Content uploaded by Elif Nuroğlu
Author content
All content in this area was uploaded by Elif Nuroğlu on Mar 24, 2014
Content may be subject to copyright.
1
DİZİ TURİZMİ: ORTA DOĞU ve BALKANLAR’DAN GELEN TURİSTLERİN
TÜRKİYE’Yİ ZİYARET KARARINDA TÜRK DİZİLERİ NE KADAR ETKİLİ?
Elif Nuroğlu1
Özet
Türk dizilerinin Arap ülkeleri ve Balkanlar’daki televizyon kanallarında gösterilmeye başlanması ve tahminlerin
ötesinde popüler hale gelmesi zamanla bir yumuşak güç unsuru ve kültür ihracatı olarak tanımlanabilecek bir
vakıa haline gelmiştir. Türkiye bu dizilerle bir yandan ihracat geliri elde ederken, bir yandan da hiç masrafsız bir
şekilde kendi tanıtımını yapmış, hayat tarzı ve kültürel değerlerini civar coğrafyalara yaymaya başlamıştır.
Bölgesel bir fırsat olarak kendiliğinden ortaya çıkan, hâlihazırda iç pazar için çekimi yapılmış ve masrafı zaten
karşılanmış bir yapıtın ekstra alıcıya satışından ibaret olan dizi ihracatı Türkiye’nin son yıllarda karşısına çıkan
güzel ve şimdilik iyi değerlendirilmiş bir fırsattır. Türkiye’nin civar ülkelerde tanıtımının bu fırsat vesilesiyle
hayranlık uyandırıcı bir şekilde gerçekleşmesi sonucu Türkiye’ye Arap ülkeleri ve Balkanlardan her yıl artan bir
turist akımı başlamıştır. Hudson ve Ritchie (2006) tarafından geliştirilen film turizmi kavramını Türkiye
örneğine dizi turizmi olarak uyarlayan ve inceleyen bu çalışma Türkiye’ye Balkanlar ve Arap ülkelerinden gelen
turistlerin geliş kararlarında Türk dizilerinin bir etkisi olup olmadığını yapılan anket vasıtasıyla inceler.
Turistlerle yapılan anket ve görüşmeler sonucunda Türk dizilerinin Türkiye’yi tanıtan iyi bir reklam aracı olduğu
sonucuna ulaşır. Türkiye’nin sahip olduğu bu fırsatı iyi değerlendirmek için dikkat etmesi gereken hususlar
olarak öncelikle dil eğitiminin iyileştirilmesi, daha sonra da turizm sektöründeki iş gücünün iyi yetiştirilmesi
gerektiğine vurgu yapar.
Abstract
Turkish soap operas being shown on television in Arab countries and the Balkans, and their overexpected
popularity have been a fact which can be described as an element of soft power and cultural export to some
extent. While Turkey collects export revenues from these TV series; on the other hand, it makes its own
promotion at no cost and spreads its life style and cultural values to the surrounding region. The export of
Turkish soap operas in the whole region has started as a random and unintended business, and TV series which
were shot and whose expenses were already covered have been sold additionally to some more customers. This
is considered as a good and so far well-managed opportunity for Turkey. There has been an increasing flow of
tourists from Arab and Balkan countries towards Turkey as a result of successful promotion done by these
Turkish series. This study extends the notion of film-tourism (or film induced tourism) to the series-induced
tourism and analyzes the impact of Turkish series on the decision of coming to Turkey via a survey done among
88 tourists in Istanbul, Trabzon and Bursa. It concludes that Turkish TV series do have a positive impact on the
decisions of the people with whom we conducted the survey. To further tourism, Turkey needs to improve itself
in foreign language education, and enhance the quality of the personnel in the tourism sector.
1 Giriş
2000'li yıllarda siyasi ve ekonomik olarak güçlenen ve ihmal ettiği civar coğrafyalara ilgisini
yoğunlaştıran, hatta ilgisini bu yöne kaydırmakla itham edilen Türkiye 2008 yılından itibaren
Orta Doğu-Kuzey Afrika bölgesinde plansız bir şekilde gelişen ve sonraları çok büyüyen bir
fırsat elde etti. Arap MBC televizyonunun yöneticilerinden biri Antalya'da kaldığı otel
odasında kanallar arasında gezerken Türk dizilerinin Arap değerlerine ne kadar yakın
olduğunu gördü ve bu dizilerin Araplar arasında ilgiyle izleneceğini düşünerek ilk girişimlere
başladı. Türkiye'de pek tutmayan bir dizi olan Gümüş (Arap dünyasına Noor olarak
tanıtıldı)'ün 85 milyon izleyiciye ulaşacağını o zamanlar muhtemelen kimse tahmin etmedi.
Enteresan bir şekilde 2009 yılı ve sonrasında İstanbul caddelerindeki turist profilinde gözle
görülür bir değişiklik göze çarpmaya başladı. Bu ülkelere uygulanan vizelerin kalkması ile eş
zamanlı olduğu için etkisini tam olarak ölçemesek de, Türk dizileri Türkiye'ye Arap
Yard. Doç. Dr., Türk-Alman Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi
e-posta: nuroglu@tau.edu.tr
2
ülkelerinden bir turizm akını başlattı. Turizmin ekonomik gelişmeye olan olumlu etkisini göz
önüne alırsak, Türk dizilerinin hiç bir ek masraf yapılmadan Türkiye’yi tanıttığını ve gelen
turist sayısı ile turizm gelirini arttırdığını söyleyebiliriz.
Bu bölgesel fırsat daha sonraki yıllarda iyi bir şekilde değerlendirilerek, dizi satılan ülke
sayısı arttırıldı, Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Balkanlar’daki pek çok ülkede Türk dizileri
milyonlarca izleyiciye ulaştı. Türkiye’nin tarihi, turistik ve doğal güzellikleri diziler aracılığı
ile milyonlarca komşu ülke vatandaşına tanıtılarak, turistik olarak çekiciliği arttırıldı. Hem
dizilerin çekildiği mekanları hem de dizilerdeki güzel İstanbul manzaralarını görmek isteyen
turistler Türkiye’ye gelerek bu ülkeyi yakından tanıma fırsatı buldu. Ayrıca bazı komşu
ülkelerle tarihten gelen önyargılar zamanla azalmaya başladı. Bir mal ihracatı olarak başlayan
Türk dizileri satışı, zamanla bir kültür ihracatı şeklini aldı. Hatta pek çok Arap ve Balkan
ülkesinde dizilerin Türk-emperyalizmine yol açma ihtimali tartışılmaya başlandı.
