ArticlePDF Available

Öznel Mutluluk Ölçeği: Geçerlik ve güvenirlik çalışması

Authors:

Abstract

Araştırmanın Amacı: Bu araştırmanın amacı Lyubomirsky ve Lepper (1999) tarafından geliştirilen Öznel Mutluluk Ölçeği’ni Türkçe’ye uyarlamak ve ölçeğin geçerlik ve güvenirlik analizlerini yapmaktır. Öznel Mutluluk Ölçeği’nin orijinal formu 4 maddeden ve 7’li Likert tipi bir derecelendirmeden oluşan bir ölçme aracıdır. Araştırmanın yöntemi: Araştırma 236’sı kız, 104’ü erkek olan toplam 340 üniversite öğrencisi üzerinde yürütülmüştür. Yapı geçerliği için ölçeğin orijinal yapısının doğrulanması amacıyla DFA uygulanmıştır. Yapılan DFA’da uyum indeksi değerleri x2/df=0.71, RMSEA=.000, NFI=.99, CFI=1.00, IFI=1.00, RFI=.98, GFI=1.00, AGFI=.99 ve SRMR=.015 olarak bulunmuştur. Maddelerin faktör yükleri .34 ile .84 arasında sıralanmaktadır. Öznel Mutluluk Ölçeği’nin güvenirlik analizlerinde iç tutarlılık Cronbach α güvenirlik katsayısı .86 olarak bulunmuştur. Ölçeğin madde-test korelasyonlarının ise .55 ile .76 arasında sıralandığı görülmüştür.
Sakarya Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi
, 21 (Mayıs 2011) 65
Sakarya Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 21 (Mayıs 2011), ss. 65-77
.
ÖZNEL MUTLULUK ÖLÇEĞİ: GEÇERLİK VE GÜVENİRLİK ÇALIŞMASI
Ahmet AKIN
*
Seydi Ahmet SATICI
**
ÖZET
Bu araştırmanın amacı Öznel Mutluluk Ölçeği’nin (ÖMÖ; Lyubomirsky & Lepper,
1999) Türkçe formunun geçerlik ve güvenirliğini incelemektir. Araştırma 340
üniversite öğrencisi üzerinde yürütülmüştür. Dilsel eşdeğerlik çalışmasında,
ÖMÖ’nün Türkçe ve orijinal formlarında bulunan maddeler arasındaki korelasyon
katsayıları .72 ile .82 arasında bulunmuştur. Açımlayıcı faktör analizinde 4
maddenin toplam varyansın %46’sını açıkladığı ve maddelerin tek boyutta
toplandığı görülmüştür. Ölçeğin faktör yükleri .34 ile .84, madde toplam
korelasyonu puanları ise .55 ile .76 arasında sıralanmaktadır. Doğrulayıcı faktör
analizinde tek boyutlu modelin iyi uyum verdiği görülmüştür (RMSEA=.000,
NFI=.99, CFI=1.00, IFI=1.00, RFI=.98, GFI=1.00, AGFI=.99 ve SRMR=.015). ÖMÖ’nün
iç tutarlılık güvenirlik katsayısı .86, test-tekrar test güvenirlik katsayısı ise .73
olarak bulunmuştur. Bu sonuçlar ÖMÖ’nün Türkçe formunun geçerli ve güvenilir
bir ölçme aracı olduğunu göstermektedir.
Anahtar Sözcükler: Öznel Mutluluk, geçerlik, güvenirlik
SUBJECTIVE HAPPINESS SCALE: A STUDY OF VALIDITY AND
RELIABILITY
ABSTRACT
This study investigated the validity and reliability of the Turkish version of the
Subjective Happiness Scale (SHS; Lyubomirsky & Lepper 1999). The sample of
study consists of 340 university students. Results of language equivalency showed
that the correlations between Turkish and English forms ranged from .72 to .82.
Results of exploratory factor analysis showed that the 4 items loaded on one factor.
The total variance explained was 46% and factor loadings ranged from .34 to .84.
Fit index values of the model were RMSEA=.000, NFI=.99, CFI=1.00, IFI=1.00,
RFI=.98, GFI=1.00, AGFI=.99 and SRMR=.015. The internal consistency reliability
coefficient of the scale was found as .86 and the test-retest reliability coefficient
was found as .73. Also the corrected item-total correlations ranged from .55 to .76.
These results demonstrate that this scale is a valid and reliable instrument.
Key Words: Subjective Happiness, validity, reliability
1. GİRİŞ
Pozitif psikoloji akımından dolayı bilim insanları eskiden olduğundan daha
fazla olumlu kavramlara yönelmektedir (Seligman, 2003). Yüzyıllardır araştırılan
ve merak edilen mutluluk kavramı da bu akımla beraber daha fazla merak konusu
*Doç.Dr., Sakarya Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, aakin@anadolu.edu.tr
** Anadolu Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, sasatici@anadolu.edu.tr
66
The Journal of SAU Education Faculty
, 21 (May 2011)
olmakta ve araştırmaların merkezi haline gelmektedir. Çünkü mutluluk; insan
sağlığını koruma açısından önemli bir durumdur (Cohen, 2002), bireylerin daha
çok yaşama beklentilerine (Joubert, 1992) ve yaşamdan doyum almalarına katkıda
bulunmaktadır. Bu yüzden mutluluğun araştırılması çoğu araştırmacı için önemli
hale gelmiştir.
Mutluluğun bireyi olumlu yönde etkilediği konusunda görüş birliği
sağlanmış olsa da; ne olduğu, bireylerin nasıl mutlu olduğu konusunda birlik
sağlanamamıştır. Çünkü yetişilen toplum nedeniyle bireylerin mutluluğa bakış
açıları değişmektedir (Diener, Suh, Smith, & Shao, 1995; Ryff, & Keyes, 1995;
Veenhoven 1991). Bireyci toplumlarda yetişen kişiler ile kollektivist toplumda
yetişen kişilerin mutluluk anlayışı birbirinden farklıdır. Bireyci toplumda
yetişenler mutluluğu kendi başarıları olarak görmektedirler (Markus, & Kitayama
1991; Uchida, Norasakkunkit, & Kitayama, 2004). Bireyin özgürlüğü ve
bağımsızlığı vurgulanır, ayrıca bireyler kendilerinin olumlu özelliklerini de
doğrulamaktadır. (Uchida, Norasakkunkit, & Kitayama, 2004). Kollektivist
toplumda yetişen bireyler ise toplum içerisinde bir uyumu gerçekleştirdikçe
mutlu olmaktadırlar, toplumun diğer bireyleriyle bağımlılık, olumlu sosyal
ilişkiler gerçekleştirme onlar için mutluluğu ifade etmektedir. Bireylerin
yetiştikleri toplumlara göre mutluluktan ne bekledikleri ifade edilmiş olmasına
rağmen nesnel yaklaşım açısından genel olarak bireylerin neden mutlu
olabilecekleri de araştırılmıştır.
Bireylerin mutluluğuna neden olan etkenlerin araştırıldığı çalışmalar
sonucunda; ekonomik güç (Juster, & Stafford, 1985), başarılar (Emmons, 1986;
Omodei, & Wearing, 1990), yaşam olayları (Costa, & McCrae, 1980; Headey, &
Wearing, 1989), etkinlik (Csikszentmihalyi, 1990; Lemon, Bengston, & Peterson,
1972) ve uyum düzeyi (Michalos, 1985), mutluluğun önemli belirleyicileri olarak
nesnel bir bakış açısı sunmuştur ancak son çalışmalar göstermiştir ki; nesnel
yaklaşımlar mutluluğu tam olarak açıklayamamaktadır bu yüzden dolayı
araştırmacılar öznel yapıları araştırmaya yönelmiştir. Çünkü bazı bireyler
yetersiz bir yaşam koşulları ve bütün güçlüklere rağmen mutlu olabilmekteyken,
bazıları ise en iyi durumlarda dahi kendisini mutsuz olarak tanımlayabilmektedir.
