Content uploaded by Ata Akcil
Author content
All content in this area was uploaded by Ata Akcil on Apr 14, 2014
Content may be subject to copyright.
15 Nisan 2014
68
Tarihsel Olaylar ve Bilgi Kirliliği
İnsanoğlunun yüzyıllar boyunca birçok alanda kullandığı
kimyasallar hakkında gerek doğal olaylar gerekse yanlış bil-
gilendirmeler nedeniyle bir ön fikri ve bilimsel görüşlerle ilgili
farklı algıları oluşmuştur. Bunun yanında kimyasalların barış ve
savaş ortamlarında farklı amaçlarla kullanımı birçok insan için
farklı yorumların ve karışık fikirlerin oluşmasını da sağlamıştır.
Günümüz modern teknolojilerinde kullanılan birçok kimyasalın
bu anlayışın değişmesinde ne kadar yardımcı olduğu sorgulan-
makta, bu yüzden bilim insan-
larının ve siyasi yöneticilerin
sosyal olaylardaki sorumlu-
lukları halen incelenmektedir.
Bilgi ve teknolojinin üretim ve
kullanımı oldukça karmaşık
ve çok fazla farklı aktörün
kontrolünün bulunduğu bir
süreçtir. Dolayısıyla bu süreçlerde, bilginin nasıl üretileceği, nasıl
paylaşılacağı ve kullanılacağı ile teknolojilerin nasıl kullanılacağı
konusunda bilimsel-etik değerlerin ve davranışlarda sosyal
sorumluluk anlayışının yerleşmesine gereksinim duyulmaktadır.
Yakın tarihimizdeki olaylar incelendiğinde birçok gerçek olayın
bilimsel temelleri olmasına karşın, özellikle bilimsel icatların/
keşiflerin sosyal sorumluluktan uzak, etik dışı uygulamalarla
insanlık hizmetine hiçbir engelle karşılaşmadan sunulduğu
görülmüştür (radyoaktif elementlerin amacı dışı kullanımı v.b.).
Bilim ve teknoloji, insanoğlunun medeniyeti geliştirmek için
kullandığı en temel aracı ve yol göstericisi olmuştur, olmaya da
devam etmektedir. Teknolojiye dönüştürülen bilgiler, insanlığın
kullanımına sunulmak üzere ekonomik üretim süreçlerinde
yerini almaktadır.
Günümüzde birçok alanda kullanılan siyanür kimyasalının, eski
ve yakın tarihimizdeki değişik uygulama alanları bilinmekle
beraber, yanlış ve bilimsel olmayan bilgiler ışığında kötü şöh-
reti olan bir kimyasal gibi algılanması ve 21. yüzyılda bu yanlış
bilgilerin yazılı-görsel ve sosyal medyada yer bulması bilimsel
ve etik bir yaklaşım tarzı değildir. Siyanürün diğer kimyasallar-
dan önemli farklılığı, toksik özelliğinin günlük yaşantımızdaki
birçok alanda yaygın olarak kullanılmasıdır. İlk keşfinden
bugüne kadar kimyasal gazlar toplumda “öldürücü” olarak,
eski Mısır ve Roma’da insanlık suçlarında, Kırım Savaşında,
Prusya Savaşında, 1. Dünya Savaşında, yakın tarihimizde ise 2.
Dünya Savaşında Naziler tarafından ve Orta Doğu’daki savaş-
larda (Hama ve Halepçe) kullanılmasıyla tanınmıştır. Siyanürün
kötü şöhretinde ise birçok insanın izlediği filmlerdeki zehir-
leme sahnelerinin de rolü olduğu açık bir gerçektir. Bunun
yanında günlük yaşantımızda çok yaygın olarak kullanılan
siyanürün sürekli olarak “toksik (zehirli)” etkisinin gündemde
olmasında tarihe mal olmuş birçok kanun dışı olayın da etkin
rol oynadığı görülmektedir.
Aşağıda verilen Türkiye özelindeki bilimsel olmayan yanlış
bilgiler ve algılar nedeniyle, altın madenciliğinde son yıllarda
uygulanan dünya standardındaki emniyet, çevre, sağlık ve
kimyasalların yönetimi konuları gözden kaçmaktadır. Ne yazık
ki çok iyi madencilik faaliyetlerinde bulunanlarla kötü örnekler,
yaygın toplumsal algılar nedeniyle aynı statüde değerlendi-
rilmekte olup, bilimsel bakış açıları yerine politik, endişe ve
korku temelli tek taraflı görüşlerle madencilik ve çevre karşı
karşıya getirilmektedir. Dünya uygulamalarında hiç karşımıza
çıkmayan, en iyi uygulamaları teşvik eden ve madencilik-çevre
ikilisinin tüm uygulamalarla el ele çalışabildiği sistemler yerine,
ülkemizde tam tersi uygulamaları görmek; kamusal faydalar,
ulusal menfaatler ve kaynakların kullanımı açısından üzücü
ve düşündürücüdür. Özellikle siyanür özelinde diğer tüm
kimyasallar gibi madencilikte tüm aşamalarda yönetilebilir
bir kimyasalın, dünya ve Türkiye uygulamalarında nasıl bir
süreç (yönetimi, bozundurulması ve atık depolama tesisindeki
davranışları v.b.) içinde olduğunun bu bahsedilen yanlış bilgi-
lendirmeler ve algılar dışında mutlaka bilimsel ve mühendislik
bakış açılarıyla aktarılması gerekmektedir.
