ArticlePDF Available

BAŞ ve BOYUN KİTLELERİNDE İNCE İĞNE ASPİRASYON BİOPSİSİNİN TANISAL DEĞERİ DIAGNOSTIC ACCURACY OF FINE NEEDLE ASPIRATION BIOPSY IN HEAD AND NECK MASSES

Authors:

Abstract

ZET Amaç: İnce iğne aspirasyon biyopsisi (İİAB) sonuçlarımız eksizyonel biyopsi sonuçları ile karşılaştırılarak sitolojinin tanısal değerinin araştırılması amaçlanmıştır. Hastalar ve Yöntemler: Baş ve boyun bölgesinde tiroid dokusu hariç değişik kitlelerden elde edilen 164 aspirasyon materyalinin sitoloji sonuçları, histopatolojik tanıları ile karşılaştırıldı. Hastalar kitlenin kaynaklandığı yere göre tükürük bezleri, lenf nodları ve kistik kitleler olarak üç gruba ayrılarak İİAB'nin duyarlılık, özgüllük, tanı doğruluğu değerleri her grup için araştırılmıştır. Bulgular: Baş ve boyun kitlelerini birlikte değerlendirdiğimizde duyarlılık, özgüllük, tanı doğruluğu değerleri sırasıyla, %80.64, %100, %96.34'tür. Bu değerler sırasıyla tükürük bezlerinde %69.2, %100, %96; lenf nodu patolojilerinde %88.8, %100, %94.1 ve kistik lezyonlarda ise her üç değer % 100'dür. Yalancı pozitif sonuca hiç rastlanmazken, yalancı negatiflik oranı %3.6 (6 olgu) olarak bulunmuştur. Sonuç: İnce iğne aspirasyon biyopsisi baş ve boyun kitlelerinin tanısında güvenli, kolay ve faydalı bir tanı yöntemidir. SUMMARY Objectives: This study aims to assess the diagnostic accuracy of cytology by comparison of the results of fine-needle aspiration biopsies (FNAB) with histopathologic examination. Patients and Methods: The cytology results of 164 aspirates taken from a variety of head and neck masses excluding thyroid tissues were compared with histopathologic diagnoses. The patients were divided into 3 groups based on the origin of the masses as salivary glands, lymph nodes and cystic masses according to histopathologic diagnoses, and the sensitivity, specificity and accuracy of FNAB were analyzed for each group. Results: The sensitivity, specificity and accuracy of FNAB were 80.64%, 100%, 96.34% respectively in all head and neck masses. Those were %69.2, %100, %96 in salivary glands; 88.8%, 100%, 94.1% in lymph nodes; 100% for each value in cystic lesions, respectively. Fine-needle aspiration biopsy was found to have a false-negative rate of 3.6 (6 cases) and no false-positive result. Conclusion: Fine-needle aspiration biopsy is a safe, easy and useful diagnostic tool for head and neck masses.
Dr. Deniz DEMİR, Dr. Murat Timur AKÇAM, Dr. Ömer KARAKOÇ ve Ark.
Baş ve Boyun Kitlelerinde İnce İğne Aspirasyon Biopsisinin Tanısal Değeri
KBB-Forum
2006;5(1)
www.KBB-Forum.net
5
ARAŞTIRMA
BAŞ ve BOYUN KİTLELERİNDE İNCE İĞNE ASPİRASYON BİOPSİSİNİN
TANISAL DEĞERİ
Dr. Deniz DEMİR1, Dr. Murat Timur AKÇAM1, Dr. Ömer KARAKOÇ1,
Dr. Önder ÖNGÜRÜ2, Dr. Sertaç YETİŞER1
1Gülhane Askeri Tıp Akademisi, Kulak Burun Boğaz Anabilim Dalı, Ankara, Türkiye
2Gülhane Askeri Tıp Akademisi, Patoloji Anabilim Dalı, Ankara, Türkiye
ÖZET
Amaç: İnce iğne aspirasyon biyopsisi (İİAB) sonuçlarımız eksizyonel biyopsi sonuçları ile karşılaştırılarak sitolojinin tanısal değerinin
araştırılması amaçlanmıştır. Hastalar ve Yöntemler: Baş ve boyun bölgesinde tiroid dokusu hariç değişik kitlelerden elde edilen 164
aspirasyon materyalinin sitoloji sonuçları, histopatolojik tanıları ile karşılaştırıldı. Hastalar kitlenin kaynaklandığı yere göre tükürük bezleri,
lenf nodları ve kistik kitleler olarak üç gruba ayrılarak İİAB’nin duyarlılık, özgüllük, tanı doğruluğu değerleri her grup için araştırılmıştır.
Bulgular: Baş ve boyun kitlelerini birlikte değerlendirdiğimizde duyarlılık, özgüllük, tanı doğruluğu değerleri sırasıyla, %80.64, %100,
%96.34’tür. Bu değerler sırasıyla tükürük bezlerinde %69.2, %100, %96; lenf nodu patolojilerinde %88.8, %100, %94.1 ve kistik
lezyonlarda ise her üç değer % 100’dür. Yalancı pozitif sonuca hiç rastlanmazken, yalancı negatiflik oranı %3.6 (6 olgu) olarak bulunmuştur.
Sonuç: İnce iğne aspirasyon biyopsisi baş ve boyun kitlelerinin tanısında güvenli, kolay ve faydalı bir tanı yöntemidir.
Anahtar Sözcükler: Sitoloji, neoplazm, boyun, malignite, biyopsi, İİAB
DIAGNOSTIC ACCURACY OF FINE NEEDLE ASPIRATION BIOPSY IN HEAD AND NECK MASSES
SUMMARY
Objectives: This study aims to assess the diagnostic accuracy of cytology by comparison of the results of fine-needle aspiration biopsies
(FNAB) with histopathologic examination. Patients and Methods: The cytology results of 164 aspirates taken from a variety of head and
neck masses excluding thyroid tissues were compared with histopathologic diagnoses. The patients were divided into 3 groups based on the
origin of the masses as salivary glands, lymph nodes and cystic masses according to histopathologic diagnoses, and the sensitivity, specificity
and accuracy of FNAB were analyzed for each group. Results: The sensitivity, specificity and accuracy of FNAB were 80.64%, 100%,
96.34% respectively in all head and neck masses. Those were %69.2, %100, %96 in salivary glands; 88.8%, 100%, 94.1% in lymph nodes;
100% for each value in cystic lesions, respectively. Fine-needle aspiration biopsy was found to have a false-negative rate of 3.6 (6 cases) and
no false-positive result. Conclusion: Fine-needle aspiration biopsy is a safe, easy and useful diagnostic tool for head and neck masses.