Aynı şekilde kimi bireyler küçük şeylere dahi mutlu olabilirken, diğerleri için ise
çoğu güzel şeyler mutlu olabilmek için yetersiz kalmaktadır (Lyubomirsky, &
Lepper, 1999). İşte bu durum öznellik geleneğine göre açıklanabilir yani kimi
bireylerin bütün engellemelere, trajedilere, sevgi eksikliklerine rağmen mutlu
olabilmesi; kimi başka bireylerin ise hayatındaki bütün avantaj ve konforlara
rağmen mutsuz olması (Myers, & Diener, 1995). Lyubomirsky ve Lepper’e (1999)
göre öznel mutluluk; bireylerin mutlu ya da mutsuz olmasının öznel olarak
Sakarya Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi
, 21 (Mayıs 2011) 67
değerlendirilmesidir. Bu tanımlama ile mutluluğun karakteristiği yaşam
olaylarından ayrılmakta ve bireylere evrensel anlamda mutlu veya mutsuz
olduklarının düzeyini vermektedir. Bireyin yaşadığı mutluluk düzeyi onun
olayları olumlu veya olumsuz biçimde nasıl algıladığını, yorumladığını,
hatırladığını ve deneyimlediğini etkilemektedir (Lyubomirsky, & Tucker, 1998).
Öznel mutluluk ile olumlu ve olumsuz etkileri ayırmaktan ziyade bireyleri genel
olarak mutluluk değerlendirmesi verilmektedir (Schiffrin, & Nelson, 2010). Yaşam
doyumu (Diener, 2000; Lyubomirsky, & Lepper, 1999; Suh, Diener, Oishi, &
Triandis, 1998), sosyla ilişkiler (Diener, & Seligman, 2002; Tkach, & Lyubomırsky,
2006) ve sosyal destek (Le, Lai, & Wallen, 2009) ile olumlu, stres (Schiffrin, &
Nelson 2010) ile olumsuz ilişkisi saptanan öznel mutluluğun ölçülmesi için
Lyubomirsky, Lepper (1999) Öznel Mutluluk Ölçeğini geliştirmişlerdir. Daha
önceki araştırmacılar mutluluğu ölçmek için ölçeklerin bir kaçını bir arada
kullanmaktaydılar. Bu bakımdan öznel mutluluğu bütün bir şekilde
değerlendirecek bir ölçeğe ihtiyaç duyulmaktaydı. Öznel mutluluk ölçeği
literatürdeki bu boşluğu doldurmaktadır.
Öznel Mutluluk Ölçeği (ÖMÖ; Lyubomirsky & Lepper 1999). 7’li Likert
türü bir ölçme aracı olan ÖMÖ 4 betimsel madden oluşmakta ve katılımcılardan
her bir maddede yer alan açıklamaya katılma oranlarını belirlemeleri
istenmektedir. Ölçekte yer alan dördüncü madde ters kodlandıktan sonra tüm
maddelerin puanları toplanarak toplam bir öznel mutluluk puanı elde
edilebilmektedir. Ölçekteki olası puanların ranjı 4 ile 28 arasında değişmektedir.
Ölçekten alınan yüksek puanlar ilgili bireyin öznel mutluluğun yüksek olduğunu
göstermektedir. Lyubomirsky ve Lepper (1999) ölçeğin az maddeli olmasına
rağmen maksimum psikometrik özellikleri elde etmek için bir dizi çalışma
yürütmüştür. ABD ve Rusya’dan 2732 katılımcı ile yapılan 14 çalışma ile öznel
mutluluk ölçeğine ilişkin ölçeğin iç tutarlılık güvenirlik katsayısını .86, üç hafta
arayla elde edilen test-tekrar test güvenirlik katsayısını ise .72 olarak bulmuştur.
Ölçüt bağıntılı geçerliğinde araştırmacı yaşam doyumuyla, mutluluğu ölçen diğer
ölçeklerle pozitif yönde ilişkili olduğunu saptamıştır. Diğer çalışmalar ölçeğin
tutarlılık güvenirliğinin, test-tekrar test güvenirliğin ve ölçüt bağıntılı geçerliğinin
yüksek olduğunu göstermiştir. (Mattei, & Schaefer 2004; Shimai, Otake, Utsuki,
Ikemi, & Lyubomirsky, 2004; Swami, 2008; Swami vd. 2009). Geçerlik ve
güvenirlik çalışmalarından elde edilen sonuçlar ÖMÖ’nün geçerlik ve
güvenirliğinin sağlandığını göstermektedir. Bu araştırmanın amacı ÖMÖ’yü
Türkçeye uyarlamak ve ölçeğin geçerlik ve güvenirliğini incelemektir.
68
The Journal of SAU Education Faculty
, 21 (May 2011)
2. YÖNTEM
2. 1. Araştırma Grubu
Bu araştırma Sakarya Üniversitesi Eğitim Fakültesi'nin çeşitli bölümlerinde
öğrenim gören 340 üniversite öğrencisi üzerinde yürütülmüştür. Çoğunluğu 18 ile
22 yaş arasında bulunan ve yaş ortalaması 20.8 olan katılımcıların 236'si (% 69)
kız ve 104'sı (% 31) erkek öğrenciden oluşmaktadır. Ayrıca ölçeğin dilsel
eşdeğerlik çalışması 110 İngilizce öğretmeni, test-tekrar test çalışması ise 102
üniversite öğrencisi üzerinde yürütülmüştür.
2. 2. Veri Toplama Aracı
Çok Boyutlu Algılanan Sosyal Destek Ölçeği: Zimet, Dahlem, Zimet ve
Farley (1988) tarafından geliştirilen ölçme aracı 12 maddeden oluşan 7’li Likert
tipidir. Öz-bildirime dayalı ölçeğin aile sosyal destek, arkadaş sosyal destek ve
özel sosyal destek olmak üzere üç alt boyutu bulunmaktadır. Her alt boyutta 4
madde bulunmakta ve alt boyutlardan alınabilecek puanlar 1-28 arasında
değişmektedir. Ölçeğin her bir alt boyutuna ilişkin artan puanlar yüksek sosyal
desteği belirtmektedir. Ölçeğin orijinal formunun tümünün iç tutarlılığı .88, alt
boyutlara ilişkin .85 ile .91 arasında olduğu hesaplanmıştır. Test-tekrar test
güvenirliği tüm ölçek için .85 ve alt boyutları için .72 ile .75 arasında
bulunmuştur.
2. 3. İşlem
Öznel Mutluluk Ölçeği'nin Türkçeye çevrilme süreci belli aşamalardan
oluşmaktadır. Öznel Mutluluk Ölçeği’nin Türkçeye çevrilmesi sürecince öncelikle
ölçek iyi düzeyde İngilizce ve Türkçe bilen beş öğretim görevlisi tarafından
Türkçe’ye çevrilmiş ve çeviriler incelenerek gerekli düzenlemeler yapılmıştır.
Yine aynı öğretim görevlileri elde ettikleri Türkçe formlar üzerinde tartışarak
anlam ve gramer açısından gerekli düzeltmeleri yapmış ve denemelik Türkçe
form elde edilmiştir. Bir sonraki aşamada denemelik Türkçe form 14 yüksek lisans
öğrencisine uygulanmış ve muğlak olan ifadeleri belirlemeleri istenmiştir. Bu
uygulama sonucunda öğrencilerin yarıdan fazlasının anlaşılır olmadığını
düşündüğü bir madde farklı biçimde ifadelendirilmiştir.
Son aşamada bu form, eğitim bilimleri alanındaki 6 öğretim üyesine
inceletilerek görüşleri doğrultusunda bazı değişiklikler yapılmıştır. Geçerlik ve
güvenirlik çalışmalarına başlamadan önce Öznel Mutluluk Ölçeği'nin Türkçe
formu ile orijinal form arasındaki tutarlılığı belirlemek için dilsel eşdeğerlik
çalışması yapılmıştır. Bu çalışmada her iki form iyi düzeyde İngilizce bilen 110
İngilizce öğretmenine uygulanmış ve Türkçe ve İngilizce formların eşdeğer
olduğu görüldükten sonra geçerlik ve güvenirlik analizlerine başlanmıştır.
Sakarya Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi
, 21 (Mayıs 2011) 69
Araştırmada Öznel Mutluluk Ölçeği'nin geçerlik çalışma olarak yapı
geçerliği incelenmiştir. Öznel Mutluluk Ölçeği'nin ya geçerliği için açımlayıcı
faktör analizi (AFA) ve doğrulayıcı faktör analizi (DFA) yapılmıştır. Bu çalışmada
AFA uygulanmasının nedeni Öznel Mutluluk Ölçeği'nin orijinal formunun Türk
öğrenciler üzerindeki yapısını açığa çıkarmak, DFA kullanılmasının nedeni
orijinal formun faktör yapısının Türk öğrenciler üzerinde yürütülen doğrulanıp
doğrulanmadığını incelemektir (Büyüköztürk, Akgün, Kahveci ve Demirel, 2004).