Siyanür Yönetilebilir
Bir Kimyasal mı?
Endişe ve
Korkunun
Bilgiye ve Bilime
Karşı Savaşı
Prof. Dr. Ata Akcil
Bağımsız Teknik Denetleyici, ICMC
SDÜ Maden Müh. Böl.
ataakcil@sdu.edu.tr
Değerlendirme
www.madencilik-turkiye.com
15 Nisan 2014 69
Tablo 1. Siyanür Hakkındaki Bilgi Kirlilikleri (1990-2014)*
Yanlış Bilgi Doğru - Bilimsel Bilgi
Siyanür sadece madencilikte
kullanılıyor
Sadece % 6’sı madencilikte NaCN şeklinde (katı ya da sıvı formda) kullanılmaktadır. %94 normal endüstriyel uygulamalarda kullanılmak-
tadır (naylon, plastik, kauçuk, sentetik iplik, sentetik kumaş, tekstil, metal kaplama vb).
Siyanür ile maden aranması Böyle bir uygulama ne arama ne de sondaj aşamalarında dünyanın hiçbir yerinde söz konusu değildir.
Siyanür ile sondaj yapmak Dünya literatüründe böyle bir uygulama asla yer almamaktadır.
Siyanür ile maden çıkarmak
Dünya literatüründe böyle bir uygulama yoktur. Maden çıkarımı yer altı ve yer üstü (açık ocak) tekniğiyle gerçekleştirilmektedir. Maden
çıkarımında siyanür kullanılmamaktadır. Siyanür madenden çıkarılan cevherdeki kıymetli metallerin kazanımı aşamasında özel olarak
hazırlanmış tesislerde kullanılmaktadır.
Siyanür çukuru
Hiçbir madende ve tesiste atık depolama tesisleri de dahil olmak üzere siyanür depolama amaçlı bir çukur açılmamaktadır. Cevherin
yerkabuğundan çıkarıldığı açık ocak alanının siyanür çukuru olarak tanımlanması ya bilgisizlikten ya da maksatlı olarak kullanılmasından
kaynaklanmaktadır. Siyanür depolanması çok özel şartlarda ve kurallara göre yapılmaktadır.
Siyanür kanser yapar Hem ATSDR raporu hem de EPA sınıflandırmaları siyanürün insanlar ve hayvanlar üzerinde hiçbir kanser etkisi yaratmadığını bilimsel
olarak doğrulamaktadırlar.
Siyanürün tarım toprağına direk
uygulanması
Siyanür on bin damla su içinde 3-5 damlası siyanür olacak şekilde seyreltilmiş halde cevher ile temas ettirilmektedir. Çünkü amaç cev-
herdeki altını kazanmaktır. Gerek tesiste gerekse atık depolama tesisinde ya da tesis içinde-dışında hiçbir yerde tarım toprağıyla tesiste
kullanılan kimyasallar ve atık su temas halinde değildir. Dünyada böyle bir uygulamada yoktur.
Siyanürün birçok ticari alternatifinin
olması
Siyanür, bütün dünyada ince taneli cevherlerden altın üretiminde kullanımı teknik bakımdan zorunlu olan bir kimyasaldır. Alternatiflerine göre
siyanür gerek kolay yönetilebilir bir kimyasal olması, gerek cevher tiplerinde metal kazanım veriminin yüksekliği, gerekse de ekonomikliği açısın-
dan tercih edilmektedir. Tiyosülfat bir alternatif olarak laboratuvar ve pilot çapta (USA, Avusturalya vb) son 20-25 yıldır test edilmektedir. Nevada
da (ABD) bu uygulamalar yapılmış ve sadece siyanür liçiyle altının kazanılamadığı bir cevher üzerinde ticari uygulama aşamasına geçilmiştir.
Atık barajlarına yağmur yağarsa
siyanür gaz formuna dönüşür (düşük
pH’da)
Siyanür asidik ortamda HCN gazına dönüşür asidik ortamda ise altın üretilemez. Altının üretilebilmesi için pH’ının 10-11 olması gerekmektedir. Bu pH
şartlarında ise atmosfere HCN gazı salınımı ihmal edilebilecek seviyelere düşmektedir. Tank liçinde ya da yığın liçinde yağmurla temas olsa bile böyle
bir gazın çıkma ihtimali ihmal edilebilecek düzeylerde kalmaktadır. HCN gazının yoğunluğu 0,687 g/cm3 tür yani havadan daha düşük yoğunluğa
sahip olduğu için sigara dumanı gibi atmosfere dağılmaktadır. Arabaların egzoz gazından her 1 km’de 7-9 mg HCN gazı atmosfere salınmaktadır.
Uluslararası iş güvenliği ve çalışma standartlarına göre kapalı ortamda 1 m3 havada en fazla 11 mg HCN gazına müsaade edilir. Açık ortamda ise
herhangi bir sınırlama söz konusu değildir. Altın madenlerinde atmosfere HCN gazı salınımı 1-2 mg /m3 seviyelerinde ölçülmektedir.
Siyanürlü atıkların direkt derelere
verilmesi
Siyanür ülkemizdeki uygulamaların hiçbirinde yüzey veya yer altı sularına verilmemektedir. Katı atıklar ve tesis atık suları yönetmelikler gereği
bozundurulup zararsız hale getirildikten sonra atık depolama tesislerinde depolanmaktadır. Bu da en emniyetli ve güvenli depolama yöntemidir.