Keywords: Cytology, Neoplasm, Neck, Malignity, Biopsy, FNAB
GİRİŞ
Baş ve boyun kitleleri genellikle,
enflamatuar, kistik ya da neoplastik kitleleri kapsar.1
Hastanın hikâyesi, klinik bulguları ve radyolojik
değerlendirme sonuçları boyun kitlelerinin tanısında
çok değerli bilgiler sağlamasına karşın, birçok olguda
tedavi protokolünün belirlenebilmesi için patolojik
tanıya da ihtiyaç duyulmaktadır. Eksizyonel ve
insizyonel biyopsi uygulamaları genellikle
ameliyathane ortamında cerrahi girişimi
gerektirmekte, bazen genel anestezi ve hastayı
hastaneye yatırma ihtiyacı duyulmaktadır. İnce iğne
aspirasyon biyopsisi (İİAB), bunlar göz önüne
alındığında iyi bir alternatif yöntemdir. İlk defa Kun
tarafından tarif edilen ve 1930’lu yıllarda Martin ve
arkadaşları tarafından rutin bir uygulama haline
getirilen İİAB’ si, bugün klinisyenler tarafından sık
olarak kullanılan tanı yöntemlerin biri olmuştur.2
İletişim kurulacak yazar: Dr. Deniz Demir, Gülhane Askeri
Tıp Akademisi, Kulak Burun Boğaz Anabilim Dalı, Ankara, Türkiye, Tel:
3163042000 E-mail: drdenizdemir@yahoo.com
Gönderilme tarihi: 29 Haziran 2005, revizyon isteme tarihi : 6
Eylül 2005, yayın için kabul edilme tarihi: 28 Aralık 2005
Bu çalışmada, kliniğimizde baş ve boyun
kitlelerinin tanısında kullanılan rutin uygulamalardan
birini oluşturan İİAB sonuçlarının, eksizyonel
biyopsi sonuçları ile karşılaştırılarak, sitolojinin
tanısal değerinin araştırılması amaçlanmıştır.
HASTALAR VE YÖNTEM
Ocak 2000 – Aralık 2004 tarihleri arasında
tiroid hariç baş boyun bölgesinde palpasyonla tespit
edilebilen kitle sebebiyle kliniğimize başvuran
olgulardan İİAB ve eksizyonel biyopsi ile sitolojik ve
histopatolojik tanısı bulunan 165 olgunun sonuçları
karşılaştırılmıştır. Bu olgular eksizyonel biyopsi
sonuçlarına göre lenf nodu patolojileri, kistik
lezyonlar ve tükürük bezi lezyonları olarak 3 gruba
ayrılmıştır. Tiroid dokusu kaynaklı kitleler çalışmaya
dahil edilmemiştir.
İnce iğne aspirasyon biyopsisi lokal anestezi
kullanmaksızın, 22 kalibrelik iğne ve 10 cc’lik tek
kullanımlık enjektörler kullanılarak yapılmıştır. Her
kitleden ortalama 2 aspirasyon yapılmıştır.
Dr. Deniz DEMİR, Dr. Murat Timur AKÇAM, Dr. Ömer KARAKOÇ ve Ark.
Baş ve Boyun Kitlelerinde İnce İğne Aspirasyon Biopsisinin Tanısal Değeri
KBB-Forum
2006;5(1)
www.KBB-Forum.net
6
Aspirasyon sonrasında aspirasyon materyali
enjektöre çekilen hava ile beraber bir lama
püskürtülmüş, diğer lam ile 45 derecelik açı yaparak
en az 3 yayma preparat hazırlanmıştır. Yaymalar
alkol ile fikse edilmiş ve Papanicolea yöntemi ile
boyanmıştır. İşlem sonrası hiçbir olguda
komplikasyon görülmemiştir. Tüm sitolojik
incelemeler sitopatoloji konusunda deneyimli olan
patolog tarafından incelenip rapor edilmiştir.
Malignite açısından şüpheli olgular malign grubuna
dâhil edilmiştir. Sitoloji sonuçları histopatoloji
sonuçları ile karşılaştırılarak dört gruba ayrılmıştır:
Gerçek pozitif (GP): Malign sitoloji ve malign
histopatoloji
Yalancı pozitif (YP): Malign sitoloji ve benign
histopatoloji.
Gerçek negatif (GN): Benign sitoloji ve benign
histopatoloji
Yalancı negatif (YN): Benign sitoloji ve malign
histopatoloji.
Galen ve Gambino (4) metodu kullanılarak
bu üç grupta İİAB’nin, duyarlılık, özgüllük, tanı
doğruluğu değerleri aşağıdaki şekilde formulize
edilmiştir:
o Duyarlılık=GP/GP+YN
o Özgüllük=GN/GN+YP
o Doğruluk=GP+GN/toplam
BULGULAR
Baş ve boyun kitleleri, ince iğne aspirasyon
materyali yeterli olan 164 olgunun [120 erkek (ort.
yaş 33.45 + 14; dağılım: 8-74), 44 kadın (ort. yaş
40.3 + 16,5; dağılım: 10-74) ] ameliyat sonrası
histopatoloji sonuçları karşılaştırıldı (Tablo 1). Bu
olguların 31’ini malign, 133’ünü benign kitleler
oluşturmaktaydı. Kitleler yapılarına göre gruplara
ayrıldığında % 61.0’ini tükürük bezleri % 20.7’sini
boyun lenf nodları ve % 18.3’ünü boyunun kistik
lezyonları oluşturmaktaydı.
Benign Malign Toplam
Sitoloji Histopatoloji Sitoloji Histopatoloji
Tükürük bezleri 91 87 9 13 100
Parotis bezi
Submandibular bez 12 11 1 2 13
Palatal minör tükürük bezi 5 5 - - 5
Lenf nodu 18 16 16 18 34
Kistik kitle 30 30 - - 30
Tablo 1. Baş ve boyun bölgesindeki kitlelerde İİAB ve eksizyonel biyopsi ile yapılan sitolojik ve histopatolojik inceleme sonuçlarının
malignite varlığı bakımından karşılaştırılması
Histopatolojik tanı Parotis bezi Submandibular
bez
Minör tükürük
bezi Toplam
Mukoepidermoid karsinom 5 - - 5
Adenoid kistik karsinom 1 2 - 3
Asinik hücreli karsinom 2 - - 2
Lenfoma 2 - - 2
Malign
Neoplazm
Melanoma 1 - - 1
Pleomorfik adenoma 46 6 5 57
Whartin tümörü 13 - - 13
Benign
Neo
plazm
Monomorfik adenom 2 - - 2
Siyaloadenit 3 5 - 8
Duktus kisti 2 - - 2
Granülomatöz inflamasyon 1 - - 1
Kist hidatik 1 - - 1
Dermoid kist 1 - - 1
Benign non-
neoplastik
lezyon
Retansiyon kisti 2 - - 2
TOPLAM 82 13 5 100
Tablo 2. Tükürük bezlerindeki lezyonların histopatolojik dağılımı
Dr. Deniz DEMİR, Dr. Murat Timur AKÇAM, Dr. Ömer KARAKOÇ ve Ark.
