No full-text available
To read the full-text of this research,
you can request a copy directly from the author.
Abstract
This study examines the dynamics of critical Internet culture after the medium opened to a broader audience in the mid 1990s. The core of the research consists of four case studies of nonprofit networks: the Amsterdam community provider, The Digital City (DDS); the early years of the nettime mailinglist community; a history of the European new media arts network Syndicate; and an analysis of the streaming media network Xchange. The research describes the search for sustainable community network models in a climate of hyper growth and increased tensions and conflict concerning moderation and ownership of online communities.
... Lovink offers a rich and provocative analysis of the online organisation of different radical artistic and research groups in the 90s. In most of the case studies a pattern can be discerned in which there is inspired participation at the beginning, an increasing number of users and at the same time an increasing need to moderate messages, arguments about freedom and censorship (Lovink, 2009). Arena and Zamunda obviously are commercial sites and not radical art formations, so they are not so self-reflective about freedom of speech and inner organisation. ...
... ? konuyla ger?ekten ilgili olmayan sadece ba?kalar?na hakaret i?eren ve kar??dakini rencide eden mesajlar g?nderen ki?ilerdir (Lovink, 2002). ...
Bireyler, yaşamları boyunca yüz yüze karşılaşmadıkları ya da tanışıklıklarının olmadığı kişilerle ilgili
olarak doğruluğu kanıtlanmamış bilgilere kolayca erişebilmektedirler. Bu durum özellikle sosyal medya
sayesinde İnternet kullanıcılarının günlük yaşamlarının bir parçası olmaya başlamıştır. Sosyal medya
aracılığıyla bireyler doğruluğu kanıtlanmayan içerikleri hızlı bir şekilde birçok kişiye ulaştırabilmektedir.
Özellikle son zamanlarda bu ortamlarda klavye kahramanları olarak adlandırılabilecek ve gerçek hayatta
yapamadığı ya da ifade edemediği sözleri sanal ortamda sahte kimliklerle aktaran kötü niyetli kişiler de
aktif rol almaya başlamıştır. Çevrim içi ortamlarda sahte dijital kimlik kullanarak insanları aldatan,
ortamın huzurunu bozan, çoğu zaman saldırganlık eğiliminde olan bu kişiler trol olarak
adlandırılmaktadır. Troller kasıtlı olarak tartışma ortamının oluşmasına zemin hazırlarken, hatalı ya da
yanlış bilgi ve içerikleri paylaşarak karmaşaya da neden olmaktadırlar. Bu bağlamda bu bölümde trollerle
ilgili farkındalık oluşturulması amacıyla ilk olarak trol ve trolleme kavramlarına değinilmiş, daha sonra
trol ve trolleme türleri ve özellikleri ele alınmıştır. Bundan sonra trolleme davranışı altında yatan
etmenlerden bahsedilerek çevrim içi ortamlarda karşılaşılan çevrim içi kavga/hakaret (flaming), siber
zorbalık (cyber-bullying) ve siber vandallık kavramları ile trolleme arasındaki benzerlikler ve farklılıklar
açıklanmıştır. Bölümün sonunda ise İnternet ve sosyal medya kullanıcılarına trolleme davranışına maruz
kaldıklarında yapmaları gerekenlerle ilgili öneriler sunulmuştur.
... • konuyla gerçekten ilgili olmayan sadece başkalarına hakaret içeren ve karşıdakini rencide eden mesajlar gönderen kişilerdir (Lovink, 2002). ...
Bireyler, yaşamları boyunca yüz yüze karşılaşmadıkları ya da tanışıklıklarının olmadığı kişilerle ilgili
olarak doğruluğu kanıtlanmamış bilgilere kolayca erişebilmektedirler. Bu durum özellikle sosyal medya
sayesinde İnternet kullanıcılarının günlük yaşamlarının bir parçası olmaya başlamıştır. Sosyal medya
aracılığıyla bireyler doğruluğu kanıtlanmayan içerikleri hızlı bir şekilde birçok kişiye ulaştırabilmektedir.
