elde etmek amacıyla aşınmış traverten ta-
bakalarından da bir adet örnek alınmıştır. Şekil 9
yaş tayini için örnek alınan lokasyonları göstermek-
tedir. Örneklerin özellikle, sırt tipi travertenlerin
merkezi çatlaklarında gelişmiş bantlı travertenler-
den alınmasındaki amaç şudur: (1) Bu travertenle-
rin çökelimi çatlak duvarından merkeze doğrudur.
Yani çatlak duvarına yakın traverten merkezdeki
travertene oranla daha yaşlıdır. Dolayısıyle kenar-
daki ve merkezdeki örneklerin yaşları uygulanan
metodun güvenilirliği hakkında bilgi verecektir. (2)
Çatlardaki bantlı travertenler ile sırtların kenarların-
daki tabakalı travertenler aynı yaşlı olduğundan,
çatlakların merkezindeki örneklerin yaşları depo-
lanma aktivitesinin durduğu yaşı, çatlak duvarına
yakın örnekler ise traverten sırtlarının oluşmaya
PAMUKKALE TRAVERTENLERİNİN YAŞI
Pamukkale'deki travertenlerin yaşı, daha önce
giriş bölümünde belirtildiği gibi uranyum serisi yaş
tekniği kullanılarak elde edilmiştir. Aşağıda, mater-
yal seçimi ve örnekleme stratejisi özetlendikten son-
ra travertenlerden elde edilen yaşlar verilecektir.
MATERYAL SEÇİMİ VE ÖRNEKLEME
STRATEJİSİ
Yaş analizi için ideal materyal, gözenekli veya
geçirgen olmayan, kırıntılı veya organik madde
içermeyen kaba kristali kalsit veya aragonittir.Gö-
zenekli örneklerde (Şek. 8a) su, gözenekler içinde-
kolayca dolaşabileceğinden gözeneklerde daha
genç kalsit ve aragonit kristalleştirebilir. Bunun ya-
nında çatlaklarda oluşan beyaz dikey bantlı traver-
tenler iyi kristalleşmiş ve kompak olduklarından
(Şek. 8 b) yaş tayini için en ideal materyallerdir.
56
Erhan ALTUNEL
başladığı zamanı veri. (3) Çatlaklardaki traverten-
lerin merkezlerinden ve kenarlarından toplanacak
bir seri örnek traverten depolanması sırasındaki ve
sonrasındaki çatlak açılma oranlarındaki.değişiklik-
leri verebilir.
TRAVERTENLERİN YAŞLARI
Önceden de belirtildiği gibi çatlaklar içinde olu-
şan bantlı travertenler, uranyum serisi yaş metodu
için ideal materyal olup, Çizelge 1'de görüldüğü gi-
bi
örneklerdeki
Th230/Th232
oranı
genellikle
20'den büyüktür. Dolayısıyle toryum kirlenmesi için
düzeltmeye gerek yoktur.
Pamukkale travertenlerinden alınan örneklerin
yaşları Çizelge 1'de verilmiştir. Analiz edilen ör-
-nekter içinde aşınmış traverten tabakalarından alı-
nan 19 numaralı örneğin yaşı 400.000 yıldan daha
fazladır. Travertenlerden alınan örneklerden elde
edilen yaşlar Pamukkale bölgesindeki traverten
oluşumunun en az 400.000 yıldan bu yana değişik
konumlarda kesintisiz olarak devam ettiğini göster-
mektedir. Ancak alınan örneklerin yaşlarından da
görüldüğü gibi traverten oluşumu aynı lokasyonda
sürekli değildir, bölgenin tektonik aktivitesine bağlı
olarak traverten oluşumuna su sağlayan çatlaklar
aktivitelerini yitirmiş veya su çıkışı yeni çatlaklar
boyunca olmuştur.