Bu çalışma, öncelikle film turizmi tanımından yola çıkarak, Türkiye’de bir vakıa haline gelen
dizi turizmi kavramını ortaya atacak ve Türk dizilerinin Arap, Balkan ve Türk medyasındaki
yankılarını göz önüne alan bir inceleme sunacaktır. Daha sonra bu kavramın Türkiye için ne
kadar geçerli olup olmadığını Balkanlar ve Arap ülkelerinden gelen turistlerle yapılan anket
sonuçlarına göre tahlil edecektir. 2000’li yıllardan itibaren ekonomisi hızla gelişen ve
güçlenen, bununla beraber siyasi olarak da hem dünyada hem bölgede etkisini arttıran
Türkiye’nin şans eseri olarak doğan bu fırsatı bir yumuşak güç unsuru olarak kullanıp, komşu
ülkelerle yakınlaşma, kendini tanıtma ve daha çok turist çekerek ekonomik gelirini arttırma
yoluna gittiğini görmekteyiz. Ancak bu fırsatın uzun vadeli ve sürdürülebilir olması için gelen
turistlerin memnuniyetini artırmak, rahatsız oldukları altyapısal sorunları çözme yoluna
gitmek ve diziler çekilirken de artık yurtdışına ihraç edilme ihtimali göz önüne alınarak hem
Türk ürünlerinin reklamını yapmak hem de kültürel değerlerin dizilerde bilinçli bir şekilde
işlenmesini sağlamak faydalı olabilir.
Çalışmanın planı şu şekildedir. İkinci bölüm, turizmin ekonomik gelişmeye etkisini inceleyen
çalışmalardan örnekler sunar ve Türkiye’ye Balkanlar ve Arap ülkelerinden gelen turistlerin
son üç yıllık istatistiklerini gösterir. Üçüncü bölüm film turizmi kavramını olumlu ve olumsuz
etkileri ile birlikte ele alır. Dördüncü bölüm Türk dizilerinin Orta Doğu ve Balkanlarda halk
arasında ve medyada nasıl yankı bulduğundan bahseder, ve Türk turizmine katkısını inceler.
Beşinci ve son bölüm ise Türkiye’nin sürdürülebilir turizm gelişmesi için atması gereken
adımlardan bahsederek makaleyi sonlandırır.
2 Turizmin Ekonomik Gelişmeye Etkisi ve Türkiye’nin son yıllardaki Turizm
İstatistikleri
Turizmin ülke ekonomisine olan olumlu etkisi çeşitli çalışmalarda ampirik olarak
incelenmiştir. Bunlardan biri olan Gündüz ve Hatemi-J. (2005), turizme dayalı büyüme
hipotezinin Türkiye için geçerli olup olmadığını 1963'ten 2002'ye kadar olan zaman dilimi
için araştırmış ve bu hipotezin Türkiye için geçerli olduğu sonucuna ulaşmıştır. Türkiye
1980'li yıllardan itibaren uyguladığı politikalar ve sağlanan teşviklerle turizm hareketlerini
arttırma yoluna gitmiştir. Türkiye turizmindeki gelişmeleri shift-share tekniği ile analiz eden
Şahin vd. (2012), Türkiyenin tüm bölgelerden gelen turist sayısında ciddi bir artış sağladığı,
bu artışın özellikle Asya ve Avrupa'dan gelen turistlerde daha dikkat çekici olduğu sonucuna
ulaşmıştır. Yücel (2009)'e göre Türkiye ilk defa 2007 ve 2008 yıllarında dünyanın en büyük
on varış ülkesi arasına hem turist sayısı, hem de turizm geliri kategorilerinde girmiştir. Ayrıca
Türkiye ilk ondaki diğer ülkelerle karşılaştırıldığında da onlardan farklı özellikler gösterir.
Mesela İtalya ve İspanya gibi dünyanın en çok turist gönderen ülkeleri ile sınır komşusu
3
olmadığı, Ukrayna ile karşılaştırıldığında ise turistlerin geliş amaçlarının genelde tatil ve
eğlence olduğu, bunların içinde akraba ziyaretinin küçük bir oranı içerdiği görülür. Ayrıca
küresel kriz ortamında bile Türkiye'ye gelen yabancı turist sayısının 13% artışına değinen
Yücel (2009), bu büyümenin Türk Lirasının son sekiz yıla göre en değerli olduğu bir zamanda
gerçekleşmesini ilgi çekici bulur, çünkü bu durum Türk turizminin fiyat ve kur avantajı
dışındaki sebepler etkisiyle geliştiğini göstermektedir.
Tablo 1 bazı Balkan ve Arap ülkelerinden 2011-2013 yılları Ağustos aylarında Türkiye’ye
gelen turist sayısını göstermektedir. Tablodan görüleceği üzere, bir kaç ülke hariç genel
olarak yıldan yıla değişim oranı pozitiftir. Hatta bazı ülkelerden gelen turist sayısı değişim
oranları memnuniyet verici derecede yüksektir. Örneğin Bosna Hersek’ten gelen turist sayısı
2012 yılı Ağustos ayı rakamları ile 2013 yılı Ağustos ayı rakamları karşılaştırıldığında %46
oranında artmıştır. Yine Sırbistan’dan gelen turistlerde her iki yılda da artış gözlemleriz. Arap
ülkelerinden gelen turist sayısına baktığımızda çok daha şaşırtıcı ve yüksek artışlar görünür.
Örneğin, Birleşik Arap Emirliklerinden gelen turist sayısı 2011 yılından 2012 yılına (bu
istatistikler sadece Ağustos ayı içinde gelen turist sayısını göstermektedir) % 373 artma
göstermiştir. Aynı şekilde 2011 yılı ile 2012 yılı Ağustos ayı rakamları karşılaştırıldığında
Katar’dan gelişler % 595, Suudi Arabistan’dan ise % 159 artış gösterir. Bu ülkelerden gelen
turistlerin genel toplamda yüzdeliğine baktığımızda anket yaptığımız Arap ülkelerinden gelen
turistlerin toplam turizm pastasının yüzde 6 ile 8.5’luk bir parçası olduğunu, anket yaptığımız
Balkan ülkelerinden gelen turistlerin ise sadece yüzde 2’lik bir oran olduğunu söylemekte
fayda vardır. Yani bu makalede bahsedilenler son üç yıldaki turizm pastasının yaklaşık yüzde
10’luk bir dilimi ile ilgilidir.
Tablo 1: 2011-2013 Yılları Ağustos Ayında Türkiye'ye gelen Turist Sayılarının Ülkelere Göre
Karşılaştırması
YILLAR
Milliyet Payı
(%)
% Değişim Oranı
Milliyet
2011
2012
2013*
2011
2012
2013*
2012/2011
2013/2012
KARADAĞ
1 318
1 456
1 614
0,03
0,03
0,03
10,47
10,85
KOSOVA
6 120
9 422
10 499
0,15
0,21
0,21
53,95
11,43
BOSNA
HERSEK
5 170
6 904
10 092
0,13
0,15
0,20
33,54
46,18
HIRVATİSTAN
3 583
3 783
3 605
0,09
0,08
0,07
5,58
-4,71
SIRBİSTAN
20 966
23 628
24 686
0,51
0,53
0,50
12,70
4,48
MAKEDONYA
11 118
13 762
16 489
0,27
0,31
0,33
23,78
19,82
ROMANYA
65 626
62 377
58 914
1,61
1,40
1,19
-4,95
-5,55
LİBYA
1 345
17 633
32 118
0,03
0,39
0,65
1211,00
82,15
MISIR
3 984
12 690
9 792
0,10
0,28
0,20
218,52
-22,84
B.A.EMİRLİĞİ
1 546
7 317
11 132
0,04
0,16
0,23
373,29
52,14
KATAR
464
3 228
5 148
0,01
0,07
0,10
595,69
59,48
IRAK
32 758
67 852
117 640
0,80
1,52
2,38
107,13
73,38
LÜBNAN
19 057
25 793
26 955
0,47
0,58
0,54
35,35
4,51
ÜRDÜN
7 974
15 454
20 703
0,20
0,35
0,42
93,80
33,97
S.ARABİSTAN
8 320
21 619
46 470
0,20
0,48
0,94
159,84
114,95
İRAN
160 990
172 084
151 704
3,95
3,85
3,07
6,89
-11,84
Yabancı Toplam
4 076 783
4 470 202
4 945 999
(*) Veriler geçicidir.