DFA'da sınanan modelin yeterliğinin belirlenmesi için bazı uyum indeksleri
kullanılmaktadır. Uyum indekslerinde genelde olduğu gibi GFI, CFI, NFI, RFI ve
IFI için > .90, RMSEA ve RMR için < .05 ölçüt olarak alınmıştır (Hu & Bentler,
1999).
Öznel Mutluluk Ölçeği'nin güvenirliği tutarlık ve test-tekrar test
yöntemleriyle, madde analizi ise düzeltilmiş madde-toplam korelasyonu
incelenmiştir. Öznel Mutluluk Ölçeği'nin geçerlik ve güvenirlik analizleri için
SPSS 15.0 ve LISREL 8.54 programları kullanılmıştır.
3. BULGULAR
3. 1. Dilsel Eşdeğerlik
Öznel Mutluluk Ölçeği'nin dilsel eşdeğerlik çalışmasından elde edilen
bulgular, Türkçe ve orijinal formda yer alan maddeler arasındaki korelasyon
katsayılarının .72 ile .82 arasında değiştiğini, ölçeğin bütünü için dilsel eşdeğerlik
puanının ise .71 olduğunu göstermiştir. Her bir maddenin dilsel eşdeğerlik
puanları Tablo 1’de görülmektedir
Tablo 1. ÖMÖ Maddelere göre Dilsel Eşdeğerlik Bulguları
Madde No r
1 .77
2 .72
3 .78
4 .82
3.2 Madde Analizi ve Güvenirlik
Öznel Mutluluk Ölçeğinin maddelerinin, toplam puanı yordama ve ayırt
etme gücünü belirlemek amacıyla, madde analizi yapılmıştır. Yapılan analiz
sonucunda ölçeğin düzeltilmiş madde-test korelasyonlarının .55 ile .76 arasında
sıralandığı görülmüştür. ÖMÖ’nün tutarlılık güvenirlik katsayısı .86, test-
tekrar test güvenirlik katsayısı ise .73 olarak bulunmuştur. Bulgular Tablo 2’de
görülmektedir.
70
The Journal of SAU Education Faculty
, 21 (May 2011)
Tablo 2. ÖMÖ Maddelere göre Dilsel Eşdeğerlik Bulguları
Madde No r
1 .77
2 .72
3 .78
4 .82
3.3. Madde Analizi ve Güvenirlik
Öznel Mutluluk Ölçeğinin maddelerinin, toplam puanı yordama ve ayırt
etme gücünü belirlemek amacıyla, madde analizi yapılmıştır. Yapılan analiz
sonucunda ölçeğin düzeltilmiş madde-test korelasyonlarının .55 ile .76 arasında
sıralandığı görülmüştür. ÖMÖ’nün tutarlılık güvenirlik katsayısı .86, test-
tekrar test güvenirlik katsayısı ise .73 olarak bulunmuştur. Bulgular Tablo 3’de
görülmektedir.
Tablo 3. ÖMÖ Düzeltilmiş Madde-test Korelasyonları
Madde No
r
1 .76
2 .71
3 .63
4 .55
3. 4. Yapı Geçerliği
Açımlayıcı faktör analizi. Öznel Mutluluk Ölçeği'nin yapı geçerliğini
incelemek için yapılan AFA'da öncelikle bütün maddeler arasında korelasyon
matrisi incelenerek önemli oranda manidar korelasyonların olup olmadığına
bakılmış ve faktör analizinin yapılabilmesine uygunluk gösterir nitelikte manidar
ilişkilerin olduğu görülmüştür. Daha sonra örneklem uygunluğu (sampling
adequacy) ve Barlett Sphericity testleri yapılmıştır. Verilerin faktör analizine
uygunluğu için KMO .60'dan yüksek ve Barlett testinin anlamlı çıkması
gerekmektedir (Büyüköztürk, 2004). Bu çalışmada KMO örneklem uygunluk
katsayısı .63, Barlett Sphericity testi χ
2
değeri ise 176,63 (p<.001) bulunmuştur.
Lyubomirsky ve Lepper (1999) tarafından geliştirilen KSÖ tek boyutlu olduğu
için, AFA’da asal eksenlere göre döndürülmüş temel bileşenler analizi
kullanılmıştır. Yapılan analiz sonucunda toplam varyansın %46.44’ünü açıklayan,
4 maddeden oluşan ve özdeğeri 1.00’in üzerinde olan tek faktörlü bir yapı elde
edilmiştir. 4 maddenin faktör yükleri .34 ile .84 arasında sıralanmaktadır. Ölçekte
yer alan maddelerin faktör yüklerine, ortalamalarına ve standart sapmalarına
ilişkin puanlar Tablo 4’te verilmiştir.
Sakarya Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi
, 21 (Mayıs 2011) 71
Tablo 4. ÖMÖ Maddelerine ait Faktör Yükleri, Ortalamalar ve Standart Sapmalar
Madde
No
yükü
X
Ss
1
.84
4,85 1,69
2
.78
5,26 1,61
3
.66
4,22 2,05
4
.34
4,67 2,03
Doğrulayıcı faktör analizi. Öznel Mutluluk Ölçeği'nin yapı geçerliği için
ölçeğin orijinal formunda bulunan faktörlerin doğrulanması amacıyla DFA
uygulanmıştır. Yapılan DFA'da elde modelin uyum indeksleri incelenmiş ve Ki-
kare değerinin (x
2
/df=0.71, p=0.49193, N=340,) anlamlı olduğu görülmüştür.
Uyum indeksi değerleri ise RMSEA=.000, NFI=.99, CFI=1.00, IFI=1.00, RFI=.98,
GFI=1.00, AGFI=.99 ve SRMR=.015 olarak bulunmuştur. Bu uyum indeksi
değerleri modelin iyi uyum verdiğini göstermektedir. Modele ilişkin faktör
yükleri Şekil 1'de gösterilmiştir.
Şekil 1. Öznel Mutluluk Ölçeği’ne İlişkin Path Diagramı ve Faktör Yükleri
3. 5. Uyum Geçerliği
Uyum geçerliği için ÖMÖ ile Çok Boyutlu Algılanan Sosyal Destek Ölçeği
(ÇBASDÖ) arasındaki ilişkiler hesaplanmıştır. İki ölçek arasındaki korelasyon
katsayılarını ve betimsel istatistikleri gösteren bulgular Tablo 5’te verilmiştir.
M 1
M 2
M 3
M 4
Öznel Mutluluk
.84
.21
.62
.45
72
The Journal of SAU Education Faculty
, 21 (May 2011)
Tablo 5’te görüldüğü gibi öznel mutluluk, özel (r=.125, p<.05), aile (r=.213,
p<.01), arkadaş (r=.246, p<.01) ve toplam sosyal destek (r=.246, p<.01) ile pozitif
ilişkili bulunmuştur.
4. TARTIŞMA ve SON
Bu çalışmada Lyubomirsky ve Lepper (1999) tarafından geliştirilen
ÖMÖ’nün Türkçeye uyarlanması ve Türkçe formun geçerlik ve güvenirliğinin
incelenmesi amaçlanmıştır. Geçerlik ve güvenirlik çalışmalarının yürütüldüğü
gruplar sayı bakımından istatistiksel analizlerin gerektirdiği yeterliliktedir.
Ölçeğin Türkçe ve İngilizce formlarının dilsel açıdan eşdeğerliğini belirlemek
amacıyla yapılan dilsel eşdeğerlik çalışmasından elde edilen sonuçlar iki formda
yer alan maddelerin birbirleriyle yüksek düzeyde ilişkili olduğunu ortaya
koymuştur. Diğer bir deyişle, Türkçe formda yer alan çeviri maddelerle İngilizce
formda yer alan orijinal maddelerin benzeştiği ve ölçeğin dilsel eşdeğerlik
açısından yeterli düzeyde olduğu görülmüştür. Ayrıca bu sonuç ölçeğin Türkçeye
çevrilmesi sürecinin başarılı biçimde tamamlandığını göstermektedir.
Öznel Mutluluk Ölçeğinin uyum geçerliği çalışması Çok Boyutlu Algılanan
Sosyal Destek Ölçeği ile arasındaki korelasyon hesaplanmış ve öznel mutluluk ile
sosyal destek ölçeğinin alt boyutları olan; özel, aile, arkadaş boyutları arasında
pozitif yönde anlamlı bir ilişkili olduğu görülmüştür. Bu sonuçlar, öznel mutluluk
ile sosyal destek arasındaki ilişkileri inceleyen çalışma (Le, Lai, Wallen, 2009) ile
elde edilen bulgularla genel görünüm itibarıyla tutarlıdır. Korelasyondan elde
edilen ilişkiler ÖMÖ’nün uyum geçerliği için bir kanıt olarak gösterilebilir.