PAMUKKALE TRAVERTENLERİ
57
20.11 ve 20.12 numaralı örnekler arkeolojik yer-
leşim yeri olan Hirapolis'in yaklaşık 1 km kuzey-do-
ğusunda, fay önü travertenleri ile metamorfik kayaç
kontağında yer alan ve fay önü travertenlerini oluş-
turan suların çıktığı lokasyon olarak yorumlanan
(Altunel ve Hancock, 1993 a) yaklaşık düşey bant-
lı travertenlerden alınmıştır. 20.11 numaralı örnek
traverten damarının metamorfik kayaca yakın olan
kısmından, 20.12 numaralı örnek ise damarın mer-
kezi olarak düşünülen kısımdan alınmıştır. Kenar-
dan alınan örnek (20.11) 223 600 ± 20 000 yıl ya-
şını verirken, merkezdan alınan örnek (20.12) bu-
na göre daha genç bir yaş, yani 185 800 ±17 200
yıl vermiştir. Dolayısıyle, bu lokasyondaki traverten
58
Erhan ALTUNEL
oluşumunun günümüzden yaklaşık 223.000 yıl ön-
ce başlayıp 185.000 yıl önce durduğunu söylemek
mümkündür. Diğer bir deyişle, bu lokasyonda yak-
laşık 37.000 yıl traverten oluşmaya devam etmiştir.
Aynı şekilde Çizelge 1 'de görüldüğü gibi, sırt ti-
pi travertenlerin merkezî çatlaklarında oluşan tra-
verten örneklerinde çatlak duvarına yakın örnekler,
çatlak merkezinden alınan örneklerden daha yaşlı-
dır. Bu da travertenlerin yaşlarını hesaplamak için
kullanılan metodun güvenilirliğini ortaya koymakta
ve arazide tespit edilen bantlı travertenlerin çatlak
kenarından merkeze doğru oluştukları gözlemini
desteklemektedir. Merkezî çatlaklardaki bantlı tra-
vertenlerin yaşlarının neotektonik açıdan önemleri
bir sonraki kısımda ele alınacaktır.
TRAVERTENLERİN NEOTEKTONİK AÇIDAN
ÖNEMLERİ
Barnes ve diğerlerinin (1978) belirttiği gibi, tek-
tonik olarak aktif olan zonlar ile traverten çökelimi
arasında dünya çapında çok yakın bir ilişki vardır.
Çünkü faylanmalar hidrotermal akışkanın yüzeye
taşınmasında önemli rol oynarlar (Sibson ve diğer-
leri 1975). Dolayısıyle travertenler, bölgesel tekto-
niğin bazı belirtilerini yansıtırlar. Birçok traverten
kütlesi Pleistosenden bu yana oluşmaya devam et-
tiğinden (Schvvarcz ve Latham, 1984; Goff ve She-
venell, 1987; Kronfeld ve diğerleri, 1988; Heimann
ve Sass, 1989), aktif ve aktif olmayan travertenlerin
varlığı tektonik aktivitenin günümüzde veya yakın
geçmişte devam ettiğinin bir göstergesidir. Aynı
bölgede aktif ve aktif olmayan travertenlerin varlığı
tektonik aktivitenin binlerce yıl devam ettiğinin işa-
retidir. Travertenler çökelme sırasına ve sonrasına
ait tektonik yapılar içerdiğinden, çökelme sırasın-
daki ve sonrasındaki tektonik kuvvetlerin yönü ve
kronolojisi hakkında bilgiler sağlar.
PAMUKKALE TRAVERTENLERİNİN BÖLGE
NEOTEKTONİĞİ AÇISINDAN ÖNEMİ
Denizli havzası, güneyde ve kuzeyde aktif nor-
mal faylar ile sınırlanmıştır (Koçyiğit, 1984; Şaroğlu
ve diğerleri, 1987; Westaway, 1990; 1993). Pamuk-
59
PAMUKKALE TRAVERTENLERİ
kale travertenleri bu aktif olarak açılan havzayı ku-
zeyde sınırlayan Pamukkale normal fayının düşen
bloğu üzerinde yer alır. Pamukkale bölgesinde beş
değişik traverten kategorisinden üç tanesi tektonik
açıdan önemlidirler çünkü traverten oluşumu sıra-
sına veya sonrasına ait tektonik özellikler içerirler
(Altunel ve diğerleri, 1994). Bunlar, fay önü traver-
tenleri, kendiliğinden oluşan kanal travertenler ve
sırt tipi travertenlerdir.