Kaynak: Türkiye İstatistik Enstitüsü, 2013 Ağustos Bülteni
4
3 Olumlu ve Olumsuz Etkileri ile Film turizmi
Film turizmi Hudson ve Ritchie (2006) tarafından bir destinasyonun televizyonda veya
sinemada gösterimi ile yaratılan ilgi neticesiyle yapılan turist ziyaretleri olarak tanımlanır. Bu
bağlamda film turizmi kültürel turizmin içine de girebilir. Hudson ve Ritchie (2006), filmlerin
gösterildikleri bölgedeki turist sayısına etkisini araştıran çalışmaların bir özetini çıkarmıştır.
Bu makalede görüldüğü üzere, Cesur Yürek (Braveheart) filmini müteakiben İskoçya'daki
Wallace anıtına yapılan ziyaretler %300 artış göstermiştir. Yine Aşk ve Gurur (Pride and
Prejudice) filmi'nin gösteriminden sonra İngiltere'deki Lyme Park'ına ziyaretler %150 (Busby
ve Klug (2001)'a göre %178), Truva fiminden sonra Çanakkale'ye ziyaretler %73, Miami
Vice filminin gösteriminden sonra Alman turistlerin bölgeye ziyaretleri %150 oranında
artmıştır. Bu bulgular, film turizmi olgusunun gerçek hayatta karşılığı olduğunu kanıtlar
niteliktedir. Yine Şahbaz ve Kılıçlar (2009), Türkiye'nin Mardin ilinde yaptıkları ankete
dayalı istatistiksel analiz sonucunda Mardin’i ziyaret etme kararı verilmesinde, çekimleri
burada gerçekleştirilen filmlerin ve televizyon dizilerinin rolü bulunduğunu saptamışlardır.
Saltık ve diğerleri (2010)'ne göre destinasyonları bir ürün olarak filmlerin içine yerleştirmek
ve olumlu bir imaj yaratmaya yardımcı olmak destinasyonlara karşı uzun süreli bir ilgi
yaratmakta ve bu destinasyonları ziyaret etme yönünde potansiyel pazarı teşvik etmektedir.
Son yıllarda Mısır, Yunanistan ve İspanya gibi ülkeler tarafından kullanılan bir yöntem olan
filmler aracılığı ile destinasyon pazarlamasına Türkiye'deki ilk ve en önemli örnek
Kapadokya bölgesine ciddi bir turizm hareketi yaratan Asmalı Konak dizisi olmuştur. Saltık
ve diğerleri (2010)'ne göre film ve dizilerin bazı bölgelerin izleyicilere tanıtılmasında
farkındalık yaratma açısından önemli katkıları olur. Busby ve Klug (2001)'a göre, sinema
turizmi bölgeye bir ziyaretçi akını yaratarak ekonomik ve çevresel fayda sağlar, bunun
yanısıra bölgenin korunması ve gelişmesine de katkıda bulunur. Ayrıca çarpan etkisi ile bu
faydalar katlanabilir. Tatoğlu ve diğerleri (2002), Türkiye'nin en popüler turistik
bölgelerinden Kuşadası'nda yaptıkları araştırmaya dayanarak turizmin o bölgede iş olanakları
yaratma, insanların diğer kültürleri öğrenmesine olanak sağlama, hayat stardartlarında
değişme ve zenginleşmeye yol açma gibi olumlu etkilerinden bahseder. Diğer yandan
özellikle turistlerin yoğun olduğu sezonlarda hava ve su kirliliği, gürültü ve altyapısal
sorunların yanısıra genel olarak insanlar arası ilişkilerin materyalleşmesi, ahlaki değerlerin
zarar görmesi de bölge halkı tarafından bahsedilen sorunlar arasındadır. Turizmin yerli halk
için olumsuz diğer bir etkisi de yerli halkın hayatını pahalılaştırıp zorlaştırmasıdır. Ayrıca,
filmlerin çekildiği bölgelere beklenmeyen ve artan sayıda gelen ziyaretçilerin ihtiyaçları, bu
fırsatı kazanca çevirmek isteyen girişimcilerin yetersizliği ve zaman zaman çekişmesi de
muhtemeldir. Riley, Baker ve van Doren (1998)'e göre film çekilen bölgelerde turist
sayısındaki artışa parelel olarak (ki bu çalışma filmin gösteriminden itibaren 4-5 yıl boyunca
bölgede turist artışı olacağını öngörür) fırsatçı gruplar ortaya çıkar, ayrıca fiyatlar aşırı
yükselir. Bununla birlikte, Tooke ve Baker (1996), film bölgesinin hızla artan turist sayısını
karşılama kapasitesi olmaması sorunundan da bahseder. Bunlara ek olarak, bölgede artan araç
sayısından kaynaklanan trafik, kalabalık ve bölge halkı için gündelik yaşam koşullarının
bozulması da ihtimal dahilindedir. Bu durum Türkiye'de dizilerin çekildiği küçük kasabalarda
bir altyapı sorunu olarak ortaya çıkmış ve misafirler konaklama imkanı olmadığı için
ziyaretleri günübirlik yapmak zorunda kalmıştır. Sonuç olarak, bölge halkı ve üreticisi film
turizminden daha fazla para kazanma şansını kapasite sorunu sebebiyle kaybetmiştir (Saltık
vd., 2010).
1990'larda sürdürülebilir turizm gelişmesi (sustainable tourism development) kavramı ortaya
atılmış ve tartışılmaya başlanmıştır. Buna göre turizmin sadece günübirlik getirilerinden
faydalanmak değil, bugunkü turizm faaliyetlerinin gelecek nesillerin yaşayacağı ortamlara
zarar vermemesini de sağlamak gerekmektedir. Genel olarak kişi ve kurumlar herhangi bir
5
gelir getirici kaynak buldukları zaman, geleceği düşünmeden bugün maksimum fayda elde
etmeye meyillidir. Turizm de bu kaynakların en önemlilerindendir. Gerekli özen
gösterilmediği ve devlet tarafından kontrol edilmediği zaman turizmin gelecek nesillere etkisi
negatif de olabilir. Eldeki kaynakların doğrudan turizmle alakalı olmayanları bile, örneğin
turistik bir kasabanın etrafındaki orman, doğal ortam, sular ve ağaçlar, turizmden maksimum
kar etmek hırsıyla çalışan işletmeciler tarafından tahrip edilebilir. Tosun (2001), sürdürülebilir
turizm gelişmesi kavramını gelişmekte olan ülkeler açısından incelemiş ve çalışmasında
Türkiye örneğini işlemiştir. Tosun (2001)'a göre Türkiye ve diğer gelişmekte olan ülkelerin
turizm gelişimlerinde modern yaklaşımları takip etmeleri, klasik sığ anlayıştan daha kapsamlı,
yöre halkının katılımını ve bütünleşik sistem yaklaşımını öngören politikalar izlemeleri
gerekmektedir. Bu politikaların uygulanabilirliği açısından ülkelerin kendi sosyo-ekonomik
ve politik gerçeklerine uygun olması, ve aynı zamanda karar verici organların çıkarları ile
çatışmaması gereklidir.