ÖMÖ’nün yapı geçerliği AFA ve DFA ile incelenmiştir. AFA sonucunda
ölçeğin orijinal formda olduğu gibi tek boyutlu olduğu ve açıklanan toplam
varyans oranının %46 olduğu bulunmuştur. Ölçek geliştirme ve uyarlama
çalışmalarında açıklanan varyans oranı için %30 ve üzeri ölçüt olarak alındığı
düşünüldüğünde, ölçeğin yapı geçerliğinin sağlandığı görülmektedir. Diğer bir
faktör analizi olan DFA için uyum indeksi sınırları göz önüne alındığında,
modelin iyi düzeyde uyum verdiği ve ölçeğin orijinal faktör yapısının Türkçe
formun faktör yapısıyla uyuştuğu belirlenmiştir.
Tablo 5. ÖSÖ ile ÇBASDÖ Arasındaki İlişkilere Yönelik Korelasyon Tablosu
Değişkenler Öznel Mutluluk
Özel Aile Arkadaş Sosyal Destek
Öznel Mutluluk
1
Özel
.125*
1
Aile
.213**
.322**
1
Arkadaş
.246**
.300**
.415**
1
Toplam SD
.246**
.786**
.743**
.713**
1
Ortalama
19,01
19,79
20,84
21,54
62,14
Standart Sapma
4,88
9,11
6,95
6,40
16,89
*
p
<
.05, **
p
<
.01
Sakarya Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi
, 21 (Mayıs 2011) 73
ÖMÖ’nün güvenirlik; güvenirliğin yeterli düzeyde olduğunu
göstermektedir. Araştırmalarda kullanılabilecek ölçme araçları için öngörülen
güvenirlik düzeyinin .70 olduğu (Tezbaşaran, 1996) dikkate alınırsa, ÖMÖ’nün
güvenirliğinin sağlandığı söylenebilir. Madde analizi sonucunda madde-toplam
korelasyonlarının .30 ölçütünü karşıladığı görülmüştür. Madde-toplam
korelasyonunun yorumlanmasında .30 ve daha yüksek olan maddelerin, bireyleri
ölçülen özellik bakımından iyi derecede ayırt ettiği (Büyüköztürk, 2004) göz
önüne alındığında, ölçeğin madde toplam korelasyonları açısından yeterli
düzeyde olduğu söylenebilir.
ÖMÖ’nün geçerlik ve güvenirlik çalışmalarından elde edilen bulgulara
göre, ölçeğin kullanıma hazır olduğu söylenebilir. Ancak geçerlik ve güvenirlik
çalışmalarının üniversite öğrencileri üzerinde yürütülmüş olması, geçerlik ve
güvenirliği için farklı gruplar üzerinde yapılacak çalışmaları gerekli kılmaktadır.
Ayrıca bu ölçeğin kullanılacağı araştırmaların yapılması ölçme gücüne önemli
katkılar sağlayacaktır. Son olarak ölçeğin uyum geçerliğini belirlemek amacıyla,
öznel mutlulukla ilişkili olabilecek çeşitli psikolojik ve bilişsel yapıları
(depresyon, stresle başa çıkma, psikolojik iyi olma gibi) değerlendiren, geçerlik ve
güvenirliği kanıtlanmış ölçeklerle ÖMÖ arasındaki ilişkiler incelenebilir.
KAYNAKLAR
BÜYÜKÖZTÜRK. Ş. (2004). Veri analizi el kitabı. Ankara: Pegem A Yayıncılık.
BÜYÜKÖZTÜRK, Ş., AKGÜN, Ö., KAHVECİ, Ö., & DEMİREL, F. (2004).
Güdülenme ve Öğrenme Stratejileri Ölçeği'nin Türkçe formunun geçerlik
ve güvenirlik çalışması. Kuram ve Uygulamada Eğitim Bilimleri, 4(2), 207-
239.
COHEN, S. B. (2002). Happiness and the immune system. Positive Health, 82 , 9–
12.
COSTA, P. T. JR., & MCCRAE, R. R. (1980). Influence of extraversion and
neuroticism on subjective well-being: Happy and unhappy people.
Journal of Personality and Social Psychology, 38, 668-678.
CSIKSZENTMIHALYI, M. (1990). Flow: The psychology of optimal experience.
New York: Harper & Row.
DIENER, E. (2000). Subjective well-being: The science of happiness and a
proposal of a national index. American Psychologist, 55, 34–43.
DIENER, E., & SELİGMAN, M. E. P. (2002). Very happy people. Psychological
Science, 13, 81–84.
DIENER, E., SUH, E. M., SMITH, H., & SHAO, L. (1995). National differences in
reported subjective wellbeing: Why do they occur? Social Indicators
Research, 34, 7–32.
74
The Journal of SAU Education Faculty
, 21 (May 2011)
EMMONS, R. A. (1986). Personal strivings: An approach to personality and
subjective well-being. Journal of Personality and Social Psychology 51,
1058-1068.
HEADEY, B., & WEARING, A. (1989). Personality, life events, and subjective
wellbeing: Toward a dynamic equilibrium model. Journal of Personality
and Social Psychology, 57, 731-739.
HU, L. T., & BNETLER, P. M. (1999). Cutoff criteria for fit indexes in covariance
structural analysis: Conventional criteria versus new alternatives.
Structural Equation Modeling, 6, 1-55.
JOUBERT, C. E. (1992). Happiness, time consciousness, and subjective life
expectancy. Perceptual and Motor Skills , 74 , 649–650.
JUSTER, F. T., & F. P. STAFFORD (eds.): 1985, Time, Goods, and Weil-Being
(Institute for Social Research, Ann Arbor, MI).
LE, T. N., LAI, M. H., & WALLEN, J. (2009). Multiculturalism and subjective
happiness as mediated by cultural and relational variables, Cultural
Diversity and Ethnic Minority Psychology, 15(3), 303–313.
LEMON, B. W., BENGSTON, V. L., & PETERSON, J. A. (1972). An exploration of
the activity theory of aging: Activity types and life satisfaction among in-
movers to a retirement community. Journal of Gerontology 27, 511-523.
LYUBOMIRSKY, S., & LEPPER, H. S. (1999). A measure of subjective happiness:
Preliminary reliability and construct validation. Social Indicators
Research, 46, 37–155.
LYUBOMIRSKY, S., & TUCKER, K. L. (1998). Implications of ındividual
differences in subjective happiness for perceiving, ınterpreting, and
thinking about life events. Motivation and Emotion, 22(2), 155-186.
MARKUS, H. R., & KITAYAMA, S. (1991). Culture and the self: Implications for
cognition, emotion, and motivation. Psychological Review, 98, 224–253.
MATTEI, D., & SCHAEFER, C. E. (2004). An investigation of validity of the
Subjective Happiness Scale. Psychological Reports, 94, 288–290.
MICHALOS, A. C. (1985). Multiple Discrepancy Theory (MDT). Social Indicators
Research 16, 347-413.
MYERS, D. G., & DIENER, E. (1995). 'Who is happy?. Psychological Science, 6, 10-
19.
OMODEI, M. M., & WEARING, A. J. (1990). Need satisfaction and involvement in
personal projects: Toward an integrative model of subjective well-being.
Journal of Personality and Social Psychology, 59, 762-769.
RYFF, C. D., & KEYES, C. L. M. (1995). The structure of psychological well-being
revisited. Journal of Personality and Social Psychology, 69, 719–727.
Sakarya Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi
, 21 (Mayıs 2011) 75
SCHIFFRIN, H. H., & NELSON, S. K. (2010). Stressed and happy? Investigating
the relationship between happiness and perceived stress. Journal of
Happiness Studies, 11, 33–39.
SELIGMAN, M. E. P. (2003). Positive psychology: Fundamental assumptions.
Psychologist, 16, 126–127.
SHIMAI, S., OTAKE, K., UTSUKI, N., IKEMI, A., & LYUBOMIRSKY, S. (2004).
Development of a Japanese version of the subjective happiness scale
(SHS), and examination of its validity and reliability. Japanese Journal of
Public Health, 51, 1–9.
SUH, E., DIENER, E., OISHI, S., & TRIANDIS, H. C. (1998). The shifting basis of
life satisfaction judgments across cultures: Emotions versus norms.