(1) Fay önü travertenleri: Altunel ve diğerle-
ri'ne (1994) göre bu travertenlerin oluşumu günü-
müzden yaklaşık 223 000 ± 20 000 yıl önce başla-
mış ve yaklaşık 56 000 ± 9000 yıl önce durmuştur.
Önceden de belirtildiği gibi fay önlerinde çökelmiş
bu travertenleri oluşturan kaynaklar, fay boyunca
yer aldıklarından, tabakalı fay önü travertenlerinin
eğimleri, traverteni üzerinde çökeldiği yamaç eği-
mine paralel gelişir. Örneğin, Yokuşyol bölgesinde-
ki eski fay yüzeyinde bulunan travertenlerin eğimle-
ri fay yüzeyinin eğimine paraleldir. Ancak düşen
blok üzerindeki bazı tabakalı fay önü travertenleri
15°-40° ile faya doğru eğimlidirler. Yukarıda açıkla-
nan nedenden dolayı düşen bloktaki tabakaların
eğimleri tabakaların orijinal eğimleri olamayacağın-
dan, bu tabakalar muhtemelen fayın aktivitesine
bağlı olarak geriye eğim kazanmışlardır. Ana faya
yakın fay önü travertenlerde boyları yaklaşık 1 m.,
açıklıkları 20 cm.'ye varan boşluklarda yatay tra-
verten laminaları oluşmuştur. Bu yatay laminaların
çözelmesine neden olan boşluklar muhtemelen tra-
verten oluşumu sırasında, faydaki anî hareketler
sonucu açılmış ve yükselen sıcak suların bu boş-
luklara sızmasıyla dolmuştur. Ayrıca Yokuşyol böl-
gesindeki fay önü travertenleri normal bir fay tara-
fından da kesilmektedir. Altunel ve Hancock (1993
b), bu fayın muhtemelen M.S. 60 yılındaki deprem
sırasında yeniden kırıldığını belirtmektedirler. Tra-
vertenlerin içerdiği bu yapılar tektonik aktivitenin
traverten oluşumu sırasında ve sonrasında da de-
vam ettiğinin göstergeleridir.
(2) Kendiliğinden oluşan kanal travertenler-
Duvar şeklinde oldukları için bunları kesen kırıkla-
rın türleri hakkında çok sağlıklı bilgiler elde edilebi-
lir. Ayrıca bu tür travertenlerin içine oluşmaya baş-
ladıkları kanalların bazıları insan yapımı oldukla-
rından bu travertenlerden deformasyonun yaşı
hakkında da bilgi edinmek mümkündür.
(3) Sırt tipi travertenler- Pamukkale bölgesin-
de tektonik açıdan en önemli traverten çeşidi sırt ti-
pi travertenlerdir. Bu travertenlerin uzun eksenleri
boyunca yer alan merkezî çatlaklar, açılma çatlak-
larıdır (Altunel ve Hancock 1993 b). Bilindiği gibi
açılma çatlakları s3 (en küçük gerilme) kuvvetine
dik yönde gelişirler. Dolayısıyle bölgeyi etkileyen
açılma kuvvetlerinin yönleri bu çatlaklardan elde
edilebilir. Altunel ve Hancock (1993 b) sırt tipi tra-
vertenlerin merkezi çatlaklarından Pamukkale böl-
gesindeki açılmanın esas olarak KD-GB yönünde
olduğu ancak yer yer K-G yönünde açılmanın da
olduğu sonucuna varmışlardır.