Siyanür bulutunun yükselerek halkı
zehirlemesi
Altın üretimi pH 10.3-10.5 aralığında gerçekleştirilmektedir. Altın üretiminin gerçekleştirildiği şartlarda siyanür HCN gazı şeklinde
buharlaşarak siyanür gazı bulutuna dönüşmesi bilimsel olarak söz konusu değildir. Siyanürün HCN gazına dönüşmesi asidik ortamlarda
mümkündür. Asidik ortamda ise altın üretilemez.
Siyanürün anormal hayvan
doğumlarına neden olması
ATSDR raporunda ve şu ana kadar insanlarda ve hayvanlarda raporlanmış genetik bozukluklarla ilgili hiçbir bilgi ve vaka
bulunmamaktadır.
Siyanürün zamanla hastalıklara neden
olması (siyanür akut değil kronik etkilidir)
Son 30 yıldan bu yana insan ölümüyle sonuçlanan bir siyanür kazası olmamıştır. Siyanürle belirli bir dozun üzerinde direk temas edildiğinde
sadece kronik yani anlık öldürücü etki görülmektedir. Akut yani uzun süreli hastalıklara neden olmamaktadır.
En basit ve en ucuz teknoloji olduğu için
madenciler tarafından tercih ediliyor
Sodyum siyanürün 120 yılı aşkın süredir altın madenciliğinde teknolojik bir zorunluluk olarak tercih edilmesinin ana sebebi, sodyum
siyanürün gözle görülemeyecek kadar küçük altın tanelerini spesifik olarak çözücü özelliği olan yegane kimyasal olması ve cevhere
uygun en yüksek altın kazanım veriminin elde edilmesi yani teknolojik açıdan en uygulanabilir yöntem olmasından dolayıdır. İri boyutta
zenginleşebilen cevherlere siyanür liçi uygulanmamaktadır. Ancak ince boyutta fiziksel zenginleşebilirliği mümkün olmayan cevherlere
dünyadaki birçok uygulamada olduğu gibi teknolojik gerekliliklerden dolayı siyanür liçi uygulanmaktadır.
Siyanür barajı veya siyanür havuzu
Hiçbir madende siyanür barajı bulunmamaktadır. Siyanür sıvı ise tankta, katı ise özel korumalı torba ve kutularda muhafaza edilmektedir.
Siyanür için bir baraj ya da havuz tesislerde dizayn edilmemektedir. Siyanür depolanması ya da kullanıldıktan sonra deşarjı çok özel
şartlarda ve kurallara göre yapılmaktadır. Siyanür barajı ya da havuzuyla ilgili bir uygulama dünyada hiçbir madende uygulanmamaktadır.
Siyanürlü atıkların arıtılamaz özellikte
olması
Siyanürlü atıklar atık depolama tesisine gönderilmeden önce eğer gerekiyorsa dünyada yaygın olan INCO prosesiyle bozundurulmaktadır.
Atık depolama tesislerindeki siyanür seviyeleri ise içme suyu limitlerinin çok altındadır. Başka proseslerde ise siyanürlü çözeltiler yığınlara
verilip sistem içerisinde kalmaktadır.
Hep aynı konsantrasyonlarda
kalarak yıllar bazında da aynı tehdidi
oluşturuyor olması
Bozundurulan siyanür yeni kompleksler oluşturduğundan bunların atık depolama tesisindeki oranları ve etkileri yok denecek kadar
azalmaktadır.
Aşırı yağmur sonucu siyanür barajının
taşması
Hiçbir işletmede siyanür barajı bulunmamaktadır. Ancak, altın üretimi ve teknolojisi ile ilgili olmayanlar bu tür ifadeleri kullanmaktadırlar zira
altın madenciliğinde böyle bir terminoloji yoktur. Tesislerin atık depolama tesisi dizaynı, gerek ÇED gerekse tesisteki siyanür yönetim raporla-
rında belirtilmektedir. Bu dizaynlar bölgenin yüz yıllık her tür aşırı yağış, deprem ve doğaüstü olayların modellenmesine göre testler sonucu
yapılmaktadır. Bu nedenle bölgedeki beklenmeyen doğa olaylarına karşı dayanıklı ve emniyetli atık depolama tesisi dizayn edilmektedir.
Siyanürün etkisiyle topraktaki As
ve diğer ağır metallerin harekete
geçmesi
Altın madenleri ülkemizde kapalı devre çalışan sistemlerdir. Ne derelere bir sıvı boşaltılır, ne çevreye bir atık malzeme bırakılır ne de atmosfere
yasaların müsaade etmediği bir gaz deşarjı söz konusu değildir. Alıcı ortama deşarjı olmayan bir faaliyet çevreye nasıl zarar verebilir? Siyanür
yardımıyla cevherdeki altın kazanıldıktan sonra, önce atıktaki siyanürün bozundurulması sağlanır ardından ağır metal duraylama ünitesin-
den geçirerek şayet cevher içinde ağır metaller varsa ağır metalleri suda çözünmez kararlı bileşikler haline getirilmektedir. Bir başka ifade ile
zararsız bileşikler haline getirilmektedir. Arıtmadan geçirilerek zararsız hale getirilen atıkların çevreye bırakılması söz konusu değildir, bunlar
ancak projelendirilmesi DSİ’nin ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığının onayından geçen atık depolama tesisinde depolanır.
