Özet
Giriş ve Amaç: Psödoeksfoliasyon (PEX) sendromu, ekstraselüler matrikste fibriler bir materyalin üretimi, intraoküler ve ekstraoküler dokularda progresif birikimi ile karakterize bir hastalıktır. PEX sendromunda göz açısından başlıca glokom olmak üzere, katarakt, fakodonesis, lens subluksasyonu, yetersiz dilatasyon, kornea endoteli dekompazyonu gibi komplikasyonlar da görülebilir. PEX’in ekstraoküler manifestasyonları ile ilgili yapılmış çalışmalar, koroner arter hastalığı (KAH), koroner arter ektazisi, sistemik endotel disfonksiyonu, geçici iskemik ataklar, plazmada artmış homosistein seviyeleri nedeniyle kardiyovasküler sonlanımlarla ilişkili bir hastalık olabileceğini göstermektedir. Epikardiyal yağ dokusu (EAT), miyokardiyumun çevresinde bulunan yağ dokusu olup metabolik sendrom, koroner ateroskleroz, atriyal fibrilasyon gibi patolojilerin insidansı ile ilişkili olduğu gösterilmiştir. Biz bu çalışmada PEX sendromunun EAT kalınlığı ile ilişkisini değerlendirmeyi amaçladık.
Metod: Çalışmaya Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Göz Hastalıkları polikliniği tarafından PEX sendromu tanısı konan 36 hasta ile yaş ve cinsiyet açısından benzer 50 sağlıklı gönüllüden oluşan toplam 86 katılımcı alındı. PEX sendromu olan hastalar ayrıca glokomu olan ve olmayanlar olarak değerlendirildi. Kardiyoloji bölümü tarafından yapılan transtorasik ekokardiyografide iki grubun ekokardiyografik parametreleri ve epikardiyal yağ dokusu kalınlığı kıyaslandı. EAT kalınlığının (mm) ölçümleri yapılırken parasternal uzun eksen görüntü kullanıldı ve sağ ventrikülün serbest duvarı önündeki epikardiyal yağ dokusunun maksimum diastolik kalınlığı en az üç kardiyak döngüde ölçülerek ortalaması alındı. Bulgular: Çalışmaya alınan 36 PEX’li hastanın ortalama yaşları 71,75±8,48 olup 19’u kadındı. Kontrol grubunun ise ortalama yaşları 69,08±8,47 olup 25’ i kadındı (p=0,09). Gruplar arasında diyastolik parametreler açısından anlamlı fark izlenmedi (p>0,05). Sol ventrikül end sistolik çapı PEX grubunda kontrol grubuna göre anlamlı olarak azalmıştı (3,25±0,37, 3,57±0,44, sırasıyla, p=0,001). Sağ ventrikül çapı PEX grubunda kontrol grubuna göre daha düşüktü (2,76±0,5, 3,06±0,42, sırasıyla, p=0,006). EAT değeri ise PEX grubunda kontrol grubuna göre anlamlı olarak daha yüksek izlendi (0,51±0,24, 0,36±0,21, sırasıyla p<0,005). PEX sendromu olan hastaların 16’sında glokom mevcuttu. Ekokardiyografik parametreler açısından değerlendirildiğinde glokomu olan ve olmayan gruplar arasında istatistiksel fark izlenmedi (p>0,05). PEX sendromunun bağımsız prediktörlerini belirlemek için yapılan çok değişkenli lojistik regresyon modelinde EAT'nin bağımsız bir prediktör olduğu gözlendi. (OR=2,43 [1,138-113,434], p=0,038) Sonuç: Epikardiyal yağ dokusu kalınlığı, kardiyovasküler sonlanımlar üzerinde progognostik bilgiler sağlayan ve KAH ciddiyeti ile ilşkilendirilen kolay uygulanabilir ve ucuz bir belirteçtir. PEX sendromu olan hastalarda epikardiyal yağ dokusu kalınlığı artışı, PEX sendromunda izlenen artmış kardiyovasküler sonlanımlar ile ilişkilendirilebilir.
Anahtar Kelimeler Epikardiyal Yağ Dokusu, Psödoeksfoliasyon Sendromu, Glokom