Akal (2004) uluslararası turist akışlarında önceki ziyaretlerin etkisinin de açıklanması
gerektiğini düşünmektedir. Bir ülkedeki servis kalitesi yükseldikçe daha çok turist gelecek ve
turizm geliri arttıkça da ekonomi daha iyiye gidecektir. Bu çalışmaya göre Türkiye'nin
1963'ten bu yana turist başına geliri önemli ölçüde artmıştır. 1980'lerden itibaren kurulmaya
ve iyileştirilmeye başlanan yeni imkan ve tesislerin bu artışta etkisi büyüktür. Ayrıca,
uygulamaya konulan yeni pazarlama stratejileri, tesislerdeki kalitenin artırımına yönelik
çalışmalar, daha zengin bir turist profilinin amaçlanması ve buna yönelik yapılan reklam
çalışmalarının Türkiye'ye hem daha çok turist getirdiği hem de turizm gelirlerini arttırdığı
gözlenmiştir.
4 Türk Dizilerinin Bölgesel Etkileri
4.1 Ortadoğu'da Türk Dizileri ve Etkileri
Kutlay (2011)'a göre ABD'nin 2001 sonrası Afganistan ve Irak'ta istediklerini
gerçekleştirememesi ve karşılaştığı ekonomik kriz Türkiye'nin civar coğrafyasında bir kontrol
boşluğu oluşturdu. Bu durum Türkiye gibi bölgesel aktörlere daha geniş bir manevra alanı
sağladı. Sistemin yarattığı fırsat penceresi siyasi girişimcilik ile bütünleşti. Aynı zamanda
Türk işadamları 2000'li yıllarda tüm dünyada olduğu gibi Ortadoğu gibi civar coğrafyalarda
da daha aktif olmaya başladılar. Ekonomik çıkarların takip edilerek işbirliğinin artırılmasının
yanısıra, ülkeler arası çoklu diyalog mekanızmaları geliştirildi ve komşu ülkelerin Türkiye
için besledikleri olumsuz algıların değiştirilmesine yarayan bazı gelişmeler de oldu. Vizelerin
kaldırılması turistik ziyaretlerin artmasına olanak sağlarken, bölge ülkelerinde sayısı hızla
artan Türk ürünleri ve de çok popüler hale gelen Türk dizilerinin olumlu etkisi
küçümsenmeyecek derecede oldu. Dinçer ve Kutlay (2012)'a göre Türkiye'nin ekonomik
dinamizmi Ortadoğu halkları için bir cazibe merkezi haline gelmesine katkı sağladı ve bir
yumuşak güç unsuru oldu. Aynı zamanda Türkiye'nin 2002-2010 döneminde Ortadoğu'ya
olan ihracatının toplam ihracatı içindeki payı yüzde 6’dan yüzde 16’ya yükseldi, Ortadoğu ile
toplam ticaret hacmi ise bu zaman diliminde 3,9 milyar dolardan 23,6 milyar dolara çıktı.
Ayrıca Türkiye, son dönemlerde Arap halklarının sempatisini kazanan bir dış politika çizgisi
izlemesi ve de Türk dizilerinin yarattığı hayranlık ve merak duygusu ile Ortadoğu
ülkelerinden çok sayıda turist çekti. 2002’de Ortadoğu ülkelerinden Türkiye’ye gelen
ziyaretçi sayısı 975 bin iken bu rakam 2010’da 3,6 milyonu geçti. Yine toplam ziyaretçi sayısı
içinde Ortadoğu ülkeleri vatandaşlarının oranı aynı dönemde yüzde 7,3’ten yüzde 12,6’ya
arttı.
6
Tür (2011) Ortadoğu ve Türkiye arasındaki ekonomik ilişkilerin artma sebeplerini şöyle
sıralar: ekonomisi büyüyen Türkiye'nin yeni pazarlar bulma ihtiyacı ve Türkiye'de 1990'larda
büyümeye başlayan Anadolu temelli küçük ve orta ölçekli işletmelerin öncelikli olarak
doğuya bakan bir strateji izlemeleri ve bu çevrelerin Türkiye'nin dış politikasını belirlemede
etkili olmaları. Ayrıca AKP döneminde izlenen Türk dış politikasının fikir babası olan
Davutoğlu (2008)'na göre Ortadoğu'da barış birbirinden bağımsız veya izole ekonomiler ile
sağlanamaz. Bu sebeplerle siyasi ilişkilerin ekonomik ve kültürel işbirliği ile
sağlamlaştırılması Türkiye tarafından izlenen bir yol olmuştur. Son yıllarda Libya, Suriye ve
Mısır'da yaşanan olumsuz gelişmeler ve bu gelişmelerin Türk dış ticaretine olan etkilerine
baktığımızda, Ortadoğu bölgesinde birincil ihtiyacın barış olduğu sonucuna varırız. Bu
bölgede barış olmadan sürdürülebilir iktisadi ve siyasi ilişkilerin oluşturulamayacağını son
olaylar bir kez daha göstermiştir. Tür (2011) Türkiye'nin bu bölgede artan ticaret hacmi ve
yatırımlarını, ve vizelerin kalkması ile insanların serbestçe giriş çıkış yapabilmesini bu amaca
hizmet eden araçlar olarak tanımlar.
Milliyet (2011)'e göre Türk dizileri 2010 yılında 50 milyon doları ihracat geliri getirmiştir. İlk
dizi satışı 2001-2002 yılında Kazakistan'a Deli Yürek dizisinin ihracatı ile başlamış, ancak
piyasada çok daha büyük ses getirmesi nedeni ile Gümüş dizisi pek çok insan tarafından ilk
ihraç edilen dizi olarak bilinegelmiştir. Bu dizinin etkisi ile 2008 yılının ilk 6 ayında İsrail
başta olmak üzere Arap ülkelerinden Türkiye'ye gelen turist sayısında %56 artış gözlenmiş ve
2011 yılı itibariyle dizinin çekildiği yalıyı 30.000 turist 50 dolar giriş ücreti ödeyerek ziyaret
etmiştir (Turizmde Bu Sabah, 2008). Dinçer ve Kutlay (2012) Gümüş dizisinin toplamda 85
milyon, Ihlamurlar Altında dizisinin ise 67 milyon izleyiciye ulaştığını belirtir ve bu dizilerin
çok fazla para harcayarak yapılabilecek reklamlardan daha etkili bir tanıtım aracı olduğunu
savunur. Ancak, bu dizilerin bir yandan çok gelişmiş ve ileri teknoloji kullanan bir Türkiye
algısı oluştururken, diğer yandan da fazla Batılılaşmış bir ülke imajı çizdiğini belirten
yazarlar, her halükarda Türk dizilerinin ulaştığı insan sayısı ve Arapların duygu ve düşünce
dünyasına Batılı dizi ve filmlerden daha yakın olduğu göz önüne alınınca önemli bir yumuşak
güç unsuru olduğunu savunurlar. Dizilerde gösterilen Osmanlı tarihi mirası ve güzel İstanbul
manzaralarının da Arapların Türkiye'ye olan ilgisini artırdığını belirtirler.