Özellikle son zamanlarda bu ortamlarda klavye kahramanları olarak adlandırılabilecek ve gerçek hayatta
yapamadığı ya da ifade edemediği sözleri sanal ortamda sahte kimliklerle aktaran kötü niyetli kişiler de
aktif rol almaya başlamıştır. Çevrim içi ortamlarda sahte dijital kimlik kullanarak insanları aldatan,
ortamın huzurunu bozan, çoğu zaman saldırganlık eğiliminde olan bu kişiler trol olarak
adlandırılmaktadır. Troller kasıtlı olarak tartışma ortamının oluşmasına zemin hazırlarken, hatalı ya da
yanlış bilgi ve içerikleri paylaşarak karmaşaya da neden olmaktadırlar. Bu bağlamda bu bölümde trollerle
ilgili farkındalık oluşturulması amacıyla ilk olarak trol ve trolleme kavramlarına değinilmiş, daha sonra
trol ve trolleme türleri ve özellikleri ele alınmıştır. Bundan sonra trolleme davranışı altında yatan
etmenlerden bahsedilerek çevrim içi ortamlarda karşılaşılan çevrim içi kavga/hakaret (flaming), siber
zorbalık (cyber-bullying) ve siber vandallık kavramları ile trolleme arasındaki benzerlikler ve farklılıklar
açıklanmıştır. Bölümün sonunda ise İnternet ve sosyal medya kullanıcılarına trolleme davranışına maruz
kaldıklarında yapmaları gerekenlerle ilgili öneriler sunulmuştur.
... Lovink offers a rich and provocative analysis of the online organisation of different radical artistic and research groups in the 90s. In most of the case studies a pattern can be discerned in which there is inspired participation at the beginning, an increasing number of users and at the same time an increasing need to moderate messages, arguments about freedom and censorship (Lovink, 2009). Arena and Zamunda obviously are commercial sites and not radical art formations, so they are not so self-reflective about freedom of speech and inner organisation. ...
... Objects and documents are digitalized and uploaded on the website; contents are reviewed by museums experts and internet users. Despite of some controversial positions [Lovink 2002;Metitieri 2009;Lanier 2010], asserting the advantages of free-access will lead to a detachment from the artwork, in 2008 the American Alliance of Museums identified this process as "Creative Renaissance" 2 sparked by technological instruments and helpful tools for online promotion of cultural contents, redrawing also the human centrality within narrative and learning processes. ...
Open Source initiatives in cultural environment are emerging tools among educational and cultural institutions. This practice, indeed, is largely used by museums, libraries, archives, in order to promote knowledge also implemented by a sharing process. Involving people in this participative process means also increase the num-ber of real visitors in museums. That idea stimulated the project " Archeowiki " .
The aim of the research is to make a portrait of the smart city describing digital trends of the present time, applying the constructivist principles of the past and taking into account opinions of various stakeholders. The dwellers of the smart city today are information society, which lives a digitalized way of life; city equips us with the latest technologies and forces to utilize them both in work and leisure. Yet, some inhabitants are not ready for this digital challenge. We suggest using an ethics-wise approach which presupposes considering opinions of all stakeholders—city dwellers, construction engineers, businessmen, government bodies, etc. We should also look back to the past and study the experience of the Soviet constructivism in architecture of the twentieth century, when creation of new spaces could satisfy all needs of industrial society and transfer this experience to urban planning of today’s smart city. Methods of research include analysis of theoretical sources on ethics, sociology, urban development, stakeholders’ positions, history of architecture; semi-structured interviews of city’s inhabitants and an expert in urban planning. The outcome of research is suggestions to design a creative space for a remote district of the smart city, which satisfies the needs of digitized society.
Para las sociedades contemporáneas, la democracia digital constituye un concepto clave que denota, según nuestra comprensión, la relación entre autogobierno colectivo e infraestructuras digitales mediadoras. Las nuevas formas de involucramiento digital que van de la mano con reformas organizativas están reintermediando los entornos democráticos ya establecidos, y lo están haciendo de maneras abiertas que desafían las narrativas lineales de renovación o muerte. En un primer acercamiento, rastreamos la historia de la democracia digital en el contexto de sus constelaciones mediáticas específicas, mediante la descripción de las continuidades y discontinuidades en la interacción del cambio tecnológico y las aspiraciones a la democratización. A continuación, hacemos una revisión crítica de ciertas premisas teóricas sobre el papel de la tecnología y de cómo éstas varían en función de la manera en que se utiliza el concepto de democracia digital. En cuatro ámbitos, mostramos las condiciones políticas contingentes bajo las cuales evoluciona la relación entre las formas de autodeterminación democrática y sus infraestructuras digitales mediadoras. Una lección que puede aprenderse de estos cuatro ámbitos es que el autogobierno democrático es un proyecto profundamente mediado cuyas instituciones y prácticas están en constante flujo.
