Özet: II. Dünya Savaşı'ndan sonra devletin ekonomiye müdahalesi, yapılan devletleştirme çalışmaları ile yeni bir boyut ve nitelik kazanarak, özellikle piyasa ekonomisinin rekabetçi alanı daraltılmış ve sosyal haklar temelinde kamu kesimi için faaliyet alanı oluşturulmuştur. Bu çerçevede refah devleti anlayışı kendine eğitim, sağlık, tam istihdam, gelir dağılımı, çalışma koşulları ve konut sorunu gibi çok geniş bir alanda daha kapsamlı hedefler belirlemiş ve bu hedefler refah devleti kurgusu içine sosyal politikalarla taşınmıştır. Ancak 1970'lerde yaşanan küresel ekonomik kriz sonrasında refah hizmetleri maliyetleri yükselten bir unsur olarak görülmeye başlanmış ve IMF ve Dünya Bankası gibi uluslararası örgütlerin öncülüğünde bireyselcilik, piyasalaşma ve desantarilizasyon prensipleri ile neoliberal ekonomik, sosyal ve siyasal yapılanma sürecine girilmiştir. Neoliberal yapılanma sürecinden sağlık sistemleri de etkilenerek, sağlık hizmetlerinde desantarilizasyon, özelleştirme, hizmet sunumu ile finansmanın birbirinden ayrılması, sağlık harcamalarının azaltılması ve sağlık finansmanın devlet-özel sigorta etkinliği ile sürdürülmesini içeren bir dizi sağlık reformları uygulanmıştır. 1980 sonrası döneminde, ülkemizde ekonominin ve toplumun neoliberal politikalarla dönüştürülmesinden sağlık hizmetleri de önemli ölçüde etkilenmiş ve bu çerçevede, ülkemizde sağlık sisteminin neoliberal dönüşümü bugün Dünya Bankası destekli Sağlıkta Dönüşüm Projesi adı altında devam etmektedir. Anahtar Kelimeler:Refah Devleti, Sağlık Hakkı, Neoliberal Dönüşüm, Sağlık Reformları, Türkiye'de Sağlık Hakkı 1 GİRİŞ Refah devletinin gelişiminde sanayileşmenin getirdiği sorunlar, I. ve II. Dünya Savaşları süresince uygulanan güdümlü politikalar, sınıf çatışmaları, kapitalist ve sosyalist ideolojilerin rekabeti, ekonomik yaşamla ilgili gerekçeler ve demokratik anlayıştaki gelişmeler etkili olmuştur. II. Dünya Savaşı'ndan sonra devletin ekonomiye müdahalesi, yapılan devletleştirme çalışmaları ile yeni bir boyut ve nitelik kazanarak, özellikle piyasa ekonomisinin rekabetçi alanı daraltılmış ve sosyal haklar temelinde kamu kesimi için faaliyet alanı oluşturulmuştur. Fakat 1970 ekonomik krizinin ardından, kamu sağlık harcamalarının yüksek bir düzeye ulaşması ve kamunun sağlık hizmeti sunumunun kalitesiz ve verimsiz olması gibi gerekçeler ve uluslararası örgütlerin de desteğiyle, dünyadaki sağlık sistemlerini piyasa sağlık sistemlerine dönüştürmeye ve benzeştirmeye yönelik çalışmalar başlatılmıştır. Bu çerçevede, ülkelerin ekonomik ve siyasi liberal dönüşümleri paralelinde sağlık sistemlerinde benzer şekilde bazı devlet fonksiyonlarının desantarilizasyonu ve özelleştirilmesi, hizmet sunumu ile finansmanın birbirinden ayrılması, kamu sağlık harcamalarının azaltılması ve sağlık finansmanın da devlet özel sigorta etkinliği ile sürdürülmesine yönelik reformlar yapılmaktadır. Temelde emek yoğun bir yapısı olan ve topluma eşit, hakkaniyete uygun ve kaliteli sağlık hizmeti sunmayı esas alması gereken sağlık sistemlerinde yapılan reformlar, gerek sağlık hizmetine ihtiyaç duyanları, gerekse sağlık sistemi içinde aktif rol alanları önemli ölçüde etkilemektedir. Bu çalışmada, refah devleti ve sağlık hakkı yaklaşımı, sağlık sistemlerinde yaşanan neoliberal dönüşüm ve bu dönüşüme neden olan faktörler ve bu dönüşümün sağlık sistemi üzerindeki etkileri ele alınacak ve son olarak ülkemizde sağlık hakkının dönüşümü değerlendirilecektir. 2 REFAH DEVLETİNİN GELİŞİMİ İlk çağlarda insanlar sosyal risklere karşı, aile ve kabile içi dayanışma ve yardımlar ile güvenliklerini sağlamaktayken, orta çağla birlikte, dini kuruluşlar ve meslek kuruluşları etkinliklerini artırarak, bugünkü sosyal hizmet kurumlarının temelini oluşturmaya başlamıştır. Hristiyan ülkelerde manastırlar ve şövalye teşkilatları yoksulların gıda yardımı ve sağlık ihtiyaçlarını karşılarken, Müslüman ülkelerde sosyal güvenlik daha çok sosyal dayanışma ve yardımlaşma anlayışı içinde, aile ve akrabalık ilişkilerinin yanı sıra, dini ve gönüllü