Siyanür vücutta birikir (kronik toksik etki) Siyanür toksik etkilidir, ancak vücutta birikim ya da uzun salınımlı etkiler göstermez.
Hamile kadınlarda düşüğe sebep olması ATSDR raporunda ve şu ana kadar insanlarda ve hayvanlarda raporlanmış, hamilelerde düşüğe neden olan bir vaka bulunmamaktadır.
Kısırlık yapması ATSDR raporunda, şu ana kadar insanlarda ve hayvanlarda raporlanmış bu tip bir kısırlık ya da benzeri genetik bozukluklarla ilgili hiçbir
bilgi ve vaka rapor edilmemiştir.
AB’de ve ABD’de yasaktır
Euromines 2013 raporunda da belirtildiği üzere böyle bir yasak söz konusu olmayıp, En İyi Uygulamalarda (BAT) Türkiye’deki emniyetli-
güvenli ve çevreye duyarlı altın madenciliği uygulamaları ilgili raporda örnek gösterilmektedir. ABD’de ise altın madenciliğinde siyanür
kullanımıyla ilgili sadece 50 eyalet içinde 1 eyalette yasak bulunmaktadır.
Danıştay, ülkemizde siyanür kullanıl-
masını yasaklamıştır
Böyle bir mahkeme kararı ya da yasağı bulunmamaktadır. Ülkemizde yılda 400 bin tondan fazla siyanür bileşikleri sanayide üretim için
kullanılmaktadır. Siyanür bileşikleri kullanarak üretimlerini sürdüren naylon, plastik, kauçuk, sentetik iplik, sentetik kumaş, tekstil, metal
kaplama vb binlerce tesiste üretim faaliyetleri devam etmektedir.
*Bilgi derlemeler i 1990 ile 2014 yılları arasında sosyal ve yazılı-görsel medya ile ilg ili toplantılarda belirtilen siyanür üzeri ne bilimsel olmayan görüşleri yansıtmaktadır. Doğru b ilimsel
kanıtlı bilgilere aşağıda verilen temel kaynaklardan ulaşılabilir.
15 Nisan 2014
70
Siyanür Kullanımı, Yönetimi ve Güncel Gelişmeler
Altın madenlerinin arama, işletme ve zenginleştirme mantığının
diğer madenlere/cevherlere uygulanan yöntemlerden temel ola-
rak farkı bulunmamaktadır. Bununla birlikte, altın/gümüş maden-
ciliğinde ince taneli cevherlerde siyanür kullanımı zorunluluğu
bu konuda 120 yılı aşkın süren araştırma ve bilimsel gerekçelere
dayanmaktadır. Siyanürün yerine kullanılabilecek başka kimyasal-
lar üzerine 80’li yıllardan bu yana ciddi araştırmalar yürütülmekte-
dir. Ancak siyanürün kullanılabilirliği, etkinliği, ekonomisi yanında,
insan ve çevre üzerinde bilinen risk ile birlikte kullanılabilirliğinden
dolayı madencilik endüstrisinde kullanımı sürmektedir. Dünyada
altın üretim çalışmalarının % 90’ında halen altın ve gümüş
kazanımı için etkin bir kimyasal olarak siyanür kullanılmaktadır.
30 yıldır ana madencilik çalışmalarındaki direkt siyanür kullanımı
yüzünden sonuçlanan insan ölümleriyle ilgili belgelenmiş bir
çalışma bulunmamaktadır. Siyanür kullanımı ve yönetiminin
ana bakış açısı, madencilik işlemleri, süreç çözeltisinin taşınması,
işçi sağlığı ve güvenlik eğitimleri, atık su yönetimi ve işletimi, acil
durum hazırlığı, iş alanı ve çevre denetimi ve toplum ilişkilerine
hitap etmelidir. Eğer siyanür yönetiminin bu bakış açıları tüm siya-
nür yönetim planına katılırsa, altın/gümüş madeni işletmelerinde
var olan risk potansiyelinde önemli düşüşler gerçekleşecektir.
Ayrıca, izinli maden çalışmalarında kullanılan siyanür ile ilişki-
lendirilen bu risklere rağmen, dünyada milyonlarca kontrolsüz
çalışan küçük ölçekli madenler tarafından altın kazanımında cıva
kullanılmaktadır. Kontrol altında kullanılan siyanür, kontrolsüz
cıva kullanımından oluşacak etkilerden, toplum ve çevre için çok
daha üstün ve güvenlidir.
120 yıl kadar önce Yeni Zelanda’da siyanürün ticari tanıtımı
yapıldığından bu yana siyanür dünya çapında altın ve gümüş
üretiminde yaygın olarak kullanılmaktadır. Dünya çapında
altın üretiminin % 90’ı da siyanür kullanımına dayanmakta-
dır. Ayrıca dünyada yaklaşık 15 - 20 kadar büyük ölçekli altın
madeni bulunmaktadır. Güney Afrika ve Avustralya’da artma
eğilimindeki altın / gümüş üretimi, yer üstü / açık ocak maden-
ciliği ve yığın liçi üretimiyle dünyanın her tarafına her geçen
gün yayılmaktadır (Şekil 1).