Uysal (2011) Arap medyasında ve halk arasında Türk dizilerinin nasıl algılandığını kapsamlı
bir çalışma dahilinde incelemiş, ve her türlü eleştiriye rağmen dizilerin Arap halkı ve
aydınları arasında çok popüler olduğu sonucuna ulaşmıştır. Türk dizilerinin bu kadar izlenme
rekoru kırmasının sebeplerine gelince, bunlar Türk ve Arap kültürü arasındaki benzerlik, Türk
sanatçıların fiziksel güzelliğinin yanısıra Arap sanatçılar gibi abartılı değil de doğal bir
şekilde performans sergilemesi, çöl kültürü etkisi ile sert olan Arap erkeklerinden bekledikleri
ilgiyi bulamayan Arap kadınlarının dizilerde kendilerini bulması olarak sıralanabilir. Ayrıca
Uysal (2011)'a göre, Türk dizileri Türkiye'nin demokratik ve özgürlükçü ortamını yansıtması
ve ekonomik açıdan gelişmişliğini göstermesi bakımından da Araplar açısından ilgi çekici
bulunur ve adeta bir yalancı cennet sunar. Türk dizilerinin kültürel etkileri ise Türkiye'de
artan Arap turist ihtiyacını karşılamak için Arapça öğrenmeye karşı bir ilgi, Arap ülkelerinde
Türkiye ile işbirliği yapmak isteyen girişimcilerin Türkçe öğrenmesi (Hürriyet, 2010), Türk
moda tarzının bazı ülkelerde benimsenmesi, dizilerdeki Türk karakterlerin isimlerinin yeni
doğan bebeklere verilmesi şeklinde özetlenebilir.
Milliyet (2011)'te yer alan bir röportaja göre Binbirgece Türk dizilerinin Balkanlar ve
Ortadoğudaki popülerliğini zirveye taşıyan, ve pazarı açan dizi olmuştur. Birkaç yıl önce bir
saatlik bir dizi bölümüne $600 veren televizyon kanalları, son zamanlarda bir saat için
$40,000 ödemeye hazır hale gelmiştir (Al Tamimi, 2012). Türk dizilerinin Ortadoğu'da çok
tutmasının sebeplerine gelince, bunların en başında kültürel ve dini öğelerin benzerliği
(Butler, 2009) ve dizilerin arka planındaki cami ve İstanbul manzaraları gelmektedir. Yine
7
dizilerde gösterilen büyüklere saygı, büyük ve merkeziyetçi aile yapısı, 'inşallah, maşallah'
gibi ortak kelimelerin yanısıra Türkiye'nin siyasi olarak güçlenmesi ve Ortadoğu'da rol model
olması da Türk dizilerini öne çıkaran faktörlerdendir. Türk dizilerini bir çeşit yumuşak güç
unsuru olarak gören Yanardağoğlu ve Karam (2013), Türk dış politikası ve popüler
kültürünün birbirini karşılıklı olarak beslediğini savunur.
Laçiner (2011)'e göre bir ülkenin gelişmişlik seviyesinin en önemli göstergesi kültür ihracatı
yapabilmesidir. Kültür ihracatı sanayi malları ihracatından çok daha büyük kazançlar getirir,
çünkü satılan kendi yaşam tarzınızdır ve bu yaşam tarzı alıcı ülkedeki düşünme ve yaşayış
biçimini de etkileyecektir. 2010 yılı itibariyle 50'den fazla ülkeye ihraç edilen Türk dizileri
getirdikleri satış gelirlerinin yanısıra gösterildikleri ülkelerde Türk mallarına olan ilgiyi
arttırmış, Türk şirketlerinin bu ülke piyasalarına nüfuzunu kolaylaştırmış ve izleyen
insanlarda Türkiye hayranlığı ve Türkiye'yi görme isteği uyandırmıştır. Petrol zengini
ülkelerden gelen yüksek ve orta sınıf turistler harcama düzeyleri yüksek olduğu için şimdiye
kadar Avrupa'dan gelen turistlerden daha fazla para bırakmıştır.
Türk dizilerinin ve karşılıklı vizelerin kaldırılmasının Türkiye'ye gelen turist sayısına etkisini
inceleyen Balli vd. (2013) ülkelerarası ikili ticareti inceleyen geleneksel çekim modelini
turizme uygulamıştır. Orta Doğu ve Doğu Avrupa'da popülerliği gittikçe artan Türk
dizilerinin televizyonda gösterildiği saat sayısı arttıkça bu ülkelerden gelen turist sayısının da
arttığı sonucuna ulaşan bu çalışma, karşılıklı vize kaldırma anlaşmalarının da gelen turist
sayısına olumlu etki yaptığını kanıtlar niteliktedir. Ayrıca, kurulan model sonuçlarına göre
aynı dine mensup olma kukla değişkeni de pozitif ve anlamlıdır. Balli vd. (2013) bunu
kültürel benzerlikler nedeniyle Türkiye'nin müslüman ülkelerden daha çok turist çekme
potansiyeline sahip olduğu şeklinde yorumlar. Yine bu çalışma bir ülke ile yapılan ticaret ile o
ülkeden gelen turist sayısı arasında anlamlı bir ilişki bulmuştur.
Kimmelman (2013)’a göre Türkiye küçük bir ekran penceresi yardımıyla Morocco’dan Irak’a
kadar uzanan geniş bir coğrafyada Arap yemek masalarında, oturma odalarında ve hatta yatak
odalarında Amerika Birleşik Devletlerinin sadece hayalini kurabileceği büyük bir etki alanı
oluşturmaya başlamıştır.
Al Tamimi (2012)’de yer alan bir habere göre 2008 yılında Türkiye’ye gelen turist sayısı bir
önceki yıla göre 70000 artış göstermiş, bu artışın nedeni öncelikli olarak doğal ve tarihi
güzellikler değil, dizi etkisi olarak düşünülmüştür. Yine Ürdün’deki bir seyahat acentesi
düzenledikleri tura Gümüş dizisinin çekildiği yalıyı ilave edince kayıtlarda yüzde 20-25 artış
gözlemlemiştir. Diğer yandan Balkan Insight raporuna göre, 2011 yılında Makedonyalıların
en çok rağbet ettiği tatil mekanı favori dizilerinin çekildiği yer olan İstanbul olmuş ve
Balkanlardaki seyahat acenteleri de dizi setlerini turlarına ilave etmeye başlamışlardır.
4.2 Türk Dizilerinin Balkanlardaki Etkisi
1992 yılında dağılan Yugoslavya birçok küçük ülkeye ayrılsa da kültürel benzerlik ve
konuşulan dilin ortak olması sebebi ile bölgede çok fazla televizyon kanalı bulunmamaktadır,
ve bir ülkenin televizyon kanalı tüm civar ülkelerde de izlenmektedir. Bu ülkelerde
televizyon kanalları arasında televizyonun en çok izlendiği zaman olan prime-time’da hangi
Türk dizisinin gösterileceği son zamanlarda bir kavga ve yarış halini almıştır (Panjeta, 2013).