Uma das consequências da aparição da sociedade em rede foi a transformação estrutural da noção de espaço público veri cada por impacto das redes sociais num ambiente comu- nicativo caracterizado por uma aceleração signi cativa das trocas simbólicas, induzidas pelos meios digitais, nomeada- mente redes sociais e comunicação móvel. As redes sociais e as comunicações móveis, ao penetrarem na domesticidade e recon gurarem as interações sociais, transformam as noções de espaço, tempo, interação e participação, gerando questões di cilmente contornáveis: que públicos se formam das novas formas de interação entre os privados? Qual é a qualidade do debate deliberativo em função de um ganho epistémico re- sultante do exercício da racionalidade deliberativo? Existirá sequer um tipo ideal de racionalidade deliberativa em face da erupção das novas multidões? Que efeitos na comunicação pública são suscetíveis de serem identi cados nos novos mo- vimentos sociais. Qual o signi cado do diálogo público nas novas condições de interação geradas por novos dispositivos e plataformas? De que forma as trocas simbólicas na rede expressam na sua materialidade a recon guração das estru- turas do espaço público e da ação política?
Propomos uma abordagem pós-convencional do conceito de cultura, mobilizando conceitos como sejam os de cibercultura, rede, identidade e globalização. Esta abordagem levanta dois problemas fundamentais.
Um primeiro problema é conceptual: faz sentido, a partir de uma perspetiva pós -convencional, reconhecer a identidade de uma cultura humanístics, recuperando a ideia de formação (paideia) proveniente dos clássicos e distinguindo-a do conceito antropológico de cultura? Qual o impacto das indústrias culturais, das indústrias criativas e da cibercultura nestas divisões tradicionais?
Outro dos problemas é predominantemente político. Qual o modelo de globalização cultural com que nos confrontamos hoje? É um modelo de globalização homogeneizadora ou é um modelo de diálogo multicultural? Aa globalização, na sua configuração atual permite o reconhecimento das culturas periféricas, nomeadamente o acesso ao reconhecimento e protagonismo nas indústrias culturais e criativas?
Blog, İnternet uygulamaları ve araçlarını kullanmada uzman olmaya gerek olmaksızın İnternet
kullanıcılarının herhangi bir konuda ürettiği içerikleri diğer kullanıcılar ile paylaşabildiği Web
2.0 araçlarındandır. Blogların öne çıkan önemli özelliklerinden biri etkileşimsellik özelliğidir.
Bu çalışmada, blogalan kullanıcılarının (blog yazarları ve kullanıcıları) bloglarda etkileşim
amacıyla kullandıkları görsel öge ve araçlar incelenmiştir ve bu çalışma, blog içeriklerindeki
görsel ögelerin blogalan kullanıcıları arasındaki etkileşime nasıl yön verdiğini değerlendirmeyi
amaçlamıştır. Araştırmanın örneklemini farklı blog türlerinden 18 blog yazarı oluşturmaktadır.
Araştırmada nitel veri toplama yöntemi kullanılmış, blog yazarlarıyla çevrimiçi görüşmeler
yapılmıştır. Araştırma sonucuna göre blogalan kullanıcıları e-posta ve toplumsal ağlar
aracılığıyla etkileşim kurarken blog yazarlarına göre metinsel ve görsel ögelerden oluşan
içerikler blog kullanıcıları ile kurulan etkileşimi artırmaktadır. Diğer yandan blog yazarlarına
göre içeriklerde kullanılan fotoğraf, görsel, videolar ve sayfa tasarımının, etkileşim üzerinde
olumlu etkilere sahip olduğu bulunmuştur.
The " old " concept of masses (studied by Freud, Gasset, Adorno, Canetti, Elias, Blumer among others) seems to be vanished from the recent research in digital media, as if it was a primitive way of being in public. Not denying the social importance of well-structured publics with a clear agenda and rational goals, one tries to bring to light the relevance of the mass behavior and mass propaganda in digital media , frequently expressed in forms of digital sociability (flaming, digital hooliganism and bullying) that seems to be forgotten by some approaches. Simultaneously, one tries to identify emerging forms of sociabi-lity that act politically with internal discussion and critical intervention. Nowadays, one assists to the rebirth of political activism. After the cynicism of 80th and 90th (Sloterdijk,1987), people seem to be awaking from political apathy, as the first years of the second decade seems to announce.
Internet research has dealt with trolls from many different perspectives, framing them as agents of disruption, nomadic hate breeders and lowbrow cynics spawned by the excessive freedoms of online interaction, or as legitimate and necessary actors in the ecology of online communities. Yet, the question remains: what is a troll, where it come from and where does it belong? Presenting the results of a brief troll-hunt on the Chinese Internet and discussing the features of troll-like figures in Chinese digital folklore, I argue in favour of a localised understanding of Internet cultures, presenting trolling as a culture-specific construct that has come to embody disparate kinds of online behaviour and to function as an umbrella term for different kinds of discourse about the Internet itself.
ResearchGate has not been able to resolve any references for this publication.