MERKEZİ ÇATLAKLARDA OLUŞAN BANTLI
TRAVERTENLERİN NEOTEKTONİK AÇIDAN
ÖNEMLERİ
Sırt tipi travertenlerin merkezî çatlaklardan olu-
şan travertenler, oluştukları çatlağın gelişimi hak-
kında bilgiler verebilirler. Örneğin, Altunel ve diğer-
leri (1995), bantlı travertenlerin enine kalınlakları-
nın derinliğe bağlı olarak artmasının, merkezî çat-
lağın tektonik gelişimi ile ilgili olduğunu belirterek;
bantlı travertenlerin kalınlıklarının derinliğe bağlı
olarak doğru orantılı olarak artışını çatlağın aynı
oranda açılmasına; basamaklı artışını ise çatlağın
kademeli olarak açılmasına bağlamaktadırlar. Mer-
kezî çatlakların kademeli olarak açıldığını destek-
leyen arazi gözlemleri şunlardır: (1) Bantlı traver-
tenler genellikle düşey ve çatlak kenarlarına paralel
olarak çökelmişlerdir. Ancak bu düşey bantlı traver-
tenler içinde cep şeklindeki boşluklarda oluşmuş
yatay traverten laminaları vardır. Bu yatay lamina-
lar ile düşey bantlı travertenler aynı anda depolan-
mış olamazlar. Dolayısıyle düşey bantlı traverten-
ler içindeki bu cepler traverten oluşumu sırasında
anî bir hareket sonucu (örneğin deprem gibi) oluş-
muş açıklıklar olabilir. Yatay traverten laminaları
da daha sonra bu açıklıklara sızan sular tarafından
oluşturulmuştur. (2) Düşey bantlı travertenler için-
de tabakalı travertenlere ait çakıllar mevcuttur. Bu
traverten çakılları bantlı traverten tarafından kabuk
gibi sarılmıştır. Bu çakılların bantlı travertenler için-
de bulunması; traverten oluşumu sırasında çatla-
ğın anî olarak açılması sonucu (yine örneğin dep-
remlere bağlı olarak) tabakalı travertenlerden kırı-
lan-koparılan parçaların çatlak içine düşmesi şek-
linde açıklanabilir.
Erhan ALTUNEL
60
düzensiz olup çatlak, doğrultusuna
dik yönde kapatıldığı varsayılırsa
kenarlar birbirlerinden ayrılmış gi-
bi düzenli olarak kapatılabilir (Şek.
10). Bölgede 25-30 cm. açıklığın-
da, 25-30 m. derinlikte çatlaklar
mevcuttur. Bu açıklık ve derinlikte
insanın çalışması mümkün değil-
dir. Yukarıda açıklanan nedenler-
den dolayı Pamukkale'deki merke-
zî çatlaklarda görülen açıklıklar,
traverten oluşumu durduktan son-
ra çatlakların açılmaya devam et-
melerinin bir sonucudur. Toplam
açıklık miktarının merkezden alı-
nan örneğin yaşına oranı, traver-
ten oluşumu durduktan sonraki
çatlak açılma oranını verir. Ancak
Altunel ve diğerlerinin (1995) be-
lirttiği gibi çatlaklar orantılı ve ka-
demeli olarak açıldıkları için, açıl-
manın şekli belirlenmediği takdir-
de hesaplanan değer, ortalama
açılma oranıdır. Çizelge 2'de bu
amaçla seçilmiş sırt tipi traverten-
lerden toplanan örneklerden elde
edilen çatlakların ortalama açılma
oranları verilmiştir. Çizelge 2'de
de görüldüğü gibi Pamukkale böl-
gesinde açılma çatlakları ortalama olarak 0.02 ile
0.1 mm/yıl hızında açılmaktadırlar.
Pamukkale'deki sırt tipi travertenlerin merkezî
çatlakları boyunca oluşan traverten, sırt merkezine
yakın yerlerde maksimum kalınlığa sahiptir; sırt
merkezinden her iki uca doğru gidildikçe bantlı tra-
verten kalınlığı azalır ve uçlarda bantlı traverten
yok olur. Altunel (1994) ve Altunel ve diğerleri
(1995), bunu traverten oluşturan sırtın merkezden
uçlara doğru gelişmesi olarak açıklamaktadırlar.
