Figure 6 - available via license: CC BY-NC
Content may be subject to copyright.
Responsibility&Coordination Cycle Between Shareholders of Acquisition Programs 52 49 Jonathan Kolodny, Adi Leviatan and Dana Maor, "Project Management in Defense: The Essential Capability", McKinsey on Government, 8 (2013), p.74. 50 John F. Schank et. al., Learning From Experience-Lessons from the United Kingdom's Astute Submarine Program, Volume III, Santa Monica: RAND Corporation, 2011, p.2. 51 Oehmen, The Guide to Lean Enablers for Managing Engineering Programs, p.23. 52 George Rebovich and Joseph K. DeRosa, Patterns of Success in Systems Engineering Acquisition of IT-Intensive
Source publication
Defense acquisition process contains initiatives aiming to maintain defense capabilities needed, by making use of the most sophisticated technologies under legal and financial constraints. Increasing number and complexity of those initiatives and also the necessity of developing them integratedly causes defense projects to deviate to a certain exte...
Similar publications
O desenvolvimento e produção de produtos e serviços de defesa envolve elevada intensidade tecnológica, demandando diferentes competências or-ganizacionais das empresas da Base Industrial de Defesa (BID). Este estu-do compara o nível de desenvolvimento das competências das empresas da BID e de outras indústrias para identificar as competências organ...
Citations
... Dinç (2016) askerî turbofan motor geliştirme projelerindeki maliyet tahmin yöntemlerini ve teknoloji hazırlık seviyesi tabanlı risk faktörlerini incelemiştir. Eren ve Erenel (2018) savunma tedarik projelerindeki sapmaları azaltmak için program yönetiminin uygulanabilirliğine değinmiştir. Görüleceği üzere savunma tedarik projelerine özgü bir risk yönetimi çalışmasına rastlanmamıştır. ...
Savunma ekosisteminde içsel ve dışsal faktörlere bağlı olarak yaşanan değişimler savunma tedarik projelerinin yönetiminde güncel bir yönetim tekniği olan risk odaklı yaklaşımı zorunlu hâle getirmiştir. Ancak, uluslararası alanyazında yer alan çalışmalar, risk yönetiminin proje yöneticileri tarafından, iş kırılım yapısı, zaman çizelgeleme ya da kazanılmış değer yönetimi gibi teknikler kadar benimsenmediğini göstermektedir. Bununla birlikte, 2000’li yıllardan itibaren bu konuda yapılan çalışmaların arttığı gözlemlenmektedir. Diğer taraftan ulusal alanyazında savunma tedarik projelerinde risk yönetimini ele alan çalışmalar yok denecek kadar azdır. Birkaç çalışmanın teknik riskler üzerinde yoğunlaştığı görülmektedir. Buradan hareketle Amerika Birleşik Devletleri savunma tedarik projelerine ilişkin raporlar incelenerek riskler tanımlanmaya ve risk azaltma için uygulanan faaliyet önerileri derlenmeye çalışılmıştır. Sonuç olarak incelenen raporlardan elde edilen bilgiler ışığında ulusal savunma tedarik projelerinin yönetimi için önerilerde bulunulmuştur. Bu öneriler içerisinde ön plana çıkanlar: proje yönetiminde risk yönetim yaklaşımının kullanılması, karar vericilere projelerin karar noktalarında ihtiyaç duydukları yeterli bilginin sağlanması, bilgi tabanlı tedarik ve evrimsel tedarik yöntemlerinin kullanılması ve sistem mühendisliği yaklaşımından istifade edilmesidir.
... Ülkemizde ede bu yaklaşım kullanılmaktadır. Yetenek tabanlı yaklaşımda, kuvvetler müşterek olarak yetenek boşluklarını tanımlamakta, bu yetenek boşluklarının nasıl giderileceğine ise yapılacak bilimsel analizlerle karar verilmektedir (Eren, 2015). İsterler veya gereksinimler bu yetenek boşluklarının sonucunda ortaya çıkan ve edinilecek yeteneğin sahip olması gereken özellikleri tanımlamaktadır. ...
Savunma ihtiyaçlarının çok farklı olması, değişen konseptler muvacehesinde giderek karmaşıklaşması, tedarikçilerinin çeşitlenmesi ve tüm bu ve buna benzer faktörlerin maliyetlere yansıması, kaynakların etkili ekonomik ve verimli kullanılmasını zorunlu hale getirmektedir. Kaynakları etkili kullanabilmenin yolu ise ihtiyaçların doğru tanımlanmasından geçmektedir. Bir savunma projesi geliştirilirken; performans, süre ve maliyet hedeflerinin tamamı gerçekleştirilmiş olsa da ihtiyaç doğru belirlenmemişse ve tanımlanmamışsa kaynakların etkili kullanımından söz etmek mümkün değildir. İç denetim, kaynakların etkili ekonomik ve verimli kullanılması için süreçlerin risk, kontrol ve yönetişim üçlemesi perspektifinden değerlendirilmesi ve yöneticilere stratejik bakış açısı sunması ile örgüt için temel destek fonksiyonudur. Bu çalışmanın amacı; iç denetim fonksiyonunun savunma projelerinin ihtiyaç belirleme sürecini risk odaklı yaklaşım ile nasıl denetleyebileceğini ortaya koyabilmektir. Bu çalışmada öncelikle doküman analiz yöntemiyle uluslararası uygulamalardan da istifade etmek suretiyle savunma sistemleri ihtiyacının nasıl belirlendiği incelenmekte, risk odaklı iç denetim yaklaşımının özellikleri anlatılmakta müteakiben de ihtiyaç belirleme sürecinin riskleri, kontrolleri ve bu kontrollerin nasıl test edileceği sistem denetimi yaklaşımıyla analiz edilmekte, sonuç ve önerilerde bulunulmaktadır. Çalışmada ayrıca çeşitli savunma projelerinin yürütülmesi esnasında elde edilen kazanımlardan ve derslerden de istifade edilmektedir.
Havacılık, uzay ve savunma sanayisinde girişilen ve gerçekleştirilen çeşitli büyüklüklerdeki projeler gün geçtikçe artmakta ve bu bağlamda tahsis edilen ve kullanılan kaynaklar önemli ölçüde yükseliş göstermektedir. İlgili projelerin kapsam, maliyet ve takvim açılarından başarıya ulaşabilmesinde en önemli bileşenlerden biri şüphesiz iyi proje yönetimi uygulamalarıdır. İyi proje yönetimi uygulamalarının kurgulanması ve uygulanmasında da en önemli aktörler elbette ilgili proje liderleridir. Bu gerçeklerden hareketle, bu araştırmada havacılık, uzay ve savunma sanayisinde proje yönetimi uygulamaları üzerine deneyimli proje liderlerinin görüşleri esas alınarak nitel bir araştırma yürütülmüştür. 58 deneyimli proje lideri ile yarı yapılandırılmış mülakatlar gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın sonucunda havacılık, uzay ve savunma sanayisinde proje yönetimi uygulamaları bağlamında başarı faktörleri ve iyileşmeye açık yönler kapsamında 23 element belirlenmiş ve tartışılmıştır. Bu sonuçların hem proje yönetimi süreçlerini ve performanslarını iyileştirmek isteyen organizasyonlar için yararlı olabileceği, hem de alan yazında bilgi birikiminin gelişmesine önemli katkı sağlayabileceği değerlendirilmektedir.