Şekil 2’de görüldüğü gibi, dünyada yılda üretilen yaklaşık 1,1
milyon ton hidrojen siyanürün (HCN) yaklaşık 900.000 tonu
ABD’deki çeşitli endüstriler kanalıyla hem birincil hem de
yan ürün olarak üretilmektedir. Avustralya’da hem katı hem
de sıvı sodyum siyanür için bazı küçük birincil ürün tesisleri
bulunmaktadır. Yılda 360.000 ton sodyum siyanür talebinin
yaklaşık 120.000 tonu yani üçte biri altın ve gümüş geri kaza-
nımında kullanılmaktadır. Hidrojen siyanür üretiminin yaklaşık
% 6’sı maden endüstrisinde kullanılan sodyum siyanüre ve
potasyum siyanüre dönüştürülmektedir. Hem ABD hem de
Avustralya’da konsantre sıvı sodyum siyanür için talep ve üre-
tim artmaktadır. Geri kalan % 94 hidrojen siyanür yapıştırıcılar,
bilgisayar-elektronik, yangın söndürücüler, kozmetik, boya,
naylon, ilaç, pleksiglas, roket yakıtı, yol ve sofra tuzu gibi geniş
aralıktaki malzemelerin üretiminde kullanılmaktadır.
Üretilen hidrojen siyanürün yaklaşık % 50’si naylonun ilk
hali olan adiponitrilin sentezinde kullanılmaktadır. Siyanürün
günlük hayatta kullanım alanı çok yaygındır ve siyanür ürünleri
her gün dünyada yüzlerce milyon insan tarafından güvenle
kullanılmaktadır. Kısaca altın/gümüş madenciliğinin yok edil-
mesinin siyanür ya da madencilik ile ilişkilendirilen riskleri yok
etmeyeceği açıktır.
Siyanürün emniyetli-sağlıklı, güvenilir ve çevresel kri-
terler doğrultusunda yönetimi, üretiminden son kulla-
nımına kadar ki süreçte genel hatlarıyla şu adımlarda
gerçekleştirilmektedir:
•Siyanürün katı ya da sıvı olarak üretilen tesisten madene nakliyesi
•Tesiste proses çözeltisinin nakliyesi ve kullanımı
•Su yönetimi ve arıtımı
•Atık yönetimi (bozundurma prosesi dahil)
•Tesis faaliyetlerinin sona ermesi ve maden kapatma işlemleri
•İşçi sağlığı ve güvenlik eğitimleri
•Acil durum hazırlıkları
•İş yeri, çevre denetimi ve toplum ilişkileri
2000 yılında Romanya’da (Baia Mare) meydana gelen siya-
nürle ilgili madencilik kazası nedeniyle insanların çevresel
açıdan daha titiz yaklaşımları birçok kanunun ve yönetmeli-
ğin altın madenciliğinde daha hassas kurallar çerçevesinde
Şekil 1. Dünyada siyanür kullanan madenlerin ülkelere göre dağılımı
(Mudder ve Bo tz, 2004)
yasak bulunmaktadır.
Danıştay, ülkemizde siyanür kullanılmasını
yasaklamıştır
Böyle bir mahkeme kararı ya da yasağı bulunmamaktadır.
Ülkemizde yılda 400 bin tondan fazla siyanür bileşikleri sanayide
üretim için kullanılmaktadır. Siyanür bileşikleri kullanarak
üretimlerini sürdüren naylon, plastik, kauçuk, sentetik iplik,
sentetik kumaş, tekstil, metal kaplama vb binlerce tesiste üretim
faaliyetleri devam etmektedir.
Tablo 1. Siyanür Hakkındaki Bilgi Kirlilikleri (1990-2014)*
*Bilgi derlemeleri 1990 ile 2014 yılları arasında sosyal ve yazılı-görsel medya ile ilgili toplantılarda belirtilen siyanür üzerine
bilimsel olmayan görüşleri yansıtmaktadır. Doğru bilimsel kanıtlı bilgilere aşağıda verilen temel kaynaklardan ulaşılabilir.
Siyanür Kullanımı, Yönetimi ve Güncel Gelişmeler
Altın madenlerinin arama, işletme ve zenginleştirme mantığının diğer madenlere/cevherlere uygulanan yöntemlerden
temel olarak farkı bulunmamaktadır. Bununla birlikte, altın/gümüş madenciliğinde siyanür kullanımı zorunluluğu bu
konuda 120 yılı aşkın süren araştırma ve bilimsel gerekçelere dayanmaktadır. Siyanürün yerine kullanılabilecek
başka kimyasallar üzerine 80’li yıllardan bu yana ciddi araştırmalar yürütülmektedir. Ancak siyanürün kullanılabilirliği,
etkinliği, ekonomisi yanında, insan ve çevre üzerinde bilinen risk ile birlikte kullanılabilirliğinden dolayı madencilik
endüstrisinde kullanımı sürmektedir. Dünyada altın üretim çalışmalarının % 90’ında halen altın ve gümüş kazanımı
için etkin bir kimyasal olarak siyanür kullanılmaktadır. 30 yıldır ana madencilik çalışmalarındaki direkt siyanür
kullanımı yüzünden sonuçlanan insan ölümleriyle ilgili belgelenmiş bir çalışma bulunmamaktadır. Siyanür kullanımı ve
yönetiminin ana bakış açısı, siyanürün bölgeden taşınmasını da içeren madencilik işlemleri, süreç çözeltisinin
taşınması, işçi sağlığı ve güvenlik eğitimleri, atık su yönetimi ve işletimi, acil durum hazırlığı, iş alanı ve çevre denetimi
ve toplum ilişkilerine hitap etmelidir. Eğer siyanür yönetiminin bu bakış açıları tüm siyanür yönetim planına katılırsa,
altın/gümüş madeni işletmelerinde var olan risk potansiyelinde önemli düşüşler gerçekleşecektir. Ayrıca, izinli maden
çalışmalarında kullanılan siyanür ile ilişkilendirilen bu risklere rağmen, milyonlarca kontrolsüz çalışan küçük ölçekli
madenci tarafından altın kazanımında cıva kullanılmaktadır. Kontrol altında kullanılan siyanür, kontrolsüz cıva
kullanımından oluşacak etkilerden, toplum ve çevre için çok daha üstün ve güvenlidir.