Akköy köyüne yakın KB-GD uzanımlı bir traverten
sırtının uzun ekseni boyunca alınan traverten ör-
neklerinin izotopik yaş tayinleri bu görüşü doğrula-
maktadır. Örneğin; sırt merkezine yakın örneğin
(20.9) yaşı 34.900 ± 4.000 yıl, sırtın kuzeybatı
ucundan alınan örneğin (20.1) yaşı 24.000 ± 700
yıl ve sırtın güneydoğu ucuna yakın yerden alınan
örneğin (20.5) yaşı 32.900 ±1 100 yıl olarak elde
edilmiştir. Görüldüğü gibi, traverten sırtı merkezden
Sıcak suyun merkezi çatlak boyunca yükselme-
si sırasında, çatlağın her iki yüzeyinde çökelen
bantlı travertenlerin kalınlıkları, traverten sırtının
aktif olarak kalma süresine bağlıdır. Bantlı traver-
tenler çatlak kenarından merkeze doğru geliştikleri
için, çatlak içindeki bantlı travertenin toplam kalınlı-
ğı ve yaşlarının bilinmesi halinde, toplam kalınlı-
ğın, kenar ve merkezden alınan örneklerin yaşları
arasındaki farkla oranlamasından; çatlağın traver-
ten oluşumu sırasındaki açılma oranı yaklaşık ola-
rak elde edilebilir. Önceden vurgulandığı gibi Pa-
mukkale'de aktif olmayan bütün traverten sırtları
traverten oluşumu durduktan sonra bölgedeki açıl-
maya bağlı olarak uzun eksenleri boyunca açılmış-
tır. Bu açıklıkların bazıları her ne kadar eski devir-
lerde bantlı travertenlerin işletilmesinin bir sonucu
ise de çatlaklardaki açıklıklar genellikle tektonik
hareketlere bağlı olarak gelişmiştir. Bantlı traver-
tenlerin işletildiği yerlerde çatlak yüzeyi genellikle
düzgündür ve yüzeylerde işletim sırasında kullanı-
lan aletlerin izleri mevcuttur. Çatlakların kenarları
PAMUKKALE TRAVERTENLERİ
61
w : kenar ve merkezden alınan örnekler arasındaki
mesafe.
v : merkezî çatlaktaki boşluk miktarı.
dd : traverten çökelimi sırasındaki ortalama açıklama,
ad : traverten çökelimi sonrasındaki ortalama açılma,
nm : ölçüm almak mümkün değil.
durum dikkate alındığında havzanın batı kısmı için
0.5 mm/yıl, Pamukkale bölgesi için 0.3 mm/yıl ve
doğu kısmı için de 0.2 mm/yıl açılma hızları elde
edilebilir.
Pamukkale bölgesindeki sırt tipi travertenlerin
merkezî çatlakları çekme kuvvetleri sonucu oluşan
bu açılmanın miktarını belirlemek için ideal mater-
yaldir. Merkezî çatlak doğrultusuna dik olarak belir-
lenen kesitler üzerindeki merkezî çatlak sayıları ve
açılma hızlarının bilinmesi halinde kesit üzerindeki
toplam açılma miktarı elde edilebilir. Örneğin, Altu-
nel (1994), Pamukkale bölgesindeki bütün sırt tipi
travertenlerin yaşını tespit etmemesine rağmen, el-
deki verilerden yararlanarak Pamukkale bölgesin-
deki açılmak miktarını hesaplamaya çalışmıştır
Pamukkale bölgesinde Karahayıt köyü yakınların-
da KD-GB yönünde alınacak tipik bir kesit yaklaşık
10 adet merkezi çatlak kesecektir. Aynı doğrultuda
Hanife Sırtı yakınlarında alınacak bir kesit 5 adet
merkezî çatlak ve Çukurbağ yöresine alınacak bir
kesit yine 5 adet merkezi çatlak kesecektir. Altu-
nel'e (1994) göre, yaklaşık son 200.000 yıl için-
de,Karahayıt bölgesinde yaklaşık olarak toplam
120 ± 20 m., Hanefi Sırtı mevkiinde 78 ± 22 m. ve
Çukurbağ mevkiinde ise 45 ± 5 m.'lik bir açılma
meydana gelmiştir. Bu açılma, bölgenin batı kıs-
mında 0.6 mm/yıl, Hanife Sırtı yakınlarında 0.39
mm/yıl ve Çukurbağ yakınlarında 0.23 mm/yıl hız-
larında meydana gelmektedir. Altunel'in (1994)
merkezî çatlaklardan elde ettiği bu değerler (0.6,
0.39 ve 0.23 mm/yıl), Westeway (1993) tarafından
normal faylardan elde edilen ve yukarıda verilen
(0.5, 0.3 ve 0.2 mm/yıl) değerlere çok yakındır.