Baş ve Boyun Kitlelerinde İnce İğne Aspirasyon Biopsisinin Tanısal Değeri
KBB-Forum
2006;5(1)
www.KBB-Forum.net
7
Yıl Vaka
Sayısı
Duyarlılık
%
Özgüllük
%
Doğruluk
%
Schelkun ve ark.1 1991 209 81.1 99 90
Fulciniti ve ark.4 1997 218 96.2 100 93.5
El Hag ve ark.17 2003 225 95 92 95
Köybaşıoğlu ve ark.18 2004 83 93.4 81.8 88.8
Bizim çalışmamız 2005 164 80.64 100 96.34
Tablo 3. Farklı çalışmalarda bildirilen duyarlılık, özgüllük ve doğruluk sonuçları
Tükürük bezlerinden kaynaklanan 100
kitlenin 82’si parotis bezinde (%82), 13’ü
submandibular bezde (%13), 5 tanesi ise damakta
minör tükürük bezlerinde (%5) yerleşim
göstermekteydi. Eksizyonel biyopsi sonucuna göre
histopatolojik olarak bu kitlelerin 87’si benign, 13’ü
malign olarak değerlendirilmiştir. Tükürük bezi
kaynaklı kitlelerin 13’ü malign neoplazm, 72’si
benign neoplazm ve 15’i ise neoplastik olmayan
lezyonlardır. Tükürük bezi patolojilerinin dağılımı
Tablo-2’de sunulmuştur. Malign tükürük bezi
neoplazmlarının 5’i mukoepidermoid karsinomdur.
Bunların 3’ünde malignite pozitif tanısı verilmiş,
birinde histolojik tipi belirlenememiştir. Geri kalan 2
hastanın 1’i Whartin tümörü olarak tanımlanmış, 1’i
de benign neoplazm olarak rapor edilmiştir. Adenoid
kistik karsinom saptanan 3 hastanın sitolojik olarak
2’si pleomorfik adenoma, 1’i de adenoid kistik
karsinom olarak değerlendirilmiştir. Asinik hücreli
karsinom bulunan 2 hastada ise tanı İİAB ile de
doğru olarak tanımlanmıştır. Tükürük bezinde
lenfoma bulunan 2 olgu da malignite pozitif olarak
rapor edilmiş, bunların birinde sitolojik olarak
tiplendirme yapılabilmiştir. Tükürük bezinde malign
melanom saptanan hastanın hücre tiplendirmesi ise
sitolojik olarak yapılamamıştır. Benign tükürük bezi
tümörü saptanan kitlelerin 57’si pleomorfik
adenomdur ve bunların 52’sinde İİAB’si ile kesin
tanı sitolojik olarak belirlenmiştir (Resim-1, 2);
5’inde ise malignite bulunmadığı saptanmasına karşın
tümör tipi ayırt edilememiştir. Histopatolojik olarak
Whartin tümörü tanısı konan 13 hastanın 11’inde ise
tümör tipi sitolojik olarak ayırt edilebilmiş (Resim-3),
sadece 2 hastada tümör tipi belirlenememiştir.
Monomorfik adenom bulunan 2 hastanın 1’inde tanı
sitolojik olarak belirlenebilmesine karşın 1’i
pleomorfik adenom olarak değerlendirilmiştir. Diğer
benign tükürük bezi patolojilerinin hiç birinde kesin
tanı sitolojik olarak belirlenememiştir. Sitoloji
sonuçları ile histopatoloji sonuçları malignite varlığı
bakımından karşılaştırıldığında, histopatolojik olarak
malign olarak bildirilen dört olgu İİAB’ lerinde
benign olarak değerlendirilmiştir. Diğer tükürük bezi
lezyonlarında histopatolojik ve sitolojik tanılar
malignite değerlendirmesi bakımından uyum
göstermiştir. Tükürük bezi lezyonlarında GP 9, GN
87, YN 4, YP 0’dır İİAB sonuçlarına göre tükürük
bezlerinde duyarlılık % 69.2, özgüllük % 100,
doğruluk % 96 ‘dır.
Resim 1. Pleomorfik adenomada soluk bazofilik matriks ve
epitelyal hücreler (Papanicolaou x200)
Resim 2. Myoepitelyal hücrelerden zengin pleomorfik adenoma
(Papanicolaou x200)
Baş ve boyun kitlelerinden lenf nodu
patolojileri sıklık bakımından çalışmamızda ikinci
büyük grubu oluşturmuştur. Histopatolojik olarak, bu
34 kitlenin 16’ı benign, 18’i malign lezyondan
Dr. Deniz DEMİR, Dr. Murat Timur AKÇAM, Dr. Ömer KARAKOÇ ve Ark.
Baş ve Boyun Kitlelerinde İnce İğne Aspirasyon Biopsisinin Tanısal Değeri
KBB-Forum
2006;5(1)
www.KBB-Forum.net
8
oluşmaktaydı. Hodgkin dışı lenfoma ve tiroid papiller
karsinom metastazı bulunan 2 hasta dışında tüm
hastalarda malignite varlığı ya da yokluğu sitolojik
olarak doğru bir şekilde değerlendirilebilmiştir. Lenf
nodu kaynaklı benign lezyon bulunan 16 hastanın
12’sinde granülomatöz enfeksiyon saptanmış ve
bunların 9’unda İİAB’si ile bu tanı doğru olarak
değerlendirilebilmiştir. Reaktif lenf nodu bulunan 3
hastanın İİAB’leri de aynı sonucu vermiştir. Sinüs
histiyositozis tanısı olan 1 hastada sitolojik bulgular
sadece bening lezyon olarak değerlendirilebilmiştir.
Lenf nodunda yerleşim gösteren 18 malign kitlenin
9’unu Hodgkin lenfoma oluşturmuş; bunların 6’sında
kesin tanı sitolojik inceleme ile saptanabilmiş, 3’ünde
ise sadece malignite varlığı söylenebilmiştir.
Metastatik karsinom tespit edilen 7 hastanın 6’sında
İİAB’si ile de metastatik karsinom saptanmıştır.