120 yıl kadar önce Yeni Zelanda’da siyanürün ticari tanıtımı yapıldığından bu yana siyanür dünya çapında altın ve
gümüş üretiminde yaygın olarak kullanılmaktadır. Dünya çapında altın üretiminin % 90’nı da siyanür kullanımına
dayanmaktadır. Ayrıca dünyada yaklaşık 15 - 20 kadar büyük ölçekli altın madeni bulunmaktadır. Güney Afrika ve
Avustralya’da artma eğilimindeki altın/gümüş üretimi, yer üstü açık maden ocağı ve yığın liçi madenciliği ile dünyanın
her tarafına her geçen gün yayılmaktadır (Şekil 1).
Şekil 1. Dünyada siyanür kullanan madenlerin ülkelere göre dağılımı (Mudder ve Botz, 2004)
Şekil 2’de görüldüğü gibi, dünyada yılda üretilen yaklaşık 1,1 milyon ton hidrojen siyanürün (HCN) yaklaşık 900.000
tonu ABD’deki çeşitli endüstriler kanalıyla hem birincil hem de yan ürün olarak üretilmektedir. Avustralya’da hem katı
hem de sıvı sodyum siyanür için bazı küçük birincil ürün tesisleri bulunmaktadır. Yılda 360.000 ton sodyum siyanür
talebinin yaklaşık 120.000 tonu yani üçte biri altın ve gümüş geri kazanımında kullanılmaktadır. Hidrojen siyanür
üretiminin yaklaşık % 6’sı maden endüstrisinde kullanılan sodyum siyanüre dönüştürülmektedir. Hem ABD hem de
Avustralya’da konsantre sıvı sodyum siyanür için talep ve üretim artmaktadır. Geri kalan % 94 hidrojen siyanür
yapıştırıcılar, bilgisayar-elektronik, yangın söndürücüler, kozmetik, boya, naylon, ilaç, pleksiglas, roket yakıtı, yol ve
sofra tuzu gibi geniş aralıktaki malzemelerin üretiminde kullanılmaktadır.
Afrika
27%
Avustralya
& Güney
Pasifik
26%
ABD
16%
Latin
Amerika
13%
Kanada
9%
Asya
7%
Avrupa
2%
Şekil 2. Hidrojen siyanürün endüstriyel kullanımı (Mudder ve Botz, 2004)
Üretilen hidrojen siyanürün yaklaşık % 50’si naylonun ilk hali olan adiponitrilin sentezinde kullanılmaktadır. Siyanürün
günlük hayatta kullanım alanı çok yaygındır ve siyanür ürünleri her gün dünyada yüzlerce milyon insan tarafından
güvenle kullanılmaktadır. Kısaca altın/gümüş madenciliğinin yok edilmesinin siyanür ya da madencilik ile
ilişkilendirilen riskleri yok etmeyeceği açıktır.
Siyanürün emniyetli-sağlıklı, güvenilir ve çevresel kriterler doğrultusunda yönetimi, üretiminden son kullanımına kadar
ki süreçte genel hatlarıyla şu adımlarda gerçekleştirilmektedir:
Siyanürün katı ya da sıvı olarak üretilen tesisten madene nakliyesi
Tesiste proses çözeltisinin nakliyesi ve kullanımı
Su yönetimi ve arıtımı
Atık yönetimi (bozundurma prosesi dahil)
Tesis faaliyetlerinin sona ermesi ve maden kapatma işlemleri
İşci sağlığı ve güvenlik eğitimleri
Acil durum hazırlıkları
İş yeri, çevre denetimi ve toplum ilişkileri
2000 yılında Romanya’da (Baia Mare) meydana gelen siyanürle ilgili madencilik kazası nedeniyle insanların çevresel
açıdan daha titiz yaklaşımları birçok kanunun ve yönetmeliğin altın madenciliğinde daha hassas kurallar çerçevesinde
uygulanmasını sağlamıştır. Siyanürün üretimi, taşınması, depolanması, kullanımı ve bertaraf edilmesini düzenleyen
ulusal düzeyde kurallar ve normlar bulunmaktadır ama yine de siyanürden kaynaklanan kazaların bazen ciddi
sonuçları ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle bölgesel ve ulusal kurallar dışında küresel anlamda Romanya’daki kazadan
sonra Mayıs 2000’de Paris’te Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) ve Uluslararası Metaller ve Çevre
Konseyi (ICME) himayesinde uluslararası bir toplantı düzenlendi. Bu toplantıya siyanür üreticilerinin sponsorluğunda,
finans kuruluşları, altın maden şirketleri, sivil toplum örgütleri, işçi temsilcileri ve çevre kuruluşları gibi paydaşlar
katılarak, siyanür yönetimi konusunda küresel anlamda etkin bir Kod (International Cyanide Management Code For
The Manufacture, Transport and Use of Cyanide in the Production of Gold) geliştirilmesinin ilk adımları atıldı. Kod,
altın madenlerinde siyanür yönetimini iyileştirmek, siyanürün güvenli ve emniyetli bir şekilde kullanımına yönelik olarak