SONUÇLAR
1- Pamukkale'de yaklaşık 10 km2'lik bir alan
kaplayan aktif ve aktif olmayan travertenler, morfo-
uçlara doğru gençleşmektedir. Yani merkezî çatlak
doğrultu boyunca yaklaşık 20 mm/yıl hızla açıl-
maktadır.
Merkezî çatlaklarda oluşan bantlı travertenlerin
enine kalınlıklarının derinliğe bağlı olarak artması
ve sırt merkezinden uzunlamasına uzaklığa bağlı
olarak azalması, sadece Pamukkale bölgesindeki
bantlı travertenlere ait karakteristik bir özellik değil-
dir. Altunel (1994), bantlı travertenlerin kalınlıkları-
nın derinliğe bağlı olarak artmasını ve sırt merke-
zinden uzunlamasına doğru kalınlığın azalmasını
Mammoth Hot Springs ve Bridgeport (U.S.A) tra-
vertenlerinde de gözlemiştir. Dolayısıyla Pamuk-
kale'deki bantlı travertenlerde görülen bu özellikler
merkezî çatlaklarda oluşan bantlı travertenlere ait
genel karakteristik özelliklerdir.
Westaway'a (1993) göre, Denizli havzasındaki
KD-GB yönündeki açılma yaklaşık 14 milyon yıl
önce başlamış ve havzayı sınırlayan normal faylar
bu süre içinde aktivitelerini sürdürmüşlerdir. Weste-
way (1990, 1993) Denizli hazasındaki açılma mik-
tarını hesaplamaya çalışmış ve önce havzanın -
KD-GB yönünde yaklaşık 10 km. açıldığını ileri
sürmüş ancak daha normal faylardan yararlanarak
bu açılmanın havzanın batı kısmında 4 km., Pa-
mukkale bölgesinde 2.2 km. ve havzanın doğu
kısmına yakın yerde 1 km. olduğunu ileri sürmüş-
tür. Bu açılmanın en az yarısı son 4 milyon yıl için-
de meydana geldiğine göre (Westaway, 1993), bu
62
Erhan ALTUNEL
lojik özelliklerine göre beş ana grup altında toplan-
mıştır: (1) Teras tipi travertenler, (2) sırt tipi tra-
vertenler, (3) fay önü travertenleri, (4) kendiliğin-
den oluşan kanal travertenlerrve (5) aşınmış örtü
travertenleri.
2- Travertenler uygulanan uranyum serisi yaş
yöntemi, Pamukkale bölgesindeki travertenlerin de-
ğişik lokasyonlarda en az 400.000 yıldan bu yana
oluşmaya devam ettiklerini ortaya koymuştur.
3- Travertenler çökelme sırasına ve sonrasına
ait tektonik özellikler içerirler. Bu kapsamda Pa-
mukkale bölgesinde tektonik açıdan önemli olan
traverten çeşitleri; fay önü travertenleri, kendiliğin-
den oluşan kanal travertenleri ve sırt tipi traverten-
leridir.
4- Sırt tipi travertenlerin merkezî çatlaklarında
oluşan bantlı travertenler, oluştukları çatlağın geli-
şimi hakkında bilgiler verirler. Pamukkale'deki bant-
lı travertenlerin en belirgin özellikleri, kalınlığın de-
rinlikle orantılı olarak düzenli veya basamaklı ola-
rak artmasıdır. Kalınlığın orantılı-düzenli artması,
çatlağın aynı oranda düzenli olarak açılmasının
sonucudur. Ayrıca merkezî çatlak içindeki bantlı
travertenlerin yüzeydeki kalınlıkları sırt merkezine
yakın yerlerde maksimum kalınlıkta, merkezden
uçlara doğru gidildikçe bantlı traveten kalınlığı
azalmakta ve sırtların uçlarında yok olmaktadır. Bu
da traverten sırtlarının merkezlerden uçlara doğru
geliştiklerini göstermektedir.