Hırvatistan, Bosna-Hersek ve Sırbistan’da akşam saatlerinde gösterilen diziler gündüzleri de
tekrar tekrar gösterilir. 2012 yılında Hırvatistan’da en çok izlenen ve hakkında konuşulan
diziler Fatmagül'ün suçu ne, Hanımın Çiftliği, Muhteşem Yüzyıl, Ezel ve Dudaktan Kalbe
olmuştur. Bosna-Hersek’te 2012 ve 2013 yıllarında en fazla izlenme oranı yakalayan dizi
Muhteşem Yüzyıl olurken, hem devlet hem de özel kanalların her birinde her gün en az bir
8
saat Türk dizisi gösterilmektedir. Ayrıca Kurtlar Vadisi dizisine şimdiye kadar benzeri
görülmemiş bir ilgi vardır. Bosna-Hersek’te OBN TV tarafından Muhteşem Yüzyıl dizisinin
ana karakterleri olan Sultan Süleyman ve Hürrem Sultan’a en çok benzeyen kişi yarışması
düzenlenmiş ve yarışmayı kazanacaklara İstanbul gezisi vaat edilmiştir. Yarışma için 300
başvuru olmuş ve yarışma sosyal medyada büyük yankı bulmuştur.
Balkanlardaki Türk dizisi furyası Hırvatistan televizyon kanalı Nova’da 2010 yılında Binbir
Gece’nin gösterimi ile başlar. Dizi saatlerinde caddelerin boş olması ve telefon
konuşmalarının azalması gözlenirken, dizilerin etkisi ile son yıllarda Balkan halklarının
Türkçeye olan ilgisi ve açılan Türkçe kurslarının sayısı artmıştır (Panjeta, 2013).
1992 yılında başlayan savaşın 1996 yılında bitmesinden 2 yıl sonra bölgedeki televizyon
kanallarında İspanyol dizileri gösterilmeye başlanmış ve bu saatler insanların bir araya
gelerek hem dizi izlediği hem de savaşın acılarını unutmaya çalıştığı bir çeşit terapi seansları
olmuştur. Yabancı dizi ve filmleri her zaman altyazılı olarak izlemeye alışkın olan Balkan
halkları 2010 yılından itibaren de Türk dizilerinin fanatiği olmuştur. Hatta son yıllarda yaygın
bir şekilde söylenegelen bir şaka şu şekildedir: ‘Osmanlılar Balkanlardan çekilirken: dizilerle
geri döneceğiz demişler’. Dil öğrenmeye çok yatkın olan Balkan coğrafyası insanları altyazı
ile yayınlanan Türk dizilerini bir dil öğrenme fırsatı olarak kullanır. Aynı zamanda farklı
kültürlere açık olmaları sebebiyle Türk yemek kültürü, sosyal olaylar, kutlamalar, doğum,
ölüm, evlenme gibi hadiselerin toplumda nasıl yaşandığını merak ve ilgiyle seyrederler.
Sırbistan gibi Türkiye hakkında pek fazla önyargı beslenen bir ülkede bile Türkiye merakı ve
Türkiye’yi ziyaret etkisi yarattığını göz önüne alırsak, Balkanlarda Türk dizilerinin Türkler ile
ilgili önyargıları iyi yönde değiştirdiğini söyleyebiliriz. Ayrıca Türk dizileri, genel olarak
fakir olan Balkan coğrafyasında zengin ve modern bir Türkiye imajı çizer, ister istemez bir
Türkiye hayranlığı yaratır, ve son yıllarda Ahmet Davutoğlu etkisi ile Türkiye’nin odak
noktalarından biri olan Balkanlarda izlenen Türk Dış Politikası ile ahenkli bir çalışma sağlar.
Bir yandan Türkiye’nin bölgedeki arabuluculuk faaliyetleri, TİKA’nın kültürel ve altyapıyı
güçlendiren çalışmaları, diğer yandan da bir kültür ihracatı ve yumuşak güç etkisi ile evlerin
ta içine giren Türkiye ve Türk yaşam tarzı yukarıda bahsi geçen şakanın gerçek bir yanı
olduğunu göstermektedir.
4.3 Türk Dizilerinin Türkiye'yi Ziyaret Kararına Etkisi
Türk dizilerinin 2000li yıllarda Ortadoğu ve Balkanlardaki televizyon kanallarında gösterime
girmesi ve gittikçe daha çok konuşulur olması sonucunda Türkiye'de caddelerde görülen
turist profilinde bir değişim gözlenmiştir. Bu değişimin en belirgin kısmı ise şüphesiz Arap
turistler olmuştur.
Dizi turizmi kavramını uluslararası anlamda inceleyen bu çalışmanın önemli bir amacı da
Arap ülkeleri ve Balkanlardan Türkiye’ye ziyarete gelen turistlerin Türk dizilerini izleyip
izlemediklerini ve dizileri izlemenin Türkiye’yi ziyaret kararında ne kadar etkili olduğunu
araştırmaktır. Bu nedenle çoğunluğu İstanbul olmak üzere Trabzon ve Bursa’da 88 kişi ile
anket yapılmıştır. Tablo 2 ankete katılanlar ve katılanların Türk dizileri izleme oranını çapraz
tablolama yöntemi ile sunmaktadır. Tablo 2’de görüldüğü gibi ankete katılan kişilerin 67si
Balkan ülkelerinden, 21’i ise Arap ülkelerinden gelmiştir. Bosna-Hersek’ten gelen turistlerin
yüzde 66’sının, Sırbistan’dan gelenlerin yüzde 87’sinin, anketi dolduran Hırvat turistlerin ise
tamamının Türk dizilerini izlediği ve Balkanlı turistler arasında en popüler olan Türk
dizilerinin Kurtlar Vadisi ve Binbir Gece olduğu görülmüştür.
9
Tablo 2: Ankete Katılanlar ve Katılanların Türk Dizisi İzleme Oranı Çapraz Tablolaması
Turistlerin geldiği ülkeler
Balkanlar
(kişi
sayısı)
Ortadoğu ve
Kuzey Afrika
(kişi sayısı)
Türk Dizisi
izleyen kişi
sayısı
Türk Dizisi
izleyenlerin
Yüzdesi
Bosna-Hersek
32
21
66
Makedonya
5
5
100
Karadağ
7
6
86
Sırbistan
15
13
87
Hırvatistan
4
4
100
Kosovo
1
1
100
Romanya
3
2
67
Suudi Arabistan
4
2
50
B.A. E.
3
1
33
İran
2
2
100
Irak
2
2
100
Lübnan
2
2
100
Ürdün
2
1
50
Katar
3
3
100
Libya
2
2
100
Mısır
1
1
100
Toplam
67
21
68
Kaynak: Yazar tarafından anket sonuçlarına göre oluşturulmuştur
Türk dizilerini izlemenin Türkiye’yi ziyaret kararına olan etkisine gelince, Tablo 3’te
görüleceği gibi turistlerin yüzde 31’i Türk dizilerini izledikten sonra kendilerinde Türkiye’ye
karşı bir merak uyandığını beyan etmiştir. Arkadaş tavsiyesi sonucu Türkiye’ye gelmeye
karar verenlerin oranı ise yüzde 38’dir.
Tablo 3: Turistlerin Türkiye’ye Gelme Kararında Etkili Olan Faktörler
Türkiye'ye gelme kararınızda hangisi etkili oldu?