(Resim-4) Bir hasta ise benign lezyon şeklinde
tanımlanmıştır. Hodgkin dışı lenfoma bulunan 2
hastanın sitolojik olarak 1’i Hodgkin dışı lenfoma
(Resim-5), 1’i de reaktif lenf nodu olarak
değerlendirilmiştir. Lenf nodu yerleşimli 34 kitlenin
İİAB sonucu, histopatoloji sonucu ile
karşılaştırıldığında GP 16, GN 16, YP 0, YN 2 ‘dir.
Lenf nodu lezyonlarında duyarlılık %88.8, özgüllük
%100, tanı doğruluğu % 94.1 bulunmuştur.
Resim 3. Warthin tümöründe lenfoid hücrelerin bulunduğu
zeminde koheziv gruplar halinde geniş sitoplazmalı oksifilik
hücreler (Papanicolaou x200)
Baş ve boyundaki 30 benign kistik lezyonun
tümü sitolojik olarak benign kistik lezyon şeklinde
tanımlanabilmiştir. Brankiyal yarık kisti bulunan 19
hastanın 3’ünde tanı sitolojik olarak
belirlenebilmiştir. Tiroglossal kanal kisti bulunan 3
hastanın 2’i tiroglossal kanal kisti 1’i de brankiyal
yarık kisti olarak değerlendirilmiştir. Histopatolojik
olarak dermoid kist saptanan 3 hastanın İİAB’si
1’inde dermoid kist, 1’inde tiroglossal kanal kisti
1’inde de benign kist olarak bildirilmiştir.
Epidermoid kist saptanan 5 olguda da sitoloji
sonuçları benign kistik lezyon olarak
değerlendirilmiştir. Dolayısıyla kistik lezyonlarda
malignite değerlendirmesi bakımından duyarlılık,
özgüllük ve tanı doğruluğu % 100’dür.
Resim 4. Lenf nodu aspiratında bazıları kohezyon kaybı gösteren
kümeler ve papiller yapılar halinde düşş intranükleer
inklüzyonların seçilebildiği atipik epitelyal hücreler (Tiroid
papiller karsinoma metastazı) (Papanicolaou x200)
Resim 5. Hodgin dışı lenfoma olasılığınışündüren tek tek
şş hiperkromatik nükleuslu atipik lenfoid hücreler
(Papanicolaou x200)
Tüm kitleler birlikte değerlendirildiğinde
İİAB ile sitolojik incelemenin baş boyun
kitlelerindeki malignite varlığı/yokluğu bakımından
tanı duyarlılığı %80.64, özgüllüğü %100, doğruluğu
ise %96.34 olarak saptanmıştır.
TARTIŞMA
İnce iğne aspirasyon biyopsisi boyun
kitlelerinde tanı amaçlı kullanılabilen ucuz, güvenilir,
basit bir yöntemdir.4 Anestezi gerektirmeksizin
deneyimli ellerde yaklaşık 15 dakikada yapılabilmesi
bu tekniğin diğer avantajıdır.1 Komplikasyon oranı
Dr. Deniz DEMİR, Dr. Murat Timur AKÇAM, Dr. Ömer KARAKOÇ ve Ark.
Baş ve Boyun Kitlelerinde İnce İğne Aspirasyon Biopsisinin Tanısal Değeri
KBB-Forum
2006;5(1)
www.KBB-Forum.net
9
oldukça düşük olan bu yöntemin yeterli aspirasyon
materyali elde edildiği taktirde tanı doğruluğu
oldukça yüksektir (Tablo 3). Çalışmamızda da
literatürle uyumlu olarak hiçbir hastada
komplikasyona rastlanmamıştır. Baş boyun kitlelerini
birlikte değerlendirdiğimizde duyarlılık, özgüllük ve
tanı doğruluğu değerlerin sırasıyla % 80.64, %100,
%96.34 bulunmuştur.
Tükürük bezi kitlelerinde İİAB ‘nin tanı
doğruluğu çeşitli çalışmalarda % 86 ile % 100
arasında değişmektedir.5,6,7,8 Hatta bu lezyonlarda,
İİAB’nin tanı doğruluğunun ameliyat sırasında alınan
biyopsilerle eşit olduğu da belirtilmiştir.9
Çalışmamızda tükürük bezi kitlelerinde tanı
doğruluğu % 96’dır. Yalancı pozitif olgu
saptamadığımız çalışmada, yalancı negatiflik oranı %
4’dur. Bu oran, Frable ve ark.10 ile Shaha ve ark.11
tarafından büyük hasta serileri ile yapılan
çalışmalarda %2.9 ve %1.3 olarak bulunmuştur.
Yalancı negatif sonuçlar sitolojik değerlendirme
hatalarından kaynaklanabileceği gibi sıklıkla yetersiz
hücre aspirasyonundan da kaynaklanabilmektedir.
Daha deneyimli sitologlar tarafından preparatların
yeniden değerlendirilmesi bu yalancı negatiflik
oranlarını azaltabilir. Farklı bölgelerden
aspirasyonların yapılması da yetersiz hücre olasılığını
azaltacaktır. Çalışmamızda tükürük bezi kitlelerinde
duyarlılık ve özgüllük değerleri sırasıyla % 69.2 ve %
100’dür. Bu sonuçlar, İİAB’nin tanısal değerini
vurgulamakta ve literatürdeki sonuçlarla uyum
göstermektedir.6,7,12
Duyarlılık, hastanın hikayesi, klinik
bulguları, görüntüleme yöntemlerinin (ultrasonografi,
bilgisayarlı tomografi, magnetik rözonans) desteği ve
klinisyenin İİAB’deki tecrübesiyle artırılabilir.