5- Seçilmiş sırt tipi travertenlerin merkezî çat-
laklarında çökelen bantlı travertenlerin yaşları kul-
lanılarak, çatlaklardaki açılma hızları ve bölgenin
toplam açılma miktarı elde edilmiştir. Pamukka-
le'deki merkezi çatlaklar, bölgedeki açılma yönün-
de yaklaşık 0.02 ile 01. mm/yıl arasında değişen
hızlarda açılmaktadırlar. Ayrıca bir adet sırt tipi tra-
vertenin uzun ekseni boyunca alman örnekler çat-
lağın doğrultu boyunca yaklaşık 20 mm/yıl oranın-
da uzadığını ortaya koymuştur. Pamukkale bölgesi
KD-GB yönünde yaklaşık olarak 0.23-0.6 mm/yıl
hızında açılmaktadır.
KATKI BELİRTME
Bu makale, yazarın 1994 yılında verilen dokto-
ra tezi çalışmasının bir kısmı olup, doktora çalış-
ması yurtdışı bursu niteliğinde Milli Eğitim Bakanlı-
ğı tarafından desteklenmiştir. Bu çalışmada kulla-
"nılan traverten yaşları Bristol Üniversitesi (İngiltere)
Coğrafya Bölümü laboratuvarında yapılmıştır. La-
boratuvar imkânları ve yardımlarını esirgemeyen
Dr. Peter Smart'a, değerli kritik ve düzeltmeleri için
Prof. Dr. Paul L. Hancock'a (Bristol Üniversitesi),
makaleyi ilk haliyle okuyan ve önerilerde bulunan
Prof. Dr. Cahit Helvacı'ya (Dokuz Eylül Üniversite-
si) Dr. Fuat Şaroğlu'na (MTA, Ankara) ve Dr. Kadir
Sarıiz'e (Osmangazi Üniversitesi) ve ayrıca şekille-
rin çiziminde sağladığı kolaylıklar için Prof. Dr. Hü-
seyin Özdağ'a (Osmangazi Üniversitesi) teşekkür
ederim.
Yayına Verildiği Tarih, 20 Eylül 1995
DEĞİNİLEN BELGELER
Altunel, E., 1993, Pamukkale: emsalsiz traverten-
ler: Cumhuriyet Bilim Teknik, 339, 8-10.
; 1994, Active tectonics and the evolution
of Quaternary travertines at Pamukkale,
Vvestern Turkey, Ph. D. thesis, Bristol Uni-
versity, Uk. (yayınlanmamış).
; ve Hancock, P.L., 1993a, Morphological
features and tectonic setting of Quaternary
travertines at Pamukkale, vvestern Turkey.
Geol J., 28, 335-346.
; ve Hancock, P.L., 1993b Active fissuring
faulting in Quaternary travertines at Pamuk-
kale, vvestern Turkey: In: Neotectonics and
Active Faulting (edited by Stevvart, l. S.,
Vita.Finzi, c. & Ovven, L. A.) Zeitschrift Ge-
omorphologie Supplementary Volume, 94,
285-302.
; Hancock, P. ve Smart, P., 1994, Morpho-
logical attributes of Pamukkale travertines
and their relationship to active tectonic
stretching: 47, Türkiye Jeoloji Kurultayı
(Özet), Ankara.
; ve ; 1995, Formation of
fissure-ridge travertines and their neotecto-
nic significance, IESCA-1995, Güllük (Özet)
(Muğla).
63
PAMUKKALE TRAVERTENLERİ
Atiker, M., 1993, Pamukkale: TÜBİTAK Bilim ve
Teknik Dergisi, 26, 308, 495-498.
Bargar, K.E., 1978, Geology and thermal history of
Mammoth Hot Springs, Yellovvstone Nati-
onal Park, Wyoming: U.S.Geol.Surv.Bull.,
1444.