Kişi
Sayısı
Yüzdelik
Arkadaşlar
33
0,38
Türk dizileri
27
0,31
İnternet
15
0,17
Akrabalar
5
0,06
Diğer sebepler
8
0,09
Toplam
88
1,00
Kaynak: Yazar
Daha önce değinildiği gibi turistleri ilk anda Türkiye’ye çekmek önemlidir, ancak bu ilginin
sürekli olması ve sürdürülebilir bir turizm gelişmesi için turistlerin memnun ayrılması ve
gittiklerinde de Türkiye’nin güzel bir turist destinasyonu olarak propagandasını yapmaları
istenmektedir. Bu sebeple turistlerin karşılaştıkları zorluklara da değinmek yerinde olur.
Ankete katılan turistlerin % 50’sinin Türkiye’de en çok dil problemi ile karşı karşıya kaldığı,
Türk vatandaş ve satıcılarla iletişim kurmakta zorlandıkları görülmüştür (Bakınız Grafik 1).
Turizmde gelecek gören ve geniş bir turist portföyüne hizmet vermek amacında olan
Türkiye’nin turizm sektöründe çalışan elemanlarını hem davranış hem de dil açısından iyi
eğitmesi gerekmektedir. Daha da önemlisi okullardaki dil eğitimine daha fazla özen
10
göstererek sıradan vatandaşın temel bir yabancı dil bilmesini sağlayacak politikalar izlemesi
Türkiye’nin yararına olacaktır. Ayrıca, genelde oldukça misafirperver olan Türk insanının
turistlere zaman zaman pek de kibar olmayan davranışlarda bulunduğu gözlemler arasındadır.
Daha da üzüntü verici olanı, anket yaptığımız turistlerin yüzde 9’unun hırsızlık vakası
yaşamış olmasıdır.
Grafik 1: Turistlerin Türkiye’de Karşılaştıkları Problemler
Kaynak: Yazar
Herhangi bir ek masraf yapmadan Türkiye’ye çektiğimiz bu turistlerin gittikleri zaman
çevrelerine Türkiye’yi tavsiye etmeleri sürdürülebilir turizm gelişmesini sağlamak için iyi bir
fırsat olacaktır. Bu sebeple yöneltilen soruya turistlerin yüzde 94’ü arkadaşlarına Türkiye’yi
tavsiye edeceklerini belirterek cevap vermişlerdir.
Turistlerin Türkiye’de en çok sevdikleri şeyler bir kısmı için deniz, kum ve güneş (%37),
İstanbul’da karşılaştıklarımızın pek çoğu için tarihi yerler (%51), %38’lik bir kısım için
alışveriş imkanları, %32’lik bir kısım için Türk yemekleri ve %33’lük bir kesim için Türk
insanının misafirperverliği olmuştur. Trabzon ve Bursa’da karşılaştığımız Arap turistler için
ise Türkiye’de en çok sevilen şey temiz ve serin hava ile dağ turizmi olmuştur. Balkanlar, Irak
ve İran’dan gelen turistler Türkiye’yi genel olarak pahalı bulurken, petrol zengini ülkelerden
gelenler Türkiye’nin ucuz bir ülke olduğunu düşünmektedir. Anket yaptığımız turistlerin
yüzde 41’i 1 hafta, yüzde 24’ü ise 10 gün kalmak üzere gelmiştir.
5 Sonuç
2000li yıllarda hem içte hem dışta çehresi değişmeye başlayan Türkiye siyasi ve ekonomik
açıdan istikrarlı ve büyüyen bir ülke olma yoluna girdi. 2000li yılların sonlarında, Türk
dizilerinin önce Türk cumhuriyetlerine sonra da Arap ülkelerine satılmaya başlanması
Türkiye için kendiliğinden doğan ve gelişen bir fırsat penceresi olarak değerlendirebilir.
Açılan bu fırsat penceresinden başarı ile geçen Türk dizileri, kısa zaman içinde 50’den fazla
ülkeye ihraç edildi. Bölüm başına fiyatlar yaklaşık 65 kat arttı (Al Tamimi, 2012) ve dizi
ihracatı Türkiye’nin ihracatında önemli bir yet tutmaya başladı. Bu gelişmelerin ve bazı Arap
ülkeleri ile vizelerin karşılıklı olarak kaldırılmasının ardından Türkiye’de, ve her 5 turistten
2’sinin geldiği İstanbul’da caddelerde görülen turist profili değişmeye başladı. Az para
harcayan, tekil veya en fazla çift olarak gelen orta sınıf Avrupalı turistlerin yerini, Türkiye’yi
bir alışveriş ve tatil cenneti gibi gören kalabalık ve zengin Arap aileleri almaya başladı.
0% 10% 20% 30% 40% 50% 60%
Diğer
Hırsızlık
Para bozdurma
İnsanların davranışları
Dil problemi
11
Dış politikasında bölgesel fırsatların değerlendirilmesine vurgu yapan ve bu çizgide bir
politika izleyen Türkiye’nin önce mal ihracatı olarak başlayan, daha sonra bir kültür ihracatı
şeklini alan Türk dizileri satışları Orta Doğu ve Kuzey Afrika ile birlikte Balkanlarda da dalga
dalga yayıldı. Kafelerde, otel lobilerinde maç izler gibi toplu bir heyecanla Türk dizisi
izlenme sahneleri Hırvatistan ve Sırbistan gibi kültürel olarak çok da yakın olmadığımız ve
hatta siyasi olarak Türkiye’ye antipati besleyen ülkelerde bile görülür oldu. Arap dünyası,
Bosna-Hersek, Makedonya ve Kosova gibi dini ve kültürel açıdan akrabalık olan ülkelerde ise
farklı bir Türkiye hayranlığı/sevgisi oluşurken, bu hayranlık Türkiye’yi görme merakı ve
Türkiye’ye doğru yoğun bir turizm hareketine dönüştü. Film turizmi kavramını, Türkiye
örneğinde dizi turizmi olarak inceleyen bu çalışma, öncelikle Türk dizilerinin Arap ve Balkan
medyasında nasıl ele alındığını inceler, olumlu ve olumsuz yorumlardan ziyade Türk
dizilerinin hangi sebeplerle bu kadar rağbet gördüğünü ortaya koyar.