Özellikle malignite şüphesi olan olgularda İİAB
sonrası sitopatologla yakın ilişkide olunmalı, patolog
lezyon hakkında bilgilendirilmelidir. Bu sayede YN
olgulardaki azalma sağlanarak İİAB’nin duyarlılığını
artırmak mümkün olacaktır. Fakat, sitolojide bazen
tanı koymada karşılaşılan zorluklar YN olgularla
karşılaşmamıza neden olmaktadır. Literatürde
adenoid kistik karsinoma ve mukoepidermoid
karsinoma tanılarının pleomorfik adenom ile
karıştırılabileceği belirtilmektedir.7 Aspirasyon
materyalinde bulunan fokal kribriform ya da
silindramatöz paterne sahip alanlar adenoid kistik
karsinomun pleomorfik adenom ile karıştırılmasına
yol açmaktadır. Bizim çalışmamızda da YN 6
olgunun 2’sinde adenoid kistik karsinom yerine
pleomorfik adenom tanısı koyulmuştur. Yalancı
negatif diğer 2 olguda ise mukoepidermoid karsinom
tanısı yerine lezyonların sitolojilerinde non-
neoplastik lezyon ve Whartin tümorü tanıları rapor
edilmiştir. Mukoepidermoid karsinom tanılı kitlelerde
kistik alanların varlığı tanının koyulmasını
zorlaştırmaktadır. Özellikle İİAB’nde mukoid
materyal aspire edilmişse sitolojide mukoepidermoid
karsinom tanısının konması, işlem tekrarlanmazsa
mümkün değildir.13 Pleomorfik adenom da epitelyal
komponentin baskın görülmesi sonucunda
çalışmamızda olduğu gibi monomorfik adenomla
karıştırılabilmektedir.13 Her iki tanı da benign
olduğunda tedavilerin aynı olması sebebiyle bu hata
çok fazla önemli olmamaktadır. Whartin tümöründe
görülebilecek bazı varyasyonların varlığı da İİAB’de
doğru histopatolojik sonuca ulaşmayı
güçleştirebilmektedir.14 Aspirat materyalinde lenfoid
stroma hakimiyeti ve tümörün kistik yapısı nedeniyle
Whartin tümörü, neoplastik (asinik hücreli karsinom,
lenfoma) ya da inflamatuar (kronik siyaladenit,
benign lenfoepitelyal lezyon) patolojilerle
karıştırılabilir. Bizim çalışmamızda Whartin tümörü
histopatolojik tanısı alan 13 hastanın 11’inde sitolojik
olarak tanı konabilmiştir.
Tükürük bezi kitlelerinde İİAB uygulaması
sonrası ameliyat gereksinimlerinde önemli ölçüde
azalma saptanmış olmasına rağmen6,8, tükürük
bezlerinde İİAB kullanımının gerekliliği konusunda
tartışmalar mevcuttur.15,16 Batsakis ve ark.15 birkaç
yönden İİAB nin tükürük bezlerinde kullanımını
eleştirmektedir. Neoplastik olduğu düşünülen
lezyonlara yapılacak olan bu işlemin lezyonun yeri ve
yayılımı hakkında bilgi veremeyeceğini, dolayısıyla
hastanın tedavisine bir katkı sağlayamayacağını
belirtmişlerdir. Cohen ve ark.16 ise İİAB’nin her
hastaya değil de, özellikle kliniğinde malignite
şünülen, kararsız kalınan olgulara yapılması
gerektiğine inanmaktadırlar. Bu eleştirilere rağmen
tükürük bezlerinde İİAB’nin önemli bir yeri
olduğuna inanılmaktadır. İİAB ile ameliyat öncesi
özellikle malign olgularda, hasta ve yakınları
yapılacak işlem hakkında bilgilendirilebilir. Hatta
malign olgularda fasial sinir rehabilitasyonu için
cerraha ön hazırlık imkanı sağlayabilir. Yaşı ve klinik
durumu ameliyat için uygun olmayan hastalarda
İİAB ile konulacak tanıya göre (Whartin tm vb.)
lezyona konservatif yaklaşılabilir.5,6,7
Baş ve boyun bölgesindeki lenfadenopatilerin
değerlendirilmesinde, benign ve malign patolojilerin
ayırımı ve koyulacak spesifik tanılar ile cerrahi
müdahaleler azaltılabilir. Özellikle reaktif / non-
spesifik lenfadenit, tüberküloz lenfadeniti gibi
inflamatuar lezyonlarda sitolojik tanılar cerrahi
müdahaleleri önleyebilir.17 Kliniğimizde de zaman
zaman İİAB sonucu benign olarak değerlendirilen
Dr. Deniz DEMİR, Dr. Murat Timur AKÇAM, Dr. Ömer KARAKOÇ ve Ark.
Baş ve Boyun Kitlelerinde İnce İğne Aspirasyon Biopsisinin Tanısal Değeri
KBB-Forum
2006;5(1)
www.KBB-Forum.net
10
bazı hastalara anamnez ve klinik bulguları uygun
olduğunda cerrahi müdahale yapılmamaktadır. Bu
çalışmada histopatolojik sonuçlar ile sitolojik
çalışmalar karşılaştırıldığından, sadece eksizyonel
biyopsi uygulanan olgular yer almaktadır. Çalışmaya
aldığımız 34 lenf nodunun 16’nı (%47) granülomatöz
inflamasyon, reaktif lenfadenopati, sinüs histiyosiz
gibi benign lezyonlar oluşturdu. Geri kalan 18 lenf
nodu patolojisini ise primer ya da sekonder
maligniteler oluşturmuştur. Köybaşıoğlu ve ark.
servikal lenfadenopatilerde duyarlılığı %89.6,
özgüllüğü %60, tanı doğruluğunu ise %85.2
bulmuşlardır.18 Bizim çalışmamızda ise duyarlılık,
özgüllük ve tanı doğruluğu sırasıyla %88.8, %100, ve
% 94.1’dir.
Yüzeyel lenf nodlarında İİAB ile elde edilen
metastatik karsinom tanısının doğruluk oranı (%90-
96), Hodgkin ve Hodgkin dışı lenfomaya göre (% 80-
90) yüksektir.19,20 Literatürde bu tür lezyonlarda
özellikle metastatik karsinom rapor edilmiş
sitolojilerde yalancı pozitiflik oranı oldukça
şüktür.21 Boyun lenf nodlarında yalancı negatiflik
oranı ise Hodkgin lenfoma olgularında, Hodgkin dışı
lenfoma ve metastatik karsinom olgularına göre daha
yüksektir. Yaymalarda Reed-Sternberg hücrelerinin
yokluğu tanının bazen reaktif lenfadenit ile
karıştırılmasına yol açabilmektedir.22 Çalışmamızda
yalancı negatif olan 6 olgunun 2’si lenf nodu
patolojisiydi. Sitolojik olarak reaktif lenfadenopati
tanısı alan bir olgunun eksizyonel biyopsi sonrası
tanısı Hodgkin dışı lenfoma olarak değişmiştir. Diğer
olguda ise, sitoloji sonucu malignite yönünden
negatif olmasına rağmen lezyonun histopatolojisi
papiller karsinomdur. Benign tanı, mutlaka hastanın
klinik durumu ile birlikte değerlendirilmelidir.
Çünkü, yalancı negatiflik göz önüne alındığında
negatif İİAB’si her zaman lenfomayı ekarte ettirmez.
Bu nedenle, lenf patolojilerinde İİAB sonucu negatif
gelse de hasta takibi mutlaka yapılmalı ve
şüphelendiğimiz olgularda eksizyonel biyopsi
uygulanmalıdır.