2002 yılında gönüllü katılım esasıyla yürürlüğe girdi. Kuralı imzalayanlar, şuanda dünyadaki %60’ın üzerinde altın
üretimini gerçekleştiren maden şirketleri olup, bu kanunda yer alan esaslara uyacaklarını ve uygulama standartlarını
yerine getirecekleri konusunda uzlaşmışlardır. Doğrulama ve belgeleme işlemleri üç yılda bir bağımsız denetçiler
tarafından Uluslararası Siyanür Yönetim Enstitüsü (ICMI) prosedürleri çerçevesinde yapılmakta olup, denetçiler
kanunla belirlenen kurallara uyulduğu sonucuna varmışsa söz konusu işlem özel bir sembol kullanılarak,
belgelenmektedir. Aksi durumlarda denetçiler, faaliyetin kuralla uyumlu olmadığını ya da uzun zamandır uyumsuzluk
saptamışsa, faaliyet belgeleri geri alınmaktadır. Kod çerçevesinde son yıllarda siyanürün kullanımı konusunda
çevresel açıdan üst düzeyde kontrol ve gönüllülük esasına dayalı profesyonel incelemelerin sağlanması şirketlerin
daha çok ilgi göstermesine neden olmaktadır. 2014 yılına kadar siyanür koduna (ICMC) gösterilen ilgi dünya çapında
büyümeye devam etmekte ve daha fazla şirketin kanunla ilgili imza atmasına neden olmaktadır. 15 Şubat 2014 tarihi
itibariyle, 6 kıtada 49 ülkede 303 şirket kodla uyumlu olabilmek için (madencilik-siyanür üretimi-nakliyesi) imza atarak
kayıtlara geçmiştir.
Son Söz
Madencilik
tarafından
kullanılan
6%
Diğer
endüstriler
tarafından
kullanılan
94%
Şekil 2. H idrojen siyanü rün endüstriye l kullanımı (Mudde r ve Botz, 2004)
15 Nisan 2014
72
uygulanmasını sağlamıştır. Siyanürün üretimi, taşınması,
depolanması, kullanımı ve bertaraf edilmesini düzenleyen
ulusal düzeyde kurallar ve normlar bulunmaktadır ama yine
de siyanürden kaynaklanan kazaların bazen ciddi sonuçları
ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle bölgesel ve ulusal kurallar
dışında küresel anlamda Romanya’daki kazadan sonra Mayıs
2000’de Paris’te Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP)
ve Uluslararası Metaller ve Çevre Konseyi (ICME) hima-
yesinde uluslararası bir toplantı düzenlendi. Bu toplantıya
siyanür üreticilerinin sponsorluğunda, finans kuruluşları,
altın maden şirketleri, sivil toplum örgütleri, işçi temsilcileri
ve çevre kuruluşları gibi paydaşlar katılarak, siyanür yöne-
timi konusunda küresel anlamda etkin bir Kod (International
Cyanide Management Code for The Manufacture, Transport
and Use of Cyanide in the Production of Gold) geliştiril-
mesinin ilk adımları atıldı. Kod, altın madenlerinde siyanür
yönetimini iyileştirmek, siyanürün güvenli ve emniyetli bir
şekilde kullanımına yönelik olarak 2002 yılında gönüllü
katılım esasıyla yürürlüğe girdi. Kodu imzalayanlar, şu anda
dünyadaki % 60’ın üzerinde altın üretimini gerçekleştiren
maden şirketleri olup, bu kod bünyesinde yer alan esaslara
uyacaklarını ve uygulama standartlarını yerine getirecekleri
konusunda uzlaşmışlardır. Doğrulama ve belgeleme işlem-
leri üç yılda bir bağımsız denetçiler tarafından Uluslararası
Siyanür Yönetim Enstitüsü (ICMI) prosedürleri çerçeve-
sinde yapılmakta olup, denetçiler kod ile belirlenen kural-
lara uyulduğu sonucuna varmışsa söz konusu işlem özel bir
sembol kullanılarak, belgelenmektedir. Aksi durumlarda
denetçiler, faaliyetin uyumlu olmadığını ya da uzun zaman-
dır uyumsuzluk saptamışsa, faaliyet belgeleri geri alınmak-
tadır. Kod çerçevesinde son yıllarda siyanürün kullanımı
konusunda çevresel açıdan üst düzeyde kontrol ve gönüllü-
lük esasına dayalı profesyonel incelemelerin sağlanması şir-
ketlerin daha çok ilgi göstermesine neden olmaktadır. 2014
yılına kadar siyanür koduna (ICMC) gösterilen ilgi dünya
çapında hızla artmaya devam etmekte ve daha fazla şirketin
kodla ilgili imza atmasına neden olmaktadır. 15 Şubat 2014
tarihi itibariyle, 6 kıtada 49 ülkede 303 şirket kodla uyumlu
olabilmek için (madencilik-siyanür üretimi-nakliyesi) imza
atarak kayıtlara geçmiştir.