Türkiye’ye bahsi geçen ülkelerden gelen turistlerle yapılan anket sonuçlarına göre Türk
dizileri ankete katılan turistlerin % 31’lik bir kısmı için tanıtıcı ve ilgi çekici bir etki
yapmıştır. Gelen turistlerin % 38’inin arkadaş tavsiyesi ile Türkiye’ye gelmesi de üzerinde
önemle durulması gereken bir husustur. Bu demektir ki Türkiye’ye gelen turistlerin memnun
ayrılması bir çarpan etkisi yaparak masrafsız bir reklam aracı olabilir ve ileriki yıllarda
Türkiye’nin turizm gelirini artırmasına yardım eder. Ayrıca, doğal ve tarihi güzellikleri ve
zenginlikleri ile zaten turizm için elverişli bir ülke olan Türkiye’nin turizmde sürdürülebilir
gelişmeyi sağlamak için vatandaşlarının dil eğitimine önem vermesi de gerekmektedir. Anket
yaptığımız turistlerin neredeyse yarısı karşılaştıkları dil probleminden şikayet etmektedir. Bu
da gösteriyor ki, Türkiye, vatandaşlarına turistlerle en azından temel iletişim kurabilecek
seviyede bir dil eğitimi olanağı sağlamalıdır. Bunu da hem okullardaki dil eğitiminin
kalitesini artırarak, hem de pratiğe yönelik bir dil eğitimi vererek yapabilir. İlkokuldan
itibaren İngilizce derslerinin verildiğini, orta okul ve liselerde ise Arapça, Almanca ve
Fransızca gibi dillerin öğretildiğini göz önüne alırsak, Türkiye’nin gelen turistlere cevap
verecek potansiyele sahip olduğunu, ancak nitelik olarak donanım artırılması yoluna gitmesi
gerektiğini söyleyebiliriz. Ayrıca Türk dizileri ile geniş bir coğrafyada yaşayan milyonlarca
insana ulaşmayı başaran Türkiye şimdiye kadar bu insanları hedef kitlesi olarak görerek
onlara vermek istediği mesajları dizilerin içine serpiştirmemiştir. Ancak bundan sonra,
dizilere Türk ürünlerini bilinçli bir şekilde yerleştirerek bu ülkelere olan ihracat artırılabilir.
Daha da önemlisi Türkiye komşu coğrafyalara vermek istediği mesajları usta bir şekilde
tüketici kitleye ulaştırarak bölgede edindiği güçlü konumunu daha da sağlamlaştırabilir ve
önüne çıkan bu bölgesel fırsatı yumuşak güç ve kamu diplomasisinin önemli bir aracı olarak
kullanabilir.
6 Kaynakça
Akal M. (2004) Forecasting Turkey’s tourism revenues by ARMAX Model. Tourism
Management, 25: 565-580.
Al Tamimi, J. (2012 April 2). Challenge of the Turkish soap operas. Gulf News. Retrieved
from http://gulfnews.com/business/features/challenge-of-the-turkish-soap-operas-1.1002249
Balli F., Balli H. Ö., Cebeci K. (2013) Impacts of exported Turkish soap operas and visa-free
entry on inbound tourism to Turkey. Tourism Management 37: 186-192.
Busby G., Klug J. (2001) Movie-induced tourism: The challenge of measurement and other
issues. Journal of Vacation Marketing, 7(4): 316-332.
12
Butler D. (2009) Turkey’s ‘Noor’ wins Arab hearts and minds. Middle East Online.
03.11.2009 http://middle-east-online.com/english/?id=30903
Davutoğlu A. (2008) Turkey's Foreign Policy Vision: An Assessment of 2007. Insight
Turkey, 10(1): 77-96.
Dinçer O. B., Kutlay M. (2012) Türkiye'nin Ortadoğu'daki Güç Kapasitesi -Mümkünün
Sınırları. Ampirik Bir İnceleme. USAK Rapor No: 12-03.
http://www.usak.org.tr/dosyalar/diger/oKz1DPdBykjNGR01qGFTne1794rkdZ.pdf
Gunduz L., Hatemi-J. A. (2005) Is the tourism-led growth hypothesis valid for Turkey?.
Applied Economics Letters, 12: 499-504.
Hudson S., Ritchie J R B. (2006). Promoting Destinations via Film Tourism: An Empirical
Identification of Supporting Marketing Activities, Journal of Travel Research, 44: 387-396.
Hürriyet (2010) Türk Dizileri Ortadoğu'da ticareti patlattı. Hürriyet 11 Aralık 2010.
İstanbul Kültür ve Turizm Müdürlüğü, İstanbul İstatistikleri (Ocak-Eylül 2013)
Kimmelman, M. 2010, June 17. Turks put twist in racy soaps. NYTimes. Retrieved from
http://www.nytimes.com/2010/06/18/arts/18abroad.html?_r=0
Kutlay M. (2011) Yeni dönem Türk Dış Politikasının Politik Ekonomisi. Analist, Mayıs 2011:
17-31.
Laçiner S. (2011) Kendini Küçük Sanan Büyük Ülke. USAK Uluslararası Stratejik
Araştırmalar Kurumu. http://www.usak.org.tr/print.php?id=365459&z=2
Milliyet (2011) Türk dizilerinin yurt dışı rekoru. Milliyet (15 Ocak 2011).
http://www.milliyet.com.tr/turk-dizilerinin-yurt-disi-
rekoru/ekonomi/sondakika/15.01.2011/1339711/default.htm
Panjeta Lejla (2013) The Changing Telenovela Genre: Turkish Series Impact in the Balkans.
İçinde Editörler: Mulalic M., Korkut H., Nuroğlu E. Turkish-Balkans Relations: The Future
Prospects of Cultural, Political and Economic Transformations and Relations. TASAM
Yayınları: İstanbul (yayın aşamasında)
Riley, R., Baker D., van Doren C. S. (1998). Movie Induced Tourism. Annals of Tourism
Research, 25 (4): 919-935.
Saltık I. A., Coşar Y., Kozak M. (2010) Televizyon Dizilerinin Destinasyon Pazarlaması
Açısından Olası Sonuçları. Anatolia: Turizm Araştırmaları Dergisi, 21(1): 41-50.
Şahbaz R. P, Kılıçlar A (2009) Filmlerin ve Televizyon Dizilerinin Destinasyon İmajina
Etkileri. İşletme Araştırmaları Dergisi, 1(1): 31-52.
Şahin M., Uysal Ö., Kuru E. (2012) Türkiye Turizm Politikasının Shift-Share Analizi.
Marmara Üniversitesi İ.İ.B.F. Dergisi, 32(1): 95-122.
Tatoglu E., Erdal F., Ozgur H., ve Azaklı S. (2002) Resident Attitudes toward tourism
impacts: the case of Kuşadası in Turkey. International Journal of Hospitality & Tourism
Administration, 3(3): 79: 100.
Tooke, N., Baker M. (1996) Seeing is Believing: The Effect of Film on Visitor Numbers to
Screened Locations. Tourism Management, 17 (2): 87-94.
Tosun C (2001) Challenges of sustainable tourism development in the developing world: the
case of Turkey. Tourism Management, 22(3): 289-303.
13
Turizmde Bu Sabah (2008) Dizinin çekildiği Abud Yalısı'na turlar başladı. (16.08.2008)
http://www.turizmdebusabah.com/haberprint/bu-dizi,-arap-turist-sayisini-artirdi-41121.html
Tür Ö. (2011) Economic Relations with the Middle East Under the AKP - Trade, Business
Community and Reintegration with Neighbouring Zones. Turkish Studies, 12(4): 589-602.
Uysal A. (2011) Ortadoğu'da Türkiye Algısı: Mısır Örneği. Stratejik Düşünce Enstitüsü SDE
Rapor: Mart 2011.
Yanardağoğlu E., Karam I. N. (2013) The fever that hit Arab satellite television: audience
perceptions of Turkish TV series. Identities: Global Studies in Culture and Power. DOİ:
10.1080/1070289X.2013.823089
Yücel C. (2009) Türkiye: O Artık Bir Turizm Devi. Türkiye Seyahat Acentaları Birliği
(TURSAB) Ar-Ge Departmanı.