İnce iğne aspirasyon biyopsisinin tanı değeri,
boyunun solid kitlelerinde yüksek olmasına rağmen
kistik kitlelerde açık değildir.23 Yetersiz ya da
hiposellüler aspirasyon materyali yalancı negatif
sitoloji sonuçlarına yol açabilir. Sheahan ve ark. 190
baş boyun kitleli hastada yaptıkları çalışmada kistik
lezyonlarda % 25 oranında yalancı negatif sonuç
tespit etmişlerdir.24 Yine infekte kistlere yapılan İİAB
sonrasında inflamasyon ve rejenerasyon nedeniyle
oluşacak sitolojik atipi, lezyonların yalancı pozitif
değerlendirilmesine yol açabilir.25 Dolayısıyla
yetersiz ya da kararsız sonuçlarda aspirasyonun
tekrarı özellikle de kist duvarının aspirasyon
materyaline dahil edilmesi yalancı negatif olguları
azaltacaktır. Akılda tutulması gereken bir konu da,
kistik metastatik lezyonların kongenital ya da benign
kistik lezyonlar olarak karşımıza çıkabileceğidir.
Sheahan ve ark yaptıkları başka bir çalışmada
brankial kist olarak tahmin edilen olguların %10-
24’ünde kistik metastatik karsinom tespit
etmişlerdir.26 Bu sebeple, kistik lezyonlu özellikle
yaşlı hastalarda, İİAB yanında mutlaka üst
aerodigestif yol incelenmeli, şüphelenilen alanlardan
biyopsi alınmalıdır. Bizim çalışmamızda 30 kistik
lezyonlu hastaya İİAB ile benign kistik lezyon tanısı
konulmuş ve bu sonuçlar ameliyat sonrası
histopatolojileri uyumlu bulunmuştur. Yeterli
materyal elde ettiğimiz bütün aspiratlarda lezyon
kistik de olsa İİAB ile benign ayırımı yapılabilmiştir.
Olgularımız arasında malign kistik lezyon
bulunmadığından malignite ayrımı hakkında fikir
yürütebilmek mümkün değildir. Kistik lezyonlardaki
duyarlılık, özgüllük ve tanı doğruluğu sonuçlarımız
bu sebeple %100’dür ve sonuçlar literatürle
uyumludur.1,2,4,17
Sonuç olarak, bu çalışma da duyarlılık,
özgüllük, doğruluk oranlarının yüksek olması,
komplikasyonların sık rastlanmaması, kolay
uygulanabilir olması sebebiyle baş ve boyun
kitlelerinin tanısında, İİAB’nin tercih edilebilecek bir
tanı yöntemi olduğu fikrini desteklemektedir. İnce
iğne aspirasyon biyopsisi ile lezyonun malign olup
olmadığının ayırt edilmenin yanında, spesifik tanı
koyma olanağı da bulunmaktadır. Ancak İİAB’ deki
negatif sonuçlar her zaman kesin sonuç olarak
değerlendirilmemelidir. Hastanın klinik bulguları ve
diğer tanı testlerinin sonuçlarının göz önüne alınması,
klinisyen ve sitoloğun tam bir uyum içinde çalışması,
klinisyenin aspirasyon ve yayma hazırlamadaki
tecrübesini artırması İİAB’deki yanlış sonuçların
azaltılmasını sağlayacaktır.
KAYNAKLAR
1. Schelkun PM, Grundy WG. Fine-needle aspiration biopsy of
head and neck lesions. J Oral Maxillofac Surg. 1991
Mar;49(3):262-267. (PMID: 1995815)
2. Önder T, Aktaş D, Günhan Ö, Özkaptan Y. Baş ve boyun
kitlelerinde ince iğne aspirasyon biyopsisi. K.B.B. ve Baş
Boyun Cerrahisi Dergisi 1994; 2(1): 32-37.
3. Galen RS, Gambino SR: Beyond normality. The predictive
value and efficiency of medical diagnosis. New York, NY,
John Wiley & Sons, 1975.
4. Fulciniti F, Califano L, Zupi A, Vetrani A. Accuracy of fine
needle aspiration biopsy in head and neck tumors. J Oral
Maxillofac Surg. 1997 Oct;55(10):1094-1097. (PMID:
9331232)
Dr. Deniz DEMİR, Dr. Murat Timur AKÇAM, Dr. Ömer KARAKOÇ ve Ark.
Baş ve Boyun Kitlelerinde İnce İğne Aspirasyon Biopsisinin Tanısal Değeri
KBB-Forum
2006;5(1)
www.KBB-Forum.net
11
5. Candel A, Gattuso P, Reddy V, Matz G, Castelli M. Is fine
needle aspiration biopsy of salivary gland masses really
necessary? Ear Nose Throat J. 1993 Jul;72(7):485-489.
(PMID: 8354159)
6. Zbaren P, Schar C, Hotz MA, Loosli H. Value of fine-needle
aspiration cytology of parotid gland masses. Laryngoscope.
2001 Nov;111(11 Pt 1):1989-1992. (PMID: 11801984)
7. Costas A, Castro P, Martin-Granizo R, Monje F, Marron C,
Amigo A. Fine needle aspiration biopsy (FNAB) for lesions
of the salivary glands. Br J Oral Maxillofac Surg. 2000
Oct;38(5):539-542. (PMID: 11010791)
8. Batsakis JG, Sneige N, el-Naggar AK. Fine-needle aspiration
of salivary glands: its utility and tissue effects. Ann Otol
Rhinol Laryngol. 1992 Feb;101(2 Pt 1):185-188. (PMID:
1739267)
9. Chan MK, McGuire LJ, King W, Li AK, Lee JC.
Cytodiagnosis of 112 salivary gland lesions. Correlation with
histologic and frozen section diagnosis. Acta Cytol. 1992
May-Jun;36(3):353-363. (PMID: 1580118)
10. Frable MA, Frable WJ. Fine-needle aspiration biopsy of
salivary glands. Laryngoscope. 1991 Mar;101(3):245-249.
(PMID: 2000011)
11. Shaha AR, Webber C, DiMaio T, Jaffe BM. Needle aspiration
biopsy in salivary gland lesions. Am J Surg. 1990
Oct;160(4):373-376. (PMID: 2221237)
12. Nettle WJ, Orell SR. Fine needle aspiration in the diagnosis
of salivary gland lesions. Aust N Z J Surg. 1989
Jan;59(1):47-51. (PMID: 2913994)
13. Qizilbash AH, Sianos J, Young JE, Archibald SD. Fine
needle aspiration biopsy cytology of major salivary glands.
Acta Cytol. 1985 Jul-Aug;29(4):503-512. (PMID: 2992196)
14. Raymond MR, Yoo JH, Heathcote JG, McLachlin CM,
Lampe HB. Accuracy of fine-needle aspiration biopsy for
Warthin's tumours. J Otolaryngol. 2002 Oct;31(5):263-270.