Son Söz
Türkiye’nin 30 yıllık altın madenciliği geçmişinin yarısını kaynak-
larını kullanamadan yani üretim yapmadan geçirmesine rağ-
men halen aktif 8 maden işletmesi, ayrıca 20 potansiyel maden
işletmesiyle 2013 yılı rakamlarına göre 35 tona yakın yıllık altın
üretimiyle Avrupa altın üretiminde lider pozisyonda olması
ülkemiz madenciliği açısından gurur vericidir. Bu gelişimde yeni
rezervlerin bulunması, Türk kökenli şirketlerin de bu faaliyet-
lerde aktif roller üstlenmeleri ve çevre-sağlık-emniyet açısından
dünya sınıfında bir yönetim hassasiyeti ön planda olmaktadır.
Özellikle şirketlerin, 2003 yılından itibaren uygulamaya başla-
nan dünyanın en üst düzey bağımsız ve profesyonel denetleme
sistemine (Uluslararası Siyanür Yönetim Kodu/International
Cyanide Management Code-ICMC) uyumlu olabilmek ama-
cıyla, bu sürece dahil olmaları, altın madenciliğinde siyanür kim-
yasalından kaynaklı potansiyel kazaları ve çevresel riskleri çok
büyük oranda düşürecektir. Siyanür diğer benzer kimyasallar
gibi bilimsel yöntemler, genel-geçer kurallar-yönetmelikler ve
dünyaca kabul gören denetlemeler (ICMC) altında yönetilebilir
bir kimyasaldır. Özellikle son yıllardaki güncel gelişmeler siyanür
yönetiminin daha hassas, şeffaf, güvenilir ve üst düzeyde yapıl-
dığını göstermektedir.
Endişenin ve korkunun, bilgiden ve bilimden daha pazarlana-
bilir olduğunu kabul edenlere inat, Türk madenciliğinin tüm
paydaşlarıyla birlikte “bilimin ışığında emniyetli-sağlıklı-
çevresel bir madencilik” için üretmeye devam etmeliyiz.
Kaynaklar
1. Agency for Toxic Substances and Disease Registry (ATSDR), 2006, Toxicological
profile for Cyanide. Atlanta, GA: U.S. Department of Health and Human Services,
Public Health Service. s.298.
2. Akcil, A., 2001, Cyanide versus environment: Turkey’s final decision. Mining
Environmental Management, 9, s.22-23.
3. Akcil, A., 2002, First application of cyanidation process in Turkish gold mining and
its environmental impacts, Minerals Engineering, 15, s.695–699.
4. Akcil, A., 2002, Altın madenciliğinde siyanür kullanımı ve çevresel standardlar.
Ekonomik ve Teknik Dergi (Standard), 41, s.65-68.
5. Akcil, A., Turkish gold mining and monitoring in Ovacik gold-silver mine, Tailings
and Mine Waste’03, Colorado, USA, October 2003, s.37-40.
6. Akcil, A., 2005, Altın madenciliği ve siyanür, Kalkınma Aylık Bülteni, No. 5 s.10-14..
7. Akcil, A., 2006, Managing cyanide: health, safety and risk management practices at
Turkey’s Ovacik gold-silver mine. Journal of Cleaner Production, 14, s. 727-735
8. Akcil, A., Gül, H., Bilim, Sosyal sorumluluk ve bilim etiği açısından siyanür kullanımı:
Teknolojik, Bilimsel ve Tarihsel Gerçekler, II. Türk Bilim ve Teknoloji Tarihi Kongresi,
30-31 Ekim 2006, Isparta.
9. Akcil, A., Çiftçi, H., Öztürk, T., 2007, Altın kazanımında tiyosülfat liçi uygulaması.
Madencilik, 46 (4), s.31-45.
10. Akcil, A., 2009, Altın madenciliğinde siyanür yönetimi-Güncel gelişmeler. Madenci-
lik Bülteni, Sayı 90, s.56-58.
11. Akcil, A., 2010, A new global approach of cyanide management: International
cyanide management code for the manufacture, transport and use of cyanide
in the production of gold. Mineral Processing and Extractive Metallurgy Review
Mineral Processing and Extractive Metallurgy Review, 31, 3, s.35-49.
12. Akdur, Ü., A history of gold mining in Turkey over the last three decades. Turkey &
Central Asia Investment Summit (Mines & Money), İstanbul, 27-30 Ocak 2014.
13. Botz, M., Mudder, T., Akcil, A., 2005, Cyanide treatment: physical, chemical and
biological processes. Advances in Gold Ore Processing, Chapter 15, ed. M. Adams.
Elsevier Ltd., Amsterdam, s.672–700.
14. Euromines, Sustainable gold mining in Europe-Brochure (www.euromines.org),
European Association of Mining Industries, Metal Ores & Industrial Minerals,
Brussels, Belgium, 2013.
15. Greenwald, N., Vice President, ICMI, Kişisel Görüşme, Şubat 2014.
16. Kuyucak, N. ve Akcil, A., 2013, Cyanide and removal options from effluents in gold
mining and metallurgical processes. Minerals Engineering, 50-51, s.13-29.
17. Logsdon, M., Hagelstein, K., and Mudder, T., 1999, The Management of cyanide in
gold extraction (Booklet), Ottawa, Ontario, Canada: International Council on Metals
and the Environment, s.40.
18. Mudder, T., M. Botz ve A. Smith, The Cyanide Compendium, Mining Journal Boks,
1000+ Pages on CD, London, United Kingdom, 2001.
19. Mudder, T. ve Botz, M., 2004, Cyanide and society: a critical review, The European
Journal of Mineral Processing and Environmental Protection, 4, s.62-74.
20. www.cyanidecode.org, 2014, The International Cyanide Management Code.