Journal of Personality and Social Psychology, 74, 482–493.
SWAMI, V. (2008). Translation and validation of the malay subjective happiness
scale. Social Indicators Research, 88(2), 347–353.
SWAMI, V., STIEGER, S., VORACEK, M., DRESSLER, S. G., EISMA, L., &
FURNHAM, A. (2009). Psychometric evaluation of the tagalog and
german subjective happiness scales and a cross-cultural comparison.
Social Indicators Research, 93, 393–406.
TEZBAŞARAN, A. A. (1996). Likert tipi ölçek geliştirme kılavuzu. Ankara: Türk
Psikologlar Derneği Yayınları.
TKACH, C., & LYUBOMIRSKY, S. (2006). How do people pursue happıness?
Relatıng personalıty, happıness-ıncreasıng strategıes, and well-beıng.
Journal of Happiness Studies, 7, 183–225.
UCHIDA, Y., NORASAKKUNKIT, V., & KITAYAMA, S. (2004). Cultural
constructions of happiness: Theory and empirical evidence. Journal of
Happiness Studies, 5, 223–239.
VEENHOVEN, R. (1991). Is happiness relative? Social Indicators Research, 24, 1–
34.
ZIMET, G.D., DAHLEM, N.W., ZIMET, S.G. & FARLEY, G.K. (1988). The
Multidimensional Scale of Perceived Social Support. Journal of
Personality Assessment, 52, 30-41.
76
The Journal of SAU Education Faculty
, 21 (May 2011)
EXTENDED ABSTRACT
Subjective happiness has been defined by Lyubomirsky and Lepper (1999)
as a global, subjective assessment of whether one is a happy or an unhappy
person. Individual's level of happiness experienced how he/she perceives the
events as positive or negative, affects interprets and remembers. Previous studies
related to subjective happiness found that the positive relationship between
subjective happiness life satisfaciton. In addition, social relationships and social
support also proved to be associated with subjective happiness. Although
subjective happiness is an important issue in all period of life, there appears to be
strong need to have a reliable and valid measurement tool to measure Turkish
people’s subjective happiness level. Subjective Happiness Scale (SHS;
Lyubomirsky & Lepper, 1999) may be considered as a helpful tool to fill in this
need but there is no study indicating the tool’s level of reliability and validity in
Turkey. Thus the aim of this research is to translate the Subjective Happiness
Scale to Turkish and to examine its psychometric properties.
The validity and reliability studies of Subjective Happiness Scale were
conducted on 340 university students (236 (%69) were female; 104 (%31) were
male) from different department of Educational Faculty of Sakarya University,
Turkey. Primarily the SHS was translated into Turkish by five academicians
whose English very well. After that the Turkish form was back-translated into
English and examined the consistency between the Turkish and English forms.
Than Turkish form has been reviewed by six academicians from educational
sciences department. Finally they discussed the Turkish form and along with
some corrections the scale was prepared for validity and reliability analyses.
Before validity and reliability studies, to examine the language equivalency of the
scale the correlations between Turkish and English forms were calculated. In this
study exploratory factor analysis (EFA) was performed to examine the factor
structure of the scale according to the data obtained from the Turkish students
and confirmatory factor analysis (CFA) was executed to confirm the original
scale’s structure in Turkish culture. As reliability analysis test-retest and internal
consistency coefficients and the item-total correlations were calculated. Data
were analyzed using LISREL 8.54 and SPSS 11.5 package programs.
The findings of language equivalency study showed that the correlations
between Turkish and English forms were ranged from .72 to .82. These results
confirm that Turkish and English forms of the SHS might be regarded equivalent.
The results of exploratory factor analysis demonstrated that the four items loaded
on one factor and that the factor structure was harmonized with the factor
structure of the original scale. The amount of total variance explained by seven
factors was 46% and factor loadings ranged from .34 to .84. Similarly, the results
of confirmatory factor analysis indicated that the model was well fit. The
goodness of fit index values of the model were RMSEA=.000, NFI=.99, CFI=1.00,
IFI=1.00, RFI=.98, GFI=1.00, AGFI=.99 and SRMR=.015. According to these values
it can be said that the structural model of SHS which consists of one factor was
Sakarya Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi
, 21 (Mayıs 2011) 77
well fit to the Turkish culture. The internal consistency and test-retest reliability
coefficients were found as .86 and .73, respectively. Also, the corrected item-total
correlations of SHS ranged from .55 to .76.
The purpose of this study was to translate Subjective Happiness Scale into
Turkish and to examine its psychometric properties. Overall findings
demonstrated that this scale had high validity and reliability scores and that it
may be used as a valid and reliable instrument in order to assess vengeance levels
of individuals. So it can be said that SHS is a reliable and valid measure of the
constructs it was intended to assess. Nevertheless, further studies that will use
Subjective HappinessScale are important for its measurement force.
78
The Journal of SAU Education Faculty
, 21 (May 2011)
Sakarya Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 21 (Mayıs 2011), ss. 78-99.
EXPECTATIONS FROM THE UNIVERSITY AND FACULTY WEB-SITES
IN ORIENTATION PERIOD
Aytekin ISMAN
*
Mubin KIYICI
**
Onur ISBULAN
***
ABSTRACT
The purpose of this research is to determine what the teacher candidates expect
from the university and faculty web-sites who have recently been placed in the
university and what kind of information they search. The research was figured as
Phenomenological Research. The research was carried out with the teacher
candidates who had recently been placed in a state university, in the first week of
the commencement date of the education, using a semi-structured interview form.
When the expectations of the teacher candidates from the university and faculty
web-sites who enrolled in the university were analyzed, it was detected that
students delivered opinions on the faculty photographs, information about the
instructors, general information, university location, departments, announcements,
course contents, postgraduate education opportunities and regulations. When the
teacher candidates who have recently enrolled in the university, besides general
visitors, are concerned, inclusion of the general information, in other words
introductory information about university on the web-pages of the university and
prominent design of the site in a manner to attract the visitors will facilitate the
access of the visitors to such information.
Keywords: Orientation, University web-site, Faculty web-site, Teacher candidate
ÖZET
Bilgi ve iletişim teknolojileri bireylerin yaşam döngüsünü değiştirmesinin yanı sıra
bireylerin alışveriş, bilgi arama, okuma yazma alışkanlıklarını da değiştirmektedir.
İnternetin yaygınlaşması ile bilginin yayılma hızı katlanmakta ve bireyler bilgi
arayışlarını internet üzerinden arayışa yoğunlaştırmışlardır. Üniversite, ilköğretim
okulu, ortaöğretim okulu vb. eğitim veren kurumların web siteleri kurumların
vizyonunu yansıtmakta ve geliştirilen web siteleri sayesinde kurumlar öğrencilere,
öğretmenlere, akademisyenlere ve velilere hizmet sunmaktadırlar. Birçok öğrenci
herhangi bir okulu tercih etmeden önce kuruma ait olan web sitesini incelemekte
ve ilgili okula yerleştikten sonra da okulun sitesinde bilgilere ulaşmaya
çalışmaktadırlar. Özellikle üniversite öğrencileri herhangi bir üniversiteye
yerleştikten sonra üniversiteye ait web sitesine göz atmakta ve web sitesinden
çeşitli bilgiler edinmeye çalışmaktadırlar. Bu bağlamda site üzerinde yer alan
tanımlayıcı bilgiler öğrencilere büyük yardım sağlamakta ve bu tür bilgiler
* Prof.Dr., Sakarya University, TURKEY
**
Ass. Prof. Dr., Sakarya University, TURKEY
***
Res. Ass., Sakarya University, TURKEY
... Fakat mutluluğun ne olduğu, bireyin nasıl ve nelerden mutlu olduğu hakkında görüş birliği sağlanamamıştır. 4,5 Mutluluk tanımında bazıları için içsel faktörler etkili iken, bazıları için dışsal faktörler etkilidir. 6 Bu yüzden mutluluk kavramının tanımlanmasında öznelliğe dikkat çekilmiştir. ...
... 7,8 Mutluluk kavramının pozitif psikolojideki karşılığı öznel mutluluk, öznel iyi oluştur. 2,4,6 Öznel mutluluk, bilişsel ve duygusal boyutlardan oluşmaktadır. Bilişsel boyut bireyin kendine özgü kriterlerini temel alarak, yaşam kalitesini değerlendirme süreci olan yaşam doyumudur. ...