Barnes, L; Irvvin, W.P. ve VVhite D.E., 1978, Global
distribution of carbon dioxide discharges,
and major zones of seismicity: U.S. Geolo-
gical Survey, Water-Resources investigati-
ons, 78-39, Open-File Report.
Bean, G., 1971, Turkey Beyond the Meander: Er-
nest Benn, London. (Revised and edited by
J.Bean [1980] and published by John Mur-
ray, London [1989].
Blackvvell, B.B. ve Schvvarcz, H.P., 1986, U-series
analyses of the lower travertine at Ehrings-
dorf, DDR: Quaternary Research, 25, 215-
222.
Bögli, A., 1980, Karst Hydrology and Physical Spe-
leology: Springer-Verlag, Berlin, 284 s.
Buccino, S.G., D'Argenio ve Ferreri, V., 1978, l tra-
vertini della Bassa Velle del Tanagro (Cam-
pania) studio geomorphologico, sedimento-
logico e geochimico (with English abstract):
Boll. Coc. lt., 97, 617-646.
Canik, B., 1978, Denizli-Pamukkale sıcak su kay-
naklarının sorunları: Jeoloji Mühendisliği,
Jeo.Müh. Odası, 5, 29-33.
Chafetz, H.S. ve Folk, R.L., 1984, Travertines: de-
positional morphology and the bacterially
constructed constituents: J.Sedim. Petrol.,
54,289-316.
Eşder, T. ve Yılmazer, S., 1991, Pamukkale jeoter-.
mal kaynakları ve travertenlerin oluşumu:
Tıbbi Ekoloji ve Hidroklimatoloji Dergisi.
Ford, T.D. ve Pedley, M.H., 1992, Tufa deposits of
the world: J.speleol.Soc.Japan, 17, 46-63.
Groff, F. ve Shevenell, L., 1987, Travertine depo-
sits of Soda Dam, Nevv Mexico, and their
implications for the age and evolution of the
Valles Caldera hydrothermal system: Ge-
ol.Soc.Am.Bull., 99, 292-305.
Gökalp, E., 1971, Pamukkale (Denizli) bölgesinin
jeoloji ve hidrojeoloji etüdü: MTA Rap., 4561,
18 s. (yayımlanmamış).
Hayden, F.V., 1872, United States Geological Sur-
vey of Montana and portions of adjacent ter-
ritories: Fifth Annual Report of Progress.
Heimann, A. ve Sass, E., 1989, Travertines in the
northern Hula Valley, Israel. Sedimentology,
36,95-108.
Irion, G. ve Müller, G., 1968, Mineralogy, Petrology
and Chemical Composition of Soma Calca-
reous Tufa from the Schvvabische Alb, Gre-
many: In: Recent Developments in Carbona-
te Sedimentology in Central Europe (edited
by Müller, G. & Friedmann, G.M.) Spring-
Verlag Berlin, Heidelberg, pp.157-171.
Jones, J.C., 1925, Travertine Company report: Uni.
of Nevada, Reno. UNR Special Collection,
88-29 (yayınlanmamış).
Julia, R., 1983, Travertines: In: Carbonates Depo-
sitional Environments (edited by Scholle,
P.A.; Bebout, D.G. & Moore, C.H.) AAPE,
Tulsa, Oklahoma, USA.
Koçak, A., 1976, Denizli-Pamukkale ve Karahayıt
kaplıcalarının hidrojeolotik etüdü: MTA Rap.
5670, 21 s. (yayınlanmamış).
Koçyiğit, A., 1984, Güneybatı Türkiye ve yakın do-
layında levha içi yeni tektonik gelişimi (Intra-
plate neotectonic development of Southvves-
tern Turkey and adjacent areas). TJK Bülte-
ni, 27,
1-16.
Kronfeld, J.; Voggel, J.C.; Rosenthal, E. ve VVeins-
tein-Evron, M., 1988, Age and paleoclimatic
implications of the Bet Shean travertines:
Quaternary Research, 30, 298-303.