(PMID: 12512889)
15. Cristallini EG, Ascani S, Farabi R, Liberati F, Maccio T,
Peciarolo A, Bolis GB. Fine needle aspiration biopsy of
salivary gland, 1985-1995. Acta Cytol. 1997 Sep-
Oct;41(5):1421-1425. (PMID: 9305379)
16. Cohen EG, Patel SG, Lin O, Boyle JO, Kraus DH, Singh B,
Wong RJ, Shah JP, Shaha AR. Fine-needle aspiration biopsy
of salivary gland lesions in a selected patient population.
Arch Otolaryngol Head Neck Surg. 2004 Jun;130(6):773-
778. (PMID: 15210562)
17. el Hag IA, Chiedozi LC, al Reyees FA, Kollur SM. Fine
needle aspiration cytology of head and neck masses. Seven
years' experience in a secondary care hospital. Acta Cytol.
2003 May-Jun;47(3):387-392. (PMID: 12789919)
18. Köybaşıoğlu F, Özakkoyunlu S, Kocatürk S, Üzmez Önal B,
Baş boyun kitlelerindeki ince iğne aspirasyon sitolojisi
sonuçlarımız. KBB- Forum 2004; 3(2): 31-34.
19. Prasad RR, Narasimhan R, Sankaran V, Veliath AJ. Fine-
needle aspiration cytology in the diagnosis of superficial
lymphadenopathy: an analysis of 2,418 cases. Diagn
Cytopathol. 1996 Dec;15(5):382-386. (PMID: 8989539)
20. Zardawi IM, Jain S, Bennett G. Flow-cytometric algorithm
on fine-needle aspirates for the clinical workup of patients
with lymphadenopathy. Diagn Cytopathol. 1998
Oct;19(4):274-278. (PMID: 9784991)
21. Baatenburg de Jong RJ, Rongen RJ, Verwoerd CD, van
Overhagen H, Lameris JS, Knegt P. Ultrasound-guided fine-
needle aspiration biopsy of neck nodes. Arch Otolaryngol
Head Neck Surg. 1991 Apr;117(4):402-404. (PMID:
2007009)
22. Chhieng DC, Cangiarella JF, Symmans WF, Cohen JM. Fine-
needle aspiration cytology of Hodgkin disease: a study of 89
cases with emphasis on false-negative cases. Cancer. 2001
Feb 25;93(1):52-59. (PMID: 11241266)
23. Kadhim AL, Sheahan P, Colreavy MP, Timon CV. Pearls and
pitfalls in the management of branchial cyst. J Laryngol Otol.
2004 Dec;118(12):946-950. (PMID: 15667681)
24. Sheahan P, Fitzgibbon J, O'Leary G, Lee G. Efficacy and
pitfalls of fine needle aspiration in the diagnosis of neck
masses. Surgeon. 2004 Jun;2(3):152-156. (PMID: 15570817)
25. Orell SR. Pitfalls in fine needle aspiration cytology.
Cytopathology. 2003 Aug;14(4):173-182. (PMID: 12873307)
26. Sheahan P, O'leary G, Lee G, Fitzgibbon J. Cystic cervical
metastases: incidence and diagnosis using fine needle
aspiration biopsy. Otolaryngol Head Neck Surg. 2002
Oct;127(4):294-298. (PMID: 12402008)
ResearchGate has not been able to resolve any citations for this publication.
Article
Objective: To evaluate the usefulness and accuracy of fine-needle aspiration cytology (FNAC) in the diagnosis of parotid gland masses. Study design: Retrospective chart review of patients undergoing FNAC. Methods: Between January 1990 and December 1998, 410 parotid glands were resected at the Department of Otorhinolaryngology-Head and Neck Surgery at the University of Berne, Inselpital (Berne, Switzerland). Included in the study were 228 cases with preoperative FNAC. In a retrospective study the results of FNAC were analyzed and compared with the corresponding histopathological diagnosis. Results: Histological evaluation revealed 65 malignant tumors and 163 benign lesions (150 neoplasms and 13 nonneoplastic lesions). The cytological findings were nondiagnostic in 13 (5.7%), true-negative in 146 (64%), true-positive in 39 (17%), false-negative in 22 (9.8%) and false-positive in 8 (4.5%) cases in detecting malignant tumors. Nineteen of 39 (49%) malignant tumors (true-positive) and 123 of 146 (84%) benign lesions (true-negative) were classified accurately. The accuracy, sensitivity, and specificity were 86%, 64%, and 95% respectively. Conclusions: Fine-needle aspiration cytology is a valuable adjunct to preoperative assessment of parotid masses. Preoperative recognition of malignant tumors may help prepare both the surgeon and patient for an appropriate surgical procedure.
Article
During a period of 5 yr, 2,418 fine-needle aspirations (FNA) were performed on 2,216 patients with superficial lymphadenopathy. Chronic nonspecific lymphadenitis was the commonest inflammatory lesion followed by tuberculosis. Among malignant lesions, metastatic tumors were most common followed by non-Hodgkin's lymphoma. The FNAC findings were correlated with subsequent histopathological diagnosis in 1,041 cases. The sensitivity rates of FNAC in tuberculosis, metastatic tumors, Hodgkin's disease, and non-Hodgkin's lymphoma were found to be 83.3, 97, 30, and 80.3%, respectively, the specificity being 94.3, 98.9, 98.6, and 95.4% in the same order. Immunocytochemical tests performed on the aspirated material helped in classifying the metastatic poorly differentiated tumors and confirming the diagnosis of non-Hodgkin's lymphomas. Effects of FNA on subsequent biopsy in 81 lymph nodes with benign hyperplasia were studied and showed that aspiration does not interfere with subsequent histologic assessment. Thus FNAC is a simple, inexpensive procedure, and when complemented by appropriate immunocytochemical studies is accurate and reliable for routine diagnosis of lymphadenopathy. Diagn Cytopathol 1996;15:382–386. © 1996 Wiley-Liss, Inc.
Article
Aspirates of 112 cases of salivary gland lesions with histologic correlation were reviewed. Fifty-five cases (49%) had frozen sections made. The 112 cases included 76 cases of benign lesions (31 cases of pleomorphic adenoma, 19 of Warthin's tumor and 26 of nonneoplastic lesions), 22 of primary salivary gland malignancy and 14 of metastatic malignant lesions. The overall accuracy in diagnosing benign and malignant lesions was 95%. The accuracy in diagnosing the exact category of neoplastic lesions was 70%. The diagnostic sensitivity for malignant lesions was 86% and the specificity, 99%. There was one false positive, in which a pleomorphic adenoma was diagnosed as small cell carcinoma. Five false-negative cases were encountered that were due to underdiagnosis of mucoepidermoid carcinoma and adenoid cystic carcinoma. The smears were reviewed, and the diagnostic pitfalls are discussed. A comparison of the cytodiagnosis and frozen section diagnosis was made. In frozen sections there were two false negatives, and two diagnoses were deferred. The overall diagnostic accuracy was 91%. The accuracy in diagnosing the exact category of neoplastic disease was 77%. The diagnostic sensitivity for malignant disease was 70% and specificity, 100%. Frozen section, however, did supplement the fine needle aspiration diagnosis in 13 cases.