... Bireylerin yetiştiği toplum onların mutluluğa bakış açısını değiştirmekte ve bu kapsamda mutluluk tanımı da değişiklik göstermektedir. Bazı toplumlardaki kişiler mutluluğu kendi başarıları olarak görmekte iken bazı toplumlarda mutluluk sosyal ilişki boyutunda yani insanlar arasındaki uyumla bağdaştırılabilmektedir. 4 Her ne kadar subjektif ve nesnel olarak nitelendirilse de insanları mutlu eden faktörler üzerine de çalışmalar yapılmıştır. Sonuçlar derlendiğinde ekonomik faktörler, başarı, yaşam deneyimleri ve uyum sağlama durumunun mutluluk üzerinde etkisi olduğu görülmüştür. ...
Article
Giriş: Gebelik ve doğum kadın hayatında çok önemli yaşam dönemlerinden birisidir. Bazı kadınlar bunu mutluluk verici bir durum olarak algılarken bazıları travma olarak görebilmektedir. Amaç: Bu araştırmanın amacı, annelerin öznel mutluluklarının doğum algıları üzerindeki etkisini incelemektir. Gereç: Tanımlayıcı ve ilişki arayıcı nitelikte yapılan araştırma Kasım 2021-Aralık 2022 tarihleri arasında Erzurum İl Sağlık Müdürlüğüne bağlı hastanelerin doğum sonu bakım veren kliniklerinde 500 lohusa ile yürütülmüştür. Araştırma öncesinde annelere araştırma hakkında bilgi verilmiş ve onamları alınmıştır. Araştırmanın verileri, Kişisel Bilgi Formu, Öznel Mutluluk Ölçeği ve Annelerin Doğumu Algılaması Ölçeği kullanılarak yüz yüze görüşme yöntemiyle toplanmıştır. Verilerin analizinde sayı, yüzde, en düşük ve en yüksek değerler, ortalama, standart sapma, Pearson korelasyon, Spearman korelasyon ve regresyon analizleri ile Cronbach α kat sayısı kullanılmıştır. Bulgular: Annelerin öznel mutluluk ölçek puan ortalaması 21,68±3,96, doğumu algılama ölçeği toplam puan ortalaması ise 74,26±10,98’dir. Annelerin öznel mutluluk düzeylerinin doğum algılama düzeylerinin pozitif bir yordayıcısı olduğu ve doğum algılama düzeylerinin %8,4’ünü açıkladığı saptanmıştır. Sonuç: Annelerin öznel mutluluklarının ileri düzeyde, doğum algılarının ise orta düzeyde olumlu olduğu bulunmuştur. Annelerin öznel mutluluk düzeyleri arttıkça pozitif doğum algıları da artmaktadır.
... Stewart & George-Walker, 2014 kendini sabotajın nedenleri arasında gösterilen bazı değişkenlerdir. Ayrıca literatürde kendini sabotajın fiziksel, psikolojik, sosyal ve akademik problemlerle ilişkilendirildiği pek çok araştırma bulunmaktadır (Abacı & Akın, 2011;Akın, 2012;Christopher vd., 2007;Coudevylle vd., 2011;Elliot & Church, 2003;Kearns vd., 2008;Martin vd., 2003;Rhodewalt vd., 2006;Sansone vd., 2008;Smith vd., 1982;Stewart & George-Walker, 2014;Want & Kleitman, 2006;Zuckerman & Tsai, 2005). ...
... Ölçekten alınan puan ne kadar yüksekse bireyin kendini sabotaj düzeyinin o kadar yüksek olduğu kabul edilmektedir. Akın (2012), ölçeğin Türkçe formunda iç tutarlılık güvenilirlik katsayısını .90, test-tekrar test güvenilirlik katsayısını ise .94 ...
... was collected online. As a data collection tool; 1) Personal Information Form created by the researchers to determine the participants' gender, the length of time they completed their university education and whether they live in the same house with their parents, 2) Perceived Helicopter Parental Attitude Scale, developed by Yılmaz (2019) to measure the level of individuals between the ages of 13-45 perceiving their parents as helicopter parents, and 3) Self-Handicapping Scale, developed by Jones and Rhodewalt (1982) to measure individuals' self-handicapping levels and adapted into Turkish by Akın (2012), were used. IBM SPSS Statistics 26.0 program was used to analyze the data. ...
Article
Full-text available
The research aims to examine the relationship between perceived helicopter parenting and self-handicapping. In addition, it was also examined whether the perceived helicopter parenting levels showed a statistically significant difference according to the variables of gender, time spent for university education, and whether they lived in the same house with their parents. The research was carried out with the participation of 931 university students who could be reached online. Personal Information Form, Perceived Helicopter Parental Attitude Scale and Self-Handicapping Scale were used as data collection tools. IBM SPSS Statistics 26.0 program was used in the analysis of the data. Pearson product-moment correlation analysis, simple linear regression analysis, independent groups t-test and one-way analysis of variance were used in the analysis of the data. The results of the research showed that university students’ perceived helicopter parenting levels were low and self-handicapping levels were moderate. It was observed that 7.6% of the students perceived their mothers as helicopter parents and 2.9% of them perceived their fathers as helicopter parents. A positive, low-level and statistically significant relationship was found between perceived helicopter mother and father attitudes and self-handicapping. It has been determined that this relationship is valid for all sub-dimensions of the Perceived Helicopter Mother and Father Attitude Scale. In addition, it was observed that the perceived helicopter mother and father attitudes had a statistically significant predictive role on self-handicapping levels. Statistically significant differences were found in the level of helicopter mother attitude perceived by university students according to the variables of gender, duration of university education and whether they live in the same house with their parents. It was concluded that there was no statistically significant difference in perceived helicopter father attitude levels according to these variables. The results of the research were discussed and interpreted within the framework of the literature, and some suggestions were presented based on the results.
... Mutluluk, bir diğer adıyla öznel olarak iyi olma halidir, kişinin yaşamına ait olumlu duygu ve düşüncelerinin olumsuz duygu ve düşüncelerinden fazla olmasıdır (Lyubomirsky, 2001). Yapılan çalışmalar nesnel yaklaşımların mutluluğu tam olarak açıklayamadığını belirterek mutluluğa neden olan öznel yapıların araştırılmasını önermiştir (Akın ve Satıcı, 2011). Pozitif olarak duygulanımın var olabilmesi mutluluk olarak adlandırılırken, negatif duygulanımın yok olması da mutluluk olarak adlandırılmaktadır (Bajaj ve diğerleri, 2016). ...
... Dolayısıyla öznel mutluluk, kişinin mutlu ya da mutsuz olup olmadığını öznel olarak değerlendirmesi şeklinde açıklanabilir (Lyubomirsky ve Lepper, 1999). Öznel mutluluk yaşam doyumu ile pozitif yönde ilişki içerisinde olup (Diener, 2000;Suh ve diğerleri, 1998) bireylerin yaşamış olduğu olayları nasıl algıladığını etkiler (Akın ve Satıcı, 2011). Öznel mutluluk bireyin mutlu olup olmadığını kendi bakış açısından ölçebilmeyi amaçlamaktadır (Diener, 2000). ...
Conference Paper
Full-text available
It is seen that families with children with special needs have disruptions in their relationships with other people around them, feel unhappy from time to time and sometimes have to move away from the environment. However, it is known that families with special needs need support in many areas such as child care and psychological support instead of being alone. In this study, it is aimed to examine whether subjective happiness levels, which is one of the coping resources of families with children with special needs, and loneliness perceptions, which are thought to negatively affect their coping,predict their life satisfaction. In this study, the relational screening method, which is one of the quantitative research methods and aims to examine the relationship between two or more variables, was used. The study group of the research consists of a total of 400 parents who applied to various Guidance and Research Centres in Istanbul in the spring semester of the 2022-2023 academic year for the educational evaluation of their children with special needs. When the relationship between the variables of the study was examined, it was found that there was a negative and moderately significant relationship between life satisfaction and loneliness, while there was a positive and moderately significant relationship between life satisfaction and subjective happiness. When the relationship between subjective happiness and loneliness was examined, a negative and weakly significant relationship was observed. When the predictive effect of the loneliness and subjective happiness levels of the parents participating in the study on life satisfaction was examined, it was seen that the loneliness levels of the parents explained 21% of the variance in life satisfaction. When the effect of loneliness was controlled, the subjective happiness variable in the second block explained 7% of the variance. When the total variance explained is analysed, it is seen that loneliness and subjective happiness scores explain 28% of the total variance in life satisfaction scores of parents of children with special needs. In line with the results obtained, suggestions were made to reduce the loneliness levels of individuals with children with special needs and to increase their subjective happiness levels, and thus it was aimed to contribute to increasing their life satisfaction.
... Bu boyutta bireyin hayatı boyunca bütün deneyimleri değerlendirilerek yaşadığı durumlara göre algısının açığa çıkartılmasıdır (Eryılmaz & Ercan, 2016). Bireylerin mutluluktan bekledikleri toplumsal olarak belirtilmiş olmasına rağmen, genel olarak bireylerin mutluluğunu nelerin sağladığı nesnel bir yaklaşımla incelenmiştir (Akın & Satıcı, 2011). Nitekim literatürdeki son çalışmalar, önemli bir belirleyici olan nesnel yaklaşımların mutluluk kavramını tam olarak açıklayamadığını raporlamıştır. ...
Article
Öğretmenlerin öznel iyi oluş düzeylerinin belirlenmesi önemsenmektedir. Bu doğrultuda bu araştırmada, öğretmenlerin öznel iyi oluş düzeylerini belirlemek amacıyla geçerli ve güvenilir bir “Öğretmen Öznel İyi Oluş Ölçeği” geliştirilmesi amaçlanmıştır. Bu amaç çerçevesinde çalışmada, ölçeğin yapı geçerliği kapsamında gerçekleştirilen Açımlayıcı Faktör Analizi (AFA) için kamu okullarında çalışan 343 öğretmen, Doğrulayıcı Faktör Analizi (DFA) için 250 öğretmen, ölçüt bağıntılı geçerlik için ise 214 öğretmenden oluşan üç farklı çalışma grubu ile çalışılmıştır. Ölçeğin yapı geçerliği için AFA, DFA, yakınsama geçerliği ve ölçüt bağıntılı geçerlik analizleri; güvenirliği için ise Cronbach Alpha katsayısı, birleşik güvenirlik değeri, madde-toplam puan korelasyon katsayıları, Ferguson Delta katsayısının hesaplanması ile test yarılama yöntemi ve alt-üst %27’lik grup yöntemi kullanılmıştır. AFA sonucunda toplam varyansın %67.04’ünü açıklayan 13 madde ve “okul bağlılığı” ve “mesleki doyum” olmak üzere 2 boyuttan oluşan bir ölçek elde edilmiştir. DFA sonucunda model uyum indeks değerleri χ2/df=1.50, RMSEA=.04, RMR=.05, CFI=.95, IFI=.95, GFI=.93, AGFI=.90, TLI(NNFI)=.94, PNFI=.68, PCFI=.74, PGFI=.62 olarak tespit edilmiş ve bu uyum değerleri yapının iyi uyum değerlerine sahip olduğu belirlenmiştir. Ölçüt bağıntılı geçerlik analizi için Renshaw vd. (2015)’ın geliştirdiği öğretmen öznel iyi oluş ölçeği kullanılmış, iki ölçek arasındaki korelasyon katsayısı r=.82 olarak hesaplanmıştır. Bu kapsamda ölçekler arasında yüksek düzeyde anlamlı bir ilişki olduğu ve geliştirilen ölçeğin ölçüt-bağıntılı geçerliğe sahip olduğu sonucuna varılmıştır. Ölçeğin Cronbach Alfa katsayısı .90, bileşik güvenirlik katsayısı .98 ve Ferguson Delta katsayısı .92 olarak tespit edilmiştir. Ölçeğe ilişkin madde-toplam korelasyon değerlerinin .69-.84 arasında olduğu ve bu kapsamda her bir ölçek maddesinin ölçeğin tamamı ile ilişkili olduğu belirlenmiştir. Test yarılama yöntemi sonucunda katılımcıların ölçeğin iki yarısına verdikleri cevaplar arasındaki ilişkinin r=.92 olduğu; alt-üst %27’lik grup yöntemi sonucunda ise iki grup arasında anlamlı bir ilişki olduğu (t=-30.42; p
... The Subjective Happiness Scale (SHS) is a psychometric instrument designed to assess an individual's subjective well-being. Developed by Lyubomirsky and Lepper (1999) and later adapted into Turkish by Akın and Satıcı (2011), the scale uses a sevenpoint Likert format (1 = not happy at all, 7 = very happy) and includes four items. The fourth item is reverse scored due to its negative wording. ...
Article
Full-text available
This study aims to elucidate the relationships between happiness, life satisfaction, and subjective vitality among student-athletes. Conducted using a correlational survey method, the research included a total of 400 students (149 female and 251 male) enrolled in sports sciences programs across three different universities (Mean age = 21.31 ± 2.32). The data collection tools employed were the “Subjective Happiness Scale (SHS)”, the “Subjective Vitality Scale (SVS)”, and the “Life Satisfaction Scale (LSS)”. The suitability of the data for analysis was determined based on skewness and kurtosis values. The data were analyzed using IBM AMOS V25 software (Chicago, USA), and the relationships among happiness, life satisfaction, and vitality were tested using Structural Equation Modeling (SEM). The structural equation model revealed that the path coefficient between vitality and happiness was β1 = 0.541, p = 0.001, and the path coefficient between life satisfaction and happiness was β1 = 0.441, p = 0.001, both of which were statistically significant. In other words, life satisfaction explains 44% of subjective well-being, while subjective vitality accounts for 54% of subjective well-being. The results suggest that increasing individuals' levels of life satisfaction and subjective vitality may also enhance their level of happiness.
Article
Full-text available
Bu araştırma, sürdürülebilir tüketim davranışının; çevre duyarlılığı, ihtiyaç dışı satın alma, yeniden kullanılabilirlik alt boyutlarının tüketici refahı üzerindeki yordayıcı etkilerini incelemeyi amaçlamaktadır. Tüketici refahı; genel, psikolojik, öznel ve finansal refah olarak dört boyutta değerlendirilmiştir. Yapısal Eşitlik Modellemesi (SEM) kullanılarak, sürdürülebilir tüketim alt boyutlarının tüketici refahı üzerindeki doğrudan ve dolaylı etkileri test edilmiştir. Çalışmanın sonuçlarına göre, çevre duyarlılığı boyutu; öznel refah, psikolojik refah, genel refah ve finansal refah üzerinde pozitif ve anlamlı bir etki göstermiştir. Yeniden kullanılabilirlik boyutu, öznel, psikolojik ve genel refah üzerinde olumlu etkiler ortaya koyarken, ihtiyaç dışı satın alma davranışı öznel refah ve finansal refah üzerinde negatif anlamlı bir etkiye sahiptir. Ancak ihtiyaç dışı satın alma ile psikolojik ve genel refah arasında anlamlı bir ilişki bulunmamıştır. Genel olarak, bulgular sürdürülebilirlik odaklı davranışların tüketici refahı üzerinde olumlu etkileri olduğunu, ihtiyaç dışı satın almanın ise olumsuz bir etki yarattığını göstermektedir. Bu sonuçlar, tüketicilerin sürdürülebilir davranışlarının tüketicilerin refah düzeylerini iyileştirebileceğine işaret etmektedir.
Article
Full-text available
Şizofreni hastaları için iyileşmeden bahsedilirken belirtilerin olmaması ile yetinilmiş ve mutluluk kavramı genelde göz ardı edilmiştir. Çalışmamızda toplum ruh sağlığı merkezi (TRSM) tarafından takip edilip vaka yöneticisi olan şizofreni hastaları ile sadece poliklinik takibi yapılan remisyondaki şizofreni hastalarının mutluluk düzeylerini ve bu mutluluğu etkilediği düşünülen duygu dışavurumu, hastanın algıladığı destek düzeyi ve yaşam niteliğini karşılaştırmayı amaçladık. En az 1 yıldır düzenli TRSM takibi yapılan ve vaka yöneticisi (VY) olan (n:100) ve poliklinik takibi yapılan en az 3 aydır remisyonda olan (n:100) şizofreni hastaları çalışmaya alındı. Her iki gruba Öznel Mutluluk Ölçeği (ÖMÖ), Algılanan Elde Edilebilir Destek Ölçeği (AEEDÖ), Yaşam Niteliği Ölçeği (YNÖ), Duygu Dışavurum Düzeyi Ölçeği (DDDÖ) uygulandı. ÖMÖ, AEEDÖ, DDDÖ, YNÖ puanları VY olan grupta istatistiki olarak anlamlı farklıydı. Duygu Dışavurum Düzeyini gösteren alt ölçekler ile ÖMÖ puanları arasında negatif korelasyon saptandı. YNÖ ve AEEDÖ puanları ile ÖMÖ puanları arasında ise pozitif korelasyon saptandı. VY olması durumunda AEEDÖ puanlarının ÖMÖ puanları üzerinde aracı bir etkisi olduğu; YNÖ puanlarının aracı bir etkisi olmadığı saptandı. DDDÖ alt ölçekleri olan müdahalecilik, duygusal tepki ve hoşgörü/beklenti düzeylerinin ÖMÖ puanları üzerinde aracı bir etkiye sahip olduğu; hastalığa karşı tutum düzeylerinin aracı etkiye sahip olmadığı saptandı. Şizofreni hastaları için iyileşmeden bahsederken genelde mutluluk göz ardı edilen bir kavramdır. Çalışmamızda TRSM hizmeti kapsamındaki vaka yöneticiliğinin etkisini değerlendirdik ve şizofreni hastalarının mutluluğuna olumlu etkisi olduğunu saptadık.