Article
Any diagnostic procedure requires a circumspect decision on its clinical utility. Otherwise, it risks being only an additional evaluation that is not cost-effective. In the case of fine-needle aspiration biopsy of lesions of salivary glands, there are unquestioned clinical indications; none, however, merit its inclusion as part of a systematic evaluation. Attention is also called to the possible negation of a histopathologic diagnosis because of the tissue effects of the fine-needle aspiration.
Article
The case records of 213 fine-needle aspiration biopsies (FNAB) of head and neck masses performed on 209 patients over a 3-year period were reviewed to assess the diagnostic accuracy and safety of this technique in comparison with surgical histologic examination. Cytologic diagnoses based on FNAB were compared with histologic diagnoses in 110 patients who underwent surgery. Based on cytology alone, 40.3% of the lesions were reported as malignant, 45.1% as benign, and 14.6% as indeterminant. A specific cytologic diagnosis was made in 85.5% of the cases. Cytologic diagnoses concurred with surgical histologic diagnoses 90% of the time. Fine-needle aspiration biopsy was found to have a false-positive rate of 0.5% and a false-negative rate of 2.3%. The sensitivity and specificity of FNAB in determining a malignant diagnosis were 81.1% and 99%, respectively. Positive and negative predictive values were calculated at 98.9% and 82.8%, respectively. Diagnostic rate, sensitivity, and negative predictive value increased consistently throughout the study period, indicating that the diagnostic accuracy of FNAB improved with experience.
Article
Between January 1, 1973, and December 31, 1988, the authors or their associates performed 552 fine-needle aspiration biopsies on patients with clinically significant masses of the salivary glands. All patients presented at the Medical College of Virginia Hospitals or Clinics of Virginia Commonwealth University; they were followed for periods ranging from 1 to 16 years. When available, the fine-needle aspiration diagnoses were correlated with histologic diagnoses and long-term patient outcomes. The sensitivity for a neoplasm was 93.3%; the specificity for the absence of a neoplasm was 99%. Diagnostic efficiency was 96.4%, and predictive value of a positive aspiration for a neoplasm was 98.3%. With fine-needle aspiration, surgical excision of salivary gland masses is often unnecessary. In patients with primary and metastatic neoplasms involving the salivary glands, fine-needle aspiration aids the surgeon in mapping the extent of the surgical procedure and in preoperatively preparing the patient. The procedure is cost-effective.
Article
• The assessment of nodal involvement in patients with squamous cell carcinoma of the head and neck is still a major diagnostic problem. Although the sensitivity of imaging techniques for detection of neck nodes is gradually improving, the specificity for metastases remains low. Cytologic examination could, theoretically, supply additive information. Computed tomographic—and magnetic resonance—guided aspiration techniques have been described, but these were not efficacious and laborious. In 1984, we developed a technique for ultrasound-guided (UG) fine-needle aspiration biopsy (FNAB). This technique is described herein, and the value of UGFNAB is compared with conventional FNAB. All statistical characteristics of UGFNAB appeared to be superior to conventional FNAB (sensitivity, 98% vs 88%; specificity, 95% vs 82%; positive predictive value, 98% vs 93%; negative predictive value, 95% vs 74%; and accuracy, 97% vs 87%). Furthermore, UGFNAB was characterized by less nondiagnostic aspirations. It is concluded that UGFNAB is a reliable technique for differentiation between benign nodes and cervical lymph node metastases and it may, therefore, contribute to a more accurate assessment of the neck in squamous cell carcinoma of the head and neck. (Arch Otolaryngol Head Neck Surg. 1991;117:402-404)
Article
The value of needle aspiration biopsy in the evaluation and management of salivary gland pathology is controversial. The major reasons for this controversy are the difficulty in cytologic evaluation and the fact that the extent of surgery can be easily defined based on clinical judgement. However, a preoperative diagnosis is helpful in discussions with patients regarding the extent and type of surgery. Apart from the fact that needle biopsy can distinguish benign from malignant conditions, it is also very useful in distinguishing between salivary and other nonsalivary pathology. Over the past 7 1/2 years, we have performed 160 needle aspirations of parotid, submandibular, and submucosal lesions. Adequate specimens for cytologic evaluation were obtained in 155 patients (97%). A total of 84 parotid lesions, 70 submandibular lumps, and 6 submucosal abnormalities were detected. A cytologic diagnosis of benign pathology was made in 120 patients. Twelve patients had lymphoma and the diagnosis was suspected based on needle aspiration. There were 10 patients with tuberculosis and 30 patients with hyperplastic lymph nodes or benign lymphoepithelial disease of the parotid. There were three false-positive and two false-negative reports. No complications such as hematoma, nerve injury, or infection developed. The major difficulty was in distinguishing between malignancy and obstructive sialadenitis in the submandibular region. Needle aspiration was helpful in evaluating lesions in the tail of the parotid and submandibular area. The cytologic distinction between salivary and nonsalivary pathology was useful in planning the appropriate surgery and the extent of surgical resection. From a clinical standpoint, the distinction between benign and malignant salivary and nonsalivary pathology was very helpful. Preoperative diagnosis of Warthin's tumor, lymphoma, or benign lymphoepithelial disease was essential to the correct management of these patients.
Article
Fine needle aspiration biopsy (fnab) of salivary glands was performed in 187 patients. In 106 patients with satisfactory fnab smears who proceeded to surgery, the original cytologic diagnosis was compared with subsequent histopathology. There were 74 benign tumours and 25 malignant tumours. Nineteen of the latter were primary malignant neoplasms of the salivary glands and 6 were metastatic. The cytologic diagnosis by fnab correlated exactly with the histologic diagnosis in 95% of benign neoplasms and in 68% of malignant neoplasms with an overall accuracy of 88%. A false negative diagnosis for malignancy was male in five cases and a false positive diagnosis in one case. Hence the sensitivity for malignancy was 80% and the specificity was 99%. The most frequently misdiagnosed lesions were pleomorphic adenoma and mucoepidermoid carcinoma. Fnab of salivary gland lesions is easy to perform and free of complications, but the cytologic patterns may be difficult to interpret, and considerable experience is necessary in order to achieve a high diagnostic accuracy.