Article
Bu çalışma judokaların kendini sabotaj ve benlik saygısı düzeylerinin incelenmesi amacıyla gerçekleştirilmiştir. Katılıma gönüllü olur veren deneklerin kategorik ve demografik bilgileri toplanmış; kendini sabotaj ve benlik saygısı düzeylerinin belirlenmesi amacıyla Akın (2012) tarafından Türkçeye uyarlanan Kendini Sabotaj Ölçeği (KSÖ) ve Tukuş (2010) tarafından Türkçeye uyarlanan Benlik Saygısı Ölçeği (BSÖ) kullanılmıştır. Verilerin toplanması için online veri toplama yöntemi kullanılmıştır. Çalışmaya 149 judoka (62 erkek ve 87 kadın) gönüllü olarak iştirak etmiştir. İstatistiksel analizler için uygun olan yerlerde bağımsız örneklem t testi, tek yönlü ANOVA, Mann-Whitney U, Kruskal-Wallis ve Spearman korelasyonları yapılmış, anlamlılık düzeyi p
Article
Full-text available
The development of a self-report measure of subjectively assessed social support, the Multidimensional Scale of Perceived Social Support (MSPSS), is described. Subjects included 136 female and 139 male university undergraduates. Three subscales, each addressing a different source of support, were identified and found to have strong factorial validity: (a) Family, (b) Friends, and (c) Significant Other. In addition, the research demonstrated that the MSPSS has good internal and test-retest reliability as well as moderate construct validity. As predicted, high levels of perceived social support were associated with low levels of depression and anxiety symptomatology as measured by the Hopkins Symptom Checklist. Gender differences with respect to the MSPSS are also presented. The value of the MSPSS as a research instrument is discussed, along with implications for future research.
Article
Full-text available
The relative importance of emotions versus normative beliefs for life satisfaction judgments was compared among individualist and collectivist nations in 2 large sets of international data (in total, 61 nations, N = 62,446). Among nations, emotions and life satisfaction correlated significantly more strongly in more individualistic nations ( r = .52 in Study 1; r = .48 in Study 2). At the individual level, emotions were far superior predictors of life satisfaction to norms (social approval of life satisfaction) in individualist cultures, whereas norms and emotions were equally strong predictors of life satisfaction in collectivist cultures. The present findings have implications for future studies on cultural notions of well-being, the functional value of emotional experiences, and individual differences in life satisfaction profiles. (PsycINFO Database Record (c) 2012 APA, all rights reserved)
Article
Full-text available
People in different cultures have strikingly different construals of the self, of others, and of the interdependence of the 2. These construals can influence, and in many cases determine, the very nature of individual experience, including cognition, emotion, and motivation. Many Asian cultures have distinct conceptions of individuality that insist on the fundamental relatedness of individuals to each other. The emphasis is on attending to others, fitting in, and harmonious interdependence with them. American culture neither assumes nor values such an overt connectedness among individuals. In contrast, individuals seek to maintain their independence from others by attending to the self and by discovering and expressing their unique inner attributes. As proposed herein, these construals are even more powerful than previously imagined. Theories of the self from both psychology and anthropology are integrated to define in detail the difference between a construal of the self as independent and a construal of the self as interdependent. Each of these divergent construals should have a set of specific consequences for cognition, emotion, and motivation; these consequences are proposed and relevant empirical literature is reviewed. (PsycINFO Database Record (c) 2012 APA, all rights reserved)
Article
Full-text available
Using data from 4 waves of an Australian panel study, this study offers a dynamic account of relations between personality, life events, and subjective well-being (SWB). Members of the Victorian Quality of Life panel study were interviewed in 1981, 1983, 1985, and 1987. The initial sample size was 942; 649 respondents remain. The study shows that very stable personality traits (neuroticism, extraversion, and openness to experience) predispose people to experience moderately stable levels of favorable and adverse life events and moderately stable levels of SWB. However, contrary to previous research (P. T. Costa and R. R. McCrae, 1984) life events influence SWB over and above the effects of personality. A dynamic equilibrium (DE) model is outlined, in which each person is regarded as having "normal" equilibrium levels of life events and SWB, predictable on the basis of age and personality. Only when events deviate from their equilibrium levels does SWB change. The DE model is compared with 3 alternatives: personality models, adaptation level models, and models that treat life events as being wholly exogenous. (PsycINFO Database Record (c) 2012 APA, all rights reserved)
Article
Full-text available
Examined relations between characteristics of personal goal strivings (e.g., importance, past attainment, effort) and components of subjective well-being (positive and negative affect and life satisfaction). 40 undergraduates generated lists of their personal strivings and rated each striving on a series of dimensions. Ss also recorded their moods and thoughts by use of an experience-sampling method on 84 occasions over a 3-wk period. Positive affect was found to be most strongly related to striving value and past fulfillment, whereas negative affect was associated with low probability of future success, striving ambivalence, and between-striving conflict. Striving importance and instrumentality (low conflict) were the strongest predictors of life satisfaction. Possible explanations for the connections between striving fulfillment and positive affect and between striving conflict and negative affect are discussed. It is concluded that the concept of personal striving is a useful heuristic device for understanding individual differences in subjective well-being. The concept is proposed as an alternative to the traditional trait approach to personality. (71 ref) (PsycINFO Database Record (c) 2012 APA, all rights reserved)
Article
Full-text available
Telic theories locate well-being in the attainment of desired end states (i.e., in need satisfaction) whereas autotelic theories locate well-being in the movement toward such end states (i.e., in the experience of involvement). This article outlines a model of subjective well-being which integrates these two approaches. It is proposed that need satisfaction and involvement are conceptually distinct sources of feelings of subjective well-being which derive, in part, from common origins such as the perception of opportunities for need satisfaction. The strengths of the relationships implied by this model were estimated using data obtained from 39 adult subjects who reported on their 10 most important personal projects (B. Little; see record 1983-26972-001). Results from within-subjects analyses supported the model when positive but not negative affect was used as a measure of well-being. Evidence is also presented to support the adoption of personal projects as a useful way of representing how persons structure and experience their lives. (PsycINFO Database Record (c) 2012 APA, all rights reserved)
Article
This article examines the adequacy of the “rules of thumb” conventional cutoff criteria and several new alternatives for various fit indexes used to evaluate model fit in practice. Using a 2‐index presentation strategy, which includes using the maximum likelihood (ML)‐based standardized root mean squared residual (SRMR) and supplementing it with either Tucker‐Lewis Index (TLI), Bollen's (1989) Fit Index (BL89), Relative Noncentrality Index (RNI), Comparative Fit Index (CFI), Gamma Hat, McDonald's Centrality Index (Mc), or root mean squared error of approximation (RMSEA), various combinations of cutoff values from selected ranges of cutoff criteria for the ML‐based SRMR and a given supplemental fit index were used to calculate rejection rates for various types of true‐population and misspecified models; that is, models with misspecified factor covariance(s) and models with misspecified factor loading(s). The results suggest that, for the ML method, a cutoff value close to .95 for TLI, BL89, CFI, RNI, and Gamma Hat; a cutoff value close to .90 for Mc; a cutoff value close to .08 for SRMR; and a cutoff value close to .06 for RMSEA are needed before we can conclude that there is a relatively good fit between the hypothesized model and the observed data. Furthermore, the 2‐index presentation strategy is required to reject reasonable proportions of various types of true‐population and misspecified models. Finally, using the proposed cutoff criteria, the ML‐based TLI, Mc, and RMSEA tend to overreject true‐population models at small sample size and thus are less preferable when sample size is small.